Çarşı tamire muhtaç, fa- kat aldıran yok! Kubbeler çatlamakta, seneye varmadan bir sıvalar dökülmekte, 10 harabe ile karşılaşaca- ğımız anlaşılmaktadır Çarşının dertleri saymakla | bitmiyecek kadar çoktur. Bun- ları ehemmiyet itibarile sıraya di- zersek tamir meselesi en ön saf- ta gelir. Tamire ihtiyaç var, fakat... Çarşı Otamire (o muhtaçtır. Damları yosun tutmuş, kubbeleri çatlamış, camları o kırılmıştır. Yağmur sıvalar dökülmekte, bu suretle husule gelen çirkin manzara yer- li yabancı herkesi müteessir et- mektedir, “E.. Buda dert mi? Tamire | muhtaç ise tamir edilsin!,, Diye- ceksiniz. Hayır, mesele hiçde bir sözle bitecek şekilde değil. dir. Tamir edecek kim? Beledi- yemi, evkafmı, hükümetmi, dük- kân sahipleri mi? Tik üçü bu işle alâkadar değildir. Çünkü çarşı dediğimiz gibi hususi bir mülk- tür, Dükkân sahipleri mi? Tamir üzumunu takdir etmekle beraber bu işe onlar da yanaşmamakta- dırlar, Çünkü çarşı sakfı müşte- rek olan bir binadır. Zemin Alinin, Velinin, Ahmedin, Meh- medin, fakat tavan herkezindir. Binaenaley herkes işi birbirinin / Üstüne atmakta, onlar bu mü- nakaşa ile meşgul iken çatlak- lar daha fazla büyümekte, sıva- suları içeri sızmakta, | lar daha fazla dökülmekte, va- ziyeti gören mütehassıslar “on seneye varmaz burada bir tek dükkâncı kalmayacaktır demek- tedir. Uzun senlerden beri tamir cak, belkide çökecektir. 310 senesinde ne yapildı? Fatih zamanında yapılan çarşı şimdiye kadar hiç tamir edilme- mişmidir? Çaresizlik © içinde bunalanlar bunu da araştırmak- ta ve tetkikleri neticesinde şun- ları öğrenmektedirler; Çarşı bir çok defa tamir 309-310 senesine rastlar. O za- man İstanbulda büyük bir hare- keti arz olmuş, bu felâket ne- ticesinde (kapalı (o çarşının da mubtelif yerleri yıkılmıştır. Hü- kümet imar faaliyetine girişince bugünkü vaziyet ile karşılaşmış, işi kimse üstüne almamış, niha- hayet meclisi vukelâi topla» narak mes'eleyi mutena bihayi arizü amik tetkik ve mütalea eylemiş, neticede keyfiyet Nafia Nezareti Celilesine havale buyu- rulmuş. Bir komsiyon kuruluyor Nafia vekâleti hakkı velâyeti | haiz bir komsiyon teşkil etmiş, bu | komisyon çarşıyı imar etsin denilmiş, komisyon toplanmış, aza « VAKIT sin tefrikası: 18 İİİ KATIL laci Yazın: &, $ Van Daya Ses sert ve berraktı, Tam bir aktris sesi, Lâkırdı ederken gülüyordu. Yalandan fakat alay- «cı bir tebessüm, Markam nazik ve ciddi söze başladı: — Mis Sen Kler, Bensonun katli işinde methaldar olduğu- muzu biliyorsunuz. Sizi ittham eden deliller pek büyük. Bu hususta bir karar vermezden evvel size bazı sualler sormayı münasip gördüm. Henüz serbestsiniz, bu ser- bestiyi hüsnü istimal edeceğiniz ümidindeyim. Kadın Markama müsteh- uv. e ii ; a Nakleden: Ömer Fehm | zi müstehzi bakıyordu. — Bilmem bu şekkür etmeliyim mi? dedi, Markam aldırış etmedi. Ma- sanın üzerinde duran bir kâ- ğida bakti: a | — Eldivenlerinizle çantanızın | katil hadisesini müteakip ma- | haberdarsınız değil mi? — Çantanın bana ait olduğu- nu tahmin edebilirsiniz. Fakat eldivenlerin benim eldivenlerim olduğunu nereden biliyorsunuz, Şaşıyorum. — Yani eldivenler!“Benim de- gildir,, demekmi istiyorsunuz? görmeyen çarşı delik deşik ola- edilmiştir. Bunların en sonuncusu | | diada nasıl nasihate te- | halli cinayette bulunduğundan İ şimdilik bende kalacaklar, Yeni Postane Ziraat Bankası binayı | satın aldı Postane için yeni bir bina yaptırılacak Aldığımız o malümata güre | şehrimir Ziraat Bankası şubesi- | nin dördüncü Vakıf hanında iş- gal ettiği binadar gelmiş ve banka bir milyon liradan fazla para vererek Yeni Postaneyi satın almıştır. Devlet Bankası- | nın teşkilinden sonra her iki banka şubesi buraya taşinarak bir binada çalışacaklardır. Diğer taraftan bu vesile ile şehrimiz postanesi için asri ve muntazam bir bina inşa edile- cek ve bnnun mahalli kara ve deniz nakliyatma yakın olması için tam Eminönünde seçile- cektir. ———— — zun boylu düşünmüşler, taşın- mışlar, doluya koymuşlar alma- mış, boşa koymuşlar dolmamış nibayet, şu dükkân sahiplerini bir çağırtıp konuşalım, fikrinde karar kılmış. Dükkân sahipleri nerede? Fakât sahipleri koydunsa bull Kimi taşrada, kiminin ikamet- gâhı meçhul, kimisi yetim, kimi- si meflüç imiş. Velhasılı kelâm vaki olan davete dörtte üçü | gelmemiş. Bunun Üzerine alâka- darlar Bismillâh diyip işe giriş | mişler. Evvelemirde Ziraat ban- kasından 40000 altın borç alın- mış. O vaktin Nafia nazırı Mah- mut Celâlettin paşa hu parayı komisyon emrine vermiş, Taş getirtilmiş, usta çağrılmış, mü- hendisler ayrılmış ve tamire baş- lanmış Ziraat bankası meseleyi — Hayır böyle bir şey söyle- medim: Mademki benim hangi renk ve biçim eldivenlerden hoş- landığımı, ne numara kullandığı- mı bilmiyorsunuz; böyle bir id- bulunabilirsiniz, di- ye soruyorum. — Bu eldivenler şu halde si- zin degil mi? — Eğer uçları sivri ise ve be- yaz karaca derisinden yapılmış- salar, evet! Bilmem mahzur var mı, yok mu? Eğer yoksa lütfen onları bana veriniz! — Maalesef, Bu arzunuzu ya- pamadığıma müteessirim, Onlar Kadın omuzlarını silkti. Biraz sonra sordu: — Cıgara içmeme müsaade eder misiniz? Markan Oomasasınm gözünü çekti. Bir paket “Benson and Hedges,, çıkararak uzâttı. — Yoo, hayır benim cıgaram var. Teşekkür ederim. Siz yal- İ sahibi bulunmayan dükkânlara İ dına için için kızdığı belli idi. 3 — VAKIT 29 Temmuz 1730 — 'Darülbedayi neler yapı- yor, neler yapacak ? Rejısör Ertuğrul Muhsin B. izahat veriyor Tiyatro mevsiminin yaklaşması dolayısile yalan yanlış bir çok yazılar yazılmaktadır. Bu me- | yanda Darül bedayiden isti- falar © olacağı, aktörlerin dram ve komedi si nıflarına ayrıla- cağı, yeniden sınıf ve dere” ce farkları vik cuda getirile- ” , ceği de mev- zedbahis olmuş“ tur. Dün bir mu- harririmiz reji- sör Ertuğrul Muhsin Bey ile konuşmuştur. Muhsin B. muhtelif meseleler hakkında şunları söylemiştir: Yunanistana davet “Yunanistandan Güzel san'at- lar birliği namına bir zat şeh- rimize geldi. Darülbedayii Atina ve Selânikte on beş temsil ver- mek üzere davet etti. Bu daveti mensup olduğumuz müesseseye yani Şehremanetine yazdık. İzin verilirme gelen zat ile temas edecek, mutabık kalırsak gide- ceğiz. Samsundan da muhtelif defa- lar çağırıldık. Hatta Samsunlu- lar Emanete de ayrıca müracaat etmişlerdir. Yunanistan olmazsa Samsuna gitmek istiyoruz. İ Temsillere ne zaman başlanacak Temsillere İ teşrinevvelde baş- lanacaktır. On beş gün evvel de provalara mübaşeret edilecektir. Evkafn devrederek işin içinden sıyrılmış, Evkaf alacakları tahsil, vazıyet etmiş ve bunları birer birer satmağa başlamış. Her iş olup bittikten. sonra komisyon azâları yine bir araya elmişler, hesaplamışlar. - leyli m geri var? — 2500. — Biz bu işe kaç para har k? Diz ağızlığımı lâtfediniz . Çünkü onsuz içemem. Alışkanlık! Markam tereddüt ediyordu.Ka- Nihayet: — Hay hay dedi. Onu size ödünç olarak verebilirim. — İşte buyurun! Ha, şimdi Mis Sen Kler bize çanta ve eldivenlerinizin na- sıl olup ta Benson'un evinde bu- lunduğumu anlatın, “bakalım ! —Bunu size anlatamam, Mös- yö Markam! — İyi ama bu mukabele hak- kınızdaki şüpheleri kuvvetlen- direcek yeni bir delildir. — Vallahi bu da bence pek ehemmiyet verilecek bir şey değil! — Ehemmiyet virirseniz iyi edersiniz. Ben olsam şimdiki mevkiinizde kalmak istemezdim. Hem bizim bildiğimiz yalnız bun- lardan ibaret değil. Kadının gözlerinde yarı müsteb- zi, yarı istifhamkâr bir bakış: Ertuğrul Muhsin B. istifalar Darülbedayiden istifa (o ede- cek kimse yoktur. Aktörlerin dram ve ko- medi sınıflarına ayrılacağı da doğru değildir. Darülbedayie girmek için mü- racaat eden er- kekler pek çok. Fakat kadın bu: lamıyoruz. Sah- neye uygun ka dın — bulduğu” muz takdirde kendisine dol- gun ücret veri- lecektir. Mektep Tiyatro mek- tebinin iki sene evvel yapılan İ nizamnamesi yeniden murakabe İ encümeni tarafından tadil edildi. Yakında tasdik edilmek Üzere Maarif vekâletine gönderilecek- tir. Mektebin bu sene açılaca- ğını ümit ediyorum. Darâlbedavi için Darülbedayiin yeni nizamna- me ve talimatnamesi de murs- kabe encümeni tarafından hazır- lanmaktadır. Talât B. ve Halide H. Ankarada bizden ayrılan Ha- lde H. ve Talât B. yakında darülbedayideki eski yerlerini. alacaklardır. Raşit Rıza. Beye . gelince kendisini canü gönülden aramızda görmek i stiyoruz ve kendisini bekliyoruz. Bu sene gene seçilmiş eserler temsil edilecektir. Musahip Zade Celâl, Vedat Nedim, Galip ile Hasan Rasim Beyler şimdiden eser verenler arasındadır. — 40000 lira. — Dükkân başına ne düşüyor? — Şu kadar. Tabii bu para hediye edilecek değil ya. “Bedeli icarla mahsup edin!,, emri verilmiş bu yılan hikâyesi'de böylece bitmiş. Yine böyle yapılamaz mı? Bugün de böyle yapılamaz mı? Yapılamazsa başka yol yok mu- dur? Bunları yarın anlatacağız. Demek benim aleyhimde çok kuvvetli (odelilleriniz var, öyle mi? dedi. Markam bu suali (oçevapsız bıraktı. Başka bir sual ile mu- kabele etti: — Bensonu iyi tanır mı idiniz? — Çantam ile eldivenlerim evinde bulunduğuna göre böyle bir suale mahal var mı? — Sizinle çok yakından alâ- kadar oluyordu, değil mi? — Maalesef evet. İyi ama efendim ben bu zatın bana karşı gösterdiği âlicenaplığı hi- kâye için mi buraya getirildim ? Markam buna da cevap verme- di. Suallerine devam ediyordu. — Mis Sen Kler, Bensondan ayrıldığınız Ozaman tam gece yarısı idi. Halbuki evinize saat birde döndünüz. Bu bir ( saati nasıl irdiniz? — Siz neler de biliyorsunuz Müddei umumi Bey! Evime git- tim, (Bitmedi)