Gaf ve gaflet Sabak İlder iki şeyde mahir, şimdi ”t kadar birini biliyorduk! Dünyadaki bütün gafçılar ölse, ve Ülayamın gafları kaybolsa lider sağ Mlükça dünya onu icatia güçlük çek ve, Hangi birini saymalı?. Denizler Mürekkep, ağaçlar kalem olsa Pariste aarruf öğrenen liderin gaflarmı dk Şöyle, böyle yazmak birkaç gafü- dise müyesser olur belki. Onun nefes alışı gaf, oturuşu gaf, İatisusu gaf. Allah onu gaf ve gaf. İt çam urundan halketmiş. Onun için Halçıktanı yaradılanlara benzemiyor. Gelelim ikinci marifetine: Söğüntüt.. Derya mubarek..Ser. coştu. Birkaç adam boyu yüksel- buküfür deryası son günlerde ilk Necmettin Sadığa çarptı. Lider katran kovalarını boşalttı. Parmağında on kara, Bulanacak turaç arıyor. Ben bu satırları hocam: Müdataz için yazıyorum, çünkü onun böyle bir müdafaaya ihtiyacı yoktur. Lider ona çattı. Hıncını alamadı. Küfür denizi met haline girdi. Hükü. Met taraftarı muharrirlere yaslandı. der yara ile satılmış adamlardin Vicdan hürriyetlerini körletmiş insan- lardan bahsetti, U Muhalefetin dans gibi, cazbant gi Ru, han İhgilizce şarkı gibi, moda olduğu dolf Valantinonun Moris Şövalyenin tine benziyen şöhretler getirdiği Ah vasıtası olduğu bir yerde fikrin ve Drensiyin kalesine kendini zincirle bağ- alan ve bu vaziyetlerinden dolayı Moda > aptal, menfaatini bilmiyen, kazancı heandan farklı olmıyan fikir ve pre. wöiplerin dalkavuklarıdır. imdas, Derya yükseliyor. Deniz şimdi cümhuriyet #teklerinde.. O bağırıyor: kalesine lir, kasını feskeden muhalefetin lüzum- Sızluğunu beyannamesile anlatan a mdır, dm tek fırkalı cümhuriyet ucuo” Fethi Beyefendi galiba bir zaman: RF tek fırkalı ucubenin meb'nsu idi. iye fırkalı ucubenin dahiliye vekili Tek fırkalı ueubenin başvekili idi, Tek fırkalı ucubenin Paris sefiri biriz Hakikaten bir doktora ihtiyaç var, Sadri Etem ke Tefrika ülmiarlar 113 Yazan ; “Garp cephesinde ., müellifi Erik Maria Remargue k Net, aa nları söylemesine rağmen evinin İsini ne kadar şiddetle cezbettiği eolunmyor. Fakat Adolf eski azmi Büsteriyer. Tren hawket edinceye O kadar telâşa lüzum yok Lud. çılgmlarının önünde bir budal.,) Bözetmiyen biraval diye anılan a- damlar Fethi Beyin tabirile söyliye.| niye. Mentefik vilâyetlerinde çalışan bu Yim, birer dalkavuktur. Fakat bu dalka heyetler bircok tarihi eserleri keşfet- Yuklar Fethi Beye nazaran acı bir pat-İmektedir. Yakında bunların mühim Birkavuk devrildi “— Tek fırkalı cümhuriyet bir u-) Bunu söyliyen adam kendi kendine de yanaşıyorlar ve nihayet orman ve! impera ! Geçen hafta Londrada derin bir hay ret ile karşılanan bir hareket vaka bulmuştur. Mis Milli Orfen namımda genç bir kız, pazar günleri çalışan bütün sine- malar ile ba sinemaların ilânmı ko- yan gazeteler aleyhinde dava açarak yüz milyonlarca isterlin tazminat iste- miştir, Bunun sebebi şudur: İngilterede, 1780 senesinde, pazar tatili hakkımda bir kanun çıkmıştır. Bu kanuna göre pazar günleri pars ile, yahut bilet satarak yer işletmek memnu olduğu gibi bu yerleri ilân et- mek te memnudur. Bu memnuiyet hilâfina hareket eden- leri haber verenler, müddei srfatile ssanesn Irakta hafriyat Bağdattan verilen malümata göer İbu sene tam on bir heyet İrakın her ta rafında hafriyata başlamıştır. Bu hey etlerin beşi Amerikalidır. Biri ingiliz. lerden ve Amerikalılardan müteşekkil k 980 senesinin Prometesi vaziye| gir. Biri İngiliz, ikisi Alman, biri Fran sızdır. Bu heyetler İrakın muhtelif vilâyetlerinde ( çalışıyorlar. (o Musul, Kerküt, Bağdat, Diyale, Hille, Diva- şeyler keşfetmeleri bekleniyor. Bütün bu hafriyat İrakın mazisini rağ gerilim ler bUN- emerine iömees süsesirtie Diğer terme yükseli.- tün birçok heyetlerin İrâktar hafriyat ile meşgul olması ve mühim sarfiyat- ta bulunması İrakı son derece müstefit etmektedir. Çarpışan vapurlar /Evelki akşam Haydarpaşa açıklarında yukubulan müsademe Evvelki akşam (Haydarpaşa açıklarında bir vapur müsade- mesi olmuştur. Hareket etmek üzere manev- ra yapan Ingiliz bandıralı «Roya» vapuru 200 metre ilerisinde bu- lunan «Holant» namındaki Ame- zerine düş- | rikan vapurunun yor. Arkasından bağırdım: —Yakında gelip ziyaret edeceğiz. yor.. bulutları ile yüklü gecenin derin sima- zdır. beni son derece heyecanlandirıyor. Şi de muuzzam sema altında yapayalnız. gitmesi, » Sonra ağaçlar siyah kütleler Di semanın seri bir hareketinden başka bir sey kalmıyor. .,.. Kompartımanlar canlanmağa başla Küçük bir dikkatsizlik yapmasa idi Bu genç kız şimdi bütün Ingiltere kadar yanımızdan ayrılmıyor. Tren kıldı. Şurada içeride köşeler, kenarlar, mıldamıya başlayınca birdenbire yarrtı)kular, hararet, mesafe ve hudut var.İlelerim geriliyor. Dizlerimden belime|nâ başladı. sağ yaparak iriadımlarin uzaklaşı.İZamanın yaktığı esmer yüzlerde göz-|doğru bir titreme arız oluyor. Kemik: | Tarlalar arasından gidişini seyre 'i-İyor. Fakat dışarda kararsız bir âlem yoruz. Uzun müddet elini bize sallrİolanca süratile geriye doğru kaçıyor. yor. Ara sıra lokomotifin dumanı ur.İTrenin ihtizazları arasında uzaklaşın kasında kayboluyor. Uzakta ufuk üze-İbu âlem, siperlerin, obüsler tarafından rinde birkaç kırmızımtrak ışık pırıldr.Jaçılan deliklerin, zulmetin ve dehşe- Tren bir uzun. kavsi takip ediyor.İde kayıp giden ve artık üzerimizde te- Adolf küçüldü; bir minimini adam bir)sir göstermiyen bir kasırgadan başka nokta haline geldi. Bu nokta, fırtınalbir şey değildir. smın hâkim olduğu vadide, yapa yalnı-| na iştirak ediyorlar. Az sonra bütün Neden bilmem; Adolfun ayrılması) yüksek sesle ö ; şarkı söylüyoruz. Ala tesirini unutuyorum. Fakat manzaraljar kızarıyor, “| Bütün askerlik şarkılarını tekrar ediyo adamın tarlalarm namütenahiliği İÇİNİ ruz. Ayağa kalkıyoruz, biribirimize A torluğuna sahip olacaktı İngiltere dahilindeki bütün sinema sahipleri ile bu sinemaların ilânlarını aleyhinde bir dava neşreden gazeteler mahkemelere müracaat ederler, Hâki min hükmettiği nakdi cezayı mahküm muhbire verir, deleri gördükten sonra Londranın bö- tün sinemaları ile sinemaların ilânları- nı koyan bütün gazeteler aleyhinde da- va açmış ve bunların hepsinden iki yüz kırk dokuz milyon ingiliz lirası nakdi ceza ve tazminat istemiştir. vasımı istihfaf ile karşılamaış, ve ona bin sekiz yüz yetmiş beş senesinde çı- kan diğer bir kanunun bu gibi cezaları ilga ettiğini hatırlatmışlardır. Bazı meraklılar 1875 te çıkan bu &« nun olmasa, genç kıza bütün ingiltere imparatorluğunun serveti kâfi gelmi- yeceğini hesaplamışlardır. TÜRK AKADEMİ TIYATROSU | y Mis Milli Orpen Darülbedayi Temsilleri ven 2150 da İSTANBUL BELEDİYESİ şan Kİ | İM Vk 1 la y In! Şehzadebaşı (Hilal) tiyatrosunda ii amiri | (Sal) günü akşam mar 21 de a YAN a een yalnız muallim ve talebeye (Karı, Koca, Arkadaş ) piyes 3 perde ve ( Beavo rejisör!) Grotesk 1 perde. e am a arr am m Kibar ailesinden Kibar Ziya Beyin oğlu ve Kibar Sarım. Beyin damadı ailesinin gençliğinin me- darı iftiharı Osman Rıza meş'um bir kaza neticesinde Samsunda irtihal ve cenazesi İstanbula nak- ledilmiştir. Cenaze bugün saat 10,30 da m e Halâskâr Gazi caddesinde 295 No. lu Kibar Sa- rım Beyin hanesinden kaldırılarak aile kabristanında makberi mah- susuna defnedilecektir. müştür, Müsademe şiddetli olmuş, In- giliz vapurunun iskele tarafında 7 metroluk bir rahne açılmıştır. Vapur batmak (tehlikesinden kurtulmak için Harem ve Sala- ck iskeleleri arasında karaya baş vurarak sabile oturmuşt Bütün TANIYOR Bütün Paris, Berlin ve Londra ko- mıldatiyor ve başımı çeviriyorum, Ada ler beyaz delikler teşkil ediyor. Bu izdi ham toprak, ter, kan ev elbise koku- lerimde bir şey fıkırdıyor. Bu fikırda- yış ciyerlerime, dudaklarıma, gözleri- me İntikal ediyor. Bulunduğumuz böl: me sanki dalgalanıyor. Bütün mevcu- diyetim sarsılıyor. Fırtınaya tutulmuş bir telgraf direği gibiyim. Binlerce tel zıngırdıyor.. Binlerce yol açılıyor.. E- limi yavaşça Ludvigin elinin üstüne ko- yuyczuw. Mutlaka ateş gibi yanacık.. Fakat solgun ve yorgun gözlerini bas na çevirdiği zaman, yalnız mütereddit tin âlemidir. Bu âlem camların önün- Birimiz şarkı söylüyor. Diğerleri 0- — Bir sigaran var mı Ludvig?. trendekiler şarkıya baslıyor gittikçe tusu arasında şarkımıza devam ed'vo- şah damarları şişiyor.İruz Fakat yavaş yavaş trenin oğultu lerimize karışıyor. Az sonra iki şırkı parçası arasında uzun bir gümbürtü- rün ovada akisler yaptığını duyuy ruz. Bulutlar toplandılar. Fırtına pi ii Ny -*. Şimşekler mermi infilâk edermiş; gib: parlıyor. Kosole vagon kapısında durmus ba- şmı sallıyor ve bakmak için eğilerek | mırıldanıyor? | kıyoruz, gözlerimiz parıldıyor. Trenin tekerlekleri tempo tutuyor. Boğazımız kurumuş, sesimiz sıkışmış olduğu hel de cephe şarkılarını tekrar ederken ya şadığımızı tamamile hissediyoruz. Ludvig ile Kosole arasına sıkışmış) bulunuyorum. Vücetlarının harareti ceketimden içerigeçiyor. Ellerimi kı. Genç ingiliz kızı kanunda bu mad-| Bütün gazeteler genç kızın bu da-İ| Elhamra Sinemasında Fevkalâde bir neş'e ve kahkaha haftası HAROLD LLOYD'un BELÂLAR MÜBAREKİ olarak film üzerinde görülecektir. Ilâveten: FOX sesli ve sözlü halihazır MILTON'u eksik etmiyorlar. MILTON'un “Jai ma combine, şarkılarmı Paris, Londra ve Berlin'de öğrenmiyen kalmamiştır. sundan daha kuvvetli bir gürültü ses-| Dahilde Hariçte 1 aylığı Kuruş 150 yz geek day, Mag Bila 780 1450 2 1400 ŞABAN 1349 | Bu gecek Ay a | Güneşin aoğuşu : 7,23 — Batı: 16,€ İİ Ayın doğuşu : 946 — batıyı : 19,58 Namaz vakitleri Sabah Öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak | | f | sez vir iddi 1643 1sa2 EM | Radvo: | | Bu akşam Istanbulda | Saat Sekizden ona kadar slatürka | Sinemalar : Alkazar — Dünyadan uzak Alemdar — Aşk resmi geçidi Artistik — Hay tang Asri — Gece batakhanesi Etuval — Pcodvay kuklası Elhamra — Belâlar mübareki Ekler — Yunan tiyatro wwpu Fransız — Kukla tiyatrosu Glorya— RomanNovaro ElyedaMadri: Hale — ( Usküdar ) Volfston canbazhanesi Kemal B.— Kanlı denider Majik — Çünkü seni seviyorum Melek — Paramont şeref geçidi Opera — Bir zevcenin seker Süreyya Kadıköy - Hbedi muamma Şık — Karanlık mazi AVET Güzel san'atlar birliği resim şubesinden: Geçen içtimada da ekseriyet (olmadığından idare heyeti intihabı 23 kânunuevvel 930 salı günü saat 15 te yapr İ lacaktır. Azanın teşrifleri. Bu akşam başlıyor. Yegüne sözlü filmi mükâlemeler Türkçe ve Fransızca dünya havadisleri, EN g1 er O “eren MUSUNUZ? ehalisi şarkılarını dudaklarından — Gördün mü Şimdi de fırt Fakat birdenbire bağırdı: — Çabuk olun!.. İste, işte, | Birafına toplandık. o Şimşeklerin hüzmesi içinde ufukta “< şehrin ince i kuleleri görülüyordu. üldüyor igece üstlerine sık sık düşüyor. Fakat her şimşek onları yaklaştarıyordu. Gözlerimiz heyecanla (yanıyordu. " | Üzerimize, xe birdenbire muazzam bir ağaç gibi saye salan bir tesir bizi kaplamıştı: İntizar... Kosole eşyasını topladı. Gerinerek ive düşünceli bir sual ağzından cıkıyor :| dedi hi: — Ey evlâtlar!,. Bir sene sonrâ m€ Bana bir sizara verdi. Trenin horul-| vede oturacağız?. Jüp asabiyetle cevap verdi: — Butlarımızın üstünde, Fakat artık kimse gülmüyordu.. iŞehir bizim icimizi kaplamış, hepimiyi ikendisine doğru çekiyordu. . Şurada şimşek şevkleri içinde idi. O bize yak- laşıyor, biz ona doğru kosuyorduk. Ademden dönenlerie dolu olan şu yük: Sü asker treni artık hedefini buluyor: du... Şehre doğru salıyorduk şehrin du yarları bize salıyordu. Az sonra çarpı. şacağız. Şimsekler kırk hatlar vücuda (Bitmedi)