— 4 — VAKİT. 29 Temmuz 1930 Başvekilimizin nutku mw Kat tarafı I inci sahifede) bunların telkinine kapılarak, 1 ların gafletine düşerek bazı köy- lerde i irticai mahiyette kw yam görüldü. İrticai mahivet diyo- rum, ötedenberi bu memlekette irticai vesilelerle fesat ilka etmek ümidi kolay tahakkuk edebilir bir şey zannolunmuştur. Binaenaleyh, bunun müteşebbisleri iğfal edile- bilecek safdil buldukları müddetle teşebbüs edeceklerdir. kendileri ve iğfal edilenleri kanunların kuvveti karşısında mükerreren âciz kaldık- ça, bu nesil nihayet dönecektir ve dönmektedir. Bu hâdiseyi de irti- cai vesilelerle tahrik etmek iste- mişlerdir. Siyasi mahiyeti vesilesi- le söylüyorum, bu da bilhassa hu- dut haricinde sun'i olarak teşkil e- dilen bir takım cemiyetlerin si- si emeller telkini suretile halkı am ettirmek hevesleridir. Her Wan'atin taklidi bir safhası olduğu Tu bilirsiniz. Milliyet arsında mili liyetin de bir takım sahtekârlara, we dolandırıcılara taklit mali yap- mak vesilesi verdiğini görüyoruz. Kendi yaşamalarını temin etmek için diğer memleketlere sahte mil! iyet, sahte siyasi maksat sokmak! İstiyen teşkilit vardır. Ve daima olacaktır. (Bravo sesleri) Hareket az sürdü. Kıyama işti- rak etmiş olanlar şiddetle mukabe-| İeye ve cezaya maruz kaldılar. Ta- kip olunanlar tekrar geldikleri hu- dutların haricine çıktılar. Memleketler arasında, âli siya- set ve menfaat mülâhazaları bey nelmilel siyasette bir çok eksiklik- leri ve mahzurları hoş görmeğe ve tahammül etmeğe O sevkedebilir.' Bunlar siayset hayatında daima! vakidir. Ama bir takım noktalar| vardır ki onların âli siyaset ve men! faat ve ya herhangi bir mülâhaza- ya feda edilmesine imkân yoktur. Bu esaslı noktaların başında hudut ların emniyeti ve bir memleketin komşusunun dahili asayişine her- hangi bir suretle fena müessir ol- Ne oldu da gene bu on üç mil- yon Türk yeni ve daha iyi şerait te kendisinin bu sefer ancak yüzde biri kadar olanr idare edemiyecek ve hele kanuna karşi çıkan bir a- vuç çâpulcuyu nihayet bir kaç gün- de yola getirmek iktidarından mah rum addedilecektir. (Şiddetli al- kışlar) Arkadaşlar; Bu mektepte size hocalarımız her gün hassas vazife- den ve şefkatten bahsettiler. Cüm- huriyet bütün manası ve mevcudi- yetile haksızlıktan korkmak, elin- den geldiği kadar şefkat ve yar- dım etmektir. Fakat halk idaresi- nin, bir çok defalar bir çok vesile- lerle tecrübe ettik ve söyledik, gü- ler yüz ve şefkatli gözünden ayrı- ip ta ona düşman gözile bakıldığı! zaman, karşısıdaki meleğin nasıl tunç bir çehre alduğu derhal görü- lür. Mesele cümhuriyette, cümhu- riyet ailesi içinde vatandaşların| şefkati ve yekdiğerini severek ya- şayabilmeleri ve bu nimeti idrak etmeleridir. Eğer bunun haricinde herhangi birisi, gaflete. düşerse, ne kadar dikenli bir yola bastığını| tecrübe edecektir. Onun hazin aki- betinden kurtarmak kimsenin ikti-| darında değildir. Milli para ve milli iktisat vazi- yetine-de temas etmeden sözümü! kesmek istemem, Geçen seneki bü- yük buhranın geçirdiği safahatı bilirsiniz. Aldığımız neticeleri, si yormamak için, iki üç cümlede t rar hulâsa edeyim. Bunlardan bi- rincisi bir defa milletin kendi bün yesine ve memeleketin iktisadi kuv vetine itimat eti r ki buhranın en şiddetli zamanında kendisini gösterdi, ve en müessir tedbir ola- rak büyük müşkülâta sür'atle gale- be etti, Bununla beraber femni ola- rak ciddi tedbirlere lüzum vard Bu tedbirlerin başında milli t ruf gelir. Milli tasarrufu milli ha- yalın her şubesinde ve her istika- metindeki itabatını burada uzun! uzun tafsil etmek istemem, Fakat mak arzusundan mülhem olmama- sr vardır. Bunlar esaslı noktalar:| dır. Binanealeyh bunların hallolun ması lâzımdır. İki memleket arasın da büyük siyaset ve büyük dostluk! emellerine kapılmadan evvel nor-| mal münasebet tesisine imkân olup! olmadığının âşikâr olması Tâzım-| dır. Bunun mebdei hudutlar üzerin de emniyet ve yekdiğerinin asayi- şins süikastten çekinmektir. (Al-| kışlar) o Çünkü arkadaşlar; bir memlekette hatta o memleketi ida- re eden kuvvetlerin arzusu hilâfr- na olârak diğer memlekete k arşı mütszaviz ve ifsat edici bir takım teşkilât, hatta bu memleketin mü- samahası yüzünden vücut bulsa bile bunun mes'uliyetinden teberri etmek mümkün olamaz. Mes'uliyet doğrudan doğruya manevi ve siya- si bir mes'uliyettir. Bilhassa istik- bale ait olan ahlâki mes'uliyet hep sinden fazladır. Çünkü böyle te- maslar en nihayet iki memeleket arasındaki münasebatı zehirler ve bundan tecavüze uğrıyan taraf, ki biziz, nihayet meşru bir müdafaa icabatı karşısında kalır. Hiç kimse- nin izzeti nefsine dokunmak hatı- rımdan geçmez. Anlaşılmalı ki mşeru müdafaa vaziyetinde kalın- ca onun i an bu memleke- tin çekineceğini zannetmek yan- ış bir hesaptır. (Bravo sesleri, sü- rekli alkışlar) Meseleyi şurada ve burada izam #ttiklerini işitirim. Bilhassa genç arkadaşlar bu gibi hâdiseler kar- şısında soğuk kanlılıklarını bozma! malıdırlar. Bilâkis kendilerine dü- şen vazifenin kıymetli olduğunu düşünerek o vazifeyi ifa etmek için bütün kuvvet ve salâhiyeti ken dilerinde görerek bir nevi haz his- setmelidirler. İyi vazifeye gitmek hazzı. Bu vazife bizi bilmek istemi yenlerin tahmin ettikleri kadar güç değildir. Bu memleket, bu on üç milyon Türk bunun dört beş misli milli noktai nazardan bir çok tet- kikat göstermiştir ki döviz olarak bu memleket ilk seneler için üç mil yon İngiliz lirası kadar tasarruf et- mek mecburietindedir. Bizim ilk gündenberi aldığımız tedbirler böy le üç milyon İngiliz lirasmı tasar- ruf ettirecek istikamettedir Ve bu tasarruf vaki olmaktadır. Bu suret- lerle milli para kıymetini muhafa- za ediyor. Üç milyon İngiliz lirası- nı daha az sarfetmek mecburiyeti olunca harici borçlara temas et mek gayri kabili içtinap bir netice olmuştur. Cünkü döviz sarfiyatı zannolunduğu gibi yahut işaa olu- nacağı gibi gayri müsmir masraf değil büyük sanâyi âleminden te- darik olunan vasıtaların yani niha yet memleketin ihtiyacına ve ya in- kişafına yarıyan malzemenin delidir Bunlardan tasarruf etmek büyük fedakârlıktır. Fakat her fe- dakârlığın başında passif olan te- iyeyi tevzin mecburiyeti gayri ka- bili içtinap bir zarurettir, Harici borçlara bu noktadan temas ediyo rum, tetkikat bu zaruretleri vuzuh ile meydana çıkarmişıtr. Ve sabit olmuştur ki bu memleket herhangi bir taahhödünü ifa etmekten sun'i olarak kendisini kurtarmak için herhangi bir gayri müstakim yola gitmemiştir. Milli parayı tutmak i- çin aldığımiz tedbirler ciddi idi. Milli parayı behemehal korumak için alacağımız tedbirler daima cid di olacaktır. Bu husustaki kararla. rımıza hatta muarızlarımızın toz kondurmalarına ihtimal (yoktur. Zaten aldığımız müsbet neticeleri başka türlü elde etmeğe de imkân yoktu. Mali veziyeti ıslâh etmek i- çin ihtiyar edilen fedakârlık haki»); katen nazarı dikkati celbetmeğe lâyıktır, Vergi olarak bu memleke- tin verdiği para bu milletin umumi hizmetler için verebileceği azami hudüda v iğ Başvekilimiz müteakiben dö- kıt'alar üzerinde, dört beş misli nüfus arasmda asırlarca mevcudi- yetini göstermiştir. (Şiddetli alkış-|mülâhazalar serdetmiş, bu hususta | Başvekilimiz yarın (bugün) 17de « İ alman tedbirlerin paramızı tehli. Istanbula hareket edecektir. lar, bravo sesleri) viz hususudaki imsakin lüzumun- dan bahsetmiş, tasarruf hususunda kede birakmıyacak vaziyette oldu- ğunu söylemiş, harici borçların kat'i şekilde halli lâzım geldiğini izah buyurduktan sonra şöyle de- vam etmiştir: “— Günün güzel hâvadislerin- den biri olmak üzere şimendifer- lerimizin Anadolunun yarısını aş- tığını işitmişsinizdir. Bizim şimen- diferlerimize tariz ederler, tarizle- rin başlıca mesnedi bunların sev- kelceyşi hatlar olduğu iddiasıdır. Vakıa milletlerin şimendifer inşa- atmda böyle nazariyeler vardır. İ Askeri hatlar, iktisadi hatlar gibi. Bir hat münhasıran askeri maksat için yapılmışıtr iddiası o zaman oğru olur ki memleketin iktisadi ve idari ihtiyacı için o hat lüzum- suz olsun. Bir memleket ki en ip- tidai ihtiyacatını tatmin edebilmek! için bu şimendiferlere muhtactır.! | Onların bin evsafı içinde yalnız sevkalceyşi mahiyetlerini tebarüz ettirmeğe çalışmak ve bilmektir, ve ya kasten tariz etmektir. Niha- yet bir erzak arabası elbette srra- sında silâh ta, ilâç ta taşır, Yapılan şimendiferlerde sırasına göre va- zifesini ifa edecektir. Bu itibarla sevkelceyşi ehemmiyeti vardır de-| nebilir. Peki efendim, hatlar Ana- dolunun yarısma erişti ve mem- leket iki misli daha kuvvet buldu. Fena mı oldu? Elbette daha iyi ol- du. Nihayet israr edilirse bütün faydalar yanında sevkelceyşi vazi-| feleri de vardır. Ve ondan da bu! memleket kuvvetli ve müstefit ©- lur. Kuvvet iktisadi ve medeni yol-| a bir milletin inkişafı için gayri lâzım değildir. Milli hayatı takip ederken ilk gündenberi dikkat ettiğimiz nokta her sene biraz daha ileri gitmiş ol- mak ve müşkülât ne kadar çok olursa olsun devir devir hesap gö- rünce yeni bir şey yaptık ve yeni bir merhale atladık diyebilmektir. Bilhassa genç hukukçularımız bu Çünkü vakit vakit böyle muhasebe! yapılırsa ileriye öğr gidildiğini bilmek ihtimali Kuvvetli: olduğunu! görmedikçe hayat manasız bir yük! ten ibaret kalır. Bunumla sebatı ve tahammülü zayıf olanları müşkül zamanlarda işin neticesi çıkmıya- cak gibi bir fikre saplanıp meyus olmalarına hak vermiş olmak iste- mem. Bilâkis onları korumak iste- rim. Muvaffakiyet arzu edildiği gibi sühuletle kapısından geçilir bir mahiyet gösteremez. Bilâkis her defasında muvaffakiyet yolun- da rastgelinen mânileri insanların lancak çalışarak aşmaları ile elde ledilebilir, i &5Arkadaşlar ömrünüz, gene tek- İrar edeyim ki, nların karışık dertlerini dinlemekle geçecektir. Dilerim hükümlerinizde fevkalbe- şer dereceye çıkan bir adalet zih- niyeti sizin rahberiniz olsun. (Şid- be-! detli ve sürekli alkışlar) İ Bu a:-ada (o mezunlardan Sabriye H., söz alark bilhassa de- di ki: — “Bugün dileğimiz, aldığımız hakiki feyizleri, inkılâp O prensip- lerini Türk dünyasınm en uzak noktalarma kadar yaymak ve o prensiplerle mütezat bir mahiyet gösteren ananeleri, tarayıp atmaktır. Yürüyeceğimiz yollarda Türkün adalet ihtiyacımı temin için her türlü ferağat ve fe- dakârlıkla hakka karşı hürmetkâr, zulme karşı biaman hareket ede- ceğiz. Hariçten de milli varlığımı- za vaki olabilecek hukukt ve ya fült ihtilâfkâr tecavüzlere karşı süngülerimizin yanında haktan ay- rılmıyan kudret ve kuvvetimizle Türkün varlığını kanımızm son Idamlasına kadar müdafaadan çe- inmiyeceğiz. Önümüzdeki parlak istikbalin siz hazırlayıcıları, bizler de bekçileriyiz.,, Sabriye Hanım çok alkışlandı. Başvekilimiz yarın gelecek Ankara, 28 ( Telefon) — | tulmuştur. asilerin her *) dan çevrilen ihata çenberi köhnelikleri| Zare “İğ Makedonya yepmek Istiyenler muvaffek olamıyecakler Tayyarelerimiz cenuba yetişti NE taya Mep a Cenup hududumuzda vaziyet Şark vilâyetlerimizdeki vaziyet hakkında varit olan son bhaber- lere nazaran harekâtın merkezi sıkleti muvakkaten Hakârı vilâ- yetinme intikal (ettiği anlaşıl- maktadır. Burada Musul cihe- tinden hududu geçerek(Oramar) nahiyesine tecaviz eden yüz kadar şakinin ihata ve imhası mev- zu bahstır. ( Oramar ) nahiyesi | hakârı vilâyetinin (Gevar) kaza- sı dahilindedir. Buraya tecavüz eden şakilör her taraftan rüc- at yolları kapanmıştır. Barzan şeyhine mensup olan bu şakilerin pek kısa bir zamanda (Zeylan) deresinde üç bin asinin uğradı- ğı akibete varacaklardır. pek sıkı bir şekilde (alınan tenkil tedbirlerine göre bu şakilerden hiç birinin diri kurtulması muhtemel değildir. Musul hududuna mün- | tehi bütün geçitler, yollar tu- tarafın- ar- tık daralmağa başlamıştır. * Hududa tecaviz "eden şikilere ağır zayiat verdirilerek yerlerin- de tenkil edilmiştir. bu hususta derhal yetişen “tayyarelerimizin çok büyük hizmeti olmuştur. Kürt eşkiyasını teçhiz ederek | hudutlarımız içersine sevk eden düşmanlar şark vilâyetlerimizde bir Makedonya vücuda getirmek maksadını takip etmektedir. Fa- | kat bu maksat hiç bir vakıt hasıl olmayacağı gibi bu yolda teşebbüsatta bulunanların akr- betide emsaline ibret olacaktır. Ağrı dağında Dağda çevirme kolunn teşkil eden ileri kıtaatımız, çok ağır müşkülâtı fedakârlıkla iktiham ederek yalçın kayaları çengelli iplerle tırmanmışlardır, donmuş lâv sellerinden korkunç setler arasında mevzi tutmuşlardır. Dağ ve sabra topçusunun, ağır makinelilerin takviye ettiği kıta- atımız mevki ve vaziyete tama- men bâkimdirler Yürüyüş ve tarama harekâtı çok muntazam bir proğram üzerinde © yapılacaktır. £ İhata hattının tatbikat başlan için en elverişli yeri Iğdır Delican olduğu ve buradan ileri yürü- nüleceği ihtimal dahilindedir. Havai o bombardıman devam ediyor, Teymis diyor ki... Taymisin Istanbul muhabiri Kürt isyanı hakkında şu malü- matı vermektedir. “Kürtlere kar- şı vuku bulan hareketlerin ilk safhası bilmiş sayılabilir. Bu saf- ha, İran tarafından Türk erazi- sine tecavliz, Van gölü şimalinde ciddi bir kıyam, şimali Kürdis- tanın bazı aksamında igtişaştan ibaret idi. Âsi kürtlerin Türkleri mağlüp ederek .—. bir kürt devleti tesisini o umdukları, gayet aşi- kârdır. Âsiler buna muvaffak olamamış, fakat ümitlerini de | kesmemişlerdir. Harekâtın ikinci safhası Ara- Mahmut Sadık Bey D aima şen olmak, daima olup biten hadiselerden bir iki kahkahaya zemin ve mevzu aramak itiyadında olan bu sütuna bugün ma- tem ve elem dolu satırlar serpiyorum, Mahmut Sadık öldü. O, necip çebresinde, ya- şadığı bulaşık devirlerin kor- kunç mikroplarma bir tek yer vermemiş, ıstırap, ve za- ruretin altında ruhunun âsa- letine küçük bir toz kon durmamıştı. Türk muharçir- lerinin en yaşlısı, bu yüksek alınlı hayatın, belki, ikbal ve refah şeklinde hiçbir mö- kâfatını görmedi. Fakat, onun yanında birer muhbir gibi çalıştıktan son- ra Sadrazam, Nazır olanla- rn ölümüne dökülmeyen göz yaşlarını genç, ihtiyar bütün bir irfan âlemi Malh- mut Sadıkın mezarı önünde dökecek. Rahmetli Mahmut Sadık Bey, takvimden yap- raklarını yazarak Türk ga- zeteciliğinde bir çığır açmiştı. Ne acıdır ki bugün benim bu zavallı fıkram yüksek bir hayat takviminin son yaprağı üzerine yazılmış gi- bi oluyor. Üstatla iki sene evvel ayni trende Ankaraya kadar git- miş, ayni masada yemek yemiş, gülmüş, eğlenmistik. O; şimdi tek başına ve ebediyen susarak dönülmi- yecek bir sefere çıkıyor. Ona değil, öksüz kalan Türk matbuatına acıyınız. Topln İğne tem rat dağı etrai ediyor. Ararat dağının üzerinde ve etrafında binlerce âsi kürt gayet müstahkem mevkilerde tehassun etmişlerdir. İrandaki kürtler de bunlara yardım ediyorlar. Türk erkânı harbiyesi bu kürtlerin kisa bir zamanda tenkil edilmiyecek- lerini anlıyarak uzun mücadele için hazırlıklarda bulnnmuştur. 60,000 den aşağı olmıyan as- ker ve jandarma ile 100 tayyare Van ve Bayazit etrafında tahşit olunmuşlardır. Bu kadar büyük bir kuvvet isyanı bertaraf etmeğe kâfidir. Hükümet biç bir şeyi tesadüfe bırakmak istememektedir. Fakat. Türkiyenin mali mö- Zayaka içinde olduğu sırada bu kadar masraflı harekât ile meş- gul olması teessürü mücip olacaktır. Gazi Hz. nin beyanatı Gazi Hz. nin İran hakkında verdikleri tevecclibkârane beya- nat, İran sefareti tarafından tel- grafla Tahran'a bildirilmiştir. Efganistanda Yeniden isyan mı çıktı ? Kâbil, 28 (A.A.) — Havas ajansı bil- diriyor: Kühistanda yeni bir (isyan çıkmıştır. Asiler sayfiyede bulunmak ta olan kralr ele geçirmek istemişler, fakat bu teşebbüslerinde muvaffak ola mamışlardır. Asiler, hükümet merke- zine 20 kilometre mesâfeye kadar yak- laşmışlardır. Bu havalide şiddetli bir galeyan ve kolera hüküm sürmekte “dir,