EEE ETEMEŞT 4 — VAKIT 16 Mart 1930 İzmir volu ile!. A davası, o gayri mübadillerin hakları, e- tabli meselesi, İstanbul anlaş- ması, Ankara mukavelesi, Atina protokolu... ve bütün bunlardan sonra “ Venizelos ,un (o İzmir you ile hükümet merkezimize geleceği habesi... İşte aşağı yu- karı on yı'dan beri Türklerin sinirlerini geren, tahammüllerini tüketen hadise zinciri budur.. Türklerle Yunanlılar srasinda | sürüp giden bu mesele, haklı söz er, inkâr edilmez senetler karşısında duvara çarpmış lâstik | top gibi geri fırlıyor, müzakere- ler yarım kalıyor, heyetleer de- gişiyor, inkıta başlıyor ve niha- yet günün birinde: “ müzakere akim kaldı !,, tebliği ile karşı- laşıyorduk. Kaf dağları gibi tılısımlı gö- rünen bu işin sonu ne olacak bilmiy orum. Fakat dünkü gaze- telerin neşrettikleri telgrafı çok manalı bu.duğumu saklamıyaca- ğım. Ne zamandır Venize osun Türkiyeyi ziyaret edeceği söyle- niyordu. Hiç birinde İzmir yolu- nun ihtiyar edileceği kaydı yok- tu, Bu haberin hakikat o'up olmamasını düşünmüyorum, am- ma hadiseyi iki türlü tefsirden de kendimi alamıyorum. Birincisi İzmir yolunun ihtiyarı, Yunan ruhunun müzmin hasta- lığı olan “ Megalo idea,, dan ilham almış bir karar mıdır? Sorgnsu ile zihnimde kıvrılıyor. İçleniyor ve göğsümde kü tenmiş bir ateş eşelenmiş gibi yanıyo- rum. Bu, hissimin hamlesidir. İzmir topraklarına, o toprakların ihtirası rüyalarım dolduran, ora- ya kolatmak ümüdini besliyen hiç kimsenin ayak basmasına tahammül edemiyorum. Aklımın, mantığımın hükmü böyle değil, Onun sesi: “Venize- los,, İzmir yolu ile gelecekmiş. Ne 'sabat, ne isabet! diyor, Versayda, Kiemanso ile Loyit Jorju kandırırken Olimp ilâh'arı mertebesine (| çıkardığı Yunan ordusunun, nasıl kuduz bir sürü olduğunu o talihsiz topraklardaki isleri hââ silinmemiş yanğın harabelerinden ve henüz kanları kurumamış masum mezarların- dah okuyup anlıyacak. Esatirin alev nefesli ifritleri, ejderhaları bile geçtikleri yer- lerde bu kadar gaddarca izler bırakmamıştır. Yunan tarihinin son fasıllarında pek kalın çizgili bir sima taşıyan bu diplamatin, İzmir yo'unu seçmesi kendi he- | sabına cür'ettir. Çünkü orada yalm? Yunan zulmünü görmiye- cek, İzmiri Megalo idea hudut- larından ebediyen ayıran iskelet hisarlarını seyredecek ve yüz- binlerce asilzadenin bu geniş | mezarı önünde sakallarıın kir- pileştiğini duyacaktır. Seyyah Matbaarmza gelen eserler: Varan üç Genç ve kıymetli şairimiz Nazım Hikmet Bey üçüncü ki- “abını bu isimle neşretmiştir. Muallim Ahmet Halit kütübanesi tarafından temiz bir şekilde bastırılan o« Varan üçl» şairin yirmi beş manzumesini muhte- vidir" Edebiyat kazilerine ederiz. tavsive Ruhi Bin defte; Milan 25 öirmediği memleketi bilen adam Tesalya Yenişehrine yeni memur tayin edilen bir zat o vakte kadar hi, görmediği bu şehri tamamen tanıyordu Günd”“z meşguliyetleriniz, yor- gunluklarınız karışık bir takım | inikâslar vücude getirir ve size | karışık rüyalar halinde görünür; yahut, hazmın tesiratile hafızanızdaki izler kuvvetlenir, canlanır, birbirile imtizaç ederek rü anızda bir takım hadiseler görünür. Bazı sun'i rüyalarda vardır. Meselâ, siz, karanlık bir oda- da uyurken birisi elindeki lâmba ile odamıza girse; o z.man daha tamamile istirahate nail ola- mıyan âsabınız müteessir Olur, kendinizi bir yangın içinde gö- rebilirsiniz; bunlar hakiki olmı- yan rüyalardır. Fakat gecenin mühim bir kıs- mını uyku ile geçirdikten sonra meşguliyetlerin, o yorgunlukların hazmın bütün tesirleri bitmiş, âsap tamamile istirahatini ka- zanmıştır. Sabaha karşı nüz rüyalarda bunlar suretle amil değudirler; o zaman gördükleriniz £ ekseriya (baki- kattir. Yakın yabut uzak bir istikbalde maruz olacağınız vak- aların birer ifadesidir. Dikkat edinz, hakikate tetabuk eden rüyalarınızı ekseriyetle sabaha karşı görürsünüz. İspiritler bunuda şöyle izah ediyorlar: Diyorlar ki, Oinsan uykuda iken Şuuri hareketlerin kaybet- tiği için, ruhu serbesttir, dile- diği şekil ve tarzda size telki- nini yapar; bu telkin edeceği şeyi, bağlı bulunduğu omane- viyettandır. Diger bir kısım âlimlerin dediğine göre, insan uykuda iken ruhu kısmen bedeninden ayrılınış, maneviyata karışmıştır, sabaha karşı avdet eder; bunun için ism:ne de «ruhu sair » der- ler. Ruh maneviyatta iken öğ- rendiği şeylerden ifşasına müsa- ade “edilenleri, sabaha karşı avdetinde izhar tecr ve rüya hande gösterir. İster birinci, ister ikinci fikir kabul edilsin, ceği şeyleri şöyle olacak, böyle olacak diye söylemez, bir takım rümuzler ile gösterir. Her ne ise sabaha karşı görülen rüya- ların, ekseriyetle hakiki olduk- larına dair bende birçok notlar gördüğü- vardır. Hele bir tanıdığım varki | yevmi hayatının nasıl geçeceğini, her gece rüyasında görür. Kim mi dediniz? Yağma yok, muallim beyle aramı açmak isterseniz, beni bu hususta tazyık edersiniz. Hoş, etseniz de söy- lemem ya! Şimdi hakiki rüyalara dair elimdeki notlardan bir ikisini söyliyeyim. Bu anlatacağım hadise yine bir muallim arkadaşın başından geçmiştir; iâkin bunu öteki mu- allim.e karıştırmayın, bu büsbü- tün ayrıdır. Birde hamdolsun ki İstanbulda değildir; bunun için kendisinden © musaade almağa lüzum görmedim; eğer okur da memnun olmazsa ne yapayım? İsmini yazmadığım kâfi bir ne- zaket sayılmaz mı? Esasen bu arkadaş 'ulvi bir hiç bir | ruh haber vere- | tabiate maliktir, hele çocuk ne- şideleri yazmakla, kalbine bir çocuk saffeti gelmiş, şimdi bu- lunduğu yeşil ovalar, ruhuna inşirah vermiştir; bu sebeple öfkeleneceğini hiç zannetmiyo- rum, Gelelim hadiseye : Tesalya harbinde Yenişehir zaptedilmişti; Etem paşa kuman- dasındaki ordu Dömeke önünde çarpışıyordu. Lâmyayı da aldık- ten sonra Atinaya girmek ko- lay olacaktı. Tesalyada elimize geçen kasaba- lara, hükümet, memur tayin edip gönderiyordu; o zaman pek genç olan bu muallim arkadaşta Ye- nişehir postanesine memur edil- di. Seksenlik bir Türk kahrama- n olan Hafız Abdülesel Paşa- nın şehit düştüğü Milona geçi- dini geçti; Olimpos tepelerinin karları arasında saklanan yıldı- rımlar ilâbi Zevs ile refiklerinin, Türk savleti karşısında, tir tir titrediklerini gördü; zaferimizle göğsünü kabartan, daha dünkü toprağımız, Tesalya ovasında idi. Kösem nehri üzerindeki köp rüye geldiğimiz zaman hayretle etrafına bakındıs; — Ne tuhaf ben buralarını biliyorum! Diye bağırdı. Evet, o, bu yerleri aynı ay- mna biliyordu. İşte “bu butamk sularla akan nehir, bu köprü, şu ovalar, şu uzakta görülen köy... (Hepsi, hepsi o evvelce gördüğü yerlerdi; fakat nasıl ouyor da bunları elifi elifine tanıyor? — Garip şey, ben buralara gelmiş miyim? Diye kekeledi. Hayır ne münasebet? Henüz yirmisinde bile olmıyan bir deti- kanlının evvelce Tesalyaya gel- miş olduğunu farzedelim; lâkin bunun için imkân yok; nasıl olsun ki değil Yenişehir, Ve'estin, Golos gibi kasabalarda, Tesal- Yarımasır ettelki VAKIT 15 MART 1880 D00O0NADDONO MES EE y— esi amaaaağt Ez l2na0EE2i 2011; MARE 2AMMSZE3LAAAEELIZ: RUSÇA: SESLİ AL JO filminde görmek ve işit- mek üzere bütün ehali akın akın gitmelidir. saat 13 ten 2LO » hususiyede BEDENEN asnuzasauuzu5” Pek yakında OPERA SİNEMASINDA ve ŞARKILI FİL DON KAZAKLARI sunasanausasanu nuuuuauuuuug5' gooudo00d00D0D0D00d0DU ooonooD0i Dünyanın en büyük mugannisi olan L SONU bütün sinema âeminde br inkılâp getiren CAZ MUGANNİSİ Chanteur de Jaz ELHAMRA siiongsili Bugünkü pazar günü matineler itibaren başlar. 0000000000 0000000DOO 0000000 AISELOIIIIIIIYI9 DOI IIYIYIDİ MELEK ŞiNNRSİN Son ve muhteşem sessiz filim programı olmak üzere sureti önümüzdeki çarşambadan ıtıbaren irae edeceği intihap olunan BİR AN İÇİN (EROTİKON) heyecanlı filminin dehakâr mümessilieri güzel oldukları kadaf mahir artist olan İTA RİNA ve OLAF PRP dur. 5036606666 64 SİYAM ii Sinemasında Fritz Lang : “am arm e m mn Kamerde kadın Mümümesilleri GERDA MORUS ve VİLLİ FRİÇ Matineler saat 15 ve 18 de er A yanın hiç bir tarafında ne bir ak.abası, ne bir alâkası var. Meselâ, ben Hindi Çinideki Soygun şehrini, hatta resimde olsun, görmediğim gibi, © da daha Tesalyayı ömründe gör- i ismini Bir haftadanberi aevamlı eden küşavişi hava reş- kaveri baharan olacak derecelerde ictafetnüma olduğu halde, evvelki ge- ce saar sekizde birden- bire karavel cihetinden vezan olan ruzgâr ile nüzul eden berf,bugünkü şifanın ferdaya da şamil olacağı memulile müste- rihâlbal olarak hâbi is- tirahate vafanlara sabah- leyin bahşi raşe ve esef eylemiştir. Hakinaten beş,on sene- denberi badelcemrat kar yağdığı görülmediğinden bu sene her memleketi cüz'i ve küllü hissedar eden souğun buraca dahi fevkalâde bir surette son nefesi baridini izhar ef- muş olmaklığı derkâraır. memişti; belki mektepte coğ- rafya okurken bile, hiç te meş- hur olmıyan bu Yenişehirciğin işitmemişti; işitmemişti her tarafı pekalâ bili- Zara) ih küçük memur, istikba- lin muallimi, bu muammayı na- sıl halletsin? yanında bulunan arkadaşları, onun dalgın dalgın İ etrafa bakıp kaldığını görünce: Ne oluyorsun, yahu uyu- yor musun? Diye bağırdılar. Bu “uyuyormusun?,, sözü bil- İ mecenin anahtarı oldu; memur bey, hemen uykudan int kal etti. — Hay Allah lâyıkını versin, işi anlaşdım! Dedi; meğer, inanır mısınız, İ bizimki bir sene evvel, tamam bir sene evvel rüyasında bura- larını görmemişmi? Bugün bu- lunduğu yerler de aynen gördük- lerine tevafuk” ediyor. * Demekki bir sene evvelki rüya bir müstakbel hakikatın ifadesi olmuş, hamse aden esat nana Ea anane re ir seazalena değ ezE za eNi rüyaya | gas e re sssa i DİNO: KAPLANI Mümessilleri LON ŞANEY ve LUPE VELEZ j olöfejelz ere izzz MARA EEİŞI seda mases? #scca..ss8s0s 800008 KLAYV BROKu HORTLAK filminde görmek istiyen bu me hur srtistin perestişkârları MELEK SİNEMASINA koşmakta ve ayrıca gösterilmekte »; YENİ EVLİLER mektedirler. 004010140000905100000000099 7 Tepebaşı Kyotrosunda bu akşam ©| 21,30 da. Gölgele- ŞEHRE MANİ rin Yarışı 3 perde Matmazel Juli 1 perde Tercüme eden: Piraye Faat H. .....01090409 .... Yeni tefrikam Montekarlo rezaletle Pek yakında (Vakıt) sütunlar” Pazar GG Mart 1930