11 Musiki harikası |f Yazan : Sfacpoole Doktor Gudinaf bana bu hikâ- Yenin iskeletini anlatarak dedi ki « Genç kadın kendine gelince şeyden evvel evi yakmıya kalkıştı, sonra şoförile birlikte kaçtı gitti, Çıldırdığını zannet - Meyiniz, Aklı başında idi, fakat Mtirabını avutmıya ihtiyaç vardı... Bu hikâyeyi ben de size an- atayım , , Mösyö Kellerin Sandabar ote- eki oturma odasında, hurma dalları arasından bu sıcak mem- Veketin yyıkla yanan ve İâcivert bir mücevhere benziyen denizi törünürdü. Bir sabahtı, deniz rüzgürm Pirina yüklediği tath kokuyu #irafa gönderiyor, rüzgâr perde deri sallıyor, yazı ile mejgul bulunan Mösyö Kellerin masa - Keller dalgalanan burma yap- taklarının arkasında rüyalı de hizin kaynaşan lâcivertliğine, sa- bahın güzelliğine ve yaşamanın karşı lâkayt, yazı yazı Yordu. Keller tabiat o meraklın bir Alimdi. Bütün ihtirası dünyanın *n mükemmel tabliyat müzesin- den daha mükemmel bir kolek- *yon yapmaktı, ona bu çılgınca İptilâsında yardım edecek sayı “z altı vardı, o bir mil yonerdi, Allah ona bir dereceye kadar lâtufkâr davranmış servet, tım ve düha ve nihayet ölün- tiye kadar kurtulamıyacağı bir Merak ve iptilâ vermişti; lâkin dlğer taraftan onu güzellikten batta bir erkekte ekseri cazip #örünen bariz ve sade çirkinlik- ten bile mahrum etmişti. Vaktinden evel ihtiyarlamıştı. Solgun ve buruşuk yüzile bir kertenkele kadar iğrençti, fakat bana hiç aldırış etmezdi. Çilgmen merakı ona her şeyi ha armut ve fevkalâde bir üfle nasılsa ele geçirdiği Güzel karısını ihmal iyorda bitirdikten sonra Bİ çaldı ve kâtibi Adamsı çağ- İşte mektuplar, dedi. Bun- . & HE Çeviren : Muslih Ferit Nadir maymunlar kertenkeleler ceşit çeşit zahifeler arayarak dün- yanın yarısını gezmiş Berlin mü- zesinin hizmetinde bulunmuştu. Keller taliin yardımile onu bir müddet için kendi hesabına çalış rmıya muvaffak oldu, esasen buraya kadar bu maksatla gel mişti, İyi bir koleksiyoncu çok nadir bulunur, çünkü onun icap e'tirdiği vasıfların imtizacı (omüşküldür, Böyle bir adamın evvelâ kendi- sini aradığı şeye “götüren bir devkıtabitsi olmalıdır. Bir kuşun, bir kelebeğin muayyen bir mem- lektte yaşadığını farzediniz, siz yahut ben beyhude yere arar dururuz, halbuki Okoleksyoncu her neiseonu bulur ve size ondan ikide nümune getirir, Bundan başka kolekesyoncu, iha- talı bir tabilyat âlimi, nihayet son derece cesur olmalıdır. Keller: Evet. dedi “Sizin yar- dımınıza nail olmayı büyük bir şeref addediyorum, Mösyö Ste- fanson, size teklif etmek üzere olduğum tetkik seyahatine ait her hangi bir meselede aramızda noktai nazar farkı bulunmıya- cağına emniyet hissediyorum. Bu tetkik seyahatinin mevzuu umu- mi ve hususi olabilecektir. Umu- mi olarak Yeni Hestin adala- rmdan Malikolaya çıkmanızı is tiyorum. Benim anladığıma gö- re bundan evvel orada tetkikve taharri yapılmamış... Ve ölye haber aldım ki bu adamın garp tarafında büyük deniz kerten- keleleri (e varmış, belki doğru belki yanlıştır, buna fazla itimat etmiyorum. Yalnız sizden şunu istiyorum. Malikoloda umumi bir tetkik yapar ve bulduklarınızı toplar. smız bundan sonra seyahatin hususi kısmı geliyor, itimat ede- bilir bir menbadan haber aldı- ğıma göre Taboi adası yerlileri Pere vahşilerinin yaptığı şekilde (küçültme) sanatini biliyorlarmış Stefani sordu — Yani tabii şeklini bozmadan vücudu dört- te biri kadar küçültmekten mi | bahsediyorsunuz? — Evet, her hariği bir hayva nın göğdesini tabii cüssesinin hatta sekizde birine kadar kü - şülüyorlar, şeklini hiç bozmak - sızın kemiklerini çıkarıyorlar, bu bususta derin bir tetkik yapmak ve bu ameliyeyi öğrenmek isti» yorum, İâkin deniz kertenkelele- rine fazla ehemmiyet vermiyorum, asıl ehemmiyet verdiğim şey beş ayaklı pervanedir, biliyorsunuz, — dört ayaklısından çok başka- — Evet bilirim, fakat böyle bir hayvan mevcut değildir, onu bulduğunu iddia eden kâşif, do- landıricığyalancı bir adamdı. Hay» vanın ancak resmini getirmiştir. — Lâkin kâşif doğru söyliyordu, zaten ne olursa olsun o küâşifin bu böcekleri bulduğu yere pek yakın bir adada, Tubai de aynı hayvanlardan bulunduğunu haber aldım. | ve — Ya o halde size niçin ge» | tirmediler ? — Gelirken vapurda böcekle- 12 yaşındaki çocuğun büyük muvaffakiyeti On iki yaşında olan fakat her yer- de bir musiki harikası olarak büyük bir hürmet ve teveccühle karşılanan Yahudi Membin O namındaki çocuk, ahiren birkaç konser vermek üzere Londraya gitmiştir. Londra gazeteleri bu çocuğu karşılamak için muhabirlerin göndermişler ve çucuğun babam ile görüşmüşlerdir. Şimdiye kadar Almanyada ve sair yerlerde bir mucize olduğu en kıymetli ve en salahiyetli rical tarafından takrir olunan yahudinin Londradada büyük bir muvaffakiyet kazanacağı şüpkesiz sayılıyor. Çocuğun babası gezetedlere vuku bulan beyanatında şu sözleri söylemiş Ur: “ Oğluma ancak senenin Üç ayin- da konser vermesine müsaade ediyorum. Senenin mutebaki kısımlarında derslerile meşgul oluyor. Oğlumun musikiye tstidadı iki ya: | #indan itibaren boşlamıştır. Dört yaşın- da keman çalmağa başladı ve Sanfran- siskoda bir simfoni orkestirsna iştirak ati, Yahudi, Londrada 15 gön kadar kalacak ve bir kaç konser verecektir. TN rin bulunduğu kutu kazaya uğramışta.. — Çok talisiz böcekler! Ne ise, o adada varmış size bulur getiririm, Keller bunun üzerine, Ben mu- vaffak olacağımıza eminim dedi, yalnız meselenin mühim kısmına | gelelim. Benim için ne kadar zamanınızı sarfedebilecek:i 112? Stefanson cevap verdi: Ancak İ dört ay, ancak Berlindeki vazi- | femden mezun olabilirsem beş ay da olabilir. Fakat dön ay. mu- hakkak, O sözünü bitirdiği vakit kapı açıldı, ve göze çarpacak dere- cede güzel, çok güzel bir kadın içeriye girdi, —>Z Keller, Stefensonu karıs'na tel- dim etti. Bu takdim onun tabii- yat koleksyonunda en güzel ve en kıymetli mahlüktu, bununla beraber onu tabliyatçı kardeşi Stefensona teşhir ederken hiç heyecan duymu; konuştular, ME Öğle yemeği hazırdı, Stefen sona kalması için rica ettiler; o, kabul etti. Sofrada en çok o konu" şuyordu. Kongoya yaplığı son seyahattan bahsetti, Onda, kelimelerden tablo çir- mek kudreti vardı, O anlatırken sanki kongo ormanları geliyor, oraya mahsus nebatlar sofranın Gstünde sarkıyor, kuşlar ötüşü yor, ve çiçekler uçuşuyorlardı. Gezdiği yerlerin güneşinden, gök! gürültülerinden, kilitlenmiş oda - lara benziyen hazinelerle fakat aynı zamanda ölüm perilerile dolu ormanlarından bahsetti. Çok güzel konuşuyordu. Madam Kel ler, sözlerinden ziyade şahsiye - tinin cazibesine kapılmıştı, dinledi dinledi. Şimdiye kadar erkekliğin bu kadar ihtişamlı bir nümunesi- ne tesadüf etmemiş, bu derece s.a . ve erkeklik e en Bu bir peri Bangin kudretli adam yalnız sözde değil iştede çok kudretli olduğunu gösteriyordu. Kahveler de içik dikten sonra keller, kâtibile bir- likte hususi odasına çekildi. Genç erkek Madam Kellerle yalnız kalmıştı, İritaplara dair konuştu” İ kara Azılı bir şaki Kastamonu ağır ceza mahkemesi h- hesap Tosya muhabirimiz yazıyor ; Kastamonu ağır ceza mahke- mesi bugünlerde Vilkuyulu peh- ivan Kara Mehmet izminde bir azılı şakinin muhakemesi ile Şaki pehlivan kara Mehmet Şekaveti askerden kaçarak kardeşlerile birlikte başlıyan Meh- met bilhassa umumi harp esna- sında Tosya ve İekilibin aşağı köylerini haraca kesmiş ve bu arada birçok genç kızın ismetini lekelemiştir. Çetesi efradi ile bundan dört sene evvel jandarma müfrezeleri tarafından yakalanmış, müsade meler esnasında iki Jandarmamız şehit edilmiş ve bir mecruh jan- darma neferi de kara Mehmedin diri diri toprağa gömülmek su- retile vabşetin enva tatbik o- İunmuştu. Hatta o zaman bu şa- kiler Kastamonu mahkemesine sevkedilirken Jandarma müfrezesi önünden firara teşebbüs etmişler arkadaşları vurulmuş ve ya'nız azılı şak! suza kadem basabil mişti. Mehmet bu suretle ortadan kaybolduktan sonra da gene tek durmamış. en ziyade himaye gördüğü İskilip köylerine tahas- sun ederek şakavetine devama başlamıştır. Geçen kiş kara Mehmedin yatakları üzerinde şiddetle hare- ket eden zabıtamızın azmi kar- gısında daha fazla tutunamıyaca- ğını anlıyan şaki, nihayet “Aman, kalpli babası tarafından | veriyor diledi ve genaatlerinin besabım vermek için Kastamonu Ağır ce za mahkemesine sevkedildi. Garibi şu ki, yüzlerce zulüm- didesi arasında şerrinden korka- rak henüz bir davacı çıkmamış tar. Yalnız İskilibin Dereseki kö- yünden masum bir kıza karşı ir tikâp ettiği denaet zabıtaca bütün delâlile tesbit edilerek mahkemeye tevdi olunmuştur. Bundan başka davacısı olma» dığından kuvvet alarak masumi- yetini bile iddiaya kadar cür'et gösteren şakinin hapishaneden köyüne göndermekte olduğu bir mektup ta elde edilerek Ağır ce za riyasetine gönderilmiş bulu. nâyor. Bu mektup Mehmedin şenaatlerinden mühim bir kısmı. ni tamamen göstermekte ve mahkemeye yatak ve yardımcı. larını birer birer tanıtmaktadır, Kara Mehmet bu mektubu yazdığı şahsa “hemen kısın köyüne iki kadın gön” herne mukabilinde olur , bu kızı kandırıp evlerine getir mesini, kendisini zevce tanıya- cağını bildirmekte, birçok vait- lerde bulunmakta olduğu gibiş kızı mahkemeye çağırdıkları za- man hiç şaşırmıyarak ve kork- mıyarak eskiden nikâhlı olduk. larını, ve nikâhlarının öç sene evvel (o yapıldığını O söylemesini yazmakta, nikâh şahitleri ola- rak ta yarenlerinden ve birçok isimler tadat eylemektedir! Kara Mehmet mektubunda parada istemekt ve paralarının kimler. rin nezdinde bulunduğunu bildir. mektedir, Hain deresti esnasında soygun yapmadığını, beş parası olmadığını iddia ediyordu. Şimdi kara Mehmet habaset. lerinden birini kendi eli ve kendi dilile meydana koymuş oldu. Bakalım, bunun karşısında da gene masumiyetinden bahse kuvvet bulabilecek mi? Rifat ———— ğğ <<< Halkın dileğ 1 Sultanahmetteki halâlar Sultanahmet hapisaneli umumi jandarma muhafız kıtaatının cad- de üzerine olan halâları pek çir- kin bir manzara teşkil etmekle beraber taharet ve nezafetine bakılmaması yüzünden lağımları- nın mecraları tıkanmış olacak ki: patlıyan borulardan sel vaziyetin- de pislik caddeye akmakta ve göl hali 1 almaktadır. Buhal hafta- larca devam ettiği halde bunu görmiyen zabıtai belediye memur- larınm gözlerine perde mi çekil meli Karilerinizden: Hasan Pansiyonlar muayene edil- miyor mu? Şehir dahilindeki otel ve pan- siyonların Belediye doktorları ta- rafından sıhhi kontrola tâbi tutul maları lâzım gelirken üç senedir pansiyona, bir defa dahi olsun, Belediye doktorları “İ gelip hiç: bir teftişte bulünmamış Sok: klara tükürenler Evvelce sokaklara tükürenler takip edilmekte ve bunlardan 5 lira ceza alınmakta idi. Bu taki- battan vaz geçildiği için herkes sokaklara tükürmekte berdevam- dır. Bunun veremin intişarında mü- essir olduğunu söylemiye bile hacet yoktur. Veremin adeta salgın bir hal aldığı şu senelerde sokaklara tükürenler hakkında eski takibata yeniden avdet edilse; zannederim ki bir verem hastanesi inşa ede- cek olan şehremanetinin hizme « tine hayliden hayliye yardımı olacaktır. Sirkeek Recep Niyazi lardır, Belediye doktorlarının acaba! vazifesi yalnız esnafın muayene cüzdanlarını aydan aya imzala“ maktan mı ibarettir? Şehrema- neti sıhhiye müdürünün nazarı| dikkatini celbederim Gedikpayıda. Ühari