Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Ha ht T’Sîı 'art B LN U:LU $ 3/1/1941 Hitler İngiltere'yi istilâ edecek mi ? “veya edebilir mi ? Dail Herald” Hayır!,, diyor Londra, 2 a.a. — B. Hitler İngiltere'yi istilâ edecek midir? Edebilir mi? Daily Herald gazetesinin askeri muhar- riri binbaşı Sheppard bu iki suale menfi cevap veriyor. 6 Binbaşı Sheppard, Daily Herald gazete- sinde bugün neşrettiği makalede diyor ki: “B. Hitler muvaffak olacağına kanaat getirmiş olsaydı birkaç ay evel istilâya tek- rar teşebbüs ederdi.” B. Sheppard geçen sonbaharda yapılan £ teşebbüsün boşa çıktığını ve B. Hitler'in tesadüf ettiği büyük mahzurlar karşısında bu teşebbüsünden sarfınazar ettiğini hatır- Jattıktan sonra, istilâ tehlikesinin bugün de aynı derece mevcut olduğunu söylemek- te ve sözlerine şöyle devam etmektedir: *“B. Hitler'in şimdi yeniden veya gelecek ay, yahut önümüzdeki yazın başında bir is- tilâya teşebbüs ettiğini farzedelim. Eğer almanlar daha büyük bir hava kuveti kul- lanırlarsa şunu nazarı itibara almak lâzım- dır ki ingilizlerin de hava kuvetlerine yeni tayyareler iltihak etmiştir. B. Hitler paraşütlerle muhtelif noktala- ra asker çıkarması mümkündür. Fakat bu kuvetler süratle ihata edilerek mukabil hücuma uğrıyacaklardır. Tayyarelerle da- ha büyük' kuvetler nakledildiği takdirde da- hi daima adetçe düşmana faik bulunaca - ğız. Müşkül bir hayal? Düşman ise çok mahdut silâh ve cepha- ne ile techiz edilmiş bıgpnncak ve maksa- dını tahakkuk ettirmek için lâzım olan mühim ve seri ileri hareketine gayrimüsa- it bir memlekette harbetmek suretiyle yetinde ır. Ba- zıları İrlanda'nın istilâsını Mmümkün gör- ler. Halbuki İngiltere'nin — istilâsı için İrlanda'yı İşgal etmekle almanların bir fayda temin etmesi çok meşküktür. Bu ha- reket yanlış bir istikamette atılan fena bir adım olacaktır, Günün birinde İrlanda istilâ edilirse bu istilâ hareketiyle almanlar yalnız Atlasta- ki deniz yollarını abluka etmek maksadını istihdaf edeceklerdir. İrlanda'nın istilâsını, İngiltere'nin istilâsı için bir kademe telâk- ki etmek vakit ve kuvet kaybettirecek bir yola sapmak demektir. I elden Lırak takdir- de — ki muhakkak bırakmıyacağız — İn- giltere'nin muvaffakıyetle istilâsını tasav- yur etmek düşman için muhtelif müşkül -bir hayal peşinde koşmaktır. Şayet siyasi sebepler dolayısiyle B. Hitler istilâ teşebbü- süne kalkışırsa bizim için daha iyi. Uğrıya- cağı akıbeti kendisi düşünsün.” İngilferenin müftefikleriyle tesanüdünün bir fezahürü Londra, 2 a.a. — Londra'yı müdafaa eden , “avcı tayyare filolarından biri, nazi tahakkü- 'müne karşı müttefiklerin tesanüdünü tam “olarak temsil etmektedir. Bu filonun masraf- ları Hindistan'ın Haydarabat devleti tara- fından ödenmektedir. Filonun uçan müret- “tebatı arasında da iki Polonyalı, iki çek, bir 'Yeni Zelandalı, bir Rodezyalı ve bir Fransız vardır. Bu filonun gördüğü hizmetlerin tafsilâtı b İ bildiril- y mektedir, Son üç ay zarfında almanlar tarafından İngiltere üzerine tevcih edilen kesif hava hü- cumları esnasında bu filonun kahramanca l ür. Bu filo hakkak Bi “olarak 86 ve muhtemel'olarak da 10 dan faz- la tayyare düşürmüş, 26 tayyare hasara uğ- yatmıştır. İrlanda'nın muhtelif yerlerine birçok bombalar afıldı Dublen, 2 a.a. — Resmi istihbarat büro- sunun bugün bildirdiğine göre dün gece ve bu sabah erken İrlanda'nın şark kont - luklarının muhtelif kısımlarına müteaddit bombalar atılmıştır. İlk bombalar İrlan - da'nın şarkında kâin Drogheda üzerine düşmüştür. Dilek'e beş bomba, Julians- tovna üç bomba düşmüştür. Zayiat olma- mıiştır. Bu sabah saat altıyı on geçe Dublin'de Rathdovn parkına iki bomba atılmıştır. İki ev yıkılmış müteaddit meskenler ha- sara uğramıştır. Yıkılan evlerin birinde yedi kişi bulunmakta idi. Bunlar sonradan kurtarılmıştır. Ölü yoktur, yaralılar var- dır. Fortfield yolu ile aynı mıntakada Gro- ve Laverna civarına da iki bomba düşmüş- tür. Bunlar boş topraklarda patlamıştır. Bazı evler hasara uğramıştır. Zayiat yok- tur. Carlov kontluğunda, Borris civarında Knosckroe'ye de bombalar atılmıştır. Üç kadın ölmüş ve iki kişi ağır surette yara- lanmıştır. Curragh koşu meydanına yüksek infi- lâklı üç bomba düşmüştür. Burada birçok yangınlar çıkmıştır. Nevbridge civarında bir çiftlikte fazla mikdarda hemen yan- mıştır. Curragh civarında — bulunan yangın bombalarının alman bombası oldukları tes- bit edilmiştir Viklov kontluğunda Emiskerry'ye de b m.balar atılmıştır. Bu bombalâr müte - hassıslar tarafından muayene edilmekte - dir. Askerlerimiz için hazırlanan hediyeler Askerlerimiz için yapılan kışlık hediyeler hakkında dün aldığımız haberler Sandıklı kazası halkının yünlü ve pamuklu olarak 3503 parça, Akçaabat halkının da ilk parti olmak üzere 382 pamuklu, 380 yün çorap teberrü eylediklerini bildirmektedir. Kocaeli vilâyeti ilk okul talebeleri de orduya yılbaşı hediyesi olarak 1049 parça muhtelif cins yünlü eşya ve Erbaa'da 'Taş- ova okulu talebeleri 5l çift yün çorap ver- mişlerdir. (a.a.) e ) Mehmetçiğe hediye Kızılay Ankara Merkezi Reisli- ginden: Kahraman ordu için evlerinde he- diye hazırlıyamıyan sayın Ankara- hlara bir kolaylık olmak Üzere mer- kezimizde teşekkül eden komitenin yle Üüç satış tesis edilmiştir. Bu merkezlerde orduya hediyelik eşya komitenin kontrolü altında ve maliyet fiyatına satılmak- tadır, Eşyaların fiyatları şöyle tes- bit edilmiştir: kuruş Pamuklu 100 Yün çorap 5B0 Yün eldiven 40 Kar başlığı 70 Satış merkezleri şunlardır: 1 — Anafartalar caddesinde Haba kumaş mağazası, 2 — Yenişehir'de Milli piyango sa- tış merkezi, 8 — Koyunpazarında Merkez-ec- zanesi. ,Merkez istişare İstanbul hastanelerine gönderilecek hastalar Sıhat ve İçtimat Muavenet Vekâleti vi- lâyetlere gönderdiği bir tâmimde, boş ya- tak olup olmadığı sorulmadan ve dönüş yol paraları temin edilmeden, İstanbul hastanelerine hasta gönderilmemesi hak - kında evelce müteaddit defalar tebl.gat yapıldığı halde, bu usule riayet edilmedi- ğini ve boş yatak bulunmaması yüzünden, hastanelere kabul edilemiyen hastâların perişan bir halde hariçte kaldıkları görül- düğünü, hastaların bakımsız ve yersiz kal- mamaları için evelâ hastanelere yazıldık- tan ve cevap alındıktan sonra hastaların gönderilmesini bildirmiştir. Yeniden yetiştirilecek Beden Terbiyesi eğitmenleri Beden terbiyesi genel direktörlüğü, köy ve kasabalardaki beden terbiyesi mükel- leflerini çalıştırmak üzere muayyen evsaf- ta eğitmenler yetiştirmeğe karar vermiş ve bu hususta tetkiklerine başlamıştır. Genel direktörlük bu sahada âcil ihtiyaç - larını karşılamak üzere tedbirler alırken, diğer taraftan da, yüksek beden terbiyesi enştitüsünün açılacağı güne kadar, mual- lim yetiştirmek üzere Gazi Terbiye Ens - titüsünden istifadeyi Ür. Maarif Vekâletinin muvafakatiyle bu sene ensti - tünün beden terbiyesi şubesine 10 talebe alınmıştır. Ege'de incir rekoltesi İzmir, 2 a.a. — Bu seneki incir rekolte- si 25.000, hurda İncir de 12.000 tondur. İn- cir mahsulünün yüzde kırkını Tarım $ Kooperatifleri Birliği almıştir. Üzüm piy sası da hararetlidir. Bu seneki rekolte 25 bin ton tahmin edilmekted'r. Ege bölge - sinde şimdiye kadar bu derece az rekolte görülmemiştir. Geçen seneden 14 bin ton kadar stok kalmıştır. Şimdiye kadar üzüm- lerden iki partide 20 bin kilo üzüm satıl- mıştır. Beden Terbiyesi Merkez istişare Heyeti yakında toplanıyor Beden terbiyesi genel direktörlüğü merkez istişare heyeti 13 ikincikânun pa- zartesi günü içtimaa davet edilmiştir. heyeti bu toplantısında genel direktörlük ve şubelerinin 1941 mali yılı faaliyet programı ve bütçesi üzerinde tetkik ve müzakerelerde bulunacaktır. Gerede'de bir kayak kursu açılacak Beden terbiyesi genel direktörlüğünün Erzurum'da açtığı kayak kursu çalışmala- rını bitirmiştir. Haber aldığımıza göre ge- nel direktörlük Gerede'de bir kurs açacak- tır. Altıncı konser Riyaseticümhur filârmonik orkestrası tarafından altıncı konser. Devlet konser- vatuvarı könser salonunda 4.1.1941 cu- martesi günü saat 15,30 da verilecektir. Program şudur: Şef: Ernst Praetorius 1 — Richard Vagner (1813 -1883): Bir “Faust,, uvertürü 2 — Eugen d'Albert (1864 -19382): Viyolonsel için konçerto, op. 20 Solist: David Zirkin 8 — Max Trapp (1/XI/1887): Orkestra için ikinci konçerto, op. 36 a) Allegro maestoso b) Lento €) İntermezzo (Allegro moderato) ve ©)Final (vivace). Gelecek konser 18.1.1941 cumartesi gü- nü saat 15,30 dadır. Çörçil'in Türk matbuatına hitabı (Başı I. inci sayfada) daha kaç milyon artacağını tahmin etmek mümkün değildi. Hür ve müsavi milletler nizam ve tesanü- dünü, siyasi ve iktısadi bir istikrar için tek mesnet telâkki eden Türki- ye, sınırları etrafındaki uzak yakın milletler için bir emniyet kalesi gi- bi durmaktadır. Bu kale, hiç kim- senin hakkında ve toprağında gö- zü olmıyan, hakkından ve topra- ğından her türlü fedakârlığı red- deden, iyman ve karar sahibi, er ve asil bir milletin müdafaası altında- dır. Bizim hazırlanmaktan ve İngil- tere ile dost ve müttefik olmaktan maksadımız ne olduğunu soranlara yorulmadan aynı cevabı veriyoruz: milletimizin ve emniyet sâhamız içindeki milletlerin hüriyetini isti- yoruz; her taraf gibi, Akdeniz ve Yakın-şark âleminin huzur ve saa- detinin de, ancak, beynelmilel, âdil ve müsavi bir işbirliği nizamında olduğuna inanıyoruz. Bu hususta ingiliz kudretinin ne kadar kuvetli bir teminat teşkil et- tiği Afrika ve Yunanistan harbinin inkişaflarında görülmüştür. Fran - sa düştükten birkaç ay sonra alınan neticeler, bir zamanlar “en yakın dostların” bile mukavemetinden şüphe ettiği bu kudretin, maddi mağnevi, ne yaman kaynaklara is- tinat ettiğini en kötücül düşmanla- ra dahi ispat etti. Bu mücadelede Mister Ruzvelt “insan şecaati tari- hinde ebediyen yaşıyacak” bir mi- sal görmekte haklıdır. Yeni sene zuhuratından bizim hissemize neler isabet edeceğini henüz bilmiyoruz. Kendimize ve dâvamıza sadık kalmak ahdinde- yiz. Kuvetli, kararlı ve rahatız. Falih Rıfkı ATAY Türk parası kıymelini - koruma kanunu (Başı 1. ıncr sayfada) Avrupa harbına kadar serbest rejime tâbi olarak kalan bazı memleketler de şiddetli döviz takyidatı vazına mec - bur olmuşlardır. Binaenaleyh bu vaziyet karşısında 1567 numaralı kanunun meriyetindeki zaruret devam etmekte bulunmuş ve mezkfür kanunun daha üç sene müd - detle temdidi, paramızın kanuni is « tikrarı bakımından zarurt görülmüş - tür.,, Kanun lâyihasiyle, türk parası kıy- metini koruma hakkındaki 1567 sayılı kanunun altıncı maddesi hükmü, bit- tiği tarihten itibaren üç yıl için daha uzatılmaktadır. 1940 senesinin en meşhur adamı : Çörçil Nevyork, 2 a.a. — Haftalık “Time,, mec- muası 1940 senesinin adamı olarak Çörçil'i göstermiştir. Bu sıfat tarihin seyrinde 0 sene en mü- him değişiklikleri yapan adama verilir. Mezkür mecmuada evelki senelerde bu sı- fatın verilenleri arasında | Hitler ve Stalin vardır. Sıtmanın önüne geçmek yolunda alınan tedbirler Umumi sıtma mücadelesine dair alınan bu ça- lışmalarına dair esaslı bir fikir verecek mahiyettedir. Sıhat ve İçtimat Muavenet teşkilâtının tesbit ettiği rakamlara göre, geçen ikincikânün ayında 17 mücadele mi 81786 *muay ır, Bu rakam şubatta 165.438 e çıkmıştır. Bu K d y 31905 ve şubatta 747385 dalaklı bulunmuş - tur. İkincikânunda parasız dağıtılan kinin mikdarı 258 küsur kilodur. Şubatta da 572 kilo kinin dağiıtılmıştır. Mürefte'de şarap rekoltesi Mürefte, 2 a.a. — 1940 yılı şarap kam- panyasında elde edilen rekolte 1.600.000 ki- lodur. 1939 rekoltesi ise 2.270.000 idi. Bu sene ü- zümlerin hastalıktan müteessir oluşundan- dır. Bakıyköy akıl hastanesinde yapılan bir teftiş İstanbul, 2 (Telefonla) — Son günlerde Bakırköy emrazı akliye hastanesinde teftiş- ler yapılmış 562 kişinin hastanede yatmala- rını icabettirecek bir hastalıkları olmadığı görülmüş ve bunlar dışarıya çıkarılmıştır. Halen hastanede 2118 kişi yatmaktadır. Çı- karılanların itirazları ayrıca tetkik edilecek: tir. İstanbulda et fiyatları İstanbul, 2 (Telefonla) — Murakabe kö- misyonu et fiyatlarını şöyle tespit etmiştir. Hayvan borsasında bir gün evel canlı hay- van satış fiyatı ne ise ertesi gün perakende- cilerde et fiyatı bu fiyatın azami bir misli olacaktır. Karar cumartesi gününden itibaren tatbik edilecektir. İstanbul'un ihracatı İslnnhul. 2 (Telefonla) — Bugün 380 bin liralık ihracat yapılmıştır. Balık, tuzlu ba- hk, zeytin ve mandalin birinci plândadır. Bir motor kayboldu İstanbul, 2 (Telefonla) — Dün Bostancı açıklarında direkleri kırılmış büyük bir mo- törün dalgalar arasında bocaladığı haber alınmış, motörü kurtarmak için Kınalı ada ye motör bul vapuru tır. Ağır yaralanan bir genç kız İstanbul, 2 (Telefonla) — Beyazit'te So- ğanağa mahallesinde 20 yaşında Sabahat a- » dında bir kız odasında ifade — veremiyecek kadar ağır yaralı bulunmuş — ve hastaneye kaldırılmıştır. Almanlar sessiz bir tayyare icat etmişler Nevyork, 2 a.a. — Meşhur havacılık mü- tehassısı binbaşı Seversky, almanların ses- siz tayyareler yaptıkları hakkındaki haber münasebetiyle şunları söylemiştir: “— Almanlar eğer sessiz bir tayyare icadetmişlerse, bu havacılıkta yeni bir icat demek değildir. Bunu tayyarecilikte bir in- kılâp telâkki etmek çok mübalegalı olur. 'Tayyarenin çıkardığı gürültünün — yüzde yi ini pervane Bu nis- bet pervanenin şekli ve ebadı ile değişebi- leceği gibi sürat derecesi ile de alâkadar bulunmaktadır. Binaenaleyh sessiz bir mo- tör, alelade bir tayyare motörünün çıkar- dığı gürültüyü yani yüzde 30 nisbetindeki gürültüyü kolayca izale edebilir.” —O RADYO T UK b t l (Radyo Difüzyon Postaları) TÜRKİYE AN! Radyosu Radyosü | — Dalga uzunluğu — j 1648 m. 182 Kes./120 Kw. 81.7 m. 9465 Kes./ 50 Kw.T. A. 1947 m. 15195 Kes./ 20 Kw.T. A. CUMA 8. 1. 1941 8.00 Program, ve memleket saat ayarı. 8.08 Ajans haberleri. 8.18 Müzik : Hafif program (Pl.) 12.80 Program, ve memleket saat ayarı. 12,88 Müzik 1 Seçilmiş şarkılar, 12.50 Ajans haberleri. 18.05 Müzik : Saz eserleri. 18.20/14.00 Müzik 1 Karışık program (PL 18.00 Program, ve memleket saat ayarı. 18.08 Müzik : Radyo “Swing,, kuarteti Üzgür ve Ateş Böcekleri.) 18.80 Müzik 1 Karışık program. 19.00 Müzik : Fasıl heyeti 19.80 Memleket saat ayarı, ve ajans habtf leri. 1945 Müzik : Muhtelif şarkılar, 20.15 Radyo gazetesi. 2045 Temsil. 21.80 Könuşma (İktısat saati) VIJ 2145 Müzik : Radyo salon orkestrası ( lonist Necip Aşkın idaresinde.) 1 — Leopold : Çigan bayramı (Macf fantezisi.) 2 — Borodine : Prens İgor operasıl dan dans sahneleri. 8 — Gounod : İlkbahar şarkısı, 4 — Uhl : Herkes için. 5 — Langer : Büyük Anne. 6 — Zikoff : Romaneska (fantezi). 7 — Mannfred : Carmencita - (serf€ nad). 8.45/9.00 Ev kadını - yemek listesi. — | r 8 — Kutch : İspanyol kaprisi. an 22.80 Memleket saat ayarı, ajans haberli ziraat, esham - tahvilât, kambiyo - nül kut borsası (fiyat). 2245 Müzik : Radyo salon orkestrası prof ramının devamı. 28.00 Müzik : Cazband (PI.) ) 28.25/28.80 Yarınki program, ve kapanış. — Japonların Çin'de uğradıkları zayiat Çunking, 2 a.a. — Çin harbiye nazırı g€ neral Hoyingşing askert vaziyetin tetkikinl tahsis ettiği bir makalede diyor ki: Üç buçuk senelik harbin neticesinde japoff lar ölü ve yaralı olarak 1.600.000 asker kay betmişlerdir. Askerlik çağında ve vücudu af kerliğe elverişli olan japon erkeklerinin yüi de 88 ü Çin'de hizmet görmek üzere silâ? altına alınmıştır. j Japon ordusu son zamanlarda tevekkuf! mecbur kalmış gibi gözüküyor. Ve hattâ ö! le benziyor ki, japonların cenubu garbidi ki ricatını diğer ricatlar da takip edecekt BUGÜN Ulus Sinemasında Türkçe sözlü ve sazlı arapça şarkılı şarkın ve Mısır'ın en gü- zel sesli kadını en yüksek facia artisti Fatma Rüştü'nün yarattığı Saadet Yuvası Faziletli bir genç kızın acıklı romanı... Şehvani heveslerle ko- şan bir zenginin akibeti Ayrıca son harp jurnalı Seanslar : 14. - 16.15 - 18.30 ve 21 de /— lıyabilecek çağda değildi. — — Bahis bile etmem. Yalnız senden de bir ricam var. Bu kanser meselesini zihninden çıkar, Bu yaşta kanser olmaz. — Olmaz mı? — Olmaz ! Sustular. Gizella, her akşamki gibi saat dokuzda kocasının yanından ayrıldı. Vilmoş'un ruhi ahvalini düşününce elini bırakmak istememesini, tekrar tek - rar kapanıp öpmesini tabii buldu. Hastaneden çıkar - ken bir saniye düşündü. Geri dönmek istedi. Sonra kati adımlarla evinin yolunu tuttu. Zavallı adam bü- tün hayatı baştan başa maddi ve mânevi istiraplarla doluydu. — XXI — Vilmoş, bir müddet yatağında hareketsiz kaldı. Son- ra ani bir hareketle kalktı. Odanın içinde dolaşmıya başladı. K Yarın ameliyat olacaktı. Fakat, bundan sonra hiç bir zaman sihatli bir adam olarak dolaşamıyacaktı, Kan - ser, hakkında epeyce malümatı vardı. Bu hastalığa tutulanın bir daha ondan yakasını kurtaramıyacağını biliyordu. Belki altı ay, belki bir sene sonra nükstde- cekti. O zaman ne olacaktı ? Gene hastane köşelerin - de inleyip, biçaklar altına mı yatacaktı? Böyle azap ve işkence içinde geçecek bir hayatın ne kıymeti var- dı? Yirmi senedenberi, türlü türlü sebeplerle Gizella- ya yük olmuştu. Bundan sonra dz hasta, dertli bir a- dam olarak başında kalacaktı. Bu kadın onun elinden ne zaman kurtulacaktı ? Hem, medem ki; bu hastalık- tan yüzde yüz kurtuluş yoktu. O halde ne diye ame - liyat olmalıydı ? Aklına gündüz geçen hâdise geldi. Margeret, orfa, sen beni daima severdin Vilmoş, de - Mişti. Evet gene de seviyordu. Fakat, bir erkeğin çıl- gınca sevdiği bir kadını, bir genç kızı böyle kaba ve çirkin hareketlerle kovabilmesi için ne müthiş ruht bir buhran geçirmesi lâzımdı. Margeret, henüz hpdjğ*ın - A isal ç A İnliyerek, titreyerek, dolap Giyindi. sabah saat altıda lı_ımngden kaçtı. Bir fay - Yazan : MİHALY FÖLDI tona atladı. Doğru istasyona çektirdi. Paris ekspresi- ne bir bilet aldı. Bekleme salonunun bir köşesine sin- di. Margeret'i görünce, yerinden kalktı. Bir hırsız gi- bi trene süzüldü. On beş dakika sonra kompartmanı - nın kapısını açtı: — Bonjur Margeret ! 5 Genç kız, hayretle başını kaldırdı. Elindeki resimli mecmua kucağına düştü : — Vilmoş ? ! — Burada oturabilir miyim ? Kızın cevabını beklemeden yanına yerleşti : — Hayret etme Margeret, sana her şeyi anlataca - ğım. Ben de Paris'e gidiyorum. Senin gittiğin yere, bundan sonra daima senin gittiğin yere gideceğim... Sen, yataklı ile mi seyahat ediyorsun... O halde, ben de kendime bir yer temin edeyim;.. Dün sana karşı çok fena muamele yaptım. Kusurumu af et. Buraya kendi- mi affettirmek için geldim. ve... — Fakat, sen burada ne arıyorsun? Bana öyle... — Beni sorguya çekme Margeret... İşte buradayım... Sabırsızlık etme... Sâna anlatacaklarım o kadar çok ki; neresinden başlıyacağımı bilemiyorum... — Sen, bugün ameliyat olmıyacak mıydın ? — Ben kendi kendimi ameliyat ettim. Midemin e - hemiyeti yoktur. Onu Paris'te de tedavi ettiririm. Şimdi, senin yanındayım ya, benim için mühim olan budur. Türkçeye çeviren: F. ZAHIR TORUMKUNEY “tarzda davrandın. Eğer böyleyse iyi ettin. SEYAĞ — Gizella nerede ? — Gizella beni hakikaten sever, ben de onu severim. Bu itibarla beni anlıyacağını ümit ediyorum, Hayatta artık mesut olmıya karar verdim. Sen de benim saade- timi arzu edersin değil mi ? — Ben mi? Elbette, Bütün kalbimle bunu temenni ederim. Fakat, Gizella nerede ? — Nerede olacak? Budapeşte'de, — Seni niçin uğurlamadı ? : — İşte bu güzel bir sual. Benim şu dakikada trende olduğumdan zavallının haberi bile yok... Ona Paris"- ten yazacağım... Eninde sonunda nasıl olsa, seninle de barışır... Margeret, pencereye doğru büzüldü. Endişeyle sor- du : — 'Anlıyamadım ? Vilmoş, elini yakaladı : — Burada, senin yanında niçin bulunduğumu anlı - yamıyor musun ? — Hayır, anlıyamıyorum. * — Dün seni niçin kovdum, bunu da mı anlıyamadın? — Hakikati söylemek icap ederse, buna hayret et - tim... Evelâ çok canım sıkıldı. Senden daha kibar ve nazik bir muamele beklerdim... Ama sonra düşündüm... Hastaydın... Belki de âsabın bozuktu... İhtimal ruhi bir buhrana kapıldın... Bunu bana göstermemek için bu * — Demek iyi ettim — Evet. — Şu halde darılmadın ? — Dün darılmıştım. Fakat, bugün tamamiyle sana hak veriyorum. , — Pekâlâ bu suretle her şeyin hallolduğunu mu sa- nıyorsun ? hai Halledilmemi, ne kaldı ? Kondoktör komp, dan içeri girdi. Biletleri is- tedi. Margeret, birinci mevkide oturuyordu. Vilmoş, ikinci mevki için bilet almıştı. Derhal farkını vererek birincide kaldı. Ve yataklı vagonda yer bulup bulamı- yacağını sordu. Sonra Margeret'e dönerek : — Ver bakayım biletini, dedi. Biletleri tetkik etti. Kondoktöre kendisi için de ya- taklı vagonda Viyana'dan itibaren bir yer ayrılmasını söyledi. Kondoktör kompartmanı terk eder etmez, Vilmoş söze başladı : — İlk niyetim, Paris'e kadar sana hiç gözükmemek- ti. Paris istasyonunda birdenbire karşına çıkacaktım, Fakat, le seni p da görünce müthiş bir heye- cana kapıldım. İkiniz de ne kadar güzeldiniz... Sen, annenden bin kere daha güzeldin... Birdenbire mide - min sancısı tuttu... Birbirinizle kucaklaşıp, öpüşürken de gördüm... Bu vedâ manzarası halâ gözlerimin önün- dedir. Dudaklarırkda, ne zarif, ne asil bir tebessüm vardı. Annen, hiç bir zaman böyle tebessüm edeme - miştir. Bunu, sen babandan, Kont Köröşi'den tevarüs ettin... O anda kendimi yepyeni bir hissin tesirine kaptırdım. Annene karşı müthiş bir nefret duydum. Senin de, aynı şekilde ondan nefret ettiğini anladım. İşte, bizi birbirimize başka hiç bir şey bağlamasa bile bu müşterek his, bu nefret bağlamıya kâfidir... O sa - niyede Paris'e kadar sabredemiyeceğimi kestirdim... Zaten beni görür görmez, niçin ve ne maksatla peşine takıldığımı keşfedeceğini de tahmin etmiştim. y (Sonu var) <