Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
* g : K e a E C u BÜY ULUS A DD wU ah ) ö B ba LA Si Bal faL S v AÂsker gözüyle : Garp cephesinde vaziyetin şimdiki şekle girmesinin sebepleri Almanların Belçika ve Hollanda'ya taarruzlarını müteakip garp cephesin- de vaziyet hiç kimsenin tahmin ede - miyeceği bir tarzda birdenbire değiş- ti. Bunun askeri bakımdan başlıca iki sebebi vardır : 1— Belçika ordusuna yardım, 2— Ziırhlı ve motörlü kuvetler kar- » şısında lâzımgelen büyük mikyastaki - 5p tedbirlerin alınamamış olması ve ha- - reket harbinin zorluğu. Müttefik ordularla almanların garp cephesinde ku''tnabilecekleri kuvet - — ler arasında esasen pek büyük bir mu- vazenesizlik yoktur. Yalnız müttefik- rin İtalya'nın hareketlerini gözönün- e tutmak mecburiyetinden dolayı al- cephesinde almanlar kadar küvet mulundurmamaları Almanya için stra- "'*,tejik bir avantaj teşkil ediyordu. 1914 |— de Almanya nasıl iki cepheli bir harp — yüzünden garp cephesinde kâfi dere- - cede kuvetli bulunmamışsa şimdi müt- tefikler de ayni müşkülâta maruz idi- ler. Tabit bu mükülât almanların ka- zandıklarmavantaja mukabil müttefik- leri bazı sevk ve idare kayıtları altına almakta idi. Bu kaydın en mühimmi ( hamle yapmak yerine hasmın ham- lesini karşılamak ) diye hülâsa oluna- bilir. Bu takdirde kuvetçe üstün olan ve inisiyativi elinde bulunduran mü- sait mevzilerden yapılacak ateşlerle birçok zayiat verdirildikten ve yaptı- rıldıktan sonra mukabil bir hamle mev- zuubahis olabilirdi. Belçika ve Hol - landa'nın taarruza uğramaları üzerine müttefikler gemi azıya almiş bu azıli hasma karşı vakitsiz ve tehlikeli bir hamleye giriştiler, Bu teşebbüs Belçika ve Hollanda ordularını yalnız bırakmayıp müştere- ken düşmanı karşılama maksadına ma- tuf idi. Fakat B. Çörçil'in nutkunda da işaret olunduğu veçhile bunun için yapılması lâzım gerekli anlaşmalar e- velce hazırlanmamış olduğundan müt- tefik ordusu Belçika'nın müstahkem mevkilerine alman ilerlemesiyle bera- ber girmedi. Binnetice kuvetliye karşı zayıf meydanda kalarak tehlikeli bir hareket harbi başladı ve hemen aksül- âmellerini göstermeğe başladı. Bu yan- lış hesabın en bariz noktası Sedan - Namur hattından içeriye giren alman kamasına bu kamanın şimalinde kalan müttefik büyük kuvetlerinin çok mü- sait bir durumda olmalarına rağmen birşey yapamayıp çarçabuk ekarte e- dilmeleri cihetidir. Demek oluüyor ki Belçika'ya yardım ancak alman taar- ruzundan evel müttefiklerin bu saha- ya gelmiş ve yerleşmiş olabilmeleri ile kabil olabilirdi. Buna imkân ola - mayınca kuvetçe üstün olan hasmın bundan istifade ederek inisiyativi el- den bırakmıyacağı hesaba katılmalı idi, ve anıcak müttefik manevresi düş- manın isteğini kendi isteğine çevire - cek kudrette olabilmesi ile düşmamn yapacağına kulak l olabilirdi. Zırhlı ve motörlü birlikler harbin sevk ve idaresi prensiplerini esasın - dan değiştirmemiş olmakla beraber icrası üzerinde çok mühim inkilâplar — Ben mi? — Hayatın hakkında bir karır vermedin mi7? — Evet... Fakat... — Aktris olmak ister misin? — Aktris mi? — Ne ise, bunu sorira konuşurüz. Şimdi biraz daha uyuyalım. Ha, dur. Evelâ bir şey yiyelim. Sütlü kah- ve içer misin? Salam mı yirsin, yoksa tereyağı mı? Madam Şipoş! Madam Şipoş! Sağır bu kadın. Git, göyle şuna, kahvaltı hazırlasın. Bak, az kalsın unutu- yordum. Öğleden sonra seni biraz dışarı gönderece- ğim. Görülecek bir iki işim var. Tiyatro direktörü- ne bir mektup götüreceksin... Oradan şapkacıya uğ- rıyacaksın... Terziye de para yollıyacağım... Gerbeaud pastahanesinden şeyleri alacaksın... Tiyatro direktörünün yanında a- kıllı ve zeki olmağa gayret et, sebebini sonra anlatı- şaşkın yüzüme bakma, madam ken de rım... Haydi, şaşkın, Şipoş kahvaltıyı getirsin. O, esniyerek uzanırken, kendisinin sıcak yatağın- dan kalkıp mutbaha, madam Şipoş'un yanına gitmesi lâzımdı. Bir, iki dakika içinde, öğleden sonra onu evden uzaklaştırmak için ne güzel bir bahane bulu- vermişti. Ne akıllı! Ne kurnaz! Ne yaman! Ne nefret edilecek bir insan! IV. İşin kötü tarafı, Maria, eve söylememişti. Tenbih ettiği bütün işleri bitirmişti. Eve dönse acaba kapıyı açarlar mıydı? Böyle bir ran- devu kaç saat sürerdi ? Mösyö Maksi, her halde saat üç buçuğu geçirmeden gelmiş olacaktı. Şimdi altıyı çeyrek geçiyordu. Henüz evde miydi? Bütün bunlar ne tuhafti? Filân günü, falan saatte buluşup, sevişe ceğiz diye evelden karar veriyorlar... Aşka hazırlanı yorlar... Bu ne garipti? Hem güpe gündüz, insanlarır işleriyle meşgul olduğu, dükkânların açık bulunduğu, arabaların caddelerde koşuştuğu bir saatte... Kapıları, pencereleri kapatıp, perdeleri indirerek; haydi, şim- dâ-Beviselim ,demek ne çirkin, ne akla sığmaz bir ha- reketi Yazan: C.Ç. yapmıştır. Cephenin herhangi bir mın- takasında zırh ve motör kütlesinin toplanması ne kadar çabuk olursa top- lanan bu kütlenin sademesi de o kadar şiddetli ve yakıcıdır. Çünkü bu sade- meye uğrayan kıtanın defi vasıtaları sair muharebe icaplarının muhafazası bakımından karşısına çıkacak-zırh ke- safetinden çok aşağı derecededir. Bü- tün kitalara her nevi -zırh kesafetini ve kütlesini defedecek silâh vermeğe de imkân yoktur. Bu ihtiyacı, zırh kütlesinin çarptığı sahada defi kesafe- tini temin ederek muvazeneyi hasıl e- debilmek için baş komutanlığın elinde zirh taarruzlarını defedici toplu ihti- yatlara ihtiyaç vardır. Fransız baş ko- mutanlığı elinde böyle ihtiyatlar bu- lunabilseydi Sedan - Namur arasında | alman zırhlı-tümenlerinin hasıl ettiği tazyiki önliyerek cephenin gittikçe büyüyen bir torba teşkil etmesine za- manında mani olunabilirdi, 1914 de böyle bir yarmanın kapatılması daima mümkün iken şimdi yapılmaması nor- mal kıtaların zırhlı birlikler karşısın- da hareket harbini yapamamasından ileri gelmektedir. Çünkü; zirh kütlesi demek yerinde duramıyan ve daima hareket halinde kalmağa mecbur olan | kütle demektir. Bunun karşısında bir mevziye gömülen birliklerin imhası zamana ihtiyaç gösterdiğinden zırhlı birliklerin müdafaası bakımından iş- lerine gelmez. Bilâkis hareket halinde bulunan birlikleri zırhlı kıtalar kısa zamanda imha edebilirler. Onun için zırhlı kıtalar karşısında hareket harbi çok müşkülleşmiştir. Bu sebeptendir ki yarmanın ılk an- larında sürülen birlikler hareket harbi yaparak zırhlı düşmanlarını durdüra - madılar. 20 Mayıs akşamına kadar yıldırım süratiyle garbe doğru ilerleyen hasım, müttefik cephesinde 150 km. derinli- ğinde bir torba - cep hasıl etti. Bu cep müttefik cephesini mütemadiyen ger- miş, cephe gerildikçe büyümüş, büyü- dükçe de müttefik orduları anasırı bi- ribirinden ayrılarak kesafet ve alâsti- kiyetini kaybetmeğe başlamıştır, Ni- hayet cephenin incelmesi neticesi 21 Mayısda Senkanten'de cebin dibine ya- kın yeri delinerek cep dibine toplan - a’baş amışlardır. Taktimım?îar husule gelen bu gayri müsait vaziyet stratejik bakımdan da nazik bir durum teşkil ediyor : İngiliz ordusunun fransız şimal ce- nahından koparılarak ayrılması vazi- yeti ciddileştiriyor. Cenupta gergin bir hat üzerinde duran fransız cephe- sinin alâstikiyeti gevşediğinden bu cephenin şimale doğru harekete geçe- rek ayrılan ingiliz ordusu üzerindeki tazyiki hafifletmesi bir zaman mese- lesi teşkil ediyor. Şimdi vaziyetin düzelmesi için cep- henin istikrarı, yani cenuptaki cephe- nin artık uzamaması ve şimaldeki or- dunun cenuptan yapılacak mukabil ta- arruza kadar dayanması lâzımdır. Bu- na muvaffak olunursa kısa bir âtide çok başka haberler almak daima müm- İrlanda tethişçileri sorguya çekildi Belfast, 25 a.a, — Belfasta polisler bugün gayrikanuni bir teşekkül olan İrlanda cümhuriyet ordusu âzalarının evlerinde taharriyat icra etmiştir. Resmi tafsilât mevcut olmamakla be- raber asgeri 20 kişinin komiserliğe gö- türüldüğü bildiriliyor. Silâhlı tüccar gemileri Tuna nehri üzerinde sefer yapamıyacak Bükreş, 25 a.a. — Tuna'nın Brayla ile Karadeniz arasındaki kısmı üzerinde silâh- lı tüccar gemilerinin seyrisefer etmeleri - nin rümen hükümetince menedilmesine mü- tedair kararı, Tuna Avrupa komisyonu ta- rafından tasvip edilmiştir. Nehrin bu kıs- mında seyrisefer eden gemilerin mürette- batı üzerinde de Romanya, sıkı bir kontrol yapacaktır. Alınan bu tedbirler, Tuna Av- rupa komisyonunca yakında Belgrad'da a- lınmış olan tedbirleri teyit etmektedir, Çin'in İbnissuut Arabistan'ı mümessili Beyrut, 25 a.a. — Çin'in İbnissuut Arabistanı nezdine mümessili tayin edilen zat kıral namına şehir valisi tarafından kabul edilmiştir. Çin ilk defa olarak bu memleket nezdinde >msil edilmektedir. Mülteci Belçikalıları götüren gemi battı mı? Londra, 25 a.a. — İçinde belçikalı yeni mülteciler olduğu halde İngilte- re'ye gitmekte olan bir balıkçı gemi- sinin âkıbeti hakkında daha evel İn- giltere'ye gelmiş olan mülteciler ara- sında büyük bir endişe mevcüuttur. Çocuk bakıcı mektebine talebe kaydı Çocuk Esirgeme Kurumunun Ankara'da çocuk yuvasındaki çocuk bakıcı mektebi- ne talebe kaydına başlanmıştır. Kayit 30 hazirana kadar devam edecektir. Yaşları 18 ve daha yukarı yaşlardaki bayanlar alma- caktır. İlk mektep tahsilini bitirmiş olmak şarttır. Orta mektep mezunları tercih edi- lir. Mektep yatılı ve ücretsiz, tahsil müd- deti iki senedir. Taliplerin: nüfus cüzdanı, mektep diploması, sıhat ve aşı raporu, iyi hal kâğıdı, üç adet yeni çıkmış fotografla- rını dilekçeleriyle birlikte Ankara'da Ço - cuk Esirgeme Kurumu umumi merkezine göndererek müracaatları lâzımdır. kündür. Çünkü muttcfık orduları mag— lup olmamış manevre kabiliyetini kay- betmiştir. Bundan başka 200 km, ye yakın derinliği olan bir torba içerisin- de bulunan alman ordusunun iki yanı daima tehdit altında bulunduğundan ve garbe doğru ilerlemesi muvasala- sının uzamasını intaç edeceğinden fransız baş komutanlığı manevre ka- biliyetini ele alıncaya kadar kati neti- ceye varması lâzımdır. Aksi halde al- man kuvetlerinin kendiliğinden çekil- meğe başladığını göreceğiz. Son haberler müttefik cephelerinin istikrara doğru gittiğini göstermekte- dir. Bunlar vaziyetin katre katre müt- tefikler lehine döndüğünü gösteren alâmetlerdir. Şimdi yeni fransız baş komutanlığı da bu istikrar ve manevre kabiliyetini temin işi ile meşguldür. l HÂDİSELERİ TAKİP EDERKEN Polifikada anlipali ve sempali Bir devletin, kendi hudutları dı- şındaki âlemle normal münasebetler tesis edebilmesi için, her şeyden evel, sempati kazanması elzemdir. Dâvala- rını, “akıl,, ve “mantık,, dışında kalan mülâhazalarla isbat ve bunu tethiş yolu ile kabul ettirmeğe kalkan re- jimler, ideolojiler, kendilerine ancak antipati denilen bir ikrah ve nefret çenberi yaratırlar. Bu nefret çenberi- ni maddi kuvetler de ayrıca tahkim eder. Taktiksizlikten başka bir şey i- fade etmiyen bu biçim bir taktik ile Ayvrupa nizamını bozmak iddiası, sa - dece cihanşümul bir isyanla karşılaşır. Zira, demokrasiyi bırakıp, kendi mem leketinin hudutları dışına da despot- luğu yaymak istiyen bir zihniyeti, ne akıl ve ne de mantık kabul edebi- lir. Belçikanın istilâsı için birçok “muhik sebep,ler ileri sürülmüştür. Bu “muhik sebep” lerden biri de, bu memleketin, hudutlarını müstevliye karşı tahkim etmiş ve diğer komşula- rına karşı hiç bir tedbir almamış ol - ması keyfiyetidir. Belçika'nın bundan evel uğradığı istilâ, İsa'dan evel 1914 tarihinde vukua gelmemiştir. Hepi- miz biliyoruz ki, İsa'dan 1914 yıl son- ra yapılmış olan o istilâ, bugün de aynı istikametten ve aynı hudutlardan tekrarlanmıştır. Bir dâvanın haklı ol- duğunu göstermek maksadiyle ciha- nın akliselimine bü nevi “muhik se- bep” lerle müracaat etmek, onunla is- tihza eder gibi görünüyorsa da, haki- katte bu taktik, dünyanın gaflet dere- cesini anlamak için yapılan basit bir sondaj ameliyesinden başka bir şey değildir. Mertlik, vatanseverlik maskesi al- tında “beşinci kol,, adiyle meşru gös- terilmek istenilen hareket de keza, iyi niyet sahibi memleketleri gafil av- lamak için bir hud'adır. Ama asıl gaf- let içinde olanlar bunu tertip edenler- dir. Çünkü, insanlığın en temiz teza- hürlerinden biri oları misafirperverli- ğe hiyanetle mukabele edilmesine şu- urlu hiç bir memleket müsaade etmi- yecek ve bu hiyanetin dehşeti nisbe - tinde şiddetle hareket edecektir. Bu hiyanet, ister gökten insin, isterse —î Raüâyo Difüzyon F TÜRKİYE Radyosu — ——— ( Dalga U 1582 Kch’ 9465 — Kesı/ ” 15195 Kes:/ PAZAR: 26,51 12.30 Program, ve memlektt, 12,35 Ajans ve meteoroloji 12.50 Müzik: Ç:eçılm'ığa:ıı Cevdet Çağla, rif İçli, İzzettin Ök“' ri Halil Poyraz. 1ö 13,15 Halk turknlen Azı!e 1648 m. 31.70 m. 19.75 m. 13)30/14.30 Müzik: küçül B Necip Aşkın). 1 — Demerasanüm“ bir bayram, b 2 — Becce: Rüya 8 — Micheli: Çat 4 — Hanschmann: £ yol valsı). ç 5 — Joseph Strauss' gıçları (vals). K 6 — Râbikoff: Noel © z 7 — Van de Veldd— 4 kısı (serenad). , 8 — Ryming: EnterF' 4 9 — Ed. Künneke hemşeriler operetin ve final, y 18.00 Program, ve memlek€ ( yerden bitsin, tereddütsüz olarak im- ha edilecektir. İstiklâllerine tapan medeni milletlerin şiari budur. Başka türlü bir mukabeleyi, ancak akıl ve mantık dışı düşüncelerle yürüyenler bekliyebilirler. Hi. Tu. İsviçre ile yapfığımız ficaref anlaşması İsviçre federal konseyi, mayıs bida- yetinde Türkiye'deki İsviçre heyeti tarafından parafe edilen ticaret an- laşmasını tasvip eylemiştir. Anlaşma 1/6 tarihinde meriyete girecek ve bir sene muteber olacaktır. Anlaşma iki memleket arasında tediyelerin münha- sıran kliring esasına dayanacağını bil- dirmektedir, Boks dünya şampiyonu Boston, 25 a.a. — Boksör Amstrong, Zanelli'yi yenerek dünya şampiyon - luğunu müuhafaza etmiştir. Ordu'da okuma çağında çocuklar Ordu, 25 a.a. — Vilâyetimizde oku- ma çağında bulunan yedi ile 16 yaş a- rasındaki kların yek!i f 'Fnîı, '31. Tgîçi?cğlı'kek ol'rryî%kâğğeğeı %H dür. Bunlardan 65.147 si köy ve şehir mekteplerine devam eylemektedir. Ticaret müsteşarı İstanbul'da İstanbul, 25 (Telefonla) — Ticaret Vekâleti Müsteşarı B. Halit Nazmi bugün İstanbul'a gelmiştir. Ticaret Müsteşarı birkaç gün burada tetkik- lerde bulunduktan sonra Balkan an- tantı ekonomik konseyine iştirâk et- mek üzere Belgrat'a gidecektir. Yeni Erzincan valisi Maraş, 25 a.a. — Erzincan valiliğine tayin edilen şehrimiz belediye reisi doktor Süküti Tukel yeni vazifesine gitmek üzere dün şehrimizden aytıl- mıştir, Gizella'nın Gelir- ısmarlıyacağım yordu! Maria, Yazan: Mihaly FÖLDİ sessizlik ve huzür İâzımdı... di... Fakat, Maria bu hususta da başka türlü düşünü- bir silâh, muvaffakiyete, Aşk gecenin bir sırrı i- zaten âşık değildi. Aşk, onun elinde zu ve ihtiraslarının önünde diz çöktürüyor, tepesinde mit bekliyor... bir zafer bayrağı gibi şahlanarak dalgalanıyor... Mös- yö Maksi, ise, gözlerinde derin bir hayranlık ve tes- limiyet ifadesiyle başını kaldırıyor, bu muhteşem, bu zalim kadının parlak siyah gözletine, nihayetsiz bir zevk ve saadetle bakıyor, onlardan bir teselli;, bir ü- Zavallı, betbaht mösyö Maksi, ona, kalbinin olan- kaçta dönebileceğini Maria, açıkça: Hayır! Maria, GERİ ki neceği saati bilir, böyle sokak ortalarını ca samimiyetiyle acıyordu. Fakat, bu duygusunu ken- disine hiç, hiç bir zaman açamıyacağını biliyordu. So- kaklarda, maksatsız dolaşırken, ablasına kızıyordu. — Gizella, deseydi. Öğleden sonra evimin serbest olmasını istiyorum, Saat ikide git, yedide gel. Bu daha güzel olmaz mıydı? Hiç olmazsa eve dö- gA 1 lüks ve servete kavuşmak için bir vasıtaydı. Maria, mösyö Maksi Ravberg'i, ar- Türkçeye çeviren: F. Zahir TÖRÜUMKUÜNEY fikrine göre sevişmek için sükünet, karar verdi. Çünkü; saat yedi buçukta Maria'nın ti- yatroda bulunması şarttı. Fakat, o zamana kadar na- sıl vakit geçirecekti ? Soğuğun şiddetini, vücudu ya- vaş, yavaş hissetmeğe başlamıştı. Madam Şipoş da evde yoktu. Onun, elbiselerini almak için Andiraşşi caddesine, babasının evine gitmişti. Evde, olsa bile ablası içeride bir yabancı erkekle öpüşürken, hizmet- çi kadınla mutbahın bir köşesine sinemezdi ya...? Bir pastanenin önünde durdu. Bir müddet vitrin- leri, içerideki adamları seyretti. Sonra, birden içeri daldı. Köşedeki masalardan birine yerleşti. Sütlü kah- ve ısmarladı. Masanin üstünde bulduğu bir gazeteyi aldı. Yapraklarını çevirmeğe başladı. İkincikânunun birinci günü idi, 1.1.1900. Yeni yıl, belki de; yeni a- sır. Bugün gazete çıkmamıştı. Masanın üstündeki ga- zete, her halde dün basılmıştı. Bir makâleler vardı. Hiç biriyle alâkadar olmadı. “Aile ocağı” başlıklı bir yazı .gözüne çarptı. Başlığın al- tında, ince yazılarla “ Yirminci asırda kadın ,, cümle- sırlarını kimseye söylemezdi. Mağrur ve hodbin ahlâkı, onu samimiyetten ,açık sözlülükten daima uzaklaştırırdı. İnsanlar üzerinde hâkim olabil- mek için hakiki hüviyetini kimseye göstermez, haki- kimsenin anl İst di. Düşün- ılü. Yedide eve gitmesinde bir mahzur olmadığına eee Ber e ae ha Hd KA I GN Bak l & ee gn Y aai ıi e S si sıral 1 G ge. raretle okumağa başladı: he .ığ.-ı_';'ıiı Piyano resitali İstanbul konservatu - varı profesörlerinden Âll Sezin bu akşam İradyomuzda saat 21. 45 de keman resitali yerecektir. Kıymetli sanatkârın konseri a- lâka ile beklenmekte- dir. Amerikada gelecek seneden — ilibaren 50.000 pilot yetişecek Vaşington, 25 a.a, — Matbuat mü- messillerini kabul eden Ruzvelt ha- zırlanan plânlar mucibince gelecek se- ne, 1 temmuzdan itibaren Amerikan hava kuvetlerine pilot olarak 50 bin amerikalının kaydedileceğini beyan etmiştir. “Yan İTsveç Kumandanıyretenasi Stokholm, 25 a.a. — Norveçt'eki al- man kuvetlerinin kumandanı general Falkenhorst'un salı günü İsveç - Nor- veç hududunda, İsveç ordusu başku- mandanı general Thoernell ile bir mü- lâkat yaptığı dün akşam bildirilmiştir. Bu mülâkat esnasında pratik cihet- lere ait bazı mesail görüşülmüştür. İngiliz kadınlarını vazifeye davet Londra, 25 a.a. — Eski lord şansöl- ye Sankey, Londra'da verilen bir öğle ziyafetinde söz alarak İngiltere, İs- koçya ve Galles kadınlarını memleket maneviyatının muhafazasına davet et- miş ve kadınları devlet emniyeti hiz- metleri için seferber etmek zamanının yi bir kenara bıraktı Garsonun getirdiği sütlü kahveyi telâşla içti. lardan kendisine baktıklarını hissetti. Kızardı. Fin- canı itti. Gazeteyi eline aldı. İyice açarak, başını ar- kasına gizledi. Biraz evel gözüne ilişen makaleyi ha- zakleği geldiğini ilâve eylemiştir. ci asrın 1901 de de; bir surette bir çok nizam ve âdetleri —İ3— değiştirecekler. Yi sediyor, içtimai, il duk, kalbimiz sıkışıyor, Yirminci asırda nasıl olacaktı? Pol zamı değiştirmek i siyetlerini; kalbini dirlerimizin tükı Norveç'teki alman kumandanı- 3 ü Yirminci Asırda Kadın Alman imparatorunun bir emirnamesi ile * ni tam bir sene evel başlıyatağı tebliğ edild denberi, bu mesele, her zamankinden daha * ci asırda kadın. Bu mevzu bir haylı müna açtı. Ateşli inkılâpçıların sözlerine bakılır: nedenberi hep bunun hülyasını kuruyor, bi karşılaştığımız zaman: / “— Bu meseleyi de* yirminci asır halledef” ö “Onun, bize saçacağı, parlak aydınlığı * ken, nihayetsiz bir sevince kapılıyor, fakatı şında ilerliyen karanlık bir gölgeyi de faf tirâk etmekle, bugüne kadar muhafaza € hengini, teshir edici kudretini, hülâsa, 18.05 Müzik: karışık prol 18,50 Müzik: Radyo caz © İbrahim Özgür), Tüzün'ün iştirâkiyle — 19.25 Konuşma. t 19.45 Memleket saat ıyl“' f teoroloji haberleri. 20.00 Müzik, Çalanlar: K âevdet Çağla, Şm! I — Okuyan: Azize 1 — Uşşak peşrevi. ir.bahar ister 3 — Yesari Asım - V yaz geçen ıunlerimu)* * — .- uşşak a ışkınlı kül oldum). — Rahmi - isfahan * beyhudo figan), 4 , türkü: (Kaf z 2045 Konuşma (tarihten 21.00 Müzik. Çalanlar: Ce' mal N, Seyhun, İzz İçli. Okuyan: Radife 1 — Kemal Niyazi çe taksimi. 2 — Osman Nihat 1 (Gene bu yıl ada 3 — Faiz Kapancı - ti (Gel güzelim Çamlıtflğ 4 — Osman Nihat - (Körfezdeki dalgın $—S, Kaynak - (Göresin mi ıeldi'l). 6 —S. Kaynak - (Ayrılık yıldöm.imı!) — BÜY S BN ğ B ra bulutları lnldır B 8 — Saz semaisi, 21.35 Müzik: Kavalcı İzzet 21445 Müzik: İstanbul kons€ fesörlerinden Âli Sezif keman resitali, 22.30 Memleket saat Ayarı VE” leri, 22.45 Ajans spor servisi 23.00 Müzik: Cazband (PL) ) 23.25/23.,30 Yarınki program .—..... * —— FRANSIZ RADYOL', FRANSIZ Radyosunun yatı günde iki defa yapılmak” rın saat ve dalga üzunlukl bildiriyoruz: 1 — TÜRKİYE saatiyle dalga 4144 M. 4 2 — TÜRKİYE saatiyle *j — P.T.T. 253M. Râdiyo — 227 M, Aıle Oc,ğı ğil, ikincikânun 1900 tarihif , fikir adamlarını işgal etti. pek kısa bir zamanda ti rminci asır! Aşağı, yukaf! mi, fenni her hangi bir nefesimiz darlaşıyordus kadiın ne olacaktı? Dahâa itika hayatına atılmak, i$t çin yapılan çetin mücadt'” n hassasiyetini, varlığın!? h bir olan kadınlı! sürü havadisler, betmiyecek miydi? hakkaktı. Şimdiye Etraftaki masa- Üü a d Di ĞAi “Bugünkünden bambaşka bir şekle bürün ları, bu gürültülü, dan nasıl çıkacak? Yeni bir kadın tipinin * şüphesizdir. Kuvetli, kendine hâkim, arz” desi yüksek, bilgiden yana bugünkünden gOF olacaktı. Fakat, bütün bunlar, kadınlık, 297 bi en büyük, en kıymetli meziyetlerinin bir ni olsun üzerinden silmiyecek mi? kadar, yalnız erkeklerin ezici, üzücü hayat b0