—4 — VAKIT 23 Teşrineve! 1930 Karadenizde Rus filosu hakkında Tan muhabiri ne diyor? Tan gazetesinin İstanbul mu- habiri tarafından yazılmış bir makalede Sovyet filosunun şeh- rimizi ziyareti dolayisile bazı mütalâst yürütülmektedir. Bu makalenin başlıcn noktalarını karilerimize naklediyoruz: Bir Rus Gilosunun Baltık de- nizinden gelerek Sivastopol üs 4 bebrisine itibik etmesi; Une rine büsule gelen heyecan he- nüz bastırılmadı. O sıralarde Ro- manya (hükümetinin bogazlar komisyonundaki mümessili beş kruvazör, iki destroyer ve yedi torpito ile takviye edilmiş bulu- nan Rus kuvvei babriyesinin kara denizde toplanmasından hadis olan tehlike endişesine karşı garan- iler istemişti. Eğer bu filonun ehemmiyetine (Rusyanın aldığı tedafii tedbirleri, (tersanelerin tahkim ve tamiri, Novorosısk, Nekolayef, Sivastopol Jımanlarının istihkâmlarla kabili müdafaa bir hale getirilmesini ilâve edersek Şarkı karipte Türkiye dahil ol- omak üzere bazı devletlerin endi- şel; gayet tabii görürüz. Rusya bükümeti komşularının endişesini izale için gemilerinin .daha iyi mücehhez olan Kara- “deniz limanında tamirine lüzum görüldüğünü ve Karadeniz efra- dında ki sadakatın Baltik müret- > tebatıma misal gösterilmek isten- diği ileri sürdü. akat nihayet bu meselelerin , kabul edilmediğini görünce Sov pie maskeyi attılar ve babri | programları mucibince Şarkı ka riple bir filo teşkiline mecbur olduklarını bildirdiler. İngiltere bu veziyetle alâkadardır. © Romanya matbuatı bir İngiliz össü bahrisinin Romanya sahilin- “de teessüs edeceğini bildiriyor. © Aymi endişe Atinada görülüyor. Bahriye nezareti her ihtimale İ karşı Yunan bahri programını dil tasavvurunda imiş. M. Ve- — mizelosun Ankaraya ziyareti es- .nasında Adalar denizinde babri | müsavat temini hakkında müza- > kereye girişmek arzusunu besli- © yen Türkiye bundan hoşnut ol- - myacaktır. Böylece Karadeniz | sahilindeki devletlerle komşuları Yunanistan arzularına rağmen | bahri kuvvetlerini takviyeye mec- | bur kalmaktadırlar. Bu hal şüp- | hesiz hazırlıkları ile diğerlerini | endişeye düşüren ve yeni bir | kahir siyaset takibini icap etti | ren Rusyanm hoşuna gidecek “bir şey değildir. Ayni zamanda “Nöyyi müahedesi mucibince harp losundan mahrum olan Bulga- 'ristan ticareti babriyesinin sela- | metini temin kudretinde olmadı- | fından dolayı protesto ediyor. |, Şarkı karipte Sovyet bahri siya- selinin mucip olduğu ( tesirat o bunlardır. Iki ecnebi tiyatro heyeti geliyor Muharrir ve aktör Jan Sarman ile heyeti bir haftaya kadar, tem- .siller vermek Üzere şehrimize | gelecektir. © Bu heyetten başke, başında Maria Aksarina isimli bir artistin “bulunduğu bir trupun daha geleceği haber veriliyor. — Jan Sarman, bugünlerde Da- | rülbedayide oynanan “Deli,, isim- li piyesin mubarriridir. Burada Oynayacağı piyesler arasında bu > eseride temsil edecektir. “Deli,, Ki Fransızca ismi “ Gölgeler - Pecbeur d'ombres,, dur. . TUNLARDAİ > İY | Tokat! B. muallim arkadaş, bir sine- ma turnikesi önünde tokat- | landı, Pek yakından tanıdığımız | bu zatın hakka ne derece hür- metkâr olduğunu bilmeseydik, belki duyduğumuz elem, bu ka- dar derin olmıyacaktı. Eyet, Mubsin Bey, hak bahsin- de pek titiz, hiç uzlaşmaz bir adamdır, Yaradılışın bu kıymetli imtiyazını taşıdığı içindir ki, uğ- radığı hakaretten bizzat, hakkın kendisine de bir parça sıçradı ğına inanıyoruz ve ostırabımız artıyor. Hadiseyi evvelâ “Vakıt,, kay- detti, Muhsinin “ Cumhuriyet, te çıkan mektubu © işin açılığını büsbütün ortaya koydu, Bir sinema (o sermayedarı, sırf kendi tamaın neticesi olan bir güceniş, hatta gücenişte değil, satın alınmış bir hak karşısında öfkeleniyor. Bir muallim yüzünde hakkı tokatlamaktan çekinmiyor. Biz Türkler, hoca hakkını ana baba hakkından üst tutan bir milletiz. arasında saydığımız bu ilim hür- meti, “Melek,, sinemasında ne feci şekilde inkâr edildil... Bütün ömrünün zehrine fera- gatini katık ederek bu memle- ketin evlâdına en kiymetli şeyi, en geniş cömertliklerle veren bir muallim nedir? Yarın kanunun kıracağı o elin sabibi acaba hiç bunu düşünmüş müdür? Olmıyan yerleri satanlar, paralarını aldık- larına aldatılmışların kırgınlığını nasıl, ne yüzle çok görebilirler? Hele tecavlize kadar hangi per- yasızlıkla ileriiyebilirler? Muhsin, ve kanun, tecavüze uğrıyan bu iki varlık, kendilerini müdafaa- dan âciz değildir. Zaten bu sa- tırlar da böyle yüksek bir dava için yazılmadı. Hayır, ben şu tokat derdinden kurtulacağımız günün nasıl olup ta daha gel- mediğinden davacıyım. İptidai- liğin, insanlığı kirleten küçük- lüklerin en başında gelen şu tokat atmak illeti artık kahre- dilmelidir. Nedir bu canım, her öfkelenen, her gazabı şahlanan tokat atıyor. İster lâfla, ister elle, hakaretler için kanuna çok maddeler koyalım ve vatandaş- ları bu küstah zulümden kurta- ralım. Seyyah Sovvet er Lâtin alfabesini kabul mu sdiyorler ? Suriç Yolcaş geliyor Sovyet Rusyanın Türkiye se- firi Suriç Yoldaş bu ayın 27 sinde şehrimize gelecektir. * “Tas,, ajansının verdiği malö- mata göre Rusya fen Akademisi Cungan denilen Çinli müslüman- lara ilk olarak iâtince bir alfabe a ır, Ci Türkistan- Tenine imi Çar müslüman» ları olup 15,000 kadar kişidirler. Bu alfabe ayni zamanda bir tec- râbe mahiyetindedir. Pek yakın- da Ruaçanın lâtin harflerile bir alfabesi yapılacağı zannediliyor. —————— Konsorsiyom heyeti Bankalar konsorsiyomu dün Osmanlı bankası mümessilinin de iştirakile toplanmış, bir aylık vaziyet tetkik edilmiş, şayanı memnuniyet İmüştür. Gele- cek ayın belle tekrar toplana- caktır. Profesyonel gili yetçiler Serbest fırka teşekkül ettikten sonra şimdiye kadar duyulmıyan | yeni bir meslek erbabı peyda olmuştur. Bu meslek erbubıma «profesyonel şikâyetçisismini ver- mek doğru olur. Maksadımızı iyice anlatabilmek için misal ol- mak üzre profesyonel şikâyetçi- lerden bir tip gösterelim: Hasan Aka! Haşan Aka Yenicami ta- rafından koltukçuluk (yaptığı söylenen bir adatndır. İstanbul- da son belediye intibabatında rey toplanan sandık mahallerini birer birer dolaşarak intihap en- cümenleri müvacehesinde hak- sızlıktan, wsulsüzlükten şikâyet ederek yaygara koparmakla ken- disini tanıtmıştır. Ayni adam bir kerede Firuzağa camiindeki sandık başına gitmiş, ismini def- terlerde aratmiş, bulunamamış. «Efendim, Serbest fırkadân ol- dedim için ismimi yazmamışlar. Bu Bu ne zulümdür!» diye bağırmış. Sonra Akbıyık, daba sonra Küçükayasofya inti- bap mahallerine gitmiş. Oralar- da yine ismini arattırmış. Tabil banana Bulunamayınca ev- velki şekilde ya koparmış! Hülâsa ayni sisin Aka Kadir ga, Kumkapı kilisesine, e kilisesine uğramış. Oralarda ismim yok diye gürültü etmiş! Bütün bu saydığımız yerlerde Hasan Akanın şahsı tanınmış ve tesbit edilmiş olduğuna göre di- ğer intihap mahallerine de uğ- ramış olmasına kuvvetle ihtimal verilebilir, Bu takdirde Hasan Aka ek bette bir tane değildir. Onun gibi diğer birçokları da fırkacı- lik gayretile © tarzda hareket etmiş olanlar bulunacaktır. Bü- tün bu gürültücü, patırtıcı adam- lara (profesyonel şikâyetçi) de- mekten daha muvafık bir unvan bulunabilir mi? Sonra bu misak- ler ortada iken intihabat işlerin- de yapılan her şikâyete inanmak doğru olabilir mi? Bağlarbaşı cinayeti Bir müddet evvel bakkal Teofanı vurmakla maznun Aslan Istanbul ağır ceza mahkemesinde on sene hapse mahkâm edilmiş, | hüküm Temvizce bozulmuştu. Nakız mucibince vsk'anın — olduğu yerde keşif yapılmıştır. Dün mahkemede keşif raporu okunmuş, vak'a yeri ile Aslanın © anda bulunduğunu (iddia ettiği köşkün arası J,060 metre olarak tesbit edildiği, bu mesafenin (1 dakika. da alınacağı neticesine varıldığı, şehit lerden bir kısmının o gece ( İâmbaların yanmadığını, bir kısmının yandığını söy“ İediği © anlaşılmışar. İki taraf vekilleri arasında uzun w “zadıya münakaşa olmuş, davaci taraf, fapora itizaz etmiş, müddei umumi Ce- mil Bey aydınlık bahsinin tenevvürü #- çin oraca dinlenen şehitlerden bışka bü- tün şahitlerin mahkemede dinlenilmesini istemiştir. Bu hususta bir karar verilecektir. —— Ihtilâs o davası Istanbul ağır ceza O mahkemesinde dün Istanbul vilâyet sabık veznedarı Eş- ref, Defterdarlık muhasebe müdürü Ham- di, mümeyyizleri Raşit, Galip, Nevzat Beylerin muhakemesine . başlanmıştır. Davada Eşref Bey iheilâsla diğerleri vazifelerinde ihmale maznundurlar. Ev. gök okunduktan sonra reis Nusret Bey tarafından isticvap yapılmış, dahili istik- raz tabyillerinin sandıkla Ankaraya nak- linde İhtilâsta bulunduğu iddiasına kar- şı ne diyebileceği sorulan Eşref B. in- kir etmiştir. Diğer maznunlar da ihmalleri olma. dığını söylemişlerdir. Muhskeme (tahki- katın tamikine kalmıştır. — mm anan Izmirde ilk içtima İzmir, 22 (A.A) — Yeni belediye azalan bugün ilk defa olarik toplan. mış, reis ve encümen Azalarını iptihip etmişlerdir. Riyasete. eski reis Sezal bey indhap olunmuştur. Yeni zalar meye» nunda 3 hanim vardır. Baplarbaşında | | Cematin içinden biri bağırdı: İ o — Sizin 'hallü akit evbabı de-i İdikleriniz sıra ile saltanat bekliyen adamlardır, biz onlara (o müracaat ettik, fakat biri de bize yardım et- medi, Hepsi de yar çizdiler. Siz bi- le onlara uyuyorsunuz. Hepiniz bu adamı meiek gibi tanıyorsunuz. Halbuki onun ne gaddar olduğunu biz biliyoruz. Bize dönmek için e- mir verirken katlimizi ferman «- Mervanı göndererek bizi tehdit e- den o değil mi?.. Bu sırada odanın müntehasın- dan başka bir ses yükseldi: — Siz hakikaten müfsit ve ha- bis adamlarsınız. Eşkiyalığa çıktı- ğınız halde kendinize başka bir süs Hanginizin malına, canına şerefine zerre kadar bir tecavüz vuku bul- du da onların iniikamını almak i- çin hareket ettiniz ve buraya geldi- niz. Hangi zulme uğradınız da a- dalet istemek için kıyam (ettiniz. Hanginizin muayyen bir davası, ve ya bir şikâyeti vardır. Birinizin de yok. Hepiniz (ümmetten bahsedi- yorsunuz. Ümmet sizinle beraberse niçin bulunduğunuz yerlerdeki hü- kümetleri devirerek hakkınızı ih- kak etmediniz de buralara geldi- niz. Ümmetin sizinle beraber oldu- veriyorsunuz. Söyleyiniz bakalım.| Oğlum burada sana kimse doku- namaz. Şayet dokunan olursa .. ranlar birer birer sıvışıyorlardı. Hiç 'bir kimse orilara karşı 'böyle sözler söylemeğe cesaret edeme- mişti. Hiç bir "kimse hakikati bu- kadar parlak ifade edememişti. Meçbul genç sözlerini Bitirdiği za man Ali ile yapayalnız kalmıştı. Ali onu yanına çağırdı; — Aferin oğlum. Senin dilin bu herifleri buradan savmağa kâfi den, bizi huzuruna davet eken eldir dedi. — Benim dilim ve sizin hima- yeniz:.. — Kimsin sen oğlum... Meçhul genç yüzünü açtı ve Alinin eilerini öptü. Ali hayret etmişti. Çünkü bu genç, erkek bi- le değildi. Bu genç Leylâ idi. Ali sordu: — Böyle bir zamanda senin burada işin nef. — Beni Naile gönderdi. Müf- sitler, demin arzettiğim gibi, mu- hasarayı teşdit eltiler, ev halkın su tedarik etmelerine mani oldu- lar. Sizden istimdat ediyoruz. — Peki, kızım, sen geri dön ve ona benim bu işle meşgul ola- cağımı bildir. Kendisine söyle: Biz bu herifleri buradan dağıtamayız, ğu bir iftiradır. Ümmet her yerde hükümetinden memnundur. Mem- nun olmasaydı, olduğu yerde kı- yam ederdi. Siz bir sürü çapulcu sunuz. Ümmetin mukaddesatile, mukadderatile oynamak itsiyor ve buna ümmeti müdafaa süsü veri- yorsunuz. Müfsitlerden biri dayanamadı; Ali ye baktı ve: — Susturun şu oğlanı, yoksa © nun kanını dökerim! dedi. Deminki söz sahibi yılmadı: — Elinden geliyorsa kalk ve de dediğini yap! dedi. Meçhul hatibin sözlerini zevkle dinliyen Ali müdahle etti: — Dinleyiniz, dedi. Burada her kes fikrini açıkça söyler. Siz de ce- vap veriniz. Ali sonra meçhul hatibe döndü: — Oğlum sözünü tekmille, burada sana bir kimse dokuna- maz. Sana dokunan olursa enin kılıcından evvel benim kılıcımla karşılaşır. Alinin bu sözleri bütün olu: ranları (susturdu. Çünkü Alinin işine gelmezdi. Alinin kılıcı, bütün Möfsitlerin hepsi uslu uslu otur- dular ve dinlendiler. Meçbul genç devam etti; — Görüyorsunuz ki biz sizin mabhiyetinizi anlamış bulunuyoruz. Buna rağmen size iyi muamele ledildi, Size hayırlı vaitlerde bu- lunuldu. Arzularınızın yerine ge- tirileceği söylendi. Siz bu hare- keti zafa hamlettiniz ve şımardı. nız. Devlet reisinin katlinden, hal'- inden bahse başla Jınız. Devlet re-| isi sizi huzuruna davet ettiği bal. de siz o davete icabet etmediniz. Sonra en küçük tehdit karşısında kaldığımız zaman asıl maksadınızı gösterdiniz. Onu muhasara altına aldınız. O Onu susuz bırakmağa karar verdiniz. Hangi müslüman, hangi insan böyle bir harekette bulunur. Bunu kâfirler bile yap- maz İl! Meçhul genç bu sözleri söy- lüyorken OAlinin huzurunda otu- fakat Osman emrederse herkes silâha sarılır, bunlara haddini öğ- retir. Bunun başka bir çaresi kal- madı. Siz Hz. Osmanı iknaa çalr şınız. Bunlar bir alay eşkiyadır. Onlara karşı merhamet göstermek manasızdır. Anladın mı evlâdım? — Anladım efendim. Leylâ tekrar yüzünü kapadı, Ali ona refakat etti. Onu Osma” nın komşuları olan evin kapısına kadar götürdü, Çünkü onun bir gadre uğramasından korktu. Fa- kat Leylâ, Alinin evinde Mehmede tesadüf. elti. Onu merak etti. Acaba nereye * gitmişti. Fakat Leylâ onu Aliden sormağa cesaret edemedi, Naile Leylâyı sabırsızlıkla bek» liyordu. Onun döüşü ona büyük bir teselli verdi. Leylâ, Alinin dedik- lerini anlattı, Hz. Osman bu adamlarla mü- cadeleyi emrederse herkes ons kııcile karşılaşmak onların biç) taat eder ve bu adamlar dağılır” ilardı. B başk kalmamıştı, Haşim oğullarının kılıcı pi Li ENE Naile bu tavsiyeyi (dikkatle İdinlemiş, fakat kocasının öna itti” ba etmiyeceğini de (hissetmişti. Çünkü kendisi d- bunu biliyor v€ bu çareye baş vurmuyacağını söy” lüyordu. Onun emeli müslümanlar! birbirine kırdırmamaktı, Fakat Na” ile tekrar çalışacaklı. Leylâ da ona yardım etmeği vadgiti. Iki kadın başbaşa konuşuyor” ken Mervan geri döndü. Leylâ hâlâ sokak elbisesi ile idi, B“ manzara Mervan endişeye di” şürdü. o Leylâya döndü ve sordu! — Dışarda midiniz?, — Evet, işim vardı, onu göf” düm ve döndüm. 3 — Ben size çıkmamanızı ri etmiştim. Çünkü ortalıkta em?” yet yok. Siz beni dinlemi iz, — Sizine diye dinleyeceğim — Ben sizin nişanlınızım?! — Benim böyle bir şeyden b*” berim yok. (Bitmedi