İşaretler Köylü aç! Köylü aç. Gazeteler söylüyor. Bar, bar ba Rrryorlar Sabık lider gene takrir yazıyor. ; Köylünün açlığı ne bir edebiyat, ne İ€ bir his meselesidir. Ne de bir satış Meta? # Halbukt köylünün açlığı son günlerde İp bir demogıji edebiyas iha mev.u “do. Huhali meb'usa hücum vesilesi. Köylünün açlığını, köylünün derdini anin nabzını elinde tutan hekim gibi Börmek, onun derdine hekim gibi ikmetmek lüzimdir. Köylü açtır. Fakat köylünün başında yasini şerif okuyan Yobaz muharrir, ıskat bekler gibi okuyu- Sudan çeyrek gözliyen gazeteci, mevkli iktidarı - son basamak olarak köylünün nini seçen o polirikacıdan dinliyeme- PZ Paket neye yararki köylünün derdi ay mezat yerli malı diye satılıyor. Olilkacı ıstıraba bir otomobile kurulur kuruluyor. , . » bi öylünün açlığını * > Köçlünün ıstırabı, iki şekilde tedavi *dilebilir .Halâo mesele İveümi harpten kimler mes'ul? Amerika ayanında harp borç- ları mühim bir münakaşa vuku bul- muştur. Ayanın hariciye encümeni re- isi M. Borah, umumi harp mes- uliyetinin İngiltere ve Fransaya ait olduğunu söylemiştir. M. Rid, Almanyai hep za- ruretten şikâyet ettiğini, fakat kendisinin Obuna inanmadığını söylemiş, bunu bir münakaşa daba takip etmiştir. M. Rid, Al manyanın düçar olduğu felâket- leri kendi elile başına getirdiği- ni ânlatmış, M. Borah ona ce- vap olarak şu beyanatta bulun- muştur, «Fransa, İngiltere vesair Av- rupa devletleri 1911 den 1914e kadar askeri bir sistem içinde yaşıyordu. Bunların hepsi de umumi harpten mesuldürler, U- mümi barpten sonra Almanyanın İ — Günün ıstrabını hafifletmek. 2 — Köylünün sefaletini kökünden etmek. Köylünün bu gün de fazlaca duydur Mürabı halletmek bir idare meselesidir. Şö İr,. böyle edilir, bazı gelip ge Sedbirler alınır, bata © kadar şiddetli SİF hal almışsa sahbıve ve muâvenet iç- Maiye işe vaziyet eder. Köylünün asıl derdi, Osmanlı impe- Miorduğunun müstemleke olmak siyase aramalıdır. Türk köylüsü on dokuzuncu asrin Yarısından sonra adar akıllı estrabı duy- Muya başlamıştır. Çünkü on dokuzuncu asrın yansın- dan evvel Türkiye ithalâtından fazla mal v Ordu. Halbuki on dokuzuncu asrın Tarıtından sonra Türkiyeye kabul ettiri- 3, yani İmperatorluğun para bulmak, Memurlarına maaş vermek, Sultana sa «İlpurmak için aldığı istikrazlara muka- » imzaladığı ticar.. muakedeleri Türk | yplasünü msbveden ilk ve Bu NE mwahedelete £ EN zi lige işi o halât kadar o : yeni kadı Balı öre Sga gö in 1911 senesinde ithaltt ir çıkmıştı. Ba sanrları, 1892 senesinde in bir kitâpcan alıyorum: Na “Kendi . sanayiinden "kiye garp malini oeolikeje sokmağa, | ve «mukabilinde gayet ucuz bir surette, bir kıymetle köy mah kay vermeğe mecbu muş ve bu k Halleri gittikçe flatını ve kıymetini ! a bmiştir. Neticede hükümet varidat da ! i derecede düşt *Engel Harı » Türkiye ve tauzimat, 1873 de eser yazan Rus Palgref de Kölünün derdine ta 6 zamindin işa #tmiştir. Arzu edenler 1 reşredi- mahrum olan | tit Tefrika numarası: o8 *zan : “Garp cephesinde ,. müellifi Erik Maria Remargüe | Amerikanın kendisini boğacağını vaziyeti değişti. Almanyanın bü- tün menabii elinden alınmış, bundan başka tamirat ve harp borçlarını ödemeğe mecbur tu- tulmuştur. Umumi harp mesuli- yetini oAlmanyaya (o yükletmek doğru değildir.» Ayan azasından Kopland, Ak manyanın bütün ödediği parala- rı istikraz ettiğini, Fransanın Almanyadan aldığı tamirat be- | deli ile Amerikaya rekabet etti- ğini, onun için tamiratım öden: mesinde rar edildiği takdirde ilâve etmiştir. Darillbedayi Temsilleri mevzubahsedildiği sırada | — 5 Irak istiklâli u gidişle tahakkuku güç olacak İşte bu bu garip i Genç kız elbisesi giy- meğe mahküm edilen | çocuk | Giymezse babasının milyon- .arından mahrum kalacak | biri tarafından verilen malümata göre Akvam cemiyetinin manda- lar komisyonu cemiyet meclisine | gizli bir rapor Irakın Akvam cemiyetine kabul edilecek derecede siyasi ve ida- ri rüşde vâsıl olmadığını söyle- (| miştir, Raporda Irak liderlerinin tam | bir istiklâl istemelerine rağmen mandater devletin şu suale mu- fassal malümat vermesi lâzımgel- diği ve bu malümatı olmadan bir şey söylenemiyeceği ilâve e- dilmektedir. Komisyonun sorduğu! sual |- raktaki terakkiden ne kadarının İngiliz memurları eseri, ne ka- dırının Irak hükümeti eseri ol | duğudur. Bundan başka komisyon Irak- taki Kürtlerle oradaki diğer a- kalliyetlerin himayesine de ta- raftar bulunmaktadır. e Pek artistik ? olacaktır ( Pek yakında açılacak ve kah- e neşe menbat olacaktır. b Deyli Meylin Cenevre muha- | “KUTU, VAKIT 16 Kânunevel 1930 — 16 kânunevel Salı 930 Dahilde ! aylığı Kuruş 150 400 254 W00 Hariçte 80 takdim ederek | RECEP 1349 Bu gecek Ay 16,42 452 İf) Güneşin aoğupu : 719 — bazpi | Ayın doğuşu 3.23 — batıyı ; Namaz vakitleri Oğle İkindi Akşam 12,10 1430 Radyo İ Bu akşam Istanbulda Saar Sekizden ona kadar alaturka İmana 5.23 Yat » Sinemalar : Alkazar — İntikam tuzağı Alemdar — Aşk resmi geçidi Asri — Kızıl rakkase Beşiktaş Hilal — Nuhun gemisi Etuval — Pembe köşkün esran Elhamra — Belalar müberekesi Ekler — Yunan tiyaro wupu Fransız — Kukla tiyatrosu Glorya — Lahüu rapsodi Hale —Usküdar ) Bonomo © vahşi memleketlerde Kemal B.— Kanlı denizler Majik — Top ateşi alında Melek — Kırık kalp Opera — Yırtıcı kuş Süreyya Kadıköy - lik buse <S9S5S5S000000 bülyonerin çocuğu babasının vasiye tini yerine getiriyor Amerikalıların garabetleri m. burdur. Son posta ile gelen Ame- rika gazeteleri bunlardan birini naklediyordu. Amerikanın tütün kıralların- © dan biri olan Hutterstrasser pek garip bir vasiyetname bırakmış- ta peine ibi taralından tertip edelmiğlir lari İrt, Arzuha'ci meh Sah günü ak- i erkam TT HA 30da yalnız Ti rauallim ve Rin iinde Facla 3 perde z lll İmet Ef, komedi uharriri'. Galip mizi müracası edebilirler. röylünü sefaleti, büyük şanayiin ilerleme temposu neticesinde köylünün proleterleşmesinder başka bir şey değildir. Buna mani olmak » yegâne çare hükümetin tam bir köylü ve küçük mülkiyet sahiplerini himaye eden devlet | İ olmasıdır. Bu iş Osmanlı kafesile, yasin şerifle balledilemez. Sadrı Ethem rüyorum. — OR! Sen misin?.. Arkadaş?. Başımla tasdik ediyorum. Bir; seyrediyoruz. OEtra- müddet ayı fımızda ağaçlar, gece, karanlık toprak, sakin toprak... kurtulmus toprak var.... Toprağın altında çü tır. Bu vasiyetnameye göre biri- cik oğlu Hans, milyonlarına Ya- ris olmak için 14 yaşına kadar kız elbisesi giymek mecbüriye- | tindedir. Çocuk, halihazırda 8 yaşında- dır. Demek ki 1936 senesine | kadar kız elbisesi giymekte de- vam edecek, Şayet çocuk önü- müzdeki seneler zarfında baba- | sının ovasiyetini ihlâl edecek olursa milyonlardan malırum ka» lacaktır. Ne garip şey! USKUDAR Hile sinemasında (Bonomo) Vahşi memleketlerde İler gün gündüz 3 te İ gece 9 da Cumi günleri 9 de 4te9 KOLONYA SUYU Perfümöri KANSIZLIK > yele ee a een > Şişli Ahmet Bey sokak No. | 9k Maple — Manolesku Chlorosi SIROP DESCHLENS, .PARIŞ COLOGNF Tel. Beyoğlu 3044 Ateşin kızartısı, kırmızı sakalında ba- kır rengi lekeler hasıl ediyor. Çayırlar. dan hafif bir sis yükseliyor. Yıldızlar pırıldıyor... Oturuyoruz ve patatesleri ateşten gr kariyoruz. Üstleri kararmış, fakat altın sarısı içleri güzel bir koku vererek tü- bir tarzda birbirne karışıyor... Kır ate şi... sonbahar... hayat... Hepsi tekrar g*! di, — Ah!, ViMi.. VİM.. Elleri et ve patates dolu olduğu halde gözlerini kaldırıyor ve cevap veriyor: or, Yoldayız, harp bitti; her şey garip rümekten ise şurada rahatça yaşa- mak... Başka ne istenebilir!.. | —Şuçektiğimiz sefalet nihayet! buldu değil mi Alber? | Arkanızdan çıtırtılar oluyor. Kameri İyelerden boguk kadın kahkahaları yük- |seliyor. Gece bir fırtına gibi taşan ha İyatla yükl vahşi ve seri İnşialar halinde intikal e- diyor. Bahçede biri uzun bir iç çekiyor. Buna asabi bir kahkaha cevap veriyor. Bel kemigimin boyunca örpermeler du- yuyorum. Of!.Dün ve bügün.. Ölümle hayat.. Bir birine nekadar yakım... Tijaden bahçenin gölgeleri arasın. Nereye bastığını görmüyorjdan çıkıyor. Ve diyorki: e pi herif!... — Evlâitlar!,. Tekrar yaşamaya baş- ıkışıyorum: ladığımızı şimdi anlıyorum. Yerde yattığını ne bileyim) (Meyhanenin etrafını dolaşıyoruz; ar “e ka tarafta Villi Hemeyeri buluyoruz. ol sakin bir köşe buluyo-|Tarlada büyük bir kuru ot demeti yak- pa dumanı içinde uzun|mış; içine anafor ettiği birkaç vuçal pa e durduktan sonra bir az dajtates almış, alevin karşısma oturmuş pa vadan istifade edeceğim. tateslerin pişmesini bekliyor. Yanında! Ni eriyenin altı pe kadar iyi.|birkac birzola ile Amerikan konservala mefes alıyorum. Alberi gö- hüması ferilen ferde tüyor.Brizolaları iki elimizle tutuyor ve armonik çalarmış gibi, dişlerimizle te liçkimizi yuvarlıyoruz, Şu patatesler ne kadar tatlı, Yoksa zaman geriyemi döndü? Neredeyiz? Ailelerinin tarlasında oynayan ve kır taamı yapan çocuklarmıyız? Sabah- tan beri arkamız da temiz mavi entari. li al yanaklı kızlar sepet taşıdığı hal- de sert kokulu topraktan patates mi ri |. Sizi tekrar görür gibi oluyorum. Kir üzerine sütlü buharlar yayılır, rak, saf hava, boğaz yakıcı beyaz gü zel duman, son bahar meyvaları. İşte bu kadar. Ey acı dumanlar! Sonbaha- rım keskin kokuları! Ey gençliğimin Wir eğlenceleri!... Buharlar dalgalanıyor, inceliyor, sü- zülüyor, siliniyor. Arkadaşlarım yü» leri içlerinden sıyrılarak meydana çık! mizliyoruz. Lokmaları hazım etmek i-| İçin aleminyom kadehlerimizde kalan) — Tatlı değil mi?.. Aptal... Benim düşüncelerim bam başka idi. We Ateş bitti. Villi pantalonla ellerini siliyor ve baçağını kapatıyor. Köyde Jhavlıyan birkaç köpeğin sesinden baş- İka bir şey duyulmıyor. Artık obüs sesi yok.. Artık mühimat kafilelerinin ta- kirtısı bitti.. Sıhhiye otomobillerinin gı cırtısı bile kalmadı. Şu gece Öyle bir gece ki, son dört <.ne zarfında geçsn çıkardık?.Oh! Gençliğimin kır ateşle! icek.. gecelerin hepsinden çok az İnsan öle Meyhaneye tekrar giriyoruz. Fakat levler çıtırdardı. Her tarafta her şeyleski canlılık kalmamış. Valanten ceke- sakindi... Diğer mahsullerin hepsi top! landıktan sonra Patates toplama za''dmlar alkışlıyor. manı gelirdi. Etrafta mukaddes top tini çıkarmış canbazlıklar yapıyor. Ka Fakat kendisi hiç memnun değil, Kederli bir halde Koso leye diyorki: — Ferdinan harpten evvel müklem- mel bir canbazdım, Şimdi ise bir köy panayırında bile marifet gösterecek ha lim kalmamış. İliklerim kurumuş. Sa- na yemin ederim ki vaktile yaplığ.ım numaralara herkes bayılırdı. Şimdi ro) matizma sancıları duyuyorum. Başını iki elile tutuyor: —Ah! Şimdi ne iş yapabileceğiz!.... Villi onu teselli etmek için diyor &i — Yaşıyorsun ya!. Daha ne istersia? Beriki başını baldırıyor: — Ne dersen de . Siz doğrudan doğ ruya mekteplerinize dönersiniz. Yal biz?.. Ne dersin Jüp?, Ne dersin Koso- 1? Jüp tasdik ediyor: — Benim vaziyetim de fena. Böyle ellerle daktilo yapılır mı7.. Dakikada artık elli kelime bile jolsa mezarcılık - lebi kazma kullanmasını öğrenebildik... Kosole sahaya daireler çiziyordu. /Mırıldandı: — Bakalım işin sonu ne olacak. Bizler susuyoruz. Böyle düşünceler ibizden uzak. Cepheye gittiğimiz zamun İbir meslek sahibi değildik. Sağ ve sağ- lam harpten kurtulmak zevkinin ilk he yecanlarından sonra arkadaşlarımızı bir takım endişeler sarmağa başladı. Bu endişeleri biz bilmeyiz; ve onlara hiç bir yardımımız olamaz. iBetke sakin bir tavurla deyir ki: — Işi oluruna bırakmalı. Hepimiz ayni vaziyetteyiz. Kosole cevap veriyor: — Hakkın var... Sonra sahaya elile vuruyor? — Haydi Cili! Yili! Çal bakalım. (Bitmedi)