1 Mayıs 1940 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Onunla konıı;malai ğ ©O — Bugünlerde herkese, her şeye -hudut çizmekle meşgulüm. Artık kim- se hududu dışına çıkamıyacak. Kıy - © met iltibaslarından bıktım. l Ben — Cemiyetin iltibas üzerine kurulduğunu bilmiyor musunuz? O — Bir takım edebi iltibasları kasdediyorum. Ben — Müuharrir olsanız kıskanı - yorsunuz derdim. O — Muharrir olsam onlardan şikâ- t değil, istifade ederdim, fakat sa- lece, fikri ve edebi kıymetlerin mera- ip Silsilesine ehemiyet veren vesve- e li bir adamım. Bilhassa edebiyatta, ikt ediplerle yalancıları arasında ti bir hudut çizmek, taklidi asıldan S yirt etmek, meselâ fıkracı ile edibi bir tutmamak tarafdarıyım. Ben — Asılla taklit aarsındaki fark yalnız keyfiyet farkı değildir ki. Bu- nu daha gizli yerlerde, zevkin dehliz- lerinde, zekânın karanlıklarında, irfa- # nın ummanlarında aramalı. Herkesin | işi değil. O — Terbiye megelesi, Bu terbiyeyi - için de edebiyatın bir zabıta- €& olmalı. * Ben — Bizde münakkit yok ki o wazifeyi görsün. Ancak, münakkidi- miz bulunmaması söylediğiniz iltibas- ların başka memleketlerden daha çok olmasını icap ettirmez. Bizde de, on- Mlarda da, hakiki kıymetlere lâyik ol - | düukları mevkii veren ve herkesi yerli / yerine koyan bir unsur var, zaman. Taklit, mukallit sağ oldukça aldata- bilir; çünkü mukallidin de herkes gi- Bi kendi havası, şahsiyeti, cazibesi wardır ve bunlardan tabiatiyle istifa- de eder. Nasıl muhitimizde her ferde — bakiki kıymeti ile münasebeti olmı -« |— yan bir yer veriyor ve verirken ten- kit hassamıza değil, canlı cisimlere | karşı duyduğumuz incizaba tâbi olu- | yorsak camia içinde de herkes, yaptı- | ği işin değerine göre değil, hayatiye- ç tinin derecesine göre makbul görülür. | | | | Ö — Siz iltibasın sebeplerini tahlil ediyorsunuz. Bense nihayet vermek — istiyorum, Meselâ bir takım tufeyli- lerin, gürültüleri ve küstahlıkları ile sahıcı edipleri unutturmalarına isyan ediyorum. Bir fıkracıyı bir sanatkâr- |, dan, mütefekkirden ayırt edemez ol- © duk. Her ikisine de aynı payeyi ve- “ tiyoruz. Bugün edebi hayatımızın ar- zettiği manzara beni, edebiyatımızın mevcudiyetinden şüphe ettiriyor. E- debiyat ve sanat namına söz alanlar . yalnız, gündelik gazetelerin fikir, sa- nat ve zevk seviyesinden bir kademe daha yükselmeğe muvaffak olamiyan — fıkracılardır. Edebiyat ve fikriyat na- —— mina sel gibi akıttıkları hezeyanlar karşısında halkın bir aksülamel gös- W termemesine hayret edemeyiz; fakat bu işlerden anlaması lâzım geloı bir sınıfın da sahicilerle yalancılar, asılla taklit arasındaki korkunç iltibasa mü- saade etmesini tuhaf buluyorum. Ben — Müşterek dalâletler ancak | münferit terbiye ile zail olur. Edebi- yatımızın derdi yalnız kıymet ilti - baslarından ibaret olsa dediğiniz d— bi bir zabıta ameleyisile çaresine ba- kılırdı. Ben de sizin gibi bu sahte e- diplerin âleme meydan okumalarını ibretle seyrediyorum, Fakat fıkracı - ların, tufeylilerin ön safta bulunma- larına sebep onların küstahlıklarından ziyade hakiki sanatkârımız olmama- sıidır. Filhakika edebiyatımızın bu fa- tiası garbe doğru döndüğümüzden - hd“dıvı mediyor, Unutmayın ki türk | yarım asırdan, Namık Hlğ;iı’denberî üstat dîyebılecegımıı ancak iki kişi çıkardı. O — Lâkin bu yarım asırı dolduran muharrirlerimizin sayısı, belki altı a- sırlık şarklı edipler yekünunun bir kaç mislidir. Ben — Bütün bunlar, muazzam bir intibak işinin az veya pek mahir iş- çileridir. Ruhumu bunlardan bazıları ile beslemiş oları ben, belki nankörlük edeceğim; onların bütün bir nesil ü- zerinde gayet derin bir tesir bırakmış olmalarını bile nazartitibare almıya - cağım; içlerinde en büyük hürmetle “yâdedilmeğe lâyik olanlar bulunduğu- nu da unutacağım; aşağı yukarı hep- sinde görülen ve bence eserden bile daha kıyimetli olan sanat aşkını dahi bir tarafa koyacağım ve bütün bu mu- harrirlere “Pionnier” sıfatını verece- ğim. Bizim için yep yeni olan edebi tarzlara alıştırmak hususunda emsal- siz hizmetleri oldu; zemini hazırladı- Jar; ilk tecrübeleri yaptilar; yeni tarzlarla muhit arasında münasebetler kurdular. Fakat bu “pionnier”ler i- çinden üstadlar çıkması, Aancak bir mucize olabilirdi. Nitekim yalnız iki mucizeye şahit olduk. Bu istihale ve intibak devresi hâlâ -— devam etmektedir. Onun içindir ki he- “nüz büyük bir romancımız, temaşa V muharririmiz, tek bir münakkidimiz — yok, her gün çıkan yüzlerce kitap ve ” Yazı, içinde hangisi henüz bir ibda ü hşıımi mu;deıim getiriyor? Yazılan Bir iltibas Reşat Nuri DARAGO dedikleri" münakaşaları takip ediniz, hiç birinde iddia sevdasından başka bir sevdaya tesadüf edemedim. — — O — Ama edebi hayat da budur! Ben — Tabif budur. Ben münakaşa aleyhinde değilim. Fakat bu münaka- şaların mahiyeti bana, henüz intibak ve bilhassa termessül devrinden çıkıp ibda devrine girmediğimizi isbat edi- yor. Hal böyle iken hakiki ve sahte kıymetler iltibasından bahsetmeğe ne lüzum var? Fakat her zaman olduğu gibi bâgün de sanat ve fikir aşkiyle yüzlerce kalp çarpıyor. Onları keşfetmek, asıl çehre- lerini seçmek büyük bir teselli. An- cak henüz eser vermedikleri için ha- kikf mevkilerini işgal etmemişler. Meydanı böş bulan fıkracıların sesle- rini bu kadar yükseltmelerine niçin şaşmalı? Elbette ki yalnız onların se- sini duyacağız. Görüyorsunuz ya, asıl iltibas ede- biyatımız etrafındadır. Fakat yetişen neslin bu iltibasa nihayet vereceğine inanıyorum. Yedi sekiz asırlık hari- külâde bir mazisi olup zaruri bir fet- ret devresi geçiren edebiyatımızın artık garplı bir edebiyat olarak yük- seleceğine bir delil isterseniz genç muüharrirleri takip ediniz. Bahsetti- ğim intibak işini ancak onlar tamam- lıyacaklardır. Daha evelki bir kaç e- debi nesle feda edilmiş göziyle baka- biliriz. Sanat mabedinde kurban git- miş... Fıkracıların böyle bir fırsatı ka- çırmalarına imkân var mı idi? Kaymakamlar hakkındaki kararname Birçok kaymakamlıklar arasında na- kil ve tahvilleri ihtiva eden ve hazır- landığını birkaç gün evel bildirdiği - miz kararname yüksek tasdikten çık- mıştır. Yeni vazifeler, yarın telgrafla alâkadarlara bildirilecektir. Mesken zammı hakkında bir izahname hazırlandı Barem kanunu müucibince Ankara - daki memurlara verilmekte olan mu - vakkat mesken tazminatının bu me - murların mezuniyet veya askeri vazi- fe münasebetiyle merkezden ayrılma- ları halinde ne şekilde tediye oluna - cağı hakkında Maliye Vekâleti bir izahname hazırlamıştır. İzat ye göre, ken tazmina- tını ay başında peşin olarak almış olan memur, ay bitmeden başka yere tahvil edilirse bu tazminat kendisinden istir- dat olunmıyacak, başka — yerden ay ortasında Ankara'ya gelmiş olan memurlar da mesken zammını ertesi ay başından itibaren alacaklardır. Mu- vakkat zammi aldıktan sonra istifa e- den memurlardan da bu para geri alı- nacaktır. | Tıbbi toplantı 2. 5. 940 perşembe günü saat 18,30 da Nümune hastanesi konferans salö - yapılacak olan toplantıya ait program aşağıdadır : 1— Tifodan sonra polinevrit vakası, Dr. Şinası Kıpçak. “2— Havsalaya iki defa delinen apan- disit vakası, Dr. Hasan Sarıbaş. 8— Burun kanamaları, Dr. Nejat Kulakçı. 4— Kebet rüptürü, Dr. Nimet Taş- kıran ve Dr. Kâmile Aygün, Mesut bir nikâh Müteahhit B. Ömer Lütfü Göksan kızı Bn. Zekiye Göksan ile, Eti Bank muhaberat ve persönel şefi Şarık Ben- in nikâh törenleri dün iki tarafın ak- raba ve yakın dostları arasinda akde - dilmiştir. Yeni evlilere mesut bir ömür dileriz. Şu ve bu sıfatları $ ki işaret sıfatımız olan ” bu ,, ile “ şu ,, arasında hiç şüphe- siz fark vardır. Birisi daha yakını, birisi biraz daha uzağı gösterir. Bir üçüncü işaret sıfatı olan “ o ,, nun da daha uzağı göstermek için kul - danıldığı malümunuzdur. Şair Abdülhak Hâmit'in mezar ta- şına hâkkedilen bir beyitte “ bu taş,, yerine " şu taş ,, yazılmış. Muharrir- Terimizden “ Server Bedi ,, bu yan- lışı düzeltiyor; düzelttiğine iyi de ediyor. Fakat düzeltir ve * bu ,, ile “ şu ,, arasındaki farkı anlatırken “ şu işa- ret sıfatı tezyif makamında kulla - nılır ,, diyor. Fakat bu her zaman böyle değil - dir. “ Bu ,, sıfatı da, icabında, tez- yif ifade eder. Buyurun size, yine Hâmit'ten misal : Namusumu böyle mahve müştak. Kimdir bu kadın, nedir bu kaltak? Buradaki " bu ,, sıfatları bal gibi “gırin ınıhıyetme bihnu “edebi” tezyif ifade eder. Medise gelen teşkilâf kanunları Devlet memurları maaşlarının tev - hit ve tetadülüne dair olan kanun mu- cibince Vekâletlerin ve mustakil u - mum müdürlüklerin hazırlamış olduk- ları ihtisas cetvelleri, bu husustaki ka- nun lâyihalarına ek olarak peyderpey Büyük Millet Meclisi'ne gönderilmek- tedir. Bugüne kadar Sıhat ve İçtimat Muavenet Vekâletiyle, orman, posta telgraf ve telefon ve vakıflar umum müdürlüğünün teşkilât kadrolarına müteallik lâyihalar umumi heyete gel- miş bulunmaktadır. Bu dört lâyiha, Büyük Millet Meclisi'nin cuma gün - kü toplantısında müzakere edilecektir. İktisadi devlet teşekkülleri memurları için bir tekaüt sandığı kanunu hazırlanıyor İktisadi devlet teşekküllerinde çalı- şan memurlara da, diğer devlet me - murları gibi tekaütlük hakkının tanın- ması için bir kanun projesi hazırlık - larına başlandığı haber alınmıştır. Lâyihayı tanzim edecek olan komis- yon İktisat Vekâletinde çalışmalarına devam etmektedir. Hazırlanacak olan tekaüt sandığı kanununun, Ziraat Ban- kası memurlarına da şamil olacağı an- laşılmıktadu' Sümer Bank Merkez Teşkilâtını genişletiyor Haber aldığımıza göre, Sumer Bank kendisine bağlı olan müesseseler üze- rindeki mürakabesini kuvetlendirmek üzere merkezdeki teşkilâtını genişlet- meğe karar vermiş, bu hususta hazır- lıklarına başlamıştır. Diğer taraftan Sümer Bank'la Eti Bank'ın birleşti - rilmesi hakkında tanzim edilmiş olan kanun lâyihasının bu devrede kanuni- yet kesbedemiyeceği anlaşılmaktadır. Türkişe Post tekrar intişare başlıyor Maarif Vekâlefince fercüme eltirilmek istenilen eserler Ankara, 30 a.a. — Maarif Vekilli- ğinden : 1. — Aşağıda adları yazılı eserler- den her hangi birini tercüme ve neş- retmek istiyenlerin 30 Haziran 1940 tarihine kadar bir istida ile Maarif Vekilliğine müracaat etmeleri lâzım- dır. Tercümelerinin sıhat ve muvaf- fakiyeti hakkında önceden fikir sör- mak istiyenler, seçtikleri eserden ter- cüme edilmiş otuz sayfalık bir kısmı iki kopya halinde asli ile beraber is- tidalarına ekliyebilirler. 2. — Seçme suretiyle bazı kıisımları tercüme edilecek eserler hakkında malümat almak istiyenler bir mek - tupla Vekillik neşriyat müdürlüğü - ne müracaat etmeleri iktiza eder. 3, — Vekillik bu husustaki müraca- atları 15 Temmuza kadar bir liste ha- linde ilân edecektir. İlândan sonra istida sahipleri tercümeye devam et- tiklerini birer mektupla Vekilliğe bildireceklerdir. Temmuz sonuna ka- dar bu teklifte bulunmıyanlar tercü- meden vazgeçmiş sayılacaklardır. 4. — Yardımdan istifade için ter- cümelerin kânunusani 1941 gsonuna kadar makine ile yazılmış iki kopye halinde ve asıllariyle beraber Maarif Vekilliğine teslim edilmesi ve tercü- me muvafık görüldüğü takdirde de kitabın nisan 1941 sonuna kadar bas- tırılmış bulunması şarttır. 5. — Yukardaki maddelere göre hazırlanacak eserlerden Vekilliğin satın alacağı miktar, aynı mevzudaki eserlerin mutad olarak aldığı mik - tardan 250 fazla olacaktır. 6. — Bu kitaplar alâkalı görülen bütün teşekküllere vekillikçe tavsiye edilecektir. 7. — Kitabın üzerinde, tercümenin Vekillikçe kontrol ve kabul edildiği hakkında - tesbit ve tebliğ edilecek formüle göre - bir kayıt konacak - tır. K 8. — Tercümesi çok muvaffakiyetli görülen eserlerin mütercimlerine, yu- karıda gösterilen yardımdan ayrı o- larak para mükâfatı verilecektir. İstanbul, 30 (Telefonla) — Bir evel, müddet mırlh ıdılmeden Vekiller He- yeti karariyle İst çıkmakta olan Türkişe Pnst ismindeki al- manca gazete kapatılmıştı. Gazetenin tek- rar intişarı için hükümet tarafından müsa- ade verilmiştir. Türkişe Post yarından 1 - tibaren tekrar çıkacaktır. * Eserin adı Müettifi Pride And Prejudice Jeane Azsten Heights Emily Bronte Tom Jones Fielding Seçmeler Mark Twain Michael Koblhans ve di- - Kleist ğer hikâyeler Hikâyeler Keller Germial Zöla ğı Penu dıı Chagrin Balzac hronigues İtaliennex Stendhal Satye dâvası Budula Dosteyeriki Zamanımızm bir kahra - Ş mant Lermentof DT 5 Decamerone'den — seçmeler Boceaie (T Satye binasının Denizbank tarafından sa- tın alınması işine yolsuzluk karıştırdıkları iddiasiyle verilen hak- kındaki dâvaya, birinci ağır ceza mahke - mesinde devam olundu. Bugünkü celsede maznunlar müdafaalarını yaptılar. Muha- keme karar için beş hazirana talik olundu. Ecnebi bar artistleri bugün İstanbul'dan çıkarılıyorlar İstanbul, 30 (Telefonla) — İstanbul bar- larında çalışmakta olan 160 bar artisti İs- tanbul emniyet müdürlüğünün son kararı mucibince bu akşam son defa çalıştıktan sonra yarın Karabük köşebent ve lâma yapmağa başladı İstanbul, 80 (Telefonla) — Buradaki a- lâkalı K lara gelen tan öğre- nildiğine göre Karabük demir ve çelik fah- rikaları köşebent ve lâma demirleri imalâ- tına başlamıştır. F'abrika çubuk demir ima- lâtı için de tertibatını lkma.l e'.mlgtir Bu- HAVA Halk sanatı gecesı Dün gece HcılkeVınde tertip edilen sanat gecesi çok güzel oldu Ankara Halkevinde dün gece bir “ Halk sanatı gicesi ,, tertip olunmuştur, Gece muhtelif halk sanatı tezahürleriyle saat 20 den 23 e kadar devam etmiş ve halkın cidden samimi sevgi ve alâkasiyle karşılanmıştır. İzmir Fuarı için alınan kararlar İzmir; 30. a.a. — Şehir meclisi dün nisan devresi içtimamı bitirmiştir. Meclis şimdiye kadar hususi bir ko - mite tarafından idare edilmekte olan İzmir Enternasyonal Fuarı'nın bele - diyeye —mal edilmesi ve Kültürpark İzmit Enternasyonal Fuarı ve Turizm bütçesi namiı altında bir mülhak bütçe ile idare edilmesini karar altına almış- tır. Bu karar İktisat Vekâleti'ne bildiri- lecek ve Vekiller Heyeti'nin kararı is- tihsâl edilecektir. Meclis bundan son. ra belediye bütçesini ve mülhak bütçe- leri kabül etmiş ve çarşı içindeki ke - reste mağaza ve depolarının İtfaiye civarında yeni tesis edilen keresteci - ler çarşısına naklini karar altına al- mıştır. Bu karar azami bir sene zar- fında lahakkuk olunacak ve bu müd - deti geçiren keres:zeciler hakkında ta- kibat yapılacaktır. Mersin'de okuma çağında bulunan çocuklar Mersin; 30. a.a. — Pazar günü Mer- sin merkezinde yapılan sayım netice- sinde 3.018 zi kız ve 3.245 i erkek ol - mak üzere okuma çağında 6.263 çocuk bulunduğu tesbit edilmiştir. Bükreş - İstanbul hava seferleri BÖ ( ) — Kış iy le tatil edilen Bukreı İıuubu! hava ge - ferleri 8 mayis cuma gününden itibaren tekrar başlıyacaktır. Bükreşten çuma, pa- zartesi ve çarşamba günleri tayyare gele- cek, buradan da cumartesi; salı, perşembe günleri sefer yapılacaktır. Maraş'ta dolu Maraş, 30 a.a. — Dün saat 15,30 da başlıyan hafif yağmurüu müteakip ce viz cesametinde ve şimdiye kadar Mar- aş'ta tesadüf edilmemiş bir irilikte do- lu yağmış ise de çok devam etmemiş- tir. * Banknof emisyonu - vaziyeli Halk sanatı gecesi tertibinden haberdar olan yüzlerce ankaralı, daha erkenden ga." lonu doldurmuş bulunuyordu. Gece, kıy - metli folklor tetkik ve tercümeleriyle ta- nıdığımız Pertev Naili Boratav'ın, halk edebiyatı hakkımda yaptığı kısa bir konuş- ma ile açıldı. Bundan sonra sahneye, iki halk sanatkârı, Şarkışlalı âşık Ali İzzet ve Süleyman Çetin geldiler. Süleyman Çetin saziyle çalıyor, âşık söylüyordu.. Birlikte, Pir Sultan Aptal'dan, Karacaoğlandan, Kur bani'den Sabri'den çok güzel parçalar seç« mişlerdi. Ayrılırken de âşık Ali İzzet'in bizzat düzdüğü Turnalar'ı çaldı ve ukudu- lar. Dinleyiciler her dirlerini ııddeui ve devamlı alkışlarla ifâ- de ediyorlardı. Bundan sonra şair Behçet Kemal Çağ « lar, yeni araştırmalarla bulunmuş ve he « nüz hiç bir yerde neşrolunmamış halk şi « irlerinden parçalar okudu, Asırlardan beri halkım müâşeri ruhunda, bütün güzelliğiy. le ve hattâ şive nüanslariyle yaşamış olası bu şiirler doğrudan doğruya dinleyicilerim öz sanat zevkine hitap ediyor ve lâyık ol dukları h ir alâka ile karşılı dı. t Behçet Kemal Çağlar büyük halk şeiri Yunus Emre'den, Pir Sultan Aptal'dan, Usuli'den ve Celâli'den güzel parçalar o « kudu. Celâlt mahlaslı şair, bundan yetmiş seksen sene ev:l Bayburd'un bir köyünde ömrünü çobanlıkla geçirmiş bir halk şai - ridir. Henüz bâkir bir tetkik mevzuu öolam bu sanatkârın gönlünden kopan ve gönül « lere işleyen şiirleri çok alkışlandı. Çiirlerin okunmasından sonra halk hi a kâye ve karşılamalarından iki örnek verile di, Anadolu'nun birçok yerlerinde bilinen ve söylenen “Avcıyla geyik” ve “Bülbül olsam” efsaneleri Ali İzzet ve Süleyman Çetin taraflarından sazla çalmarak ve söye lsnerek dinletildi. Bundan sonra sanatkâr Sadi Yaver Atas man, halk musikisi hakkında etraflı bir kos nuşma yaptı. Halk muüsikisşinin menşeini ve inkişaf seyrini tetkik eden ve ciddi bir etüid kıymetini haiz bulunan bu konuşma- dan sonra Sadi Yaver, Anadolu'nun muh « telif köşelerinden bu gece için dâvet olun muş saantkârları teker teker halka takdim etti ve hem bunlar, hem de saz da birkaç sözle dm.lj:yınılen & %pmîwk» Kırşehirli Bayan N, Akçay'ın okuduğu Develi Benleri türkülerinden sonra rizeli Hasan Sözeri, Karadeniz havalisine has o4 rijinal sâziyle iki hava çaldı. Bundan soön« ra da, radyo dinleyicilerinin uzaktan çok iyi tanıdıklatr inebolulu Sarr Recep, ve müucurlu Ali Erbaş birlikte, Yahya oğlu ve Gencosman türkülerini çaldı ve söyledi - Ier Anadohmm Iıemen birçok taraflarınca ve dan beri Anadol kahramanlığının canlı ve şahıslarmış des« tanı olarak hıfızalı:du v: gönüllerde yaşas yan Ğ i dinleyiciler mü« Ankara, 30 a.a. — Turklye C Merkez Bankasından 80-4-1940 akşamı itibariyle banknot & - yet Yurtta hava kapalı ve yağmurlu geçti Dün şehrimizde hava umumiyetle kapalı ve aralıklı yağmurlu geçmiş, rüzgâr şimali şarkiden saniyede en çok beş metre kadar hızla esmiştir. Günün en yüksek sıcaklığı on beş derece olarak kaydedilmiştir. Yurtta bütün bölgelerimizde hava kaıııı- h ve yer yer yağışlı geı;mlıtlr 24 saat metre vaziyeti gudur : B.'mka.mn açılışında banka kanünu — mu- cibince deruhte edi- len miktar: Banka kanununun 6-8 inci maddelerine tev- fikan hazine tarafın- dan vaki tediyat olup tedavülden geri çekil- miş olduğundan bun- dan tezil olunan; 158.748.568 Lira 18.879.576 Lira 139.868.987 Lira Bu çindeki faydalı yağı ma bıraktıkları su mllzırlın Trakya böl- gesinde 1 ile 12, Marmara havzasında 1 ile 18, Egede 1 ile 80, orta Anadoluda 1 ile &, cenubu şarki Anadoluda 1 ile 12; doğu A- nadoluda 8 ile 25, Karadeniz kıyımrmda 1 ile 7 kllop'nm arasındadır. Uludağda kar ör ı 180 RDz;:Atlu' doğu bölgelerle Akdeniz sa - hillerinde cenubu garhi, diğer bölgeler de ise şimal istikametlerinden saniyede en çok 11 metre kadar hızla esmiştir. Yurtta en yüksek sıcaklıklar Kırşebirde ı İzmir ve Antalyada 19, Adanada 21, unda 23, derece kaydedilmiştir. günlerde Y/AXN KILAR “ O ,, sıfatı da, yine icabında, tez- yif makamındea kullanılabilir. Hâ - mit'ten bir misal daha : — Kimdir bu kadın ki bunda maslup? — İşts o kadındı sizce mıılup. Bazan tezyif ifade eden “ şu ,, işaret sıfatının da tezyif ifade etmi- yen yerlerde kullanılması mümkün- dür. Yine Hâmit'ten bir misal : Nedir şu meşceri ebdân, şu kühsarı hadid? Herhalde * orduyu Osmanideki şair ,, buradaki “ şu ,, sıfatları ile karşısındaki askerleri tezyif etmeyi aklından bile geçirmemişti. Fakat mademki o kitabenin al - tında yatan şair, hayatta iken Şu taş cebinime benzer ki ayni mak- berdir demeyip Bu taş cebinime benzer ki ayni mak- berdir demiştir; değiştiril Ji idi. Bun- da Yusuf Zıya da, Server Bedi de haklıdırlar. Vesikalar! Bütün dünya basını B. Von Rib- bentrop'un beyanatından ve bu be - yanata muharip ve bitaraf memle - ketlerde verilen cevaplardan bahse- diyor. Alman hariciye nazırına göre Nor- veç'i, esasında işgal etmek istiyenler müttefiklerdir. Almanya, ancak, bu işe mani olabilmek için 126 senedir sülh içinde yaşıyan bitaraf bir mem- leketin ötesine, berisine asker çıkar- mak zorunda kalmıştır. Bu büyük hakikatın vesikaları da Norveç'te tu- tulan ingiliz esirlerinin üzerinde bu- lunmuştur. Bir ingiliz nazırı, almanların ve- sika uydurmak hususunda usta ol- duklarını söylüyordu. Bu iddia karşısında Danzig ihti - banka £unu mucibince altın mukabili yapılan e- misyon: 17.000.000 Lira ile reeakont mukabili 163.000.000 Lira yapılan emisyon: ' 319.868.987 Lira ilâve olununca 30-4-1940 tarihindeki teda- vülün umum yekünü Üç yüz on dokuz yon sekiz yüz nitmığ #ekiz bin dokuz seksen yedi liraya baliğ olmaktadır. Büu yekünun 280.810.255 lirası yeni harfli banknotlardan mütebakt 39.058.782 lirası da eski harfli banknotlardan müteşekkil - dir. lâfının civcivli günlerini hatırla - dık : İngiliz başvekili B. Çemberleyn 10 temmuz 1939 tarihinde Avam ka- marasında söylediği bir nutükta de- mişti ki : *€.... Polonya tarafından 23 mart- ta müayyen bir takım müdafaa ted- birleri alınmış ve Berlin'e cevap 26 martta gönderilmişti. Meclisin bu tarihleri eyice zaptetimesini rica e- derim. Almanya'da ise bizim verdi- ğimiz garantinin Polonya'yı bu tür- lJü hareketlere kalkışmak hususun - da teşvik ettiği açıktan açığa söyle- niyordu. Fakat dikkat ediniz; bizim bu garantimiz 31 marta kadar veril- miş değildi. 26 martta ise böyle bir niyette bulunduğumuzu Polonya'ya açmış bile değildik..,., 26 martta 31 martta verilen garan- tiyi sebep gösteren zekâ, şimdi ne - den Norveç işgalini önceden mütte- fikler tarafından hazırlanmış gibi göstermesin ? Zekânın başlıca vasıflarından bi- risi de “ vukuata tekaddüm etmek ,, değil midir ? N y aft - |tibini istemek de hakkımızdır. teaddit defalar alkışladılar. Aksaraylı Ah- met, Beypazarlı çoban Dursun, Çerkeşli Hüseyin Kapucu da kendi sazlariyle ken« di yerlerinin türkülerini ve oyun havaları- nı dinlettiler. Bunlardan sonra Sadi Yaver Ataman kendi saziyle iki ayrı karakterde oyuün havası çalarak gecenin programımı tamamladı. K Aşağı yukarı yalnız programını naklet. tiğimiz “halk sanatı gecesi” halkın çok sie cak alâkası ile karşılanmıştır. O kadâr ki ardı kesilmiyen alkışlar birçok sanatkârla. rı yeniden sahneye çıkmak mecburiyetin « de bırakmıştır. Bu gösteriyor ki, halkın i- çinde yaşıyan destanlar, gene onun musi « kisiyle dile geldiği zaman gönülleri bu 'l- irin ve bu musikinin hakikt sahipleri tara» fından derhal tanmıyor ve seviliyor. Bu geceyi hazırlıyanlara teşekkür etmek vazi- femiz ve halk sanat gecelerinin sık sık ter» İstatistik Umum v ee ee I | Müdürü İzmir'de İzmir; 30. aa. — Başvekâlet istatis- tik işleri umum müdürü B. Celâl Ay- bar dün şehrimize gelmiştir. B. Celâl Aybar İzmir'de istatistik işleri hak . — kında tetkİslerde bulunacaktır. Yunan kıralının isim günü dolayısiyle : İzmir; 30. aa. — Yunan kıralı ma » jeste Jorj'un isim günü münasebetiy- le dün şehrimiz Yunan konsoloshane- sinde bir kabul resmi yapılmıştır. Va- — li, komutan, beledive reisi ve muhtelif erkân bu resmi kabulde hazır bulun - muşlardır. P b he Yurddaş! Bir meraklı hesap etmiş: Türkiye'de sarfolunan kâğıtlı.r- dan yüzde on tasarruf edilse, bir Jyılda 800 bin lira ziyan olmaktan kurtırılırmışl Onun lçin “Kâğıt parçası” dn— yip geçme! Ulusal ekonomi ve Arttırma -Kurumu l A ş 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: