TE VER PE e £ ZAT — 4— VAKIT 19 Küânunsani 1931 VAKIT Ba aran Kooperatif teşkilâtı Dünkü (Yakıt) memleketimizin ko-| operatif teşkilâtının tevsiini decek mühim bir haber verdi. bere göre her milli teşebbüste olduğu gibi sadi o teşkilâlın bu sahasında da mil letimize rehberlik edecektir. Bunun için Ankarada biri istihsal, diğeri is- tihlâk kooperatifi vücu getirile cektir. İstihlâk kaopera Çankaya istihsal kooperatifi mes'ut köylüleri arasında teşkil oluna- temin e Bu ha- cak, ve her İki teşekkülün başında doğ-| trudan doğruya Gazi Hz. şahsan x- lâkadar olacakları için vücude gelecek teşekküller bilâhare bitün türk müs- tehlikleri ve müstahsilleri için nümüne ittihaz olunabilecektir. Memleketimizin şimdiye kadar ik. tısadi sahada geri kalmış olmasının en esaslı sebeplerinden biri şüphesiz ge rek istihsal, gerek istihlâk yolunda fert ler arasında birlik itiyadınm teessüs etmemiş bulunmasıdır. Bundan dola- yıdır ki medeni memleketlerde fevkalâ de bir inkişaf vasıtası olan kooperatif. ler maalesef iktısadi hayatımızda yer bulamamıştır. Ancak şu noktayi itiraf etmek lâ. Zım gelir ki kooperatif teşkilâtına en ziyade muhtaç olün halk tabakasına bu güne kadar hükümet tarafından ciddi bir rehberlik te yapılmamıştır. Bum dan dolayı şurada, burada kooperatif teşkilâtı yapmak için vuku bulan hu- Büyük Reisicümhurumuz| ikti! Susi teşebbüslerin hemen hepsi akim kalmıştır. Hatta İstanbul gibi nisbe ten en münevver bir muhitte bile hu- susi teşebbüsler ile tesis edilen koope-| ratiflerin hiç birisi muvaffak mıştır. Acaba gerek (İstanbulda, gerek| memleketin diğer taraflarında bir tec rübe mahiyetinde olmak üzere bundan €vel teşkil edilmiş olan muhtelif koo:| peratif şirketleri nicin muvaffak olar| mümıştır? Zannediyoruz ki kooperatif teşkilâtlarında halkın İstifadesini te min edebilmek için birinci derecede tet kik edilecek şey bu noktadır. : Bir kere kooperatif teşkilâtı için) mevcut üsullerimiz ve kanunlar çök! karışıktır. Bu hususta tahakkuk etti. rilmesi icap eden şartlar çok uzun ve külfetlidir. Bunları mümkün olduğu kadar basitleştirmek lâzımdır. Diğer taraftan kooperatif teşkilâtlarını işlet-| mek için lâzım gelen bilgileri halka ve-| recek hiç bir müessese yoktur. Bilfarz| bir kooperatifin muamelâtını kaydet- mek için kanunun tarif ettiği def- terlerin şekillerini çizmek bile bir mes- eledir. 'Tabiidir ki bu hakikatler büyük Ga- zimizin seyahatleri sırasında elbette na zarı dikkatlerini celbetmiştir. Mil iktısadiyatta en mühim bir inkişaf va- sıtası olan kooperatiflerin memleketi. mizde taammüm etmesi için fili surette bir rehberlik yapmak lüzumunu hisset.) mişlerdir. Hükümet merkezimizde ovücude| getirilecek mümüne kooperatiflerin.) den elde edilecek fili tecrübe bu müesseselerin memlektin her tarafın. da taammiim edebilmesi için ne suret- Je hareket etmek, halkı hangi noktalar- da ve ne gibi şekillerde tenvir eylemek lâzım geleceğini de gösterecektir. Bu itibar ile Gazi Hz.nin tesebbüslerini minnet ve memnuniyetle kaydetmek bir vazifedir. olâma- M ekmet Âsım eksik almış olan 9 numaralı Na- şide hanım 34 reyle güzellik kıraliçesi intihap edildi. Ikinciliğe 24 rey ile, ilk inti- hapta 53 rey alan Saniha hanım ve üçüncülüğe İl reyile 93 nu- maralı Selma hanım intihap edil diler Bu sene güzellik müsabakası geçen senekine nisbetle daha az rağbet kazanmıştır. Sanayii ne- fise ile meşgul hakem heyeti azasından bazı zevata nozaran bu sene güzellik kıraliçesi ilân edilen hanım, geçen seneki inti- haba nazaran pek zayıftır ve İolmayıp asıl sebep başkadır. “bir milleti temsil edecek güzel- Gelişi Güzel İlim Jisanı mi bahis? İlmi bahiste lisan? Cumhuriyetçi Agâh, Sadri Etemin bir yazisını-kıyas tarikile- tartakladıktan sonra Vâ-Nu' nun da bü sohbete karışması ortaya böyle bir mesele çıkarmış oldu. Valâya nazaran ilim için ayrı bir lisan yoktur ve bir mütefekkir, bir başkasile münakaşa ederken | isterse küfür savurabilir, kantar- İıyı bastırabilir. Yalnız anlaşılmıyan bir nokta kalıyor: Acaba akşam muharriri bu fetvayı kimin için vermiştir? | Önceden ağzını bozan müderris içinmi? yoksa sonradan çetin konuşan Sadri için mi? Her neyse mademki böyle bir müsaade çıktı, müsaade edin bende bir ilmi yazı yazayım: Muharrirler ve müderrisler «Çiçeği burnunda bir müder- ris, bir iki papel kazanmak için matbaalarda imanı gevriyen, ana- | sı ağlıyan muharrirlerden birkaç tanesine silme veriştirdi. tavuğunuza kış mı dedik? Biz olmasak bir, bir cüz kitap yazarsın, biz, ver yansın ederiz, Herkes te altı cilt eser basıldı sanır. Kürsünün | üzerine çıkar, beş on cümle dü- zersiniz. Haydi babam, bize dü- şer sizi pobpohlamak. Öyle caf- caflı yazılar yazarız ki, sizi De- möstenden daha sunturlu bir natı- kaperdaz gibi gösteririz Ey bel daha ne yapacağız? Beyazıt meydanındaki havuzun yanında ağzımızla kuş tutacak değiliz ya ! Nasıl, oldumu ? EN BİLİYOR MUJUNUZ Yazan: Salih Murat CAMDA PATİNAJ KABİL MIDIR? Buzun kaydırmasına sebep düzlüğü Tazyik buzu eritir. Buz sathına patenlerle bas tığınız zaman bir miktar buz erir suya inkılâp eder. Binaenaleyh patenler te-| şekkül eden su filmi üzerinde kayıyor demektir. Paten oradan gidince o su- yeniden incimat eder, YÜN ISLANINCA NEDEN BÜZÜLÜR? Yünlü kumaş y ipliklerle yapılır. İ Yün iplik ise bükülmüş bir takım el- yaftan mürekkeptir. Elyaf ıslanmca daha çok bükülür ve ipliğin boyu kr. salır, Kadın birliği Maksimde bir danslı çay verdi Kadınlar birliği dün akşam etmiştir. Birçok hanımların ha- nr buluaduğu bu eğlence çok gözel olmuştur. liğe malik değildir,,. Hatta bir aralık, hakem he- yeti arasında, geçen seneki in- tihabı ipka etmek için fikirler bile belirmiştir. Bazıları ve bu meyanda İsmail Müştak bey: i “Biz muhakkak surette bize gösterilen güzeller arasından in- tihap mecburiyetinde değiliz,, Fikri etrafında toplanmışlardı. Bize gelince, “Bu intihap ya- pılmıştır, iyi, fakat kazanan ha- nım, Türkiyeyi temsilen bir yere gitmemelidir,, kanaatindeyiz. Güzellik kıraliçesi intihap edi- len Naşide Hanım, Sarıyerde muallimdir. müderrislerin | hali nice olurdu be? Kırk yılda | ! ranlık arzulardır? Maksimde bir çaylı dans tertip | bir gazetede yer almış görünce Sakat bir hüküm K: muallim mektebinde iki çılgın omahlökun intiharı sade bir gazete havadisi olmak- la kalmadı. Bu iki çirkin hare- ketten başkalarına (omes'uliyet hisseleri çıkarmak istiyenler de ! bulundu. Bir gazetenin realiteyi takip, vazifesi, yük gaye ve mazhariyetidir. Vak'aları takip etmesine görüş- | lerini kayda çalışmasına ona erebilmek te en bü- | bir | şey denemez. Fakat bir meyhane kavgası, bir sokak cinayeti ile bir mek- kesten çok gazetecilerin titiz, İ dikkatli o bulunması O Jâzımdir. Çünkü ince elenip sık doku- nursa, gazetelere de talebesinde yaş farkı gözetmiyen bir mektep manası verebiliriz. Halbuki son hadiselerde bir kalan aykırı bir yola saptı. Hiç düşünmeden, intiharları bir ter- biye hatası olarak gösterdi. Hüküm, bele böyle ağır cins- ten olursa, indi telâkkilerden uzak, devamlı omüşahedelerin malı olmakla mükelleftir. Memleketimizdeki terbiye sis- temini çocuklara bedbinlik veren, onları intihara sürükliyen bir balde gösteren bu yazı, acaba hangi tetkiklerin mabsulüdür? Bu sua- Jimize cevabı, gene ayni yazıdaki bir fikirden alıyoruz. Kendisinde terbiye sistemlerimizi feci neticeler vermiş, tehlikeli yollarda göster- mek salâhiyetini bulan bu zat, aşağı yukarı: “Intiharlara sebep, bü yerlerde marabet yesini telkin eden. bir terbiye sisteminin hâkim olması- dır. Ben, birçok mektepli kızın defterlerini gördüm, hepsinde bedbinlik hastalığının arazını gör- düm. Halbuki onların defterle- rinde aşk, sevda, neş'e ve şeta- ret bulunmalıdır .,, diyor. Terbiye sistemlerimizi cinayet- le itham edenlerin böyle bir ne- ticeye nasıl vardıklarına akıl er. dirmek, böyle bir temenniyi ak- la sığdırmak bizce kabil değil- | İre gideerk vaziyetlerini onların herkesten fazla Kays oğlu Ye t ii üilkeri Yönelik Yi ŞE izidin sözünden çıkmadıklarımı anlamış ep ha ri | İ dır ve bu ayrılık önünde her- | İ gazete, bu fikrin tamamile dışında | Bu ne hiddet beyahu! Ne oldu? | Kızıl Gömlek YAZAN : Ömer Rıza — 10 Hariciler her kesi yeniden imani, çağırıyorlardı ! — Doğrudur. Karı koca, av, ekin iş- leri böyledir. Fakat müslümanların ka nr böyle değlidir. İ Hazreti Ali, Abbas oğlunu gönder. dikten sonra Nadir oğlu Ziyüdr'da ça-| ğırarak ona: — Git, demişti, ba adamların en çok kimin sözünü dinlediklerini anla da gel. Ziyat haricilerin bulundukları ye tahkik etmis, tı. Ali vaziyeti anladıktan sonra Küfe den hareket ederek onların karargâhr- nâ girmiş, Yezidi bulmuş, onun çadırın da iki rekât namaz kılmış, ondan son | ra onunla kanuşmuştu. — Yezit, senin burada işin ne?. — Davamızı biliyorsunu: — Senin öyle davalarla işin yoktur. Seni Isfahan emirliğine tayin ediyo- rum. Haydi işinin başına hareket et. Yezit biraz tereddüt etmiş, fakat Ni onu dinlememiş ve onu hemen yola| çıkarmıştı. Daha sonra Ali haricilerin içine girmiş ve İbni Abbasın hâlâ on- larla münakaşa İle meşgul olduğunu| görmüştü . Halbuki Ali onu münakaşaya gir. | mekten menetmişti. Hazreti Ali bunlara reislerinin kim olduğunu sormuş, onlar da: — Reisimiz Kevva oğludur. Demişlerdi. Ali bu adamı da çağırt- mış, ve onlarla konuşm — Siz ne diye huruç ettiniz?... — 'Tahkimden dolayı. — Siz biliyorsunuz ki mushafları kaldırdıkları zaman ben $i| ze bunlar bizi aldatıyorlar, onlara bak mıyarak işimizi görelim, dedim. Siz beni dinlemediniz. Fakat ben hakemin| | hasımlarımız| İde “İbe etmediğini anlatmıştı. Onun içi letim yüzünden bütün ümmete ediyorsunuz. Ne diye benim hata zünden herkese düşman ki nuz. Ne diye herkesi tekfir nuz. Ne diye kılıçlarınız! suçlu, suçsuz herkesin canımı sunuz. Biliyorsunuz ki Hazreti gamber zaniye cezasini vermiğr onun cenaze namazını kılmıştı. idamma emir vermiş, sonra onu smı akrabası arasında taksim Bunlar bu günahları irtikâp ye islimiyetten çıkmamışlardı. © £ z ne diye halkı kâfir olma yor, onlara yapmadığınızı hır ii sunuz. Biz hakemi kabul ettiks€ dımız kitabın hükümlerini ni 3 tır. Kitabın hükümlerini yaşatın onun «etrafında birleşmek p Tefrikalar çıkarmak onu öldürme lışmaktır., Fakat bu sözler de faide ve ti. Hariciler bildiklerinden $8 lardı. Alinin bu nutku onlara omü lar onâ müracaat ederek? i — Ali, sen küfür oldur, tövbe a” : iler, dei | Onların bu sözleri Aliyi son Cf hiddetlendirmiş, o da onlara 3 evap vermişti? - Alla mu mu sü Jdefolunuz. receğiniz zillet ve felâ ! vi Alinin bu şiddetli sözleri de or üzerinde tesir etmişti. (Bitmedi) : 150 likler — — Kurana göre hareket etmesi için söz al Yunanistandan çıkartıl dım. Onlar Kurana göre hüküm verir. (Bulgaristan da kabule! erse biz de Kübul ederiz. Kurana mu. Tsköçede çıkan Yeni Adım, £* halefet ederlerse biz de onları dinleme) ibi Trakyadan cıkarılacak yili zin İliklerin isimlerini şu suretle k& — Bu böyle ise niçin hükmü hemen ke kabul ettiniz. — Çünkü âlim, cahil, herkesin vazi rekede millet için hayır görüyorum. Haydi şehrinize giriniz ve böyle dava lardan vazgeçiniz. | Ali bu sözleri söyledikten sonra on- Tara veda ederek geri dönmüş, onlar da aralarında konuşmuşlardı: — Ali bu sözlerle tövbe etmiş olü- yor mu?.. dir. Onların defterlerinde açku po da bulunmalimiş ha! Acaba irfan | müesseselerimizle kokotlar mek- | tebi arasında bir fark kalmama- | sımı isteniyer ? Defterlerinde ders intibaları, mehaz notları, takrir izleri yerine aşku sevda | ve zevku safanın sıtmalı sarsın- | tılarını istemek ne biçim şey, da- ha doğrusu ne bulanık, ne ka- İnsan bunu dehşetle ürperiyor. Sonra, genç kızların defterle- rindeki gamlı elem havası yüzde doksan dokuz görenek mahsulü bir modadır. Defterine: «dün gece içimin karanlık, bedbaht | uçurumlarına bakıp ağladım!, satırlarını yazan kız, dön bah- çede koşmaca, voleybol oy- namış, arkadaşlarına muziplik etmiş ve bütün gece mışıl mışıl uyumuştur. Hühüm verirken çok dikkatli olmıyanlar, lüzumsuz gayretlerile çocukları azdırmaktan başka bir şey yapmış olmuyorlar. Mektep- lerimize hürmet etmesini bilmi- yenleri, ona ait mevzular üzerin- Birçokları: — Evet tövbe sayılır. Demişlerdi. — O halde onun sözünü dinliyerek| şehre girelim mi? — Girelim. Çünkü onun hedefi altı| vetlerini yenilemek, sonra düşmana hü cum etmektir. Hariciler buna karar verdikten son| ra Köfeye dönmüşler ve her kes -“a- smdaâ Alinin tövbe ettiğini, kâfirlikten| vazgeçtiğini söylemeğe başlamıştılar.! Onlar bu şayiaları neşrediyorken Ali de onların bu sözlerini nakz ile meçgul oluyor, bu yüzden onlarm zararı her gün artıyordu. Haricilerin Küfeye dönmeleri şehir haricinde kalmalarmdan daha muzır olmuştu. Bunlar rasyeldikleri adamla ra tövbe edip etmediklerini soruyor,| tövbe edilecek bir şey yapmadıklarını söyliyenleri döverek ve işkenceye uğra tarak tövbye mecbur ediyorlardı. Küfe şehri anarşi içinde idi, Her. kes haricilerin eline düşerek dayak ye- mekten, ezaya uğramaktan korkuyor. du. Ara sıra şehirde (oarbedeler vuku| buluyor ve kanlar dökülüyordu. Halk bu vaziyetten bizar olarak fevç| fevç Aliye şikâyet etmisler, bu adam-| ların herkesi kşfir sayarak yapmadıkla rı eziyet kalmadığını söylemişler, bu- na karşı Hazreti Ali haricilerin yan na giderek en şiddetli nutuklarından birini irat etmişti, “Sizler benim hata ettiğim, benim di de dinliyemeyiz. Seyyah lâlete uğradığım üzerinde ısrar ediyor sanuz ne diye benim hatam veya dalâ- yeti anlamasını istedim. Ben bu müta| ça Jeşhasın isim ve yor: verdirmediniz de altı aylık bir mütare|” dürü). A i Gümüleüneli Ismail Hakki ve itilâf rüesasından) Safer hoc# kes kongresi azasından) Çopur Hakkı (Kuvayı inzıbatiye heye Namık (Polis başmemuru) Mütgi Sabri hoca (Şeyhislâm ve kedi batiye heyetinden) Ibrahim Sabri bedi tafa Sabrinin çocuğu, Çerkes Yusuf oğlu Gönenli Remzi (5 si (122 numara) Topal Ömer ozi 2 numara) Abdullah oğlu | (145 numara) “Yeni Adım,, ilkbahara kada" Trakyada bulunan ve Türkiyey€ İ e vermemi İaytık mütatekeden istifade ederek kuv|allmek isin beyansam lümüm Türkiye firarilerinin nistan hududu harieine çakar İrinr mevsuken haber aldığını, bü! hüviyetlerinin vi kümet arasında tesbit ündrne İlarin Sİ kişi kadar olduğu tahmil ©” diğini yazıyor. S ". iş Firarilerden bazılarının, B8' ristana kabul edilmeleri ha da Bulgar hükümetine yaptı” müracaatlara Bulgar gazetö şiddetli cevaplarla mukabel€ * mekte ve: | Yunanistandan, Yunan dostluğunun takviyesi için lan bu adamlar acaba, Bwİ Türk dostluğunun Yunan - dostluğundan daha zayif olduğ. nu mu zannediyorlar ki topr?” rımızda kendilerinin yaşama" müsaade edilmesini istiy0” Biz, Türklere karşı samim tezelzül etmiyen bir dostluk “5 lemekteyiz. Binaenaleyh metimizin bu adamlara ve ceyap: bizde misafirhane madığı mahiyetinde ola! demektir.,,