8 Mayıs 1940 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B İer A KW cW S .î:: 1Ya ne vaziyel alacak ? Gi . ç | I talya bu harpte ne vaziyet a- | lacak? Son günlerde Akde- ha v Ze.rşinliğin artmış bulun- ıkr' ingiliz ve fransızlarm, bura- K filolarını takviye ederek bir Sin müdafaa tedbirleri almala- Attâ Avustralya ve Hindistan mamamamaA h ğ'ı"ihî yapan gemilerin bun- Sonra Ümitburnu'ndan dolaş- n ;f'n_a _karar verilmesi, İtalya- Gir , O istilâ hareketinde belki de & Eö“::y*l'l'l_n-ı.ıy'aı'mıda yer alacağı- K îırmıştır. Akdeniz'de İtalya m“" an herhangi bir tehdit L kı;ı m'lıtt?fîkler tedbirlerinde Bu İelıdl'r lleıırı gidebilirler miydi? doğru it kime karşıdır? Bunu “mk__"l doğruya — kestirmek 8 İhiç “_i“: tşeğildir. Fakat tehdit ' olüp €siz evelâ Fransa'ya kar- kü “k_, ve bu, sonradan daha kt Mll' de_vl.ete tevcih edile- İma lt.ı usolini daha harp başla- doğru €vel, “dünya bir harbe | ıemekgmde"e' barut fıçısını ateş- ; hr': dlılgfa _önayak olmtya: Ka f emişti. Fakat mademki I'lly Içısı bir defa ateşlenmiştir; z âcaba harbe girmek istemi- Midir? Slereddür anları : da, I talya, hiç şüphesiz şimdiye BaL. dar birçok tereddüt anla- . oîâ'rîmşür. Belki umumi harp- ,.“mt“!“ gibi, şimdiye kadar ta- “mall Mevkiinden galibiyet ihti- *rinin hangi taraf üzerinde Fha, ':n_d'_Ğma bakmıştır. Polonya ı"ük"l ilân edildiği zaman faşist ' -y“m“_ hiç bir tarafı iltizam et- t ec"ğ_lhi bildirmiştir. Vakıa İ- & & bitaraflığını ilân etmemiş- iya at hiç bir tarafı iltizam Yeceğini söylemesi bitaraflı- | "'idîı-ı; başka türlü târifi değil efi B"İiu' Şte bundan dolayıdır ki “h'de devlet adamları, Roma - Paş ;u"îîhvorinin bu esnada biraz h “'jhuş olmasından bile şüp- e .m_;:umü,ıudir. Nihayet eylül Tejimi & Polonya tamamen zorba İr ı altımna düşünce, Musolini, # Din Sa'da bir Polonya hükümeti- Z "'nm:mıuı. masına rağmen, Polon- #öylem tfufîye edildiğini” — bile huu“"“"' Bundan sonra ilkkâ- İ si '"fı_ndı toplanan yüksek fa- Teclisi, “hiç bir tarafı iltizam bir :P“fk" ifadesi yerine yepyeni < tâbir bul ştor: Gayrinmli Diblikı hariplik : B 4 tâbire devletler hukukun- Dün £ '_lı hiç tesadüf edilmez. O- Çi için nevi şahsına münhasır- İş bit ayrimuhariplik muhariplik- Tef.;:r'"ık arasında bir şeydir. ı'iı, kflrzmı göre, kâh bitaraf- itar, :h muharipliğe yaklaşır. ler v. lıktan uzak olduğu cihet- ardır, Çünkü harbe karşı ta- italyale bigâne değildir. Çünkü nlar, harple alâkadar olma- Ettire; end_i dinamizmleriyle telif ':'e'nl!lordir. Harbe yakın- M dar l“'fkü hem silâhlı, hem mü- | filîın:cl' hem harbi ve alman is- h“ll ı:t“lnn tarafları vardır. Vel- i'ı,l. U ,gayrimuhariplik vasfı ki h Acayip hukuki bir tâbirdir I*lly 81 tarafa çekseniz gelir. W iki ,:':_l" bunu tefsir etmişler ve Wı ilde vasıflandırmışlardır: ! “"'î İtalya, Avrupa'nın âkıbe- | Arsı alâkasız kalamaz. Kü Co Halya kendi menfaatleri: m:d'fll edecektir. te.fsiı- tarzlarımın da bir ta- v 'I tefsirleri vardır: çünkü Yu'ı talya'nın hem Almanya- bağ "'d_l hem Almanya'ya kar- 'l“bllmesine müsaittir. ;*_'['jgğmn âkıbefi: “amamananan hm H i talya Avrupa'nın âkıbetine dom arşı alâkasız kalamaz; ne Bia ektir? Yînni Almanya hıı"bin Yi, Çel: galip gelir de, Polonya- Yı, oı-:d?."k"'yı. Avusturya- mu“ *Çi adamakıllı hazmet- &'yı l'ı“'“'_üı Belçika'yı, Hollan- ı.'vy :" & Romanya'yı ve Yu- lüp YI yutarsa, müttefikleri , âede"_e. İtalya'nın Avru- k'llcığm: etine karşı alâkasız Bütü_ e tasavvur eder misiniz? Milyon ııf_"et_l'neııhılırîyle. 200 i"*iı.l Üfusiyle, teknik ve smai —hq_ı:;'yı'ı büyük bir Almanya — M H milyon nüfuslu 1- Hi X V İtalya ve harp talyacık ne yapabilir? Onun için İtalya, herhangi bir müstevli kar-« şısında elbette Avrupa'nım âkıbe- tine alâkasız kalamaz. Bu suret.- le elbette ikinci tefsir tarzı imda- da gelecek, İtalya kendi menfa- atlerini müdafaa edecektir. Bu takdirde İtalya, Avrupa taksimin- den kendisine de pay çıkarmak için, Almanya ile beraber harbe girebilecek midir?. Bunun için İtalya'nın Almanya'nın galibiye- tine inanması lâzımgelir. Fakat almanlar için İtalya'yı mevcut va- ziyette kandırmak o kadar müş- küldür ki... Finlândiya'ya sempali: şte tam bu aralık, Finlandi- ya meselesi çıktı. Almanya, Baltıktaki küçük devletleri feda ederek kendi Baltık hâkimiyeti bahasına Sovyetler Birliğini Fin- landiya'da serbest bıraktı. İtalya- dan öğrendiğini Finlandiya'da tatbik etti: Gayrimuhariplik. Fa- kat bu sefer İtalya gayrimuharip değildi. Finlandiya elçiliği önün- de faşist gençliği, Finlandiya'ya sempati tezahürleri yaptılar. Ro- ma'daki sovyet elçisi mezuniyet almak mecburiyetinde kaldı. Mos- kova'daki italyan elçisi de aynı şekilde hareket etti. Hattâ İtal- ya'da Finlandiya'ya yardım etmek için gönüllü büroları açıldı. Bura- lara 3000 den fazla genç yazıldı. İtalya, Finlandiya'ya tayyare yar- dımı bile yapmağa teşebbüs etti. Fakat almanlar italyanlara sabo- te ettiler. Yardımların Almanya tarikiyle yapılmasına müsaade et- mediler. Protestolar oldu. Hattâ şekli örtmek için italyanların kış sporları yapmak üzere şimale git- tiği bile söylendi. Nihayet Finlan- diya'ya gönderilen italyan mal- zemesi Fransa tarikini ihtiyar et- ti. Bu hareket tarzı almanların çok istedikleri, Roma - Berlin - Moskova mihverine bir darbe idi. vi "& " Welles'in öğrendikleri : D erken Sumner Welles Avru- pa'ya geldi. İlk ve son uğ- radığı yer Roma oldu. Amerikan hariciye müsteşarı muharip dev- letler nezdinde efkârı yoklıya- caktı. Musolini'den sonra Hitler- le, nihayet Daladier, Chamber- lain'le, ve birçok devlet adamla- riyle konuştu. Hitler'in, ve Muso- lini'nin, Welles'e »ne söylediğini bilmiyoruz. Müttefiklerin beya- natlarından da haberimiz yok. Fakat herhalde ingiliz ve fransız Başvekilleri amerikan müsteşarı- na şunu teyit etmiş olsalar gerek- tir: “Müttefikler bu harbi arazi fethi ve dünya hâkimiyetini ele geçirmek için yapmıyorlar. Bu harbe sırf küçük milletlerin istik- lâlini ve hüriyetini kurtarmak i- çin girmişlerdir!” New - York li- manındaki büyük hüriyet heyke- lini selâmlıyarak, Avrupa'ya ge- len amerikan müsteşarının üzerin- de “hüriyeti kurtarmak!” — sözü- nün büyük bir tesiri olduğu mu- hakkaktır. Musolini'ye gelince, herhalde o da Welles'e “barut fı- çısı” meselesini tekrar etmiş olsa gerektir. Hattâ bundan dolayıdır ki o zamanlar italyan Başvekili- nin sulh lehinde bir teşebbüsü bile bahis mevzuu oldu. Norveç'fen sonra: akta ki Welles Amerika'ya V döndü, Almanya yeni bir harbe girdi: Norveç istilâsı. Bu istilâ tamamlanınca, o zaman İ- talya'nın sesi duyulmağa başladı: Yugoslavya aleyhine nümayişler, Fransa aleyhine nümayişler, İtal- yan gazetelerinin ve radyolarınm neşriyatı! İtalya buna tahammül edemez. İtalya küçük bir devlet olarak kalamaz. Ve saire ve sa- ire... Halbuki, ingilizler Roter- dam'dan İtalya'ya gelen kömür- leri müsadere ettikleri zaman bu kadar gürültü olmamıştı. Ve 1939 şubatında Fransa'ya karşı Cibuti- yi isteriz! Tunus'u isteriz! Korsi- ka'yı isteriz! diye nümayiş yapan faşist gençliği sessiz kalmıştı: Vakta ki Norveç meselesi halle- dildi, İtalya'dan tekrar sesler yükselmeğe başladı. Fakat müt- tefikler Akdeniz'de derhal ted- birlerini almış bulunuyorlardı. Mısır'da müdafaa meclisi birçok kararlar almıştı. Amerika işe mü- dahale etti. Ve resmen İtalya'dan vaziyetini sordu. Çünkü —Welles - işi öğrenmişti. İtalya buna karşı, ULUS Şipariş edilecek gemiler hakkında yapılan müzakereler (Başı 1. inci sayfada) prlan müzakerelerin neticesine dair şu be- yanatta bulunmuştur: “— Malüm olduğu üzere İngiltere'ye sipariş edilecek yeni gemiler için Deniz - bank zamanında “Suvan Hunter” — firması ile bir fiyat üzerinde mutabık kalınmış ve bu fiyata göre fabrikanın teklif ettiği fen- ni şeraitin müzakeresine başlanmış ve fa- kat mukavele şeraiti esasiyesi tesbit edil- memiş bulunuyordu. Fenni şartların mü- zakeresi esnasında fabrika bu şartlarda fi- yata müessir bazı tadilât talebinde bulun- muş ve nihayet teklifinden tamamen nükül ederek müzakereler inkıtaa uğramıştı. Bu son safha ile Münakalât Vekâletine inti - kal eden bu iş üzerinde esaslı tetkikat ya- prlarak işin devlet mübayaatında meri mev- zuat dahilinde intacı lüzumuna kani olduk ve buna nazaran da siparişe müteallik bü- tün esaslar yeni baştan tesbit edildi. Fenni şartnameler ve mukavele projeleri bütün teferruatiyle memleketin en salâhiyetli fen ve ihtisas hey_ederine ihzar ettirildi. Mü - teakiben münakasa şartları türk ve ingiliz matbuatında ilân edildi. Muhtelif ingiliz firmalarından teklif alındı. Bunların ara - sında eskiden de bu işe talip olan Suvan Hunter firmasının teklifi diğerlerine na - zaran daha müsait görüldüğünden bu firma ile müzakereler başladı. Ancak bu firma vaziyeti ahire dolayısiyle inşaata başlamak üzere hükümetinden müsaade istihsalinde ve bilhassa fiyat ve teslim müddetlerinde kati ve sabit teahhüdata girişemiyeceğini bildirmesi üzerine kaça mal olacağı ve ne zaman elimize geçeceği malüm olmıyan neticesi meşkük bir ihalenin icrası ve böy- le gayri muayyen şartlar dahilinde bir mu- kavele akdi Münakalât Vekâletince mah - zurlu görülerek müzakerelere nihayet ve - rilmiştir. Maamafih firma mümessili İn - giltere'ye hareketinden evel Münakalât Ve. kâleti noktai nazarına uygun şartlar temi- ni için sarfı mesat edeceğini bildirmiş ol - makla beraber Münakalât Vekâleti hiç bir teahhüde bağlanmış değildir. On bir vapur inşaatına taalluk eden mü- zakere vaziyeti bundan ibarettir. Hollânda'da casuslara karşı mücadele Amsterdam, 7 aa. — Holanda, ca- susluğa karşı şiddetli tedbirler al- makta devam ediyor. landa makamları, lukla suç- lu bir kadın ve bir erkeği daha tevkif etmişlerdir. Erkek, söylendiğine gö- re, bir müddet evel Holanda bahriye- sine ait vesikaları Almanya'ya ifşa et- miş olan eşhasın cürüm ortağıdır. Ka- dın ise, gene casusluk suçu ile Bel- çika'da tevkif edilen İjmoiden'li bir iş adamının karısıdır, Orduda izinler kaldırıldı Lahaye, 7 a.a. — Orduda bütün izinlerin kaldırıldığı resmen bildirilmektedir. Bükreş'te pasif müdafaa Bükreş, 7 a.a. — Bir hava taarruzu es - nasında, halkı âni vaziyetlere alıştırmak ü- zere, bugün Bükreş'te pasif müdafaa tec - rübeleri yapılmıştır. 14 mayısta vilâyet şe- hirlerinde de aynı şekilde tecrübeler ya - pırlacaktır. kendisinin harbe girmek arzusun- da olmadığını ifade eder gibi bir tavur takındı. Derken, anlaşılan Papa işe müdahale etti. Âkdeniz duruluyor! aşington'dan gelen telgraf- V lar, Amerika'nın Akdeniz meselesini çok ciddi telâkki etti- ğini göstermektedir. Diğer taraf- tan bütün dünya hırıstiyanlık âle- minin en büyük kuveti olan papa- lık da sulh lehinde çalışmalarına devam etmektedir. Hattâ papa- nın bir harp takdirinde Vatikan'ı bırakarak, Portekiz'e kileceği Balkanlar hakkında Almanların yaydığı asılsız haberler (Başı 1. inci sayfada) dair verdikleri haberler de tamamen asıl- sızdır. Yalan haberler serisi Londra, 7 aa. — İyi haber alan Londra mahfilleri, Balkanlarda şayialar ve yanlış haberler neşriyatının devam etmekte ol - duğünu bildirmekte ve İngiltere'nin Yuna- nistan yolu ile bir hücuma kalkmak niyeti bulunduğuna inandırmak istiyen şayiaları kati surette yalanlamaktadır. Diğer taraf- tan, türklerin yunan hududunda tahşidat yaptığı hakkındaki şayialar da Türkiye ta- rafından yalanlarımıştır. Sir Hugessen'in Sofya'da yaptığı temaslara dair D. N. B. ajansının bir haberi de bu seriden olacak Sofya, 7 a.a. — D.N.B. ajansı bildiriyor: Bulgar payitahtı siyasi mahafilinde, Hughe Knatchbull - Hugessen'in Sofya - dâki vazifesi hakkında muhtelif tefsirler - de bulunulmaktadır. Bu tefsirlerden birine göre, Sir Hugessen, salâhiyettar bülgar ma- hafili ile, yeni tesis edilen ingiliz ticaret şirketine müteallik iktiısadi meseleleri gö - rüşmek niyetindedir. Bu şirket büyük müş- külâtla karşılaştığından, Sir Hugessen şir- kete zemin hazırlıyacaktır. Bulgarların noktâai nazarma göre, ingilizler tarafından yapılacak tekliflerde, Bulgaristan'ın, tadil isteklerinin hesaba katılması lâzım gelmek- tedir. Cumartesi günü ingiliz elçiliğinde yapı- lan kabul resminde, Sir Hugessen, daha şi- malde harekât icra etmesi melhuz ingiliz orduları için, bulgar arazisinden ingiliz as- keri ve malzemesi geçirilmesini istediği söylenmektedir. İngiliz gemilerinin, Yunanistan'ın şark sahili boyunca yaptıkları harekât hakkında Selânik'ten gelen haberler, büyük bir alâ- ka uyandırmıştır. Yalan haberler devam ediyor Paris, 7 a.a. — İyi malümat almakta olan mahafil, bazı leketler efkâr iye- si üzerinde tesir icra etmek maksadiyle al- man propagandasının her gün bir takım in- giliz harp gemileri ile torpido mühripleri- nin tahrip edilmiş olduklarımı bildiren teb- Hiğler neşretmekte olduğuna işaret etmek- tedirler. Aynı mahafil, hakikat halde yalnız bir tek zırhlr geminin, Royal Oak'ın zayi ol - muş olduğunu beyan eylemektedirler, Diğer taraftan bu mahafil, alman men - balarından tereşşüh eden ve İtalya aley - hindeki bir takım risaleler neşredilerek bunların Yugoslavya'da tevzi edilmiş ve ispanyol Fas'ında anormal bir takım aske- Ti harekât görülmüş olduğuna dair olan şa- yiaları kati surette tekzip etmektedirler. Balkanlarda tesanüt Paris, 7 a.a. — Havas Ajansı bildiriyor : Asılsız haberler neşri alman propagan - dasının itiyatıdır. Şimdi de, müttefik fi - lolarının şarkt Akdenizde aldıkları ihti - yat tedbirlerini, Roma ile birlik olarak, Romaya karşı açıktan açığa tehdit mahiye- tinde göstermiye çalışmaktadır. Belki de bir kaç gün sonra bunun ehemi- yetsiz bir hâdise olduğunu söyliyecekler - dir. Çünkü maksat, bir taarruz vuku bul - duğu günün ferdasında, bunun mesuliyeti- ni müttefiklere yüklemiye müsait bir ha- va yaratmaktır. Bu cümleden olmak üzere, türk ordusu- nun yunan hududu boyunca kıtalar tahşit ettiği ve Bulgaristanda, bundan dolayı şid- detli bir heyecan uyandığı söylenmişti. Bu haber, ortaya çıkar çıkmaz gerek Ankara gerek Sofya tarafından tekzip edildiği gibi bulgar efkârı umumiyesine atfedilen heye - can haberi de keza tekzip edilmiştir. Her iki tekzibin aynı zamanda verilmesi, Tür- kiye ile Bulgaristanın, aralarındaki dosta- ne münasebetleri ihlâlden korumak husu- sundaki arzuları bakımından bilhassa ma- nidardır. Alman faaliyeti karşısında, bal- kanlarda mevcut tesaniüldün kuvetlendiril- mesi arzusuna bu güzel bir misal teşkil etmektedir. Balkan ve Tuna Avrupası memleketleri soğukkanlılığı hazırlanmaktadır ve Yu - göslavya, Berlinden gelecek olan binler - ce seyyahı reddetmiştir. Tehdide maruz milletler, totaliterlerin propagandasından korkmuyorlar. Bilâkis, yakın şarktaki Vey- gand or mevcudiyeti, istiklâlleri - bile söyl iştir. Bu, baştan aşa- gı katolik olan ve papaya şiddet- le bağlı bulunan bütün İtalya ef- kârıumumiyesini sarsacağı gibi, dünya hırıstiyanlık âleminde de akisler uyandırabilecek bir hâdi- sedir. Belki İtalya blöf yapıyordu! Belki hakikaten harbe girmiye- cekti! Belki müttefikler tam za- manında tedbirlerini aldıkların- dan kararından vaz geçmiş, fakat işin gürültü tarafına devam edi- yordu. Fakat herhalde Amerika- nın ve papanın müdahaleleri, ister blöf olsun ister hakikat olsun İtal- ya'nın takındığı vaziyete biraz vu- zuh verir gibi oldu. Diğer taraf- tan unutmıyalım ki, Papa ile evel- ki gün bir mülâkat yapan İtalyan veliahti dün de Musolini tarafın- dan kabul edilmiştir. İtalyan ve- Hahti, sulh lehinde Hollanda kı- raliçesi ile beraber bir teşebbüs yapan Belçika kıralının eniştesi- dir. Biribirini takip eden bu mülâ- k'ıtlısı şu şekilde hulâsa edebili- riz: Bugün Akdeniz sütliman değil- se bile, herhalde birkaç gün evel- kinden çok daha sakin bir manza- ra arzetmektedir. Mümtaz Faik FENİK an LAi lll 3* nin müdafaası bakımından bir garanti teş- kil ettiğini hissediyorlar ve bir — fransız ingiliz filosunun İskenderiyeye gönderil - mesinden korkacak bir şeyleri olmadığını, taarruza uğrarlarsa, bunun, selâmetlerini temin edecek kuvet olduğunu biliyorlar. Amerika'dan yükselen bir ses (Başı I inci sayfada) olursak muharip vaziyetine girmek tehlikesine ©o kadar az mâruz kalmış oluruz. Amerika Genel Kurmay Başkanının sözleri Nevyork, 7 a.a. — Ordu genel kur- may başkanı Strong Amerika askeri mühendisler cemiyetinde söylediği bir nutukta ezcümle demiştir ki: “— Amerika cümhuriyetleri arazi- sindeki üsleri zapta karar vermiş bir mütearrıza mani olmak için, mahalli kuvetlerin bir çok ahvalde olduğu gi- bi, kâfi gelmediği bir vaziyet tasav- vur etmeliyiz ve kardeş cümhuriyet- ler topraklarının tamamiyetini ihlâl- den vikaye tedbirleri almalıyız.” Strong, düşmanın yerleşmek mak- Akdeniz'de vaziyet durulmak üzere (Başı 1. inci sayfada) * İtalya sefirini kabul etmiştir. Balkanlar ve Sovyetler Birliği Stokholm, 7 a.a. — Havas ajansın- dan: Siyast İsveç mahafili, sovyetlerin İtalya'nın Almanya'nın yanıbaşında harbe girmesini hoşnudsuzlukla kar- şılıyacakları mütaleasında bulunmak- tadırlar. İyi malümat almakta olan mahafil, halihazırda Stokholm'da sovyetlerin büyük bir faaliyet sarfetmekte olduk- larını ve sovyet sefiri Bayan Kollon- tai'nin İsveç'ten demir satın almak için müzakerelere girişmiş olduğunu beyan etmektedirler. Diğer taraftan Aftonbladet'in Mos- kova muhabiri, Sovyetlerin Balkan - larda sarfetmekte oldukları faaliye - tin Almanya aleyhine müteveccih hakiki bir ekonomik taarruz teşkil et- mekte olduğunu beyan etmektedir. Bu muhabir, İtalya'nın harbe gir - mesinin Sovyetler birliğinin harici si- yasetinde birdenbire bir değişiklik vukuna sebebiyet verebileceğini ilâ- ve etmektedir. Kremlin'in siyasi mahfilleri İtalya- nın hareketi ta oldukları memnuniyetsizliği gizle- memektedirler, Sovyet gazeteleri, İ - talya'ya hücum etmekten sakınmakla beraber, sık sık bu memleketin İspan- ya dahili harbı esnasında oynamış ol- duğu rolü ibhamdan âri tâbirlerle ha- tırlatmaktadırlar. Mısır'da yeni emniyet tedbirleri Kahire, 7 a.a. — Dün başvekil yeni kararnameler imzalamıştır. Bu karar- nameler, Mısır'da yeni emniyet ted - birleri tesis eylemektedir. Bu karar- name hükümlerine göre, Misır ma- kamları, hususi ikametgâhlarda araş- tırmalar yapabilecektir. Süveyş kana- l1 mıntakasında ihtiyat tedbirleri a - lınmıştır. Kanal suları, muhtemel maynlara karşı, daimi surette taran - maktadır. Yeni karanameler hükümleri - ne göre, bundan böyle, hiç kimse, hususi müsaade almaksızın, - Mısır'a giremiyecek ve yahut Mısır'dan çıka- mıyacaktır. Silâha, infilâk maddele- rine veya buna mümasil maddelere sahip olanlar, 15 mayısa kadar bunla- rı alâkadar makamlara bildirecekler - | dir. Aksi takdirde, sekiz sgeneye ka- dar hapse mahküm olunacaktır. Fransız gazetelerinin yazıları Paris, 7 a.a. — Havas: İtalya, Al- manya'yı takip edecek mi? Fransız gazeteleri, bugün de bu suali sormak- tadır. Umumi kanaat şu merkezdedir ki Almanya, İtalya'yı kendi izinde yürü- meğe sevk için şiddetli tesir icrasına devam eylemektedir. Populaire gazetesinde Leon Blum diyor ki: Fikrimce, Musolini, Avrupa'nın ce- nubu şarkisinde, Hitler ile tam an- laşma halinde bulunmadan her hangi bir teşebbüse geçmiyecek ve İtalya'- nin Ayvrupa'nın cenubu şarkisindeki her hangi bir hareketi, Hitler'in garp cephesinde kuvetli bir hareketi ile tevhit edilmiş bir halde kendisini gösterecektir . Fikrimce, Balkanlar - Tuna veya- hut Holanda - Belçika şıkları karşı- sında bulunmuyoruz. Bu iki tehlike, biribirlerinden ayrı değildir. Bunlar biribirlerini itmam edicidir. Eğer bi- risi yaklaşırsa, ötekisi uzak olmiya - caktır. Ordre gazetesinde de Pertinax şöy- le diyor: İtalya'nın gayrı muharipliği, yalnız bilfiil ateş etmediği mânâsındadır. Gayrimuhariplik formulü, İtalya'nın askeri hâdiseler üzerinde tesir icra - sına çalışmadığı demek değildir. E- sasen bugün yapmakta olduğumuz karşısında duymak -| in böyle şayialar çıkardığını ilâve etmelie tedir, Muhabir, aynı zamanda birkaç günden « beri alman propagandasınım karışık ve kote kulu bir hava yaratmak için bütün gayrete lerini sarfettiğini kaydetmektedir. Çıka « rılan şayialarm içinde Çemberleyn ile Reye no arasında yapıldığı iddia edilen telefon müuhaveresi bilhassa nazarı dikkati cel - betmektedir. Berlindeki ecnebi muhabim leri bu şayialara Macaristan'ın ismi karışs tırılmadığını ve Romanya hakkında da ih- tiyatlı bir lisan kullanıldığımı müşahede eylemektedirlet — Bulgaristan ise bilâkis Yugoslavya ve Yunanistan'dan ziyade “bul ranım tehlike noktası,, olarak gösteril « mektedir. Fırtınadan sonra (Başı I. inci sayfada) katen Loyd Corc'un dediği gibi has reket edilmiş olsaydı almanlarım belki Norveç'e gelmeleri menedile- bilirdi. Meseleyi bu bakrmdan tet» kik edecek olursak müttefikler ah man kuvetlerini tazyık etmek için daha başka çok işler yapabilirlerdi. Hattâ elan elde kaybedilmedik bire n Caf çok kozlar vardır. Fakat bu tarzda hareket etmek müttefiklerin şiarı değildir. Onların harp gaye ve mak« satlarına da uygun değildir. Beye nelmilel kaideleri, insaniyet pren- siplerini, ahlâk esaslarmı vurup ke rarak maksada erişmek için her türe lü hareketleri meşruğ görmek, niha- yet azgm bir boğanın şuursuzca şu. raya buraya saldırışma benzer M günün birinde kuvetli bir maniaya çarpılarak parçalanması mukadders dir. Bu prensipi ilk önce ortaya atan italyan mütefekkiri Makyavel'in na« sihatlerine uyanlar tarihte hiç bir şey kazanmış değillerdir. Bizim de kendi aralarında bulune duğumuz müttefikler, ortaçağın kas ranlık günlerini yeniden getirmek ve milletleri esir etmek, her türlü hak ve ahlâk mefhumlarını yıka- rak bunun yerine sert egoist eski cermen akidelerini sokmak isti lere karşı iki bin yıllık Akdeniz me- deniyetinin müdafaası gibi meşruğ bir dâva ile karşıya çıkmış bulun- | maktadırlar. Kendi dâvalarma Loyd Corc'un teklifi gibi kendileri ihanet edecek olursa, dâvanım mahiyetinde bir samimiyet kalır mı? Bu mesele tarihin en eski devirlerindenberi ge- len (Hürmüz ve Ehrimen) dâva«e sının bir temadisidir. Fakat bütün bu mücadelelerde fazilet ve ahlâk timsali olan Hürmüz nihayet nasıl muvaffak olmuş ise yirminci asırda da dâva gene kazanılacaktır. Bu. nunla beraber itiraf etmelidir ki bu yol çetin ve birçok zorluklarla dolu. dur. Mârifet bu gibi zorlukları yök. lenerek harbi kazanmaktır. Harbin yedi aylık tarihine bakılacak olursa almanların Polonya'yı ve Norveç'i işgal ettikten sonra ne kazandıkla- rını öğrenmek bir merak mevzut- Cur. Almanlar Çekoslovakya'da, Po. lonya'da pek çok harp malzemesi ve iptidai maddeler elde ettiler. Fa. kat iptida korku ve tiksinme ile kare şılanan bu hareket, sonradan mill lerin vicd da bir hiddet uyand dı. Şimdi herkes kendi kudretine dayanrak müdafaaya hazırlanıyor. ! Müttefiklerin tarihi şeref ve haysi« yetleri dünya vicdanı karşısında bu- gün — kat daha artmış bulunmak- tadır. Son fırtma geçtikten sonra herkes hakikati olduğu gibi kendi renk ve şekli içinde seziyor. Ortada kaybedilmiş ve kazanil- mış hiç bir şey yoktur. Yalnız el ila tutulabilecek kadar duyulan bir şey gün varsa o da temadi eden facialar kar« harp, kelimenin tam mânâsiyle askeri | şısında mütecavizlere karşı duyul- olmıyan bir çok unsurlara da yer a- |makta olan kin ve nefrettir. Unute yırmaktadır. İtalya'nın gayrimuharip- liği, hakikatte mücadeleye bir dere- ce iştirâk mânâsına gelir bir tarzda idare edilmektedir. Gayri muhariplik formulünün iki totaliter devlet arasında kombine e - dilmiş olmadığına inanmak güçtür. Garp cephesinde bir taarruz mu? Bern, 7 a.a. — Havas: Basler Nachrichten gazetesinin Berlin muhabiri, alman mahfillerinde haftalardan- beri ilk defa olarak yeniden garp cephesin- de bir taarruz ihtimalinden bahsedildiğini kaydeylemektedir. Muhabir, Almanya ne zaman başka isti- kamette bir hareket hazırladı ise Berlin - ve Terre Neuve, Porto - Riko, Trini- dad, Natal, Jkuba, Jamayko, orta A- merika ve Meksika garp sahillerini zikretmiştir. Bundan sonra, elde mühim miktar- da seferber kuvetler bulundurulması zazuüretini ileri sürerek doğrudan doğruya Almanya'yı kasd den şu sözleri ilâve etmiştir: “— Bir yıldırım harbını, süratten yana geri bırakacak şekilde hazır bu- lunmalıyız, l el mamak lâzımdır ki dünyaları sare san kuvetler iptida insanların vic« danlarında doğar ve ondan sonra harekete geçer. Yugoslavya ve Ro. manya gibi Balkan devletlerinin hu« dutlarmda almakta oldukları ted « birler müddeamızm şimdilik küçük — bir delilidir. Necip Ali KÜÇÜKA Yeni zelzeleler İzmir, 7 a.a, — Evelki gece saat 1,40 da Dikili'de üç saniye söften hafif bir zelzele — olmuştur. Hasar yoktur. İzmir, 7 a.a. — Ayvalık'tan bildirildiği- ne göre, dün gece 1,35 de Ayvalık'ta birie birini takip eden üç zelzele olmuştur. Ha« sar yoktur. Muğla'nın ağaçlanması Muğla, 7 aa. — Şehrimizde ağaçlanına işi süratle inkişaf ediyor. Şehrin imar plâ- nuna uyarak ayrılan kısma belediyece ye « tiştirilmiş olan üç bin çam ağacı ve yeni kurulmakta bulunan kabristana iki bin sere vi ve ardıç ağacı dikilmiştir. Şehrin civa» — rındaki Hamursuz dağında 110 kilo çam

Bu sayıdan diğer sayfalar: