we 4 — VAKIT 15 Haziran 1730 WANKIN Türkiye cümhuri- yetmerkezbankası B» kaç senedenberi adeta bir hayal gibi bahsettiği- miz (Devlet bankası) artık bir hakikat olmak üzeredir. Asri bir devlet için en zarari bir vasıta olan bu mühim müessesenin teş- kiline ait ilk hazırlıklar tama- men bitmiştir. Bu bapta hükü- metçe hazırlanıp muhtelif muta- hassısların mütaleaları alındıktan #onra noksanları ikmal edilen kanun lâyibası millet meclisince tasvip ve tastik edilmiştir. Bi- Baenaleyh artık (Türkiye cüm- huriyet merkez bankası)nın filen teşekkül ederek faaliyete geç- mesi zamanı gelmiştir. Bundan dört sene evvel İzmir sui kast muhakemeleri sırasında bir gazeteci sıfatile İzmire git- miştim. Başvekil paşa hazretleri de orada bulunuyorlardı. Bir gün Naimpalâs otelinde kendilerini ziyaret ettiğim vakit, ellerinde muhtelif devletlerin mali vaziyetlerini gösterir bir kitabin mütaleasile meşgul bulmuştum. İlk defa olarâk memleketimiz için bir devlet bankası teşkili hakkındaki kararım orada öğ- renmiştim, Ve yine hatırlıyorum ki İsmet paşa hazretleri “bir cevlet bakasına çok ihtiyacımız var. Mutlaka bunu yapacağım., €edikleri zaman “Fakat sermaye- sini nasıl bulacağız?,, demiştim. Başvekil paşa o vakit benim bu süalime karşı tebessüm etmiş ve “merak etme, sermayesini de bulacağım.,, demişti, Hâkikati halde İsmet paşa hü- kümeti beş on sene devam ede- cek bir şimendifer siyasetine yeni başlamış bulunuyordu. Yal- tız bu siyaseti takibedebilmek için her sene butçeye alelâde devlet ihtiyaçları haricinde yirmi beş otuz milyon lira tahsis et- mek lâzım geliyordu. Bir normal bütçe ihtiyaçları haricinde bir takım işler vardıki bunların ida- resi içinde bir okadar daha para sarfı iktiza ediyordu. Onun için bir devlet bankası teşkili mevzuubahs olunca her şeyden evvel benim hatırıma gelen “ser- âyeyi nasıl bulacağız? ,, suali sebepsiz değildi. İşte o zamandan bu güne kadar dört sene geçti. (Devlet bankası teşkili) fikri hükümetin proğramlarına girdi, Araya kısır İ ve kurak senelerin tevlit ettiği mali “müşkilât çıkmış olduğu halde bu fikrin tahakkuku yo- handa ısrar ile ileri gidildi. Ni- hayet bu fikir Maliye Vekili Yarım asır eccelki : VAKIT 15 Haziran, 1880 Bugünkü pazar gününden itibaren her pazar ve cuma günlerile yortu günleri Büyük- derede kâin iskele gazinosun- da meşhur hanende Civaninin takımı icrayi ahenk edeceği ve zikrolunan takımın her türlü besteleri icrada müsel- lem olan maharetine binaen oraya genlerin o samialarım teşnif o eyliyeceği (o mevsimi sayf tenezzühcuyanma O ilân olunur. | Beyin mmm maz İ sında kiymetli bir yardım gay- İ edilmiş bü tarzda bir müvaffa- i yede husule gelebilir. Maarif işleri: e EE zi / Kongre toplanıken.. Göeteler Maarli vekili Gema! Hüsnü tes un İS şinde Ankarada Umumü müfet ve 'dan mürekkep bir maarif kongresi topliya- bildirdiler, Bu kongrede bilhassa ktep “pi bahsolacığı söyleniyor. | Maarif e Maarif er Sair resmi zat cağını İlk me imlarının — mevzuu Filbakiku ders senesi başın- bilş mevkiine konan ilk mekktep fimizde inkilâptı. umamile yeni Toplu grama, Bia ari bir tedrisat denilen tarzbuna göre hazırlanmamış mpallimler elinde bu yeni pıogtamın üç 5 bir ' tatbikından sonra ne lâzımdır; ve netice E 1 bette bü itibar le bu kongre teşebbüsünden dolayı Cemal Hüsnü B. tebrike şayandır. alnız maarifin bilhassa idari işlerile aşan zâtların akdedecekleri içtima tam bir ilmi kiymet olamıyacığı söyle- memezse de her halde meselenin en zi” yade proğramı filen tatbik ermiş olan ruyallimlere mutlak bir taallâku olduğu inkâr olunamaz. Böyle bir kongrenin ehemmiyeti pek bittabi terbiye tarihinde Cemal Hüsnü , Bey Türk büyüktür. teşebbüsünün alacağı mevkii takdir eder Binaenaleyh hakikaten bu kongre akdedilecekse, her yerdeki muailimler şimdiden bulunduk- anı yerlerde. toplatılarak kendilerinden pek muvafık olar. anmadan evvel birer rapor istetin Bu raporlar, kı : milli talim ve terbiye tetkik ve hülâsa edilerek kongreye arzo Junur. O vakir daha müsbet bir saba üze rinde yürüneceği için kongrenin mesal sinden de müsbet neticeler alınacağında şüphe yoktur. * * Saraç oğlu Şükrü Beyin şah- reti buldu. Şimdi (devlet ban- kası) temel taşının atılmasını memnuniyet ile görüyoruz, Mali ve iktisadi noktai nazardan bü- yük buhranlar geçirdiğimiz bir sene içnde bulunmamıza * rağ- men mütevazi bir devlet banka- sı için elzem olan sermayeyi de hazırlanmış buluyoruz. Devlet adamları içinde gü- zel sözlerden mürekkep parlak programlar yapanlar çoktur. Fa. kat bu proğramları filiyat.sahe- sinde tahakkuk © ettirebilenler bilâkis pek azdır. Asırlarca yalı- nız hariçten alınan < istikrazların hasılâtile yaşamağa alışmış olan bir memlekette en müşkül bir istihlâs harbinden sonra saşlece milli kaynakların kuvvetile elde kıyet hükümet için iftihare 'şa- yan bir kıymettir, Maamafih devlet bankasının esasını kurmak, bunun için ek zem olan ilk malzemeleri topla- yıp hazırlamak mühim bir mus vaffakıyet eseri olmakla beraber her şeyin olup bitmesi demek değildir. Asıl maksada varmak için bundan sonra da yapılacak daha çok işler vardır ve bu iş- lerin yapılması yalnız bir hükü- met işi değildir. Ayni zamanda Türk milletinin de bükümetin lüzum göstereceği yollarda mü- zahereti lâzım gelir ve devlet bankasının teşkili ile istihdaf edilen büyük gaye ancak bu sa- Kuvvetli imanımız odur ki bu milli teşebbüs yolunda Türk mil- etinin kıymettar müzahareti hü- kümetin gayretini takviye ede- | cek ve bu suretle yakin bir za- manda böyük gaye tahakkuk eyliyecektir. Mehmel Asım Venedik! » Fantezi « K gündür, tramvaya, 0'o- büse bindikçe tahaf bir hastalığa uğrıyor, kendimi “Ve- nedik,, te sanıyorum. İlk günü adamak'lı dalmış ve sahiden ssyyah olduğuma inanmıştım. Zihnime şimdiye kadar okudu- gum şiir, roman, hikâye, tetkik kitaplarımın hep Venediğe ait olanları geliyor. Galiba. gene bu yüzden yol- ları hep gözü-kapalı geçiyorum. Böyle his ve zan daha tamam, daha 'etrafli ve daha dekorlu oluyor. Evet dediğim gibi göz- lerimi kapıyor, kâh Venediğin. dillere destan elan körfezinde gondol; szfasına, kâh mozayik balkonlu kanal saraylarında zevke dalıyor, kâh eski Romanın sırma İstanbul ve | saçaklı sedyelerinde sayısız köp- rülerden geçiyorum. Aklımın. selâmeti: namina bu yapışkan bis yanlışlığı, belki iyi bir şey değil, fakat safasi çok tatlı olduğu “için şikâyete lüzum görmüyorum. Venedik, hem eski hem yeni; mezkep ve meşreki ne olursa olsun » yalnız Ahmet Haşim Bey müstesna » bülün: dünya Şairle- mil kalemler, orasının aşk ve ih- tiras termometrelerinin en yük- sek dereceyi gösterdiği kaynak bir yer olduğunda birleşirler. Pu kadar güzel, şöhretli bir beldede seyahat eğer, arkasında Mazhar Osmanlık bir aki- betin hayalini de saklamasa, hiç fena .olmazdı.. Fakat dedimya, gitgide zihnimi saran bu “fikri sabit , ten Kuşkulanmağa başlı- yordum. delin Her şeyden -€vel bir nokta etrafında kafamın sorguları ke- netleniyordu: Niçin Paris, Roma, “ " Berlin, Şirazda değil de sade Venedik, hep Venedikte dolaşı- yorum?.. : Bu düşünce yavaş yavaş bü- tün benliğimi sardı ve bana ilk günlerde duyduğum zevk te ba- ram oldu, Şakaklarim bu me- rakla zonkladıkça, kâşiflerin uğ- radıkları tecessüs sitmasının ne demek olduğunu duydum.Niçin? diye diye nihayet buldum. Bere- ket Arşimet g bi hamamda de- ğildim. Yoksa benim sevincim de onu. çırılçıplak dışarı uğratan keyiften aşağı değildi. Evet buldum. Bu Venedik bül- yasımn sebebi şu köprü zamla- rıdır. Fatihte, Bayazifte, Çapada, Ortaköyde, Kızkulesinde, Pen- dikte, Boğaziçinde hulâsa şehrin ber semt ve sokağında hayali köprüler geçe geçe İstanbulun Venedikten kalır. yeri yoktu. Yalnız şu fark ile ki Venedikte köprü vardır para alinmaz, bu- rada köprü olmadığı halde geçit baçı verilir!., Seyyah liye mekte Dün Ankaradan gelai Bir haftadanberi OAnkarada bulunan maliye müsteşarı M. Rist tetkikatımı rapor balinde hükümete verdikten sonra dün şebrimize gelmiş ve Tarabyada Tokatlıyan oteline inmiştir. M. Rist fazla yorgun: oldu- ğundan dün kimseyi kabul et-7 an ağanın *li, Yunus Kuharrini ; Ömer Rıza Mağara içinde görüşme “ Şeyhin zevcesi öldü.,bir ay matemini tutacak ondan sonra güzel Melikeyi haremine sokacaktir.. , Eğ Bu ses Mesrurenin sesi idi. İki kardeş derhal durdular. Mes- rurg onlara yetiştikten sonra ken- disini takip: etinelerini söyledi. Mesrutenin elinde bir kadeh ve bir sürahi vardı, O uzaktan gi- diyor. Haldun ile kardeşi" onun | peşinden gidirorlardı. Mesrure ilerliye ilerliye uçurumun kena- rodâ bir kayaya vardı. Kayanın karşisinda ağizi çalılarla örtülü mağaraya benziyen bir yer var- dı. Çalılar açıldıktan “sonra bir kapı göründü. Mesrure kemerin- den bir anahtar çıkararak kapr yı açtı. Etrafı iyice tarassut et- tikten sonra Haldunle Zeydunu içeri aldı ve kapıyı içinden ki- ltizdi. Mesrure bunları yaptıktan sonra kardeşlere döndü ve: — Burada kisa bir zaman için emniyet “içindeyiz, ben öyle zannediyorum; fakat ben sizi evvelâ daha ışıklı bir yere gö- türeyim, dedi ve bir elle Hal- dunu bir elile Zeydunu tutarak ay ışığı görünceye kadar onları, götürdü; Vardıkları yer gene ağın çalılarla örtülü bir mağa- ranm ağızı idi. Mesrure Halduna baktı ve: — Kaleye girmek için iki yol vardir. Biri daha evvel gördü“ günüz yol, diğeri bu yoldur" Zeydun cevap verdi: — Fakat, bu yol ötekinden daha fena. 7 — Çok doğru. Fakat bu yok lara alışık olan atlar burasını da geçebilirler. Buradan geçen yolcular uçu- rumun dibine varırlar, oradan bir yola girerek selâmete erer- ler. İsterseniz şimdiden hareket ediniz ve sabah olmadan hürri- yete kayuşunuz., Zeydun etti: — Ya Melkel.. — O da Sinanın harem'ne gi- rer, . rurenin: kolunu yakaladı: — Böyle söz söyleme! —Fakat hakikat budur. Siz de gözlerinizle gördünüz ki Şeyh Melikeye meftun. Onu bir ân evvel haremine alacaktır, Yalnız bunu © geciktirecek bir hadise vuku buldu. Bir saat evvel na- sılsa Şeyhin karısı öldü. Bu ka- ! dının neden öldüğünü sormayı- niz. Buranın kaidelerine göre Şeyh: bu karısının yasını tutacak bir ay: hiç bir kadına yaklaş- mıyacaktır. Bu bir ay geçtikten sonra Şeyhin Melikeyi alacağın- da biç şöphe yoktur. Bu müd- det zarfında hemşireniz kendi evinde imiş gibi emindir. O halde bu müddet zarfında ya onu kaçıracığız yahut öleceğiz. Bunun bir de üçüncü bir şikkı vardır. Oda Melikenin Şeyh ile yaşaması ve onun karısı ol masıdır. Zeydun tekrar yerinden sıç- radı ve yarı tehditkâr, yarı yarı ricakâr, Mesrureye yaklaştı: — Melikeyi kurtarmak ta se- nin elindedir... Zöğüm yerinden siçradı, Mes- | fakat onu !I —DOlabilir, i taracak olursam bunu seni” lıcından korkarak yapmam Haldun müdahale etti. — O hâlde bunun ne m bilinde. yaparsın Mesrure- p para vadetmek abestir. 9© s ra hırsıle hareket eden san değilsin. — Beni bu hakaretten Mig | duğun için çok teşekkür | Şimdi dinleyiniz ve bir 0 unutmayınız. Sinan sizi Melike, biraderleri tanıdığından bl zırda, size teveccüh göst Şayet Sinan sizin amc: ed duğunuzu ve içinizden onu almak istediğini habtf ig cak olursa o zaman iş ve Sinan ikinizi de hemen tür, Şimdilik bu yüzden Vi, tehlike - yoktur. Yarın si£ bahçelerde atlarınızla dol # sınız. O halde balunduğulslği rin haricindeki uzunca # “ p dikkat ediniz ve ona gi Jarı halırınızda tutunuz. nızı ahıra bağladıktan sonik | tarafa geliniz ve bir kaç ©. dolaşınız. Geceleyin ortakk 4. rardıktan sonra burada “| bekleyiniz. Muhafızlar siflüğ kadeh şarap bulmak için şıyor sanarak bir mü bulunmazlar. Bu tarafa Ez sonra size yereceğim bu tarin kapıyı açır ve içeri siniz. Şayet beni bulmf” l beklersiniz. Yarın akşam | size hazırlıyacağım pilânı veririm, Artık ayrılalım. p Haldun ve Zeydun dit ten sonra Haldun Mesröfişi uzattığı © anahtarı (oaldi sordu: ğini i — Biz buraya girdikten kapıyı kilitliveceğimize göt? © nasıl geleceksin. , | — Örâsın düşünmeyin yl kalenin bütün sırlarına © olduğumdan sizi bulurum. © di ayrılalım . 0 Üçü de hareket ettiler. dun ile kardeşi tekrar içinde dolaşmağa başladı. Mesrure bir gölge gibi “© oldu... , yi) İki kardaş' bir müddet “| tıktan sonra misafirhaney* “fİ müşler. O gece ikisi d8 4 yatakta yatmağa karar lerdi. Çünkü o mabut des yüzükten başka mas anahtarım da taşıyorlardı» leyin onları arıyan ol ; sinden biri uyanacaktı.. #4 1 li wi Ci 0 VAKIT'IN TAK ve .! | Pazar Haziran 1930 Trinüte yortusü Bİ Güneşin doğuşu 4,25 — bi i Ayın doğuşu : 2,403 bah 10 Namaz vakitleri Sabah Öğle İkili Akşam iy” j 228 1215 iliş 196 : Bugünkü hava Bugün rüzgar hafif * İZ 654 olacaktır ii