17 Eylül 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— DLUS 17-9-1*38 h. Erzurum pullari 'Türk âzim ve iradesinin şaheseri Ankara & Erzurum hattı 20 birinci teşrin 939 da rTesmen işletmiye açılacaktır. P.T.T'. U - mum Müdürlüğü her vakit olduğu gibi bu defa da böyle tarihi bir günü kaçırmıya- rak dört kıymetten ibaret 29 kuruş değerin — de bir seri pul çıkarmaktadır. Pulların ü- zerine kı mak üzere ayrılan resimler bu hatta uda getirilen ve türkün göğsünü iftiharla kabartan, fen adamlarımızın her biri birer fen harikası olan sayısız büyük eserleri arasından seçilmiştir. Resimlerin üst kısımında (Türkiye postaları) ve ay yıldız, alt kısmında da ilk ikisinde (An - kara - Erzurum hattının işletmiye açılışı 20 - x - 1939) diğer ikisinde de (Ankara - Erzurum hattının — açılışı 20 - x - 1939) yazıları vardır. Hattın açılış tarihi olan 20 ilkteşrinde satışa çıkarılması mütesavver- dir, Çok müsait şartlar taşıyan bu tarihi serimizin kolleksiyoncularımızı memnun e- k deceği muhakkaktır. " Pullar İstanbulda Damga matbaasına sipariş edilmiştir. Damga matbaamızın üs- tüne aldığı bu işi her hutusta kâğıt, tabı, dantel ve zamk bakımından mükemmel bir surette meydana getireceğinden emi- niz. Erzurum serisinin kıymet, resim ve renk leri şöyle olacaktır: Koyu kahverengi ilk tren Erzurumda Koyu sarı Ankara - Erzurum hattında bir demiryolu köprüsü Rp ae Bi (- TURKiYEPO ; A İt 12,5 K. Mavi, Atma boğazı 25 K. Krmızı, Curek boğazı c Bolu'da yangın — Bolu, 16 a.a. — Dün gece 22.30 da çar - ida bir tuhafiye mağazasında çıkan yan- gin bir saat devam etmiş ve biri eczane /jOlmak üzere beş mağaza yanmıştır. Zarar miktarı tesbit edilmemiştir. Eczane ile imngın çıkan mağazadan mâdası sigortasız- —— Halı ihracı serbest İ İstanbul, 16 (Telefonla) — Evelce ihracı Menelunan eşya arasına kürk ve şark ha- da ithal edilmişti. Fakat bugün bura- gümrüklere gelen bir emirle halı ihra- a serbest bırakıldığı bildirilmiştir. Şali eee levyork sergisindeki heyetimiz evyork beynelmilel sergisi ikinci teş- sonunda kapanacak, haber ılmdıı_;mı, e, Nevyorkta bulunan türk heyeti de mak ve ortalığı gazlamak için ku edildiğini haber vermiştik. K Hava hücumlarına karşı pasif korunma hazırlığı Bombalar halka teşhir ediliyor Tayyare hücumlarında şehirleri tahrip etmek, yangınlar çıkar- Hanılan bombalar hakkında hal- ka bir fikir vermek için bu bombalardan birer nümunenin teşhir Sovyeller ve Avrupa harbi "Başı 1 inci sayfada) vestia'nın beyanatını tartalım. Bu gazete diyor ki : “Sovyetler Birliği muhtemel ola- rak çarpışmıya girecektir, fakat te- yakkuz ile harekâtın neticesini takip eylemektedir.,, Soövyetlerin silâhlı bir müdahalesi takdirinde, muahede mucibince, Ro- manya müdahale edecek ve o zaman bütün Balkanlar ve ezcümle, şark ü- zerine böyle bir sikleti kabul et- miyecek olan türkler mücadeleye sü- rüklenecektir, Rusların Almanyanın yanı başın- da müdahalesi üzerine, bütün antiko- münist devletler, hattâ Almanyanın müttefikleri bile anlaşmazlığa sürük- lenecektir ve ezcümle İtalyanın inti- zar hattıhareketi çabukça inkişaf e- debilir. . Bazı bitarafların ve ezcümle ingi- liz ablukasına engel olmamak istiyen İsviçrenin hattıhareketi teeyyüt et- mektedir, Birçok tefsirler, müttefik- lerin denizler üzerindeki hâkimiyeti- nin daha şimdiden ne kadar müessir olmıya başladığını göstermektedir. Bazı denizaltı gemileri batırılmıştır ve bitaraflar, ister istemez, Almanya- nın iaşesinde iş birliği yapmamak mecburiyetinde kalacaklardır. Polonya ve Sovyetler Birliği Moskova, 16 a.a, — Moskovadaki Polonya mahfilleri, Pravda'nın baş yazısına, ilk bakışta Ukranya ve gar- bi Bielorusya'daki Polonya eyaletle - rinin “tazyik altında bulunan ruslar,, in kurtarılması bahsinde Sovyet nok- tainazarını gösterir mahiyette bulun- masına rağmen, fazla ehemiyet atfey- lememektedir. Her türlü ihtimaller henüz imkân dairesinde bulunmakla beraber, burada en ziyade yayılmış bu lunan noktainazar, Polonya mukave - meti tamamiyle kırılmadıkça sovyet - lerin Polonya aleyhine herhangi bir harekete geçmiyecekleridir. Aksi tak dirde, Pravda'nın bu sabahki baş ya- zısı, polonyalılar tarafından tahliyesi ihtimalinde rusların alman nüfuzu haricinde tutmak istedikleri mıntaka- ları gösterir gibidir. Fakat bu vazi- yette, bu hareket, Polonyaya karşı bir hareket olmıyacaktır. Bütün bu sebep lere dayanan tahminlere göre, alman- ların fikri, rusları, Polonya bir kere mahvolduktan sonra İngiltere ve Fran sanın ilk imkânda sulha dönecekleri- ne inandırmıya çalışmaktır. Halbuki © zaman Almanya, bizzat Sovyetler Birliğinin hudutlarına gelmiş olacak tır. Bu vaziyette, sovyetleri kati ola- rak kendi taraflarına almak için al- manların ruslara “bizimle mi yoksa bize karşı mı” sualini sormaları ihti ik o tarihlerde şehrimize avdet edecek- HULÂSA N ( Büyük harpten sonra ilk paskalye gecesi, beş genç, Antuvan, kardeşi Jilber, arkadaşı Mariyan ve Solanj Senkler isminde iki genç kızla be- malden hiç de hariç değildir. Ankara pasif korunma komisyonu- nun temin ettiği bombalardan bir kıs- mı evelki gece, bir kısmı da dün sa- bah şehrin muhtelif yerlerine kon- muş ve halka gösterilmeğe başlanmış- tır. İçi boş olan bu bombaların dolu halleri 1000 kilogramlıktır. Ve bun- lar bir türk firmasi tarafından yapıl- mıştır. Bombalardan biri Ulus mey- danında, biri Emniyet meydanında, bir diğeri de Samanpazarında, halkın en çok gelip geçeceği yerlere konul- müştür. Bombaların etrafı kalabalığını da- ima muhafaza etmekte ve halk bu alâ- met tehlike sembollerini ibretle ve dikkatle seyretmektedir. Bombaların bu suretle gösterilmesi, hava tehlike- sine karşı halkımızın almasını tavsi- ye ettiğimiz tedbirlerin bir kat daha ciddiyetle ve bir an evel bitirilmesin- de büyük fayda temin edeceği mu- hakkaktır. Şu günlerde yapılacak olan hava taarruzlarından korunma tecrübesi i- çin gerek aktif ve gerek pasif müda- faa bakımından bütün hazırlıklar ik - mal olunmuştur. Eecrübe günü ve sa- ati henüz kararlaştırılmış olmamakla beraber ankaralılar her an alârm işa- retini verecek olan düdük sesini bek- liyebilirler. İlk tecrübe gündüz yapı- lacak, fakat evelce de haber verdiği - miz gibi, bir de gece denemesi olacak tır, K Divanı muhasebaf kararlarının meriyet ve şümulü Trabzon mebusu B. Sırrı Day'ın, Divanı muhasebatın üç aylık rapor- ları üzerine ittihaz edilmekte olan ka- rarların meriyet ve şümulünün tayini hakkındaki takriri, teşkilâtı esasiye encümenine havale edilmiştir. Encü- men toplanarak bu hususta bir karar vermiştir. Karar şudur: “Büyük Millet Meclisi namına mü- rakabe vazifesiyle mükellef bulunan Divanı muhasebat, kanunların ve tef- sirlerin tatbik şekillerinde takdir ve içtihadlarında serbesttir. Divanı muhasebatın raporu üzerine işbu tetkik şekilleri hakkında Meclis Umumi heyetince verilmiş olan bir ka- rarın hükmü mevzubahs meseleye maksur olmakla beraber bu kararın ihtiva ettiği prensip Divanı muhase- batça benzer ahvalde nazarı dikkate alınır. Divan, ahval ve şartların değiş- olarak tatbikatta bu prensiplerde bir değişiklik yapılma- sını lüzumlu görürse vaziyeti ilk üç aylık rapora derç ile Meclise bildir- mek şartiyle muameleyi yeni içtihada göre yapabilir. Ancak bu yeni içtiha- dın tatbiki mühim bir işe taallük edi- yorsa vaziyeti derhal Meclise arzede- rek müuameleyi alınacak yeni karara göre yapmak lâzımdır.” mesi neticesi Dominik Heriyö, — | & A J- Japonya ile Sovyetler l anlaşmaya vardılar (Başı 1 inci sayfada) laşacaklar ve bunun tadbikine geçe- tik mahfillerinin esaslı düşüncelerin- den bircini teşkil etmekte berdevam - alman - rus paktı- ceklerdir. dır. Bu mahfiller, Bundan başka, görüş i nın y ğı misald da B. Togo ve B. Molotov, şunu da kararlaştırmışlardır : En kısa bir zamanda, iki sovyet- Mongol ve iki Japon-Mançu mümes- silinden mürekep bir komisyon vücu- da getirilecek ve bu komisyon, bu- günkü anlaşmazlık sahasında Mongo- listan halk Cümhuriyeti ile Mançu- ko arasındaki hududu tasrih edecek- tir. Komisyon, teşekkül eder etmez derhal işe başlıyacaktır. Sovyetlerin Tokyo Elçisi Moskova, 16, aa. — Yüksek Sov- yet Meclisi sovyetlerin Tokyo büyük elçiliğine Smetanin'i tayin etmiştir. Roma anlaşmayı nasıl karşıladı? Roma, 16 a.a. — Akşam gazeteleri, Mogol - Mançu hududunda muhasa - mata nihayet veren Sevyet - Japon paktının ehemiyetini tebarüz ettir- mektedir. Giornale d'İtalia, diyor ki: Bu anlaşma, dünyanın büyük bir kısmında sulhu garanti ediyor. Bun- dan başka bu anlaşma, Sövyetler Bir- liği ile Japonya arasında daha sıkı an- laşmalara bir esas teşkil edebilir. Tribuna diyor ki: Pek muhtemel olarak bu anlaşma, bilâhare, bütün anlaşmazlıkları orta- dan kaldırarak ve umumi işbirliği hu- tutunu tesbit ederek umumi bir pakt mahiyetini — alabilecektir. "Tokyo - Moskova münasebetlerinde tam bir değişiklik vukua gelmiş gibidir. Almanya memnun! " Berlin, 16 aa. — “D.N.B.” Alman gazeteleri, Japon - Sovyet anlaşmatı- nın aktinden dolayı duydukları bü- yük memnuniyeti gizlememektedir. Berliner Börsen Zeitung, diyor ki: “Bu anlaşmadan memnun olmamız pek tabiidir. Bilhassa şu bakımdan ki, bu anlaşma ile her iki atraf, diploma- tik anlaşmazlıklarının ve Mogol - Mançu hududundaki kanlı çarpışma- ların, yalnız her anlaşmazlıktan mem- nuniyet duyan tek bir memlekete ya- ni İrigiltere'ye yaradığını kabul et - miş bulunuyor.,; Japon - Sovyet anlaşması. Vaşington'da nasıl tefsir ediliyor? Vaşington, 16 a.a. — Hariciye ne- zareti mahfilleri, Rus - Japon müta- rekesi haberi karşısında hiç bir sür- priz göstermemekte ve esasen bunu beklemekte olduklarını bildirmekte - dir. Aynı mahfillerin tebarüz ettirdiği- ne göre, bu mütareke, Rusyaya Po- lonya meselesine iyice karışmak, Ja- ponyaya da halen Mançukuo'da tuttu- ğu orduyu Çin'e göndermek imkânla- rını verecektir. Vaşington yarı resmi mahfillerinin kanaati, Çin'de muhasamatın devamı keyfiyeti karşısında Amerika Birle - şik devletlerinin bigâne kalamıyaca- ğı merkezindedir. Amerika Birleşik devletleri, dokuz devlet muahedesin- den doğan bütün haklarını tam suret- te mahfuz tutmaktadır. Avrupa için sürprizler mi? Rus politikası, Amerikan diploma - ğ sonra bu poli- tikanen Avrupaya yeni ne gibi sür - prizler saklamakta olduğunu soruştür maktadır. Resmi mahfiller, her zamankinden daha ziyade, tereddüt içinde bulun - maktadır. Zira bu siyasetin yeni veç- hesi hakkında habere 'malik değildir- ler. Sovyet kıtalarının garp hududu boyunca tahşidi ise bu meşkükiyete endişe de ilâve eylemektedir. ın RADYÖA ) t Yd TeÜ,R £ Radyo Difüzyon Postaları TÜRKİYE Radyosu — ANKARA Radyesü DALGA UZUNLUĞU 1648 m., 182 Kes./120 Kw. 19.74 m. 15195 Kcs./ 20 Kw, T. A, ©. 31.70 m. 9465 Kcs./ 20 Kw. T. A. P. ANKARA PAZAR — 17-9-1939 12.30 Program ve memleket saat ayarı. 12.35 Türk müziği (Halk musikisi) 13.00 Memleket saat ayarı, ajans ve me- teoroloji haberleri. 13.15 Müzik (Küçük orkestra) Şef Necip Aşkın: 1— Rich Heuberger - Şarkta isimli sit- ten Çeşmede parçası, 2— Moszkowski - İspanyol dansları 3— Hheo Repperecht - Marş 4— Albis Pachernegg - Vale triste (Ha- zin vals) 5— Franz Lehar - Lüksemburg kontu Bugünkü rus - japon anlaş mümkün kıldığı alman - rus tam iş- birliği tehdidi, Amerikan diplomatik mahfillerinde en derin endişeler do - ğurmakta ve bunun koöngrenin bita - raflık | üzerinde yapacağı mü- zakerelerde mühim bir unsur teşkil eyliyeceği sanılmaktadır. Filhakika, bazı siyasi müşahitlerin fikrine göre, bir nasyonal sosyalist - komünist eh- li salibi karşısında halkın ve efkârı umumiyenin aksülameli, Amerikan infiratçılarının bitaraflık kanununun tâdiline karşı ileri sürecekleri müta- leaları zayıflatacak mahiyette bulun- maktadır. Çifte tedrisat usulü ve yeni programlar Bazı İstanbul gazeteleri üç sene- denberi bir kaç yerde orta mektepler- de tatbik edilmekte olan çifte tedri- sat usulünün kaldırılacağını yazmış- lardı. Bizim yaptığımız tahkikata gö- re, bu haber maarif şürasında orta mekteplerle liselerimiz için kabul e- dilen yeni programların tatbiki hak- kındaki haberlerden çıkmaktadır. Fil- hakika maarif şürası, orta mektep ve liselerde saat on üçe kadar ders oku- tulmasını ve öğleden sonra talebenin müzakere ve ders tatbikatı ile işgal edilmesini kararlaştırmıştı. Maarif vekâleti şüranın bu kararını bu sene- den itibaren tatbik edecektir. Bu arada çifte tedrisat usulünün kaldırılacağı hakkında her hangi bir emir bu suretle ders okutan mektep- lere verilmiş değildir. Bu mektepler- den bina ve dershane vaziytleri mü- sait olanlar programlarını şüranın ka- rarına uydurmağa çalışacaklardır. vi Mesken bedelinden alacaklı olan İstanbul muallimleri İstanbul vilâyeti, 1932 yılında lağ- volunan şehir yatı mekteplerinde ça- lışmış muallimlerin mesken bedelle- rini her ay beşer lira vermek "üzere tediye edeceğini maarif vekâletine bil dirmiştir. Maarif vekâleti bu hususta teşkilâta bir tamim yaparak 1932 yı- lında İstanbul şehir yatı mekteplerin- de çalışmış muallimlerden halen baş- ka yerlerde müstahdem bulunanların maarif müdürlükleri vasıtasiyle ve muhtelif sebeplerle meslekten alâka- ları kesilmiş olanların müracaatları i- çin de gazetelerle ilân yapılmak su- retiyle mesken bedellerini almaları lüzumunu bildirmiştir. hisler biraz da çektiği aşka benziyordu. Evlin'in ölümünden sonra Antuvan'ı oper 6 — Beethoven - Manüet - Sol 7 — Gustav Lindner - Bagatelle 4 8 — Josef Gung'l - Okyanos deniminde hülya - Vals 14.15-14.30 Müzik (Dans müziği) 18.30 Program ve memleket saat ayark, 18.35 Müzik (Pazar çayı Pl.) 19.05 Çocuk saati 19.35 Türk müziği (Fasıl heyeti) 20.10 Müzik (Dans müziği - Pi.) 20.30 Memleket saat ayarı, ajans ve mtedllik oroloji haberleri, 20.45 Türk müziği : ıOkuymlar: Melek Tokgöz, Mustafa Çağ âr. Çalanlar: Refik Fersan, Kemal Seyhun, Cevdet Çağla, Zühtü Bari 1 . 1— Artaki - Nihavent şarkı (Koklasam saçlarını) 2 — Faize Kapancı - Nihavent şankı (Ge/ - güzelim çamlıcaya) 3— Uşşak türkü - Yürü dilber yürü. 4— Uşşak türkü - Amanda Cevriyem a« man 5 — Hızırağa - Hicaz karabatak peşrevi 6— Şevki bey - Hicaz şarkı (Sen bu yor- den gideli ey saçı zer) 7— Hicaz koşma - Ebrulerin zahmi mi- handır. 8—Rifat bey - Hicaz şarkı (Sislendi hava tarfi çemenzarı tem aldı) 9 — Faik bey - Hicaz şarkı (Ateşi susca- mır firkat) 10 — Nedim bey - Hicaz şarkı (Yüceldik. çe yüceldi). 21.30 Müzik (Riyaseti cümhur bandosu) Şef: İhsan Künçer : 1— J.P. Sousa « Marş 2 — Waldfeufel - Tout en rose - Valı “3—R. Wagner - Le vaisseau Fantome « üvertürü 4— . Bizet - 2. suite Arlösienne, No. 1. Prtlude No, 2 İntermezzo. No, $ Menuet. No, 4. Farandole. 22.20 Müzik (Canzband - Pl.) 22.45-23 Son ajans haberleri ve yazmıki pees gram. Atatürk köprüsü- Cümhuriyet — bayramında açılacak İstanbul, 16 (Telefonla) — Atatürk köp- rüsü inşaatr hayli ilerlemiştir. Köprü bir ay sonra tamamiyle ikmal edilmiş olacak - tır. İstanbulun bu yeni köprüsü cümhuak— yet bayramında merasimle açılacaktır, İzmir fuarını ziyaret edenter İzmir, 16 a.a. — Fuarr ziyaret edenlerin ıayıjı dün akşama kadar 499.141 kişiye ver- mıştır, Vilâyetler encümeni kalemi memurları Vilâyet encümen kalemi vilâyet hu- susi idarelerine ait hizmetlerden bir kısmını ifa etmekte olduğundan bu kalemin başkâtip ve kâtipleri de hu- susi muhasebe teşkilâtı arasına alın- mıştır. Bu memurlar doğrudan doğru- ya vilâyet emrinde bulunacaklardır. Milli sanayi birliği 927 senesinde kürulup bu kere ni- zamnamesini cemiyetler kanununa göre tanzim etmiş olan İstanbul milli sanayi birliğinin şimdiye kadar kul- landıkları (Milli) unvanını bundan böyle muhafaza etmesi, cemiyetler ka- nununun 16 ıncı maddesine göre Ve- killer heyetince kabul edilmiştir. teselli eden yegâ şey bu yazıh burada geçirdiği raber sıkıntılı bir suareden kaçıyorlar ve geceyi kırlar içinde kaybolmuş bir otelde- geçiriyorlar. Antuvan, Mariyan'la, Dominik de Solanj'la beraber eğleniyorlar. Nihayet Solanj, Dominik'le değil Jilber'le, Antuvan da Mariyan'la evleniyor. Fakat Antuvan'la Mariyan evli - lik hayatından memnun değildirler. Antuvan karısının kız kardeşi Evlin'le sevişiyor ve Evlin bu aşk yüzün - den intihar ediyor. Fakat Antuvan daima Evlin'i sa - yıklıma_lnadır. Mariyan bir gün evde yalnızken Domi- nik geliyor. İkisi konuşuyorlar ve birbirlerine karşı duydukları sevginin tahtel dan dışarı çıktığ far- kediyorlar.) lar büyük annelerine gitmişti. Marten mutfakta /| çalışıyordu; bütün kapılar kapalı idi. Bu alışmadı- ğı süküt birdenbire Mariyan'ın garibine gitti. Eli- ni yavaşça yüzüne kapadı. a — Saat kaç oldu? Geç değil mi? dedi. — Hayır. Fakat tıpkı sizin gibi bana da öyle - - geliyor ki vakit çok çabuk geçti. Size anlatmıya — başladığım zaman sözün ucunun nereye geleceği- ni bilmiyordum. Fakat size vaziyetin bütün ciddi- yetine rağmen şunu söyliyeyim ki, şimdi bizde, bi- Ze rağmen yeni bir şey doğdu; bunu boğmak bizim limizde değildir. Sakın ald yımız. Şimdiy y : *,;Şkıdır biribirimize lâkayt kalan bizler biribirimiz için yaşıyoruz. Günün birinde bütün dünyaya ehe- miyet bile vermediğimiz olacak. Biraz sonra apartımanda telefon çaldı. Ve bi-. lerine bir tek kelime söylemeden ayrıldılar. - XXXI ve kuvetli bir müessese olan Verher ve A J B ÜYK Yazan: İröne Nemirovski yordu. Lenar ve Karmontel'ler, buraya hayli para yatırmışlar, ve bü müesseesnin iflâsı, zaten genç bir müessese olan ve Lenar'ın dirayetsizliği yüzün- den sarsılan bu firmayı fena vaziyette bırakmıştı. Lenar, felâketin azametini öğrenir öğrenmez. korktu, ve elindeki tahvillerden sıyrılmak istedi. Bu işi satım almak istiyenler, ergeç Antuvan'dan kurtulmak istiyeceklerdi; zaten hepsi çok kuvetl: ve eski bir sanayi ailesine mensuptular. Mühim mevkileri sadece akrabalarına ve yakınlarına da- ğitacaklardı. Antuvan her şeye rağmen yerini muhafaza et- mek istiyordu. Zaten çoktanberi Lenar'ı hesabs kattığı yoktu. Ona ihtiyacı olduğu için tahammü! ediyor, fakat hafifmeşrep hareketlerinden ve gu rurundan korkuyordu. Kendisine aksiyonları sa tın almayı teklif etti. Borç para buldu. Ve nihayet yazıhanenin yegâne sahibi oldu. Fakat iflâsla da burun buruna idi. İşte o zaman bu işin kendisi için ne demek ol. A c — $8 — K O MASA çN D K Çeviren: Mümtaz Faik FENİK utandığı bile oluyordu. Ekseriya mazisinin bazı anlarını düşünüyordu: Eskiden ne kadar ih- malkârdı, serbestliği ne kadar büyük bir hırsla se- verdi; işte bu tam kendisi idi; bu kendisinin bir parçası o lar, kendi teşkil ediyordu. Halbuki şimdi? Şimdi, o şahsiyet, yavaş yavaş, farl lmadan değişmiş, aynı vaziyeti, ve aynı hatlari taşıyan kendisinden bir başka ruh, bir başka şahsiyet yar O buna hayret edi - yor, ve âdetâ kendi kendisini istihkar etmeğe ka- dar varıyordu. Kâğıt hamuru ithalât ve ihracatı gibi küçük bir işe bu kadar büyük ehemiyet atfet- mekten, bu işe karşı sevgi ve minnet hisleri duy- maktan utanıyordu. Bazan amcası Jerom'a ait hatıralarnını yoklu- yordu. Bu adam fabrikalarının hayatını kendi ha- yatı yerine ikame etngfşti. Gözlerini fabrika baca- larından ayırmaz olmuş, ve nihayet çok çalıştığın- dan dolayı ölmüştü. Halbuki sonra ne olmuştu? kendisinden tecerrüt etmesi, boşluğa, süküna ağır, fakat kısa zamanlardı, İşe ait konuşmalar, rakamlar, dosyalar, bilânçolar ona biraz ciddiyet, biraz metanet verebiliyordu. Bunlar tıpkı bir selin içindeki kaya gibi, elle tutulur, gözle görülür ha- kikatlerdi. Yazıhaneden çıkar çıkmaz kendisini kaybedi- yordu. Akşamları yemeği yer yemez derhal yatı« yor şuyuyor, daha doğrusu uyku ilâçlarının tesiriy- le karanlık bir uyku içinde zorla kendisini yıpra- tıyordu. Evlin'in nihayet bulduğu akşam kafasına pl ölüm ar d Bazı an- lar bu arzu o kadar şiddetleniyor, o kadar kuvet- leniyordu ki bir suyun kenarında dolaşmaktan korkuyor, elinin altında bir silâh bulunmasın diye ava gitmiyordu. Hattâ bazı soğuk ve karanlık kış akşamları Mariyan gelsin de kendisini yazıhane- den alsın diye bahaneler bile icat ediyordu. Onun hissettiği şeylerden kimsenin en ufak en müphem bir şüphesi bile yoktu. O bu arzusunu saklıyordu. Kendi kendini müdafaa ediyordu. Fakat gün geç- tikçe bu arzuya daha fazla râm oluyordu. İnsanlar öyle birdenbire ölmezler. Onları götüren kazalar, hastalıklar başlarıma gelmeden birçok sene evel insanların kalben ölüme razı olmaları, onu tanı- maları ve kabul etmeleri gerektir. Vücutlardan e- vel ruhlarm ölmeleri, onları hâlâ tutan dünya ra- bıtalarından alâkalarını kesmeleri, insanım kendi | sıyr ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: