Übndüüre isyan ekKürtlere lâzım e Kürtlerin behanesi de bir Kürt vatanı — 4 — VAKIT 15 Eylül 1930 Türkler ve Ara plar Bir arap gazetesi türklük öley- hindeki neşriyala cevap veriyor Şamda çıkan “Fetel Arap, gazetesi son hafta içinde dikkate şayan bir ma- kale neşretmiştir. “Matbuat ve Kürt isyanı,, serlevhasını taşıyan bu makale! Berutta çıkan ve “Kürtler muzaffer o- lursa Araplık mefküresi tahakkuk ede- cek!,, diyen bir gazetenin Türklük # leyhindeki neşriyatını cevap vermekte dir. | Bir sureti “Yeni Adana,, gazetesin-| de çikan bu mühim makale şudur: Gazetelerden biri Suriyelilerin Türk lere acınmaması lâzım geldiğini söylü- yor. Bu şark islâm devletile alâkadar ların çoğuna ücretli matbuatın propa- gandalarını tavsiye ve nasihat ediyor. Bu gazeteye nazaran kürt isyanınm Arap milletinin hürriyeti için lâzım olduğunu ve Arap mefküresinin ta- hakkuku için Türklerin izmihlâN be hemehal lâzımdı diyor. Bin bir yalanla işaa edilen bu pro- pagandaya inananlar ahmak insanlar- dır. Garbın şarkta yaptığını görenler, hiç şüphe yok ki bu gibi propaganda dan nefret ederler. © — İgilizler, bir gün Türkleri İstanbul dan ve Anadoludan çıkarmağa muvaf- fak olurlarsa bu Arap memleketlerinin - Gakibeti ne olacağını bunlardan sormak « isteriz. Bu hal tahakkuk ederse bu iki kar. leş milletin hangisinin daha ziyade Di göreceğini de soralım. Bundan başka Suriye hakikaten müstekil midir? İstiklâl ile mütenaim bir Arap milleti var mıdır? Bunu da! soralım. Ömrünüzü cidal ile geçiren efendi. ler: Mademki siyaset üstü örtülü bir Alemdir. Kapısını çalıp yanında dur-| manız çek müşküldür. Hakikaten siz bir « derslere mühtaçsınız. Mühtaç old 4z dersler daha müsibetli ol- malı .i, size fena hakikatleri öğretsin olabilir, tesis etmek için dahi olabilir, fakat Araplar hürriyetinin istihsaline hadim olabileceğini kabul etmemekle beraber Türklerin izmihlâlini de Arapların işi- ne uygun geleceğini kakbul edemeyiz. Tülâf devletleri, harp senelerinde Türkiyeyi zayıf düşürdüler ve Suriye ile Filistin ve Irakı tahliyeye mecbur ettiler. Bu suretle imperatorluğun büyük bir kısmını elinden almış oldu lar. Türklerin bu vaziyeti Arapların işine iyi geldi mi? Acaba Türkiyeden infisal eden Arap vilâyetleri bir vahdet teşkil ederek bir şark müslüman Arap imparatorluğu tesise muvaffak olabil- diler mi? Hayır, itilaf hükümetleri bu mnta kaları işgal ettiler ve ahalisinin hürri- yetini ellerinden aldılar. Bugün İngi- lizler,Iraka hâkim olduğu gibi Filistin Araplarını İngilizler bir Yahudi hükü- — metini kabule mecbur ediyor. Fransız. lar ise sâhil ve dahilde Suriyeye hâkim bulunuyorlar. Bunlardan da sarfı n2- zar milletin mukadderatını ellerine al mışlar ve kendi menafileri için ne mil ali letin hürriyetini âlet ittihz etmişlerdir. we Şu hâlde Türkiyeden ayrılan mem- İeketlerde müstakil bir millet yoktur. Binaenüleyh, Türkiyeyi kuvvetten dü yürmek Araplara hâkim-olmaktan baş- ka bir maksada müstenit olamaz. Bu- nunla beraber harpte Türklere indirk Ven darbe çok kuvvetli idi ve son hadi sede de Türkiye gene müstakil kalma» ğa muvaffak oldu ve Avrupayı sulh konferansların temin edecek bir şekil. de mağlüp etti. foluyoruz. İni, barkını satarak Amerikaya göç“, ra kaydettiği zararların en müthişi ola- caktır . Çünkü, beş asır evvel İstanbulu Türk sıfatile değil, islâm sıfatile istilâ © mişlerdi. İslâm ise Arap medeniyetinin mahsulüdür. İngilizler Türkleri İs itanbuldan çıkarır ve Anadoluyu elelriu den alırlarsa islâmlara Avrupadan ter dedilmiş nazarile bakılması lâzımdir. İstanbul tekrar hiristiyanlığa avdet lederse Suriye, Irak ve Filistinde istik- Hâllerini kaybeden Araplarm da Ara bistan çöllerine avdeti icap edecektir, Şu halde Şam efendileri Necit kumları arasındaki yeni hayata razı olacallar mı? Filistin cemiyeti tenfiziye azası | arasında fesat baş gösterdi. Cemiyetin bazı azaları diğer arkadaşlarile çarpış mağa başladılar. Binaenaleyh, Roma liların bakiyetüssüyufu olan Polonyalı yahudiye, Araplar, daha doğrusu Arap milli mefküresini güderek camiai Ara- biye ile iştigal edenlerle eğlenmek hak- kıdır . Çünkü memleketin yabançısı olma»; sma rağmen vaziyetlerini takviyeye muvaffak oldular, Garibi şu ki, bu ih; tilâf ahali nazarında yer bulmayarak mütevehhimler yine kendi vehimlerile uğraşıyorlar, bunun daha garibi var; dır. Bazılarımız Türklerin İstanbul. dan ve şarktan çıkarılmasını isterken yahudilerin Filistinde kalmasına razı Ya rabbi bu ne tezat? Kullarının bazıları ağlarken diğerleri de istihza ediyor. Amerika ve genlik 66 yaşına basmış olan İtalyan edibi Pirandello, artık ihtiyarlar tarafından idare edilen Avrupada yaşıyamıyacağı için Romadaki evi- Birer birer dolaştığı bütün Avru-! pa memleketlerinde yalnız bir gen- ce tesadüf ettiğini söylemiş: Kendisile yaşıt Bernard Şov. Pirandello gençler tarafından i- dare edildiği için Amerikayı sevi- yor, oraya yerleşiyormuş. Her nedense bütün gençler Ame- rikayı seviyor. Pirandellodan evvel, bizim Za- ro Ağa da oraya gitmişti; bir türlü dönmek bilmiyor. Hesap fazlası Bakkallar Cemiyetinin hesabatı- nı tetkik etmişler ve bir kaç bin li- ra acık bulmuşlar. Bu haberi duyan eski bir vekil- harç sordu: YANE gi AĞ 2 Fil ve insan! ğejindistan haberlerini, oradaki istiklâl mücadelelerinin arttığını yazan gazetede bir fil hikâyesi okudum. Amerikanın bir çiftliğinde bir fil çalıştırıyorlarmış. Bu kuvvetli hayvanın zekâsım, — ehlileşmek kabiliyetini insanlık çoktan sez- miş, istifade yolları aramıştır. Amerikalı çiftçinin keşfini yeni bulduğum için bu satırları yaz- mıyorum. Fakat o filin bir ma- cerası var ki bütün müstebitleri derin derin düşündürse yeridir. Fil orak makinelerini çalıştı- riyor ve bu işi, en mahir maki- nistler kadar kusursuz yapıyor- muş. Yalnız meyvaları çok sevi- yor, beslenme haklarmdan biç fedakârlığa razı (olmuyormuş. Sahibi, her patron gibi onun masrafını azaltmıya kalkışarak meyvayı kesmiş. Tahakküm zev- ki ile menfaat hissi elele verince insan her yaptığını beğenir. Pat- ron da öyle hareket o etmiş. Amma fil hazretleri, bu tahak- küme gelememiş grev ilân etmiş. Ertesi günü iş başına götürmüş- ler, omanivelâya O yaklaşmamış, zorlayıp dayak O atınca da orak makinesini (yakaladığı gibi ta uzaklara fırlatmış, o Şahlanmış hortumu, mızrak gibi heybetli dişleri ve yelpazelenen heyecanlı böğürleri ile fil hakkının kahra- manı olarak gözümün önüne geldi. Patronun bu isyan karşı- sında yaptığı şey, milletleri baş kaldıran o müstebitlerin yaptığı gibi, istediğini vermek olmuş. Neticeye şaşmadım. Dünya kurulalı , beri hiç bir: bakkız bahşedildiği, hiç bir kuvvetin kendiliğinden teslim olduğu gö- rülüp işitilmiş değildir. Her bak, a! uzun bir boğuşmanın kıymetli terlerini taşır. Tahtların deviriliğini kaydeden kaç tarih vak'ası biliriz ki ilk hamlesi hakkı duymakla başlamış, cür'- etle sonuna varmıştır. Şaşılacak nokta, filin zaferi değil, omuzları üstünde insan kafası (taşıyan Oo müstebitlerin, bâlâ insan ruhunun eseri edile- bileceğine inanışlarıdır. Fillerin bile istedikleri zaman alabildikleri bir haktan insanlar nasıl mahrum edilebilirler? Sevyak yp Hesap eksik mi çıkmış, zle A İman intihabıi Eksik olduğunu öğrenince ba- — Suphanallah, dedi, halbuki ar baaplas fazla çıkarmağa a- X. ışmışlar, > ooo. Sepha İğne Mersin valisi Bir beyanname neşrederek cilâh yasağını teyit etti Mersin valisi şu beyannameyi neşret- miştir: Cezs kanununun 540 uncu maddesi #ehirde izinsiz silâh ve cerh aletleri ta- Bu galibiyet şarkım Misir, Trak vel şınmasıni yasak etmişör. suriyedeki bütün milli istiklkâl harekâ- Halkı medeni. çalışkan ve uslu olan ına çok parlak bir muzafferiyet şek:| Mersinde bunları taşımağa kimsenin ih- inde göründüğünü hatırlayalım. tiyaci da olmadığından o bildistismma bir İngilizler, siyaset ve dahalarila kud-| ferde izin de. verilmiyecektir. Bu ihtarla | kimsenin bunları tasımaması için her tetleri sayesinde şark aleyhine bir Av-| tedbirin alınması polise katiyetle emir tupa Itilâfı vücuda getirecek Türkleri 'stanbuldan çıkarmağa ve Anadoluda serleşmeğe muvaffak olurlarsa Türk- we mi, Araplar mi zarar görecektir? Itikat ve kanantimize göre bu sefer le arar görecek gene Arap milleti o- tacaktır. Bu zarar ise ihtimal ki Arap-i , ç sarın milli tarihinin ş&ndiye kadar edilmiştir. Binmenaleşh kendilerine lüzumu ol. mıyan bu gibi aletleri taşıyarak cezaya uğramaktan halkımızı tahzir #vlerim efen- idim, v —Z .(onyada zelzele Il eylülden sonra «nat on Beşe Cey- rek kala şehrimizde hafif ve kısa bir ha- reketi arz Olmuştur. 15 kişi öldü, 250 kiçi de yaralı!.. Berlinden Deyli Ekispres gazete sine bildirildiğine göre yedi haf- tadan beri devam eden Alman intibabat mücadelelerinde 15 ki- şi ölmüş, 250 kişi de yaralanmış- tır. Mücadelât o kadar şiddetle devam etmiştir ki o müntehipler 14 eylülde reylerini verinceye kadar daha birçok ( insanların büyolda kurban gideceklerine hükmetmek lâzım gelir. Mütaa- sıp sağ ve ol târaftarları intiha- bat heyecanla silâha ve pıçağa davrandıklarından böyle netice- lerin vukua intizar olunabilir. Bavi- yera hükümeti bu yolda kan dö- i külmesinin önüne geçmek için müntehiplerin toplandıkları bira- hanelerde bira bardakları, fincan, tabak, çatal, biçak, cigara tab- lası, hardal kabı gibi kolaylıkla kafalara atılabilecek eşyanın bu- İandurulmasını menetmiştir. | | Fakat hüümel aleyhi ne olabilridi ? e eli Sait, işin iç yüzünü sezmişti. Hakikati en iyi teşhis eden o idi. Mısır valisi (İbni Sa'd) da bu hare- keti tertip edenleri keşfetmiş bulu- nuyordu. Fakat oda keşfinden, keş- finin kıymetinden haberdar değil- di. Onun için Saidin bu tavsiyesi, bütün ehemmiyetile nazarı dikkate alınmamışt. Saitten sonra söz alan Mısır va- lisi (İbni Sa'd) şu fikri ileri -sür- müştü: — Bizim vazifemiz, hukuka ri- ayettir. Herkesin hakkını vermek ve herkesten hakkımızı almaktır. Bunu dikkatle yapıyoruz. Şam Valisi Muaviye şu sözleri ilâve etti: — Benim idaresini deruhte et- tiğim ülkede bir fenalık yoktur. Ta bil arkadaşlarım da idare ettikleri yerleri iyi biliyorlar. Fikrimce en muvafık hattı hareket hüsnü ida- reye devamlıdır. Amribnilasın fikri başka idi: — Bana kalırsa idarede fazla mülâyemet, fazla müsamaha ve gevşeklik var. Bunu doğru bulmuyo| rum, Ömer gibi hareket gerektir. O- nun gibi, şiddet icap ettiği zaman şidet göstermek, sonra yerinde mü- samaha ve mülâyemetle hareket et- mek icap eder. Hazreti Osman bunların hepsini dinledikten sonra cevap verdi: — Bizim vazifemiz fitne ve fesat kapısının b mektir. Hı Ilök eden işler- den madasında müsamahada beis yoktur. Fakat hukuka, son derece r* ayet şarttır. Bir hukuka riayet ettiğimiz halde fitne ve fesat kapısı açılacak bile olsa, bir kimse- nin aleyhimde bir söz söylemesine mahal kalmaz. Bizim bütün hedefi- miz, bütün halkın hayrıdır. Buna rağmen fesat değirmeni işliyor. Siz vazifelerinize dönünüz ve halkı tes- kin ediniz. Herkesin hukukuna aza- mi tekayyüdü gösteriniz. Hukuk iş- lerinde zerre kadar ihmale taham- mül etmeyiniz. İçtima bu suretle kapanmış, fa- kat ayni mesele, gayriresmi bir su- Talha, Mısırda Hazreti (Ali) lehin- de, propagandalar yapılıyordu. Bu propagandaların memba Medine de bulunmak gerekti. Çünkü bu rin üçü de Medinede bu- lunuyorlardı. Her halde bu propa- ,andalar ile bu şahsiyetler arasında ir münasebet bulunmak icap eder- di. Onun Medinede vaziyeti talı i açı münakaşa etmek lâzımgeliyordu. Bu sayede hakiakt anlaşılır ve bu şahsiyetlerden biri herhangi ha- reketle alâkadar ise, onun aleyhin- de takibat yapılırdı. 7 Hazreti Osman Muaviye ile bir- likte Medineye avdet etti, Medine- GÖMLEK Şimdi herkes, İrette görüşülmüştü. Anlaşılan Mua-| ketlerde bulunurdu. O halde en viyeye göre, fesat membaımın mer-|ru yol, işleri aldığı tabit istikariti kezi başka bir yerde değil, Medine-| içinde bırakmak, hükümete karti nin içinde idi. Çünkü vilâyetlerde| açık bir cephe karşılayarak © bazı şahsiyetler etrafında bir takım! hüsnü niyetle tenkit etmek, onü” cereyanlar vardı. Meselâ Basrada!raatından hatalı olanları gösteri eshaptan Zübeyr, Küfede eshaptan ti. Yoksa hükümetin nüfuzunu kff*; memnundu ndei yayiaların sebebi arkadaşları ve bu halkın güzide siniz. Evliyayı umur, sizden bir kimse değildir. Siz varken bir kimse bu devletin başına gefi5, iyi düşünmez ve bu makama BÖL ikemez. Bugün devletin başında lunan zatı sizler intihap etmi$ lunuyorsunuz. Kendisi ihtiyarlar”! bulunuyor. Onun çok yaşaması” temenni etmekle , beraber sizlef”" de neticeye muntazır olmanız! te” Di varsa onu açil bu şekilde hareket bir kimse sizi istihfaf edemez. kü siz bir kere istihfaf edilecek © lursanız, hal çok fenalaşır. Ikbal 7* rine idbar başgösterir.,, (1) d Muaviyenin sözleri bundan ib retti. Büyük bir siyasi olan bö dam vaziyeti en mükemmel sureli? ifade etmişti. Bir kere, Hazreti 2 merin devlet riyasetine lâyık e rak gösterdiği altı namzetten Üç w baylarla yaşıyor higbf li, yaşıyor! kimsenin bunlara rekabet etmesi”? imkân yoktu. Fakat bu her hangisi kalkar da bir takım trikalar çevirir ve devlet makamını istihfafa maruz sa, o zaman bu makamın heybeti zail olur, o bir sarsıntıya uğrardı. Şimdiye dar bu gibi sille vaziyet çok fena olurdu. Hazreti Peygamberin arkad ve islâmiyetin tesis ve kıymetli yardımcıları olan vat, ümmet nazarında haiz ları itibarı bir takım sali larına feda edecek olur! bara istinat eden her şey du. Bu hırslar, başka hırsları faaliyete getirirdi: Bir zatın tatminden dolayı bir çok ler muhtel olacağından, bu atler muhakkak ki, mukabil Et ET & ui Mi ) LK EL cak, hükümetin kuvvetini istibi” ettirecek, devletin bünyanmı sarık cak, devlet reisliği makamının karını ihlâl edecek her hangi vi ket faide yerine umumi bir Muaviyenin anladığı ve çok anlattığı bu idi, z Hazreti Osman, Muaviyenin w sözlerini teyit etti: la — Kardeşimin oğlu doğru yor, dedi, siz benim i yi ta görüyorsanız bunu açıkça yiniz.. Ben derhal bu hataları tari ederim, , Hazreti Ali, Talha ve ZübÜ, bu sözlerden memnun oldular. 0) Abdullah ibni Halide verilen ( bin dirhem ileMervana ** de ilk yapılan iş, Ali, Talha ve Zö-| (15) bin dirhemin nahak yere “” beyri davet ile onlarla konuşmaktı /rildiğini söylediler, Hazreti Osman, derhal bu ada kalnda Sm a iisamiye de unuyordu. ia her iş tasfiye ğırtaral istirdat © olunacaktı, Ali, Talha veya Zübeyr wi rig meye " tarafından her hangi bir hareket) © Bütün cemaat bundan mermi” hazırlanıyorsa bunun iç yüzü anla- olmuşlar ve Hazreti Osmanın ann hoşnut bir halde İz. şılacaktı. İçtima açıldıktan sonra Muaviye İbnül esir cilt 8. Sa. 68. i i (Bitmedi? ye başladı. Cemaate hitaben dedi e Sizler Hazreti Peygamberin!