Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
(Başı I. inci sayfada) Karşısında büulunduğumuz dünya vaziyeti, havacılık hususuna ne kadar ehemiyet vermek lâzım geldiğini bir kere daha isbat etti. Binaenaleyh, Türk hava kurumunun çalışmalarının da o nisbette ağır ve üzerine aldığı - hizmetlerin de o derece mesuliyetli olduğunu gözönünde tutarak; kurul- tayın eski mesaiyi tetkik ederken, ge- Tecek seneler işlerini de dikkatle tes- “bit etmesi lâzım geliyor, Bunu bilhas- sa tebarüz etttirmek isterim. Hükümet, tayyare piyangosunu, milli piyango haline çevirmiş ve hası- latının gene tayyare işlerine tahsisini esas tutmuştur. Yerli mahsullerden alınmakta olan tayyare ianesini kal- dırmıştır. Bundan mütevellit gelir mnoksanının, Türk vatandaşının Hava kurumuna âza yazılması suretiyle te- lâfi edileceği hakkındaki Üümidimiz gittikçe artmaktadır. Bugün âza ade- dinin yarım milyonu geçtiğini ifti - harla söyliyebilirim. Kurumun çalış- — — malarından alınan neticeler görüldük- — çe, kamplarda yetişen kabiliyetli gençler memleketin her tarafına ya- yıldıkça, milletin yardımının da yük- seleceği muhakkaktır. (Alkışlar) Sayın arkadaşlar, e 1935 kurultayında âziz Milli Şefi- mizin bütün vatandaşları ikaz eden işaretlerinden bugüne kadar geçen za- manda, dünya hâdiselerinin aldığı manzara, milli havacılık meselelerine verilen ehemiyetin ne kadar yerinde olduğunu isbat etmiştir. Hava hâki- miyetinin, yurt müdafaasında oynadı- ğı rolün ne olduğunu bugün bilmiyen kalmamıştır; kanaatındayim. Bir mü- dafaanin korunması, yahut bir taar- ruzun başarılması, her şeyden evel, » hava hâkimiyetini icap ettiriyor. Memleketin düşman — tayyarelerine karşı müdafaasında gene tayyarenin yer müdafaasından ziyade tesirli ol- duğunu, son dünya vakayii isbat et- miş bulunuyor. Tayyareciliğimize ver- diğimiz emek ve vermeye çalıştığımız , vüsat, bu noktadan çok yerindedir. Türk Tayyare Kurumunun elyevm sarfettiği emeğin büyük ve verimli olduğunu ve bunu iftiharla gördüğü- müzü huzurunuzda söylemekle sevinç düuyarım. Kurumun yetiştirdiği yüzlerce genç ve gürbüz tayyareci ve bunların ye- tişmesi için meydana getirdiği fenni tesisler ve hava ordumuza yaptığı yar- dımlar, bu iftihar ve sevincimizin bi- rer nümuneleridir. Bütün bunlar, Türk havyacılığına her gün biraz daha fazla yardım et- mek, bir az daha fazla kuvet vermek için bizi teşvik ediyor. Ve Türk mil- letini de bu cepheden daha alâkalı görmek istiyoruz. (Alkışlar). Aziz arkadaşlarım, Dünya milletleri arasında biz de, göklerimizi kanatsız bırakmamak için gücümüzün yettiği bütün tedbirleri Başvekilimizin çok güzel bir nutkiyle dün sabah açıldı Yedinci hava kurultayında hesap encümeni âzaları bir arada almak, bütün çarelere baş wurmak mecburiyetindeyiz. Bu zarureti her vatan ferdine duyurmak vazifemiz- dir ve bunu kurultayın başlıca meşgul olacağı, bir mesele olarak görüyorum. Bu düşünceme sizlerin de iştirâk ede- ceğinize kanaatim vardır. Binaenaleyh kurultayın dört senede bir kere değil, her sene toplanarak vatanın her köşe- sinden gelen âzalariyle kurumun ça- lişmalarını yakından görmelerini ve tetkik etmelerini, nizamname tadilin- de göz önünde bulundurmanızı rica e- deceğim. Bu suretle, bir sene zarfın- daki çalışmayı ve terakkiyi vatanın her tarafına ulaştırmak mümkün ola- caktır, zannederim. Çalışmalarınızda muvaffakiyet di- ler, hepinizi sevgi ile selâmlarım. hâmisi Milli Şef İnönü'ye kurultay'ın tâ- zim ve bağlılık duygularının arzı hakkın- daki takrir sürekli alkışlar arasında ka- bul edilmiştir. a Kurultay, kabul ettiği diğer takrirlerle de genel kurmay başkanı mareşal Fevzi Çakmak'a saygı ve sevgilerinin bildirilme- sini ve Hava Kurumunun ilk hâmisi ve Türkiye cümhuriyetinin kurucusu ebedi Şef Atatürk'ün muvakkat kabrine seçilecek bir heyet tarafından bir çelenk konulma- sını kabul eylemiş ve seçilecek heyetin dışarıdan gelen delegelerden — ayrılmasını tasvip etmiştir, Müteakiben kürsüye gelen Türk Hava kurumu başkanı Şükrü Koçak — kurumun dört yıllık mesaisine ait idare heyeti rapo- runu okumuştur. Alkışlarla ve umumi bir tasvip ile kar- gılanan bu rapordan sonra nizamname ve dilek encümeni ile hesap entümenine âza seçimi yapılmıştır, Kurultay bu ilk toı:nanusmn son verir- ken Kızılay ve Çocuk Esirgeme kurumu- na sevgilerinin bildirilmesini karar altına (Sürekli alkışlar). Riyaset divanı seçimi Başvekilin Ssık, sık alkışlarla karşılanan Bu nutkunu müteakip riyaset divanı inti- habı yapılmış ve kongre riyasetine Büyük Millet Meclisi reisi Abdülhalik Renda, reis vekilliğine Parti Meclis grupu reis vekillerinden Hilmi Uran, ve kâtipliklere de Naşid Hakkı Uluğ, Edhem Menderes, Kerami Kurtbay, ve Süreyya Ülger seçil- mişlerdir. Riyaset divanının teşekkülü üzerine Ab- dülhalik Renda alkışlar arasında riyaset mevkiini almış ve aziz arkadaşlarım, de- miştir: göstermek lütfunda bulunduğunuz teveccüh ve itimattan dolayı gerek kendi ve gerekse arkadaşım Hilmi Uran namı- na minnet ve şükranlarımızı arzediyorum. Kabul buyurmanızı rica ederim. Reis Abdülhalik Renda sözlerine devam ederek kurultayı, ölünceye kadar Türk Hava kurumu fahri başkanı sıfatiyle hima- yesi altına almtş olan büyük Ebedi Şef /A- tatürk'ün ruhunu tâziz için beş dakika a- yakta süküt etmeğe davet eylemiştir. Bu ihtirâm rasimesini müteakip kurumun adai Kurultay ikinci umumi celsesini ya- rın saât 10 da yapacaktır. Dün ku- rultayın açılışı ve müzakeresinin devamı müddetince bir Türkkuşu filosu kurulta- yın toplanmış bulunduğu halkevi ve şehir üzerinde d lr uçuşlar y k idi. Öğleden sonra Dilek ve Arzuhal Encümeniyle He- sap Encümeni öğleden sonra Kurum merkezinde kendilerine ayrılan oda - larda çalışmışlardır. Saat 17 de, Kurultay üyeleri Kurum başkanı B. Şükrü Koçak'la birlikte A- tatürk'ün muvakkat kabrini ziyaret et- miş ve kabre güzel bir çelenk koymuş- lardır. Bugün öğleden sonra da, Çan- kaya'ya gidilerek Milli Şefimiz İsmet İnönü'ye yedinci hava Kurultayı üye- lerinin minnet ve tazimleri arzoluna- caktır. Tazim heyeti, dün bütün mu- İtalyan - Alman ittifakının yıldönümünde İfalyan, Alman gazeteleri biribirlerine - iltifat ediyorlar Berlin, 28 aa, — D.N.B. ! Alman - ital- yan ittifakının akdi yıldönümü münasebe - tiyle Deutseche Diplomatische und Politi - sche Korrespondenz gazetesi şu satırları yazıyor : “Nosyonal - Sosyalizmle Faşizmin iki milletin istiklâl ve ehemiyetleriyle müte - nasip bir istikbale doğru olan yolları aynı şartlar altında çizilmiştir. Her iki millet de, dünya servetlerini kendilerine münha - sır devamlı bir imtiyaz olarak telâkki e - den devletlerin muhalefetleriyle karşılaş - mışlardır. ,, İtalyanın bilhassa Habeş muharebesi sı- rasında plutokrasiler tarafından maruz kaldığı müşkülâtı kaydeden gazete yazı - sını şöyle bitirmektedir : “Alman ve italyan miletleri istikballe - rine doğru birlikte yürüyorlar. Bu millet- ler yalnız büyük devlet sıfatiyle olan mev- cudiyetlerini mildafaa değil, dünya devleti sıfatiyle ileri yürüyüşlerine hız vermeleri anının da gelmiş olduğunu biliyorlar. Almanya, mücadelesine başlamıştır. Son 8 ay zarfında demokrasilerin muhtelif teh- Hkeli tasavvur ve hesaplarını devirmiş o- lan İtalya da cenahı tutmak için şeflerinin emrini takibe âmadedir..,, İtalyan gazetelerinde Roma, 23 a.a. — D.N.B. : Alman - Ital- yan paktının yıl dönümü münasebetiyle Gi- ornale d' İtalia şu satırları yazıyor : “Son dakikaya kadar italyan - alman tesanüdünden şüphe edilmiş ve her ne ba- hasına olursa olsun bu tesanüdün gizlen - mesi istenilmiştir. Bu suretle Roma ve Ber lin arasında bir menfaat ihtilâfına inan - dırmak istenmiş” ve bu ayrılığın İtalyayı demokrasilerle birleştireceği bildirilmiş - tir. Bu hayaller hakikaten gülünçtür. Ve İtalyanın hafızası fena olduğunu zannet - mek yanlış olur.,, Yarı resmi gazete yazısını şu suretle bi- tiriyor : “Çelik paktın ilk yıldönümü italyan mil- leti tarfından Almanyaya temenniler gön- dererek ve Führer için olan hayranlığını bildirerek tesit edilmektedir..,, rahhaslar arasından kur'a ile seçilen beş delegeden mürekkeptir: Kurum başkaniyle birlikte Cümhurreisimizi ziyaret edecek olan heyet, Naili Kü- çüka (Denizli), Tevfik Öğütler (Ma- latya), Vahap Tüuncel (Bolu), Naci Ünler (Gaziantep) ve Sabri Gül (Sey- han ) dan mürekkeptir. Bugünkü hava tezahürleri Yedinci Hava Kurultayı üyeleri bu sabah saat 8.10 da Kurum merkez bi- larla Etimesğut'a gidecek ve orada ya- pıilacak olan hava şenlik ve tezahürle- rini takip edeceklerdir. “bDuğgun mava TiTUSArt oYUÜğuU TAKüTr e de, yapılacak bu tezahüratın progra- mını kısaca aşağıya koyuyoruz: Saat dokuzda Etimesğut meydanın- da bir tayyare uçacak bunu beş kız tayyarecinin filo uçuşu takip edecek- tir. Bundan sonra bir plânörde bir ta- lebenin nasıl yetiştiğini gösteren mü- vazene, rule, siçrayış, düz süzülme ha- reketleri yapılacaktır. Saat 9,30 - 10 arasında üç tayyare akrobasi hareket- ler yapacaktır; 1 veya 2 plânör yelken uçuşu yapacak bunu paraşütçülerin gösterileri takip edecektir. İki tayyare ile balon patlatmak, üç plânörün akro- basi hareketleri, modelcilik hareket - leri gösterileri yapılacaktır. Son ola - rak filo halinde uçurulması mümkün olan bütün tayyareler birden uçacak- tır. nası önünde hazırlanan hususi vasıta-| KÖY SPOR Birinci bisiklet balkanyadı dün başladı Bükreş, 23 a.a. — Anadolu ajansı- nın muhabirinden : Birinci bisiklet Balkanyadı bugün büyük merasimle açıldı. Saat 11 de Bulgar, Yunan, Türk ve Rümen bisik- letçilerinden müteşekkil kafile başla- rında federasyon reisleri Balkan gaze- tecileri olduğu halde Kral sarayına giderek defteri imzaladılar. Saat 11,30 da spor nazırını ziyaret ettiler. Nazır kendilerine iltifatta bulundu. Saat 12.30 da meçhul asker âbidesine gidi- lerek ihtiram resmi ifa edildi. Dört Balkan devletinin bisikletçileri tara- fından -çelenkler konuldu. Öğleden sonra bisikletçiler propaganda nazırı ve federasyonlar birliği reisi tarafın- dan kabul edildi. Akşam saat dokuz- da federasyonlar birliği tarafından el- H kişilik bir ziyafet verildi. Yugoslavya bisikletçileri son daki- kada gelemiyeceklerini bildirdiklerin- den Balkanyada iştirâk etmiyorlar. Bisikletçilerin caddelerden gidiş ve gelişleri tezahürata vesile oldu. Bu haftaki maçlar Bölge Futbol ajanlığından : “ Ankaraspor ,, kupası maçlariyle, Milli küme maçlarına bu hafta 19 Ma- yıs Stadyomunda devam olunacaktır. 25. 4. 940 cumartesi günü saat : 16,30 Ankaragücü - Demirspor “ Ankaraspor kupası maçı ,,. Hakem : Necdet Özgüç, yan hakem- leri : Celâl Oskay, Namık Selkan. 26. 4. 940 pazar günü saat : 11 Gençler Birliği - Muhafızgücü li küme maçı ,,. Hakem : Muzaffer Ertuğ, yan ha- kemleri : Ömer Örel, Ziya Ozan. “Mil- Mahalli işlere ait kây defterleri Teşkilâtı zayıf olan köylerde ekseriyetle tutulmıyan mahalli işlere ait defterlerin ına NÜ ve i külfetler tahmil ettiği görülmüştür, Dahi- liye vekâleti, bütün köy işlerinin iki def - terde birleştirilmesi lüzumunu alâkalılara bildirmiştir. Bugün ULUS Şinemasında Senenin en büyük Türkçe sözlü filmi Beri Çavus baş rolde: HANS ALBERS Şikagonun esrarengiz batak- haneleri. Tüyler ürpertici cina- yet vakaları. İnsanı hayretlere düşürecek merak ve heyecan içinde bırakacak İspanyol ra- kısları. Musiki zevk âlemleri. Ayrıca Paramont filmi. Y —— Radyo Difüzyon POSE TÜRKİYE Radyosu — TÜR K ( Dalga Uzunluğü | 1648- m. ığz Kes./1ZÜ | 31.70 m. 9465 Kes./ 20 19.75 m. — 15195 Kos./ 20 CUMA: 24.5.1940 12.30 Program, ve memleket ” 12.35 Ajans ve meteoroloji 12.50 Müzik: muhtelif şarkiiğ 13.30/14.00 Müzik: karışık 1800 Program, ve memleket 18.05 ik: senfonik müzik 18.30 19.10. Müzik. Çalanlar: Vt Fahri Kopuz, İzzettifi © yan: Semahat Özden 1 — Mesut bey - hi (Ey güli nükhetfezay? 19.35 1945 20.00 2 — Lemi - hicazkâf aşkımı canlandıran). 3 — Arif bey - hicaz den güne efzun oluyof) 4 — Civan ağa - hiwı_ zuldu lanesi). " $ — Sel, Pınar »- hîc)ıl | ladım sevmiyeceksin)- Müzik: türküler (OM fer Fıratlı). aj Memleket saat ayarı, teoroloji haberleri. ı Müzik, Çalanlar: Fahh;“ cihe, Okuyan: Necmi 1 — Dellal zade - #7 (Etmedin bir lahza ih! 2 — Dede - şehnaz şaf” canımın canı efendim): 3 — Selim III - şehnâf nevcivana dil müptel bel 4 — Refik Fersan: taft 5 — Arif bey - hicâf (Güldü açıldı gene gül 6 — Lütfü bey - hi Sana noldu gönül). — 7 — .... > hicazkâr türe içinde vurdular beni). 20.30 Konuşma (milli kahra! beleri), 2045 Müzik. Çalanlar: V Fersan, Fahire Fersâik Mefharet Sağnak. *İ — Artaki Can - (Cismin gibi). 2 — Tanburi Cemil - kı: (Defi naleş ey]ed,iı 3 — Lâtif ağa - mahür tün gene bir şuhi sit! â 4 — ..3.- mahür şarki l1 bülbülüm var), | Müzik: — folklorumuzdöf (Sadi Yaver Ataman). , Konuşma (bibliyoğrafy& %üzîk: küçük orkestrâ apelman). 1 — Vilfred Kjaer: serti 2 — Lindemann: Volgi | 3 — İtalo Azzoni: sabali 4 — W. Niemamn; z $ — Paul Lincke: yı Memleket saat ayarı, 4? leri; ziraat, esham - tü" biyo - nukut borsası (0? 22.50 Müzik: cazband (Pl.). , 23.25/23.30 aYrmki program, *” ( FRANSIZ RAnyğğ 21.00 21.10 21,30 İ 22.30 FRANSIZ Radyosunun T" yatı günde iki defa yapılmı rın saât ve dalga uzunluklar” bildiriyoruz: i — TÜRKİYE saatiyle 184 dalga 41.44 M, 2 — TÜRKİYE saatiyle — P.T.T, 253M. Radiyo — 227 M. SA eei K ÇĞ LA L C) İNGİLİZ Radyo Şirketiniğ ( Broadcasting Corporation) İf * lerde haber neşriyatı pro; TÜRKÇE İNGIISZCE söassss j $ v 23.00 DİKKAT * Bondra Rıdym neşriyat saati dünden itibarti, gösterildiği üzere değiştiri | ( İRAN )— Tahran Radyosü 4 Tahran Radyosu, kısa dalB” saat 11,30 dan 14 e kadar, 19 uzunluğu Üzerinden, 17.138 deli dar 30 m 99 dalga uzunluğu 20.30 dan 28.30 a kadar 48 Mi FRANSIZCA zunluğu Üzerinden neşrede (Yukarıdaki saat Aralığından baktı. Maksi, holdeki hasır koltuğa ©- turmuş, biraz öne doğru eğilmiş, hıçkırıyor ve yum- ruklariyle başına vuruyordu. Bir erkeğin böyle ağla- yıp çırpınması mümkün müydü? Neler oluyordu bu dünyada? Hayret! Ya bu Maria! Bu nasıl bir kadındı? Bunda histen eser yok muydu? Şimdi de gülerek soruyordu: — Viyana'da da bir metresin var değil mi Mak- Bi? — Bunu nereden çıkarıyorsun? — Belki, onun için beni götürmek istemiyorsun. — Yanılıyorsun. Emin ol yanılıyorsun. Maria, soğuk bir sesle cevap veriyor: — Olabilir. O halde neden israr ediyorsun? Aşk- sız ve kadınsız yaşıyamadıkları için erkeklere acıyor- sun. Ne güzel bir mantık? Ya kadınlar ne yapsınlar. Vücutlarını, ruhlarını keyfinize teslim etsinler, son- ra da bir kenara çekilip otursunlar, hiç bir hak iste- mesinler değil mi? Ne mükemmel bir düşünüş! Beni kandırdın ,gençliğimden, tecrübesizliğimden istifade ettin. Nihayet metresin oldum. Kabahat bende mi? Zaâf duyduğun, bensiz yaşıyamıyacağını anladığın i- çin kızıyor ve benden intikam almağa kalkıyorsun öyle mi? Karının mevkii başka, ona hürmet ediyor, onunla insanların karşısına göğsünü, gere, gere çı- kıyorsun. Bana gelince; benden utanıyorsun, tanı- dıklarının beni görmelerini, sana ait bir kadın oldu- ğumu bilmelerini istemiyorsun. Niçin? Çünkü; ben senin nikâhlı karın değil, sadece metresinim. Karın bu kadar kıymetli ise, beni bırak onun yanına dön... Eğer benden ayrılamıyorsan, karını düşünme, bana lâyik olduğum, cemiyetin yüzüne açık alınla çıkaca- ğım mevkii ver. Sen, bir tek insandan, sevgili Şar- lot'undan korkuyorsun. Ya, bütün dünyadan kork- ması, gizlenmesi icap eden ben ne yapayım? Bu işin sonu neye varacak? Ben ne olacağım? Yüksek mezi- yetli Şarlot'un keyfini mi bekliyeceğim? Burada o- turup, senin ;gvgili karından, başvekilinden, gazeten- den, Viyana'daki mühim işlerinden benim için tasar- Yazan: Mihaly FÖLDİ ruf edeceğin bir iki saati gözlemekle ömrümü mü çü- rüteceğim? Söyle, benim günahım nedir? Hayatımı sana bağlamış olmaklığım mı? Beni, bir kenara kapa- varelere, balolara birlikte Olsa, olsa aynı vagonda seyahat edeceğiz. Viyana'da tıp, kâinattan gizliyecekleri yerde, nadide bir çiçek, kıymetli bir mücevher gibi göğüslerinde iftiharla ta- şıyacak erkeklerin de bulunduğunu, bulunabileceği- ni hiç düşünmedin mi? — Ne kadar değiştin Maria... — Ben, sana beni koluna tak da Viyana caddele- rinde dolaş, rast geldiğine takdim mi et dedim? Su- gitmeni mi teklif ettim? beni bir otele yerleştirirsin... İstersen, orada bulun- duğumuz müddet zarfında hiç görüşmeyiz, biribiri- mizi tanımayız... Daha ne söyliyeyim ?.. Buradan u- zaklaşmak, ksıa bir müddet için olsun ayrılmak is- tiyorum.... İsrarım sebepsiz değildir! — Bunu öğrenebilir miyim? — Sonra anlatırım. Maria, erkeğin yanına otuürdü. Kulağına bir şeyler fısıldadı. Maksi'nin yüzü gittikçe açılmağa başladı. Şimdi gülüşüyorlardı. Maria'nın ne müthiş bir ira- desi vardı! Hedefine kavuşmak için ne büyük bir ku- vet ve imanla mücadele ediyordu. Ne kadar güzel, ne kadar mantıklı konuşuyordu. Bir çok, tahsilli ve bin bir tecrübe görmüş insanlarda bile eşine nadir tesa- düf edilir bir maharetle karşısındakini iknaa muvaf- fak oluyor, arzusunu kabul ettirmesini biliyordu. Bu Türkçeye çeviren: F. Zahir TÖRÜMKÜNEY n S — aklı, Böyle konuşmağı nereden öğrenmişti? Hayret! Ber halde biribirlerini çok seviyorlardı. Mücadele e- diyorlar, münakaşa ediyorlar, gizli ve günahkâr mü- nasebetlerinden açıkça konuşuyorlar, nihayet anlaşı- yorlar, Ne güzel bir şeydi bu! Gizella, kapıdan çe- kildi. Yatağına oturdu. Gözlerini yumdu. Acaba, hayatta böyle güzel ve büyük bir aşktan benimde nasibim olacak mı? diye söylendi. Benim i- çin de, böyle ciddi, mevki sahibi, şık bir erkek ıstırap çekecek mi? Hayır! Buna imkân yoktur. Ben, Maria kadar güzel, zeki ve talili bir insan değilim, Galiba, erkeklerin yumuşamaları, mevkilerini, paralarını, şe- reflerini bir kadının ayakları altına atmaları için on- lara, sert, haşin, merhametsiz ve fena muamele yap- mak lâzım. Zavallı mösyö Maksi Ravberg! Nasıl ağ- lıyordu!... Yalvarması ne kadar içli ve dokunaklıydı!..: Hele, karısından bahsederken, Gizella'nın kalbi par- ça, parça olmuştu. O, kendisini seven bir erkeğe karşı bu derece kalpsiz dayranamazdı. Böyle bir erkek, o- nun önünde diz çöküp ağlasa, dayanamaz. Onu tesel- li etmek, kederini dağıtmak için göz yaşlarını göz- yaşlarına karıştırır, her şeyini feda ederdi, Zavallı mösyö Maksi! O, ıstırap çekip inlerken, Maria gü- lüyordu. Mösyö Maksi, daha temiz ve samimi bir aşkla sevilmeğe lâyik bir insandı. Maria'yı, tanıma- dan evel, başka bir kadınla evlenmiş olması bir kaba- hat sayılır mı? Şarlot'u terkedemiyorsa, ne yapsın? Vicdan sahibi olmak günah mı? Her halde Şarlot da onu seviyordu. Gizella'nın, gözleri nemlendi. Mösyö M cıyordu... Ona yardım edemediği için müteesi” yordu. Dışarıda, gene sesler yükseldi. Maksi: — Öğleden sonra konuşuruz, diyordu. Üçr " çukta gelirim. Ama ,küçüğü evden uzaklaşti” mu? Maria, ne cevap verdi. Bunu anlamağa i: tu. Belki; hiç bir şey söylemedi. Belki de; £ yerek başını salladı. Peki, diye işaret etti. öğleden sonra onu buradarni uzaklaştırmak is' dı. Gizella, isyan etti. Bu edepsizlikti! Evde şa kalmak için onu bir bahane ile savacaklardi'| si'ye de kızdı. Bu adam her şeye müstehakti: | onunla bir oyuncak gibi oynuyordu. Gene de Zavallı, tamamiyle hüviyetini kaybetmişti. Nâ* de onu bu vaziyetten kurtarmalıydı? Sessizlik var... Ayak sesleri iştiliyor... yatağına girdi... Yorganı başına kadar çekti.e çıldı. Maria, baş ucunda durdu. Yüksek sele * — Uyuyor musun? Maria, eğildi. Yorganı kaldırıp yüzüne bâ” ha fazla tahammül edemedi. Gözlerini açti. — — Sen misin abla? Maria'nın, dudaklarına mağrur, müstehzi bessüm yayıldı. Siyah, güzel gözlerinde, saflı — levler parladı: — Viyana'ya gidiyorum. — Ne zaman, Maria? — Bir kaç gün sonra. Maksi ile beraber. — Memnun musun? Maria, omuzlarını silkti: — Tabit, Gizella'nın, ağzından kaçtı: — Beni burada mı bırakacaksın?... — Elbet. Seni götürüp ne yapayım?| — Hiç. Yalnız sordum. — Sahi, sen ne yapmak fikrindesin? ilka ) d