gi A e e # ş ğin sayıfadan devam ) ie ma bak demiş ve mütea- i elini alarak etine dokun Be diyerek ensesine götürmüş. , soruluyor. Ey Adliye vekili, jenin © garezkâr £ hareketlerine ie en sy Yeri millet bekliyor. Halkın ileğinden büyük kuvvet olamı- dan son saatinin hulül bil ve tövbeve istiğfara l çilem şikâyeti şu kadar aylardan beklettiğinden ne cüretle iyor. şecaat arzet- Mektir. Sen bir hâkim aleyhine A pikiyet ne sıfat ve salâ- ? dir ki elini sürdün? ie imşde onun için sür- Neden aylardan ve aylar- ? İade i tuttun. O sorsa vaktınde 1 Sİhacce tahkikat icrası lüzumu ür edemez mı? Ovelde i benim davamda Küdre- EK. nın yaptığı gibi, o zatın bağime olan b temi takiba- irleşmesini oneden me- Mettinp Cevap va, cevap. 10 — Taarruz ve işkenceden vi işim. (Neden bahset- yem ispata hazırım. Tev- Rana mevkufların bir kıs- aruz ve tehdit vaki Mn ş . O şikâyeti Aclıye Ve- n Bifatile ami etmeğe hak- kardiğn midi dıyor; yoktur. Çı- değil, vaktils oçıkar- m arez esiri olduğuna ta yo um. yaklakası aleyhine verilen şikâ- Yakı, basıraltı etmiye ( hakkın Maç, Bunu bi i kexdin aleyhinde Gaziye : bain edilmiş Li şikâyet i ettiğin halde gl Kaahımet Esat Bey sıfatile t 7 Be, »ne lâzım ime rr a teni mercie neden müracaat a Sen yalnız şunu, takip etmeyi muba zan di de kendini kanunun yeti- İRNveceği bir mevkide mi farz I edersin. Sen lâyuzel, © pp imun harici misin? irak deyi faziletkâr a ar te. ine şikâyetler gelin- i oları kapamak, onları ver- ve bir şeyler yapmış gö- ve ortalığı hayuhuy için- mak üzere asıl o şikâyet- Veren benim aleşhime mi r açacaktın? Ya öyle ise Yay N Hikmet Bey aleyhine miş şikâreti - tekp Bayii de ; Hikmet beye sivilce; 19 Yollamıştır. Siya, zaman ot yiyerek ge- Biriyy Türk hâkimleri benim te- buraya nda imişler, diyor. İşte Sey Yaya kaldın tatar ağası. ale ettin, diyorum; kimler sana ramoldular, ramolan ol- Yudur. ila düşünmedim. Türk hâ- Mezaya ve mefahirlerini Mi aldılar ve onun için bunların zerresi kal- zr Mahmut Esat bey; erd avaz avaz haykırıp dan hastalığı Sü Efendi sakla” fiy daki, 5” deva olmaz. Hoş © Yeşi a latacak ve nida edilecek İ e ke, iştir. İİ “Yap Ttüzü rezaleti davasında ör lerimi ezmek istemi- vardı mı edecektim, bir » takip ettirmemeli mi ; İrtişa evi ibi m e tb muti iki kişi lâzımdır e ile amm olacaktır. mag Kte cürüm işliyen ) okunamaz üm , müstan: Evvelâ memu- «el lduğu vekâlette tutun ve bu sana ait bir | i mi Piya 2 SEVAP vermek mecbu- | Adliye | - Adliye Vekilinin açtığı davada muhakeme kararı verir, gi icabında Şurayi devlet üzumu i ondan sonrao fert de ayni mera simle mahkemeye verilir. Mür- teşi kimdir, kimin aleyhine tah- kiat yapılmış, fezleke yapılmış? Şuradan karar alınmış da mı o adamlar tevkif o'unmuştur? Evvelâ bu sebeple onlar aley- hindeki hareket baştan aşağı kanunsuzdur. Saniyen 'bu suretle üç ay yattılar, diyon. Hilâf söy- lüyor. Dört buçuk ay yatmışlar- dır. Haksız, kanunsuz olarak göz göre bu kadar büyük bir tecavüğ ihtiyar olunmuştur. Bunu bilerek, Adliye vekilinin terfi ettiği müstantık Nâzım Bey yap- mıştır. Salisen, bu tevkif o, dığı zaman mülga usulü muha- kematı cezaiye cari idi. Celp olmadan, ibzar olmadan, cürmü meşhut olmadığı halde bihakkin tahliye talebi reddolunarak tev- kif yapılmıştır. Bu da baştan başa kanunsuz bir tevkiftir e ir eğ deger terfi ettirdiği Nâzım Bey yap- mıştır. Rabia, mevkufiyeti ee kararlarında tahkikatın o esnayi seyrinde vasfı cürmün tebeddülü ihtimaline binaen, diye esbabı mucibe gösterilmiştir. Bu ihtimal altında bütün bir ümmeti mer- hume tevkif olunabilir. Bunu bilerek, Adliye vekilinin terfi ettirdiği müstantik Nâzım Bey yapmıştır. Hamisen; ilk duruş- mada, ikinci duruşmada tevkif kararlarını asla tasdik ettirme- miş, üçüncü duruşmada 16 teş- sinisanide (o gene o mevkufiyeti idame kararı vererek tetkiki yirmi küsur gün sonraya tayın etmiş, o günün akşamı Adliye vekil; kalemi mahsus müdürüne İstanbulda alâkadarlardan birine bir, telgraf “çektiriyor. 4.4 “Bu benim müekkilimdir''ve diğer bir vekil tarafından Ad- liye vekiline sik sıkı tavsiye edi'miş ve Adliye vekili onun zevcesine, Cemal Hüsnü demek ben demeğim, ben demek Cemal Hösnü demektir, demiştir. Ve hatuna bir şazete aleyhine, ne- den dava etmiyorsun, ben mü- zaheret ederim, demiştir. Ve kadına sorup vekili ben olduğu- mu öğrenince işi gücü birakıp sahibi Avrupada bulunan o ga- zeteye koşmuş ve odaları birer birer ziyaret edip, biz hareketi milliye kardeşleriyiz, hep o İeziz hatırat ile yaşarız, demiştir. Aleyhine dava açılmasını iste- diği o gazeteye daima yeni poz- da suretimabsusada fotoğrafla rını göndermekten hali kalmaz. O telgraf üzerine müddei ümumi- ye müracaat edilir. Müstantik çağırıldı, oher zaman ellerini uvuşturarak : İçimde dertsiniz, — an bile mevkufiyetiniz caiz na da aciyınız, Vekilden haber bekliyoruz, diyen müs tantik Nâzım Bey “pusulayı şa- şırmış, müstantiğin merbut oldu- gu Üçüncü ceza reisi Kudretul- lah efendi kahırlanarak ne ya- pılacağı, tahliyenin şu günden evvelki meş'um ve esasından haksız tevkif kararının nasıl kaldırılacağı düşünülmüş, müs- tantiğin bir gün evvelki" kararı- mu tasdike arzı Kudretullah e- fendi tarafından tasdik edilmi. yerek iadesi suretile tahi tahakkuku düşünülmüş ve iş böylece güya kitaba uymuştur. albukt işte bu hareket müs- tantiğin ilk duruşmadan mev- kufları kanunsuz tuttuğuna dair kendi elile, kendi aleyhine bir hüküm ve ilâm vermek demekti. Bu ilâmı veren Adliye vekilini TE ettiği ie DEN” pa len Adliye vekilinin , tahliye ettiremeyince Nâzıma ha- müekkil namına mukaddes bir vazife ifa ettiğimden dolayı beni göndermek istediği yere benim rn göndereceğine şüphem yoktur. Her yere baş vuruşumda karet m. Hilâf.. Bu, Mah- mut rg ver adetidir. Kime baş vurmuşum? Bir adam göstersin, Ben hakkımı kendi arıyan, kuvvetini kendin- de lüzumundan fazla bulan bir adamım. Nâzım Beyi davaya ben teşvik ettim. Haysiyelimi korumak isterim, diyor. Nâzım Bey namusunu, şerefini aramak- ta Mahmut Esat Beyin vesaye- tine muhtaç bir biçare midir? O, Nâzım beyi teşvik ettim diyor, amma Nâzım bey daima kaçmıştır, ve böyle söylemiyor. SAA ye muvaffak ol- mayınca bana v— ve yol gös- terdi, diyor. Kendisine daima yol gösterdim. 15 — Basatı nasıl olur da tah- liye ettiririm, diyor. Ettirdi, mü- dahale ederek beş bin lira ile tahliye ettirdi. Tevkifhanede bir çok şühut müvacehesinde müd- deiumumiyi istihfaf ederek mü- dahales'ni bağırdı. Diğer mevkuflar on bin lira kefaletle tahliye edildiler. Müda- etegi birgi bir iki kişi de- ğildir. yle bir hi ü- nün gelerek yakasına apış düşünmiyerek bu müdahaleyi “alenen yaptı, 16— Ikrar ettirmek için emir vermişim, böyle demedim. Mev- kuflar, başkâtip Tevfik beye ve Maliye vekili he Beye para verdim dedirttirmek için envai -mezahime maruz, kalmışlardır. ,Halbuki bu iki böl “memlekette namuslarile tearüf etmişlerdir. Sinirleri berbat edici bir taz- yik ile mevkuflar bunlar aley- hine beyanata teşvik, tahrik, tehdit: olunuyorlardı. O sırada vekil oldum, dosyayı tetkik ettim. Dosya kokuyor, Siyasi bir sui kast tertbi mi kokuyor? Ben vekil oldukça buna kim- seye alet ettiremiyeceğimi müd- dei umumiliğe yazdım. Müddei umumilik,; müekkilim oğlu tara- fından götürülmüş bu istidayı vekâleten yazıldığından vekâlet- name olmadığından almamış, çocuk da istidasındaki müddei umumiliğe ibaresini silip daire sinde vakâletname olduğunu bil- diği yedinci müstantikliğe yaz- mış. İçi baştan başa müstantik- liği şikâyet olup müddei umu- mnıliğe lizetten ibaret iken, başlık müddei umumiliğe yazıl- dığını da gösterirken müstantik- liği tahkir davası açtirdılar. İçinde yapılan Şeyler zulüm olur demişim. Yapılan manasız tevkiflerin zulmün eşnaı old halde alçakça bir saygı ile gd demem gayretullaha dokundu. Üç ay hapse mahküm oldum. 17 — Gazeteciler davasının Bur- saya naklini Reisicümhura şikâyet :tmişim. Bu bir faciadır. Bu, Mahmut Esat beyin bütün Türk hâkimliğini tahkir etmesi» dir. Bu bütün bir âdil inkilâbı inkâr eden bir istibdattır. Yalnız bu cüreti Mahmut E- sat Beyin birdenbire vurulması için belâiganmabelâş kâfi bir sebeptir. Bu hareketi teşkilâtı esasiye kanununa münafidir. de hükümet, taraflardan birini tşkil ettiği davalara bakılmama- sına dair menfur, mürtet bir 18— şahsi bir borcu için bir vatandaşın : tevkifine hiç | Gazi Hz.ne gö — s — VAKIT 26 Nisan 1930 —> nderilen mektuplar Haydar Rifat Bey Zinci ve 3üncü mektuplarında neler yazmıştı ? Ankara, 25 (Telefon) — Hay- dar Rifat beyin Gazi Hazretle- rine yazdığı ve adliye vekili Mahmut Esat bey tarafından evrakı sübütiye olarar okunan mektuplardan ikincisi şudur : En büyük Türke Adliye vekili bir hafta evel | icra ve iflâs kanununu, memle- kete uymak imkânı olmıyan bazı hükümlerini omüdafaada israr sadedinde ratıip ve yabis beyanatına devam ederek : « Hiç bir Türkün esaretini yahut borç gibi bir sebepten dolayı bir vatandaşı hapsettir- meğe rıza gösterebileceğini asla aklımdan geçirmedim. Bu, kuru- nu vustai bir tedbirdir,, demiş- tir. Memlekette bu tedbir hü- kümet namına tatbik edilip dururken bu beyanat gariptir. Hükümete borcundan dolayı bugün memlekette mahpus bu- lunanların adedi akıllara hayret verecek bir derecededir. Yalnız Edirne şehrinde bnnu yazdığım dakikada beş yüzü mütecaviz kimse mahpustur, İstizah zım- nında çekilecek küçük bir tel- graf bü rakamı ispat eder. ? — Tahsili emval kanununun bu tarzı tatbiki de yanlıştır. Havır.. Bilâkis icra ve iflâs ka- nunundaki borçluları tazyik usu- lünün “ İsviçrede böyle imiş!, diye kaldırılması yanlıştır. Tarihin kurunu ulâ ve vusta tasnifleri tamamen indidir. Ha- kikaten me Roma impsratorlu- n sukutu ile ne de İstanbu- fethi ile bir karn açllır. Dünyada hatta bugün taş devri aşıyan yerler vardır. ” “İsviçrede iflâs işi böyledir! diye kanunu aynen alıvermek- teki mazarratı takdir etmek ka- bil değildir. Krediyi daraltmak suretile ve dolayıs'le umum halkı tazyik eden bu noktanın tadili zım- nında tedabır ittihazı rehakâr tesirler yapabileceği ümniyesile arzına cüret kılınmıştır efendim hazretleri, Haydar Rifat Üçüncü mektup “ Mücrim tam kendisidir! Serlâvhasını — taşıyan (o üçüncü mektup şudur: 1 — Kadriye Hanım davası müstantiklerinden Hikmet Bey adliye vekli emri ile açılan davada Bursada 22 mart ak- şamı beraat etmiş ve 23 mart tarihli Milliyet (gazetesi oObu telgrafı yazarken müddei umur miliğin bu kararı temyiz ettiğine dair Ankaradan gelen bir ba- vadis daha neşretmiştir. Davada Hikmet Beye bir seççade al- dığı adama 10 Ira borcunu vermemek için güya: “Pek üstü- me gelme.. Senide tıkarım! , Kaza yapan bir şoföre de güya bir adam: “Bana 150 lira verir- sen seni Hikmet Bey kurlarır.. , demiş olması gibi bavai suçlar isnat olunuyordu. Türkün asaleti ii B & irmem, diyor. Bu Mai sözlerdir. Bu tedbiri r memleketi, halkı sefa- lete sürüklemiştir. Hükümet borcu için her tev- kifhanede bir çok adam vardır. Türk asaleti borcu için vatanda po tevkifine razı olmaz derken bütün bir manzumei hükümeti tah- Kir ettiğini anlamıyacak kadar ka- fası dar mıdır? Bir takım yer- lerde idam cezası da kalkmıştır. İnsan kadar mukaddes bir bina olur mu? İsviçrede kanun teklif ederken böyle mi düşünülür? (Vakıt — Adliye vekilimizin izehnamesini son dekikaya keder bekledik; fakat Ankara muhabirimizden bu hususta bir malömet alamadık.) Şahit te Istanbul müöddei umu- misi Kenan Beydi. Bunları mahkeme atmış süpür- müştür. Böyle bir davada ne vekilin ne de onun yüz misli büyüklerinin tesiri olamaz. Bu tesirlerin müstakil mahkemelerin kararları ile hiç bir alâkaları olmaz. Bu, ancak Vekâletin Hikmet Beyi nasıl tazip ettiğini göstermekten ibaret bir hedef addolunur. Bu gaye yolundadır ki Bursa müddei umumiliği, tel- graf hatları ve Vekâlet meşgul i olmuşlardır. Bu kere İstanbulda şayi olan bir habere göre Hikmet Beye Adliyeden Kadriye Hanıma dair yeni bazı sualler gelerek yeni bir dava zemini hazırlanmıştır. Suallerin birisi şudur : 1 — Kadriye Hanımı istintak ederken yanınızda kimse bulun- madığı bir sırada: — Ensemde bir sivilce var bakar mısın? Diye etini etinize deydirmek için Kadriye Hanımın elini alıp ensenize götürdüğünüz söylenil- miştir. Bunu izah eder misiniz? sual Adliye başmüfettiş- liği imzasını taşıyormuş. Vekâ- let, dar kafası ile bu suretle işte korkutmuş hissini veriyordu. Mahkemeler tamamen müsta- kil olup Okanunda, nizamlarda karanlık (O bulduğu noktalarda vilemonun fikirlerile ve telâkki- lerile kanaat kesbederler . Bundan başka idari makam- lar üzerlerinde ecnebi devlet mü- messillerinin bir tesiri olmaktan namütenabi uzak bulunmak ik- tiza eder. Hal böyle iken bir se- firin İstanbul ticaret mahkeme- sinde bakılmakta olan davasına dair ; — Buna mahkemeniz baka- maz! diye hariciyeye bir takrir verip “Mahkemeyi tenvir ediniz!,, diyor, haltediyor. Çünkü bunu mahkemedeki avukat söyliyebi- lir ve mahkeme o zaman ticaret mukavelesini tetkik eder. Mah- keme kanun hükmünde olan mukavele ile bağlıdır. Kapitülâsyonların ilgasından i beri hiç bir sefaret böyle bir nota yâzmağa cür'et etmemiştir. Adliye vekili hariciyeyi tenvir İ edeceği yerde mahkemeyi ten- vire kalkmış ve bu meseleye dair bazı evrakı İstanbul müddei umumisi Kenan beye göndermiş- tir. Adlye vekilinin işte görül düğü üzere mühim meşguliyetleri olduğundan bunu sezmemekte asla mazur olmamakla beraber derakap haysiyet kırıcı esaretle tevem kapitülâsyon günlerini ha- tırlatan bu müdahale derhal re- fetmiş ve vekâlete lâzım gelen izahatı ile iade etmiş bulunma- lıdır. Ey en büyük Türk: Hepsi de nibayet dolayısile senin intihap- gerden olan bu adımlar adım adım olsa ve bu adamlar dev adımı bile olmasa memleketi nereden nereye doğru götürüyor- r razı olacağını | ar? Adliyenin hali harap türap... Adliyenin feci hallerini hükümete ve daha evvel sana göstermek üzere İstanbul barosundan üç beş avukatın ve İstanbulun en İyi tanınmış iki üç hâkimden mürekkep heyeti iki günde vazifesini ikmal etmek üzere bir heyetle temas ettirirsin. Umum hükümeti bilmem, adliye işleri pek pis bir haldedir. Adliye kin, cehil, zekâ zanne- dilen rezil bir kurnazlık hüner- leri içinde b ve kör, topal, meflüç. kangren bir halde lunmaktadır. buüemdi bu millet herhengi bir bahaya seni hesap harici tut- sun. Fakat kendi eserine sen kendin acımaz mısın. Bu da kendine acımamak olmaz mı? sAkşame li