8 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

8 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

On beş gün evvel memleke- ilimize gelen ve Ankaraya giden İP riinize dönmüştür. * Madam Pavlova ziyaretine gi- Öden bir muharririmizi büyük bir; jnezaketle karşılamış ve Ankara K Mibtsasatını şu suretle anlatmıştır. © — Bana bu kadarcömert bir #büsnü kabul .gösteren bir mem- İlekette beyanatta bulunmasını i sevmem. Bahusus ki gazeteciliğin eri: Fransız darbımeselinin İİ dediği veçhile “çok satın alma va Ve az satmağa,, mecburum. Fakat Vakıt gazetesi tarafından vukua gelen bir istimzacı cevap- #sız bırakmam. © Size şunu söylemekle mes'u- Xdum ki Ankaraya “Gazinin mem- İleketinde « kitabımda o kadar i babsettiğim şehri takrar görmek Yiçin gittim. Türkiyenin yeni merkezinde geçen sene teşebbüs edildiğini gördüğüm . terakkiyatın itmam Yedilmiş bulunduğunu müşahede ila sevindim. Gelecek sene av- #detimde daha büyük tarakkiler göreceğime eminim. Geçen sene inşasına başlandı- ginı gördüğüm Türk ocağı muh- İteşem binasının zümrüt rengin- deki Çan Kaya tepesi üzerinde tamamen bitirilmiş olarak yük- Kselliğini görmek beni son dere- ice mütehaşsis etti. Büyük Gazinin müteyakkız rehberliği altnda ocak reisi Hamdullah Suphi Beyefendinin himmelile vücuda gelen: ve ba- nilerini şereflendiren bu mües- e Türk inkılâbının bir timsa- ilidir. O, yeni Türk neslinin ce- isaret, fedakârlık, ve kuvvet fa- iziletlerini ihtiva €diyor. Ankaraya azimetimin bir sebe- (bi de temsil eylediğim Fransız üzeteleri namına muhterem ba- ficiye vekili Tevfik Rüştü Beye- Pe Beyin bana (gösterdikleri üznü kabulden son derece ehassisim, Çünkü bana karşı buyurdukları (o samimiyet aym zamanda Fransaya izbar edilmiş bulunu- , d yah: <7 8 Eylul 1930 Parisli kadın gazeteci İ inkaradan gelditayyare Mice memleketine gidecek Muharririmize seyahat intibalarını anlatıyor Fransız kadın geceteci Madam'|i8 Nsbie Pavlova evelki gün şeh-'|'sonra “Ege,, nin ill Burada bir hafta kadar kala- Gi İki gün sonra Yalovaya ecek li bir gün kaldıktan Parise C. md eğim. kumpan- :yasının tayyaresile döneceğim. Türkiye intibaatımı “L'oeuvre,, i gazetesine yazacağım. Birinci mek- 'tubumu gönderdim. Bir iki gün içinde intişar edeceğini zanne- diyorum. Denizin dibinde Bir milyon altın aranıyor 1922 senesinde müsademe ne- ticesinde batan İjipt namındaki büyük geminin kasasında tam bir milyon altın bulunması, bu geminin kasasını çıkarmak için büyük gayretler sarfını icabet- miştir. Senelerden beri bu işle işti- gal edildiği halde geminin yat- tığı yere kadar inmek mumkün olmuyordu. Son zamanlarda dalgıçlar için çelikten elbiseler keşfi bu işi kolaylaştırdı. Italya dalgıçlar, İjipin deniz dibinde yattığı yere kadar iniyor ve gemiye giriyor ve bir milyon altını muhtevi kasaları aryor- lardı. Halbuki kasaların bulun- duğu yere ihmek için çelikten yapılma beş tabakayı tabrik etmek lâzım olduğu anlaşılmış- tır. Dalgıçler gene meyus olmı- yarak 66 kolaç su altında, kum ve yosun ile dolan yolları aç- açmakta ve denizin dibinde ya- tan defineye hergün birkaç a- dim yaklaşmaktadırlar. İjipt gemisi Uşanta yakın bir yerde battığı için eylül ayında havai faaliyetin devasına imkân bırakmıyabilir. Onun için dalğiç- lar, defineyi çıkamağı gelecek seneye bırakmamak için bütün gayretlerini © sarfetmektedirler. diyi selâmlamaktı. Tevfik Rüş-| Bir milyon altının bu sene çıka- rılıp çımarılmayacağı her tarafta merak ile bekleniyor. — em Eksper kursu Ortaköyde bulunan (o Tütün inbisarı eksper kursunda tedri- sata başlanmıştır. seferi vâpuru bu cuma gün | enderiyeye hareket edecektir. Bu, geminin ilk ik zl Resmi “Eye, nin cıgara salonunu gösteriyor. Değiştirmeliyiz! Kn siyasi orüştün son basamağıdır. Son ba- samak diyorum, fakat bu en ileri hamleyi, ta cihangir Roma- dan evvelki “Agora, larda dip- diri ve tam bir teşekkülle görü- yoruz. Demek oluyor ki cümhu- riyetin yüksek idaresi, pek eski- denberi insan zekâsının bulduğu bir varlıktır. Amma gene acı acı batırlıyoruz ki ayni prensip- ler üstüne kurulan Roma, ciha- nın en kızıl taçlarını taşımış, en kanlı istibdatların o zindanlarını yükseltmişti. Şu halde tarihe ibret gözile (bakarsak isme, prensibe çok yer ayırmamak ıstırarını duyanz. Bende bu eski geçmişleri uyandıran bir tesadüftür, Bir berber suali, bir berber endişe- si peşinden zihnim, geçmişin ka- ranlıklarına daldı gitti. Berberim bana, “yeni fırkaya girdin mi?,, diye sonrmuştu. Bende ona; “dikkat et, yüzümü keseceksinl,, cevabını vermiştim. Adamcağız, aldırmadı. Tekrar kendi endişesine dö- nerek: — Vallahi beyim, şu fırka lâfi çıktı çıkalı gene memleketin acaba neresi gidecek? Diye uyu- yamaz oldüm. Jttihatçılarla iti- Jâfçılardan az mı çektiydik! Cümlelerini sıraladı. Bedbin bir adam olsam bu hükmü be- genir, fırkacılığın felsefesini koy- duğu için berberimi alkışlardım. Fakat hem o fikirde değilim, hem bu fikri yarınki hayatımız için muzur ve tehlikeli bulurum. Fırkalar, cümhuriyet kubbesinin istinat duvarları, kemer sütun- larıdır. Yalnız bir tanesile, kub- beyi yerinde tutmak zor belki de imkânsızdır. Şu halde mem- lekette doğan ikinci fırka, kibu günkü şeklile, grup demek da- ha muvafık olur, halka niçin sevinç yerine gam ve edişe ve- riyor? Bana öyle geliyor ki uyanık- larımızın üstünde işliyecekleri mevzulardan biride budur. Meş- rutiyet tarihimizin alnını karar- tan fırkacılığın, siyasi bir rüşt mahsulü olmadığını anlatmak, o teşekküllerin prensip farkın- dan değil, menfaat aynlığından doğduğunu ispat etmek lâzım- dır. Bir vatan hududu içinde fır- kadan değil tefrikadan korkmalı. Fırkaların bu kötü yola sapma- İİ larına izin vermemelidir. Serbest C. fırkasının açtığı bayrak, şimdi temiz bir elde dalgalanıyor. Dostun, düşmanın «İ söylediği budur. Fakat sade bu yetmez. Fırkaları kirleten, onları ibtilâlci bulanıklıklara sürükliyen- *İ ler, daima ikinci, üçüncü batta beşinci, (yirminci (derecedeki adamlardır. Yeni fırka, adini bu memle- ketin tarihine altın harflerle yaz- mak istiyorsa, fırkacılık tarihin- de yeni bir ufuk açmalıdır. Kan- , a yazmaktan çok kaçınmalıdır. Çünkü kan, kılıçları oldoğu gibi fırka simalarımda paslandırır. Seyyak Şe Bürde çıkıp gidiniz !.. İk Halk ve hükümeti tarassut ediniz .. 5'1ğ Val Dağ başında bir içtima İmei Birer birer şehirden çıkıyor, şehirle dağ arasındaki mesafeyi geçerek dağa tırmanıyorlardı. Hedefleri, Sam kalelerinin ha- rabeleri idi, Orada taplanacak- lar ve oralarda oanlaşacaklardı. Gecenin karanlığı içinde dağ başına doğru yol alan bu bir kaç adam, bir kimseye tesadüf etmemeğe, bir kimse tarafından tâkip olunmamağa dikkat edi- yorlardı. Fakat onları tâkip eden yoktu. Herkes uyumuştu. Bunlar (saatlerce yürüdükten, saatlarce yolların ârizalarile mü- cadele ettikten sonra Hazreti Nuhun oğlu Sam tarafından yaptırıldığı söylenen kalenin ha- rabelerine vardılar, Birbirlerin- den emin olmak için, birbirleri- nin kulaklanma eğildiler ve bir şeyler fısıldadılar. İçlerinde bir yabancı yoktu. Bunların önüne düşen biri onları mağaraya ben- ziyen bir yere götürdü. Hepsi içeri girdiler. Sırtlarında taşıdık- ları heybeleri yere indirdiler ve oturdular. Yorgundular, fakat dinlenme- den evvel, söze başlamak iste- diler. İçlerinden biri sözü açtı: — Israil oğullar, dedi, mu- kadderatımızı tehdit eden tehli- Bura” ve kuvvetlendirdi. Ikincisi: — Evet, dedi, bunun için toplandık. verece- buna seni lâyık görüyorum. Sen bizim başımıza geç ve bizi idare et, sendeki ilim birimizde de — Peki, dedi, fakat siz be- nim sözüm ve benim talimatım dairesinde hareket edebilecek- misiniz? Bu karanlık topla- nan, saçlı sakalı Oadamlar bir Marin cevap verdiler. İstediğin (gibi hareket eğri — Ben de riyasetinizi kabul ediyorum, şimdi (odinleyiniz ve itaat ediniz. Bir kaç gün İçin de hepiniz, ayrı ayrı, buradan çıkacak ve tayin ettiğim yerlere gideceksiniz. Birininiz Basraya, Biriniz Kü. feye, biriniz Şama ve biriniz Mısıra gidecek. Bende Medine- ye gideceğim. Sonra eraden çıkıp, sizi birer birer arıyarak bulacağım. Sizi bu- lancaya kadar her biriniz içinde yaşadığı mubiti m b ora- daki eşraf ve âyan ile düşüp kalkmağa, herkesin içini dışım Me çalışacak, * herkesle eçineceksiniz. Herkesi size ii etmek için ne yapmak m onu, yapacaksmız. İler şeyden evvel son derece takva içinde yaşıyacak, bir kimse- nin sizden zerre kadar şüphe etmesine imkân bırakmıyacaksı- vız. Bunlan yapabilir misiniz? — Yaparız! Karanlık mağarada toplanan adamların hepsi bu cevabı ver- isti Reis tanılan adam“devam ettir — O halde muvaffak olacağız. Ben bize yardım edecek bütün unsürları toplarım. Fakat asıl pilânımızı, daha sonra hazırlaya- cağım. Bunu ancak Medineye gittikten ve orasını iyice tetkik ettikten sonra yapabileceğim. Ondan sonra Pi yoluna gi- recek ve kısa bir zaman sonra büyük bir kanla idare ederek maksadımıza varacağız. Bunun için 'dağılmamız lâzımdır. Siz tiği ettiğim mekezlere gidecek, dediğim gibi çalışacak ve beni bekliyeceksiniz. Şimdi bana söy- leyiniz... Buradan çıkıp dediğim yerlere gidecek misiniz ?.. — Gideceğiz... — Obalde bana biat ediniz ve bana itaat edeceğinize yemin ediniz. Karanlık mağarada toplanan saçlı sakallı adamlar birer birer kalktılar, pirlerinin önünde diz çöktüler, onun uzattığı kitabı öptükten sonra elini ellerine alk dılar ve yemin ettiler: — Yahüvanın milletini kurtar- mak için sana itaat edeceğimize yemin ederiz. — Yabuva sizden razı olsun. Yemin merasimi bittikten son- ra reis tanılan adam ayağa kalk- bepsi de kalkdılar: ie Bu dakikadan itibaren he- piniz Müslüman olacaksınız. En halis, en möteassıp Müslüman Samim dokunan la Le her- kesten evvel sizi rencide edecek. o 6 kar bassas olacaksınız. Hepiniz, çalışınız ve Kur'anı si eri Müslümanların bildiği herşeyi bileceksiniz. Ben sizi tekrar bu- tuncıya kadar meşgul olacağı- nır işler bunlardır. Şunları da ehemmiyetle ilâve ediyorum: Her biriniz (o bulunduğunuz merkezde, hükümetin vaziyetini sıkı bir tarassut altında bulun- duracak, Hükümetin israf “ve halk ile münasebetlerini, halk ve eşrafın hükümet lehinde ve» ya aleyhiydeki (o bütün hislerini, Ea âyetlerini, tesbit edecek- ulunduğunuz merkezlerde hiç b bir hadise gözünüzden kaç- mıyacak. Fakat bu vazifeyi bir kimseyi şöpbelendirmeden, bir kimseyi aleyhinizde her havgi bir his taşımağa (o sevketmeden; pe Size talimatım, sis etim budur. Ben sizi İduğum zaman kararı- mı mii siz de ona göre ha- reket edersiniz. 3 (Bitmedi) *

Bu sayıdan diğer sayfalar: