—ö — VAKIT 24 Nisan 1930- Yeni anketimiz Ne okuyacağız? Üst tarafı 1 inci sayılamızdadır kitap bulamıyacağı endişesini bertaraf etmek için ona, kendi dilimizde okunabilecek kitap ver- mek lâzımdır. Bu mümkün müdür? Evvelâ ilim kitaplarını mevzuu bahsedelim, Türkçe ilim kitabı, | biliyorsunuz, hemen mühasiran tercüme mahsulüdür, ekseriya iyi tercüme edilmemiştir. İlmi tetebbuda bulunacak genç, bir ecnebi lisanı bilecğinden istediği istediği kitabın türkçesini değil, aslını tercih eder. Felsefi eserlere gelince: İşte eski, yeni harflerle yazılmış bir felsefe kitabı vücuda getirilmiş- tir. Bunlar ancak talebe oku- yor; yani bunlar tetebbu kitabı olmaktan ziyade, ders kitabı- dır. Felsefe meraklıları gene fransızca ve almanca müracaat ediyorlar. Edebi eserlerimizin de kiymeti k âzdır. Bunların orijinaliter- Teri yoktur. Bugün edebiyat yapanlar, tağizimat ve edebiyatı cedide edebiyatçıları gibi, kuv- vetli bir kültüre bile sahip de- ğildirler. Onun için eserleri, ruh ve mana cihetinden olduğu ka- dar üslüp) cihetinden de fakir- dirler. Bir ecnebi lisanı bilenler Avrupanın edebi eserlerini ter- cih edip gidiyorlar. Binaenaleyh yeni neslin uku- ma ihtiyacını bertaraf etmek için, Garp eserleri derecesinde orijinal bir üslüp ve mana ile kitaplar o yazabilmelidirler. Bu, söylendiği kadar kolay mıdır? Ben iki sene evvel gene “Vakıt ta tetebbu için yardımcı bir dile eserlere ihtiyacımız olduğundan babset- | tiğim vakit, hoş bir nazarla gö- rülmemeğe başlamıştım, O zaman bana itiraz eden, fazla milli hassasiyet (gösterip (o sözlerimi boş görmiyenler, bu geçen iki sene içinde, beni filen mahcup edecek bir eser bile meydana çıkaramadılar. Bu cevabıma şu sözleri de ilâve edeyim: Derin bir kültür edinmedikçe, yeni neslin okuma ihtiyacını temin edecek kitap- ları yazamayız. Bugünkü ilmimiz buna kâfi olmadığı gibi, Türk- çemiz de, bu gayeye göre iş- lenmemiş olduğu için, ilmi mef- bumları lâzımı kadar vuzuhla ifade edemiyor. Binaenaleyh bir taraftan mek- teplerde ecnebi lisanlarının ted- risine ciddi ve kat'i bir ehem- miyet verirken diğer taraftan da arzu edenlere gece lisan ders- leri açmalı ve halkı kolayca bir ecnebi lisan öğrenmeğe sevketmelidir. Bittabi edebiyatımıza, tarihi- mize, harsımıza mütcallik eser- lerin, garp usullerinden bilistifa- de, Türlçemizde çoğalmasını temin Oetmenin ehemmiyetini kayda lüzum göremem. Son çı- kan bir iki şiir kitabı, bir ro- man gibi “Türkçe eserler, ede- biyatımız için birer zinettir ve bu yol çok velüttur, —Eski harflerle basılı kitaplar» ! dan hangilerini basmak lâzımdır? — Yeni harflerle tekrar ba- sılmağa lâyık hemen hiçbir ki- tap yoktur. lim ve edebiyat tarihimizi tetebbü etmek isti. yenler mubtaç oldukları asılla- rından okumalıdırlar. Yeni nes- lin alimleri, sırf bu tetebbü maksadile, eski harfleri öğre- nirler. Edebi kıymeti olan bazı eser- lere gelince, bunları aynen yeni harflerle basmağa lüzum yok- tur; buna mukabil her kıymetli mubarrirden birer ikişer cilt (Antoloji) yapılmalıdır. yeni harflerle ! Şekspirden ! lerini mutlaka Bu su- ' | retle gençliğin edebi terbiyesine yarıyacak (o eserler mükemmel bir ıstıfadan sonra, ellerine ve- rilmiş olur. Milli o kütüphanemizin ihtiva edeceği eserler, umumi kütüp- hanelerimizde zaten mevcuttur. İsterseniz onların raflarını biraz daha kabartırsınız, fakat tarihi tetebbüü bir tarafa bırakırsanız, hakikaten istifadeyi mucip ne bulabilirsiniz ki milli kütüpane- | mize lâyık göresiniz? Bugün İstiklâl caddesinin kitapçı dük- kânlarını dolduran ciltlerle ki- taplardan kaç tanesi okunmak şerefine müstahaktır. Size açıkça fikrimi söyliye- yim mi? Elimde bir kudret ol- saydı, bu kitapçılardaki kitapla- rı ikiye ayırırdım: Tetebbü ki- taplarını satın alır, Devlet mat- baasında büyük bir depoya t- kardım. Bunları, tetebbü arzu- sunda bulunanlara &satardım. Öteki kitaplardan beşer onar tanesini umumi kütüphanelere tevzi ettikten sonra hepsini bir meydanlığa yığar, ateşe yakar- dım. Bu fikrimden dolayı bazı arkadaşlarım beni Helâgü'ya benzettiler; bana (Vandal) de- diler. Onlar hislerine değil de, mantığa tâbi olsalardı, beni böyle ittiham elmeğe kalkmaz- lardı. Yeni harflerin iki sene- denberi gençlik içinde kuvvetli bir mevki tutamaması, yeni harf- lerle eser yazılıp basılmaması, eski harflerle basılı kitapların mevcudiyetindendir. Garp lisanlarından banği eser- leri tercüme etmeliyiz? Şimdiye kadar tercüme edilen eserleri okudunuz mu? Bunları asıllarile karşılaştırdınız mı? Öy- leyse, bana söyliyiniz, kaç ta- nesi sahih ve iyi bir tercume- dir? İyi tercüme için yalnız ecnebi lisanınını iyi bilmek kâfi değildir. Türkçeyi de çok iyi bilmek lâzımdır. Muallim Naci merhumun tercümelerine kim yaklaşabilirdi? Hem her kitap tercümeye (omüsat (değildir. yapılan tercü- meler, ne sadık, ne de güzel bir tercümedir, Maamafih tercümeden vaz geç- meyiz. Fakat yapacağımız tercü- meler hem aslma sadık olmalı em de iyi bir Türkçe ile ya- almış bulunmalı. Bunun için resmi bir tercüme heyeti teşki- line lözum yoktur. Yalnız ter- cüme edilen eserleri iyi bir tetkikten geçirilecek, Fransızca, Almanca ve İngilizçeye çok iyi aşina üç veya altı kişilik bir heyet ister, Maarif Vekâleti tercüme eser- lerin sahifesine 1,5-2 lira veri- yor. İyi bir mütercim bukadar az bir ücret mukabilinde çalışa- maz. Tercüme, bir bakıma, te- liften güçtür. Herhangi kıymetli bir eserin tercümesi, çok dikkat ve sabır ister. Günde beş sahi- felik bir tercüme yapmak yoru- cu bir iştir. Beş sabife tercüme için on lira ücret nedir? Eserin ehemmiyetine Oğöre, tercüme ücreti, sahife başına 2-5 lira olmalıdır. Bu ücreti de tercüme edilecek kitaba göre evvelden tayin ve ilân etmek lâzımdır. Ancak o vakit kıymetli müter- cimler kaleme sarılabilirler, Hangi eserlerin tercümesi mu- vafıktır? Bir kerre, Ingiliz, Fran- sız, Alman, İskandinav, İtalyan, İspanyol ve Rusların klâsik eser- tercüme etmeli- yiz. Bu tercümelerin asıl metin- oBulmacae Dünkü bulmacamızı hallede- medinizse bugünkü halledilmiş şekle bakarak yeni bulmacamı- zın sırrını meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için aşağıdaki tarife- yi tatbik ederek üç beş dakika meşgul olmanız kâfidir: DD AMUL | >> cağ Gi) e) bei —-—o ESED AMMREM Bugünkü bulmacamız Soldan sağa: 1 — Püser (5), sulu yoğun (5) 2 — Gelir (6). 3 — Bâneler (7), bay saçsız (3), 4 — Bir renk (9, bir kümes hayvanı (3) 5 — Yapışkan küçük bir bayvan (7) 6 — Eserler (4), malik (6). 7 — Açıkça (68 — Zerre (4), o yakm" değil (4) 9 9 — Para çantası (4. Hristiyanların şeybülislâmı (4). 10 -- Su(2), nota (2), küf (3). 11 — Dudak (8), nota (9) eski manikür (4) Yukardan aşağı: I — Yermer bir kuş (6), «nar (4) 2 — Kıraat et (9); sivri yer (8). 8 — Saçma sapan laf (9 4 — Avrupada meşhur bir dağ (4), eşek elbisesi (8). 5 — Kel (3). doğra (8X musikide du- rak (9, 6 — Hesaplı sarfiyat (8). 7 — dev (27). 8 — Almanca evet (9), sicim (6). 9 — Siyah (4), açılan kapanan şey (4). 10 — Bitkin (5), Bir Yunan yarım | ilâhi (8k.11 — Al (2), keder (4). Meselâ (OoŞeksperi (| fransızca- dan tercüme etmek hiç müna- sip değildir. Eski Yunan ve Lâtin büyük- lerini tercüme etmeğe de çok ibtiyacımız var. Fakat, bence, Yunanca ve Lâtinceye vakıf olmıyanların fransızcadan yapa- cakları tercümeler, hiç bir vakit iyi tercüme olamıyacaktır. Bu lisanları birbir de büyük eserleri asıl: metinlerinden ter- cüme etmek, törkçemizin de, Garp milletlerinde olduğu gibi, Yunan ve Lâtin jenilerindes doğrudan doğruya istifade et- mesine, mahtikileşip mana ve üslüp itibarile genişlemesine ve güzelleşmesine sebep olur. Eskilerin Abai kütüp dedik- leri eserlerden. bizde hemen hiçbir şey yoktur; bir iki tane tercüme varsa da hiç güzel de- ğildir. Büyük din kitapları da tercüme (edilmelidir. Bunların Garp bediiyatını anlamakta pek büyük © hizmetleri olur, Yeni muharrirlerin tercemelerini şahsi teşebbüslere bırakmalıdır. Bun- lardan güzel tercümeler olursa i onları mükâfatlandırmalıdır. “Ma rifetin iltifata tabi,, olduğu unu- tulmamalıdır. A Sırı: A lerinden yapılması arzu edilir. İİ Memleket Habeleri a İzmirdeki cinayet Bir boyacı bir hocayı niçin ve nasıl öldürdü ? İzmirde Kemerslv Ocamisi (kapısı önünde bir cinayet yapıldığını dün kısa- ca yazmıştık. Dünkü posta ile gelen iz- mir gazeteleri bu dikkata şayan mesele hakkında bir çok tafsilâr veriyorlar, bu- na nazaran öldürülen hoca 65 yaşında- dır, Akçalı mescidi imamıdır. İsmi Ha- san Tahsindir. Katile gelince Üsküplü, lostracı Salih ismini taşımaktadır. Hasan Tahsin Ef. namazı müteakip camiden çıkarken Salih ani bir şekilde üzerine salmış, bıçağını hocanın sağ memesi üzerine saplamıştır. Katil orada yakalan- mış, hoca ise hastanede ölmüştür. Evvelâ uzun bir müddet tek kelime söylemiyen katil bir müddet sonra ho- canın öldüğünü anlayınca çok memnun olmuş ve ihtiyar adamı öldürmekteki sebebi şöyle anlatmıştır Bu hocs benim * iki çocuğumla beraber aile saadetimi büyücülükle yıku. Ben İzmirli kordonda hamal başılık eden Ahmet ağanın öveyi kızı ile evlendim. Karımın ismi Ayşe idi. Dört çocuğum oldu. İkisi ikiz olarak doğduğu için öl düler, diğerleri sağdır. Bir seneden beri karımla aym yaşıyordum. Aramızdaki geçimsizlik karımın bu hocanın yanına gidip gelmesile başladı. Hocanın büyü- cülük yaptığını biliyordum. Bir kaç defa kanma yalvararak banş- mayı teklif ettim. Karım reddetti. Aruk beni sevmediğini yüzüme karşı söyledi. Saadetimi yıkan bu hocanın büyüleridir. İotikam almak için demirciler içerisin- deki bıçakçıdan 50 kuruşa bır bıçak alarak hocayı öldürdüm. Hâld bir kere Spor Dün üç ekzersiz maçı yapıldı Dün Mili © bayram münasebetile Stadyumda ekzersiz mahiyetinde üç fut- bol maçı yapıldı. İlk oyun Vefa - Beşiktaş küçükleri arasinda oynandı. Her iki taraf da noksan kadro ile çıkmışlardı. Çok güzel bir o- yun neticesinde ikişer sayı İle berabere kaldılar. İkinci maç Galatasaraylı Pera-Maka- bi mubhteliti arasında oldu, Galatasaray takımında yeni bir sima göze çarpıyordu: Macar bir oyuncu. Neticede tarafeyn sayısız berabere kaldılar. «Galatasarayın muhacim hattı rakibini dalma sıkıştırma- Sina rağmen saw yapamadı. Maamafih muhtelirin de iyi bir müdafaa oyunu oy- nadığını söyliyelim. Üçüncü ve son maç Fenerbahçe ile İstanbulspor takımları arasında yapıld. Fenerde Alâ, Fikret, Reşat yoktu. İstan- bulsporda ikinci takım kalecisi oynu yordu. Sağaçık Selâhattin bulunmuyordu. Netice Fener oyunu 2-1 kazandı. » İstanbul fulbol heyetinden : 95 nisan 1930 cuma günü yapılacak lik maçları #şağıda yazılıdır: Fenerbahçe Stadında ikinci takımlar Beylerbeyi - Kasımpaşa, Eyip saat 41, Üsküdar - Altınordu Hi » İZİS Hakem Suat B. Birinci takımlar Beylerbeyi - Kasımpaşa, Eyip saat 1330 Osküdar » Alanordu, Hill o, 1Sİ5 Hakem Sut B Taksim Stadyumunda ikinci tekımler Fenerbahçe - Beykoz saât 19 Peşiktaş - Vela w 1315 Hakem Nüzhet B. Birinci takımlar Fenerbahçe - Beykoz saat 14,30 Hakem Kemsl Halim B. Beşiktaş - Vefa sast 16,15 Hakem Salı Salâhattin B. AKIT Tabı işlerinizi yapar. daha bıçağı saplıyamadığımı o möteesi” rim. Camide namaz kılarken ne Ol” duğumu nasıl namaz kıldığımı bilmiye” rum. Eğer ayni mahalde övey pederimi de yakalasa idim onu da öldü" recektim. İki ay kadar evvel de o beni öldü” mek istiyordu. Hatta bu hususta Kem© ralu karakoluna şikâyet bile etmiş Onu yakalayamadım. Hadiseyi daha © raflı tesbit etmek için katilin kayın Pp deri ile ailesinin ifâdelerine de mür# İ esat olunacaktır. Adliye tahkikata veri yet eylemiştir. Yakalanan soyguncular Menemende Harmandalı köyü <ivf rında mühimce bir soygunculuk vak olmuş bir arabacı, bunu takiben bir öf” ve sürücüsü soyulmak istenilmiştir. Dev cinin paraları eşeğinin semeri alnndf saklı olduğundan çalınmaktan kurtulmüf tur. Cüretkâr haydutlar takip ediliyof. Kızılçullu (o civarında da bir adar” #oymıya uğraşan diğer üççerir yaka ele vermişlerdir. Adanada bir olnayet Adanada ayni kadını seven üç Lu den ikisi birleşerek üçüncü öldürmüşlerdir. Ölenin ismi Ali, sd” renler Mustafa ile Bayram isimi taşımaktadır. paylaşılamıyan ka da Şükriye isminde bir sermayedir. Bedava sünnet İzmir belediyesi fakir oldukları çocukları müracaatları vukuunda si ettirmiye karar vermiştir. Aleni teşekkür Beş senedenberi enühlik bir deri pençesile uğraşarak nihayet hayata zünü kapayan Saadetin, hastahk larında tedavi ve tesellilerile büyük fe” kârlık gösteren darülfünen emini ' Ömer, Heybeli sanatoryomu sertab Tevfik İsmail, Tıp fakültesi muslif | musvinlerinden Fazıl Şerefettin, son kikalarında yanımda bulunan Şeh nahiyesi Himayel etfal reisi Şevket Beylere minnet ve teşekkürle”) mizin gezetenizle alenen ilân ederiz. l Annesi: Müteksit muallim AĞİS Bemşiresi : Onuncu mektep başmusll Pakize” 5 İLÂN 7 Istanbul Bahçekapıdı Celi B b alında 15 numaralı mağazada çuha retile meşgul Jül Kastro komandit şi ti tarafından alacaklılarile konki akdi talep edilmiş icra riyasetinde” svretle * karar verilmiştir. Rinsensiii icra ve iflâs kanununun 283 üncü desi mucibince alacakhların tarihi il4n 90 gün zarfında matluplarını ves müsteniden her gün sair (1 den İŞ kadar mezküir mağazada komisere MÜ. ettirmeleri, aksi takdirde hilâfın ” ket edenlerin konkordato müzske' i den hariç bırakılacakları ilân oluru Komiser avukat: Mustafa hayri 7 Edremit asliye ma'ikemesinden” Edremit Hamdiye mahallesinden “ ağa kerimesi Bedriye FL vekili Ti eti B tarafından zevci Mustafa oğlu A İ aleyhine ikame olunan boşanma e nın müddei üleyhin tegayyüple v nerede bulunduğu meçhul olduğl up İ mahkemece tahakkukuna mebni “4 tebliğata mahkemece karar verile! i olunan 19-4-930 tarihinde Edrem e kuk mahkemesinde hazır bulunms* “#4 kında ilânen tebiiğan kananiyefi ef edildiği halde mahkemeye gelmedif” muhakemesinin gıyaben icrası 1€ kındaki gısp kararının ilânen 1“ gö İ ve muhakemenin 315-930 tarihi” ye" İ sadıf cumartesi gününe talikine “ipi mect karar verilmiş olduğunda af ki günde hazır bulunmasi ve pr * gelmediği halde gıyaben devami# ha kabul edilmiyeceği ve gıyaP ai # mahkeme divanhanesine talik <Ö” “gf işbu gıyap kararına bir itiraz “8 yi sarifini badettediye 5 gün zari” ba itirazı bulunduğu ilân olunuf öz ea