” z . i—— “YAKIT 25 Haziran 1930 — siyeti ve hayatı umuma malolan | bir adamdır Eğer icap ederse böyle bir adamın umumi hayatı alâkadar etmek noktasından kendisinin hususi hayatı bile tetkik ve taharri edilebilir. Ceza kanununca bir cürüm mahiye- tinde olmasa bile kendisinin resmi hayatına ait bir işte bir kusuru görülmüş ise gazeteler bu ciheti mevzu bahsedebilir. Halbuki gazetelerde yazılan şeylerin esası Ali Cenani Beyin resmi hayatına merbut ve matuf hadiselerdir. Ali Cenani B. Mr- sır seyahatine çıkmazdan evvel B. M. meclisinden iki ay mezu- niyet almak için mektup ile müracaat ettiği zaman kara ci- ğerinden tedavi edilmek üzere (Viyana) ya gideceğini bildir. miştir. Halbuki bir taraftan böy- | le (Viyana) ya gitmekten bahse- derken diğer taraftan ne aile- sine, ne dostlarına, ne şerikle- rine malümat vermeksizin An- karadan harekt etmiş, Adana yolunu tutmuş, Adanada kendi tanıdıklarına tesadüf ettiği za- man onlara da (Gazi Ayintap) a gideceğini söylemiş, Adanada bir gün kaldıktan sonra da Su- riye yolunu tutmuş, Trablus Şama gitmiş, oradan da Mısıra geçmiştir. Bu, gazeteler için her zaman bir ( havadis) değil midir? Bu memlekette ilk gazete çıkmıya başladığı gün resmen ifade «- dildiği gibi bugünün tarihi de- mek olan gazeteler için bunu yazmaktan tabii ne olabilir? Bu- nu yazmıyan bir gazete gazeti olabilir mi? e EN Belki bir memleketin kanun- ları Ali Cenani Beyin bu tarzı hareketinden dolayı kendisinden resmen sual sormaz. Fakat beri tarafta Gazi Ayintap meb'usu- nun siyasi hayatı ile alâkadar olan bir efkârı umumiye vardır ki o Ali Cenani Beyin Ankara- da ve yollarda neden dolayı nereye gideceğini saklamış ol- duğunu mutlaka öğrenmek ister, Aazeteler Ali Cenani beyin Mısır seyahatinden behsederken hepsi de (kaçmak) kelimesini kullandılar, Ali Cenani B, bun- dan müteessir olmuş ise bunun yerine nasıl bir kelime kullan- mak lâzım geldiğini söylesin de biz de öğrenelim, Malümdur ki (kaçmak) demek bir adamın kendisi ile alâkadar olan, kendisi ile hesap ve kitabı olup kendisini bekliyen, arıyan kimselere ve yerlere hiç haber vermeksizin kalkıp başka bir yere gitmesidir. Ali Cenani B. Mısıra | giderken “Ankarada tanı | dıklarından, dostlarından birisi- ne haber vermiş midir? Kendisi ile resmen alâkası bu- lunan her hangi resmi bir ma kama malümat vermiş midir? O balde bu seyahati firar veya kaçmak tabirlerinden başka na- sıl bir kelime ile tavsif etmek mümkündür? Nitekim dünkü nüshamızda kaydettiğimiz veçhile büyük mil- let meclisi diyan riyaseti kendi vaziyetini tetkik ettikten sonra (gayri mezun gayip ) addetmiştir. Diğer taraftan gene Ali Ce- nani B.in gaybubeti şayi olunca i kendisinden iki yüz bin liraya yakın alacağı alan Maliye vekâ- leti daha kat'i harekete geçmiş, divanı âli Otarafmdan verilen mahkümiyet kararın icra için dairesine müracaat etmiş, icra dairesi Ali Cenani B.i aramış taramış, kendisinin (firar ettiğini!) bildirildiği ve nerede bulundu- ğu da öğrenilemediği için icra ilânı gaipler ve firariler hakkında mutat olan usul dairesinde ga- zetelere verilmiştir. Bu vaziyet karşısında Gazete-: cilerin firarı resmen kayıt ilân edilmiş olan Ali Cenani Beyin hayâtı ve mukadderatı hakkında tetkikata tahkikata irişmesi, her gazetenin kendi istihbar ve- saiti ile elde etmiş bulunduğu malümatı meşretmesi en tabii bir hareket, en zaruri bir vazi- fe değil midir? bu tarzdaki yazı- ları Ali Cenani beyin kendi şah- sı hakkında hakaret için yapıl mış neşriyat kabilinden addetme- si gülünç bir hal değil midir? Dediğimiz gibi Ali Cenani B. gazetecileri mahkemeye davet A KE'T ın TELGRAFVCTELEFO ZE YAKUT In TELERAR Ankarada feci bir inhidam Bir apartıman yıkıldı. Ölenler, yaralananlar, inhidama sebebiyet verdiği iddiasile , mevkuf olanlar var z Ankara, (Telefon) — Pu sabah ! tıman ve arkası Burhan Can Be- saat sekiz buçukta burada şeh- remaneti karşısındaki eski yan- gın yerinde Kınacı zade hanı yanındaki yeni yapılmakta olan üç katlı bir apartıman birden- bire yıkılarak ameleden bir kıs- minın ölümüne sebep olmuştur. Hafriyat neticesinde iki ölü ile bir ağır yaralı (çıkarılmıştır. Ağır yaralı amele Manastırlı Mehmet Alidir. Ölülerden birisi Yalovada iskân edilmiş müba- dillerden dıvarcı ustası Suleyman oğlu Asım diğeri manastırlı Sa- kıptır. Söylenildiğine göre bu sabah yapıda çalışılırken evvelâ binadan bir kaç tane tuğla düşmüş, iki üç saniye sonra da koca bina büyük gürültülerle yıkılmıştır, Ameleden bir kısmı “bağırarak kaçabilmişlerdir. Bu arada 130 tavukla bir kasap dükkânı enkaz altında kalmıştır. Zabıta bir taraftan lâzım ge- len tedbirleri alirken diğer ta- raftan alâkadarları tevkif etmiş- tir. Bu sırada Dahiliye vekili de gelip izahat almıştır. Enkaz al tında kalanların cesetleri akşam üstü girme Tahkikat neticesine göre apar- lar diyarına gitmiştir? Sıhhi va- edecek yerde baştan aşağıya |ziyetinin izin arzuhalının neticesini kadar bir'müamma halini alan “Misir seyahatinin “mahiyetini efkârı umumiyeye izah etmeli- dir. Neden dolayı memleket haricine gider iken, bahusus kara ciğerinden çok ağır surette i mustarip olduğunu ve belki bu İ hastalıktan kurtulması bile müra- kün olmıyacağını resmi müra- caatında bilhassa kayıt ve işaret etmiş iken hiç kimseye görün- meksizin ve gideceği yerin izini sezdirmeksizin Ankaradan çıkıp gitmiştir? Yolda gider iken ne- den dolayı tesadüf ettikleri bil diklerine de Mısıra gideceğini söylemekten çekinmiştir? Neden dolayı B. M. Meclisine resmi muracatında Viyanaya gideceği- ni söylemiş iken en kısa yolu tu- tup oraya gitmemiş te ta Sina- © VAKII ın tefrikası 20 muhakkaktı. isabet sonra bilvesile kerhen ve zorla kendisini ittihatçı yaptıklarını da Kutsi Efendiye fıslıyacaktı. Kutsi Efendi paşanın zafını çok iyi bilmekte idi. Onun için Tayyip geri gördüğü rüya olacağı sadıktır, paşam! yibin içine koyduğu “ etmekten kendini in hali göz önün- idarenin memleketi ireceği belli idi. . Tayyip kah- vede mahalleliye kendisinin na- sıl kerhen İttihatçı olduğunu ” dan, Siveyeteği gecerek Ehram- gözdü, Onu daha mahirane kan- dırmak icap ediyordu. Hürriye- tin ilk ilânımdaki tagayyübü bel- ki hatırlaması muhtemeldi: — Bir akşamdı... diye sözüne İ başladı... Hürriyet fedayileri ko- nağı basmışlardı. Aman zaman demeğe vakit kalmadan beni ku- lüplerine götürdüler. “İlle sen bi- zim adamımız olacaksın. Tecrübe görmüş bir insansın. Fikirlerin- İ yutturabilirdi. Fakat İmam açık den çok ziyade istifade edeceğiz.,, Dediler .. Tam bir buçuk ay bırakma- dılar. Nihayet tabanca altında şerlerine lânet diye kabul eder göründüm. Mollal.. İşin iç yüzü- nü bilmiyenler, beni ittihatçı sa- narla, ihtimal. almadan hareket etmeye mec- bur edecek olah müstaceliyeti nasıl oluyorda kendisini bu ozun sefere katlandırıyor? Eğer haki- katen Mısıra gitmeğe karar vermiş idise nasıl olup ta Viya- nadan bahsetmeye cesaret ede- bilmiştir? Meclis riyasetine karşı eğer böyle değilse, yani evvelce Vi- yanaya gitmesi mukarrer iken diğer bir sebepten dolayı bu kararından dönmüş ise neden dolayı bu ikinci kararını bilâ- hare bildirerek ilk müracaatıni ve malümatını tashih etmeğe lüzum görmemiştir? Ali cenani Bey gibi bu mem- leketin umumi ve milli hayatı içinde muhim bir vazife ve mev- ki almış olan bir zatın bu sual- lere açık ve mukni surette lâzımdır cevap vermesi ğ ye aittir. Binanın mimarı maa- rif vekâleti sabık mimarı Nâzım Beyeir. Ustabaşısı Isa isminde biridir. Bu adam bu vak'adan sonra kaçmış, fakat Ziraat mektebi civarında yakalanmıştır. Bina sahibi Burhan Can Bey birkaç sene evvel İzmirde bir doktorun bozulması hadisesinde muhakeme edilmiş, beraat etmiş- ti. Ustabaşı İsanın evvice şoför- lük ettiği sırada iki kişinin ölü- müne sebep olduğu söylenil- mektedir. Ölenler kayinbrader ve enişte bulunmaktadırlar. İkisi de bu yapıya bu sabah girmiş bulunu- yorlardı. s Tabibi adli, Asımın inhidam- dan sonra dört saat yaşadığını tesbit etmiştir. İnhidamın sebepleri malzeme- nin çürüklüğü, fenni lâkaydiler ve isticaldir. İsticale sebep te Burhan Beye onbin liraborç veren Avundük zade Osman B.in burç için sıkıştırmasıdır. Mimarın bu lâkaydileri ve is- tical bir gün evvel Şehremane- tine bildirdiği ve Emanetin inşa- atı dün akşam yasak ettiği iddia olunmaktadır. -Avunduk zade Osman, mimar Nâzım ve us'a- başı İsa mevkuf bulunuyorlar. Tahkikatla müddelumumi mua- vini Nâzım B. Ki; Meygslda Mavi v vagon Yataklı vagon şirketi teklifatta bulunacak © Yataklı vagonlar şirketi umu- | mi müfattişi M. Sakonp hükü- metimizle (temasta bulunmak üzere Avrupadan şerimize glmiş- tir. Mumaileyh yarın Ankaraya giderek Haydarpaşa-Ankara ya- taklı vagonlarının daha lüks bir hale ifrağı için bu hatta tek yataklı ve mavi renkli vngonlar kullanılmasını Devlet demir yol- ları idaresine teklif edecektir. Ve sonra iğilerek Kutsi Efen- dinin gözlerinin içine baktı: — Sen ne fikirdesin?.. Diye sordu.. İmam pişkin bir adamdı, işin alayında idi. Onun için: — Haşa Efendimiz, haşa... Efendimiz gibi sarayın nanı ni- metile büyümüş olan bir insanı kâmil hiç ittihatçı olur mu ki.. Paşa neş'e ile Kutsi Efendi- nin arkasını okşadı: - — Molla olur ferasetli adam değildin sen.. Dedi. Ve iğilerek kulağına fısladı: — Eh, şuiş olursa hizmetin unutulmaz Hocam !.. Diye vaatta bulunmağı unut- madı. İmam gittikten sonra paşa geniş bir nefes aldı. Şimdi işin mühim bir tarafı kalıyordu: » ç Acaba kendisine ne teklif edilecekti ?. Ah o canım (Saras- kerlik) unvanı lâğvedilmiş, o şatafatlı unvan ( Harbi: iye alici ği) na çevrilmişti. Eh ister misin kendisini Maarif nazırı yapsın- lardı ?? Olur mu, olurdu. Çünkü bu meşrutiyet devri idi. Akıl sır ermez bir idare idi, Talât paşa, Cavit Bey.. Hep -böyle bulundukları sandalyelerle uzak yakın alâkaları olmiyan insanlar değil mi idiler?.. Birisi posta memurluğundan Sadaret koltu- ğuna; diğeri mektep müdürlü- günden nezaret sandalyesine çıkmamış mı idi?.. Tablakârlık- tan birinci ferikliğe çıkmayı pek tabii gören paşanın havsalası bu noktayı bir türlü kavrıyamı- yordu.. Bu itibar ile kendisine Maarif nazırlığını pek uzak bul- muyordu. Nazır olmak demek kararlara, tezkerelere mühür basmak , (Vükelâ omeclisinde mütalea beyan etmek değil mi idi 72. Şimdi nazırlar bir de Meb'usan (meclisinde sorguya çekiliyorlarsada meclis te nerdev- AE greLEr eN) ari Mısır meb'uslar! fÜsetaratı “1 enci” savıfamızd Kahire, 23 (A.A) — zi san meclisinde her türlü içtima” mennetmiş olan yeni hükü bu kararına rağmen 100 Ki meb'usan ve Âyan azası par mentoyu (muhafazaya meni polis kuvvetlerile vuku bula? e Müsademeden sonra parlem* sarayına girmişler ve bir içi aktetmişlerdir. Bu. içtima 25 dakika dei etmiştir. Nahas paşa ha lunanlardan meşrutiyeti mubafi” za edeceklerine yemin am rini talep etmiştir. Bir ei sonra sükün ve intizami etmek ve başka mel eb'usla” parlemento sarayına girmelef” ne mani olmak için ri 0 kıtaatı saray önüne gelmişti” Taymis gazete Mısır buhranı hakki! ne diyor? i Londra, 23 (A.A) — Mef siyasi vaziyetini tetkike hasret miş olduğu makalede Tay gazetesi, Tk mebusan ©, lislerinin o muzaharetine : etmiyen bir hükümetin çini iktisadi ve mali müşkülleri imei letmeğe (o muvaffak ol muhtemel olmadığını Y. dır. Yeni hükümetin, meşruti himayesini temin etmek dile kıral Fuat ile Nahas arasında cereyan etmekte müzakeratın neticesine int etmesi muhtemeldir. “ğ iti v E a Na. Işâretler : 6 98 e karşı 2 miyeti, Türkiyede M Ni yeiyeild çıktığı | nü kutlalamıya hazırlanıyor. bulda ük çıkan Türk gazetesi ral vimi vekayi » , 25 cemaziyeli ç | 1247 yani tam 1 teşrinisani İS salı günü... dün ba mevzi © rinde konuşuluyordu. Takvimi kayin biz ilk nüshası 5000 © basılmış . Eski harfleri bıraktığımız pi 98 sene sonra armektir; Türk " ” buat bu rakamın 15 — 20 bulabilirmiş ; bugün, bir harf İf kılâbının daha başlarındayız, | harflere veda ederken bırakuğ o) | bu yekdâna varmış sayılırız. 9s*”| mede aldığımız yolu 2 senedö mışız, diyemez miyiz ? se kapakılacağı eemiyorda Paşa şu aksakalı d enj değil, Sultan Hamidin sara) “ ağartmıtı. Koca saray, kend”... den tirtir titrer; vezirler, mü? ler kendisine (karşıdan #€©. | verirlerdi. Hele bir bi girsindi. Meclisi vükelâde “4 kıymetli mütalealar derm, edecek, herkese hayretten maklarını ısırtacaktı.. Paşâ bir hafta bu bahis fında tatlı hulyalarla a Kendisine göre bir listesi yaptı. Nazırlığı tah ettiği gün larma birer ana iie edecek, hepsini birer yere". racaktı. Onlar vafasız 2 lardı. Fakat kendisi olsa devir devran görmüş adam olduğu için oğul vefasızlığna ( üllyvü 5 mukabele edecekti. Doğrusu kendisi . öyle " rebe, filân gibi veri