—— 4 — VAKIT 21 Ağustos 1930 YARIN Üçüncü fırka mı? | Çile Halk fırkasına e Serbest Cümhuriyet teşkili münasebetle güya pa rıvayetler arasında üçüncü fırkaya lüzum bu- landuğu meselesi gakmış. Zira ne Cümburiyet Halk ne de Serbest Cümhuriyet amelenin vardır. Bu ü- köylülerin ihtiyaçlarını gaza, ke iri i Bu ihtiya ancal rar fırkanın daha solunda ve amele teşkilâtı mevcut de- bilir Con Cümhuriyet Halk Fırkası bü, Türk milletinin her sınıfna eni. amında ie s1 öy be Diğer düşünmüş, ve faaliyete pisi günden itibaren köylü- eş ve iğ kuvvetlenmesi her vakit hayret ve takdir ye, redlcek icraat silsilesi 2 öylü Üzerinden âşar sunun kaldırılması, askerli- bir buçuk seneye indirilmesi, askerlik vazifesinin mahali mın- takalarda yaptırılması bu cümle- Zendir.Netekim bugün Anadolunun “ber hangi bir köyüne gidilip de ses verdikleri vergi ile mecbur oldukları mü- Kleiyetlar bundan beş on se- ne evvelkine nisbet edilir ise arada köylünün ve çiftçinin le- ar a büyük bir fark görülür. Eğer üç dört sene inemleketimizde devam eden ku- raklık ve cıhan iktisadi bubranı- tesiratı olmasaydı bugün inin hepsi tanım- maz bir balde bulunacaktı, Ku- ra beliyesinin zararları ve ik- buhranın sarsıntıları köy- ve çiftçilerin himayesine olarak ittihaz olunan ted- kâfi derecede semeresini Bedii ettirememiş ise elbette bundan dolayı devlet idaresini ve mevcut Halk fırkası teşkilâtı- İı mes'ul tutmak makul ve man- tıki olamaz. Hülâsa Cümhuriyet Halk fırka- sının esas gayesi memleket nü- atile bu gay: doğru işler görmüş » Bir halde ki köy- İünün ve çiftçinin şehir ahalisinin zararına himaye edildiğini, iktı- sadi himaye köyler ve şehir arasında müvazenenin muhtel olduğunu, £ şehirlerde yaşayan halkın ve esnafın Üze- rindeki vergi yükünün hafifletil- mesi lâzım geldiğini iddia eden- ler çoktur. Hakiki vaziyet bundan ibaret olduğuna göre Türkiyede bir sosyalist parlisinin teşekkülü lü- zumundan bahsedenlerin (One kadar manâsız ve yersiz bir id- dia ortaya atmakta oldukları kolayca anlaşılır. Mehmet Asim Kürtler Semikonun katli münasebetile İranı İrak hükümetine şikâyet etmişler Tahranda intişar eden Şafakı Surh gazetesi yazıyor: Bugün Bağdatta intişar eden “ El'âlemül Arebi ,, gazetesinde (Reis Hergi Tahir, Reis Hayla- ni, Mamek Haylâni. Şeyho Surci, Şeyh Mehmet Surci, Şeyh Ağa) imzalarile bir telgrafname gör“ dük ki bu İsmail Semikonun Eşnoyede İran Askerleri tarâ- fından katlinden şikâyet ve pro- lerini söyliyerek O tazallüm ve Bağdat hükümeti nezdinde pro- testo etmektedirler. Revandiz eşraf ve âyanıda bir telgraf çekerek ayni şekilde şi- kâyette bulunmuşlardır. İran hükümeti kendi tebaa ve reayasına istediği gibi muamele etmekte hür ve muhtardır. Baş- ka devlet tebaasından olup ta Iran dahilindeki unsurları isyan ve kıyama tahrik edenlere de lâzım gelen cezayı sezalarını ver- mek de devletimizin hukuku da- hilindedir. Irak devletine müracaat eden bu ven müracaatların- da anlaşılmaktadır ki maktujduğu görülmüştü. Sm “e beraber bulmak ye OMMAMNMAŞA m lacak ve artık şekavetle meşgul olmayacaktı. O halde irak tabii- yetinde olduklarını söyliyen bu “mile Iran toprağında işleri neydi? Işte bir sual ki bu Kürt ser- gerdeleri zor cevap verebilirler kanaatindeyim!,, — —————————— > Bulgar gazetesi z an nok 8 e geek memleket- lere misal olabilir, diyor “La Bülgari, den: Türkler bir çok senedir müstefit oldukları tek fırkah parlâmentonun bir memleket için na- sl bir iyilik olduğunu tamamile tak- dir edemiyormuş gibi hareket ediyor- lar. Tek frrka demek tamamen merbut fırka demek değildir. Her bir siyasi toplanışta o heyecanlılar, mutediller, münekkitler ve aynı zamanda memnun- larla güyri memnunlar vardır. Fırka- ya iştirak eden bu muhtelif gruplar tarafından ayni meseleye atfı nazar ©- Tandukta mesele her birine başka şe- kilde görünür, hükümet onlarm vazi- yetine göre tercih ettikleri ciheti tayin eder. Bir fırkalı parlâmentolarda ta-| nılmış bir muhalefetin bulunmaması ancak garp parlâmento hayatının ateş- li taraftarlarınca farkolunur; bunlar- da siyasi tecemmüler, müntehiplerin De etmiş medeni şuurunu gösterir rürklerin parlâmentolarında İkin- ei bir fırka istemeleri bizi hayrete dü-|; “İşürebilirdi,fakat bir arzunun fevkalâde nezih bir şekilde ifade edilmesi muha- lefet hareketi mübdilerinin reisi hülü- mete, rejim ve müesses intirama kar: şı fevkalâde hürmetlerini gösteriyor. İkinci frrkanm muhtemel reisi olani Fethi Beyin niyetini anlatmak ve tas- vibini talep etmek için Reisicümhura yazdığı mektup siyasi dissiplin ve doğ- ruluğun en yüksek bir tezahürüdür. Eshak Sofya sefirinin kararların 86 beplendirmek için kullandığı mahvi- !yetkârlık siyasi noktai nazardan Tür- kiyeden fazla inkişaf etmiş bulunduk larını iddia eden memleketlere misal vazifesini görebilir. Biz kendi payımıza öyle memleket. ler biliriz ki onlarda fırkalar inkişaf etmez. Fakat çoğalır. Bu tezayüt kem» âllerinde baş olmak ehliyetini hisseden FEDAYİLERİ B&&E Sandıklar dolusu altın !.. Kudüs patriği bu müthiş serveti acaba nereden bulmuştu ? — 110 — Kudüsün tathiri oldukça mühim! bir işti. Aşağı yukarı bir asırdan- beri ehli salip elinde olan Kudüsün|i manzarası tamamile değişmişti. Camiler kiliseye çevrilmiş ve ona göre heyetleri değiştirilmişti. Pa- lerine pazlar, Mescidi aksayı bambaşka| (Kudüs kraliçesi Sibilla, benüz bir şekle sokmuşlardı. Mescidin Kudüs dahilinde idi, -. de Lu- garp tarafında papazların ikameti takım binalar yapılmış, bu Mescidi eksa-|ki olmuştu. Bütün cek ve eski baline iade edilecekti. Sahratullahım kubbesi üezrinde al-)ji tından bir salip vardr. İlk evvel bu salip indirildi. Askerlerden biri kubbeye tırmanmış, onun tepesin- de, firenk istilâsının bir remzi ola- rak duran bu altın salibi sökerken! ortalık yerinden oynamıştı. Müs-hak ime İstediğini söylemiş, Sul- PN tekbirleri göklere varı-İtan onu hemen onun nezdine gön- renklerin b ve feryatları her tarafı inletmişti. Eh- Hi salip, bu salibi söken adamın yıl- dırımla vurulmasını, ortalığın bir zelzele ile alt üst olmasını bekl *-İçıkıp gitmek dermişti. Büyük patrik Herakliyüs te kili- senin bütün altmları, bütün kıymet li mallarını toplıyarak Kudüsten! istiyordu. Kilisenin! miş, fakat hiç bir şey olmamış; ağ-| altınları sandıklar dolusu idi. Her lıyanların göz yaşı kuruduktan ve|taraftan gelen firenkler, mukaddes mukabilin- feryadı dindikten sonra dünyanm! kayadan gene eskisi gibi Yerli yerinde dur- Şehrin bütün kapıları Sultanm tarafından tayin ettiği eminler iş gal olunmuş, bunlar, şehirden kan firenklerle ie Bir asır evvel fal vererek çıkıp gidiyorl: çenk kendi masama va gul ları namma, hissesine rinden bir kaçı, firenklere islâm elbisesi giydirerek onları kaçırır ken yakalanmışlardı. Fakat bu ka- çırılanlar, firenklerin eri ve fidyelerini tediyeden âciz olanları değillerdi. Bilâkis, bunlar para ve mal sahibi olanlardandı. Fakir fi- renklere bakan bile yoktu. Bun- bilsiz serbest bırakmışlar, ve on s€- kiz bininden yalnız on sekiz bin altın alarak bırakmışlardı. Bunun- la beraber geride 16 bin firenk esir kalmıştı. Firenklerin rüesası bun- larm serbest bırakılmaları için mü- racaat etmişler, $ultan Salâhattin bunların bir kısmını bırakmış, bun- lar, kayitsiz şartsız bırakıldıkları dı. Fakat bu presseslerin ve krali- çelerin maiyetlerinde bir çok kö- leler, cariyeler bulunduktan başka yanlarında küme küme altınlar, küme küme micevherler vardı. | m a a | keşfeden siyasilerin keyfine tâbidir. Yeni liderin yıldızına güvenirmiş gi. bi tavrürlar takımat bir avuç taraftarı başlarına toplayınca İnakamı iktida- rt muhasara snlâkiyetini kendilerinde görürler. Niyetlerni reisi hükümete söylemek değil ekseriya ayrıldıkları fırka reisine bir kelime ile haber bile! vermezler. i Siyasi fırkaların kaynaşlığı şu de- virde Fethi Beyir hareketinin, türedi. siyasi fırka reisletinin ateşini teskin etmesi şayanı temennidir,, ve müstevli koyarak herkesin olarak. gelen firenkler, fidyelerin migrene bir parçacık de, altınlar verirdi. Patrik, bu taş ticaretini o kadar ileriye götürmüş- tü ki, mukaddes kayadan bir iz kalmamak üzere idi. Firenkler, bu parçaları Mik olurlardı. ardı. Her fi- Fakat mukaddes emr nl rn em Yasemin yiyen kız! A vapura; köprüye geli” ken genç bir hanımın de- met demet yaseminleri çiğneyip vee yuttuğunu görmüşler, Geçen sene de Fransada bir kızım on, onbeş tane gülü bir- den yemesi kendisine bir şöhret temin etmiş imiş. Çiçeklerle genç kız, biri biri- ne enziyade yakışan iki şey. Fakat, kendisine bir demet çi- çek takdim ettiğiniz bir küçük hanımın bir müddet sonra o gü- zelim şeyleri ağzına atacağını hatrınıza getirirseniz, işin ne şi- ri kalır, ne zarafeti. Bu münasebetle batırımıza ge- len bir hikâyeciği anlatıverelim: Bir gün bülbülün biri ince bir dalın Üzerine konmuş, ötüp du- ruyormuş. O esnada yanına bir kaz gelmiş ve kalın sesile öten irmek| kuşcağıza seslenmiş: — Ne ötüp duruyorsun e yabu? Bülbül, kaza cevap vermiye- rek gene ötmeğe devam etmiş. Kaz bu sefer: — İstediğin kadar cevap ver- me, diye bağırmış, gülün aşkile yarıp tutuştuğun için feryat edi- yorsun, Fakat aklına şaşayım, Geçen gün bahçenin Kapısı açık kalmıştı; İçeriye girip yarım ok- ka kadar gül yedim. Tuzlu acı bir şey. Hiç bunun için feryat edilir mi? Kazın gül hakkındaki telâkki- sine hayret edilemer, fakat genç bir kızın yasemine reva gördü- ğü akıbete şaşılır. Benim tanıdığım olsaydı bu genç hanımın düğününde -yeme- si kolay olsun diye- bir demet marul yahut nane götürürdüm. Topin İğne Şikago Tribün ne diyor ? Fethi B. Pariste iken Fransiz sermayedarlarile gizli müzakerelerde bulunarak Türkiyenin iktısadi sahada yükselmesini temin edecek Şikago Tribün yazıyor: «Mev- suk bir menbadan aldığımız bir habere göre, şimdiye kadar i olan Fethi Beyin Ankaraya avdeti Üzerine yeni bir fırka teşkil <de- rek milli servet menbalarından istifade hususunda ecnebi ser- mayesinin memlekete girmesine temayül göstermesi, Türk hayatı liderliğini kabul etmiş olan Fet- hi beyin şimdiki Başvekil Ismet | paşayı istihlüf etmesine muhte- mel nazarile bakılmaktadır. Mu- maileyhin Pariste bulunduğu sı- ralarda buradaki Fransız serma- yedarlarile gizlice müzakerelerde bulunmuş ve Anadolunun iktısa- di sahada terakkisine hadim esaslarda anlaşmış olduğu söy- Jenmektedir. Akvam cemiyetine giriş Fethi beyin başvekil olduğu takdirde Türkiyeyi Akvam ce- miyetine sokacaği vebu suretle itilâflar mı akdetmiş ? Avrupa ile daba sıkı bir teşri- ki mesai temin edeceği hakkın- da Ayrupa devletlerine kat'i vaitlerde bulunduğu teyit edil mektedirki İsmet paşa buna muhalif bulunmakta idi. İsmet paşanın siyasi akidesi şu cümle ile ifade olunabilir: « Fakir kalalım, fakat ecnebileri uzak bulunduralım!» Lâkin Türkiyenin mali ve ikbaadi sahalarda karşılaştığı müşkülât Mustafa Kemali, Fethi Beyin programının memleketi daha salim bir mecraya götüre- ceğine ikna etmiştir.» Romanyalı seyyahlar Şehrimize geleceklerini yaz- dığımız Romanya &seyyahları ayın 25inde burada bulunacak- lardır. Seyyahlar 200 kişidir ve aralarında meb'usan meclisi reisi de vardır. Bunlar burada 3 gün kalacaklar, o günlerde Turing kulübün Taksimde vereceği gar- den pârtiyede davet edilecek” Jerdir,