İktısadi program jsmet Paşa hükümeti büyük bir faaliyetle iktisadi bir program hazırlamaktadır. Bu program nihayet (15) güne ka- dar B. M. Meclisinde münakaşa edilebilecek bir hale gelecektir; ve Millet Meclisinin tasvibine ik- tıran ettikten sonra memleket için mutlak surette tatbik oluna- cak bir milli misak olacaktır. Birbuçuk ay evvel hükümet iktisadi muvazeneyi bulmak için esaslı bir tasarruf siyaseti tatbik etmeye başlayınca bunun kâfi bir tetbir olmadığını herkes pek iyi biliyordu, Esasen bu hakikati bizzat İsmet paşa hazretleri de meclis kürsüsünden açıkça söy- lemişti. Ve bir taraftan tasarruf esasında devam etmekle bera- ber yakın bir zamanda millet vekillerine yeni bir program getireceğini ilâve etmişti. a mevzuu (bahsettiğimiz program bu programdır. Bu itibar Oile mezkür programın tatbik olunabilecek bir şekle © girmesi ( Türkiyenin (o iktisadi hayatında tamamen yeni bir merahle teşkil edecektir. Şimdiye kadar Türk milletinin mukadderatını idare eden hiç bir hükümet memlekete hariçten giren mallar arasında bir muva- zene . bulunmaması (ihtiyacını hissetmemiştir. Hissetmiş olsa bile kapitülâsyonlar bu noktadan bir tedbiralmağa mani olmuştur. Binaenaleyh: bugün içinde bu- lunduğumuz iktisadi buhranlar sadece birkaç senenin değil, belki birkaç asrın mahsulüdür, denilebilir. Cümburiyet idaresi asırlarca devam eden bakımsızlıkların dertlerini tedaviye başlamak gi- bi müşkül bir'vazife deruhte etmektedir. Bu da yeni bir ik- tısadi proğramın hiç olmazsa 5 sene tatbiki ile mümkün ola- caktır. © © Moamafi memleketimizin mili istihsalâtım arttırmak yalniz hal- ka nasıhat etmekle mümkün olamaz. Bazı ahvalde bir kısım iş sahasında hükümet tarafından maddi yardımlar yapmak lâzım- dır; halk tarafından başarılamıya- cak bazı işlerde de bizzat hükü- metin müteşebbis vaziyetine geç- mesi, faaliyete girişmesi zaruri olur. Bu ise her şeyden evvel büyük bir para ve masraf me- selesidir. Onun için İsmet paşa hükü- meti hazırlamakta olduğu pro- gramın tatbikine tahsis edilmek üzre (1930) senesi zarfında (10) (15) milyon liraya ihtiyaç görül- mektedir. Bu parayı de Meclise tevdi edilmiş olan bütçeden çıkar- maktân başka bir çare yoktur. Şu halde yeni istihsal programı tanzim etmekle beraber Meclisin bütçe enclimeninde tetkik edilmekte olan (1930) bütçesinin masraf fasıllarında çok esaslı bazı tadi- lit yapmak, ikinci derecede gö- rülecek birçok işleri bir tarafa bırakmak icap &decektir. © Mehmet Âsım ii Li gi İk MEMLEKETTE VAKIT ) “Mühim bir nokla Kastamonunun iskelesi İnebolu değil, Cide olmalıdır ! Ha'ust Kastamonu muhabirimi ya- Zıyor : Kastamonu vilâyeti Türki- yede genişliği itibarile ehemmi- yetli bir mevki olmaktadır. Bakır ve diğer muhtelif madenler, kömür ve ormanlar gibi tabii | servetlerle, kendir, pirinç, elma, tiftik, hububat ve saireden mü- rekkep olan külliyetli miktardaki istihsalâtile memleket iktısadi- yatında da mühim bir mevki işgal etmektedir. Fakat (memleketin oldukça zengin bir istihsal mıntakası olan Kastamonu havzasında is- tibsal ve ihracatın ana hatları olan vesaitin noksanlığı bu kud- ret ve kabiliyetini gün geçtikçe tenakusa uğratmak ve bu yüz- den gerek havza ve gerek mem- lekete telâfisi mümkün olmıyan zararlar yapmak ibtimalini do- ğurmaktadır. Kastamonunun bugünkü vazi- yetini idame edebilmesi ancak deniz veya en yakın şimendifer istasyonu ile olan irtibatını te- min ve muhafaza edebilmesi ile mümkün görülmektedir. Kastamonu iktisadi havzasının en yakın deniz irtibatı İnebolu ve en yakın tren istasyonu da Ankaradir.- "Kastamonu ile linebolu ara- sında Omemleket istihsalâtını kolaylıkla olmasa bile büyük müşkülâta uğramadan nakle va- sıta olan ve her sene mümkün mertebe tamir edilen bir şose vardır. Keza Ankara ile de şöyle böyle bir şose ile irtibat temin edilmiştir. Fakat transit merkezi İstanbul olduğu için bütün müuamelâtın deniz yani İstanbul tarikile ya- pılması icap etmekte ve bu vazi- yet bu vakte kadarda böyle devam edegelmektedir. Herkes Ineboluyu bilir, Kara- denizin en ufak bir rüzgârından müteessir olan bu iskelede her zaman eşya tahmil ve tahliye edememek ve hatta vapurların bile demir atamamak tehlikesi mevcuttur. Halbuki oldukça vâsi bir is- tihsal mıntakasının iskelesi olan burada bir karış bile liman yok- tur. Tahmil ve tahliyenin vaktü zamanında yapılmamasından her gün binlerce liralık zararlar Yarım aşır evvelki : VAKIT 19 Künunsani 1880 Muhaberei aleniye Priştine hanedanından merhum Abdürrahman Paşa zade izzeflâ Ziya B. ile görüşmek arzu eden bir zaf, miri mu- mailevhi şahsen tanıdığı cihetle Penctişenbih günü saat alfıda Sarafim Efen- dinin kıraathanesini teş. riflerini rica eder. husule gelmektedir. Cerçi bura- da bir dalga kıran inşası için epey bir masraf yapılmış, fakat bir netice elde edilmemiştir. İnebolu limanının O bugünkü vaziyetinden vapur sahipleri bile şahsen büyük masraflara duçar olmuşlardır. Memleketin” istihsal kudret ve kabiliyetinin inkişaf edebilmesi ancak İnebolunun bugünkü va- ziyetten kurtulması ie kabildir. Burada bir dalğakıran inşası için sarfedilecek 400-500 bin li- ra ile vilâyetin başka bir iske - lesinde Kastamonu havzasının is- tihsalâtını denize hiç korkusuz tahmil edecek mükemmel bir liman vücuda getirilebilecektir. Bu iskele İnebolu ile Baritın arasındakı (Cide) dir. Istanbula İnekoludan 35 mil daha yakın olan Cidede halen çok tabii bir liman mevcuttur. Buraya sarfedilecek çok az bir para ile, değil Karaden.zde hat- ta bütün Türkiyedeki sun'i li- manlar içinde en iyi şeraiti cami bir liman vücuda getirilebilir. Şayet Kastamonu istihsalâtının gün ikçe tenakus etmemesi ve bu yüzden kos koca bir hav- "zanın istihsal ataletine uğrama- ması arzu edilirse bunu temin için yadılacak ilk iş İneboluyu terkederek Cideye dönmek ol- malıdır. Cidenin merkez Kastamonu ile olan mesafesi İneboludan daha çok uzamaz ve bilâkis daha müsait araziden geçer, Ayni zamanda dahil kısmında inkişafa istidadı olan Daday, A- raç, Zafranbolunun bir kısmı hat- ta, Bartının' bir kısmı Cide li- manı sayesinde bugünkü vaziye - önden birçok dereceler defa terakki ve inkişaf farkı göstere- bilir. Ayrıca, Cide bavzasında yer yer mevcut olan bir çoğu keş- fedilmiye başlanılan kömür ma- denleri için de Cide limanının inşası bir elzemiyet ve mübre- miyet göstermektedir. Bugün İnebolu ile Bartın ara- sında gerek sahile müvazi ve gerekse dahile amut namütenahi geniş bir saha metruk ve mu- attal durmaktadır. Buraları ay- ni zamânda zengin kömürlerle muhat olmakla beraber balta girmemiş ormanlarımızın vüs'ati ile tanınmıştır. Bunu için Cidede yalnız garp rüzgârlarına emin kılacak bir mendirekle geniş ve hersahasınm | derinliği büyük vapurların iltica- sına müsait olabilecek bir liman vücuda getirilmesi büyük bir ihtiyaç halini almıştır. Hükümetimizin buraya vereceği ehemmiyet kat'iyen boşa gitmi- yecektir. Talât Mümtaz (Üs tarafı 1 inci sayifamızdadır) üzerine mesele fırka umumi reisi Gazi Mustafa Kamal Hazretle- rinin riyasetinde içtima eden ve heyeti vekileden ve fırka umum! heyeti idaresile grup heyeti ida- | resinden (mürekkep (bulunan Cümhüriyet Halk fırkası diva- nında tetkik edildi. Tetkikat neticeleri atideki ka- rarlara iktiran etmiştit: 1 — Tayyare Cemiyeti; gizli piyanko satışının teşebbüslerinde yüzde on iki kadar komusyon verilmesini her tarafa müsavi olan tamimde kadul ve tebliğ etmiş ve bayiler ve numaraları vasıta- sile olan s; tışların komusyonunu dahi ya bilfiü çalışunlara tevzi etmek veya şubeye irat kaydeyle- mek hususlarında şubeleri 11 Teşrinevvel 927 tarihli tamimde, kezalik (o serbest bırakmıştı. Tayyare Cemiyeti umumi idaresi izmirde satış nisbetlerine düşen yüzde on iki komisyonun hari- cindeki yani usul ve nizami olan bütün varidatını almıştır. Cemi- yetin nizamnamesi ve tamimleri görülmüş ve muamelesinin doğru olduğu divanda ittifakla müşa- hede olunmuştur. Binaenaleyh, Tayyare oCemiyetinin (Oumumi merkezinin muamelâtı usul ve nizama muvafık ve her türlü tereddütten azadedir. 2 — Şubeler bizzat satış yap- tıklarına göre 11 “Teşrinevvel 927 tamimine tevfikan ve bey- iye komusyonu olan veya bundan arka kalan kısmın irat kayıt weya hizmet. edenlere. tevzi, şık- larada hangisi, İzmir. şubesinçe ihtiyar oluduğu tetkik olunmuş- tur. 927 de İzmir Tayyare Cemi- yeti şubesi ve heyeti idare reisi Aziz beyfendinin verdikleri 'ma- lâmatta , İzmir şubesi komusyo- nunun kâmilen hizmet edenlere tevzii şıkkını ihtiyar ettiği beyan olunmuştur? Filhakika komusyonun kâmi- len tevzii mevzuata nazaran ka- bildir ve bu usulden piyanko satışının artması suretile cemi- yetin varidatının da arttığı vaki- dir, Ancak irat kaydedilmiyerek tevzi şıkkının ibtiyar edildiğine dair tabriri bir karara tesadüf olunmamış olduğundan bu ci- hetin 1927 deki İzmir şubesi heyeti o idaresinde ve hükümet tarafından resmen istizanı lâzım görülmüştür. u ikinci madde ahkâm dahi divanca müttefikan kabul edilmiştir. Haçın suya ali! ması Güneşin doğuşu: 7,22 Güneşin batış: 17,08 Ayın doğuşu : 22,20 Sabah Öğle İkindi Alıpam Yata İmsak 436 1224 142 1707 1843 538 Fırka divanı B& ancak bir mevsim süren gül bir şey olduğunu anlamıyan zellere acımalıdır.. NİN | SEYAHAT Zavallı hakemler! Hskemiiğin çok tatsız bir olduğunu bilirdim. Fakat bu bilgim, her hangi bir hak meselesindeki bhakemliğe dairdir Bu türlü vazifelerin hem can hem vicdan sıkıcı oldukların! herkes bilir, Nekadar âdil olursa olsun hiç bir hâkim davadaki tarafeyni memnun edemez. İnsan mahlükların en hotkâ" mıdır. Kendi menfaati incindiği dakikada en açık hak ve haki” katleri inkâr etmekten, hattâ çiğnemekten çekinmez. Bu çap” raşık işe ömrünü vakfedenleri zamanın azizleri saysak yeridir. Her hükümde mutlaka bir tarel fin göcendiğini hisseden adamı talih ve mevkiine imrenmek ka“ bil midir ? Dünkü gazetelerde gene böyle bir hakem (talisizliğinin aci örneklerinden biri vardı. Geçen senenin güzellik kıralıçası Feri hanım, mahlâ bir hükü hıncile hakem heyetine ediypr ve: “ Eski şark zihniyet ile hareketettiler, ete, itibar gösterdiler, doksan kilolu! bir kadına reylerini verdiler, haksızlık!... diyor. Halbuki geçen senenin müsa bakasında, Feriha Hanımın giydiği intihapta karar heyet, ayni zatlardan ibare ve Feriha Hanımın kolu, budu da bugünkü halindeydi. Şu halde onun şimdiki şikâyet ve ithami için nasıl bir hak, hak şöyle dursun, nasıl bir sebep LAR dersiniz. Tevekketi değil, daba bu gü- zellerin -ha- çan kararlarının kendilerine nekadar pahalıya mal olduğundan dem vurmuşlar, çektikleri gönül ve vicdan azaplarından bahsetmiş- lerdi. Bu, belki duydukları ele- min kelime halinde billârlaşmasi idi. Ama, Feriha Hanım, isterse gene kendisi için bir teselli noktası bulabilir. Benim fikrime kalırsa, o, gü- zelliğinin nurile gözleri kamaş- tırmış ve hakem heyeti onun güneşine dikkatle bakmak im- kânını obulamamışlardır. e Yani intihap edilmemesi, güzelliğinin noksanından değil, şiddetli pa- rıltısından ileri gelmiş bir talih- sizlik eseridir. Feriha Hanım bu hakikati bilseydi hem beyhude yere üzül“ mez, hem erkekleri et ve bu karşısında yalanan - birer kasap şeklinde tatli etmezdi. em bana öyle geliyor ki memleke- timizde yeni başlıyan bu işi yanlış ve tehlikeli bir yola sap* mak istidadını gösteriyor. Gü zellik tacı, babadan evlâda g çen hükümdarlıklar gibi “ kayd bayat, şartile verilen bir salt: nat fermanı değildir. Güze Tepekiyi üşüimmde banka sil 1,30 da. aydutlar SEHREMANE 5 Perde 12 Tablo