Burad Sabah, sant 9... Müessesenin i Hömobili Harbiye meyeanından » a, e etti. Bu içinde karşılıklı p” mta bulunan uzunca bir araba “İ iki doktor, bir kaç me * Müsahdeminden bir kaçı, b kâtibe ve ben. Sekiz on kişi "dik, otomobil her sabah saat buradan kalkar, yetişebi- ahp Darülâweye gölürür, bırakınca tekrar dönüp v ilk postaya yetişemiyenleri va İnler, | ova, | Beli ve, götürür sbğra yolları, yükselip al len tek tük ağaçları bırakarak geçip giden eba Darü âcezenin büşük ©, 9 kapısı önünde durdu. ii, Yük holün iki tarafında » © Odaları var; bunların ara 1 dan geçilince büyük bir avlu: K Siriliyor; dört taralı eski kış- . benziyen kurunu vustai imalarıa ortasında Ny sarılı, My inin cipsi meçhul bir taş Bu, dikilş büyük bir avlu. ün, A girerken bir İâhze du tiz Biraz sonra kas şılaşacağı Merak anın dehşetini düşü ak, durunuz; zira aptallar, a, lar, bunaklar, yarım insan Yüz, vE nda ölmüş insanlar, Yüzer koğuşlara ayrılmış, "iyi İ Yapılı taş binanın han *, A benziyen odalarında "ük, TA yatırılmıştır. Bunları gör sonra insanl ğa bir yaş'an akıbeti, akıbetimizi o hatıra “iş, Yecekseniz bu avluyu ge d da, solda, iki taraflı uza- *hlizlerden hangisine ister. Bi, aa girebilirsiniz e.” ilk uğradığımız daire, Sa Serkes kalfalar, zenci Simi, ve diğer gün görmüs ve kadınlarla mes a mebde £& ğ kün idi; başları bitlenmesin diye saçları sıfır numaralan kesilmiş ve kadınlığını kaybetm'ş katın lar karyolalarının üzerlerine mıh- lanmış gibi oturmuşlar, birbir. lerine hitap etmeden ve biibr- lerini dinlemeden mütemadiyen söyleniyorlardı. Büyük ve aydınlık bir koğuşta sıra swp demir karyola'ar. Karyo'a'arın üstünde sıra başları parıl panl tıraşlı bu nak kadınlar, karyola'arın altında sıra sıra parıl perii birer o urak. | Bu odada çok kalmadım. İkinci üçüncü dairede gene kadınlar vardı. Kimisi oturuyor, kimisi yatıyor, kimisi dolaşıyordu. Bun'arın hepsinde müşterek o'an şey: bakışlarndaki boş mana veya manasız'ık. Kapıları açıp kapadıktan ko #ra ridorlar ve avluları geçtikten son ra ©keklerin veyahut vaktile erkek olanların koğuşlarına gir- dik. Yırtık, lime lime paltosunun üstünde tüyler! dökü müş heybetli bir kürk taşıyan, saçı, sakalı Darüldcezede büyütülen çocuklar böyle giydirir kürkünün tüylerine karışmış bir ihtiyar ayakta, tahtadan bir eski zaman ceneralı gibi duruyordu. Galiba ne istiyorsunuz diye 10 racak oldu, fakat?. çabık vaz Li $iyor: Bunamış, yere serilmiş sefil | Vejğrenç bir insanlığın yanı başın- | da yeni bir hayat filizleniyor; öte- | kine acıyarak gözlerinizi kapar- ken berikine elinizi uzatınız ? geçti. Yirmi yaşında, çenesi ve şakaktları sakallı, bir metro yirmi santim boyunda, kafası bir Hin distan” cevizi büyüklüğünde bir mikrosefal gördük. Doktor, bu aptalın zekâsını biraz ş'etebilmek içn altı sene çalışmış ve ora yalnız horoz gibi ötmeyi öğretebilmiş; başka ne sorsanız cevap almanız ihtimali yoktur. O, hep kendi bildiğini, | hep kendi ipsiz sapsız edebiyatını söy'üyor; nihayet kollarını iki yanına uzatıp ayaklarının üs ünde biraz yükselerek; “ Üğrüüüü . » diye öttü ve vayifesini yapmış bir adam inşirahile önümüzden geçip gitti. Darülücezenin erkekler koğu- şunda yata'aklardan ve dimağ teşek! ülü noksan olanlardan baş: ka saran zaman di'ercilik eder ken yakalanıp buraya getirilmiş, tdk Nim pe v1 N i Sah'palza çocuklar Da üldeezede böyle shht ve mükemmel bir srelte Bakılıyor kaçmış, gene yakalanmış kolsuz, bacaksız, profesyonel kimseler var, Eli ayağı tutan ve müesse- | kıcı veya sadece idareci olan senin kundura, marangoz'uk ve balı o imalâtanelerinde © çalışan kimsesizler var. Imalâtanelerde kız erkek on üçle yirmi yaş arasında çocuklar halı dokuyorlar, müessesenin kıs- men pencere pervazlarımı, kapı ve münteha birle- © Darüld.ezedeki çocukların içtikleri a0! Burada takım edilir İk b : ; S kakten toplanan sahipiz çoruk'ar Darüldeeteye Böyle küfe içinde gitrlir kenarlarını tamir ediyorlar, ace- zelere - Bu kelime müessesenin lüzatinde (Oböyle söyleniliyor - ayakkabı dikiyor'ardı. Topallar, körler, iki bük'üm insanlar arasından ayrılıp da av. İ tuya çıkınca ihtiya'tz insan ge İmişçe bir. nefes almak lüzumunu hissediyor; ruhların derülâzabın- dan ayrılmış gibi oluyorsunuz. Müntehayı gezip bitirmiştim; kaşlangıca döndüm. Küçüklerin, kimsesiz yavruların, sokaktan toplananlar.n bakıldıkları yuvaya, Daülâcezeye kreşi, Darülâce- zen'n €n ehemmiyetle tetkik o'unacak köşesidir. Darü'acezenin inşasına 1308 senesinde (başlanmış, 1912 de bitmiş. O zaman Gülhanede bu- lunan muhacir dul kadınları bu- raya getirip yerleştirmişler, s0- | kakta bu'unan çocüklurı :da or lara baksınlar diye eline ver işler, be'ediyenin esnaftan mü. sadere ettiğı bozuk süleri de gıda diye göndermişler. İstanbul piçleri serelerce bu sötleri içip | ölmüş, yerlerine yenileri gelmiş, zaman zaman «doktor, basta ba erkekler ve kadınlar müesseseyi idare etmişler. Darü'âcezen'in her dairesi bir birine benzer şekilde yapılmıştır, çocuklara ayrılan dairede öteki lerden farksız, küçük ve dar pencereli, tahta zemini, — eski tarz kışla biçimi bir yermiş. Bugün Darülâcezedeki kreş, her kargi bir medeni memleketteki medeni bir shhat ve bakım yurdundan farksızdır. Çocuk doktoru Ali Şükrü, Da. İ rülâcezedeki çocuk bakım daire- sinde on altı sene evve asistan- miş, on a'tı senedir burada ça'r- gıyor, şimdi kreş Ali Şükrü nün idaresindedir ve Ali Şükrü, gö- rö'üyor ki bu bakımsız bakım yurdundan bir çocuk cenneti çıkarmış. Binanın taksimat, dahili, ha- rici manzarası tamamen değişti- ri'miştir, pencereler böyütülmüş, zemin tahtadan çimentoya çev- rilmiş. Her taraf temiz, aydınlık, ferah, kreşin geniş, asri, mükem- a im Dü) ropsuz, hastahksz bir hale geti- riliyor, yağı azaltılıp çoğaltılıyor, donduruluyor. şişeler, kaplar el değmeden fenni vasıtalarla yıka- nıyor, temizleniyor, dolduru'uyor. Kreşin mutbağı ayrıdır, çamaşır yıkama yeri fenni ve temizdi çocuk bezleri makine ile yıkan, yor. Kreşin ron'ken daşesi var, ültrav yole tedavisine mahsus balkonu, çocukların güneşleme- sine mahsus balkonu, çocukların oynaması için kum bahçesi var. Ali Şükrüden başka iki kıymetli genç doktoru daba ver, Fust ve Serai.. Temiz giyinmiş > basta bakıcılar, çocuk bakıcılar var, Polisin sokaktan toplayıp Da- rülâcezeye gönderdiği çocuklar *bir günlük, iki günlük, bir hafta- lık, bir aylık yavrular - temizle- rip, giydirip, şüpheliler koğu şvna ahmyor. Hayatı kurtaran yavru burada bir nevi karanti- naya tâbidir, hastalığı olduğu anlaşılırsa Okreşin © hastanesine kaldırılır. Burası büyük, aydınlık, temiz bi salondur, camla bök