—— 4 —VAKIT 22 Kânuteyal 1930 —— Ecnebi müesseseler (Öst tarafı birinci saşıfamıda Kendisinin yaptığı ve satmak i tediği cigara kulusunu boş ola- rak göstermiş ve “Bundan bana bir paket veriniz, demiş. Yok Ikinci bir dükkâna girmiş. Tabii yene yok. Hasılı hiç bundan yok. Dükkâncılar “başka bir cigara rerelim,, dedikleri zaman «O: Tayır, ben başka nevi cıgara :emem» diye cevap verirmiş. Ermeni her gün böyle şehirde e kadar tütüncü dükkânı varsa epsini birer birer dolaşarak «endisinin yaptığı cıgarayı sor- 'ukça dükkâncılardan bazıları aerak etmiş. Müşterinin bu cr jarayı omereden aldığını duş. Oda depo ve satış yerini aber vermiş. Tecrübe için ba- ıları üçer beşer paket almışlar. rmeni hususi surette tayin etti- i adamlar vasıtasile kendi de- .osundan satılan paketleri gene sor- endi parasile o dükkânlardan atın aldırmış. İşte bu suretle »rapagandasına devam ede ede vulunduğu şehirde kendi cıga- salarının tanınmasını ve satılma- sını temin etmiş. Ondan sonra tabii diğer şehirlere geçmiş Ni- hayet sırf kendi gayreti sayesin- de Amerikanın muhtelif şehir- lerinde yer tutan Türk tütünü yüzünden büyük servetler kazan- ra1ş, Şu küçük, fakat manalı misal gösterir ki beynelmilel ticaret hayatında kazanmak için, yalnız müşterilerin rağbetini celbedecek mal yetiştirmek kâfi değildir. Bu malı muhtelif memleketler- deki müşterilerin ayaklarına ka- dar götürmek, oralarda tanıtmak, bahusus perakende olarak onu sa” tacak dükkâncıların, tüccarların, «omisyoncuların menfaat damar- 'armı harekete getirmek de lâ- amdır. Demek istiyorum ki isti- fade edilen vasıtalardan biri pro- paganda ve reklâm kuvvetidir. ! Diğeri satışa tavassut edecek olanlardan mürekkep manalı bir şebeke vücude getirebilmektir. Avrupada Türk mamulâtına re- kabet eden ecnebi cigaralarının en büyük muvaffakiyetleri bil- hassa bu noktalardadır. Mehmet Asım | Polis Haberleri | Soramaz mıyız? Madem ki bukadar sevişiyor- dunuz neden kavga ettiniz?! Evelki akşam Davutpaşada garip bir intihara teşebbüs vak- ası olmuştur. Davutpaşada medrese soka- ğında oturan Mehmet efendi, zevcesi Ayşe hanımla kavga et- mişlerdir. Bundan «müteessir olan Meh- met efendi tabancasını zevcesin- den istemiş ve kendisini öldü- receğini söylemiştir. Ayşe ha- nım da “sen öleceğine ben öle- yim,, diyerek eline geçirdiği süb- limeyi içmiştir. Mehmet efendi tarafından ha- berdar edilen polisler Ayşe ha- nımı bastaneye kaldırmışlardır. Acaba kim yakalamış? Sabık Musul meb'usu Nuri Beyi öldüren Kasap Hacı Emi- nin yakalandığını dün bir refi- kimiz yazmıştı, Bu hususta polis müdüriyetin- de tahkikat yaptık, polisin ma- lümatı olmadığı anlaşıldı. İ Çek sıcak bir gündü. Öğle güneşi, alevden raylar üstünde İbir lokomotif gibi yuvarlanıp gidiyor- İd. Bu öğle güneşi altımda insanlar| rayların altındaki traversler gibi yas- mlaşıyorlardı. Sokaklar birer âlev nehriydi, eadde- ler de erimiş bakır sanki. Böyle bir günde siz ne yaparsınız bilmem? Fakat benim halim haraptı. Çünkü o sıcakta Doktor Yakobinin me- tafizik imtihanına girmek için derse ça lışacaktım. 10 saat sonra imtihan baş hyacak; ağağısı malüm.. Ne yapıp ya- prp çalışmalı. Esniye, esniye darülfü- nun matbaasınm taş basma notlarım aldım pencerenin önilne kuruldum. şa kaklarımdan şipır şipir terlerin dan İladığını, başımın üstünden buram bu- ram duman tüttüğünü hissediyordum. Maamafih okumakta devam ettim sa yıfsları güldür güldür devirdim. Ye- ni bir bahse geçiyordum ; pencerenin ü- nünden sudan bıyıklı, kıpkırmını bir Zahife gibi sulama arabası geçti. Kısa bir zaman için etraf serinler gibi oldu. Derince bir nefes aldım. Tahta bu: dağı haline giren gözlerime bir canli Uk, bir çeviklik geldi. Biraz ilerde 80 kağın bir köşesinden güzel mi, güzel nefis mi nefis; endamlı mı, endamlı. Alar mor kreple çatkılı bir esmer #eç- ti. Bu kadının geniş omuzları, dimdik göğsü, incecik belinden sonra birden bi! re kalınlaşan ve sonra tekrar darlaşan kalçaları vardı. Bir gözüm notlarda bir gözüm kadında birkaç sayıfa daha çevirdim. Derken efendim bizim Münir Müeyyet sökün etti. Onun da elinde des! le deste felsefe notları vardı. Gel, dedim beraber çalışınız. “— Ben dedi sınıftan dönmevi bile göze aldım. Biraz evvel geçeni gördün mü ,pe şeker gey. Ben onu arayıp bu- AcAğI amazsam o zaman Çalışr rim. Aman avı kaçırmıyalım. İstersen sen de gel, İlerdeki kır gazinosunda daha İyi çalışabilirim diye ben de arkadaşıma uydum. Hikmeti de orada büyük çn:a- rın altında pineklerken yakaladık. Münirin takip ettiği kadın benim de gidip oturmak istediğim serin kır gazi- nosuna daldı. Bir masaya çekildi. Ve kitap okumıya başladı. Hepimiz pür| dikkat “Kadilelerin alevi,, ni okuyan kadını alâkalandırmak istiyoruz. H- kat ben size itiraf edeyim ki kadmı '** Ja meşgul edemedik. Ben saçımla bar nam biribirine eklenecek olursa boyum- dan uzun geleceği için hiçbir fikir söy. lemek istemedim. | Ben ne zenginim, ne gürelim ne de İmeşlhür bir adamım. Bunun için 5/*- (tum, Hikmet iri bir kadın için hiç rek lâm yapmadan sevimli olabilecek bir| halde idi. Diyor ki: “— Bu kadın bizimle alâkadardır. i Kendimizi naza çekelim, kendisine az bakalım, az ehemmiyet verelim... İ o Münir diyordu ki: “— Kadın harikulâdenin eseridir. i Herkesin yapmadığım yap hatta a' > olsadasıkılma. Evvelâ, şiirden, aşktan, edebiyatlan bahsedersin, sonra der. hal belden aşağı lâflar ve hareketler başlar, işte bu kadar. Döndük; mağrur, mağrur oturduk. Görenler bu naz bu istiğnadan doleyı bizi peri padişahmm oğlu zannederdi, döndük şiir okuduk. Danteden (sotet- to) lar söyledik. döndük belden aşağı keskin lAflar söyledik. Bize (o aldıran olmadı. Derken biraz ilerideki masala- rın birinde şaşkolez, kambürumsu, şiş manmı şişman bir kadın peyda oldu. Kâh gözlerini süze süze bize bakıyor, kâh kırıtıyor, kâh gülümser gibi haller falroyrdu. Şaşkoloz kadın bizimle, biz güzel es| merle meşguldük. Biz esmer kadına bakarken dudakla! rını büktü, bir bize baktı bir de kadr. na: İ “— Can sıkıcı adamlar. diye seslen. di. Bu sesi hepimiz işittik ve bu s6 cevap: “—Ühhhö. öhhhhö. oldu. İC İnsan nasu ayartılır? Şaşkoloz kadın bir kadeh daha bira yuvarladıktan sonra, daha hizlt: “— Terbiyesizler... burasını ne sa- nıyorlar? Biraz daha hızlı; «.- Ne günlere kaldık ne günlere. Boylarınız devrilsin inşallah, “E.. hanım artık yeter.. “.- Vay efendim sen bana nasıl sv taşa bilirmişsin. Alim «llah sizleri karakollarda çürütürüm. Kadının önünde bira kadehleri gidip geldikçe kadın küfürlerini yükselttikçe yükseltti. “ —İtler.. sokuk itleri, Ve nihayet önündeki bira kadehini kaldırdı bizim masaya attı. “— Namussuz.lar, diyerek kal", bu da kâfi gelmemiş gibi: “Tuuuu, utanıp arlanmazlar diye bi- ze doğru bir de tükrük savurdu. Bu a- ralık baktık ki güzel kadın korkarak savuşmuş, biraz sonra şaşkoloz da çık- t.. Bütün işlerimizi bozan bu kadma müthiş kin duyuyorduk. Arkasından biz de frrladık, kadın bizi görünce . ge) ne dudaklarını büze, büze bize baktı: “.« Naniussüz, lar, diye söylendi ve hızlı, bızlı gitmeğe başladı hâlâ ba- ğırıyordu: *— Hadi hadili züppeler.. içki de İ- çerler ceplerinde para varmış gibi. Ne kurum da ne kurum. Hiddetlendik ve kadma saldırdık. Bağırdık, çağırdık, ihtiyar şaşkeler.. önümüzde büzüldü: «.— Bir şeydir oldu. ne yaparsanız. yapınız ırzımdan baska her şey sizin ol sun, «.- Öyle mi? « -âğyle. arkadaşlar en korktuğu! şeyden eczasm! verdiler. Çünkü etraf tenha idi, kadın evvelâ ağlar gibi yah vardır — Ben İhtiyarım dedi. sonra gül meğe başladı, ve bize döndü: “.. Aptal delikanlılar sizi ne g”zel aldattım. Sizi hiddetlendirerek işmi becerdim. İnsan nasıl kandırılırmış be nden öğrenin, Sadri Etem Gelişi e Bir zirzop... Istanbula şaklaban Giz Bint oğlanı hr hu- susi kâtibi ile beraber oturduğu Tokatlıyan otelinde kendisini gö- ren gazetecilerle bir film aktö- ründen daha mebzu! jestler ya- parak konuştu, Sonra buradan kalktı, galiba Romanyaya gitti. Bu zirzop, meşbur İngiliz ma- ceraperesilerinden. bir kadının beslemesidir ve birkaç seneden- beri “peygamber, ismini taşır. Bir takım parasi bol, aklı kıt Amerikalılarla, camı eğlence is- tiyen Avrupalılar bu genç mec- zubu şımarttıkça şımarttılar. -O kadar ki, bu seyahati, bütün i- hanı irşat için yaptığını söylüyor. Neyse, zirzop oğlan, gene zeki imiş ki bizim memlekette bu çe- şit dalaverelerin sökmiyeceğini ! anladı da çabucak çekip gitti. Bu serseri Hintlidir; Ajans tel- grafları Hindistanda doksan do- kuz türlü mücadeleden bahsedi- yor. Bu esnada o, elâlemi irşada çıkmış... o Evindekiler (bulgura mühtaç iken başkalarına pirinç dağıtmak istiyor. Kim bilir ki- min parasile,.. Toplu İğne YAZAN : Ömer Rıza “Bizbütün kavmimizi kurtaracağıZ» - Bu kadarcık yıl zarfında yeni din ne kadar İntişar etti? farkında mısır niz? — Farkındayız, Sebe oğlu, — Bizim kaç bin yıllık dinimiz bu yeni dine mukavemet edecek bir halde mi? in ettik. Bu yeminimize devam €*” gz. Sebe oğlu ötekilere baktı. Çeri” oğlu cevap verdi: — Ben de ayni fikirdeyim, Sen” dersen ben onu yaparım. Kerrus oğlu da ayni sözleri teki” etti. Bunların hepsi de kendilerini, ri diye kadar tanıdıklarımndan dabf * yük görmeğe başlamışlardı, e kendilerini bütün bir kavmin fedi sayıyorlardı. | Sebe oğlu meclisine hâkim olan havayı bozmak istemedi. Biraz di dü ve Meymun oğluna baktı, ons retti: — Git bana Eşteri bul! Moymun oğlu kalkıp giti dakika sonra Eşterle döndü. Sebe lu, öteki arkadaşlarını daha evvel — Sebe oğlu! dedi. Biz bundan altı| savmıştı. buçuk asır evvel de büna benzer birl (oo Eşter içeri girdikten sonra ser tehlike ile karşılaşmış, yeni bir dininloğlu onu son derece muhabbetle ka zuhurile tehlikeye uğramıştık. Fa'tafİladı. Onu en parlak sözlerle taltif bu tehlikeyi atlatmadık mı? O tehlikelçi, Ona: ye rağmen hâlâ yaşamıyor muyuz? |. gşter, dedi, ben ömrümde — Doğru söyledin Meymun Ofun!| pi hir kahraman görmedim. Şeh Sen bizim o tehlikeyi nasıl atlattığırar) meydanında kılıç sallıyan erler İÇİN zi o kurtuluşu kime medyun olduğuvu-İ enin nazirine güç tesadüf eğilir. pi ma'Mimiyor masan? tün cemaatimiz, senin kılıcın — Bilmiyorum Sebe oğlu! de kurtulacak. Nasıl verdiğimiz ve — Siz, o halâsı, benim gibi bir AĞ: üzerinde sebat ediyor musun? Sof ma medyursumuz... ayet hakkında malümat aldı om? Hayır, Sebe oğlu.. — Bize mensup bir çok cemaatle ye dine girmeğe mecbur olmadı mı? — Evet mecbur oldu. » O halde tehlikeyi hâlâ anlamıyor; musunuz? Bu iş böyle giderse kısa bir müddet sonra yer yüzünde bizden bir kimse kalacak mı? Bizim birkaç bin se nelik varlığımız ortadan kalkmıyacak mı? Bundan daha büyük tehlike var ml? Hepsi onu tasdik ettiler, İçlerinden Meymun oğlu biraz itiraz eder gibi ol- du: # ti. Bek » — Nasıl Sebe oğlu?.. Bunu bize ân | — Hayır, vaziyet nasıl?. Ne — Talha ve Zübeyr ile Ali Mf Sebe oğlu anlatmağa başladı: karşıya gelerek görüşmüşler, sulh ir — İsa zuhur ettiği zaman, bizim) inde karar vermişler, her taraf# > kaymlmiz, yine bir tehlike geçirmişti... er göndererek herkesin suğhti” İçimizden birçokları onun sözlerine), 1.4 bir gey düşünmemesini teni” kanmak istidadını göstermişler, İsa ök-İ etmişler, şimdi onlar rahat ve BM | dükten sonra onun havarileri herke; 5 gedirler. Fakat biz fena günler # si onun yoluna çağırmağa başlamışlar) iriyoruz. Yarm öbür gün birer yi dı. Bunlar gizliden gizliye telkinatta| , katanacak ve birer birer asıla iy bulunuyorlardı. Bu gizli tekinat aşikâr bir dületini İderetten daha tehtikeM SAL Paket Babe en ona KA br eray elf e amana me mimizi il tü 1. a iğ Çünkü Tsanm dinine türlü türlü mik) es gibi göründü. Sebe oğla #İ etler girmiye başlamıştı. Biz de “| vü bitirdikten sonra Eşter başın! ” milletlerin içine karışacak ve kaybolz- küre caktık. Tam bu sırada içimizden bir; Sebe oğlu! dedi, ölümden erk” dahi yetişti. Isanm dinine yep yeni bir yorsan bu işlere neden karıştın? mahiyet verdi. Onu yahudilikle reka.) Eşter, yemin ederimki öl i bet edece khalden çıkardı. Ona putpe- korkmuyorum. Fakat biz neden v restlerin itikatlarını aşdadı. Ondan körüne ölüme gidelim. Başımızdaki sonra bizim hıristiyanlığı girmemize) ece adamı, neden ölüme sürükl” imkân kalmadı. Bu din, yahudilikten Hira, Yazık değil mi? doğma yeni din olmaktan çıktı. Ve bul — * Fakat Sebe oğlu, bir tali mesi suretle hıristiyanlığa girmemize İm) o. ya biz ya onlar muvaffak on kân kalmadı. Bu din, yahudilikten doğ tır. Tali onlarm yüzüne güldü. Bİ ma yeni din olmaktan çıktı. Ve bu «u- elimizden leni retle bizim varlığımız kurtuldu. Bu ge yayaind ai büyük adam, hıristiyanların aziz te) — Sen elinden geleni yapa nıdıkları Pavlostur. Pavlos huristiyan| imiz ee el Sebe oğlu! ni bütü vetil — On ; N sen maz az — Söz istemem. Eşter! Fakat ve” mış, fakat onu harici hamlelerle yıkı- 3 mıyacağını anlayınca onu içinden yıx,)ne Yaptığını söyle! sö“ mağn teşebbüs etmiş ve yahudiliği kur) — Ben birkaç yüz adam hazırl tarmak hususunda muvaffak olmuştu.| Birkaç sanat sonra (Ali) nin ee oil İFakat bizim dahasonra, beşaltı asır.İyakın bir yerde mevki alacağız i idam sonra islâmiyetin hamlesile uğro-İile taraftarları bizi geride kalan dığımız sademe daha müthişti. Onun|daşlarından bir gru» sanacaklar yi bizi kökümüzden izmihlâle uğratacağı|de herkes uyuduktan ve tambir ay aşikârdı. Bizim ona mukavemet içininet hükümferma olduktan sonr” yi tap ve takatimiz yoktu. Çünkü kavmi-tarafına hücum edeceğiz: Hücum"! y4 miz dağılmış bulunuyor. Dağılmamış|nukavemetle kayçılanacağında. fr olsak bile yine islâmiyete mukavemet | yavaş yavaş ricat ederek AE an etmemize imkân yoktu. Çünkü islâmı'nın tam Ali ordugühına ileri Şi yet akaidinin vuzuhu ve akıl ile kalbe' çalışacağız. Ondan sonra mesi nüfuzu sayesinde her lâhze fütuhatmı)tur. Iki taraf istedikleri kadar tevsiha namzetti, Onun için bizim yapa|sünler. cağımız. iş, onu içinden fethetmektir.| | — Aferin Eşter! y “ Yani müslümanları biribirlerile meş) | — Daha bir şey yapamadım gul ederek onları islâmiyeti neşretmek) be oğlu... yg” ten alıkoymaktır. Biz bunu yapmağa) (— Yapmadın ama yapacağı” ” çalıştık. Fakat bu gün görüyorsunuz|çözümün önüne geliyor... || ' ki, bütün teşebbüslerimiz akamete uğ.) (— Artık ben gidiyorum. ey ramak tehlikesini geçiriyor. Görüyor.) (— Biz de seni yavaş yava$ ye sunuz ya, biz yalnız Yemende kalnnder, patırtı başlamadan biz de e aa iin namına değil, bütün ya-Irışırız. “ai yn g kudilik namına, bütün İsrail oğulle) © Eşter, Sebe oğlunun yani" Irının hayatı namma hareket ediyoruz.| miş ve adamlarmın yanma # !Gerilemek, yahut herhangi tehlikeden) Seheoğlu da derini adamların ikorkmak bizim için mevzuubahis ollİler vermiş, ve Eşterin mamalıdır. Artık söz sizindir. bir kaç saat sonra yola çık Üç San'alı bu beyanatı son derecv| söylemişti; kendisi de beraber © dikkatle dinlemişlerdi. , cekti. » sevi GE Sebe oğlu sözlerini bitirdikten son-| (o Eşter, seçtiği adamlarm yanın. ra Meymun oğlu onu teyit etti: tikten sonra onlara bir nutuk *” — Sebe oğlu, biz sana itaat için ye- (Bitmedi)