YO Gar ir 2 ez 0 EEE > len yerde” olduğunu Türkiyede roman müter Şerveti Fünunun resimdilikte yeniliği — Saray- imliği dan çağırılış — Meklep arkadaşım mabeyinci Arif bey sarayda — Ki ——— Serveti birinci altı nüshalarını Babiâli yoku şunun köşebaşı şimşir hak- kâklarma yapardığım resim- lerle, Mercandaki | Baybilha- yızdan kiraladığım galvano- larla, Pariste bir ajaiğtan tirtiiğim “cnebi meşahiri po! teelerile donatmışuy. — İlk Avrupa seyahatından döner- ken Viyanada * Angerer ve Gösehel,, çinko ve bâk fab- rikrsile yaptığım itilâf üzeri- ne İstanbul manzaraları fo toğraflarını bu, müesseseye göndermiştim, “bunların klişe. leri geldi. Kendim Pariste ve Viyana matbaalarımı.. gezip tetkik ederek bu yeni icat klişelerin nasıl basıldığını ne gibi mürekkep kullanmak 1i- Zım « geldiğini de öğrenmiş tim. Periste bir kâğıt fabri- kasına resim basmağa müsalt Kkâğır ısmarlamıştım. Kâğıtla: min da geldi ve bu benim ilk ticari muamelemdi. Viya- na klişelerinden* Ortaköy cami- si, resmini ikinci alu ayın birinci nusbası Olan 27 a basarken o tabı makinesi üstünde kendim uğ, rağıtıştım. Zameyliykrum ki İstanbuld. ile basılan ilk vefis resim bu idi: bun- dan sonraki bir tumarimız- la “Kızkulesi, resmi çıkt Kızkulesi resmi Serveü Fü- nunun hayatında çok büyük bir rol oynadı, Serveti Fütunun- resimicri ve kâlatlör düzelirken “Av- rupada ne gördümüşi de meşre başlamıştım; bu da w mitten fazla rağdet gördü, her hafta intişar eden for- mallarını merakla kapışıyor- ben omatbaamın ve ine dalmiştım. Jül Vern romanlarının serisini İşte böyle Fünunun çinko de kesmemiştim. çok uğraştığım bir gün o Zâman Ebüssuut caddesinde bulunan o matbaamın kapısı önünde bir süvari durdu; bu süvari bir saray Oy Kaşmetle atından nın dar Vi şakırdata- ânı mat merdivenlerinden Tak yukarı geldi, dışı İâcivert ve kolları ka h ceketinin göğsünde dar sıralanmıştı « emri. verdi: — Şimdi Emin beyefendi i O tekrar şakırtları nal ve bana şu sizi mabeyinci siyort venlerden kaldırarak o matbaa önünden uzaklaşmıştı ve beni derin bir düşünmek almışu. Padişah sarayının Yıldız deni- duyu: yordum. fakat Yıldızı iyi bilmiyordum( 1), hiç tecrü- besiz bir gençtim. Mabeyinej Emin Beyin. adını tanıyor- dum. Çünkü bu zar Jül Vernin o“Kamere seyyahat,, wi tercüme ederek baş ma- beyinci. Osman Bey matba- asında (o bastırmıştı. o Sonra Mektebi Mülkiyede sınif ar- kadaşım ve sınılımın birin cisi Mehmet Arif Bey dahi “X son ayldrda sarayda mabe $ — öyinci olmuştu, fakat onu da liç senedir görmemiştim. “ Bindiğim beygir arabasında Beşikceştan o Yıldıza doğru © giderken, acaba ne ola? diye ünüyordüm ve yüreğim Camisinin kârşı “sındaki Yoldız sarayının Ke- “pısıma varmadan o âtabadan indim; kapıcılar soruyorlardı; ftapçı başı — Emin beye adam gönderdi ler, hademe düştü. Yıldızın aşağı dan girince sağa eden büyük kâgir bodrumuna girdik. Burası çok basık karanlık, nemli, rutubetli idi; bifçok ağalar, by bodrumun #germer avlüğünda. kapıların önünde aıralanrtıştılar. Bodudün te dibinde daba loş bir Yerde bir kapı açtılar, bodruni gibi tavanı basık, pencereleri bir mötre kalınlığında o düvarş açılmış ve mühkem demir parmaklıklı idi. Dı bah- çı zemini bodrum odanın sek olduğu gelen önüme kapısın: tesadüf binanın tavanlı, meler döşeği döşemesinden yü için pencerelerin sökesi ö nünde toprak ve çiçekler görülüyordu, odanın iki ta Taa dört penceresi vardı; duvarlar ve tavan yoğh bo- yalıydı. Bir köşedeki omasi- nın başında koyu kara sakal h, iri ve kırma fesli Emin beyle Mehmet Arif bey ma beyineilerin en münevveri sayılırdı; gençler arasında âd- ları hürmete anılırdı. Odada bir çek adamlar daha vardı; bunlardan bi, da hânedanın hini yazmağa memur edilen * Muallim Naci, idi. Odadakiler Emin beyle, o zamanın ve sarayın âdeti re hep kulak fıskosu Şap sonra dağılıp git ler, nöbet bana geldi. Serveti Fümmda “Kızkülesi» resminin guru şahane) olup çok be gendiğini bana haber Verdi ve Sönra: — Padişahımız güzetenizin şanı osmaniyeye çespan! olarak çıkmasını arzu buyuruyorlar, bu bupta ne düşünüyorsanız muhtıra yap getir, arzolünacıkur, Hni İlâve eyledi. Ben şaşırmıştım. Emin Beyin odasına mut tasıl odanın ara kapısında anıt arkadaşım Mehmet Arif Bey merhum göründü, yanı- ma geldi, meseleyi duyünca çok alâka gösterdi. Emin B. ile Mehmet Arif bey arasın- da gene kulak tertibi bir konuşma oldu ve Arif Bey bana dönerek dedi ki; — Sen “yazacağın muhta- rayı'bana getir, bu işle ben meşgul olacağım. Emin Beye- fendinin daha“ çok mühim var. Böyle karar si son vakıtlar- manzum. tari- çıkan (man- resimli sözle- vazifeleri verdik. Ben son derece sevinmiş; tim, muhürayı yazmak üzere dönerken ne büyük heyaller kuruyordum, âdeta İstanbulda Avrupanm en büyük illust- rasyonunu güçecek | resimli gazete kuruyordum. Yıldızdan çağırılış muhtıra wn yazıhp dizilmesi beni matbaatım hududundan çıkar. dı; vaktin sadrazamile, Maa- ni nazırile, daha bir çok ri. calile görüşmiye yol bulmuş. tam. Diyebilirim ki bundan sonra memleketimizi öğren- miye ve anlamağa başladım. Ahmet İhsan İV) Emin bey tarafından çağını mazdan bir kaç ay evvel bir geöe gene böyle kırmız kanatlı süvariler geliç beni yataktan kaldırmışlar, at. ri kitapçi bağı imiyor, diye Yıldıza götürmüşlerdi. Bu, Yıldıza ik gidi şimdi, Sarayın hücra bir köşöninde aya İki genç kadın Tİ tieşli / Yeni kanun- nelcelenen bir hadise old. lÜst tarah 4 inci sayfizda) Bir rivayete göre karakola köşan - Mernikk vurulduğunu söylememiş ve sadece bir kadının Kendileri tahkir ettiğini söylemiştir Bundan sonra polis gelmiş Marniğin işraği izerine tabancasını yçre atap Aliye Hammi beraber mer- keze götümüştür. Madam Marnik Kurşunun hafifce sıyırmaşı ile vahim bir aibeyep kyr- tulay M 30 yaşla ynda bir esmer güzelidir. Eviigir, kotay Bo rada çile ar, fakar açalârı iyi değildir, yani darğındırlar, ayrı yaşar lar. Seebine gelince Herant Efendi bunun bir sile miss€ lesi olduğunu söylmekle ik- annesinin marnık tfa etmektedir. Piyanist Berger kimdir ? İki genç kadın arasındaki rekabetin esası tâhmin edilçö Btçer, maruf ailelere piyahö dersi bir Macardır. Güzel bir piyanist olan ma dam Marnike son zamanlarda veren ders vermiye başlamış, galiba bu temas son günlerde sami- Berger bazı geceler Herant elendi- nin evinde kalmıya başla- mıştır. Hatta hadiseden iki gün evel Herant Efendinin evine gelen piyanist ancak hgdişe- n bir dairede çok fena döyenmiş bir odada, mangalının başında bir pösteki üzerime oturmuş, yere kahve takımını dizmiş olan başı takkeli bu kitapçi başının yanma beni sok- tukları zaman: Roman terdüme eden Ah met İhsan efendi. mileşmiş olmalı ki Dediler; kendimi kayretlerden kurtaramıyor ve acaba korkmalı mi, yoksa şaşmali mu diye kere ver- miyordum. Kitapçı başı: Otur eviği! Dedi; yanındaki minder üzerin. den göyr mücellet ve Byeşii kap altı cilt Fransızca kitabı aldı. Bun- ları benim oturduğum tarafa birer birer fırlatarak: Bunlar tercüme olunacak! Dedi. Kucağım, ayağımın dibine havadan uçup gelerek düşen bu cihler Framız müellifi o mahodu 4Ksaviye dö Montepensin «Haş metpenah para!» ünvanlı romanı idi Bu me? bu kitapları neden ter cümeye davet olunuyorum? Kiavi- ye dö Montepenin romanını ben tercüme edersem kim basacak? Zik- rim şu noktalar halle muvaffak olmadan kitapçı başı efendi: Şurnda rafta müsveddelik kâ- galar var. Onlardan bir deste al, haydi bakayım git, Haftada bir cik erim ha, yoksa hakkında fena eler! Emrini ilâve eyledi. Sarayı padi- gahide bana verilen Şu «Haşmet penah paral» ünvanlı Franazca ro man çiltlerini ve müsveddelik kö ğiları koltuğuma aldım; mütehayyi- rane bir selâm verdim, dışarı çık- tm, Eve geldiğim zaman sabah yaklaşıyordu. Üene geceye müsadif zaptiye nazaretine davetimde tecen- nün ederek irtihal eden zavallı bü- yük valideciğim kemali istirapla pen: cörede beni bekliyordu. Bu cillerden birinden biraz ter- cüme eyledim. Fakat öyle hatada bir cilt yetiştirmek kabil değildi, Ahmet Mitat merhum burada da indadıma yetişti. Sen ona bir kâ- Üt yaz, senin tercüme etmen için irade varsa tebliğ etsin, yokra ya: pamam derin dedi, öyle yapmış ve kurtulmuştum. Dediğim kitapçı bön bir vaka tak Kalem da kabbi T den bir kaç saat evol girmiştir. Sevişiyorlar mı? Herant o Efendi iin bir aşk meselesi olmadı- Kını beyan etinekte ve: — Eğer öyle olsa ben — kızım dirtir midim? demektedir. Gene -buradan verilen me- lhmata göre: Memik ile Aliye H. şimdiye kader biç tanışdamiş bulunmaktadırlar, Piyanist Berger mun da piyş&ö ho: gü tahmin edilmektedir. Aliye H. nediyor? Yokariki maldmat işin bir cephesidir. Muharririmiz. bun- dan sonta Şişliye gitmiş, Şakir Paşa apartmanında" Aliye ha- nımı aramıştır. Fakat buradan me bir. şey ders ver Adaya taşındıkları söylenmiş, muherririmiz budefa Aliye hanımı İzğet Melih apartımanında bulacağını cah- min edörek oraya gitmiştir. Bu tahmini doğrü çıkmıştır. Buradaki mülükat hayli en- teressan (o Olmuştur. . Kpayi İzzer Melih beyin refikaları açmış, hadisenin ehemmiyetsiz olduğunu, kardeşinin rahatsız. bulunduğundan konü- şamıyacağını söylemiştir. Bu kısa mükâlemeden son- ra Aliye Hanım da mühar rimizin ricasını İs'af etmiş ve konuşmuştur. Aliye Hi. Aliye H. sah kıyırek saç- İı, mavi gözlü, genç bir ha- nımdir. Telâşlı: görünmemek- te ve bir sAksidan!» olarak tavsif - etiği yak'ayı şü Su- retle anlatmaktadır: — Efendim. «Aman bu gazeteci çok © “yarilış yazıyorlar! Mühim bir. şey yok ki, o Madam Manikten piyano dersi alacaktım. Evi- ne - gittim. , Korüuğiyorduk elim-vebimde. idi, Kolyele- rimle Oynıyordum. (Aliye H, burada boynuudaki sarı kok veleri ; çıkarmiş ve cebine atarak devam etmiştir.) işte böyle elendim, aynıyordum cebimde de tabanca vardı! — Tabanca mı efendim? ekseriyetle taşırım. Çünkü: yalnız “geze rimde efendim. Tenha yer lerd şolürlerderi filân Okor- karım! Neyse, gfendim Ta- banca cebimde birden, pat layıverdi! şaşırdım” kaldım. Onlar da fazla telâş ettiler. Mesele yok ki efendim! — Fakat onlar zatialinizin oruda Berger isminde bir pi- yanisti aradığınızı söyliyorlar? Yalan “efendim: Birfga- zete ağır mecruh demiş, buda bunun gibi ,yalan. Şimdi gördük Beyoğğşnda alış veriş ediyordu! hiç bir sebep yok efendim. Şimdi bu hanıma da sorarsanız bir şey Olmadığını O vakit hiç te doğrü'söylememiş İşte Şişlide büyük dediko- dular yapan badisenin tafsilâtı, Muharririmisin , işitdiğine evvelce lip ok reddedilmişür. henüz beyin biraz — Evet Ben hadisede söyler. göre Aliye hasima bir Mısırh mı fakat Aliye Fi. miştir, SEESERMERİLERER Bakteriyolog Do. İhsan Sami & Bakteriyoloji laburatuvarı Öğ Pek“ dakik “kan tahlildv Gaserman. teamül ) küreyvat tadadı, tifo we ısıtma, hasta - lıkları teşhisi, idrar, balgam, cerahat tahlilâr, Ülera mikros- kobi ile frengi taharrisi, kan “çibanları ve effenlik için husüsi aşılar sütnine-muaye- nesi yapılır. 4 Çivanyolunda SulanMahmut türbesikarşısında telefon İs. 984 Prens evlenmez dan sonra Üst taralı birimi sahilamızdadız) Kanunun diğet bir mad- desi de Malülini askeriye- ye muavenet hey'eti nizam- namesinin mülga olduğunu ifade etmektedir. Kanunun tatbikine memur olan milli müdafaa ve maliye vekâ- etler henüz malülini aske- riyeye muavenet hey'etine bu hususta henüz hiç bir tebliğde bulunmamışlardır. Maamafih malülini askeri- yeye muavenet hey'eti bu- gün toplanacak, hey'etin her türlü muavenet ve fa- aliyete nihayet o verdiğini tespit edecek, keyfiyet tel- grafla Milli müdafaa vekâ letine bildirilecek, tasfiye- nin ne suretle ve kimin tarafından - yapılacağı, ev- rak ve hesapların kime ve he zaman tevdi olunması sorulacaktır. Diğer taraftan Malül ga- ziler pazarının vaziyeti de calibi nazar görülmektedir, Malâl gaziler pazarı, bir kısım hissesi malüllere iza- feten malülini askeriyeye muavenet heyeti, diğer bir kısım hissesi de gene ma- löllere | izafeten © Maliye vekâleti tarafından “temsil edilen bir anonim şirkettir. Kanun, muavenet heyetinin ilga edildiğini bildirmekte ise de Malül gaziler paza- rma ait sarih hiç bir kayt ihtiva etmemektedir. Yal- nız muavenet heyetine âit müesseselerinde (tasfiyeye tabi tutulacaklarını kaydet- mektedi Malâl “gaziler (o pazân ticâret kanununa tevfikan usulü dahilinde teşekkül etmiş bir anonim şirkettir ve malölini askeriyeye mu- avenet hey'eti de bu şirke- tin hissedarları arasındadır. Bu itibarla Malül gaziler pazarı malâlini askeriyeye muavenet heyetinin mües- seselerinden sayılabilir mi, sâyılamaz mı? Bu nokta tereddüdü mu- cip olduğu için mağazanın da tasfiyesi lâzım gelip gelmiyeceği hususunda kat iyetle karar verilememiştir. Malül gaziler pazari Türk anonim şirketi hey'eti umu- miyesi bu cihet hakkında bir karar ittihaz etmek ü- zere fevkalâde “olarak içti- maa davet “ edilmektedir. Şirketin 'geçenki heyeti u- mumiye “içtimanda hisse- darlardan Maliye vekâle- tini temsil etmiş olan deftör- dar Şefik B. de Maliye vekâ- letine müracaat ederek ma- gazanın da tasfiye edilip edilmiyeceğini ve neşredi- len kanunun malül gaziler pazarına da şümulü oldu- ğu takdirde tasfiyenin ne suretle icra edileceğini sor- maktadır. Ticaret kanunu mucebin- ce anonim şirketlerin tas- fiyelerinin hey'eti umumiye kararile ve o murakıpların nezâreti altında tasfiye me- murlari tarafından — icrası lâzım in KE leke müdürlüğünden: Nümunesi veçhile iki buçuk milyon zarf aleni pazarlık su- ratile * mubayan © edileceğinden ilaya talip olacakların pey ak- gelerile birlikte 20 haziran929 perşenbe günü saatl Ste piyanko müdürlüğünde müteşecil tayyare mübayaat Komisyonuna müra- caatları, owofrumöri L. 1, PİVER A: Ş$» “Sişli Ahmet Bey sokak No. 56. Istanbul Şubeğl Tet. Beyoğlu 3044 İspirto 've ispirtolu içkiler inhisar idaresinden: 1. — 240 kilu fetelik 2 — 20 adet tahta fıçı 3 — 875 müşlamel çuval 4 — 1505 müslamel torba Balâdaki eşya 276-929 perşembe günü alenen bilmüzayede satılacağından #aliplerin yevmi mezküirda Ticaret şubesine VE malları gömrek üzere Kabataş anbarına müracâat eylenjeleri. İspirto ve İspirtolu içkiler inhiseti umumi müdürlüğünden Evsah olmak şartnamesinde kilo yazılı üzere 750,000 kile biri 300000 iki nevi iepiite diğeri 450,000 pazarlık suret ahnacaktır. Talipler mübayaa şartnamesini öğrenmek üzere mübö- yanl komisyonu kitebetine müracaat edecektir. Tektiler 1 Tem: wuz Pazartesi gönü sa sat 12 ye kadar kabul olunacaktır. Ilıca teda 3 Tuzla içmeler; bu sulat daha ziyade müshil sulardır. Çekislovakyadaki Karlispat kaplıcasının (Malbron) deni- len suyuna müadildir. Fakat ne yazık ki suyu kulananlar ço olarak Kullanmaktadır. içmelerine gideti- Br orada birbirlerile müsi- baka * &der gibi içebildikleri kadar su içmektedirler. Su- yun yegâne İnidesini de içil meyi müteakip görülen müs- hil tesirinden — ibaret zannet: mektedirler. Hâlbuki Tuzla içmelerinden beklenen faide bu değildir. Bunun evde 30 40 gtam İngiliz tuzunu iç mekle de temini kabildir. Sırf müshil tesirini göre yim diye Tuzlaya kadar” gite mekte mana yoktur. Bü su- fidesi azar azar Her yun asıl içilmesindedir. bah, akşam (yemeklerden evvel almak üzere 100-300 gram kadar içmek çok-iyidir. Bu suretle alınan Tuzla suyu karaciyerin vazifesini * yuluna koyar. Mide ve barsağın harakât ve vazifesini ihya Bütün uzviyet höcrele- dini bavi Olduğu emlâhın tesirile muzır, zehirli mevad- dan kurtarır, temizler. Bütün bunlar ancak bütün uzviyeti bu su ile alıştır- makla olur. Bunun için bü- tün dünyaca kabul edildiği gün sa- yurmadan veçhile hiç olmazsa 21 gün buna devam etmek mdir. Şimdiki şekilde bu sulardanda bir Mesele yalınız oturup su İç- mek değildir. isüfade memul olamaz. O suyun uzviyüe tesirini görebilmek için işinden gü cünden ve suyun bulunduğu sların konto- rulü al yemeyi, uykusu ve bütün hayatı tanzim edil oldu) halde müddetini ikmal etmek li. yerde mütehâ: MİŞ zamadır. ula içmeleri" bilhassa ka- ra ğer, barsak hastalıklarında ye müdrir ol mast dölayısile “de böbrek hast; Iu olanlarmda faidelidir. mide, ve kismen klarmdan kum tedavi | İstanbul Maarif müdürlü ğünden Orta muallim mektebine gi” retekler hakkında verilen” ili- nın noksan itntiğar eylediği 20“ rülmüştür. Orta mualiğm mek- tebinde erkek ilk mualliğp mek- tebi meztinlatı müsabaka ile dahil olacaklarından taliplerin idareye müracaatları. yi Birinci #carel mahkemesinden: Sirkecide Aksaraylılar hanında mukim iken 2 mayıs 029. tari. hinde iflâsma | bükmolunmüş olan Keçeci zade Hayrı Kollek- tf şirketile şütekâdan yalnız Hayrı beyin hususatı iflâsiyesi- nin rüyet ve tesviyesi zımdıda Avukat İsmail Şevket ve Ali Nihat beylerin asaleten Sidik tayin kilinmiş olduklarından müflisi merkum zimmetinde ali cağı olanların kanunnamei tr cârelin 199 ve 200 üncü ma& deleri mucibince tahkiki dıyun için tarihi dan itibaren 20 gün zarfında senedatını mahke me kâtibine teslim eylemeleri ve müddeli mezküre hitamit dan sonra üç günde yani 0 temmuz 929 cumartesi 7 teme muz 929 pazar 8 temmuz 929 pazartesi günleri J4 ten 16 ya kadar birinci ticaret mahkeme sinin iflâs muamelitma mahsus Odasına gelerek Sindik efendi- ler rnnvacehesiriden alacakları: ni ispat ve kayt ettirmeleri ve müddeti mezkürda ispatı vücüt edemiyen alacaklılar hakkında Kanunu mezkürun 210 uncu maddesine - tevfikan muamele olunacağı ilân olun! ———— Niksar asliye mahkemesinden: Niksarın Bengiler mahallesin- den Mehmet kızı Emine w rafından tescili talep edilen Esgidir kariyesinden İncirli- başı demekle maruf şarkan Memiş gurben Molla Hasin şimalen ark cenuben Memiş oğlu - Hasan ile mahdut on dünüm bir kirn müddeiyenin mevrusu Recep Bey oğlu mütevelia Mehmet kizı Emi: ne bulunduğu Recep Bey oğla müteveffa Mehmet Zev- cösi “ve İmam. İsa. oğlu Ali kızı. anası Fatmanın babası Aliden intikalen kırk sene den beri nizasız ve fasılasız tasarruf etmekte olduğu ve 491 Fatmanın vefatile ken- disipe intikali izm geleceği tapuda Kaydı “olmadığından cesellini. talep eylemiş olma: sına binaen tarlada bir hakki olanlar iki ay zarfında Niksar hâkimliğine müracaat ctme Vaktın Hekimi İ leti ilân olumut,