28 Kasım 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa B ioş 4 ıı aa Z l Kİ ti ee GSN a SA D LĞKAMKRİ, BĞ —— ULUS ————M î 28 - 11 - 1939 [ HAYAT VE SIHAT ] Kaz eti “Ahmak insanlara kaz kafalı de- nildiği için kazı da gerçekten buda- la zannedenler çoktur, ondan dola- yı bazıları kazın etini de hakir gö- rürler. Halbuki kaz — bizim yaba- ni dediğimiz — tabii halinde zarif ve akıllı bir hayvandır. Zarif oldu- ğunu, insanların eline geçtikten sonra bile — modern kızlar gibi — başını dimdik tutarak yürümesi gös- terir. Akıllı olduğuna bir delil de, bir kaz sürüsü bir yerden başka bir yere göçerken, bir erkek kaz önde ve iki dişi kaz yan taraflarda, fakat arkada olarak, yürümeleridir: İki dişiyi bu derece itaate” alıştırabil- mek değme insanlara bile nasip ol- mıyan bir akıllı eseridir... Zaten, ta- bil kazların, bir de, yürürken kah- kaha atan cinsi vardır. Kahkahayla gülmeyi eski zaman ahlâk hocaları biraz budalalık eseri sayarlarsa da neşeden kuvet almak nazariyesi çık- dıktan sonra kahkaha da zekâ â- lâmeti olmuştur. Bizim gördüğümüz kazların akıl- sız gibi görünmeleri çok yağlı olma- larından ileri gelir. Bilirsiniz ki ka- zın etini yemeden önce onu otuz, kırk gün çokça besliyerek yağdan çatlıyacak hale geldikten sonra ke- serler. O kadar çok yağlanmış bir hayvanm da akıllı görünemiyeceği şüphesizdir. Nitekim, gayet zeki in- sanlar da çokça şişmanladıkları za- man, yemek yedikten sonra gözle- rini yumup uyurlarsa görenler on- Jarın halaz gibi olup olmadıkların- dan şüpheye düşerler... Bir rivayete göre kaz etinin rağ- betten düşmesine sebep, Amerika- nın keşfinden sonra meydana çıkan Hindiler olmuştur. Ondan önce bü- yük ziyafetlerde ve yılbaşı gecesi sufralarında, şimdiki hindi kızart- maları yerine kaz kızartması yemek âdet olduğu iddia edilir. Tarihte, attan sonra, kaz cinsinin pek şeref- li bir yeri bul da o iddi. -doğruluğunu gösterir: Eski Roma şehri bir gece düşmanm baskınma uğramak üzere iken Kapitol'daki kazların çıkardıkları velveleyle hal- kın uyanarak düşmanı püskürtmüş olduğunu, tabii, bilirsiniz. Hindi, şüphesiz, eti pek lezzetli. Çabuk ürediği için pek bereketli bir hayvandır. Fakat, doğrusu, kaz da hindiden dolayı rağbetsizliğe düş- meğe lâyık değildir. Eti yenilmeden önce tüyleri bile bir berekettir. Ha- sis adamların elinden bir şey kopa- rılınca kazdan bir tüy yolmıya ben- zetilirse de kaz bir yılda dört defa tüy değiştirdiğinden bu teşbih de . bir haksızlıktır. Zaten kuş tüyü ile doldurulmuş diye satılan yastıkla- yın çoğu kaz tüyü ile doldurulur. Gene kesilip yenilmeden önce verdiği iri iri yumurtaları erbabı a- rasında pek makbuldür. Mevsimin- de bir kazım kırk yumurtaya kadar verdiğini söylerler. Kazın kendisi kuluçkaya yatıp bir ay bekliyerek palaz çıkarmıya tahammül edemez- se de onun yumurtaları üzerine hindiler kuluçkaya yatırılınca kaz yetiştirmek de kolaylaşır, Kaz iyice yağlandırılarak kesil- dikten sonra, yağı ekmeğe sürülüp yenilince tereyağı kadar lezetli o- lur. Hem de eritilerek kavanozlara l lursa iki yıl bozulmadan kalır. Fakat çok yağlandığı vakit, kazın en makbul tarafı karaciğeridir. Kaz ciğeri diye konserve kutuları içinde satılan şey, hekimlikçe kazın bir hastalığı eseri sayılırsa da, boğazla- rını sevenlerce gayet makbul yiye- ceklerden biridir... Bunların en meş- huru Strazburg'dan geldiği için, harp sebebiyle o şehrin ahalisi çı- karıldıktan sonra, bu muharebenin âlem için zararlarından biri de kaz ciğerinin azalması olacaktır. Kaz etine gelince, onun vitamin- lerinden şimdiye kadar bir haber çıkmamışsa da, kaz etinin lop ta- rafları bile yüzde 33 nisbetinde yağ verdiğinden bütün etler arasında en ziyade kalori vererek en ziyade besliyecek olan kaz etidir. Bu ba- kımdan bizim en yağlı koyunların eti bile pek geride kalır. Bundan do- layı hazmı biraz gecikmekle bera- ber albümini ancak yüzde 16 oldu- ğundan hazım edildikten sonra en Halbuki hindi eti ondan daha az besler ve dolayı kaz etinden ziyade dokunur. Kaz etinin bir meziyeti de bizim yediğimiz bütün etler manganez madeni en çok olmasıdır. Bu da çelikle birlikte kanı tazelet- meğe ve d daki içlerin teneffüs etmelerine yarar. ç XOK MR arasında GA, DDD TAKEOE UC imdiye kadar görmediğiniz.. Göremiyeceğiniz ve katiyen tekrar görmek ihtimali olmıyan şâheser. | I -H & — — (— A a ğ 2 a ) Y z az dokunacak olan gene kaz etidir. | Manyetik maynların mahiyeti Le Journal gazetesine Londra'dan yazılıyor : Alman denizaltıları tarafından de - niz ticaret yollarına konulan beynelmi lel hukuk kaideleri hilâfına konulan t aynler Hitler'in son nutuklarından Lirinde telmih ettiği esrarengiz silâh mudır? | Bü sabahki ingiliz gazeteleri bu sü- #'i sormakta ve bazıları üç gün içinde erkiz gemiyi denizin dibine gönder - miş olan maynlerin miknatıslı mayn - J:r olabileceğini ileri sürmektedirler. Ne de olsa, bütün gazeteler hiç bir şeyin mazur — gösteremiyeceği bu caniyane harp metodunu itiham et - nekte ve müttefiklerin bu yeni tehli- Teyi önlemek çaresini bulmakta ge - «kmiyecekleri kanaatini izhar etmek- tedirler. | Daily Express'in deniz muharriri miknatisli maynin Hitler'in gizli silâ- Y1 olduğu mütaleasını ileri sürmekte ve onun demiş olduğu gibi bu maynin müttefikler tarafından kullanılamıya- cağını çünkü açık denizde alman ge- nisi bulunmadığını ve çünkü müttefik İ>rin bu neviden metodlara hiç bir za- Taan başvurmıyacaklarını ileri sür - mektedir. Miknatıslı maynin başlıca vasfı de- rizin dibinde kalarak mayn toplayıcı gemilerden masun kalması ve ancak mknatıs bir cazibe ile suyun yüzüne çıkmalarıdır. O zaman mayn süratle yükselmekte ve gemi yaklaşınca pat- Jımıya amade olarak denizin sathın - Çan üç metre mesafeye gelmektedir. Yıkılan bir köprü yeniden yapılıyor Adana, (Hususi) — Geçen sellerde yıkılmış bulunan Çakıt köprüsünün inşasına başlanmıştır. Köprünün inşa- atı 940 yılı sonunda neticelenecektir. Bu köprünün inşasına 90,000 lira sarf edilmektedir. Yunanistan hayvan alıyor i İzmir, 27 a.a. — Kasaplık hayvan ihracatının serbest bırakılması üzeri-| ne Yunanistan'dan bazı tükcarlar'şeh- SAAT temasa girişmişlerdir. Yılbaşına ka ;- dar Yunanistan'a yüz bin baş hayvan e YA Ai YA d “Senede,, “bitecektir,, “En büyük Japon amiralinin sözleri Tokyo'dan “Taymis” gazetesine bildiriliyor: “Faal hizmetten çekil- miş olmakla beraber japon bahriyesi- nin düşünceleri en sarih mütefekkir- lerinden birisi sayılan amiral Ryozo Nakamura'nın fikrince Hitler'in Rus- ya ile isabetsiz bir şekilde anlaşması alman zaferi imkânını ortadan kaldır- miştir. Amirale göre harpten önce Büyük Britanya'nın mühtemel düşmanları büyük Okyanos'ta Japonya, Akde- nizde İtalya, şimal denizinde Alman- ya idi ve İspanya'nın mihver devlet- lerine üsler vermesi ihtimal dahilin- de idi. İngiltere'nin ellerini bağlıyan bu vaziyet, Almanya'nın Sovyetlerle yaptığı anlaşmanın indirdiği darbe ile değişmiştir: Japonya ile İspanya bitaraflığı tercih etmişler, İtalya ise harekete geçmemek kararını vermiş- tir, Bu suretle İngiltere'nin denizde- k_i derdi, şimal denizinde alman ge - rillası ile karşılaşmaktan ibaret kal- mıştır, Büyük Britanya, şimdi kendi zafe- rine kati olarak itimat besliyebilir. Hitler, vaziyeti kavramakta aciz gös- termiştir. “Bir uçurumun kenarında duran bu adam, ateşini mahmuzla- mıştır; artık irmağın öteki kıyısına varıp varmıyacağını zaman göstere. cektir.,, Amiral Nakamura metodik bir su- rette hava kuvetlerinin de muzaffer olup olamıyacağını tetkik etmekte ve buna menfi cevap vermektedir. nun kanaatince almanların hava üs- tünlüğü gitgide kaybolmaktadır. O- Amiral, Taponya'ya Çin'deki işini, Avrüpa harbinin bir sene içinde bite- ceği esasına göre, halletmesini tavsi- ye eylemektedir. Adana Elektrik Şirketinde Adana, (Hususi) — Adana elektrik râ_şd idıu'heyeti reisliğine tayin e- ' Bay Galip Kemali şehrimize ESİMiŞ,ye Sirketin ilk idare heyeti iç- şirketin belediyeye devrinden sonra | * yapılacak işler hakkında kararlar alın ihraç edileceği tahmin olunuyor. miştir.. — Bugün ULUS Tamamen Türkçe POLO ŞAMPİYÖNU Dün sinema salonunu dolduran bin- lerce temaşager kahkahalar içinde bu büyük komiği alkışladılar. t 12,15 ucuz matinesinde Biri ka_hkıhıdan bayıltacak diğeri heyecandan titretecek 2 büyük film birden Ayrıca yepyeni dünya havadisleri. Bu program için seanslarımız: 14-17 - ve 20,30 da Sinemasında Dehşet saçan ÖLÜM GEÇİDİ Polis ve gankisterler arasında geçen ve her an seyircileri heyecana sevk- eden büöyük macera filmi, UÇAN KALPLER 3- — Tİ: 2193 << “Harp bir,, / 40 kadar müessese usfa çırak ve işçileri için kurslar açtı. Çalıştırdığı işçi sayısı yüzü geçen endüstri müesseselerinin, geçen sene Kamutaydan çıkan bir kanun hükmün- ce usta, çırak ve işçileri için ayrı ay- rı kurslar açmağa mecbur oldukları malümdur, Kanun bu yolda müessese sahiplerine tahmil ettiği mükellefiyet geçen ay başından itibaren tatbikata girmiş bulunuyordu. İktisat Vekâleti sanayi umum mü - dürlüğü, bu kurslarda tatbik edecek- leri ders programlarını daha evel mü- esseselerden istemiş ve müesseseler - den bir çokları da yaptıkları prog - ramları vekâlete göndererek tasdik et- tirmişlerdir. Bu mükellefiyeti yerine getirmiyen, yapmıyan yerler, İktisat Viyana türk talebe cemiyeti reisi B, Muhtar Barlas, arkadaşlarının muvafaka - tiyle cemiyet kasasında mevcut 145 türk lirasını memleket zelzele felâketzedeleri- ne yardım olmak üzere cemiyetimize te - berru etmiştir. Teşekkür ederiz. RADYO - ) K AMAD M T Söek M dkür - RADYO DİFÜZYON POSTALARI | TÜRKİYE ANKARA Radyosu Radyosu 1648 m. 182 Kes./120 Kw. 31.70 m. 9465 Kcs./ 20Kw, T,A.P. ANI K AT R A SALI, 28, 11, 1939 12.30 Program, ve memleket saat ayarı. 12.35 Ayans ve meteoroloji haberleri. 12,50 Türk müziği: Çalanlar: Vecihe, Cevdet Kozan, hemal Niyazi Seyhun, Cevdet Çag- la. Okuyan; Müzeyyen Senar 1 — İüseyni peşrevi "2Z — Şükrü - iüseyni şarkı: (Bay- gin suların) 3 — Lemi - Hüseyni şarkı: (O gü- zel gözlerle bakmasını bil) 4 — Lemi - Hüseyni şarkı: (Za « man olür ki) | $ — Cevdet Çağla; Keman taksi » mi © — Sadettin Kaynak - Hüseyni şarkı: (Ayrılık yudönümü) | 7 — Haik türküsü: (Benim yarim pencereden bakıyor) 8 — Halk türküsü: (İki karpuz bir koltuğa sığar mi?) 9 — Halk türküsü: (Meşeli meşeli)' vekâletinin çizdiği programı takibe 1>.30 itk'“î â’l“)i!'ık (Karışık hafif mü - mecbur tutulmuşlardır. 18.00: Program Haber aldığımıza göre Türkiye'de| 18.05 Memieket saat ayarı, ajans ve me- çalıştırdığı işçi sayısı yüzü geçen en-| g 25 îı:?ıî?lıoiı::;::ı;]:îlpl) düstri müesseseleriyle maden ocakla-| 1855 Konuşma (Ulusal ekonomi ve art- rından kırk kadarı kanunun bu yolda- döRür ,'ill'::î: kurumu) Şiriz ÜMatlilin Hu S biğtyiş Di VAĞM eçi yi müziği; Şeri ittin'in k'ı hükümlerinin meriyete gırdıgı' ta - saz semaileri: Çalanlar: Vecihe, rihte kurslarını açmış ve tedrisata Rüşen Kam, Mesut Cemil, geçmiş bulunmaktadırlar, Bu kurslar- 1925 e:î':nı':':l'ş'; Hei M Gömll da müşterek ve ayrı dersler vardır. U Kuşen Kam, ea KBi Area vi mumiyetle takip edilen gaye, bu gibi 1 — Okuyan: Necmi Riza Ahıskan yerlerde çalışanları işlerinin ehli ola- :“; Ş'İlîm'gğşâîf';&r:; a bilecek bilgi seyiyesine çıkarmak ve nak şarkı: (Ağyare ile dalmış zev- ameli kültürlerini yükseltmektir. O- '('h"'i_’“)ı $ — Ferahnak şarkı; nun için kurslarda bir yandan teknik p —“hâ:îîı:?::)âıünık ı dersler okutulurken, bir taraftan da 1 — Hüseyni şarkı: (Çektim eli « işçiye, ameli bilgi veren dersler ve K "xg;:;':n Ş:h“_"f K, konferanslar verilmektedir. kı: (Vaslınla cann),.ı —“ğye:ı:?: Kaliteli türk işçisi yetistirmek yo - tin Ziya - Hüseyni şarkı: (Yasıa- lunda atılmış olan bu ilk hatveden GA MA ze EMSUYER. AUK pez çok verimli neticeler elde edileceği| 19,50 Konuşma (Aile ziraati - tavukçu « müuhakkaktır. luk), 20.05 Türk müziği: kliıilg program. Ankara Radyosu Küme ses ve saz z l ğine lııieyeu. ldıı;ie eden: Mesut Cemi, « W önser takdimi: Halıl Bedii Yo - elzele felâketine netken, 2118 l;iıiizik 17(R_ırlxo orkestrası - Şef: ug rıyal'lld ra ya rdlm 1 îaî(. Sccrl:ımı"x:ılır)C üncü senfoni, Re Minör2 — M, Moussorgski: Kızılay Cemiyeti Umumi Merkezinden: Gopak rüs dansı. 3 — F. Smietana: Dikili ve havalisi zelzele felâketzede - Ultaya, lerine Cemiyetimiz vasıtasiyle yardım ya - | 22.00 Memleket saat ayarı, ajans haber- pılmak üzere teberruda bulunan aşağıda i- leri; ,Ziraat, Esham - Tahvilât, sim ve unvanları yazılı muhterem zevat l Kambiyo - Nukut borsası (Fiyat) ve nî(üesnııtı gerek umumi merkezimiz ve 22;8 ğ;ğf_î“(;;“- vi E ç gerek felâk deler namına ü ' y üzi ozart: Kuartet fa majör mizi takdim ederiz. DK e hiişiıl,ı“(.(':“?) ee e' AZDAN « a lOî 702 lî(m;:lî uKıleıy Şubesinden 23.25 23.30 Yarınki proxrım? ve kapanış, arklarel " ” M ğ 18 05 Cide » b Jul : » 108 K ulyus Berger şirketile olan tta î: rî'ı:îo— * © TRYTTS F'halıker wlî).-. Ha Saaygir #0 AĞ dnâb_oln Maarif mtmurluğun “Türyüs”Berget şirketiyle hazine &- LA S |- 158 00 Çubuk " " ğ a 58 50 Gerze Kizila büneindein a ay aa ae aa e aan 99 6ö2 Mut » » W 63 09 %] Kaırıhîııar BĞi SAa dolayı çıkan ihtilâfı halle memur e- 10 00 puilu ilk okulundan ; f 26 10) Keciborlu Kükürtleri türk a- dilen hakem heyef[ tarafından İsviç | nonim şirketi tarafından rede karar verilmiş ve hakem heye- 148 90 Keçiborlu Kükürtleri türk a- 'tinde Türkiyeyi temsil eden Sinop “",”im sirketi memur — ve İş- Dyrop c Drofesör Yusuf Kemal Ten- çilerinden z ş e 70 00 Kızıltepe Kızılay şubesinden | girşenk bir müddet evel memleketi » âg î—; ğüv'!lx“'_i"f " " mize dönmüştü. uşehri ” , iğ z 27 50 Erzincan Gazi ilk okulundan | Haber aldığımıza göre hakem he « 2 78 Gönen Sarıköy iye etinin bu hususta İsviçrede ittihaz G Sarıköy nahiyesi ilk | y bu h İ de ittiha okulu talebelerinden etmiş olduğu karar bugün saat 10 da ikesir lisesind. e : y 74 Ball ĞO Taşaladen Emlâk ve Eytam Bankasında iki ta- 1073 06 rafa alenen tebliğ olunacaktır. 8 21175 15 BEvelki listeden aç dlkaş Harcirah tahakkukatı Harcirah tehakkukatında Nafıa ve'câ letince hazırlanmış bulunan haritanın esas olarak alınması Maliye Vekâle “ tince alâkalılara bildirilmiştir. GEREERT T TRAETDTE A SDT DAT LAN AA AF N LN — SAA Saçından veya elbi ince, beyaz kumaşın- dan çıkan bir koku, bazan onu sarsıyor, ve gözleri gittikçe bulutlanıyordu. Seni seviyorum, sevimli, tatlı İnge, diyordu içinden, ve onun böyle coşkun ve neşeli dans etmesi ve kendine hiç bakmaması kar- 'şısmda duyduğu bütün ıstırabı bu sözlerle ifade ediyordu. Storm'un güzel bir şiiri hatırma geldi: “Keşke uyusaydım da sen dans etseydin...” Sever- ken dans etmenin utanç verici bu saçmalığı ona pek dokunuyordu.. “Birinci çift ileri!” diyordu Herr Knaak, zirz yeni bir figür başlıyordu. “Compliment!” “Monuli- net des Dames! Tour de Mains!” ve kimse, ne zarif bir tarzda, “de” nin, sedasız “e” sini yuttuğunu tasvir edemez. “İkinci çift ileri!” Tonio Kröger'le Dame'i iler. ledi. “Compliment!” ve Tonio Kröger eğildi. “Mo- ulinet des Dames” ve Tonio Kröger, başı aşağı ve kaşları çatık, elini dört Dame'in elleri üzerine, In- ge Holm'un eli üzerine, koydu, ve Moulinet'yi dans etti. Etraftan mırıltı ve kahkahalar yükseldi. Bay Knaak ince bir dehşet ifade eden bir Balet pozu aldı: “Eyvah!” diye bağırdı, “durunuz! durunuz!” Kröger, Dameların arasına karıştı. En arriöre, Ba- yan Kröger, geriye, fi donc!. Herkes anladı, yalnız siz müstesna. Hişt! Haydi, çekiliniz! Ve sarı ipek mendilini çıkararak Tonio Kröger'in önünde, onu yerine kovalamak için salladı. Delikanlılar, kızlar, ve perdenin ardındaki ha- nımlar, hepsi güldüler — zira Bay Knaak hâdise- yi haddinden fazla gülünç göstermişti — hepsi bir tiyatroda imiş gibi eğlendiler. Yalnız Bay Hin- zelmann iş adamlarına mabsus kuru suratını çata- rak bekliyordu, çünkü Bay Knaak'ın soytarılıkla- YAZA, Thomas ANN No: 6 ondan usanmıştı. Hi çi kız serinletici içkilerle dolu tepsiyi şı- kırdatarak içeri girerken, ahçı kadın bir bisküvit yükü ile ardımca geliyordu. Fakat Tonio Kröger salondan dışarı sıvıştı, gizlice koridora gitti, kafe. si indirilmiş bir pencerenin önünde durdu. Bir şey örmek mü dığı halde sanki dışarı bakı- yormuş gibi orada dikilmenin gülünç olacağını ak- lma bile getirmedi. Fakat o kendi içine, hasret ve kederle dolu içine bakıyordu. Niçin, niçin orada idi? Niçin kendi oda- sının penceresi önünde oturarak Storm'un İmmen- see'sini okumuyor, ihtiyar ceviz ağacının ağır ağır gıcırdadığı ve üstüne akşam güneşi düşen bahçeye bakmıyordu? İşte orada kendi yerinde olacaktı Varsın başkaları dans etsin ve bunda çevik ve be- cerikli olsun! Yok, yok, onun yeri gene burada, kendini İn- ge'nin yakınında hissettiği- yerde idi, zararı yok ondan uzak ve yalnız olsun, ve gürültüler, şamata- lar ve kahkahalar arasından hayatın bütün harare tinin ihtizazını taşıyan sesini ayırd etmeğe çalış- sın. Ah sarışın İnge, o senin yassı uzun, gülen, ma- vi gözlerin! Senin gibi güzel ve şen olmak, ancak İmmensee okunmadığı ve benzerini yazmak isten- mediği zaman mümkündür. İşte talihsizlik!... Gelmeli idi! Orada olmadığını görüp, başından geçeni sezerek, sessizce onu takip etmeli, merha- meten de olsa, elini omuzuna koyarak demeli idi: “Gel içeri, yanımıza gel, müsterih ol, seviyorum seni.” Geriye kulak verdi, mantıksız bir heyecan içinde gelmesini bekliyordu. Fakat gelmedi. Yer yüzünde böyle bir şey vaki olmadı. Diğerleri gibi o da gülmüş mü idi? Evet, hem de candan. Fakat o buna inanmak istemiyordu, çün- kü onu çok seviyordu. Halbuki sırf onun yanında ol- duğu için dalgınlıkla Moulinet des Dames dans et- mişti. Sonra bundan ne çıkar? Belki kahkahalarını kesecekleri bir gün de gelecektir! Bir mecmua da- ha yakında bir şiirini kabul etmemiş mi idi, gerçi şiirin neşrinden evel kap ş olsa da? Bir gün gelecek, meşhur olacak, her yazdığı ba- sılacakdır, işte o zaman bunun, İnge Holm üzerine tesir edip etmediği görülecektir... Hayır, bunun hiç bir tesiri olmryacaktır, hakikat budur! Evet, durmadan düşen, Magdalena Vermehren üzerine tesiri olacaktır, fakat İnge Holm üzerine asla, asla mavi gözlü, şen İnge üzerine. Şu halde beyhude de- g! mi?.. Bu düşünce üzerine, Tonio Kröger'in yüreği a- cıyarak burkuldu. Acayip ve melankolik kuvetle- rin benliğinizde kaynaşıp oynaştığını duymak, va bunun yanında, gönlünüzün sizi kendilerine doğru çektiği varlıkların buna karşı gösterdiği kayıdsızlı'ı bilmek, ne çok ıstırap verici bir şey! İnik bir kafe- sin önünde tek başına, cemiyetten hariç, ümidsiz, ayakta durmasına ve ıstırabı içinde pencereden dı« şarı bakıyormuş gibi görünmesine rağmen, gene mesuddu. Zira o anda kalbi yaşıyordu; ateş ve e- lemle senin için çarpıyordu, İnge Halm; ve ruhu se- nin sarışın, parlak, şen, çapkm ve bayağı, ufacık şahsiyetini kolları arasında sıkıyordu. Bir değil, birçok defa, musiki sesi, çiçek kokusu ve kadeh çınl hafifçe geldiği mü i bir yerde, eğlencenin uzak gürültüsü içinde sesinin tembrini arıyarak, senin yüzünden ıstırap ce- kerek, yüzü ateşler içinde, ayakta durdu, ve bütüa bunlara rağmen mesuddu. Bir değil, birkaç defa, durmadan düşen Magdalena Vermehren ile konuş- , ve onun kendini anladığını ve onunla gl- düğünü ve ciddi olduğunu düşünerek canı sıkıldı; halbuki sarışımn İnge, yakınında olduğu zaman bile, ona uzak, yabancı, acayip görünüyordu, zira onun dili kendi konuşması değildi, ve bununla beraber gene bahtiyardı. Zira, saadet, diyordu kendi kendi- ne, sevilmek değildir; bu istikrahla karışık bir gu« rurun k ve belki se. vilen varlığın yanında olmak hayalini veren ufak anları yakalamaktır. Bu düşünceyi kalbine yazdı, mânasını büsbütün değiştirdi ve bütün derinliğin- ce hissetti. a iyetidir. Saadet, (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: