Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
3/9/1941 “Günün meseleleri Çiftçi mallarını koruma işi —I Ayrı teşkilât ve yeni kanun İlk yazımızda Büyük Millet Mec- lisinin zun ilk haf da çift- | £ Kemal TURAN r.a göre bunyeıı aynı kalmak üzere şacağı yeni şahsiyetle koruma — $i mallarının korunması hakkında bir kanun müzakere ve kabul ettiğini bildirdikten Sonra hükümetin ve meclis ümenlerinin bataların- da tasvir olunan bugünkü vaziyeti hulâsa etmiye çalışmıştık. Devlet za- bıta teşkilâtına ve mahalli teşekkül - lere çiftçi mallarını koruma vazifesi de verildiği; kanuni müeyyideler, bunlara dokunanları ağır cezalara - Mâaruz tuttuğu halde gene çiftçinin - malı iyi korunamıyor, ve bu hal hal- ır ka ıstirap, milli servete, milli ahlâka — büyük zararlar veriyor. Buna karşı — tedbir nedir? Evelki yazımızda söy- , lediğimiz gibi bugün bu tedbir üze - rindeki düşüncelerin — teşkilâta ait işlerini yapması, üzerinde fazla du - rulacak bir şey değildir. Nitekim meclisin dört encümeninin seçtiği muhtelit encümen de ittifakla bu me- seleyi halletmiş, bünye aynı da olsa köy Hizmetiyle koruma faaliyetinin mali ve hukuki hüviyetini ayırmış - tır. Şehir ve kasabalar için mesele bu kadar kolay çözülememiştir. Muhte - lit encümende, koruma işinin bazı bünye değişiklikleriyle belediye en - cümenlerine bırakılmasını istiyenler olmuştur. Encümen ekseriyeti işin ayrı bir teşekküle vetilmesini muva- fıik buluyor. Mesele böylece Meclisin umumi heyetine intikal ediyor. Mec- kısmını toplamıya gayret Hükümet, mevcut zabıta kuvetleri / ve mahalli teşekküllerle çiftçi mal - — Jarınin korunamadığı kanaatini ifa - “deden sonra “çok sikı bir takibi istil- eden çiftçi mallarının korunma- iİşleri için diğer memleketlerde ol- uğu gibi hususi ahkâm vazı ve ay - bir teşkilât vücuda getirilmesi, âcil meseleleri sırasına gir - diyor, Binaenaleyh ne mev - zabıta teşkilâtını takviyeyi ne de £ kanunları tamamlamayı düşün- 1 ek yeni bir teşkilât kurmayı, ;* h teşkilâtı işletici hem de hal - vazifeler yükletici ayrı bir llyihı,ı hazırlamayı tercih e- K geçen sene mayısta bu e lh:nu verdiği lâyiha, çift- rını koruma yolundaki ted - n esası olüyor. Meclis ziraat ni hükümetin bu düşüncesine Wqu lâyihayi bazı ufak İ Dul ediyor. Dahili- J ııwlhuınl çiftçi mallarının ko - S1 için yeni ve toplu bir kanu- Iıulunmuı faydalı buluyor, yrı bir- kşhilltı mahal görmü- u bahiste encümenin mütaleası yle hulâsa edilebilir: köylerde ih- ) heyıclıd Can, ırz ve malı koru- » korucular ta - larını mııhduıya iştirâk eder. t ve kasabalarda eskiden mahal- iyar heyetleri, tayin ettikleri ci hkçlloliyh ğftçi mallarını ko - » Mahalle ihtiyar heyetleri- ndan sonra bu iş belediye - /-Belediyeler bekçileri ta - er, Bunların ücretlerini ler, ancak beledi- için halktan ayrı ndan esasen dar Wlnl yetecek kadar bekçi undurmiya müsait değildir. Bü - - 'îkiyetler de buradan doğuyor. ere yeni vergi alma ve teş- arttırma salâhiyeti verilir, n çiftçi mallarına karşı işlenen da ceza verme hakkı genişleti- koruma işi yoluna girmiş olur. inaenaleyh belediyelerin faal isti- e orgımiç!ın encümenler, çiftçi mallarına lelerde çiftçi mü - e ıiller!yıe takviye edilmeli ve bu suda kaza salâhiyeti bir mikdar Ka mnlmphüy Köylerde ise bekçile- iyadeleştirmekten başka yapıla - : p& bir iş yoktur. is ziraat ve adliye encümenle - mühtelit , encümenin met noktai naza - ve şehirlere göre değişen ay- rı ve takil teşekküllere verilmeli- dir. Şöyre ki: a — Köylerde ihtiyar meclisi, çift- . Çi mallarını koruma işini gorur ve - bu işe mah ayrı bütç - leyh ayrı geliri ve ayrı lıadroıu bu - o lunur. b — Şehir ve kasahalarda ziraatle meşgul olanlar arasından seçilecek beş kişi, koruma meclisi adiyle ve kendi bütçesi yani kendi geliri ve kendi kadrosiyle koruma işini yapar. c — Kazalarla vilâyet merkezlerin- de bir kısmı devlet memurlariyle bir kısmı da seçilmiş çiftçilerden kuru - Jacak olan mürakabe heyetleri koru- ma meclislerinin çalışmalarını kont- rol ve bunlar arasında ahenk temin eder. Valiler, bütün devlet hizmetle- rinde olduğu gibi koruma işlerini de umumi mürakabeleri altında tutarlar. Köylerde ihtiyar meclislerinin is- ter köy kanunundaki hüviyetiyle, is - ter çiftçi mallarını koruma kanunu - lis müzakerelerinde d& üzerinde en çok durulan mesele bu olmuştur. Muhtelit encümende koruma işi - nin belediyelerce gördürülmesi fik - rinde olanlar bilhassa şu fikirleri ile- ri sürmüşlerdir: a — Şehir ve kasabalarda ayrı teş- kilât, ayrı masrafları icap ettirecek- tir. Yeni bir binada ayrı bir muhase- be ve idare organinın kurulması mas- raflı olacaktır. b — Bazı belediye hizmetleriyle tedahüller olabilir. Şehir ve kasaba içlerinden geçen sulama yolları ilk hatıra gelen şeylerdendir. c — Belediyelerin bütçe yapmıya ve tatbik etmiye, halktan para topla- mıya alışmış ve yetişmiş kadroları vardır. Bunlar koruma işlerine ait hizmetleri de hemen hemen masraf- sızca görebilirler. Koruma işinin, şehir ve kasabalar- da ayrı bit teşekküile bırakılmasını is- tiyen ekseriyet başlıca şu sebepleri ileri sürüyor: K a — Koruma meclisleri yerine be - lediye encümenlerinin bu lyle tavzi- fi mahzurludur: I — Bu iş onlar için mutat hari - cinde bir külfet olacaktır. Hem bele- diye hem koruma işleriyle uğraşmı - ya vakit bulamıyacaklardır. II — Encümen âzaları belediyenin idare kadrosundaki memurlardan iba- ret olduğundan bünyeleri çiftçi işle- rini kavramıya müsait değildir. b — Belediye hizmeti ile çiftçi mallarını koruma işi mahiyet itiba - riyle biribirinden tamamen ayrıdır. “Koruma işlerine taallük eden vazi - feler hiç bir veçhile belde hizmetin - den addedilemiyeceğinden” ayrı bir çiftçi teşekkülünün devamlıca “müş- terek menfaat ve kaygılardan doğan kuvetli bir tesanüt ve bir nevi aile zihniyeti içinde” koruma işini tan - zim etmesi lâzımdır. c — Çiftçiler için, mallarını koru- ma menfaat birliğinden doğan bir te- sanüt işi olduğuna göre bunun başın- da çalışan heyetin reisleriyle birlik- te bir ücret almaması, hepsinin hasbi vazife görmesi icap eder. Böylece yalnız bekçi kadrosundakilere ve ba- zı zaruri işlere para sarfolunur. Bu üç esastan sonuncusu, işin be - lediyelere devrinden beklenen tasar- ruf fikirlerini karşılamış oluyordu. Ancak koruma işinin hasbi ( GÜNÜN GöLGesi ) Çocuklu musunuz ? Ankaramızda ev kiralarsak için so- kak sokak dolaşan şu suali kimbilir kaç kere duymuşlardır: — Çocuklu musunuz? Eğer bekârsanız, ayrı sual ve ce - vaplar başlıyacalmr. Fakat ya evli bulunuyorsanız veya maazallah çocu- ğunuz da varsa... Adeta suçlanırsınız, yavrünuz - yanınızda ise - bir kiralık ev kapısında isminin niçin ortaya atıldığından habersiz, masüm ve ça- resiz bir size bir ev sahibine bakar. — Fazla vereyim, dersiniz, bütün şartlarınızı. kabul edeyim. Fakat ço- cuğumu ne yapabilirim? Ankara'da binbir tesadüfün cilve- sini kollıyarak, talih harciyle kuru - lan evlerin ve apartımanların sahip- leri, elleri yeleklerinin ceplerinde : — Hayır, derler, çocukluya vere - mem! Çocuk yalnız. kendi istikbalinin değil, vatan istikbalinin de ümidi - dir. Nüfus politikası, Cümhuriyet hükümetlerinin takip ettikleri ana politikada, daima birinci plânın me - seleleri arasındadır. Dişimizden tır- nağımızdan kesiyor, çok çocuklu ai- lelerin sırtlarındaki yükü hafifletmi- ye çalışıyoruz. Çocuk sahibi ana babayı, muhte - rem sayıyoruz ve öyle saymakta de - vam edeceğiz. Ankara halkına sitem ederken, hak- sızlık etmiş olmaktarı mütevellit bir korku duyüyorum. 1919 Ankarasının fedakârlarını unutmuyorum. Fakat daha büyük korküm şudur: Ankara - lının hayranı olduğum 'o efe ruhü be- tonda erimiş olmasın! — Çocuklu miısıniz? Bu sual yalnız o ana babaya hür - met etmek için sorulabilir; ve illâ haksızlık, hem de büyük haksızlık ediyorüz. Kemal Zeki GENCOSMAN İstanbul'da manifafura ihtikârı İstanbul, 2 (Telefonla) — Bugün fiyat mürakabe bürosuna manifatu- ra eşyasında ihtikâr yapıldığına dair dört şikâyet vaki olmuştur. Fiyat mü- rakabe kontrolörleri bugün muhtelif | semtlerde bakkalları teftiş etmişler - dir. Büronun hazırladığı fiyat liste- leri Esnaf Cemiyetleri vasıtasiyle bütün esrlafa tevzi-edilecektir: Bir cinayet ve bir kamyon kazası İstanbul, 2 (Telefonla) — Kasım- paşa'da oturan Sabri, karısı Makbule- yi kıskançlık yüzünd htelif yer- Gümtük memurları arasında yapılan ferfi ve nakiller Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti memur- Tarı arasında yeniden bazı terfi ve nakil- ler yapmıştır. Bunları sirasiyle — yazıyo- rTuz, Nakiller İskenderun ithalât gümrüğü — müdürü BB. Abdullah Çaldıran Kilis gümrük mü- dürlüğüne, Kilis gümrük müdürü Ali Şa- hinkaya İskenderun ithalât gümrüğü mü- dürlüğüne, Van gümrük müdürü Galip Babacan Bodrum gümrük müdürlüğüne, Bödrum gümrük müdürü Abdüllatif Yü- cel Van gümrük. müdürlüğüne, Güllük muayene memuru Hamdi Dilkan İzmir başmüdürlüğü muayene — memurluğuna, Reyhaniye muayene memuru Muhlis Öz- bek İstanbul başmüdürlüğü müuayene me- müurluğuna, İstanbul başmüdürlüğü mun- yene memurlarından Şükrü And Reyhani- ye muayene memurluğuna, Adnan Sağder İskenderün muayene memurluğuna, Kâ- zım Taner ve İhsan Özerman Çobanbey muayene memurluğuna, İbrahim Ergül Kilis muayene memurluğuna, Lutfi Gü- leryüz Ereğli muhasebe — memurluğuna, Falih Fırat Cizre memurluğuna, Enver Çağatay Iğdır memüurluğuna, Cizre mua: yene memürü Nazım Dizen Ankara mua- yene memurluğuna, İzmir muayene me- muru Asım Asal Güllük muayene memur- luğuna, Mersin muayene memuru Hüsnü Acartürk İstanbul muayene memurluğu- na, Çobanbey müuayene memürü — Kâzım Taner Mersin servis şefliğine, —Ankara servis şefi Bahaettin — Erdinç İstanbul servis şefliğine, Çobâhbey müuayene me- muru Ferit Caner İstanbul muayene me- murluğuna, Trabzon servis şefi Nasıh Öğül ve Alanya idare memüuru İbrahim Oral İskenderun servis şefliklerine, İzmir servis şefi Sami Mızrak Karine idare me- murluğuna, Ankara memuruü İsmall Ars- lantürk Ankara servis şefliğine, —Mersin muayene memuru Münir Tombul Çoban- bey muayene memurluğuna, Kilis muaye- ne memuru Niyazi Beşgürbüz İzmir mu- ayene memurluğuna tayin edilmişlerdir. Terfiler Vekâlet zat işleri tetkik memuru Meh- met Turhan Bozyiğit, İstanbul memuru Bdip Özerman İstanbul servis şefliğine, İskenderun yolcü salonu baş memuru Ah- met İzzet Hazarhun, Boözcaada idare me- muru Cemal Teker birer derece terfi etti- rilmişlerdir. Orfi idare kanununda tâdilât yapılacak Örft idare kanununda bazı tadiller ya- pılmasına dair bir kanun lâyihası hazır- lanmıştır. Lâyiha yakında Mecliğ umumi heyetine sevkolunacaktır. Derpiş edilen tadillere göre örfti idare mıntakasındatr çıkaşılacak olan sulhali ile meluf olanlar muayyen bir lle sevk Tabiafın mucizeleri - Atlas Okyanosu'nun içindeki mavi nehir 1939 ikinci * New- ; Nezahet Nurettin EGĞ! marüz kalırsa yevmiye 7T0 York hava servisini yapan Cavaller tay - yaresi bir kaza neticesinde Atlantik Ok- yanosuna düşmüş ve yolcular kışın don « durucu meysiminde Okyanos'un buz gibi sularının içinde tam on saat çabaladıktan sonra Newyork'tan gönderilen cankurta- ran tayyareleriyle kurtarılmışlardı. Bu yoldulardan birisi : (Allah'ın bir lütfu mahususu olarak tayyaremiz tam Golf - Strim'in ' üzerinde kazaya uğramıştı. Eğer bu harikavi mavi sıcak su nehrinin ağu- şunda olmamış olsaydık, muhakkak on sa- at zarfında denizde donar katılır ve mah- volurduk ) diyerek ihtisasatımı anlatmıştı. Filhakika (Golf Strim) in masmavi Bsu- ları Okyanosun koyu yeşil soğuk dalga- ları arasında tamamen ayrılmış bir halde bir nehir gibi akıp gitmektedir. Atlantik Okyanosunda akıp giden bu masmavi nehrin hararetini temin için her dakika iki milyon ton maden kömürü ya- kılmak icap ettiğini mühendisler hesap etmişlerdir. Hattı-üstüva ikliminin hayat. bahşa güneşiyle isınan ve her an harareti tazelenen bu harikavi Golf-Strim sayesin- de İngiltere adaları bugünkü zümrüt ye- şilliklerint muhafaza ve idame edebilmek- tedirler. Eğer bü cereyan olmamış olsaydı Britanya adaları tıpkı Amerika'nın şima- lindeki Labrador kadar soğuk ve yaşanıla- maz bir iklim olacaktı ve bütün limanları, körfezi her kış buzlarla donacaktı. Hattâ Golf-Strim'den büsbütün mahrum kalmak değil, fakat bu cereyanın hararet derece- sinin takriben sekiz on santigral rey kadar y tesbit edilmiştir. Amerikalı âlim Franklin, Golf cereyi nının hikmeti mevcudiyetini şöylece etmişti : Afrika'nın Hattı-Üstüva mınts Kkalarından esen sıcak rüzgârlar, deniz larını ısıtarak mütemadiyen Amerika'nı Meksika körfezine doğrüu yığmaktadırlı Bu sayede Meksika körfezindeki su yesli civarındaki Okyanosların su seviye sinden epeyce yükselmiş bulunmaktadı Su seviyelerinin müvazenesinin bu suretl l yüksek su bir mecri bularak diğer taraflara doğru akmasını sebep olmuştur. Bu mecrayı da Filorids yarım adasiyle Küba adası arasındaki 90 mil genişliğinde ve 2000 kadem derinli ğinde bir saha teşkil etmiştir. İşte bu niş mecradan akan sıcak su cereyanı çou kayı Idukl 'Strim namı altında Avrupa'nın şimalişark! sahillerine doğru 5000 mil mesafesindeki büyük ve hayatbahşa yolculuğunu bu ge- kilde tanzim etmektedir. Golf-Strim her noktasında aynı süratle hareket etmez. Cereyanın ortasında saat- ta üç mil sürat müşahede edildiği halde iki kenarlarında ,hareket ı'inha çok yavaâş- tır, Filorida'dan şimale doğru ilerliyen ce- reyan hemen hemen sahillerin bütün gi « rintilerine, çıkıntılarına müvazi olarak seyretmektedir. Fakat Amerika sahille -« Tiğden B ktedi Kışın soğuk günlırinde Newyork'tan Av- . rupa'ya doğru ilerliyen büyük Transatlane bile” İskandinavya, İngiltere, şimali Fran- sa ve Almanya'nın âdeta bir Eskimo diya- rına dönmesine sebep olacaktır. Arzımızın harikavi kuvet menbaların - dan birisi bu Golf-Strim'dir. Her saat tak- riben yüz milyar ton su Filorida boğazın- dan geçmektedir. Golf cereyaniyle müukâ- yese edildiği takdirde, Misisipi nehri, hattâ muazzam Amazon nehri bile bir hiç mesa- besine inmektedir. Amazon nehrinin Atlas Okyanosuna akıttığı su mikdarı Gölf'un sadece beşyüzde biri nisbetindedir. Golf cereyanının harikavi kuvetini Okya- nosların âşinası olan gemi kaptanlarından sorabilirsiniz. 1513 senesinde ilk defa ola- rak Pance de Leon, Filorida'ya yaptığı bir bu tesirini müşahede etmişti. Çünkü müsait bir rüz- gâra rağmen, yelkenli gemisi cenuba doğru seyredi bilâkis cereyanın şiddetli ve orada nezaret altında bulundurulacak- tır. p Hükümeti bu tadile sevkeden vaziyet şudur: Halen örfi idare komutanı mevcut salâ- hiyetini kullanarak şüpheli eşhası örfi ida- lerinden ağır surette yaralamıştır. Osman isminde bir çocuk da Küçük Çekmece'de bisikletle gezerken bir kamyonuün sademesine maruz kalmış ve kaldırıldığı hastanede ölmüştür. Parasız yatılı talebe imtihanları başladı 1041 - 1942 ders yılında Maarif Vekâle- ti hesabına alınacak parasız yatılı talebe- nin müsabaka imtihanı bugün bütün yürt- ta başlıyacaktır, Yabancı dil bilen memurların imtihanı Yabancı dil bilen memurların bir derece Üst maaş ı.lıbnmeıer(nl temin maksadiyle D k için Maarif Vekâle- bir şekilde, ve toplu bir meclis tara - fından görülmesinde de bir çok mah- zurlar vardı. Bu mahzurlar üzerinde- ki münakaşalar şehir ve kasabalarda- ki koruma meclislerinin bünyeleri, salâhiyetleri meselesini ortaya köy - muş ve bu, mecliste hararetli müna - kaşalara sebep olmuştur. Bunun iza- hını sonraki yazımıza bırakıyoruz. tince hazırlıklara başlanmıştır. Orak makineleri yedek parçaları tevziine başlanıyor Ziraat Vekâleti tarafından satın alınan dolaplı ve taraklı orak makineleri yedek par bu gibi "sahip bu- lunan zir ilerden ihtiyacı mü- bayaa bedzuerı üzerinden satılması Koor- kabul y y ur, Te çıkarabilmekte fakat bu gibiler istedikleri mahallere gittikten tazyıkine maruz kalarak şimale doğru geri geri sürüklenmekte idi. — Birleşik Amerika âarazisi İngiliz müs - temlekesi olduğu devirlerde, İngilizler Ok- yanos'ta şarktan garbe doğru giden posta gemilerinin garpten şarka doğru giden - lere çok yavaş ilerili İi mü - sonra bir kontrole tabi olmadı ından gene kolayını bulup örfi idare mıntaka- sına avdet etmekte ve bu hal örfi idarenin istihdaf ettiği gayeyi ihlâl eylemektedir. Kanunda memleketin inzibat ve emniye- tini ihlâl etmek suçlariyle sabıkalı olan- lar, emniyeti umumiye nezareti altında bulunanlar, Örfi idare altına alınan yer- lerde muayyen bir ikametgâhı olmıyan- lar şüpheli olan sair kimseler olarak gös- terilmektedir. Eskişehir, kurtuluşunun yıldönümünü kütladı Eskişehir, 2 a.a. — Eskişehir bugln kur- 19 uncu yıldö kutlamak- tadır. Halk bu mü le Srğü şahede etmişlerdi. Bu mesele nihayet meş- hur Amerikalı Benjamin Franklin'in na « zarı dikkatini celbetmişti. Franklin, bu mesele etrafında tecrübe sahibi gemici - Jerle uzun uüzadiye çalıştıktan sonra, Gölf cereyanı ismini verdiği bu muazzam su cereyanının denizdeki haritasını tesbite muvaffak olmuş, ve İngiliz gemicileri şarktan garbe doğru gelirlerken bu gü ce- reyanından uzaklarda kaldıkları takdirde bu deniz yolculuğunu iki hafta kısaltabi- lecekleri tecrübe edilmişti. Golf-Strim, hâ- seyahat eden y Göolf-Strim sahasına girdiklerini havanın ilkbahar ılıklığiyle müşahede edebilirler. Okyanos'ün koyu yeşil, soğuk rengiyle tar mamen bir tezat teşkil eden tatlı ve mavi sıcak bir renk denizin üzerini kaplar, Ge- | minin gövertesinde birkâç gün evel Trang- | atlantiğin gövertesinde titreşen yolcular, birdenbire sevimli ve hayatbahşa bir ilk- bahar rüşzgürının okşayışlariyle karşıla- şırlar, Kalın i yolcü rinden fırlatılır. Kalın paitolar çıkarilir. Sanki büyük Transatlantik seyahatları ble letlerini satan acentaların bütün muhaye- | yile kudretlerini seferber ederek yarattık. ları o efsanevi seyahat zevki bedilsi haks ( kındaki bütün hikâyeler, bir anda hakikat' | Çünkü 40 fahran « | hayttan birdenbire 75 fahranhayta yük « — selmiş, etraf masmavi bir ılık Hattı-İlstüva nehirlerinin büllür sulariyle pırıldamağa | başlamıştır. d Bazan Newyork ve New-Jersey sahll lerinde mütadın fevkınde ilık bir kış hü- küm sürdüğü zaman gazeteler — Golf- Strim'in Bi, A j kıyılarına daha yakından geçtiği farazi « yesini ortaya atarlar, Hattâ bazı muhaye yilesi kuvetli muharrirler daha ileri gidee rek yakın bir zamanda New-York'un meğ- hür sayfiyelerinden olan Long - İsland"ın yakında bir Filorida iklimi arzedeceğine limon, portakal, mandaline — ağaçlariyle bir cennet manzarası ihtişamiyle New - York'a yeni bir güzellik ilâve edeceğine dalr efsanevi tablolar tersim etmeğe çalı- şırlar, Fakat bütün bu fâaraziyelerin hiçbir ilmi kıymeti olmadığını hemen Üniversite profesörleri tzah ederek Gölf - Strim'in bir len Franklin'in verdiği ismi d O zamanlar İngiliz kaptanları meşhur A- Atlas-Ol tarafından , ilk müşahede edildiği tarihten bugüne kadar değiştirmediğini isbat ederler. bu kabul et- memişlerdi. Fakat yirminci asrın büyük Tri vi idare eden muk- muza karşı Sönsüuz sevgi ve minnetlerini coşkun tezahüratla İfade ediyor. Gedizin kurtuluş günü Gediz; 2. a.a. — Gediz'in kurtulüş günü olan dünkü günü, halkimız eşsiz tezahü - ratla kutlamıştır. tedir denizcileri Golf cereyanından uzak kalmak şartiyle Amerika sahillerine daha kısa bir vasıl olabil Ve garpten şarka seyahatlerinde ise bu ha- rikavi deniz cereyanının lütufkâr himaye- sine sığınarak yolculuklarını kısaltmakta- dırlar. Şarktan garbe doğru gelen vapur- lar ise New-York'un cenubunda Golf ce- ler, Bir mektup dolayısiyle... umzasını iyice okuyımıdızım, fakat el y d hiç bir iki yıbıncı dili bıldıiııu, öz Türkçe dâvası ile do ilgili olduhı nu anladığım bir okur bir mektup aldım. Ankara Yenişehir postanesin- den gönderilen bu mektup, benim dil meselelerinde bir “mission- naire” edası takındığımdan, her- ken akıl hoeılıiı etüiimdın, ça- dııı ııkâyotçıdir. Başkalarına acı- madan, çuvaldız. batırdığımdan bahseden okurum, Toplu İi- ne'nin ucunu kendime çevirmi min gerekli olduğunu da belîrti- yor ve diyor ki: "l'ıı.rkço karşılıkları bulunup BU GECE Nöbetçi Eczane labilecek bazı eski kelimele- ri sizin de kullındıimu görülü- " Bisiklet yınılın diyebilir- bisiklet müsal demiş- siniz. Bina tahririnde başkalarma çatarken eskiden kalma itiyatlar diyorsunuz. Alışkanlık diyebilir- diniz. Bir yerde tasavvur edilebilir fiilini ; düşünülebi- YANKILAR lir veya akıldan geçirilebilir, de- seniz olmaz mıydı?....” Mektuba teşekkür ederim. Gö- rülüyor ki dâva, kuvetli ve dik- katli bir missionnaire ve akıl ho- cası daha kazanmıştır. Her defa- sında binbir yanlış saysa ve bu- nun bin tanesi benim de olsa, ge- ne böyle mektuplara can kurban! Yalnız iki noktada çuvaldızı bu saym okuruma da çevireceğim: 1 — Bir yerde “Kayib ettiri- yor” yazmış; doğrusu “kaybetti- riyor” dur. 2 — Bir yerde de “bahis ederken” demiş; onun da doğrusu bahsederken” dir. Dü kağalklıe dürklt Ç den sonra mu söyliyeyim ki hu- yumu, suyumu bilenler bana akıl hocalığımnı pek yakıştırmazlar. Bu bahiste fazla duruyor ve ayak di- riyorsam bunun şudur: Büyük üstatlar ılçık gönüllü- lük edip bu ufak tefek işlerle uğ- raşmıyor; bunları bize, bizim gi- bi kendi halinde kalem işçilerine bırakıyorlar. .. Üç yaşına basan uğursuz çocuk! İki siyaset meraklısı kon r- du. Birisi dedi ki: ilin — Bılıyor musun, 1 eylülde, ya- ni dün, yeni dünya harbi üç ya- şına basıyor. Bütün gazeteler bu iki yıl içinde neler olup bittiğini yaza yaza bitiremiyorlar. İşin garibine bak ki 1939 eylü- lünde şarka doğru yürüyen harp, âm şarka doğru yol almakta- e. — Galiba, harp ateşi de güne: gibi tekrar tekrar şarkta doiıeışı ::k bir defa, toptan, garpta bata- — Fakat harbin üç yaşına bas- tığmın göze carpan bir alâmeti var mı? — Var! — Nedir? İel Sovyetler nezdindeki Finlandiya elçisi hududumuza girdi Kars; 2. aa. — Sovyetler nezdindeki Finlândiya elçisi ve 12 nüfustan ibaret elçilik erkânı pazar günü saat 12.45 tre- niyle Hü ticiye memurıınndın Celâl Ziya ve. em- niyet müdürü Ziya Süer tarafından kar- şılanmışlardır. Fin elçilik heyeti ayni gün 1745 de — Son larda beyannameler gırla gidiyor! Ço- cuklar da iki yaşını tamamlarken konuşmıya başlamazlar mı? *#&.. Müteakip - Bilâhara! Arapça, farsça, sözün kısası, yabancı kelimelerden lüzumsuz olanlar, gazete ve kitap sütun ve sayfalarından ziyade radyoda gö- ze, hayır göze değil, kulağa batı- yor. Bunlarım en fazla kullanılan- larından ikisi de “müteakip” ve “bilâhara” dır. —» Bunları neye kullanıyor ve kul- lanmakta ayak diriyoruz? bil- mem. “Sonta...”, “daha sonra...” “ar- P | ” | İI' (lul_ A İl’ “o H_ tince...” gibi birçok yerinde kar- şılıklarımız neye hatira gelmiyor? T.k. Kars'a gel ve y vali ve mevki k namına ile bir askeri müfreze tarafından istikbal olunmuş ve hazırlanmış olan büfede izâz ve ikram edilmişlerdir. Bir müddet isti . rahattan sonra misafirler trenle Sarıkâ « mış'a hareket eylemişlerdir. Adana'da seyriseferine iz'n verilen otomobiller Adana b mukayyet 4, 5, 11, 12, 18, 16. 19, 22, 28, 26, 47, 85, 90, 104 ve 106 numaralı ötömobillerin 1941 yilı teşrinisani sonuna kadar seyriseferde larına K y heyetince müsaade olunmüuştur. Tiftik cemiyeti damızlık tevziine başladı Türkiye Tiftik Cemiyeti, Lafahan'daki nümüne ağıllarında yıuıtırmıkn bulun- dlliu ve tas şerâait daj bu se- ne de cemiyetin merkez ve şubelerinde mü- kayyet yetiştirici lıumı meccanen tevzit - başlamıştır.