—. —ğ—ğ—ğ———————— 101 kişi ile Biilgiçler .— 29 Sekiz on sene oluyor, Ankarada,| arı resmi, yari hususi bir içtima ol la, Yerlilerden otuzdan ziyade davetli| ardı. Abani sarıklı tüccar ekseriyeti, teşkil ediyordu. Dört doktor söz aldı. lar, Doktorlardan maksat iktisat ve ma- iye doktorudur, hekim değildir. Dok- or beyler, bu cemaat huzurunda itti 1ax etmemiz lâzım gelen para siyase.| tinden uzun boylu bahsettiler , | | Biri ferdiyetci idi; üçü cemiyetçi, yani sosya Sözlerinin üçte biri Türkçe, biri al- manca, biri fransizca idi. İlmim >) ileri olmadığından üç, dört saat süren| bu mühim sözlerden büyük bir şey an- Iryamadım. Cehlimi müsaraatle ve cesa| iddia ederim. | Hasan Efendi, zatı âliniz bü bap ta ne buyurursunuz? İ Bunlar derin, Beyim . Siz Mahmut Efendi? Bendeniz “Elinika,, bilmem. — Zatı âliniz, Reşat Bey? — Mirim, farisim kuvvetli değil, Evet, derin bir felsefe ama ben| bunun henüz elifbesini bilmiyorum. Be-! ni bir şey anlar diye her nasılsa oraya) koymuşlar. Halbuki hakikatte cim kar nında bir nokta imişim. Ogün, bugün| bana fikren bir cesaretsizlik geldi. Ken. dime güvenmiyorum. Yeni nesil çok yüksek, Biz ne görmüşüz? Nesih ve feshedilmiş bir alay malümat... men- kulât.. Bir dert gibi bn o cehlimden şikâyet eder d Bir gün bir ar. kadaşımla görüşür ve buzlu bira içer ken şöyle bir mübahase geçti: — Azizim, fransızca “cuistre,, ne de- mek, bilir misin? satan, cevabını verdim, ru. Bu kelime biraz da tezyif ifade eder, Bunun tarih- çesini öğrendim. “Cuistre,, vaktile mel lep hademesi demekmiş. Bu hademe! muallimlerin yanma Sık sık girip çık.) makla bir kaç ilmi kelime, tabir öğre nirler, sonra, onları mahalle kahvehs- mesinde ötede, beride satarlarmış.. Bir raddeye gelmiş ki bu hademeye kimse tahammül edemez olmuş. Kelime asli mevzwundan çıkıp Yalnır bilğiçlere ve. rilmiş. — Öyle ya! “İlmi muhziri, ne de mektir, elbette bilirsiniz. — Bu tabiri bilirim ama aslmı, as tarını bilmem, — Anlatayım, azizim. Mahkeme muh. zirleri de öyle, hâkim ve avukatlardan tabirler ve ıstılahlar duyarlar ve onla. | “ VAKIT ın tefr BU KADIN KATİL DEĞİL /; Yazan: $ Van Deyn — Kendisine t ü ik uha ella diye eley Markam acınacak halde idi. Yor gun ve hüzünlü bir sesle: — Birak Allahını sevdrsen de- di? Alayın sırası mı? Karanlık için deyim. Kafam durdu. Markam bu suretle yüzbaşınm masuni olduğuna inandığını anla. tıyordu. Kumandan ona doğru git- ti, elini uzat — Cesşaretiniz kırılmasın dedi, bir masumu işkenceye sokmaktan- sa bir mücrimi cezalandırmak ber halde daha iyidir. Telâş etmeden, nım. Eğer yüzbaşı Leakok kendini muz. Dişlerini sıktı. Son cümlesini ağ- zının içinde çiğnedi: yardım edeceğim. gildi. ikası İhtiyacmız olursa heme; belâl, tık bunaldım Vans nım. Eğer yüzbaşı | hapisten duysa elinizde bayli koz var. Ostrander, Mi Banring ve —Size elimden geldiği kadar)ları sıra ile Niçin kendil — 'arin beşte bize gelirseniz, birlik- mülâkat... arasında Efendi, bendenize: — Marşal Ney'in Napolyona yazdı; meşhur 16 mayıs raporunu bilirsiniz, elbette? — Hayır, efendim. — Kabil mi, sizin gibi Avrupa görmüş, tetebbü sever bir zat? — Maatteesstif, — Olamaz. Tecahül nüz Müsadenizle #ize (45 dakikalık bir tıra$). Efendi misafir gelmeden bir tarih ktlabı çekmiş, o bahsi tesadüfen oku- muş ve bilgiçlik vesilesi edinmiş. Böy- leleri çoktur. Fakat bu bile bir saat, yarım saat olsun mütaleaya vabeste dir. Asıl bilgiç buna bile muhtaç değil. O, dangalakları buldu mu atar. — Ah, beyim, bu makule, bu tip ne kadar çoğalıyor, bilir misiniz? Çekirge istilâsı gibi bilgiç istilâsı ... Biraz ge n bilgiç olarak mem- Diplomaya bile münevver, ri ulu orta sarf, lerin bilgiçlik ziri,, derler. Öteden biri atıldı ve pek hoşuma gi. den bir fıkra anlattı; — Hastüne hademesi de öyle. Bir gün koğuşun bekçisi Hurşit ağa roma. tizmaya tutulmuş, topallamağa baş lamış. Arkadaşları soruyorlar; — Hurşit ağa! Neyin var? — Ah, birader “zafı basar... Biçare Hurşit ağa... Doktorların yanına girip çıkmakla “basar,, kelime sini öğrenmiş, bunun basmaktan gel- diğini zannetmiş ve topallamağa bas. layınca. .... ğ Etrafımızı kalabairk aldı, se cidden cazipti, Biri düşündü ve dedi: — Ben Çemişkezekte en birinci dok. tordum. Halbuki o zaman piyade yüz. başısı idim, Re — Neden? ederlermiş. İşte cahil taslamasma “ilmi muh. buyuruyorsu- hatırlatayım. zen, dolaşan, gi lekete geri dönüy hacet yok. Beş cahilin karşısına geçin €8, dört fransızca, altı almanca bilen birdenbire hilgiz kesi neler ve neler var, ne meurlar, ne mu or. Mübahu- allimler, ne üstatlar... Bilgi güç, bilgiçlik kolay. Bilgi za man ister, tecrübe İster. ande bilgiç olabilirsiniz. ki karşmızda sözlerinizi saffet erbabı bulunsun— ebilirsiniz. Yalnız bunun birkaç hafif şartı da iha İpti olmalı, — Çünkü bir kutu ilâcrm vardı, ve m onların kullanılmasını da bilirdim. Bir kaç kişiyi iyi ettim, Derlerdi ki biz dün. yada iki hekim gördük: Bi Numan Paşa, öteki sen, — Demek ki sizin doktorluğunuzun ölçüsü onların cehli, — Pek doğtu. — Fakat dikkat buyurunuz ki beyin maksadı » bilgiçlik taslamak değildi, Orada hekim, hâkim yok. Kendisi de münevver bir zat. Kinin, aspirin, lar- danom, müshil bazı mücerrep ilâçlar veriyorlar; Şu yutturacak şart ri Süleyman mümkün mertebe gür €siniz mantıktan daha kuv r ses İvetlidir. Bağırmalı, çağırmalı, haykır mal. Tellâl gibi yüksek sesli olmalı, Lâfı çok Kürıştırmalı, Sözünüzü karş nızdakiler büsbütün anlamamalılar, Fakat © kadar ıstılah paralamalı ki Fakat bir de “bilgiç, tipi, enmuzeci var... zin ilminizi tanımalı 1 var: — Filân o kadar İyi Ortalık, elâlem ne kadar cahil Yeldiğını ned iri anlam yobaz olursa bilgiçler moydan: o kadar) Zaten böyle olmasaydı eski papazlıl serbest bulur. Kendilerini kontrol ede-| itaplarma 430 ftibe Biri: cek yok. Eler şeyi bildiklerini *iddin e| (“| Mid derler. Sözlerine o derece istılah Balerin Maattes 1. Bilgiçlik bizde tırırlar ki muhatapları anlamaz. Anja)” İTüdü— maymca ilimlerine hükmederler, Bu) — Herm mekadar! ince bir psikoloji meseledir.” Bilgiçi..| — Çok. pek çok, zan ve v rin bilgileri işte bundan ibaret... den çok. Firengistana gidip gelenlerin — Bizde bilgiç çok mu? dörtte beşi... mübalâğa etmiyorum. — Mösyö Jakar bilgiçlerin de hiç) — Yok onda dokuzu —. Belki, evet, bilgiç tahririni yapmalı idi, — Efendim, bizde bilgiç m olsam ne yapardım, bilir misiniz? Söz de kum, bizde bilgiç, le böyle tabiri ile ifade edebileceğim İ- den faydalı ve kolay, limlerin Avrupada tahsillerini külliyen A e yasak ederdim. Hukuk set, iktrsat din Keli m mi anlattı; nanay. Teknik tahsil etmek isti or mu- denliğeii anali sunuz? Aferin! Buyurun... Gidip gelen e tana ler ancak bilgiçlik öğrenip dönüyorlar. Memleketinizde bir “Cuistre”ler * kası peyda oldu. Sanki boş gezenler ye Rumca bir söz zar ki yaz ederdi? tahmininiz. geliyor. Ben iç mi? Deniz.) » Bilgiçlik bilgi. riciye nazırı var. yan EC, Bu ada. pek parlak - de. Fakat azıcık ilmini âlA bilirdi. eta peki me istemiyorsunuz? emin olun Hat sevincinden çıldırır. Markam bu lâtifelere mukabele edecek halde değildi. Vansm ne$e- si onu büsbütün sinirlendiriyordu. halde — Doğrusu istersen her bir şeyler yapmak istiyorum. Fakat 56 Nekleden: Ömer Fehmi Şapkaamı aldı, ilâve eti iyon —Ben idarehaneye rum dedi. gidiyorum. n haber yol caksın, onu söyle! Salıverir yn ne yapa , Hepimizi Ayrı ayrı selâmladı vejlü. Tahliye edecek olursan izzeti gti, nefsini kıracaksın. Markam: —Ben yapacağımı başka işlere bakacağım diye tele- fona yapıştı. Onun kolunu tutan Vans: — Bir dakika müsaade et! dedi. Kararmı o kadar çabuk verme. Şö- valiyeyi tevkifhanede rahat bırak. Hiç olmazsa birkaç gün yaptı kahramanlığın zevk içinde mes İmam Markam cevap vermeden telef. nu kapadı. Bir çocuk gibi olmuştu. Vans ne derse itirazsız yapıy Müddeivmumi aptallaşmıştı. Ne Yapacağını bilmiyordu: — Allahım diye söylendi bu ne 1 işmiş... Yeis duyuyorum, ar- 1 Vans alay etti: — Bukadar hassas olmayın ca- eakok kendini a muvaffak ol- oyrıyacak daha bir Madam Platz, Pfif, is Hofman, Madam gayre hüm, Neden bun- tevkif etmiyorsumuz? u, içeriz. Ertesi gün evine gitür. iyor... Bilgiçten| Halbuki bir; Eziyetsiz İşl |muhatap kendi cehlini örtmek için si-| kimden başlıyacağımı kestiremiyo-| — Aslanım, şimdi sen yüzbaşıyı| sen bir türlü, salrvermezsen bir tür| erinden birer itirafna-!Bunda Vansın bir şeyler bildiği ka-| 3. Memleket Şiddetli bir tren - 93 VAKIT 8 Eylül 1930 AKIT | te | İzmir - Soma yolunda kamyon rekabeti başlamıştır Kaç günlerdir belediyeyi tef- tiş eden mülkiye müfettişi Tev- fik Sırn Bey jandarmayı teftişe | başlamıştır. o Sırasile hükümet devairini teftiş edecektir. Yeni belediye intihabatı için alâka- | İ darlarca şiddetli hazırlık faaliyeti vaırdır. Havalar çok eyi gitmektedir. Akhisar Obağlarındaki faaliyet örülmeğe lâyıktır. Tabir mazur görülsün. Bağtılar kızılca arı gi- bi işlemekte üzümlerini sergiye atmakta ve kurumuş olanlarını toplamaktadır. Bir kaç gün daha | havalar eyi gittiği takdirdehemen bütün mlerin bir yağmura uğramadan kalkabilecegi memul- dür. Şimdilik piyasada yirmi ku- ruştan otuz sekiz. kuruşa kadar alış veriş yapılmaktadır. İzmire İ yeni üzüm sevkine başlanmışsa | da busene Manisa ve İzmire oto- mobil ve kamyonlarla sevkiyat yapılmakta olduğundan şimendi- fer nakliyatı yarıdan yarıya, te- nezzül etmiştir. Bu cihetten en- dişe eden İzmir Kasaba hattı bu rekabete karşı tedbirler düşün- mektedir. Bu sene bir dirhem afyon trenle sevkedilmemiş oldu ğu gibi şimdiye kadar başaş ve Akhisarda belediye meydanı | kesir - Bandırma yolunda yolcu naklinda bazı kolaylıklar itihaz etmiştir İzmir Soma hattında da | bu otomobil rekabetine karşi hiç olmazsa kamyonlara rekabet edebilmek için yaz aylarına mah- sos olmak üzere tarifelerinde tadilât yapacağı zannedilmekte- ir. 3 Trenle gidecek bir çok kö- mür için orman tezkeresi bir saksı çiçek bir demet fidan içim ziraat fen memurundan vesika bir çok mazı için ormaniye, iki balya deri için baytar vesikası istenmektedir. Halbuki bu eşyanın kamyon- larla sevk halinde böyle mahzur» lar yoktur Ayni zamanda ücretler de eh- ven. Bunun için halk kamyona çok rağbetkâr. Böyle giderse üzüm ve tülün mahsüllerini dahi kamyonlarla nakledecekler- İ dir. Bu sene Akhisarve cıvarı tütünleri havalar m gitüğ için çok temizdir. Bir kaç sene» dir hastalıklı olduğu için tü- tün almıyan Amerika ve diğer Avrupa alıcıları bu sene tütün mübayaası için fevkalâde bazır- lıklar ve teşkilâtlar yapmakla, bakla gibi mahsüllerin kısmı mühim- mi de kamyonla sevkolunmuş- tur ve bugünlerde bir takım | nakliye ve vesika gibi kuyut ve şuruta bi olan bu yeni tica- | ret eşyası da ekseriyetle kamyon- | larla nakle başlanmış, şimendifer katarları bu yüzden gerek yolcu | ve gerekse eşya hususunda hay- li zarara uğramışlardır. Bunun izerine demir yolu idaresi Balr naati de h z müessir olu yordu. Vans müdd yetinden istifade etti. Şapkasını a İ muminin bu vazi- larak eline verdi ve bir ağabey tav b İ demiri tavınday- ne: haker ver, kadını görm Sen Klor canım, yabancı değil. Markam yine harfi vahit söyle- İmeden kalktı kasını aldı vej Vansın peşine takıldı. —Z şi “ İ 19 Haziran çarşamba gecesi sa- at yarım. Mis Sen Kler bizi derhal kabul etti. Yüzbaşı Leakokun tevkif ec İmezi onu h k bir salonda oturduk, Yü titriyordu. E gözel jar kü İzü sararmıştı. ELİ iki azameti, sıhhati, eski | kalmamı ş&hane gözlerinin etrafına kızıl bir i üzmüştü. Denize na n ilğrm. Hakikati bize bildir ştı. Heyecan, uyukusuzluk|min olun bundan ne size, ne de yi tütünleri ve tütün sergilerini hummalı bir surette dolaşmak- | tadırlar. Bir kaç güne kadar &-| deta bir mücadele verecek olan rinin açılacağı memuldür, Fiyats manzarası tütün alış verişle- | ların çok eyi ve çok fazla tütün satışları olacağı, kumpanyaların bugünkü iştihalı dolaşmalarından tahmin olunuyor. Asım yapmadan maksad Neş bir eda ile konuşuyor, mevzu sertliği bu suretle biraz yumşamı a giri olayöidü. — Yüzbaşının itirafı malüm. cak biz bunun hakikate mutabıl olduğu ve olmadığı şıkları arasım da bocala ; p duruyoruz. isticvap e özler söy Bu suretle başka b risini kurtarmak için bakikati tağ yir ettiği şüphesi aklıma geldi. Ha benimi buki müddeiumumi efendi fikrime iştirak etmiyor. olsa adliyeci kafasi. Bir fikre lanmca ondan kolay mıyor. Hatırlarsmızy* yet gecesini maktul ile beraber g çirdiniz diye sizden de mek gafletini göstermişti. mazel yüzbaşınm masum ıt getirdiğim için bu hüsie Markamı da kandırma dim. Bazı irs üz başıya zerre kadar zarar gelmedile dolamış, dudaklarımın rengi-İten başka belki fayda da hâsıl ola vermişti. Vans uzun boylu mukaddeme| aktır, (Devamı var)