Ee EA — 7 — VAKIT, 16 Mart kıldıktan sonra, on ikide Aliye H. çağırıldı, bu sefer alışkın adımlarla yürüdü, maz- nun bölmesine girerek durdu İ — İsminiz? — Fatma Aliye. — Babânızın ismi? — Şakir. — Kaç yaşındasınız ? — Yirmi beş. — Okur, yazar mısınız? — Eve — Zatüzzevçmisiniz? — Hayır. Evli değilim. Mahkümiyeti o sabıkanız var mı? — Efendim?.... geldi, — Yani adliyece hiç hüküm yediniz mi? — Hayır. Yemedim! — Oturun. Nakız ilâmı oku- nacak, dinleyin! Temyiz birinci ceza dairesinin | ilânı okundu. 12 Teşrinievvel 1929 celsesindeki kararı müd- dei umumiliğin temyizi mevzuu baasedilerek, filin aşikâr bir sılâhla ikaıma göre davanın şah- si feragatle ortadan kalkamıya- cağı, tatbik edilen 46 ıncı mad- de ile alâkası bulunmadığı bil- diriliyor, fl 456 inc maddeye temas eder mahiyette görülü- yordu. Müddei umumiliğin ayni esas dairesindeki temyiz istidası da okunduktan sonra, vekil Sadi Rıza B., maddeleri tahlil etti, | “ aşikâr silâhla filin vukuu, davanm behemhal (o takibini istilzam etmez, Temyizin kararı nekadar muhteremse, sizinki de öyledir ,, dedi. İtiba Müddei umumi Cemil B., 456 ıncı maddeyi ve diğer madde- leri tetkik etti, “Fil aşikâr silâhla olursa, feragat davayı ortadan kaldırmaz. Bu, kanunda sarahaten zikredilmiştir , diye mykabele etti. Vekil, bir nok- taya işaret etti, müddei umumi | cevap verdi, heyet müzakereye | çekildi. Aliye H., yerinde kaldı. Resimleri alınıyordu. Aliye H,, mütemadiyen kımıldanıyor, asabi tavırla elini çantasına, saçlarına götürüyordu. Bir aralık bağşın- daki tül çözüldü, parmaklarile düzeltti. Zarif mendilini burnuna gö- türdü, kokladı. Üstüste kirpik- lerini kıpırdatıyordu. Son birkaç ây zarfında biraz daha zayıfla- 1930 em iliği mıştı, Yorgun, halde idi, Yirmi dakika. yerine geldi, reis Hasan Lüfi B., nakza ittiba olunduğunu bildirdi. Müddei umumi Cemil B., 456 ıncı maddeye göre ce- Za tayinini, fiil rovelverle oldu- ğundan 457 inci maddeye göre cezanın ziyadeleştirilmesini, 36 ıncı maddeye müsaderesini istedi. Vekil Sadi ve Celâl B. lere diyecekleri (soruldu. Sadi Rıza B., ceza verilecekse tecili unutulmamasını — istedi. Lütfi B., istizah etti: — Tecil talebiniz, esbaba istinat ediyor? Tecil bahsi — Kadınlığın hususiyeti ab- valine, mahkümiyeti sabıka bu- lunmamasına ve müekkilemin böyle bir ikinci hadise yapmı- Benzi daha rahatsız, solgundu. üzüntülü bir ne ne gibi | yacağına istinat ediyor. Asabi yeti şedide ve ruhi zaaf netice- sinde nasılsa elinden bir kaza çıkmış. Biz kaza diyoruz, buna karşı cerhi adi deniliyor. Bir maznun, ahlâkını düzeltsin diye hapisanede yatırılır. Aliye H. için buna hacet yoktur. O mü- İ nevver, afif bir kadındır. Böyle İ bir kadına küm ettik , demek, kâfi bir ce- | “seni hapse mah- zadır. Bu mahkümiyet, ömrünün $0- nuna kadar hatırından çıkmaz. Ayrıca infazma hacet yoktur. Tecil, yerinde bir tecil olur. Bunu isteriz, efendim. Sadi Rıza B., fıtraten şerir olan bir maznunla iyi bir insan olan maznun arasındaki büyük farka işaretle şeririn senelerce hapsedilse uslanmıyacağını, hal- buki iyi bir maznunun intibaba gelmesi; için kararın mutlaka infazma lüzum olmadığını ilâve etti, Karar ve nasihat Reis Hasan Lütfi, aza Nusrat ve Asım B.ler, müzakereye çe- kildiler. o Onüçte (müzakeresi yarım saat süren karar teblig olunur. Rovelverle cerh sabit, 456ıncı madde, “bir ay hapis, cerh aşikâr silâhla, bir aya beşay zam, on lira tedavi masrafı ile muhakeme (masrafının tahsili, tabancanın müsaderesi ve Aliye H.ın sabıkası olmadığı gibi iler- ! de cürüm işlemiyeceğinede ka- Heyet, tekrar | /Mübadil emlâki mesele- sinde hakem olmuyorlar! göre tabancanın Hasan | l VAKIT ın telgraf ve telefon haberleri Bitaraflar Atina 15 ( Apo) — Salâhiyettar menabiden tereşşüh eden ha- | berlere göre bitaraf aza mübadıl ewlâk hakkında kendilerine tek- hf edilen hakemliği tetkik ettikten sonra verecekleri hüküm iki taraf için de mecburiyyülittiba olduğu taktirde kabul edeceklerini | bildirmişlerdir. Türkiye kararın mecburiyyülittiba olmasını kbulden istinkâf etmiştir. ! beyanatta bulunmuştur : — Müzakeratın nihai neticesi hakkında daima nikbin bulunu- yorum. Her iki tarafta da hüsnü niyet mevcut olduğu cihetle iki İ tarafı da memnun edecek bir sureti tesviye bulunacaktır, Atina 15, ( Anek) — Dün akşam bitaraf mübadele azasından hariciye nezaretine gelen bir kararın her iki taraf için mecburi olacağı Bu mesele hakkında dün hükümet izhar edilmiğe başlanan bedbinlik üzerine M. Venizelos atideki verecekleri kendilerine telgrafta kendilerine hakkında evvelden teminat verilmediği cihetle mübadil emlâk meselesinde hakemliği kabul edemiyeceklerini bildirmişlerdir. Atina, 15 (A.A) — Ankaradan bir Yunan menbamdan gelen haberlere göre muhtel't komisyonun bitaraf azalarının kararlarını icrası mecburi addetmeği kabul eylemiyen Türkiyenin bu ihtiyati kaydi neticesi olarak mezkür azalar Türk iktisadi mes'elelerinde hekemlik vazifesini ifadan imtina eylemişlerdir. — kasa naat geldiğinden, tecil.. ittifakla, Reis Hasan Lâtfi B., H.a kararı izah etti, «erdi : — Ahlâki temayüllerinizi dü- şündük, mazideki ahvalinizi na- zarı dikkate aldık, cezayı çek- Aliye nasihat İ tirmiyeceğiz. Asil bir ailedensi- niz. münevversiniz. Elinden her nasılsa bir kaza çıkan münevver bir insan, tecilden mütenebbih olur, bir daha emri nehye mu- kabil harekette bulunmaz. Siz de sakın yapmayınız. Eğer beş sene ında başka “wwknat yaparsanız, tecil olunan . cezayı o cürmünüzden dolayı birlikte çeker, iki kat cezalandırılırsınız. Buyurun ! Şakir Pş. zade Aliye H. ; hafif- çe başını eğerek, mahkeme huzu- rundan çekildi, salondan çıktı. Herkes peşinden salonu terketti. Kalabalık arasında, bir zat, yanındakilere anlatıyordu : — Zavallı, vaziyetten — çok mustarip oldu. Ne ise mesele hallolundu, üzüntüsü bitti. Bir az daha uzasaydı, asabı büsbü- tün bozulacakti Ve hapisaneye gidecek yerde, galiba..... Ken- disi böyle demiş diye işittim | VAKIT ın tetrikası: 120 Yazan : Hüseyin Rahmi tüketmemeğe uğraşarak anla- tacağım. o Merhametinizi orica ederim. Her doğan çocuğun bu hayat alemindeki © zevklerden hisseleri vardır. Fakat insan Küçükken bu hakikati bilmez. Masum gözlerinin önünde daima biribirini takiben açılan esrarlı ufukların oÖtelerinde cennetler arar. İşte bende böyle dünyayi nikbin bakışlarla Ogören bir kızcağız idim. Evlenme yaşıma gelen kızlar kocaya giderken bir gün benim | için de böyle bir izdivaç saatı çalacağını (o düşündüm. Kendi yaşımda oğlanlara tesadüf etti- ğim zaman acaba benim kısme tim bu mudur? Diye kızarak kaçardım. Lâkin kaçmakla zih- | ! bir hakikat bir şeniyet oldu. nimi bu düşünceden kurtarmaz- dım. Mubayyelem kendine koca yapmak için türlü türlü tipler yaratıp dururdu. Mazur görünüz. Masumiyet devremin samimi- yetlerini anlatıyorum. Afif göy- nü hayata yeni açılmıya başlı yan bir küçük kız da böyle be- nim gibidir değil mi efendim... Büyüdüm. Artık beni istiyen- ler oluyordu. Lâkin göynümün yarattığı merhuni sinama artisti Valantinoyu andıran tipi bir tür- lü bulmuyordum. Bakir tımda her gece beni ziyaret eden işte bu sima idi. Onun çok sevdiğim gözlerinde bana karşı nihayetsiz saadetler vade- den öyle ateşli bir aşk ve şef- kat okuyordum ki tapındığım bu çehre hayal çerçevesinden çıktı. Yanımdan hiç ayrılmıyan Ailemizin üzerinden bir felâ- haya- | ket tufan geçti. Zaten bizi geçindirebilmekten fazla olmıyan servetimizi kaybettik.. Biribirini müteakiben babamın annemin vefatlarile felâketim gayeyi bul- du. Hemen yersiz yurtsuz, para- sız, kimsesiz avare kaldım... Bu bikesliğimin acılığı daima hayalimde yaşıyan sevgilimle tadile uğraşıyordum. Bütün bu elim zayiatımın melali içinde İ yalnız işte o beni terketmiyordu. Erkek sabursuz jestlerle ka- dına karşı yumruklarını sıkarak: — Sabhire, isteri hastalığından doğma bütün bu poeziye ne lüzum var.. Beyfendileri bıktır- mıyalım. Dert dinlemesi de he- men onu çekmek kadar müz'içtir. Asıl cinayete gelelim, Sahire Hanım nefretin çarpık süzğünlüğile kocasını tepeden topuğa kadar gözden geçirerek: — Saffet cinayetini dinleme- ye neden bu kadar acele edi- yorsun? Bu faciayı, dehşetine kendini alıştıra alıştıra naklet- mezsem teessürümün şiddetin- den bayılırım. Saffet Bey sıkıntılı nefes alış- | larla: Dayinler vekili Müzakere teferrüat etrafında cereyan ediyor Ankara, (5 (A.A) — Dayin- ler vekillerinin Maliye Vekili ile temasları devam etmektedir. Mükâlematın teferrüat etrafında cereyan ettiği müstahberdir. Ankara, 15 (Vakıt) — Da- yönleri ee e e e Mr liye: vekili: B.” ile ikinci temas- larını yaptılar ve aldıkları rak- kamlara göre vaziyeti görüştü- ler. İkinci temasın pazartesiye olması melhuzdur. İstihsalimiz Ankara, 15 (Vakıt) — İktisat vekâleti o müsteşarları, umum müdürleri, (şube (müdürleri, sabah ondan onikiye, on üçtan yirmibire kadar İktisat vekili B.in riyasetinde toplana- rak zirai ve sınai istihsal ve ih- racatı teshil ve tezyit etmek isnadetmek istediğin cinayetin faili kendin olduğuna şüphen detinden ayılıp bayılıyorsun... sis Beyfendiler dinliyecekler hü- küm verecekler.. Onların zihin- lerini kendi lehine hazırlamak için bu sabırsizlanman beyhu- dedir. Saffet — Cinayete şiir yaraş- maz. Hakikatı sade ve çıplaklığıle ortaya koymalıyız... Kızlık ma- sumiyetlerinin tasvirleri içinde kendini Meryem ana gibi nur- larla haledar göstermeğe uğraş- ma... Awnüsselâh — Bırakınız efen- dim istediği gibi söylesin. Biz teessürün (o sahtesile (o hakikişini anlarız. Sahire hanım ederim o cfendim.. Sözümü kesmesin... Saffet Bey lahavleli bir su- İ ratla başını öbür tarafa çevirdi. Sahire Hanın. hazin ezgin cümlelerle yine başladı: Teşekkür Emrediniz. mahafilinde | — Tabii değil mi ya? © Bana | kalmadığı için nedametinin şid- | Sahire Hanım — Bu mütehas- | İ noktaları, Diiencümeni Mesaisi semerelerin! veriyor Ankara, 15 ( Vakıt ) — Pİ encümeni mesaisine devam © mektedir. Larusun A harfi | milen tercüme ve tetkik oi muştur. Bu netice, bir cilt © linde çıkacak ve efkârı um! yeye arzedimiş bir tecri” mahiyetinde o olacaktır. Ol için dil encümeninin bu işte” prensiplerini, ehemmiyet verdi kanaatları (o göstefi mufassal bir mukaddime de * cildin içine girecektir. Lagat Larusun Türkçeye 18) | bikidir. Yani Fransızcadan Tü çeye bir lügat gibidir ve Fr sızça Larustaki kelimelerin Tüf çedeki mukabillerini gösterm tedir. Bu harfteki kelimeler 6 bf kadardır. Kitabın Larus kıt'asi” da olması tekarrür etmiştir. vaz'iyette 5-6 yüz sayıfa tut cağı tahmin olunuyor.' Ani henüz tabıda kullanılacak bal meselesi (o halledilmiş değildi Azaların bir kısmı bu cild tecrübe mahiyetinde olması ** münakaşaya konması itib alâkadarların bunu lügatten faf la ilmi bir eser olarak baştöf başa okumak zaruretinde b lunduklarını, binaenaleyh bu#f göre iri puntularla neşrini ist& mektedirler. Diğer bir kısı azalar ise tecrübe cildinin itibarile yarınki esaslı ciltleri bir nümunesi olacak şeki'de ** İ Avrupadaki emsali gibi, Lari” ibi, ufak puntular ve mua işaretlerle ADİNA taraflardın. Encümenin ilk semeresi ol4f| bu birinci cildin meşrine Çi ehemmiyet atfolunmaktadır. Li gatin kâgıt ve tab'ı da nfs İ cak, Devlet matbaasında yakıf da basılacaktır. hakkında hazırlanan projeyi tet kik etmişlerdir. | Bu proje ictimada bulunanl” rın kendi dairelerine alâkad olan işler hakkında iki ay e““| verdikleri (o mufassal rapol tevhit eder şekildedir. Bu İf barla içtimada 500 sahifeli proje münakaşa ve müzaki edilmektedir. — Harpten sonra memleket içinde parasız ve yapayalıfi kalmış güzelce bir kızın etraf” saran tehlikeleri düşününüz. Ben saf kızcağız ki fenalık etmek değil fenalık # panların vücutlarından biha bir masumdum. Saffet bey hararetli nefesle hızını harice püskürerek: — Elverir Sahire... Bu mi terem müşavere heyetinin hammüldeki nezaketlerini 88 timalde bu kadar ileri vi Sahire hanım gözleri semi | dikilmiş bir madon mazlümiY€” | tile: — Bakınız efendim ib hilafına © zalim inadında ediyor. Sözlerimi kesiyor» runuzda bile zorbalığında” geçemiyor. Çünkü haklı rimden davayı kaybed e anlıyarak me dediğini vE kabina sığmaz bir bale g* sti Saffet bey kısık bir “” ile : sr uv” ys gözle”