Yeni casuslar Eskiden casus denince aklımıza dev letin esrarını çalmak, yahut askeri plânları elde etmek istiyen bir adam gelirdi , Çok defa bu adamlar cephede, hu- dut boylarında yakalanırdı, casus eski den siyaset adamlarını takip ederdi. Şimdi görüyoruz ki, iş değişmistir. Na sıl devlet iktısadileşti ise ona hücum edenlerin de silâhları değişmiştir. Bir taraftan casus büroları, memle ketlerde siyaset adamlarmı, artistleri, &üzel kadınları satın alıp onları gizli dosyaları, erkânı harbiye plânlarını & Şırmaya çalışıyorlar, beri taraftan da adamlarını piyasalara, iktisat blokhavz plânlarını çalmağa gönderiyor Jar, Daha birkaç ay evvel Moskovada yapılan casusluk muhakemesi bunun en şaheseri idi. Profesör Ramzinin ida re ettiği bir şebeke Sovyet iktısadiyatır nı mahvetmek için iktısadi bir suikast lamış ve bunun için sürü sürü 8 damları iktisat blokhavzma serketmiş ti. Birkaç gündür de gazetelerde bir haber okuyoruz, İstanbulda böyle bir şebekenin ense sine polisin pençesi yapışmıs Afyon hakkında Türkiyede iktısadi ““usluk Yaptığı iddia edilen bu 5“ e, Türkiye deki afyon istihsalitma suiks-t yap maktadır. Bu adamların maksatları nedir? Bu adamlar niçin Türkiyeyi Cemi- yeti Akvama ve diğer devletlere müte. madiyen afyon kaçakçılığı yapıyor di. ye rapor ediyorlar? Maksat aşikârdır. Türkiyenin iktısadi bünyesine yapılan bu tecavüzün hedefi, Türkiyeyi beynel milel afyon ittihadına sokmaktır. Bu, Türkiyenin afyon istihsalâtını diğer afyon istihsal eden memleketlere nazaran azaltmak, daha doğrusu Tür. kiyenin afyon mahreçlerini azaltmak. Türkiyenin dışarıya gönderdiği malla- rın miktarını azaltmaktır. Biz Türkiyeyi kurtarmak için dıza- şıya mal sevketmek istiyoruz. — Bütün iktisadi faaliyetimiz kurtu.) Yağ plânımız dışarıya çok mal sövket. mektir, Buna mâni olan her tedbir, her ha- reket memiekete yapılan bir suikast. tir. Tahakkuk ederse | -yikastle Me nemen suikasti arasınd. pek çe” fark yoktur. Hedefi itibarile ikisi de ayni şeyi kastediyor, Türkiyeyi geri bırakmak! Onu ölü. me mahküm etmek! Iktısadi casusluk yaptıkları hakkın da neşriyat yapılan adamların muha'! muhakemesi kadar dikkate lâyık ve w- nun kadar tâmike değer bir mesele. kemesi her halde Menemen hadisesi 8 Madam Moris meşhur konferansla. rından birini verirken Geçen hafta zarfında Londra- da, herkesi hayrete düşüren bir hadise vukubulmuştur. Madam Moris namında genç bir kadın İngilterenin en meşhur sahnele- rinden birinde, bir adam tarafın- dan uyutularak, , hiç bilmediği bir ilmi ve felsefi mevzu Üzerin- de tam bir buçuk saat sören bir Kaplumba Floridanın Milyonerler şehiri olan Miyamayda vakit geçirmek için türlü türlü eğlenceler icat edilmektedir, ” Bu eğlencelerin son zamanlar- da revaç bulanlarından biri, kap- lumbağa yarışıdır. Amerikâlı” güzeller kaplumba- gaların sirlina ikişer ikişer bine- © rek yarışı idare etmekt surcile eğlenmektedirler.. vo Bu yarış çok orijinal görül. düğünden son zamanlarda Rive- rayada sirayet etmiştir. amm» DAR H.BÜRHANB amâazan geceleri Dart EKLER TIYATROSU wnan Opereti Madam Olempi dir. gele Kandyoni — Riçyani, bugünkü H. — | program saat 21,15 Çingene Aşkı li perde. Muzika N, Apustolo usküdar Hale Sinemesi . Baletoromazof Aşk Nağmeleri mümessili Korin Grit gündüz 3 te gece 9 da cuma günleri 2 de 4 te 9 da gelecek program peşinde. Tefrika numarası : 35 ; CEMAL SAHIR Salı günü akşamı Üsküdar (Hale) tiyatrosunda İlk ramazan temsili (Bir işolörün cinayeti) en yeni eser, ! Anlıyamadığımız kudret İnsan bilmediği lisanla Öldürüldü > konferans verebilir mi? Londrada tahsilsiz bir kadın uyuftu- lunca sayanı hayret bir âlim kesiliyor ÜTTALİM EY HEYETLERİ talim © salonunda D> olucaktır. ayaz | Siz olsanız" ha ğ konferans vermiş ve bütün sami- lerini hayrete düşürmüştür. Deyli Meyi gazetesinin muhar- riri bu konferansta bulunarak kendisini dinlemiş, uyandıktan sonrada görüşerek bu konferan- sı nasıl irat ettiğini anlamak is- temiştir. Madam Moris şu cevabı ver- miştir: «Ben söz söyliyorken bir kav- vetin tesiri altında olduğumu hissediyordum. Fakat onun ne olduğunu © bilmiyorum. — Yalnız uyuduktan, sonra büyüdüğümü, son derece büyüdüğümü hisset- tim. Sonra birden bire şuurumu kaybederek pe olduğumu bile- medim, Ancak ayıldıktan sonra tekrar şuuruma kavuştum. Bu hadise daima tekerrür edi- yor. Ben söylediklerimin farkın- da değilim, Bir gün söylediğim sözleri plağa kaydettirerek ne dediğimi duymak istiyorum. Bir defa Ayni tesir altında bir kelimesini bilmediğim Hintçe ile de bir nutuk söylemiştim. » ğa yarışı am T yalancıdi Mis Jenkins Fransiz gazetelerinin yazdık- larma göre ahiren Londrada çok garip bir hadise olmuştur. 1929 senesi haziranında Vinifred Parant isminde güzel bir kız Berkşayn ayaletinde Sandürside hizmetçilik ettiği bir evde kayb- olmuş. Mahalli zabıtası cıvarda uzun müddet taharriyatta bu- lunmuş ve erkek kadın bir çok kimseleri isticvap etmiş, hiçbir netice elde edilememiş. Bunun üzerine hadise Londra polis müdüriyetine bildirilmiş. değerli polis hafiyelerini bu işi tahkika memur etmiş. Bunlar | birçok araştırdıkları balde bir neti c& meselenin halledilmez cinai vak'alar dos- yasını ithali kararlaştırılmış. Fa- kat bu sırada vukua gelen bir hadise taharriyatı tekrar can- landırmış, Jemgs isminde bir asker kaybolan kadının kendi tarafın- dan öldürülmüş olduğunu gidip zabıtaya baber vermiş. Bunun Üzerine yirmi kadar polis hafi- yesi Vindsor sarayının bahçesini araştırmışlar ve kaybolan kadına âit bir şapka ile bir küçük çan- ta bulmuşlar. Zabıta iyi bir iz takip ettiği kanaatı ile ormanlıkların altında muhtelif yerlerde hafriyata koyul- muş fakat bir hafta yapılan hafriyat hiç bir netice vermemiş, terennümsaz Bugünkü Pazartesi ve yarınki Salı akşamları saat 21,30 da Fransiz Tiyatrosunda Samardji Yunan Operet Trupu tarafından ve Zozo Dalmas ile Mano Fitipidis iştirakile LEBLEBICI HORHOR AĞA Opereli temsil edilecektir. Pek kında O Kleftis Tou Paradiso Londra polis müdüriyeti en | lar, enselerinden muslukla su akıtılı.. yormuş gibi asabileşiyorlar, Müdür yavaş yavaş kendini talâkati ne kaptırıyor, Yalnız cephenin kahra. manlığından bahsetmekle kalmıyor. Ge ridekilerin daha mahviyetkâr fedakâr lıklarını da sayıp döküyar, — Biz de memlekette kalmakla be. raber vazifelerimizi Yaptık, Askerlerin yiyecek bulması için açlığa katlandık. Hesapla ekmek yedik, Biz de korktuk jve titredik. Ne diyeyim. Bazı vakitte mukavemet bize, oradaki muharipler. den daha güç bile geldi. Alber Troske seslendi; — Deme yahu". Bir mırıltı yükseliyor. Müdür bi. zim tarafımıza soğuk bir nazar attık. tan sonra devam ediyor; — Ne diyordum... Hakikaten bu va- ziyetler vekdiğerile mukayese edile. İmez .Siz korkmadan ölüme baktınız. İEn büyük vazifeyi ifa ettiniz, Nihai za feri elde edememekle beraber şimdi bu Yazan : “Garp cephesinde ... müellifi Erik Maria Rematgue lerden dolayı sinirlerime dokunuyor. Cephede ne böyle ahenk ne de böyle za kadar darbelere maruz kalmış olan va rafet vardı. Lüdvige nazar fırlatıyo- tanın o muhabbetinde rum. O da bana bakıyes Bu tumturuk merbut kalmalırız. Bütü lu sözler ne Alber'in, ne Valdorfun ne vetlere rağmen onu tekir de Vesterholtun hoşlarına gitmiyor. On 'Ziz. n mMirz kay. ar ihya edece. Hafızamızda ihtiyar Götemizin söz leri nakşedilmiş olduğu halde tekrar ih ya edeceğiz. Göte dememiş mi idi ki: “Mer şeye rağmen mukavemet!,, Ves eaman bir dolap gibi kalkmış yüzü hid deten kıpkırmızı kesilmiş olduğu hal- de kekeledi: — Yeşil çimen, yesil çimen, ebedi uy vekdiğerimize| terholt homurdandı: iku ha?. Onlar obüslerin açtığı hendek — Evet yakanızı kolay kurtardı. lerin çamuru içinde gömülmüş fareler nız! İtarafından kemirilmişlerdir. Ihtiyar müdirin sesi bir iki perde in) (o Yeşil çimen mi7. Buraya masal din İdi. Şimdi sanki bir matem tülüne #a-İlemeğe mi geldik? İ ranmıştı Muallimlerin siyah sürüsün- Kollarmı bir değirmen kanadı gi- de küçük bir hareket peyda oldu. üs durmadan sallıyordu. Ve devam et- ii iddiyet w şu asarı gözük-lti: Kr s — Kahramancasına bir ölüm öyle — Mer şeyden evvel meydanı harp'mi? Siz bu ölümün ne olduğunu galiba te ölen mektebimiz talebesine unutullanlıyamamışsınız. Küçük Hoyer diken imaz bir hatıra saklıyacağız. Onlar va teller arasında tam bir gün uludu; bar tanı müdafaa için, içleri heyecanla do sakları karımdan dışarı makarna gibi Tu olduğu halde bizi terkettiler ve şe sarkıyordu. Bu halinde bir obüs parça ref meydanında öldüler. İçimizde yir-|sı parmaklarını kesti, İki saat sonra da mi bir vatandaş eksiktir. Yirmi bir mu'diğer bir obüs budunu kopardı. Sağlam harip meydanı cidalde şehadete maz kalan eli ile barsakların karnına sok- har oldu. Yirmi bir kahraman muhare mağa çalışıyor ve durmadan bağırıyor belerin suhalarından uzakta oldukla: du. Gün batarken ölebildi. Geceleyin ri halde ecnebi toprağında yeşil çimen'yanıma kadar ilerledik yücudü kalbur 'altında ebedi uykuya yatmışlardir. o çgibi delik deşik idi. Bugün ona kahr. Bu sırada kısa, keskin bir kahkaha man diyorsunuz. Harpten evvel alman duyuldu, Müdür birdenbire sustu. Ga- cadan sıfır vermisliniz bir sene sınıfla yet mütehayyir gözüküyordu. Kahka- kalmıştı » dev cesaretiniz varsa onun ihayı koparan Yilli idi, Villi ayağa ko-|nasıl öldüğünü gidip anasına anlatinız ar rr — 5— VAKIT 19 Kânunsani 1931 yrct etmez misiniz ? ünü gazete- lerde okuyan kadın Londra polis müdüriyefine müra- caat ederek “ Cesedimi aramayın, beni öldürdüğünü söyliyen adam rl, dedi maktül kadının cenazesi bir türlü bulunamamış. Meselenin hikâyesi bu. Şimdi, hakikata gelelim, Katledildi de- nen kadın sağdır. Jankis isimli bir adamla evlenmişlerdir. Misterj Ankins bir kaç gün evvel gazete okurken katledildi- ğini ve cenazesinin aranıldığını öğrenmiş, hayrete düşmüş ve hemen hükümete müracaat ede- rek sağ olduğunu haber vermiş- tir, Meğer vakanm aslı şu imiş: Mis Vinifred günün (birinde haber Overmeden efendilerini terketmiş, bir delikanlı ile Lond- raya gitmiş ve teşrinievvel 1929 da Groniçte resmen evlenmiştir. Bu izdivacından zabıta müstesna herkes haberdar olmuştur. Mis Vinifred katili olduğunu iddia eden askere gelince onunda maksadı şu imiş; askeri kışlada cinai hapse mahküm etmişler oda milat yortusunda sokağa çıkabilmek için bu yalanı uydur- muş. Darülbedayi Temsilleri Salı akşamı saat 2130 da İSTANBUL BELEİYES Gölge h İ | 1111 | de UL 'azanMirodenin olan çoçuklar İ | Aln yaşına kadar tiyatroya kabul olunmaz Kişe hergün sest 13den itbaren açıkne Bu akşam saat 11 de Beyoğlunda Ha malbaşında No. 22 KUTU da Darilbe- dayi san'atkârlarından HAZIM B. tara» fından KARAGÖZ oynatılacaktır, “VAKIT,, e abo. ne olunuz bakayım! Müdürün yüzü soldu. Bir türlü ka rar veremiyor. Disiplince hürmet mi talep etsin, yoksa uyuşmak yolunu mu tutsun... O vakit Alber Troçke söze başlıyor; — Müdür Bey. Biz büraya vazifemi zi yaptığımızın söylenilmesi ve mâales sef zaferin elde edilemediğinin anlatıl. ması için gelmedik. Bunlarin hepsi... tan şeyler. , Müdür ve bütün muallimler olduke ları yerde irkiliyorlar. Salon bile tiğe rer gibi uluyor, Organo zıngırdıyor. Müdür nezih ahlâki hayatının verdiği ciddiyetle diyor ki: — Rica ederim. Hiç olmazsa tabire İlerinizi.., İ Alber tekrarlıyor ; — Evet..tandır. Işte bu kadar... Se | nelerce bu sözü sık sık kullandık bie © daha söylersek ne olurmuş. ” Bunu bİr defa kafanıza koyunuz. Gevezeliğinizi (herhangi bir cephe askerine karşı yap sanız işiteceğiniz budur. Üste pazarlık £ bir de tekme yerdiniz. Vaziyeti bir türğ lü kavramak istemiyorsunuz. Biz bura (Bitmedi) /Y8 evvelki gibi her söylenileni yutmak *