Pi © ber tarafta propaganda edil rini “ © batta aidatını fırkaya daha üç —— 4 — VAKIT 6 Teşrinevel 1930 i MAKİ Serbest fırkanın namzetleri Istanbulda düöndenberi Obe- lediye intihabatı başladı. Halk fırkasına rakip olmak üzre Ser- best fırkacılar da intihap mü. — cadelesine girişti. Fırkanın nam- zetler listesi büyük reklâmlarla mektedir. Fikrimizce Cümburiyet Halk fırkası ile Serbest Cümhuriyet fırkasının prensiplerini ve gaye- lerini en ameli bir surette gös- termek için her iki tarafın neş- rettikleri bu namzetler listeleri kıymetli birer vesika hükmünde- dir. Filhakika Serbest fırkacılar her ne babasına olursa olsun fazla rey kazanmak için Istan- buldaki ırki akalliyetleri kendi taraflarına celbetmek istemişler, bunun için Rumlardan, Ermeni- lerden, Musevilerden de mütaad- dit namzet göstermişlerdir. Serbest fırkacıların listelerin- de bu suretle yer almış olan akalliyetler mümessillerinin hü- viyetleri hakkında henüz tahki- kat yapmağa imkân bulamadığı- mız için bunların şahısları ©ze- rinde bugün bir söz söylemek bizim için doğru değildir. Bu- nunla beraber Serbest fırkanın namzet intibabında çok acele ettiği ve batta bir takımlarının malümatları olmaksızın isimlerini namzetler İstesine kaydeylediği muhakkak olduğuna göre bu hususta ihtiyatkâr bir vaziyet | almamızı muhterem Vakıt oku- yucularının tamamen haklı bu- | iacaklarına kaniiz, Cümhur yet Halk fırkası kar” şısında akıl ve manlık dairesinde tenkit ve murakabe yapmak id- diasile ortaya çıkan bir fırkanın İstanbul gibi büyük ve münev- ver bir şehirde belediye namzet- ler Üistesini ilân ederken bu Jis- teye isimleri ithal edilecek ze- vattan velevki bazılarının muva- fakatleri alınmamış olması belki hayretle talâkki edilecektir. Bir- çok kimseler buna ihtimal ver- mek istemiyecektir. Fakat biz bu tarzda düşünen- leri temin edelim ki dediğimiz doğrudur. Serbest fırka böyle mühim bir İisleyi tanzim eder- ken oraya yazdığı isimlerin ha- kikaten kendi fırkalarma taraf- tar kimseler olup olmadığını iyi- ce letkik etmeğe lüzum görme- miştir, İşte iki misal: I — Hukuk Fakültesi müder- rislerinden Yusuf Ziya Bey. 2 — Doktor küçük Rifat Bey. Dün doktor küçük Rifat Bey gazetemizin heyeti tahririye mü- dürü Refik Ahmet Beye şalısan müracaat etmiş, kendisinin Halk fırkasına dahil azadan olduğunu, gün evvel verdiğini söylemiş, Serbest fırka namına belediye namzetliğini kabul edemiyeceği- nin ilânı ricasında bulunmuştur. Diğer taraftan Hukuk müderrisi Yusuf Ziya Bey de Serbest fır- kaya dabil olmadığını ve ilân edilen namzetliği kabul etmedi- ğini bir mektupla matbaamıza | bildirmiştir. Yalnız bu iki misal listeye da- bil olan diğer isimlerin vaziyet- lerini şüphede bırakmağa kâfi değil midir ? Babusus bu kadar gafilâne tertip edilen bir liste içersine Rumlardan, Ermenilerden Kabul etmiyorlar m (Ust tarafı 1 inci sayıfamızdadır) bey de dün gazetemize şu mek- tubu göndermiştir. Şehir meclisi için 5.C. fırka- sı tarafından namzet gösteril- diğimi bazı gazetelerde gördüm. Fethi Beyefendinin şohıslarına samimi hürmetkâr olmakla be- raber, mesaiyi ilmiyem siyaset- le işligale müsait olmadığı gibi fırka ilede asla temas etmedi- ğimden bu namzetlikte behe- mebal bir yanlışlık (o olduğunu beyan ederim. Hukuk fekültesi müderrislerinden Yusuf Ziya $.C.F. namzetleri (o listesinde ismini gördüğümüz ve Ermenice refiklerimizde şahs mevzubahis olan Bağdasar Kazanciyan efen- di de dün namzetliği hakkında şu sözleri söyledi: — Ben Adada idim, bir dos tum haber verdi. Gazeteyi al dım. İsmimi okudum. Hoş, bir çok Kazanciyan var. Ben 5. Fırkaya girmiş deği- lim. Namzetliğim hususunda da hiçbir malümatım yoktur. İzmirde 5S. C. F. inhilâl ediyor çe amal riner sahilemizde) programını, ercelini, gayesini bi- lirim. Netekim gazetemde sene- lerce bu fırkanın en bararetli | mürevvici olarak çalıştım. Ancak herkesin malümu olduğu veçhile İ son zamanlarda gördüğüm bazı haksızlıklar sebebile C. H. F. İzmir teşkilâtile beraber çalışmak | imkânı kalmadı. Buyurduğunuz ' islahat ötedenberi emellerim ol- duğu için elbette memnuniyetle karşıladım. Mutemetler saltana- tının ilgası adımını, inbisarların tadili adımını, teşkilâtın şuna tuna değil, bizzat balk ve bizzat gençliğe istinat ettirilmesi adı- mını memleket için faydalı gör- mekteyim.,, Zeynel Besim B. Hizmet ga- zetesinin ayni sayısında imzasile neşrettiği makaledede kendisi- nin Serbest fırkaya intisap et- mediğini, Halk fırkasının gaye- lerine taraftar olduğunu, fakat tatbikatta gördüğü noksanlıklar- dan şikâyet ettiğini söylemekte- | dir. Serbest fırkanın ateşli taraf- | tarlarından biri olan Hizmet ga- zetesinin ve Zeynel Besim Beyin iftirakı ve neşriyatı İzmir S.C.F. mahafilinde büyük bir inkisan hayali mucip olmuş ve bir pa- nik tesiri yapmıştır. izmirde Serbest fırkadan yer yer istifalar başlamıştır. Zeynel Besim B. bu makalesi- nin intişarile beraber Istanbula bareket etmiştir. ve Musevilerden girmiş olan kimselerin o hüviyetleri kim ve vaziyetleri ne olduğunu sormak daha fazla bir zaruret ve ihtiyat vazifesi değil midir ? Istanbul S. Cümhuriyet fırkası erkânımın gözleri önünde bir şe- hirdir. Böyle bir şehirde bu ze- vat teşkilât yaparken bu tarzda bir kör dövüşü halinde iş gö- rörlerse İstanbul haricinde, mem- leketin nisbeten daha uzak yer- lerinde kim bilir neler yapacak- lar? İbtimâl ki Serbest Cümhuri- yet fırkası için kendilerine inti- sap eden zevatın şahsiyet ve büviyetleri haizi ehemmiyet de- ğildir. Fakat bakikat tamamen bunun aks'ne olmak lâzım gelir. Ve hiç şüphesiz bir gön gelecek- ir ki vakayi ve bâdisat kendi- liğinden bizim bu noktada ne kadar haklı olduğumuzu ispat edecektir. Mehmet Asım İSUTUNLARD İz Nasıl ve niçin? Memleketimizde çocuk hak- ! eleden hakkından, yani istikbal | sından, en büyük haktan. Gönül ister ve akıl da emreder ki bir vatanda bütün çocuklar, hak müsavatı içinde yaşasınlar, birbirlerinden bu noktada hiç ayrilmasınlar. Kendi neslimize, kendi yaşı- mızdakilere karşı kusurlu olmak elbette fenadır; fakat çocukları, onların hayatımızda doldurduk- ları yeri tam manası ile mukad- des bilmeli ve onlara karşı hiç bir yanlışımızın İp ucunu verme- meliyiz. Halbuki bizde en çok ihmal i edilen varlıklardan biri de ço- cuktur. Köyde sefil, şehirde ze- Ml yaşattığımız bu yavruların günahı nedir? Çocuk haklarını en evvel sezen, onları tatmine koşan omaarifimizde bile bu hamle tam değildir. Meselâ şu yazacağım Şeye bir bakınız: Lise, orta mektep talebesi iki bakalorya geçirerek şehadetname alırlar. Memleketimizdeki hususi mektepler de bu şarta tâbidir. Her sene sonu onların da son sınıfları resmi mekteplerde, res- mi muallimler huzurunda, Maarif vekâletinin gönderdiği suallerden bakaloryalarını verirler. Bundan yalnız ecnebi müesse- seleri müstesnadır. Nasıl ve ni- çin? Oyle sanıyorum, ki sorgu- larıma verilecek akla yakın gelir cevap yoktur. Hükümet, nerden ! çıktığı pek te anlaşılmıyan bir «muadelet» esası kabul etmiş ve «Ecneci kolej ve liseleri bi- zim İiselerimize muadildir. Ora- lardan çıkanlar, imtihansız darül fünuna kabul edilirler!» hükmü- nü veriyor. Niçin müsavi, neden muadıil- dirler ? Hele nasıl, biç bir imti- hana tâbi olmadan bu muadelet caiz görülüyor? Darülfünun sira- ları, eğer muayyen bir kıymete hasrediliyorsa o kıymetin tahak- kuku ancak imtihana bağlıdır. Kendi yaptığımız irfan yuvala- rndan kıskanıp (€sirgediğimiz bir şeyi, yabancılara ihsan et- mekteki mana nedir? O yurtla- rın ne biçim ticaret evleri oldu- ğunu bilmiyor muyuz? Kendi aralarında yapacakları imtihan şekillerini tahmin etmek güç mü- dür? Sözün kısası: Irfan muhiti- mizdeki bu fena eksiği ortadan kaldırmak zamanı gelmiş, hatta geçmiştir. dava- Listeleri... Yeni fırkann belediye nam- zetleri listesini okuyan birisi gülümsedi ve dedi ki: — Bu liste elde oldukça Pat- rikane, Sensinot meclisi, Pera rum kulübü v. $. intihabatı için ayrı liste yapmağa bacet kal- mıyacak ! * Karşı fırka Gi Taksimden geçti- ğim yoktu. Geçen gün yo- lum oraya düştü ve gözüme ilk ilişen sey, kıp kırmızı bir lâvha oldu: Yeni fırkanın lâvhası. Bu lâvhanın istikametine dikkat et- tim, Cümhuriyet abidesinin tam karşısına konulmuştu. Tevekkeli i karşı fırka dememişler. Topla Iğne larına dokunan bir mes- | bahsedeceğim. Çocuk GÖMLEK Mısırdan gelen kadın ölmüştü Mehmet ile arkadaşı hemen at-|) (o — Korkma kızım, Allahtan ü- larına binerek Kuba yolunda iler-İmit kesilmez. lediler. İki atlı da son sür'atlerile| | Leylâ, annesinin elini tutmuş, hareket ve bir an evvel , Sİ-lonun kupkuru ve buz gibi olduğu- dilecek yere vararak işini bitir-İnu görmüştü. Kadının gözlerinde meği istihdaf ediyordu. Muham-İzerre kadar fer kalmamıştı. met gehinie aku bulan hadiseleri| © Leylâ bütün bütün korkarak ib- papil biti erik eee eki tiyarı aradı. İhtiyar kadın, tekrar işi hemen bitirmek ve anıl hadisele- dışarı çıkmıştı. Leylâ çadırın kapı: ra yi la ride N ele sında onu çağırıyorken annesi içini izni bazen lim a E pisi çeker gibi oldu. Kız titredi ve an- son dakikalarında hizmet dislszkk pri nesinin yanına koştu. Onun üzerine tool eğilerek onu alnından öptü. Fakat y Çok göçmeden:iki yolcu Kuba Esmanın alnı da buz gibi idi. Ley- yan iki ya içinde a pa ışık yanıyordu. & :y & hemen oraya : : h b er daya gl ıkarı e A, tkbel Ledi; bana e klisekeki zidi çağırmıştı. Leylâ bu hareketin kefiye: sırtındaki abayı atarak manasını onladı. Birdenbire yere annesinin yattığı sedire yaklaştı. yığıldı. Annesi ayılmış ve gözlerini açmış-| (o Yezit, uykusundan uyanmış ve gelmişti. Onu karısının ölümünden tı. Esma kızına sordu: — Al nerede yavrum? fazla kızının baygınlığı alâkadar — Gelecek anneciğim. elti, Kızının yüzüne su serpti. Onu Leylâ ona gördüğü hadiseleri çadırdan dışarı çıkardı. Leylâ ayıl- anlatabilirmidi. Biçare kadınm bun|dı. Fakat kızcağız kederinden öle- ları dinlemeğe hali mi vardı? Fakat|cek gibi idi. Leylâ mütemadi sar'a- Leylâ ona muvaffak olamadığmıllar ve baygınlıklar geçiriyordu. da ansızın söylemek istemedi. Böy- Annesinin ölümü onu hayatta en le bir haber onu çok üzer, belki de| aziz mesnetten mahrum etmiş, onu onu yıkardı. babası olup olmadığını bilmediği Mehmet, Leylâyı takip ediyor-bir adamın eline bırakmıştı. Yezit du. Onun çadıra girdikten sonra'kızıne teselli vermek için uğraşı" başından kefiyesini atması üzerine yor, o da yalandan ağlayıp | sızlı- uzun saçlarını görmüş, onun kız ol- yor, fakat onun sözleri kızının ke- duğunu anlamıştı. Mehmet bu ce- derini arttırıyordu. Çadırda matem: sur kızm yüzünü görmek için iler- mlm Meh : i yorken ehmet Medineye lemiş, fakat yatakta yatan. Esma-. gidiyordu. Mehmet H. Alinin evi- Se een bir iekeletti önle ie eİne girdi. İçtima devam ediyordu. ime ördükten çöle ei ”“İMısırlılardan bir kaç kişi onunla 8 kimsin? G6 (konuşmakta idiler. Mısırlılardan e in #masim: SÖZÜM. a sözleri söylüyordut yesek >” din i .İ — Bu adam ümmetin başından Mehmet hemen ken: in itanıttız çekilmelidir. Bu iş bu şekilde hal- di — Ben Ebubekirin oğlu Mehnie- (olunursa olunur, yoksa biz daha am. . ... . : — Sen beni tanımadın mı, YER ? , Ali: EN H . — Ben bu hareketinizi doğru mai lerin Ü ire bulmuyorum. Evvelâ bu mektup Mi İri ed arısı” seselesini tahkik edelim. Onun na- yım, seni neçe defalar taşım, Oy-, 3. kimin tarafından yazıldığını nattım, gezdirdim. Annen hayatta ayal (On yazan kimOumnsi mı? ei — Evet teyze, hayattadır ve Hz. ren e nr Mİİ e çi onu tasni edenleri bulalım, ve on- di İİİ MAŞ ili ları takip edelim, onların cezaları" um. Gelmedi mi oğlum? rel . — Beni o gönderdi teyze. Bir i i i ö Fakat bu makul sözler nedense aynca zip bana aiyleez bu adamların işine (gelmiyordu. — Aman oğlum bana bir iyilik İV, li et, Aliyi bie: Ona iki çift söz Onlar hep sahte bir hiddet gösteri" yor ve: söyliyeceğim. Ondna sonra rahat ği yl Ka nir ap mm berşinii yan bir adamı biz neden himaye bulur, sana getiririm. edelim. Onun ; canımı modum SEE Mehmet hemen ayağa kalklı ayal, yi diyerlerde; > Lâylü 16 kar karşıya geldi, Bu iz) , Av apesikir şöpbeleri hâsii ağır hem güzel, hem de vakur bir kıt ir. etmek istiyen bu mugalâtacı ve saf- O da Mehmede rica etti: satacı adamlarla uğraşmaktan bık- — Allah rızası için annemin ar- mıştı. Bunlar doğru söz söylendiği zusunu yerine getir, dedi. zaman e rl aşi ve A ; tavrını alıyor, ona şiddet ve p Hg le detle mukabele ediyorlardı. Ali on- ların bu halinden btüün bütün şüp* ka in ime saatler he ediyordu. Bir aralı kAli onlara b) e z şunu demişti ki: Mehmet dışarı çıkmış, atrna bin- > 5 b miş ve Medine yolunu tutmuştu. İİ ei pe Derin bir kuvvet onu sür'atle sev.) an ir SONAR. MAMA kediyordu. setmiş, benim sizi bu mektuplar” â ini la buraya davet ettiğimi söylemiş” map eşimden ane YE tiniz. Halbuki ben size böyle bir turdu. Esma sağ yanına dönmüş, y şey yazmadığımı söylemiştim. Bu göz kapakları sarkmıştı. Gözlerinin! içi donmuş gibi idi. Leylâ annesine elinizdeki mektubu öteki mektup” lar gibi sahte olmadığını kim te bakmış, bakmış onun halindenl!ar ah korkmuş, çadırdan fırlıyarak kay-/min edebilir. — Fesat reisleri bu sual karş” yimin karısını çağırtmıştı. İhtiyar kadın içeri girdiği zaman Esmanın)sında bir az tereddüt etmişler, f8* kat içlerinden biri şu cevabı ver omuzları titriyor, nefesi sıklaşıyor- miştiz du. — Annem ölüyor mu? oğ- Aliyi (Bilmedi)