Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
186-12- 1930 eee ULUS Coış POLİTİKA ) Sovyetler ve Milletler cemiyeti Finlandiya'nın şikâyeti üzerine toplanan Milletler Cemiyeti konseyi Ve asamblesi, Sovyetleri cemiyetten Ç etmiye karar vermiştir. Bun- dan başka Milletler Cemiyeti, Sov- Yetlerin Finlandiya'ya karşı giriş- tikleri taarruz hareketini takbih et- Mekte ve cemiyet âzalarını, bu kü- ŞÇük devlete yapacakları yardım hoktasında serbest brrakmaktadır. Sovyetler haklcında verılen bu uç vın iacitinde ve üç bir yenilik yoktur. Bugüne kadar, Sovyetlerden başlra üç büyük dev- let, Japonya, İtalya ve Almanya da da Milletler Cemiyetine tikâyet gelmiştir. Ve her üç devlet mda takbih kararı verilmiş, Çin Meselesinde olduğu gibi, cemiyet arı tecavüze uğrıyan devlete dımda bul uy dâvet edilmiş ler, hattâ H lesind iya hıkkındı “zecri tedbirler -de ftatbik edilmiştir. Fakat ne Japon- Ya'nın, ne Almanya'nın ne de İtal - Ya'nın cemiyetten ihracıma gidilme- Miştir. Bununla beraber, her üç dev- let de Milletler Cemiyetinden istifa K7 DÜNYA HABERLERİ HOLLÂNDA VE BELÇİKA HÜKÜMETLERİNE YAPILAN SULH TEŞEBBÜSÜ ÜZERİNE — Lordlar Kamarasında cereyan eden müzakereler Londra; 15. a.a. — Reuter ajansı bil- diriyor : Lordlar kamarasında, Kont Darn - ley tarafından sorulan bir sual Hol- landa ile Belçika'nın yaptıkları tavas- sut teklifinin tetkikine imkân ver - miştir. Kont Darnley, hükümetin bu tek - liften istifade ederek serbestçe müza- kere edilecek bir sulh teminine âmade olduğunu ifade etmek isteyip isteme- diğini öğrenmek arzusunu göstermiş- tir. Kont Darnley, İngiltere'nin, kendi fikrince, şimdiye kadar Almanya ile ttmişlerdir. Belki de tart kararı ve- Tilmemesinin bir sebebi budur. Sov- Yetlerin istifa etmek istemedikleri anlaşılımca, cemiyetle — alâkalarını kesmek kararı verilmiştir. Sovyetle- rin Milletler Cemiyetinden çıkarıl- Malarımna önayak olan devlet Arjan- tin'dir. Dikkate lâyıktır ki Arjantin, İsviçre ve Portekiz'le beraber, 1934 senesinde Sovyetlerin Milletler Ce- Miyetine girmeleri aleyhine rey ve - Yen üç devletten biridir. Sovyetlerin 1934 senesinde Mil- letler Cemiyetine girmeleri, beynel- Milel münasebetlerin tarihinde bir dönüm noktası olmuştu. Büyük har- m sonundan beri Sovyetler enter- hasyonal işbirliğinden uzakta kal- Mışlardı. Bir taraftan orta Avrupa - da kuvetli bir. Almanya'nın belir- Mesi, diğer taraftan da Uzak Şark- ta Japonya'nm tazyikı, Sovyetleri Milletler Cemiyetine yaklaştırdı. Büyük ve kuvetli Almanya'nın telkin ettiği korku Fransa'yı da Sov- Yollıro yıklı!tmmştı. Bu ;aı-tlar al- —- tlae TORA canasin - de Ml"odol’ Cemiyetine girdiler. Revolüsiyoner bir devletin Milletler iyetine girmesini o zaman gayri tabit görenler bulunmuştu. Fakat şimdi daha vazıh olarak anlaşılryor ki Sovyetler 1934 senesinde Millet - ler Cemiyetine girerken, harici poli- tikalarmın ana hattından ayrılma - Mışlar, belki de tâbiye değiştirmiş - lerdi. O günkü şartlar altında de- Mmokrat devletlerle yapmak lüzumu- nu hissettikleri işbirliği siyasetinden Almanya ile imzaladıkları 23 ağus- tos paktı ile ayrılmış bulunuyorlar. Filhakika Milletler Cemiyetine âza oOldukları eylül 1934 Sovyet harici Politikasının tarihinde bir dönüm noktası olduğu gibi, 23 ağustos pak- tmın imzası da yeni bir dönüm nok- tasıdır. Sovyetler, 23 ağustos paktı ile harici politikalarına yeni istikamet verdikten sonra Milletler Cemiyeti- nin âzası olarak kalamazlardı. Po - lonya'nın işgali izah edildi. Sovyet- lerin üç Baltık memleketiyle imza - ladıkları karşılıklı yardım paktları da izah edildi. Almanya'yı müteca « viz addetmiyecekleri hakkmdaki &görüş dünyanın görüşüne uygun ol - Mmamakla beraber, bu da politika icabı söylenmiş bir söz telâkki edil - di. Fakat Finlandiya'ya karşı giriş - tikleri hareketin tevilini Milletler Cemiyeti bir türlü kabul edemedi. Ve kırk devlet bunu takbihte itti - fak etti. Kırk devletin murahhasla - rma “İngiltere'nin ve Fransa'nm Milletler Cemiyetindeki adamları,, denemez. Çünkü kırk devlet dünya demektir. Milletler Cemiyeti Sovyetler hık- kındaki bu kararını memnuniyetle Vermiş olamaz. Çünkü esasen zayıf Olan cemiyet bu karar ile biraz da - ha ııyıflıım; oluyor. Sovyetler Ce - Miyetin âzası olduktan sonra 23 ağustosa kadar sulhun ve kollektif arışm en hararetli taraftarı olmuş- ardı. Litvinof beş sene içinde Ce- hevre'nin en ehemiyetli siması oldu, Diğer büyük devletlerin cemiyete karşı bağları çözüldükçe, küçük devletler Sovyetlerin Cemiyetçi sulh Politikalarına büyük ümit bağlamış- lardı, Bu derece yakm bir alâkanın böyle ansızım kesilmesi bu ümidi besliyenler için acı bir hayal suku - tudur. A. Ş. ESMER Karadeniz kıyıları dünyanın en nefis fındığını yetiştirirler. İn- #an vücudunun en kuvetli kömü- rü fındıktır. uzl k fırsatlarının çoğunu kaybet- tiği mütaleasındadır : “ Hiıristiyan akaidinin emirlerine ittiba ederek kem liğe iyilikle mukabele etmenin zamanı şimdi, hali hazırdaki vaziyette gelmiş- tir. , dedikten sonra Kont Darnley, B. Hitler'in noktai nazarını izah et- miş ve sözüne göyle devam etmiştir : “ — Müşkülâttan çıkmanın bir ça- resi vardır o da, Hollanda'ya ve Bel- çika'ya yahut bitaraf diğer bir dev - lete, kendi nezaretleri altında, serbest müzakerelere girmeğe âmade olduğu- muzu, söylemek ve hiçbir taahhüde girmeden, her iki tarafın faal bir an- laşma arzusu gösterdiği takdirde bu- nun inkişafı ve kuvet kazanması ümi- di mevcut olduğuna iman beslediği - mizi anlatmaktır. ,, Kont Darnley, bu cereyana kapıl - mak tehlikesine maruz bulunan küçük bitaraf milletlere karşı İngiltere'nin bu suretle vazifesini yapmış, olacağı kanaatindedir. Ve fikrince, İngiltere bu milletlerin, yaklaştığını dehşetle gördükleri felâketten onları kurtar - mağa muvaffak olabilecektir. B. Balfamır'ım cevabı ğiştirir deî îgîîı;mn. ngiltere'nin mü- zakereye girmeğe âmade olduğunu hü- kümetin açıkça gösterdiğini fakat Al- manya'da halen cebir ve tethiş siste- mi hüküm sürdüğünü söylemiş ve bu devam ettiği müddetçe sulh tesisine çalışmanın hayalden ibaret kalacağı- nı ilâve ettikten sonra demiştir ki : “ — Kont Darnley'in sulhperver ol- duğunu ve bununla iftihar duyduğu- nu tahmin ediyorum, fakat sulhperver olmak başkalarının da sulhperver ol- ması şartiyle mükemmel bir şeydir. Eğer İngiltere silâhlarını terkederse, akibetin ne olacağını bilmiyen kim vardır ? Hayatımızı korumak için har- be girmiş bulunuyoruz. Bugün sulh - perverlik âmme için bir tehlikedir. Eğer Almanya deruni hislerini değiş- tirdi ise bunu ispat etmek Almanya'ya düşer, ,, Lord Chichester, bitaraf memleket- lerin Almanya'yı ingilizlerin bildiğin- den daha iyi tanıdıklarını ve bitaraf memleketlerde birçok almatnların harp istemedikleri söylendiğini izah etmiş- tir. Lort Bishop, şu suali sormuştur : — Hükümet, sulh müzakeresine gi- rişmek için ne nevi garantiler istiyor? Bazı İıatıplerın endişeleri Muhalif işçi partisi âzası Noel Bukston, demiştir ki : “ — Hükümet eğer iyi diplomasi ygpm.ık istiyorsa, İngiltere'nin Al - manya'yı parçalamak maksadı güt - mek şöyle dursun, B. Çemberleyn'in tarif ettiği yeni Avrupa'yı hakikat sahasına çıkarmak arzuıunu beıledi ğini almanlara anl Serbest muhalif partisi âzası Sa - muel, bu mMmüzakerenin İngiltere'de yanlış, hariçte daha yanlış anlaşılması endişesini izhar etmiş ve demiştir ki “ — Bu müzakere, lordlar kamara- sının hissiyatını aksettirmiyor. “ al - kilar ,, Eğer Almanya, Polonya ve Bohemya'daki kıtalarını, işgal etmeğe hakları olmadığı bu memleketlerden geri çeker ve bu arazinin muvakkaten bitaraf kuvetler tarafından işgaline muvafakat ederse hiç şüph müza- “Almanya'ya yardıma hazırız ama ... Bazı hatipler manevi bir üstünlük iddiasında bulundular ki, ben bunu biraz güç kabul edebileceğim. Bizler, işçi partisi âzaları, sulh plânımızı i- 'zah ettik. Bu plânın tatbikı kabil ol - duğu mütaleasındayız. Kaldı ki, bu plân, sulhun, o sulhu muhafaza etmek istemiyen bir hükümetle akdi halinde hiç bir kıymeti olmıyacağını anlat- maktadır. Her hangi bir sulhun bazı iadeleri ihtiva etmesi lâzımgeldiğini söyledik. Kont Darnley'e, Hitler'in faziletleri hakkında yaptığı yersiz şe- hadetlerine iştirak etmiyeceğim. Ya - kın günlerde Almanya'dan bu şehade- tin her halde kanlı bir tekzibi gele- cektir. Fakat biz işçi partisi mensup- ları da az çok tecrübe sahibiyiz. Uzun müddet hizmetler ifa eden şeref sahi- bi, büyük kabiliyetli kimseler tanıdık. Bunlar, kendi vatanlarında yani Al- manya'da Hitler ve ortakları tarafın- dan vahşiyane bir surette feda edildi- ler. Almanya'ya daima yardım etmiye âmadeyiz. Ve ona sadece dünyada âli- cenap bir rol bırakmıya değil, belki alman milletini imha arzusunu hiç bir zaman beslemiyeceğimiz teminatını vermiye de hazırız. Yegâne arzumuz Almanya'nın cihandaki eski muhte - rem mevkiini tekrar almasıdır. İşte iş- çi partisinin vasıl olmak istediği had budur. Lord Halifaks kürsüde “ Lord Halifaks söz alarak, şu beya- natta bulunmuştur: “— Benim mütaleam şudur ki: bu muzakere, şayam teessüf bir manzara “Biz her zaman müzakereye hazır bulunduk,, Biz her zaman müzakereye âmade bulunduk. Harptan evel bunu mütead- dit defalar isbat ettik. Harp başladık- tan sonra bile her söylediğimiz söz ve her yaptığımız harekette hiç bir mü - zakereye karşı kapıyı kapamadık. Bir çok fırsatlarda şu ciheti tebarüz ettir- dik ki, beynelmilel mahiyette esaslı şartların yerine getirilmesi şartiyle, dünyayı yeniden tanzim etmiye çalış- mak hususunda Almanya'ya tam el - birliği ile yardım etmiye âmade bulu- nacak ve Almanya'yı ne çarmıha ger - mek ne de büyük milletin hakkı olan mevkiden kendisini mahrum etmek ar- zusu beslemiyecektik. Uzun ve felâ- ketli bir harptan sonra sulh yapmanın güçlüklerini müdrik olduğumuz be - dihidir. Fakat bu güçlüklerin Alman- ya'ya, harbın ©o kadar fazla felâketi mucip olmadığı ve o kadar pahalıya gelmediği kanaatini verecek bir sulh yapmamız halinde Avrupanın uğrıya- cağı müşküllerden daha fazla olacağı- na kani değilim. Böyle bir sulh yapıl- dığı takdirde Almanya'ya yeniden har ba başlamak cüreti verilmiş olacaktır. Sulh için lüzumlu şartlar Bugün bütün münakaşa sulh müza kerelerinin muvaffakiyetle isali müm- kün olduğu düşüncesine istinat etti - rildi .Geçen hafta tenkit etmiye ça - lıştığım fikir, bu idi. Büyük bir esef - le görüyorum ki, buna muvaffak ola - Şi Fakat bu beklenilen bir şeydi. Hitler'in Rayştag'daki nutkunda, sulh yapmak hususunda şiddetli bir arzu gösterdiği iddia olundu. Hitler- İn sulh istediğine eminim, fakat biz - - H ÇA | b İSTANBUL Cümhuriyet Tereddütle mücadele Nadir Nadi, Cümhuriyet'te bu baş- hi altında, bugünkü harbin en kuvvetli sebebi milletleri kemiren tereddüd kararsızlık olduğunu 929 iktisadi buhra- mından sonda kendi kendilerine itimad- larınt kaybeden garp rasilerinin dünyayı kaptansız bir gemiye çevirndik- letmı söyliyerek diyor ki: hâdiselerin tarihini gözden geçirirsek görünür ki Avrupa muvaze- nesini bozan bütün hâdiselerin menşei kararsızlıktır. Fransa tereddüt içinde yüzdüğü için Ren kıyıları işgal edildi. Milletler cemiyetinin asabi tereddüt- ten tirtir titrediği içindir ki Avustur- ya alman edildi. Nihayet Avrupanın fi- İt lideri sayılan İngiltere de tereddüt- ten bir türlü yakayı sıyıramadığı için Çekoslovakya tarihe karıştı.,, Muharrir —makalesini şöyle bitiri- yor: “.. Hâdiselerin süratle akışı karşı- sında süratli kararlar vermek hem mil- N, hem de insani bir vazifedir,” TAN Refik Saydam'ı dinlerken “ Sadri Ertem, Tan'da, milli iktısat ve tasarruf haftası dolayısiyle başvekilin söylediği nutuktaki rakamların beliğ ve veciz ifadesini kaydettikten sonra diyor ki: “Bugün rakamların arkasından me- sut, yeşil gölgeli tarlalar, bacalarından iktısadi istiklâlimizin marşları işitilen fabrika ufukları seyredilen Türkiyeyi tahayyül ederken onun hangi branş üze- rine kurulmuş olduğunu unutmamak ge- rektir.,, Muharrir, aşrın ortasındaki Türki- yenin manzaralarını tahayyül ederek makalesini bitirmektedir. bi İKDAM Başvekilin nutku Âbidin Daver, bu yazısında, Dr. Say- dam'ın milli iktısat ve tasarruf hafta- sı münasebetiyle söylediği nutku tahlil ede(re'lş hülâ:aıLı.n diyor ki b bilk su, hem programı mahiyetinde olan bu nutuk, ruhlara inşirah — vermektedir. Nutkun ihtiva ettiği vıitlef ırııında. !azlı_lııuhııll N YazcanaraanakLUKAKAKADERKAMAEU KUK KA RASARUNSEİ” klebi © : U Gazeteleri a. a, Matbuat servisi bin nasyonal sosyalizmin — galebesiyle bitmesi takdirinde zubür edecek vazi- yeti tetkik etmektedir: “Şimdi, bir ân için, Almanyanın ge- lip geldiğini farzedelirm. İskandinavya devletleri için, Danimarka, Holanda, Belçika ve İsviçre için, orta Avrupada ve Balkanlarda Macaristan, Yugoslav- ya, Romanya, Bulgaristan hattâ Türki- ye için hayat hakkı kalır mı zanneder- siniz Eğer bu devletler içinde kendileri- nin bür ve müstakil halde payidar o bileceklerini sanan bir tek hüküm adamı varsa onun bu gibi işlere karış- mak hakki yoktur. Çünkti bu derece gaflet hamakat derecesini bile geçer.., Hüseyin Cahit Yalçın, muzaffer Hitlerden küçük milletlerin insaf İwi:- lemesindeki mantıksızlığı izah ediyor ve makalesinin sonunda diyor ki: “İngiltere ile Fransa kati bir mağ- lübiyete uğrayıp Avrupa muvazenesin- deki kıymetlerini kayl ”ltıl'lcri gün, Avrupa, Almanya ile Rusya ardsında paylaşılacak ve belki de İtalyaya bir parça hisse verilecektir. Fakat bu da müuvakkattir. Nasyonal sosyalizm ya- şadıkça Avrupada yegâne hâkim devlet ow emelini ve gayesini terketmiye- ci Son - Telgraf- Millt Şef'in seyahati Ethem İzzet Benice, Son Telgrafta, Eı—zurumm bir tarihçesini npmılnı ve bugün bu şehrin tren yolu sayesin- de dıg:r .dı:lrlennnzd:ı hıç bır farkı kayıt ve Rei: İnö- nü'nün veda nutuklarındaki sözlerini tebarüz ettirerek şöyle demeütedir: “Nitekim kendileri de veda nutuk- larında E sek istikballi bir türk lmanın gürür ve emniyetini şimdiden temiz ve kahraman sinesinde taşırabilir.,, Son Posta Finlandiya'nın kahramanlığı ihtileü ve hükü aslâ di vermiyeceğini temin eden k: lar mü- himdir. İhtikâr, iktısadi harbin ve ma- nevi harbin baş düşmanıdır. Büyük har- bin, “harp zengini,, denilen ifrit tipine, aslâ hayat hakltı verilmiyecektir.,, ııret ve ınmımlyetl tasdik edeşim bu- gün burada söz söyliyen bir kaç kişi - nin milli dâvayı ağır bir zarara uğrat- ması ihtimali olduğunu kabul etme - mekliğime sebep teşkil eyleyemez. (Alkışlar) Balfour'un ve Snel'in nu - tukları, diğerlerinin hariçte bırakma- sı ihtimalinden korktuğum fena tesiri izale hususunda çok faydalı olacaktır. Şu noktayı tasavvurda güçlak çek - iniz ki, alman propag; rada söylenen sözlerden istifade ede - cek ve memleektimizde ittihat bulun - madığını iddia eyliyecektir. Müttehit olmadığımız hissini vermekten daha fena bir şey olamaz. Londra'da bulunan bütün diploma- tik mümessillerin, ingiliz milletini” g ittihadı ve kararlarının azimkârlığı karşısında duydukları takdir ifadesi beni derin suretet mütehassis e!ml; sulh istiyecektir. Onun Avrupada de- vamlı bir sulh istediğine pek emin de- ğilim, Harbın fecayiini benim kadar kuvetle hiç kimse hissedemez ve sulh yapmak için ,en ufak bir hareket ola- cağını bilirim. Ne büyük bir cürüm ve ne şuursuz bir hareket olacağını bili- rim. Fakat Yü Teti Bundan üç ay evel harba girmemi zi icap ettiren sebepleri kabulde hak- l1 mı yoksa haksız mı idiniz? Haklı idi iseniz, bizi harba sevkeden dâvayı zafere ulaştırmak için sarfedilmesi i- cabeden bütün gayretler gösterilme - den durmak doğru olur mu? Galebe çalmıya ne nisb £. Yeni —Sabat — Almanya galip gelirse Hüseyin Cahit Yalçın, bugünkü har- kendilerinden istenen haya- icabı olarak vermemeleri, idare kabi- Romanyadaki infilâkta 61 kişi öldü Bükreş, 15 aa. — Dahiliye neza- retinden tebliğ edilmi;tir fa kolacağımızı hiç kimse tahmin ede- mez. Fakat elimizde kuvet mevcut ol- dukça bücadeleyi durdurmiya hakkı - miız yoktur. Sulh yapmağa teşebblüs etmek için ahval ve itin müsait olduğu kana- tir Ri '.yh F Ş L Habi ki haberler başka yerlerde okunduğu zaman aynı hissin duyulacağına ümi - dim vardır. “Uzlaşmadan kaçınan, | Almanya'dır,, Harba sebep olan son hâdiseleri bilmiyenler ve bu müzakereleri tesa - düfen işitecek olanlar, Arnold'u din - lerken ,bugünkü harba sebebiyet vere- | nin bizim memleketimiz olduğu kana- | atini edinirlerse, onları mazur görme- liyiz. Bu kimseler Almanya ile bir uz- laşma yapmak için kâfi derecede me- sai sarfetmediğimizden dolayı bizi ha- tâlı bulacaklardır. Şimdi her zaman - dan daha iyi biliyorum ki, bizzat Al- marıya her türlü uzlaşmadan kaçın - miştir. Memleketimin Almanya ile kı- yas edilmesine katiyen itiraz ediyo - ;|rum. Tahtiye edilmesi lâzım gelen ve bugün cihanın, içinde çırpındığı faci- anın mesuliyetini taşıması iktiza eden yalnız Almanya'dır. Müzakerat esnasında Hitler'in ha - line acınması lâzımgelen ve yanlış an- laşılan bir adam olduğu söylendi, He- pimiz yanlış anlaşılmış insanlarız. Ve içimizden bir kaç kişinin daha fazla kerat yolu açılmış olacaktır. ,, İşçi partisi âzası Lort Smell şöyle demiştir : “ — Sulhu derhal tesis etmek için yapacağımız tecrübeyi derin bir he- yecanla tasavvur ediyorum. Fakat di- ğer taraftan mantığım bana Kont Darnley'in teklifini kabul etmenin muvafık olmıyacağını söylüyor. Çün- kü bunun ne netice vereceği biline - mez, Ve çünkü diğer milletler bunun mânası üzerinde endişelere düşebilir- merhamete şayan olmaları bizim hali- mize de acınmasını icabettirir. Finlandiya harbı hakkında bir söz sarfedildi. Lord Chichesterin bu cüm- leyi tekrar etmeyi faydalı buluşuna müteessifim. Zira, ben bunun mânası- nı biliyorsam da dünyanın büyük bir kısmı, bu cümleyi ingiliz milleti sırf mücadele etmek zevkiyle çarpışıyor mânasına almaktan kendini menede - miyecektir. Halbuki ne Büyük Bri- tanya ne Finlandiya bu vaziyette de- ler, dn. ğildirler. ıtinimuva*envebuyoldıhırtqeb— büsün muvaffak olacağına sizi inan - dıran nedir, lütfen &öyler misiniz ? Ben kendi hesabıma Kont Darnley'in söylediği sözü haklı göstermeğe yete- cek derecede sarih herhangi bir vazi- yetin vücuduna inanmıyorum. Lort Halifaks bundan sonra, bir sulh konferansının muvaffakıyetle ne- ticelenmesi için kendisince zaruri o- lan iki şartı anlatmış ve demiştir ki : Bu şartları değiştirmiyeceğim. Bun- ların temelleri çok sağlamdır. Bunu müteakip Belçika ve Hollan- da hükümdarları tarafından büyük Btitanya'ya, Fransa'ya ve Almanya'ya hitaben vaki olan sulh teklifini hatır- latarak şu sözleri söylemiştir : Zan - nederim ki, gerek bizim cevabımız ge- rek Fransa'nın cevabı, yeni müzakere- lere kapıyı kapamamıştır. Hitler sulh istiyor mu ? Lort Halifaks, ingiliz cevabının metnini hatırlattıktan ve ingiliz ce - vabı ile ayni metinde olan fransız ce- vabının bazı fıkralarını zikrettikten sonra sözüne şöyle devam etmiştir : “ — Alman hükümeti ne cevap ver- di ? Hitler, cevap bile vermemiş, no- tanın vüsulünü resmen bıldırmemıştı bile. Sonradan öğrendiğime göre, Hol- landa resmi matbuat bürosu 15. 11. ta- rihinde bir tebliğ neşretmiş, Hollanda ve Belçika sefirlerinin alman hariciye nezaretinde B. Fon Ribbentrop tara- fından kabul edildiklerini ve alman başvekili namına kendilerine tebliğte bulunulduğunu bildirmiştir. Fon Rib- bentrop, tavassut teklifinin ingiliz ve fransız hükümetleri tarafından huşu- netle reddedilmesi üzerine alman hü- - 'kümetinin meseleyi hükümsüz telâkki 13 kâ vel çarşamba günü sa - bahleyin saat 1 de Branşon'da “Zar - nesti” sellüloz fabrikasının hususit bir pavyonunda infilâk vuku bulmuş- tur. 14 bin litrelik bir depo patlıya- rak aynı hacimde diğer iki deponun devrilmesine sebep olmuş, 61 kişi öl- müştür. Gazdan zehirlenen 90 kişi hastaneye kaldırılmıştır. İnfilâk se - bebi tahkik edilmektedir. Almanya'da bir şikâyetler bürosu teşkil edildi Alman hududu: 15 ajansı bildiriyor : Mareşal Goring, ahiren bir şikâyet- ler bürosu tesis edildiğini bildirmiş- tir. İyi menbadan alınan malümata gö- re bu merkeze gelen şikâyetler günde dokuz bini bulmaktadır. Bunlar, iaşe vesikalarının tevziindeki — yolsuzluk- lardan, irtişa hadiselerinden, iltimas- lardan şikâyet etmekte ve — ihbarları itiva etmektedir. aa. — Havas Türk köylüsü yurdumuzun eşsiz mahsullerini senin için yetişti- riyor. Onları bol, bol ye ki köy- lünün yüzü gülsün. ettiğini söylemiştir. Binaenaleyh iti- raf ederim ki, meselenin halâ müza - kereye açık olduğu fikrine Darnley kadar ehemiyet veremem. Zannediyorum ki, gerek bu sebep- le gerek daha başka sebeplerle bu müzakere beyhude olmuştur. Ve te- menni ederim ki, yabancı memleket- lerce bunun hiç bir kismı çıkarılma- dan tamamı tetkik edilsin. “Alkış- KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Londra — İngilizler askerf kam- yonlar için kurşun ve hattâ güllenin delemediği tekerlek lâstikleri icadet- mişlerdir. Gülleler tekerleği kırmata fakat tekerlekten ayrılan lâstik par- çalanmıyarak işe yarayacak halde kal- maktadır. X Londra — Beynelmilel işçi ve sosyalist partileri, harbin tevlit ettiği muhtelif meseleleri müzakere etmek üezre dün burada gizli bir toplantı yapmışlardır. X Sofya — Nazırlar meclisi, bul - gar - sovyet ticaret muahedesi müza- kerelerine başlamak üzere gelecek hafta Moskova'ya gidecek olan bulgar heyetini tesbit etmiştir. X- Madrit — Resmi ceride, bir ka- nun neşretmiştir. Bu kanun, sanayiin tensik ve müdafaasına müteallik olup ecnebilerin ispanyol sanayiine iştirâk- leri nisbetinin sermayenin dörtte bi- rini tecavüz edemiyeceği esasını vaz- etm ) tedir. X Roma — B. Musolini, doğu hu- dudunda bir teftiş seyahatinden dö - nen mareşal Rodolfe Graziani'yi ka - bul etmiştir. X Londra — İki Irlanda tethişçisi idama mahküm edilmiştir. XTokio — Vladivostok ile Japon- ya arasında, bir fırtına esnasında ba - tan İntigirka Sovyet vapurunun bat- tığı noktada şimdiye kadar 480 ceset toplanmıştır. X Berne — Federalkosey, ordu ku- mandanlığıyla mutabık kalarak, aske- ri istihkâmların inşasında, 15 yaşın- dan 60 yaşına kadar bütün işsizlerin istihdamına karar vermiştir. Yunan gazeleleri ve vadyomuzun neşriyalı Atina, 15 a.a. — Atina ajansı bildi- riyor: Bütün gazeteler, Ankara radyo postasının yunanca neşriyatını teba- rüz ettirerek haber vermekte ve iki dost ve müttefik memleketi bağlıyan çok sıkı rabıtaları daha ziyade sıkış- tırmağa hizmet edecek olan bu mesut la”. tegebbüsü sevinçle karşılamaktadır.