Bir irak — Sera akra — Üc günler,Hisar arkası, yayla — Sırmalı cepken — İhtiyar hocanın itabı — Meş'um sene — Edebiyat meyille- rinin ilk âmili. gi Kızından ilk defa olarak ayrılan an- nemin ısrarı üzerine bir sene İhsaniye sayfiyesinden vazgeçildi ve mektep ta. tiline tesadüf ettirilen bir mevsimde anemle ben eniştemin mevki kuman- danı olduğu Sereze gönderildik. Bu seyahate hayatımm ilk ve en mes'ut seyahati demek doğrudur, O zaman Sereze gitmek için en kısa ve sa lim tarik İstanbuldan vapurla Kavs- laya, oradan Sereze katırla gitmekti; galiba bu yol üç günde kat'edilirdi. Ka valyas kadar hatırımda bir boşluk var, fakat Kavaladan sonra katır üstündi meçhul diyarlar keşfine çıkmış bir raman gururile, daima kafilenin önü- na düşen, daha doğrusu, altında söz dinlemiyen mahlâkun keyfine kendi i- radesini de uydurmaktan başka çare bulamıyarak ikide birde arkadan yeti- şenlerin müdahalesile geri çevrilen ken dimi görüyorum. Bu seyahatte duydu- ğüm haz ancak Amerika keşiflerini ye- ni yeni vahalar, suları arasında altm zerreleri yuvarlıyan nehirler buldukla-| rt zaman duydukları zevke teşbih olu- nabilir; fakat bu zevk ne kadar derin olursa olsun beni vakit vakit yorgun düşmekten menedemiyor, ve ikide bir-! de arkadan yavaş yavaş gelen armemin mahfesinden endişenak bir ses bir mü- dahale vukunnu icap ettirir, küçük sü- varinin katırı yularından yakalıyarak geri çevrilirdi. Ba öyle bir zamana te- sadüf ederdi ki benim yorgunluktan ve uykudân başım önüme düşer gibi 0- Jurdu; tam arzuma muvafık bir karar almmak üzere olduğunu kabülden istin Yif Glen gürürumun geçici bir itiraz- dan sonra beni kucaklarlar ve anne min mahfesine götürerek yumuşak bir minderciğe yatırırlardı. Bir aralık böyle uyurken müthiş hir gürültü ile uyandım: Silâhlar patlıyor| du ve bizim kafile birden tevakkuf e- diyordu. Gözlerimi açar açmaz hükmet- tim ki işte şu karşıda ellerini havaya kaldırarak silâhlarmı boşaltanlar yo- Tumuzu kesmeğe çıkan haydutlardı Bu yol kesen haydutlar (fikri de bende nasi hâsıl olmuştu. Korkudan ziyade bende bir (bunu da gördüm!) İtminanmdan doğan bir sevinç vardı, o kadar ki bu silâh atan kafilenin bizi istikbale gölenlerden müteşekkil oldu- una ibanmak için kendimi zorla ikna ettim, içimde ilk faraziyeyi tercih eden bir his vardı. Serez!.. Ah! Ne güzel, ne şirin bir yerdi. Burada tiz günler dedikleri mek- tep bayramını, üç gün mütemadiyen yediğimiz kuzuları, helvaları, Hisar ar-i kası seyranlarını, çağlıyanlarm içinde billâr gibi temiz ve mücellâ kayaların üstünde dizlerime kadar çıplak bacak- larla gümüş sularla ouynları hiçbir za-İsun man unutmıyacağım. Sonra, en sıcak haftaları geçirmek İçin uzun bir kafile ile gittiğimiz yaylâyı. Yolda gece bizi Yâzan ı Halit Ziya tevkif eden ve bir kulübede barınmağa mecbur eden sağanağı, katırları yokuş, tan aşağı yuvarlıyan su baskmını, sü- rücülerin feryadını, ertesi sabah se rinlikte hiçbir şeyler olmamışçasına de vam edilen yolun ilerisinde bizi karş byan orman rayihasını bütün tafsilâti- Ie, ve kiymettar bir yadigâr — bir yadi gâr ki üstünde bir siyah matem tülü de var — İhtimamile saklıyorum. Betbaht Serez! bana o kadar yakın gelen bu Serez şehri şimdi bizden o ka tiyorum. Avdette bir kaza da geçirdik, vâpür bir yerlerde karaya outrdu, burada günlerce kaldık. Herkesi sıkan bu hadi- se beni bilâkis pek memnun etti. Za bitlerin, taifelerin bazan hoşlarmaâ gi den ekseriya hiddetlerine sebep olan bir kıpırdaklıkla bütün tahlisiye ame liyatmın arasmda dolaştım. Herkesten ziyade İstanbulda kalanlarımızı sıkan ve merakta bırakan bu hadiseden son» ra muvasalatımızda bütün aile bizi is- tikbale gelmişti. Bu meyanda dayımı tahattar ediyorum ki, hiç - şüphe yok, ailede beni en ziyade sevendi. Sevin» dinden hmçkırarak ağlıyordu ve hep ağlarken yüzümü mlatarak öpüyordu. Bana babamm Arnavutlokta vali yahut hâkim olan bir dostu beyaz fis tanile beraber gayet güzel, tamâmen sırma ile kaplanmış bir ârnavut çepke» mi hediye etmişti, Sereze kadar götürü- len ve galiba orada (o giydirilmek İçin münasip bir fırsat bulunamıyan bu el. biseyi bana İstanbula muvasalat vesi- lesile giydirmişlerdi. Sırma ile kaplan. mış dizliklerle çepkenin arasında bem beyaz, kabarık fistanrmiz uçar. gibiy- dim. Bu elbisenin Serezde giydirilmeme sine sonra kendimce bir sebep keşfet İtim: Aflece pek meşhur idi ki esasen Manastırdan ve elbette Arnavut olan, hatta arnavutçayı türkçeden İyi söyle- diğine dikkat edilen eniştemin arna- vutluğuna uzaktan yakından bir telmih bile tahammül edemiyen bir garabeti! vardı. Hatta hep dikkat olunmüş idi meşhüresinden O kuşkulanarak ailece pek sevdiğimiz pırasa sofraya geldikçe «lini uzatmazdı. Ben bu arnavut esvabınm içinde da» yımla beraber at üstünde iskeleden eve dönerken tam Şehzade camiinin ö- nünde bir ihtiyar hoca hayret ve me- rakla durdu, ve başını sallıyarak bize uzaktan baka baka dudaklarını büktü; tam onun yanından geçerken sabredemiyerek ve benim telli esvabımı kastederek: 1. dedi, böyle bir zamanda.. Pek asabi olan dayımın şedit bir mu kabelesi muntazır iken o mahçubane gözlerini indirdi, ben de derhal sevin- zarfı filesofun odasındaki dolabınflah Efendi arkası sıra oğlu sokak- onu orada Hikmet üstüne koydu. Ve tu. Akşam Üzeri evv: Bu resimdeki bacakları en mütenasip ve en güzel bvluyorum. Isim ve adres; ——— an geldiler.. Bir az sonra sofraya oturdular. l Çelebi her sahana ancak üç de- İfa elini uzatıyor ve aldığı lokma» İları zor yutuyordu. Çiğnediği şey- lr ağzında büyüyor. (torununun yüzüne bakarak; yordu.. Büyük anası meli bir dikkatle dar uzak ki onu tahattur etmemek İsi ki “Mori, prrasa olsa yemem!.... Jâtifei| ben ne oluyor merakile bakıyordum, ihtiyar — Yazıklar ok Büyüyor bu-j? İğazından geçmez bir cesamet alı- | YAKITIN TELGRAF Çankırı halkı —— İLK TRENİ HEYECAN VE SAMİMİYETLE KARŞILADILAR Çankırı, 6 (Vakrt) — İlk tren bu. gün saat 15 te binlerce halkın heyecan- İr ve samimi tezahilratı arasında şeh-| rimize girdi, meyi unutarak, mahiyetini anlıyamadı! ğrm bu sözün içinde muhtefi musibet tehdidile ağlamağa başladım. Böyle hir zamanda?.. Ne demek is- tiyordu. Bunu sonradan anladım, İs tânbul afakında Rus muharebesi teh- didi görülmeğe başlamıştı. İşte çocukluk senelerimin saadet ve sürur silsilesini kopararak bana hayas| tm en acı bir saatinin çalmak üzere ol- duğunu haber veren uğultu ihtiyar ho-. canın bu itabında saklıydı. e Hayatın ilk anif darbesi işte bu sene göğsüme vurarak: — Yetişir artık, çocukluk se- vinçleri... Bundan sonra yaşamak ne demek olduğuna onun getireceği acılar la vâkıf olacaksın, ve ne yapsan, ken- dini ne kadar aldatmağa çalışsan icat edeceğin sürurların arasını hep zehir. lerle dolmuş göreceksin !.. diyecekti. »”.» Buradâ, 6 acı seneye geçmeden ev-i vel, küçük bir rici hat çizeceğim ve beni edebiyat ile iştigale sevkeden ilk müessirlerden bahsedeceğim. Daha bu yaşta iken temayüllerime edebiyat ze- minine müntehi bir mecra çizen, eğer fittete ait bir âmil yok idise, iki sebep yardır. Bunlardan birincisi okumak ip- tilâsı: Aşık Garipten, Asli ile Kerem- den, Leylâ ile Mecnundan başlıyarak ki bunda herkesle beraberdim, hâlâ bun Tarın yeniden tab'edilişine nazaran bu- günün neslile beraberdim — Büyük kar deşimin kütüphanesinde bulunabilen şeyleri, ezelimle (Bin bir gece) ile bu- nün naziresi olan (Elfün niharı) oku- dum, sonra arkadaşlarımdan kitap di lendim, bilhassa İsmail Hakkı paşa (galiba şimdi jandarma kumandanla- rından) zade Cemalin (şimdi Doktor Cemal Bey) mütaleaya meraklı oldu- ğu bir gün evvinde gördüğüm güzel kütüphanesinden istidlâl ettiğim baba- smmm kitapları arasından seçip bana! iare ettiği hikâye kitaplarımı yuttum! Bunlardan bir tanesi vardı ki o zaman:| | kâye tarihi yazanların elbette tetkik et- | miş olacakları hu eser küçük rat'ada| ve, o zaman bende hâsrl ettiği Utesire rasında manzum parçalar irat edilmiş bir hikâye silsilesiydi. Elime geçse bu- gün tekrar okuyacağımda şüphe olmr. Şan bu hikâyeleri pek beğenmiş olda- Zuma vakıfım, başka hiçbir şeye vâkıf değilim, hatta o zaman ezberlediğim manzum parçalardan bugün bir mısrafi bile hatırımda kalmamış, Bu okuduklarımla 6 kadar meşgul idim ki bana elimde bir kitapla tesadüf ettikçe babamın nazarmda bir endişe, bir korku, hatta patlamağa hazırlanan bir tekdir hissederdim, ve yavaş yavaşli gizlice okumağa lüzum gördüm. Bir zamana kadar babamın şedit bir müda-|' halesi vukua gelmedi, nihayet bir gün... i yat meyillerime ikinci sebebi teşkil €- den müessirde tevakkuf etmek lüzumu vard Bu oğlanm hali ne olacak ku zam böyle?.. Her şeyi tabii renkte görmeğe uğraşan filesof cevap verdi: — Ne olacak ya unutacak, ya ö- lecek.. Kaynana bu cevap karşısında birden parlıyarak: — Ya unutacak, ya öletek... Ev- lâdm hakkında bü nasil söz ku- züm... Bu meseleyi mahalle bek- çisine de sorsak ancak bu cevabı alabiliriz, Senin filesofluğun nere- de kaldı? Seni zamane ukalâsı sıra- sına koyarak memleketin dört kö- İşesinden müşküllerini hallettirmek| için adamlar geliyor... Ah şaşkm- lar. Bu âlem de ne gülünecek $ey- ler oluyor. Dünyada senin gibi namları akıllıya çıkarmış kimbilir İ birinin oğludur. dan beri ismini bulamadım. Bizde hi-İİ| nazaran iyi yazılmış, ve şurasında bu-!l| Fakat o günü anlatmak için edebi-İİ! Kastamonuda hastalık —— Erkek muallim mektebi kordon igine alındı Kastamonu, 6 (Vakıt) — Er- | kek muallim mektebinde bir me- nejit vak'ası zübüur etti. Musap Ankara meclisi umumi azasından Zavallı çocuk hastanede dün öldü bir çocuk- tan daha şüphe edildi oda has- tanedir. Mektep yirmi gün için kordun altına almdı. Muallimlere ve diğer mekteplerde hoca olanların muallim mektebinde dersi oOolanlar da mektepte kalacaklar. (o Vilâyet hastalığın İ men'i sirayeti için ehemmiyetli tedabir aldı. Talât Mümtaz Muhittin B. bugün cevap verecek Şehir meclisinde bugün yapı- lacak oiçtima, evvelce, o işa- ret edil gibi haylı hararetli olacaktır. Çünkü belediye reisi Muhittin B., evvelki celsede ya- me cevap verecektir. edildiğine göre bu ceva; bazı vesikalara da ilinet Slüpektir. Hazırlanan vesikalar arasnda Istanbulda şimdiye kadar hiç yapılmıyan ve tamir edilmiyen sokakların mevkileri kilometre pire gösterilmiştir. Yapılan hesaba göre 10 metre genişli- ğinde bir kilometrelik bir yolu parke yapmak için 100 bin lira pâraya ihtiyaç vardır. Çünkü metre (murabbama 36 taş isabet etmektedir. Bu meblâğ adi parke içindir. Parkelerin altı betondan yapılır- sa 10 kilometre yolun ancak bir milyon lira ile parkeye tahvil kabil olabili Sadakai fıtır Istanabul müftülüğünder alk orta kuruş — kuruş 16 13 16 13 156 iz 182 104 Zekât ve sadaksi fıtır ve kurban İ derilerinin teyyare cemiyetine veril. | mesinin cevazı diysnet işleri riyaseti celilesinden ıstar olunan Fetvada be- yan olunmasına nazaran vatanımızın | timizin devamı sstvet ve itilâsı için asrın icibatma göre muhtelif ve mü- tenevvi vesaiti harbiyenin ve bilhassa zamanımızda ehemmiyeti fevkaladesi | müsellem bulunan Kuvayı havalyenin biran evvel tedarik ve ibzarı bir ve- cibei diniye oldoğundan bu bapta icep eden muavenet ve müzaheretin ifası lüzumu ibvanı dinimize kemali ehemmiyetle arzolunor. Bayram namazı Dakika 29 Saat 1 İ Ezanı Zevali akıllı, zi me kendini öyle belletmektedir. Filesof yarı ciddi yarı lâtife bir kabarışla: — Yetişir.. Çene değil dikiş ma- kinesi, ciğer değil çingene körüğü. — Haydi bakalım geç karşıma çene yarışına çıkalım. Papas bos- ması herif. O hoygoygoycu saka- lınla beni mi korkutacaksın-g bakarak: —Hanimne... Hanimne sin. torununa çevirerek : — Seni müdafaa için söylüyo bandan yana mi çıkiyorsun? daha ne kadar budalalar vardır. İş l Çelebi halsiz bir ifade ile; | hüsnü muhafazası mille ve hüküme- $l Çelebi büyük anasına yan yan gzm- dan çıkanı biraz kulaklarım işit Koca katı şimdi hiddetini biraz!lik beklediğim yok. Bana ne dei rum a nankör çocuk. Sen de ba- We TİIZI HABERLERİ | Asi kürtler irak kuvvet” lerile müsademe ettiler | Bağdat 6 — Irak kürtlerile | âsı şeyh Mahmut kuvvetleri ars) sında şiddetli çarpışmalar olmuş | tur. Her iki taraftan bir çok) ölü ve yaralı vardır. Irak bükü meti hududa yeniden takvif* kuvvetleri ve keşif tayyareleri| göndermiştir. ———— Adalar elektriği muksve- | lesinde bir ihtilâf Ankara 6 — Ankaraya gelen elekt) rik şirketi fen müşaviri İstanbula 8) det etmişlerdir. Nafia vekâleti Ağ İlar ve Anadolu sahili elektrik mukafi İlesine dahil bulunan bazı mevat hi kında evel emirde İstanbul belediy€ İlle anlaşmağı şirkete tavsiye etmişti! İ Bunlardan birincisi Kurbalıdef İgazhanesi meselesidir. Şirket İsis” bul belediyesi ile kömürlerini Kurbili dereden geçirmek esası üzerinde anlf” şabilirse mükavele derhal imzalâ” caktır. Abdülkadir Kemali Huduttan geçince soyguna m! uğramış? Iskenderondan bildiriliyor | Adanada barmamıyacağını anls” dıktan sonra avenesile Suriyey€ kaçmış olan Ahali fırkası lideri) Abdülkadir. Kemali hakkınds! geçen mektubumda bazı malö mat vermiştim. Mevsuk olarak haber aldığım?! nazaran Abdülkadir Kemali hu dudu geçtikten sonra pek yakın! bir mahalde meşhur “Dana Bo ruh,, çetesi tarafından yaçalana" rak üzerlerinde bulunan dört bii Tira mıktarındaki paraları tams” men alınmıştır. Bu soygundaf sonra Kırık hana gelmiş olaf| Abdülkadir Kemali müteessiref| Kırık han milis kumandanlığın?| başlarından geçen soygun vak” asını anlatmış ve paralarının istir” İİ) dat edilmesi ricasında bulunmu$ tar, Bunun üzerine Milis kuma danı derhal otomobille hudutts” ki Hacılar köyüne gelerek tab” kikata başlamış ve Dana Baruf çetesine yataklık ettiği tahmif olunanları tazyik ve aksi takdir” de huduttan çıkarılacaklarını söy” | leyerek Abdülkadir Kemali *€ avenesinin gasbolunan dört bif lirasını istirdat ve kendilerin? teslim etmiştir. Iskenderondan Halebe gitmif | olan Abdülkadir Kemalinin şim" di Antakyaya geçmiş o olduğ” haber alınmıştır. Türkiyeden Suriyeye hayvsf getirerek hırsızlığı itiyat edinmif olan İslahiyeli Ibrahim isminde şahsın Milisler ile yapılan mf sademede öldürülmüş olduğud” öylenmektedir. | — Ben bitiğim. Kimseden 7” na çıkmıyorum. Bu münasebeti” sözlere bazı bazı tahammülüm yi mıyor da... Kaynana torununa dönük gö” lerle bir rüddet baktıkktan 400?” — Baban benim ciğerimi gir gene körüğüne benzetiyor da bir şey söylemiyorsun. Benim ç na hoygoygoycu dediğime mi v zıyorsun? Çelebi tabağma eğildi cev” vermedi. Kaynana devam etti: — Benim hiç birinizden bir i e ne yapsan yine torunumsun.. na karşı içimde iki katlı bir a53?. reği var, İşte onu koparıp oi yorum. Seni bu halde gördü (Bitmedi)