u miştir “we 2 — VAKIT 24 Temmuz hareket etmiş ve dün akşam beş i buçukta limanımıza gelmiştir. Yolcu salonu yakınındaki rıhtı- © ma daha evvel Karadenizden ge- © len “Dumlupınar,, vapuru yanaş- mış, “Adnan,, vapuru açıkta de- © mir atmıştır. Haydar Rifat B., merdiven in- İN girilince hemiön inmiş, bir sandala) atlamış, vapurdan çıkan ilk yolcu © olarak Galata rıhtımma doğru yol © almağa başlamıştır. Haydar Rifat B., kurşuni bir elbise giymişti. Şapkası elinde, et- rafına bakıyor, seyahatten yorgun © olmasına rağmen neşeli (görünü. yordu. Saat altıda sandaldan rıhtıma çıkınca, bir müddet gazetecilerle miştir. Haydar Rifat B., seyahati ve hakkında verilen hükmün tasdiki © rafındaki muhtelif suallere karşı bir muharririmize şunları söyle İstanbuldan on gün evvel — çıktım. Elli büyük, sık sahifeye va ran lâyihalar, hukuk müderrisle- rinin ve ileri gelen hukukçuların mütaleanameleri ve saire başmüd- © dei umumiliğe yeni gitmişti. Daha Temyiz mahkemesine verilmemiş- ti. Bu kadar sür'atle mahkümiyet © kararı, benim hakkımda da görük memişti, beklenemezdi. — Firar şayiaları hakkında ne diyorsunuz? — Fethiye ile Rados adası, her © vakit mevcut'iyi bir motörle dört - beş saattir. Bodrum ile İstanköy arası kayıkla bir saattir. Kuş ada “sı ile Sisam keza. Vapur hep bu © mükabil iskelelerimizi tutar ve kar şısahiller birer merdiven basama- ğı hükmündedir. vapur Radosu tutmuştu. İçerde Muğla valisi ve jandarma kuman- danı vardı. Bana çıkmamın fena olacağını söylediler. “Zaten çık- miyacağım!,, dedim. Vapur Rados limanına girince bir kere İtalyan sularındadır. Sonra İtalyan liman kümandanı, jindarması vapura gi — ver. Çıkan yolcuların avdetine ka- dar vpuru tesellüm etmiş bir. hal- © dedir. Herkes çıktı, ben çıkmağa mahal görmedim. — Giderken biletinizi yalnız. © “Haydar,, ismini vererek almanız etrafındaki tefsirler hakkında birl Doktorun bu sözlerinden hafif > yablu, iptidat hisli karta bir şey anlıyamıyordu. Zira bu sözlerin, li sağ e sağ tığından, rıhtımda boş yer kalma-! © görüşmüş, sonra kâtibi ve diğer bir! “ zat ile birlikte bir otomobile binip - Teşvikiyedeki apartımanına o git- Esasen gelirken! LİMUHARRIRI: SELAHATTİN ENİS 1930 e İsmet Pş. Hz. Önümüzdeki hafta şeh- rimize gelecekler Başvekil İsmet Pş. Hz. önü- müzdeki hafta zarfında şehri- mize gelecek ve Yalovaya gide- cektir. Başvekilimiz Istanbuldan avdetten sonra dairei intihabiye- leri olan Malatyada harici 'siya- setimiz hakkında bir nutuk irat edeceklerdir. söyliyeceğiniz var mı? — Ben, her sene Avrupaya gi derim, Her gidişimde daima pasa- portum “Haydar,, diye alınır. Ses bep, nüfus kâğıdında «Haydar Ri- fat» değil, “Haydar,, yazılı olma- sıdır. Yola çıkmak münasebetile İzayiinden nüfus kâğıdı istedim. Nüfus kâğıdım, biletimi alacak a- damımım elinde idi. Nüfüs kâğı- dına göre alınmıştır. Kaçacak adam, “Anafarta,, va- purile mi kaçar. Bilet, mutlâka isim verilerek acenteden mi alı- nır? Buradan Edirneye tren on iki saatte gider ve yirmi defa Yunan hududundan geçer. Buradan ka- çılamaz mı idi? — Fethiyeye niçin gittiniz? — 21 günlük mahkümiyetten sonra ben de herkes gibi serbesti tim, şezmeğe gittim. Yolculuğum çok iyi geçti, yalnız beni mütees- sir eden bir nokta varsa o da güya! memleketten casus kaçıyormuş gi- bi bir kaç iskelede süngülü jandar maların ve zabitlerinin vapurun etrafımda kayıklarla dolaşmasıdır. Kibar İzmirde buna tesadüf etme- dim. Haydar Rifat B., son söz olarak ilâm gelince usulen müddei umu- imiliğin muayyen bir müddet mü- saade vererek kendisini hapisane-) ye davet edeceğini söylemiş ve gü- lümsiyerek ilâve etmiştir: — Bende icabette kusur et- mem! Haydar Rifat B., hakkındaki i- lâm müddei umumiliğe gönderil- miştir. Bugün kendisine tebliği muhtemeldir. İzmirden gelen malümata göre, Haydar Rifat B., vapurdan “Hiz- met,, başmuharririne hususi bir mektup yollamış ve bu mektup, si- yast nezakete muhalif bulunarak neşrolunmamıştır. Haydar Rifat : B., bunda Mahmut Esat Beyle ad- iliye hakkında bazı mütalealar ser- dediyormuş. | kere bile elini tarağa götürüp sa- çını kesmek ve yahut musluk başı» na gidip yüzünü yıkamak hatırma gelmezdi. Bilâkis yatağının içinde ğenerek üç çift almış olduğu ipek batağa gömülerek zevkle geviş ge- > çoraplara sekiz çıft ilâve edeme-'tiren bir mandanın atalet ve reha- — dikten, ve yahut bilmem hangi vetile esneyip gerinirdi. © meşhur fabrikanm pudrasını, kre- | Böyle günlerde Doktorun en mini alıp lâvantasımı alamadıktan|büyük azabı, kabinesinden evine sonra ne kıymeti vardı? © «na rağmen Dilşat H. o kadar ka- ba ve maddi ruhlu bir kadındı, Or-|taT S 10Temmuz! EE 22 sene evvel Hürriyet nasıl ilân edilmişti? 1324 — 10 Temmuz (1908-23 Temmuz) Osmanlı imperatorluğu | işin çok mühim bir dönüm nok- tası idi. Bu, tanzimattan beri devam eden asrileşme bareketi- nin son safhasını işaret eder. 10 Temmuzun memlekete ne vadet- tiğini ve inkılâp yolunda neler vücuda getirdiğini bep gördük. Son yirmi iki senelik hadiseler Türk cemiyetinin 10 Temmuzdan | nasıl ilham aldığın en iyisurette | izah eden vesikalardır. Artık tari» he karışan 10 Temmuz bizim için Türk milletinin medeniyet dünyasına girişi itibarile açtığı hayırlı merhalelerden biridir. Bir merbale olmak ye mutlak bir ibtilâldi. İstibdada karşı kalkan bir eldi. Ayni za- manda ha; mühim tesir- ler birakan 10 temmuz ihtilâli çok meraklı safhaları olan bir ibtilâl hareketidir. Bilhassa genç Temmuz ibtilâli memleke- taksim için itilâflar akdetmeleri ihtilâl komitesini bir an evvel harekete geçmiye icbar etti. (1908) senesi haziran ayında ih- tilâlin bütün tertibatı alınmıştı. İhtilâi nerade yapılacaktı? Bu çok mühim bir mesele idi. O zaman Osmanlı impera- torluğu arazisi pek genişti. Hareket için en müsait saha Rumeli * idi. Bilhassa üçüncü ordu zabitleri ihlâl komiteşi- ne daha çok merbut idiler, 324 senesi haziranının 20 inci gündü ihtilâl komitesine mensup bir zabit (Resneli Niyazi B.) maiyetinde 160 fadai ile Resne- ce bir kere bile olsun çamaşır de- öiştirdiğini hatırlamazdı. Bilâkis görürdü ki karısı, terden ve pislik» ten kayış haline gelen çamaşırının lâvanta ile memizüç ağır koküsunü teneffüs etmekten bir nevi haz ve Öyle geceler olurdu ki Dokto uykudan uyanır ve hayat ortağı yanma aldığı kadını yeis için de seyrederdi: Yüzünün hatları gül zel olan şu kadın, ruhu kadar cis- maniyetile de ne müstekreh bir den dağa çıktı ve ayni günde Istanbulda mabeyne bir telgraf çekti. Bu telgrafta Kanunu esasinin yeniden ilânı isteniyordu. Temmuz bidayetine kadar Niyazi Beye iltihak edenlerin adedi gittikçe artıyordü. İstanbul hükümeti ibtilâlcileri tenkil için iki tabur asker sevketti. Fakat tenkile gelen kıtalardan birinin bütün zabit- leri ve küçük zabitleri ihtilâl cemiyetine dabil idiler, Bu vazi- yet devam ederken, 22 haziran- da Manastır sokaklarına ihtilâl komitesinin mührile Obeyanna- meler yapıştınldı ve akibinde bir heyet Manastır valisine hü- kümetin (meşru olmadığını anlattı. Bu defa ferik (Şemsi paşa ihtilâleileri tenkil için tedbriler almağa başladı. Şemsi paşa ih- tilâlin baş düşmanı idi. Neye mal olursa olsun ibtilâli bastır mak istiyordu. 25 haziranda takip müfrezelerine iltihak ede- ceği anda Manastırda ibtilâlci bir zabit tarafından vuruldu. Tem- muz da artık mabeyin ibtilâlin kuvvetini anlamıştı 9-10 tenmuz gecesi * Niyazi Bey kuvvetleri Manastıra doğru harekte geçti. ve şehre girildi. Şehir ibtilâlci- lerin elinde idi. İhtilâl komitesi ayni günde saraya müracaat ederek kanunu esasinin ilânını telep etti... yan ederken Abdulhamit 10tem- muz 1324 de tekrar meşrutiyeti idareye razı oldu. * 23 Temmuz münasebetle dün her taraf bayraklarla süslenmiş ve daireler tatil edilmiştir. Hima- yei etfal rozet dağıtmıştır. Tatil- den istifade eden halk milli bay- ramı kırlarda, plâjlarda geçir- sini verirdi. Zavallı Doktor, çok kere düşü- nürdü: Tek bu kadın, bu pisliğine rağ- men bu kadar güzel, yahut bu ka» dar güzelliğine rağmen bu kadar pis olmasa idi... Istanbul ne divor? Dünkü meşrutiyet O bayfamı münasebetile Fransızca İstanbul refikimiz bir başmakale yazmış- tır. Bu makaleyi aynen aşağıya tercüme ediyoruz: “Bugünkü şenlik istibdat -tim- sali olan bir bastil kalesinin fet- hin istihtad etmiyor, Istibdat , casusluk ve redaetle dolu bir rejimin (o birdenbire yıkılmasını hatırlatıyor. Bundan yirmi iki Sene mukaddem milletin birden- bire uyanması ve matbuatın ku- yuttan kurtılarak şiddetle hücum etmesi karşısında Abdülhamiğin şerikleri kaçmaya haşladılar. O- tur gön müddetle şehrimizde umumi mebani ve bususi mes- könler üzerinde sancaklar (o te- mevvüç elti ve safiyet peya etmiş hava içinde serbest nefes alan milletin iradesini gösterir parlak tezahürler e yapıldı. O zamandanberi Türk vatğinı bir çok elemli devreler geçirdi. Mağlübiyetin - cezasını, dahili harplerin elemlerini duydu. Her birisi en kuvvetli milletleri mah- vedecek tehlikelere maruz kal dı. Fakat bu hücumların kâffe- sine muzafferane göğüs gerdi en müzlim ; günlerinde bugün memleketin mukadderatinı idare ede Gazi Mustafa Kemal gibi yenilmez ve azim sâhibi birre- isin idaresi altında toplanan ve- tan perverler kadere boyun ey- mediler, haklı taleplerinin yeri- ne geleceğinde asla şüphe bes- lemediler. Hali ıslah ve ati için (o durmadan mücadele- de bulundular. Bunlar bu hare- ketleri ile adaletten şüphe 'edi- lemiyeceğini, fedakârlıktan”içti- nabi etmemek lâzım geldiğini mek icap ettiğini ispat ettiler, Etrafındaki seçme vatanperver» ler toplıyan o Mustafa Oo Kemal memleketi kendine düşen vazife- ye ihanet etmiş olan bir hü- kümdar ailesinden (o memleketi kurtardı. Cümhuriyet idaresini tesis etti, memlekete (yeni bir kanunu eşasi verdi. Bu kanun dünyada mevcut kanunların en ahraranelerinden biridir. Bugün yeni Türkiye duçar olduğu dar- belerin açtığı “bereleri. kapat | yor, Tekâmül ve terakki yolun- da yürüyerek dünya (yüzünde lâyık olduğu mevkii tekrar ik- tisap ediyor.,, i berlerimiz | , ler | i siyahlaşıp elbisenin örttüğü İbeşere beyaz kaldığı halde Dilşat (Handa bunun aksi olarak gü İneş gören aksam pudra: ile beyaz, ,çamaşır altında kalan kısımlar kir- den esmer bir meşin halinde idi. Bu kadın için pis ve temiz mef- Onun noktai nazarına göre dün humu diye bir mefhum yoktu. O- yada her şey kabili tahammüldü? tahammül değildi. Bu kadın, halile bir zevceyi, bir kadını değil avdet etmek olurdu. Yatak odasın-| yahlüktu. Ve kendisi İtipkı güneş altında ağır kokusile Doktorun bir ideal adamı olma-|da gayri kabili tahammül ağır bir kedi rn A burnu tahriş eden bir gübre yığı- koku, adeta suya düşmüş bir man halinde yüzerdi. “ta halli bir aileden gelmiş, hafif | Ve Doktorun odaya. girdiği za- iradeli ahmak bir ananın terbiye-|man ilk işi, pencereleri açmak, ©- danın havasını değiştirmek olur» tahriş eden ve kokusu nefesi bo- ğan bir çirkâbın tam merkezinde yaşıyor demekti. | Dilşat Hanımın başındaki saç, çok güzel olan rengine rağmen, taranmamaktan ağir kokulu bir mını hatrlatıyordu. İyi günlerinde bu kadın, bir! denbire değişir, kuvafföre gide rek saçlarını düzelttirir, yüzüne! elektrik masajı yaptırır, manikür de tırnaklarını temizletip tanzim! hizmetçi vardı. Yoksa, ev, diz bo-|dün ifraz ettiği koku ile yüksek)keçe halini alırdı. Sonra iki çiriettirirdi. Fakat bu temizlik ve tan- Bi s ” # * gift yu pislikten geçilmez, tozların bi-|markalı bir lâvanta rayihasının ba) yakutu andıran güzel dudakları, zim, sadece tırnağının ucundan © rikintisinden eşyanın renklerini |litası kadar teneffüsü tahriş ve teş-İhastalık günlerince temizlenmiyen|muz başlarma, ve saçlarından göğ şu suretle giderirdi: viş eden bir koku kabili tasavvur dişlerin arasma sıkışmış ve taaf-İsüne ve sırtına kadar olan sahaya tayin etmek kabil olmazdı. Bazan Dilşat H, hasta olur, beş|değildi. altı gün sokağa çıkmazdı. Bu müd j det zarfında Dilşat Hanımın birlşırları olmasına rağmen Doktor, Gardropta kat kat ipek çama- fün etmiş yemek metrukâtile in- sanm yüzüne ekşi ve fena bir ko- ku neşreden bir dehlizin kapısı his Hanımın derisi iki renkli idi. Gü- neş ziyasına maruz olan insan de- hun için onun kirli “çamaşırlarile iFakat güzel bir kadının ruhu ka-İtemiz çamaşırlarını alelekser ayni idar cismaniyetinin de bu nisbette'gardrobun köşesinde biribirlerile . İkaba, bu nisbette pis olmasi kabili'memzuç ve mahlüt bir hâlde bu- şu! "lardunuz. Tertemiz bir ipek göm- İleğin yanıbaşında ağı yırtılmış ve İdikilmesi ihmal edilmiş bir donu İve yahut kirli sepetine atılacağı yerde tembellikle buraya” tıkılmış pis bir çorabı bir arada: bulürdu- nuz. Maamafih, Dilşat H. fikri” icat İsahibi bir kadındı: i — Binnenaleyh çamaşır değiştire- ceği zaman temiz çamiğşirlarına sinen kirli çamaşırların “kokusunu Evvelâ temiz: çamaşırı | şez- long üstüne serer, sonra lâvabonun üzerinden aldığı pülvarizatörle (Bitmedi)