ı v WAN ifalyanın matemi Dost ve komşu İtalya son günlerde çok elimbir milli felâkete uğradı. Adriyatik denizi ve Tarant körfezile Akdeniz arasındaki cenubi İtalya top- rakları, yani Kampanya ovası un # nelerdenberi görülmemiş büyük bir hareketi arz ile harap ollu. Felâket mıntakası asıl (Vezüv) nayardağınm feveran ettiği mıntakada değildir. Bu itibarla Napoli ve civarında mühim ha- sarst olmamışıtr. Hasat merkezi yu- karıda bal -attiğimiz mıntakanın tam ortasına tesadüf etmektedir ki bura; lardaki nüfus nisbeten az mütekâsif tir. Bununla beraber hareketi arzdan dolayı vukubulan insan telefatınm mik tarı iki bin iki yüzü geçmiş, yaralılar! ise bunun iki mislini bulmuştur. Ey. lerin, apartımanların © yıkılmasından dolayı açıkta kalan kimselerin adedi ise milyona çıkmaktadır. Binaenaleyh bugün faşist İtalya fe- lâket sahasında ölenlerin yetimlerini teselli etmek, bunların göz yaşlarını tutmak, muhtaç olanlara yardım et mek, hastaları ve yaralıları tedavi et. mek için seferber hale gelmiştir. Ay- ni zamanda umumi felâketin tesiri ile bütün memleket büyük bir matem oca- ğı olmuştur. Hareketi arz hakkında verdiğimiz kısa malümat gösterir ki İtalyanın düçar olduğu felâket hakikaten büyük- tür. Bunun karşısında derin bir isti rap ve teessür hissetmemek mümkün değildir. Onun içindir ki faciayı müte- akip bütün medeniyet âlemj baştan a- şağı heyecan kesilmiş, her milletin mü- messili olan hükümetler İtalyanm uğ-| radığı felâketin teessüratına bir suret- Je iştirak için koşmuştu. Hatta siyaset sahasında İtalya ile çarpışmakta olan Fransızlar bile bu umumi teessüre iş- tirakten geri kalmamışlardır. Büyük felâket karşısında İtalyanm dostları için hakikaten teselliyi mucip bir nokta varsa oda M, Mussolininin kuyyetli idaresi altında bir ordu inti-i zamile çalışan faşist İtalyanın umum! yardım vazifesine azami derecede « Remmiyet vermiş olmasıdır. Hareketi arz ile felâket sahasındaki yollar bo- rulmuş, elektrik cereyarları kesilmiş olduğu halde İtalya hükümetinin gay- reti sayesinde yirmi dört saat geçme den münakalit temin olunmuş, elek trik tesisatını işletmek imkânı hasıl ol- muştur. İtajya kralı felâket sahasını gezmiş, felâketzedelere kendi tahsisa- tmdan derhal yüz bin Jiret vermiştir, İtalya başvekili M. Mussolini esnaf loncalarmın tasarruf sandıklarından — bir milyon liret göndermiştir. Nihayet i bir iki gün içinde hereketi arz esnasın- da yaralananların hepsi hastanelere yatırılmıştır, Türk milletinin kalbi esasen beşeri- yetin her hangi bir uzvuna ariz olan en küçük bir kederden müteessir ola- cak bir tabinttedir, Fazla olarak İtal. ya gibi en samimi bir dost ve ayni za- manda komşu birdmilletin uğradığı bu felâket karşısında kalplerimizin tees- sürü bir kat daha derinleşmiştir. Bina- enaleyh Hariciye vekili Tevfik Rüştü Bey İtalya hariciye nazırı M. Grandiye çektiği teessür telgrafı ile hakikaten bütün Türk milletinin en samimi his. siyatına terciiman olmuştur. Mehmet Asım 11 NA Küçük haberler Muhtelit mahkemeler — Muh. telit mshkemeler bir eylülde yeniden faaliyete başlayacaktır. 5 Tevfik Hadi B. — Şehrimizde bulunan ve yeniden emniyeti ummumiye müdürlüğüne tayin olunan Mardin valisi Tevfik Iladi B dün Ankarıya gitmiştir. Liman müdürlüğü — Liman şirketinin ıslahı ve liman, rıbtm, ham- mallar umum müdürlüğü namında yeni bir teşekkül ihdası tekarrür etmiştir. Darülfünun talebesi — Paşabah- çede kamp kuran Darülfünun. talebesi dün dönmüştür. Celâl B. — İşbankesl umum! mü- dürü ve İzmir meb'usu Celi B. dün Avrupadan şehrimize gelmiştir. k ao At yarışları Bugünkü koşu- lara 33 at giri- yor At yarışları mevsiminin gel- diğini yazmış ve yapılacak ya- rışlar için bundan evelki sayr- larımızda izahat vermiştik ilk koşular bugün Veli EF. sahasında yapılacaktır. Evelce yazdığımız gibi yarışların intizamla cereyanı için İazım gelen tertibat alınmış ve bu meyanda bususi trenler temin olunmuştur. Yarışlar altı cuma devam edecek ve her cuma beş koşu yapılacaktır. Bugünkü koşulara (33) hay- van kaydedilmiştir, Bunların isimle- rini evelce meşretmiştik. Maruf hayvanlardan (Andraniküs) ile (Stivadi Voryüs) ün iştirak ede- cekleri dördüncü koşunun en heyecanlı koşu olacağı tah min ediliyor. Futbolde Dünva şampivonu kim olacak? Cenubi OoAmerikada Monte Video şehrinde yapılmakta bu- lunan dünya futbol müsabakaları bitmek üzredir. Büyük bir merakla beklenen dömi final maçında Urogvay takımı maçı bire karşı altı sayı ile kazanmıştır. Maçta 120,000 seyirci bulunu- yordu. Arjantin ve Urogvay arasn daki final maçr dün'yapılacaktı; Atletizm teşvik müsabakaları Mınfaka atletizm heyetinden 10,17 ve 24 ağustos 930 günleri Taksim Stadyomunda şehirimizde mevcut umum atlet- lere mahsus atletizm (teşvik müsabakaları yapılacaktır. Mü- sabakalara saat 16da başlana- caktır. İştirak edecek atletlerin müsabakalardan laakal iki gün evvel isimlerini Mıntaka atle- tizm heyetine bildirmeleri lâ- zımdır. Müsabakalar programı aşağıda yazılıdır : 10 Ağustos pazar günü ya- pılacak müsabakalar: 1500 metro, 100 metro küçükler, uzun atla- ma, Disk atma, Gülle atma, 200 metro. 17 Ağustos pazar günü yapı- Iscak müsabakalar: 80) metro 400 metro küçükler, 100 metro, yüksek atlama, Cirit atma, YT atlama. ik gustos r yapı- lacak leri : metro, 400 metro, 4X400 bayrak, Disk atma, 100 metro, tevzi mükâfat, İtalyanlar Fransız hazırlığına sinirleniyorlar Bazı Avrupa gazetelerinin ver- diği malümata göre İtalya ile Fransa arasındaki ibtilâflar de- vam etmektedir. Yüze yakın Italyan askerinin Fransa hududuna iltica ettiği hakkında bir şayia vardır. Fram- sız ordusunun hazırlığa devam etmesi Italyanları sinirlendirmek- tedi. Mes'ut bir nikâh Aptülhak Hamitle Lüsyen Hanımın nikâhları kıyılacakmış. Allah kendile- rini bir kat daha mes'ut etsin. Bu nikâhı kıymakla Übeydullah Et, galiba karşısında ilk defa kendisile akran bir güvey görecek. Ne diyelim, darısı başma! MahmutSadıka mersiye Filorinalı Nazım B., 5 yhülmuhar ririn Mahmut Sadık Beyin ölümüne dair yazdığı veciz bir mersiyeyi bana| gönderdi. Mersiye şu: Mahmut Sadık merhumun ruhuna: Hayatın, sen! yalçın kayalarma Kırgın, yorgun hatvelerle tırmandın; Fena bulmaz ebedi bir (yarın) a, Gönül verdin, can atarak, uyandın! * » » Solgun güzellikler saçan (dünya) dan Yüz çevirdin, parlak izler bıraktın. Pırıl pırıl pârlıyan bir detyadan, Kapup giden çağlıyan olup aktın! * 5 : Şimdi cennet Kevserlerinde yüzen, Ruhun ulvi neşelere dalmıştır; Şu yokluk darından ayrılsan da sen, Adın, sanım cihana kök salmıştır. Florinalı NAZIM Sopin İğne ———— mmm Meraklı şeyler Mister Baldvinin sözü Londradan bildirildiğine göre ingiliz muhafazakâr fırkası reisi M. Stanley Baldvin 5000 kişilik bir miting beyeti huzurunda söylediği nutukta amele fırkası- nın siyasetini tenkit etmiş ve hükümeti hazıranın bundan on dört ay evvel idarei ümuru ele alırken maksadını nısırf işsizliğe karşı tedabir almak olduğunu hatırlatarak demiştir ki: — Möyö Snovden alt ay zarfında vaziyeti sınaiyede mah- süs bir salâb meşbut olacağını ümit ediyor. Benim de ümidim budur, çünkü bu sırada amele hükümeti iş başında bulunmıya- cağı kanaatindeyim. Bir Sırp siyasisi öldü. Belgrattan bildirildiğine göre eski Sirp başvekillerinden M. Marko Trikoviç vefat etmiştir. Trikoviç 1864 doğmuş ve 1906 dan 1927 ye kadar mütemadi- yen meb'usluk etmişti. Kendisi eski radikal fırkasına mersup idi 40 milyon markı yakmış! Bir Münih gazetesinin bildir- diğine göre Rayşin eski maliye nazırı doktor Köhler müdafaai milliyede 40 milyon marklık mes- tur bir meblağ bulunduğunu ögrenmiştir. Bu gizli meblağı yüzbaşı Leh- | manın toplamış olduğu zannedi- Diyordu. Nazır Köhler bu evrakı | nakdiyeyi elde etmeğe muvaf- fak olmuş ve halkın böyle bir ihtiyat akçası (bulunduğundan haberdar olmaması için bir gece hepsini gözünün önünde yaktır- mıştır. Mösyö Köhler bizzat kendisi bu vak'ayı bazı dostla rına İfşa etmiştir. temenniler, şikâye Kenelizesyonden şikâyet Nuruosmaniyede Sanayii nefise matbası ile Vezir Hanı arasından caddeye çıkan sokak bir aydır geçilmez bir halde olduğundan ve tepeler teşkil eden toprak yığınlarından istifade edilerek hırsızlık bile yapıldığından şikâ- yet ediliyor. Dikkati celbederiz. —— 4 'FEDAYİLERİ CENNET Te Yazan: Ömer Tuza EE Melike nasıl kaçmıştı ?.. İki kardeş Hieyretle dinliyorlardı pl Ye — O halde Zeyduna ne olacak? diye sordum, Zeydun mutlâka öle- cek mi? Onu kurtarmanın çaresi yok mu? Ölüme mahküm iken ben onu nasıl bırakırım? dedim. Buna karşı Mesrure: — Zeydunun da benim gitmemi istediğini ilâve etti. Zeydun söze karıştı: — Fakat ben Mesrureyi hiç görmedim ve bir şey söylemedim. Onun bu teşebbüsüne dair hiç ma- lümatım yoktu. İki kardeş biribirlerinin yüzle- rine baktılar. İkisinin de yüzünden kan ucmuştu. Haldun rica etti: — Devam et kardeşim! Melike! Biz vaziyeti sonra muhakeme ede- biliriz. Melike devam etti: — Nihayet Mosrure bâna sözleri söyledi: — Emir Zeydunun da bu var- tadan kurtulacağını O zannediyo- rum. Herhalde sultan onun gibi asil ve mert bir gencin hayatına kıymaz. Bilhassa onunla Emir Hal dunun hizmetlerinden istifade et- mek ister ve ağlebi ihtimal onları Kudüse gönderir. Onun için sen durmadan hareket et, çünkü bizi bu helde görürlerse ikimizi de ce- zaya çarparlar. Zeydun söze karıştı: — Mesrure benim kurtulacağı- mi nasıl bildi? Haldun cevap verdi: — Senin kurtulacağını filân bil» miyordu. O yalnız Melikeyi ikna için öyle söylüyordu. Melike devam etti: — Bunun üzerine dışarıya çık- tım. Mesrure beni teşyi etti. Kapı” da öpüştük ve ayrıldık. Beni sev- keden muhafız “Yürü, Cebelin kı» zı!,, dedi, bende onun peşinden gittim. Hiç kimse benim Balebek emiresi olduğumun farkına varma- mıştı. Zaten bü sırada güneş tutul- muş ve ortalık kararmıştı. Muha- fızla birlikte gide gide bir takım ağaçların altında bekliyen bir Ara- şu bm yanma vardık. Muhafız beni! ona teslim ettikten sonra geri dön- dü. Bende Mesrurenin verdiği mektubu ona teslim ettim. AÂrap,| mektubu okuduktan sonra beni bir “İata bindirdi. Kendisi de atma bin- di. İkimiz hareket ettik. Bütün gün, bütün gece ilerledik. Nihayet şu dağa vardık. Arap beni bıraka- rak bir müddet dolaştıktan sonra tekrar geldi ve sizleri gördüğünü haber verdi. Bunun üzerin& dağın! tepesine çıkarak sizi bekledik, Si- zi görünce dağdan aşağı inerek bildiğiniz gibi size iltihak ettik. Arap beni size bıraktıktan sonra geri dönecek ve Mesrure ile meş- gul olacaktı. Mesrurenin amca de- diği bu Araba göre onun kurtul- ması mul aktır. Haldun merak içinde idi: — Ya bu Arap Mesrureyi kur- taramazsa, Mesrure hemen yaka- lanmışsa.... Buna biri de cevap vere- Çünkü o zaman Mesrurenin bir tehlike geçireceğinde idam edileceğinde şüphe medi. büyük hatta yoktu. Haldun sormakta devam etti: — Evet, cevap veriniz... O za- man bu kadının hali ne olur? Bu kadın bizim için bu kadar fedakâr- İk gösterdiği halde biz ona karşı lâkayit mi kalacağız?.. Düşünü- nüz bir kere onun yaptıklarını... . Ben Zeydunun ölmesini istemiye- rek Sultan Salâhattine her şeyi be- nim yaptığımı söylemiş, Sultan be- nim ölmemi kabul etmişti. Bunun üzerine Sultan bana veda etmek ü- zere seni çağırtmış, Mesrure senin yerine gelmiş, ve senin namına ha İreket etmişti. Bu hareket Sultanm gözü önünde yukubulduğu halde kendisi zerre kadar şüpheye düş” memişti. Ben bile şüphe etmemiş, İonu ilk ve son defa olmak üzere kucaklamışıtım. Fakat o dakika” dan itibaren beni müthiş bir korku sardı. Ben senin hayatını tehlikede sanıyordum. Meğer Mesrure tehli- kede imiş... Şimdi beni dikkatle | İdinleyiniz. Zeydun! Melikeyi he- men al ve şehre giriniz. Onu bura İda bir eve yerleştir. — Peki, ya sen? — Ben hemen geri döneceğim ve Askalanda Mesrureyi arayaca- ğım. — Mesrure kendini kurtaramaz mı sanıyorsun? Onun bir çaresini bulup kurtulacağına ben eminim! | — Bense onun o çareyi . aramı- | yacağını hissediyorum. — Neden? — Çünkü beni siyasetgâhta gör“ | müş ve benim öleceğime kani ol- muştu. — Acaba senin kurtulduğun- dan haber almadı mı dersin? zannedi; — Ben senin gibi düşünmüye- rum, Mesrurenin Arap amcası her- halde ona senin kurtulduğunu ye- | tiştirmiş olacaktır. Onun için Ara- bın Mesrureyi alıp buraya getire- ceğini tahmin ediyorum. — Senin bu tahminlerin beni tatmin etmiyor. Mesrure hepimiz uğrunda kendisini müthiş bir tehli- keye atmıştır. Mesrurenin Melike- yi kaçırarak onun rolünü oynadığı anlaşılır anlaşılmaz bu kadin bü- yük bir buhran geçirecektir. Onun hemen katline karar verileceğin- den ben şüphe etmiyorum. Siz şüp- he ediyor musunuz? eğe Zeydun: — Hayır, dedi... Melike hiçkırıyordu, fakat onun kabahati yoktu. Mesrure onun bay- gınlığından istifade ederek onun yüzünü boyamış, ona kedni şeklini vermiş, ona kendi elbisesini giydir- miş, sonra kendisini de Balebek emiresi şekline sokmuştu. Bilhas- sa Mesrurenin Zeydun namına söz söylemesi Melikeyi bu maceraya atmıştı. Melike, Mesrurenin başında do» laşan felâketi hissederek ağlıyor, ve bunları anlatıyordu. Haldun cevap verdi: — Mesrure plânını tatbik ede- bilmek için sana yalan söylemiştir. Onun niçin yalan söylediğini size sonra anlatırım. Onun maksadı s€- nin bana iltihakımı temin idi. Çün- kü onun bildiği benim değil, fakat İZeydunun cezaya uğrıyacağı idi. İ o Melike, Mesrurenin iki kardeş» İten hangisini sevdiğini biliyordu. / Onun Zeydun ölmek üzere iken İkendini feda etmek istiyerek onu iHalduna göndermeğe * çalışması ipek garip bir şeydi. Bunun sebebi ne olabilirdi? Mesrurenin Melike- ye mahabbeti mi... Gerçi iki ka- dın biribirlerini çok seviyorlardı. Fakat bu mahabbet uğrunda bu fedakârlık ihtiyar olunamazdı. O halde bunun sebebi onun Halduna olan aşkı mı?... Bir aşkın bu şe- kilde ifadesi akla sığar bir şey de- ğildi... : Bununla beraber Melike bu ha reketin manasını anlamağa başla- mıştı. Mesrurenin aşkı hakikaten İçok büyük ve cok ulvi idi. Bu ka- mebni Haldunun Melikeyi alması ve onunla yaşaması için kendini fedaya razı oluyordu. Kendi sev- İdiği erkeğin bahtiyarlığını kendi hayatı pahasına temin etmek, şüp- hesiz fedakârlığın nazirine tesadüf olunmaz misallerindendir. Mesru- (Bitmedi) dın Zeydunun mahküm olmasına |