9.-7- 1938 U LUS DIŞ POLİTİKA Türkiyenin harici politikası Hariciye Vekili muhterem Bay Şükrü Saraçoğlu, dün, müstakil grup reis vekili muhterem Bay Râ - nâ Tarhan tarafından harici politi- kamızın hedefleri hakkında sorulan bir suale meclis kürsüsünden vazıh ve mukni cevap vermiştir. Saraçoğ- lu, Rânâ Tarhan'ın sualine cevap vermekle beraber, hakikatte muha- tabı, bütün meclis âzaları, daha doğrusu bütün türk milleti ve hattâ dünya efkârrumumiyesi idi. Muhte- Yem Hariciye Vekili, harici politika- mızm hedefini, “yurtta sulh, cihan- da sulh,, vecizesiyle ifade etmiştir. 'Türk milletinin tarihinden ve ihti - yaçlarından doğan ve cümhuriyetin kuruluşundanberi her hükümet ta - rafından takip edilen bu sulh politi- kası, türk milletinin kendi hudutları icinde çal k ve yükselmek im- kâninı bahşetmiştir. Muhterem Hs:- riciye Vekilinin de işaret ettiği gi- bi, sulh devrindeki mesaimizin blân- çosu karşısında bugün haklı bir gu- rur duymaktayız. Gayemiz de sulh ve sükün içinde çalışmakta devam etmekten ibarettir. Mt Cihan sulhu milletler cemiyeti we kollektif barış sistemi ile ko.nm- dr *u zamanlarda Türkiye bu siste- min samimi bir uzvu idi. Fakat hfr takım tazyikler altında kollektif barış sistemi ııyıflıını!l_lr.' Ve bu- gün sulhun korunması için başka çareler aranmaktadır. Harici politi- kanın ana hedefi sulhun korunma - sıni teminden ibaret olan Türkiye'- nin de aynı yol üzerinde yürüyen devletlerle iş birliği yapması pek tabitdir. Bu bakımdan, muhterem Saraçoğlunun çok güzel izah ettiği gibi, son aylar içinde harici politi- kamızda bir değişiklik meydana gelmiş değildir. Bilâkis aynı hedefe doğru yürümekte devam etmekte- yiz. Fakat değişen şartların tazyikr âltında başka bir yol üzerinden yü- rümek mecburiyetinde kaldığımıza şüphe yoktur. Acaba eski yoldan yeni yola ne zaman geçtik? Durup düşünü dönü kt Ar- navutluk hâdisesi olduğu akla gelir. Fakat daha derin düşünülürse, ha - kikatte bu hâdiseden çok evel, yeni ÜD D l gıç noktası, belki de Habeşistan'ın istilâsı sıralarıdır. İtalya'ya karşı sanksiyonlara iştirâk ettiğimiz za- man yeni bir yol üzerinde yürüme - başl l a İ har- bi dolayısiyle Akdenizin âsâyişi bo- zulduğu zaman Nyon kararlarına iştirâk ettik. Bugün iş birliği yıpt"ı- ğımız bütün devletlerle bu yollar ü- zerindedir ki buluştuk ve aynı yo- lun arkadaşlığını yaptık. Bundan sonra ÂAvrupa'da tebarüz eden her ihtilâf, İngiltere, Fransa, Sovyetler ve Türkiye Aarasındaki görüş ve menfaat birliğini tebarüz ettirdi. Montrö'de bu devletler türk noktai- nazarını kabul ederken, bizi yaban- et bir devlet saymadılar. Nihayet o- toriter devletler birkaç ay evel, or- ta ve şarki Avrupa'da tecavüze ge- çince Türkiye, İngiltere ve Fransa ile aynı vesikanın altına imzasını koymuştur. Hariciye Vekili bu dev- letlerle münasebetlerimizin her gün mesafe almakta olduğunu ve sıkı bir el birliğinin hükümlerini ihtiva edecek akor'un imıılM üzere Öti T unu söy A Almanya ve İtalya ile iyi geçin - mek istemiyor muyuz? Hemen şunu söyliyelim ki böyle bir şey aklımız - dan geçmemiştir. Bilâkis Türkiye her iki devletle de dostluk münase- betlerini id etmek lindedir. Fakat dost olmak için bir tarafın arzusu kâfi değildir. Almanya ve İ- talya, tedafüi bir gaye ile giriştiği - Miz bu taahhütlere “çemberleme,, adını vermişlerdir. Ve bu hareketle- riyle, emniyet sahamızda, hattâ kim bilir belki de topraklarımızda göz - leri olduğunu itiraf etmişlerdir. Ay- lardanberi alman ve italyan gazete- leri aleyhimizde neşriyat yapmak - tadırlar. Son günlerde italyan mat- buatı küfürbazlığa da başlamıştır. Bunlar zâf ve hattâ aciz alâmetleri- dir. Ve kendilerine vereceğimiz tek ir cevap: — .** kervan yürür den ibarettir. Türkiye ne yaptığı- hi bilir. Kimsenin nasihatına muh- taç değildir. Dün Saraçoğlu'nun da Söylediği gibi, yeni Almanya'nın in- tili olan kitapta İngiltere ile itti- fak alman harici politikasının en *saslr umdesi olarak gösterilmekte ikoıı, vaziyetin kötü idaresi yüzün - dir ki Almanya böyle yalnızlık İçine atılmıştır. Saraçoğlu bunu al- Man devlet adamlarını tenkit et- /— Mek için değil, aynı ittifakı yaptığı- Muzdan dolayı bizi mhıze etme- DÜNYA HABERLERİ Dostların itirafı Bir Alman gazetesi diyor ki: Çin harbi uzadıkça japonların uğradıkları zorluk da artıyor Berlin, 8 a.a. — Alman matbuatı, Çin - Japon harbinin yıldö - nümüne uzun makaleler tahsis etmektedir. Doyçe Algemayne Saytung, harbin uzaması yüzünden japonla- rın mâruz kaldığı müşkülâtı kaydederek şöyle demektedir: “Japonyanın mali vaziyeti gergin - dir. Her memleketten ziyade Japon- ya'nın bağlı bulunduğu harici ticare- ti gerilemiştir. Hafif temeller üzeri- ne kurulmuş olan karışık makinenin durmadan işlemesi lâzımdır. Bunun - la beraber japon hükümetinin vaziye- te hâkim olduğunu ve japon milleti- nin de pasif bir mukavemete değil, daimi müspet fedakârlıklara tamamiy le hazır olduğunu her şey gösteriyor. Fakat harbin uzamasiyle müşkülât da artıyor. Çin'de “ve Mançuri'de bir milyon japon askeri vardır. Bunlar, acaba ne zaman memleketlerine döne- bileceklerdir?,, Nevyork belediye reisinin çinlilere sempatisi Nevyork, 8 a.a. — Çan - Kay - Şek in refikası tarafından Çin harbinin öksüzleri menfaatine toplanan iane - ye bir yardım olmak üzere tertip e- dilen Pekin'in hazineleri sergisini zi- yaret eden Nevyork belediye reisi Laguardia, bir hitabe iradederek de- miştir ki: “— Hukuku beşerin bu suretle te- cavüzlere maruz kalması uzun müd- det devam edemez..,, Laguardia, “başka memleketlerin topraklarını zapteden diktatürleri,, tenkit ettikten sonra Çin general konsolosuna hitap ederek, — şunla- rı söylemiştir: “— Memleketinizin vaziyetini ve vatanınızın müdafaası için sarfettiği- niz kahramanca gayretleri tamamiy - le anlıyoruz.,, Laguardia, Nevyorle halkını, Japon lara karşı yapugi munarebedce Çine Amerika'nın bifaraflığı Vaşington, 8 a.a. — Ayandan 34 ki- şi halihazırdaki bitaraflık kanununun değiştirilmesine şiddetle muhalefet edeceklerini bildiren bir beyanname imzalamışlardır. Bu beyannamede bilhassa şöyle de- nilmektedir: : “Harp halinde bulunan milletlere silâh, cepaneve harp malzemesi satıl- masını ve ihraç edilmesini meneden şimdiki bitaraflık kanununun ilgası - na veya tadiline şiddetle muarızız. İcra kuvetine harbetmekte olan müte- cavizi veya mütecavizleri seçmek hak- kını veren her türlü geniş salâhiyetin aleyhindeyiz. Silâhlı bir ihtilâf çık - tığı takdirde memleketimizin hakiki bir bitaraflık muhafaza etmesinde menfaati olduğuna inanıyoruz. Eli- mizde bulunan bütün namuskârâne ve meşru vasıtaları kullanarak hattıhare- ketimizde ısrar etmeğe azmettik.,, Bü beyannameyi imza edenler ara- sında bilhassa — cümhuriyetçilerden Borah, Johnson, Nye, Vandenberg, Danaher, demokratlardan Clark, Bo- ne, çiftçi ve işçi partisinden Shipstea bulunmaktadır. Şunaking'te yardım etmeğe davet etmiştir. İngiliz top çekerinin Sovyetlerle yapılan müzakereler Moskova, 8 aa. — Seeds, Naggiar ve Strang, dün fransız — sefaretinde, Moskova'nın mukabil teklifleri hak- kında mensup oldukları hükümetler tarafından kendilerine verilen yeni ta- limat hakkında görüşmüşlerdir. Bu- gün Molotof'tan bir mülâkat talep e- decekleri öğrenilmiştir. Almanya'da askere çağırılan gençler Berlin, 8 a.a. — 1918, 1919, 1920 te- vellütlülerle 1914 den 1917 ye kadar tevellüdlülerin bakayesi ve şimdiye kadar muayene görmemiş 1906, 1907, 1910 ve 1913 tevellüdlüler, sokaklara yapıştırılan ilânlarla 7 temmuzdan 9 temmuza kadar askerlik muayene şu- belerine müracaata davet edilmişler- dir. Bulgar mebuslarından bir heyet Moskova'ya gidiyor Sofya, 8 a.a. — Bulgar mebusların- dan mürekkep bir heyet, Parlâmento- nun ikinci reisi Markof'un riyasetin- de Sovyet iktısadi mahfilleriyle te- mas etmek üzere temmuz sonunda M 3ÜN (E .D İSTANBUL YENİ SABAH Dikkate şayan bir münakaşa Hüseyin Cahit Yalçın, bu baş makale- de, Almanya'nın, İngiltere ile olan de- niz anlaşmasını feshettiğini Lgndruya bildirdikten bir ay sonra Londra' nın ye- niden müzakereye amade bulunduğunu bildiren notası üzerine Alman ve tal- yan matbuatında görülen şiddetli neşri- yatı bahis mevzuu ediyor ve bu neşriya- tın, bitaraf devletler efkârı umumiye- since gayet istifadeli bazı hakıkaı;erın ortaya çıkmasına sebep olduğunu söyle- dikten sonra Alman - İngiliz deniz anlaş- masının Almanya bakımından asıl hede- fini izah ederek, “Alman ve — İtalyan matbuatına hiç olmazsa artık _maşkesız bir çehre ile içlerini döktüklerinden do- layı müteşekkir kalalım,, diyor. İtalyan gazetesinden iki sual Her sabah sütunu muharriri Cemalet- tin Saraçoğlu, Resto Del Karlino isimli İtalyan gazetesinin Türklerin her yerde İtalyanlardan darbe yediklerini, sulh za- manında fena dost, harbde tehlikeli bir müttefik olduklarını iddia eden yazısıma karşılık, Türklerin İtalyanlardan ne za- man darbe yediklerini soruyor ve büyük harpde müttefikleri olan 'Avusturyalılar- la Almanlara ihanet edenin, daha dün dost ve müttefik diye ilân ettiği Arna- vutlara namerdane kasdeyliyenlerin Türkler değil İtalyanlar olduğunu hatır- lattıktan sonra “ne diyelim, Allah kim- seyi şaşırmasın,, diyor. Buz dolabı mı, fabrika mı? Biga'da inhisar bayii Medayin Bayor imzalı bir mektubu neşrediyor. Mektup sahibi, dükkânına aldığı buz dolabı için elektrik ücretinden tenzilât yapılmasını istemek üzere belediyeye vaki olan mü- racaatına karşılık bir heyet tarafından keşif yapılarak, buz do!'eblarının motör envama dahil telâkki edildiğini, ona göre üstelik resim almağa teşebbüs edildiğini söylüyor, bir türlü çare bulamadığı bu Moskova'ya gidecektir. ç[e_rdinirı büyük makamlara duyurulması için gazeteye dercini rica ediyor. K,, Gazeteleri İKDAM Bu çıkmazdan nasıl çıkacaklar? A. N. Karacan bu baş makalesinde, gü- nün beynelmilel dâvasının harp çıkacak mrı, çıkmıyacak mı meselesinde olduğunu söylüyor ve “karşılarında kendilerinden kuvetli bir cephe, gerilerinde tazyiki her gün daha çok hissettikleri bir efkârı u- müumiye, iki ateş arasında, Almanya ve İtalya için kurtulacak yol kalmamıştır. Asıl korkulu nokta buradadır,, diyor. AKŞAM Balkanlıların dostu kimdir? Fazıl Ahmet Aykaç, bugünkü baş ma- kalesinde, Balkanların, dünyanın siyaset sahnesinde ve ötedenberi kâh bir kome- di, kâh bir trajedi mevzuu olarak ortaya çıktığını ve bu sahne açık bulundukça bunun daima böyle olacağını söyliyerek, Balkanlıların vaziyetiyle alâkadar büyük devletlerin Balkanlılar arasındaki anlaş- mazlıkları idame ederek fırsat bekledik- lerini izah ettikten sonra “Balkanlıların dostu kimdir?,, Sualini — irad ediyor ve “menfaatlerini bilirler ve şuurlarını gölgelendirmezlerse, — Balkanlıların tâ kendileri..,, diyor. SON POSTA Kanunlar ve memurlar Muhittin Birgen, her gün sütunundaki makalesinde, ötedenberi mükelleflerle maliye arasında uzun ihtilâfları mucip o- lan bir takım maliye formalitelerini halk- çı ve ameli bir kalıba dökecek olan yeni bir maliye kanununun Meclise verilmiş olması münasebetiyle maliye vekâletini ve hükümeti hakikaten tebrike ve teşek- küre lâyık bulduğunu söyledikten sonra, kanunlar ne kadar iyi olursa olsun, asıl kıymetleri tatbikatta meydana çıktığını, halkla devlet arasındaki ihtilâfların, her memüurun kanun icaplarını tamamen ye- rine getirmemesinden ileri geldiğini izah ediyor ve her memur kendi kendisni ken- di vicdanında ahlâk bakımından her gün | yanına bomba düştü Şungking'i bom- Âmerika bahriye — Nazırı vefat elfi Müsteşarı otomatik surette yerine getirildi Nevyork, 8 a.a. — Bahriye Nazırı Claude A. Swanson, dün vefat etmiş - tir. Mumaileyh, birkaç ay süren bir hastalıktan sonra beş haftadan beri nekahat halinde bulunmakta idi. Bahriye Nezaretinden verilen ma- lümata göre perşembe günü beynine kan hücum eden Swanson, doktorla- rın gayretine rağmen cuma sabahı sa- at 8.06 da vefat etmiştir. Roosevelt, bu haberi matbuata biz - zat bildirerek demiştir ki: — Sevgili bahriye nazırımızın ve - fatını büyük bir *teessürle öğrenmiş bulunuyorum. Eski Virginie valisi ve âyanından olan Swanson 1939 senesinden beri bahriye nezareti makamını işgal eyle - mekte idi. Bahriye müsteşarı nazır oldu Vaşington, 8 aa. — Bahriye müste- şarı Charles Dixon, otomatik bir şekil- de bahriye nazırı Swanson'un yerine geçmiştir. — Bir motör ihtirar Balıkesirde, mil- 1? kuvetler cadde- sinde 45 numaralı | dükkânda B. Faik Bahadır adl 1 bir watandaşımız, ben- zin ile müteharrik bir tayyare motö - İrü yapmış ve İkti- 'sat Vekâletinden ihtira beratını al- mıştır. Yandaki re- şimde B. Faik Ba- Hadir'ı görüyorsu- nuz. maz içindedir. Çünkü küçük millet- lerin haklarını inkâr ediyorlar. Ve bu yol üzerinde yürüdükçe, muhte- rem Hariciye Vekilinin söylediği gi- bi, ıstıraplariyle yalnız kalmıya bardıman eden 27 japon tayyaresinin birinden düşen bir bomba “Falcon,, is- mindeki İngiliz topçekerinin 30 metre kadar ilerisine düşerek gemiyi sars- mıştır, “Falcon,, infilâkın şiddetinden neh- rin sığ yerlerine doğru sürüklenmiş- tir. Nehirden yükselen su sütunları geminin güvertesine düşmüştür. Bom- banın gemide husule getirdiği maddi hasar hafifdir. Köseivanof Münih'te —Münih, 8 a.a. — Bulgaristan başve- kili Köseivanof, bu sabah buraya gel- miştir. Öğleden sonra Münih civarını ziyaret edecektir. Bu münasebetle Hitler'in şimdi Berchtesgaden'de bu- lunduğu hatırlatılmaktadır. Kont Ciano'nun İspanya misafirliği Barselon, 8 a.a, — Kont Ciano, 16 ıncı asrın bidayetinde Saint - Sebasti- ane 25 kilometrelik mesafede deniz ke- narında inşa edilmiş olan ve “Zara- uz,, ismiyle tanılan tarihi villada ika- met edecektir. j Bu villada evelce oturmuş olan kıra- liçe ikinci İsabella, İtalya kirallığının ı'l.ânı_nı İspanya'ya bildirmek üzere i- kinci Victor Emmanuel tarafından gönderilen heyeti kabul etmiş idi. —ii Uzak şark'taki deniz kuvetleri Paris, 8 a.a. — Petit Parisien gazete- si, Uzakşarktaki bahri kuvetleri gös- teren bir tablo neşretmektedir. _ Bu tabloya göre, muhtelif devletle- âı.n Uzakşarktaki filoları şu kuyette- x: M işinden 50 liraya kadaşları hakkında otobüs, yolsuzluk olduğu iddiasiyle rar dün Temyiz mahkemesi tefhim edilmiştir. Dünkü son celsede Muhittin Üs- tündağ ve eski muavini Ekrem Seven- can hazır bulunuyorlardı. Celse açıldığı zaman otobüs dava- sı hakkında verilmiş olan karar okun- du. Mahkeme kararında, iddia maka - mının geçen celselerde serdetmiş ol- duğu iddialar madde madde zikredil- dikten sonra bunların varit olmâdığı neticesine varıyordu. Okunması 45 dakikağlan fazla süren bu kararda, Muhittin Üstündağ ve arkadaşlarının otobüs işlerindeki yolsuzluklarda su- nutaksirleri olmadığı beyan ediliyor vetemyiz yolu açık olmak üzere, itti- fakla maznunların beraet ettikleri bildirilyordu. Âsri mezarlık işi Bundan sonra asri mezarlık davası hakkında verilen karar okundu. Bu Tonilâto İngiltere 120.000 Holanda 50.000 Fransa 40.000 Sovyetler 30.000 Amerikanın pasifik filosu 1.000.000 Yekün 1.240.000 Japonya 860.000 N (ULUS — Uzakşarktaki ımşnıhf devl vet : davada da gene müddeiumumi tara- fından maznunlar hakkında ileri sü - - Muhittin Üstündağ'ın dâvasını gören mahkeme heyeti verilen ceza da tecil edildi Ti uhittin Üstündağ ve arkadaşları beraet etti Muhittin Üstündağ yalnız Sürpagop mezarlığı mahküm oldu bu Muhittin Üstündağ beraet hararını dinliyor Eski İstanbul vali ve belediye reisi B. Muhittin Üstündağla ar- Sürp Agop ve asri mezarlık işlerinde aç.ı_lm.ı.ş olan dâva dün bitmiş ve ka- dördüncü ceza dairesinde taraflara mesuliyeti mucip bir cihet görüleme - diği ilâve ediliyordu. Neticede temyiz dördüncü ceza dairesi asri mezarlık i- şi hakkında eskiden vermiş olduğu kararda aısrar etti., Bu davadan da maznunlar, temyiz yolu açık olmak üzere beraet ettiler. 50 lira para cezası Üçüncü dava olarak Sürpagop me- zarlığı hakkındaki iş üzerinde mah- kemenin vermiş olduğu karar da dün tefhim olundu. Bu davada mahkeme, iddia makamının Maznunlar hakkın- da serdettiği itiham sebeplerinden bazılarına iştirâk etmekte, bazılarını ise varit görmemekte idi. İştirâk etti- Bi noktalara göre, Muhittin Üstünda- ğin hareketine uyan türk ceza kanu - nunun 230 uncu maddesi mucibince maznun SO0 lira ağır para cezasına mahküm edildi. Fakat geçmiş bir mahkümiyeti bulunmadığı için bu para cezasının teciline di birkaç defa bir iç muhasebesine tabi tu- tarsa her şeyin kolayca yola gireceğini i- lâve ediyor. a (CUMHURİYET Nevyork dünya sergisinde Türkiye Yunus Nadi, Nevyork — sergisindeki türk pavyonuna tahsis ettiği bu baş ma- kalede, sergiye iştirâkimizi takdirle kar- şılıyor ve onun muvaffak olmasını temin eden bütün milli faaliyetlere teşekkür etmeği vazife bildiğini söylüyor. Küfür harbi Peyami Sefa, hâdiseler arasında sütu- nunda, mihver devletlerinden — birinin “çirkefe batırıp çıkardığı çizmesinin bü- tün pisliklerini Akdenizin üstünden aşı- rıp üzerimize kondurmak için ayağını bqş yere sallayıp durduğundan,, ve bir milyon küfre bir tek hakaret kelimesiyle cevap vererek, topunu birden sahibine iade etmek en kestirme hareket olduğu- nu söyliyerek ilâve ediyor “Türk matbu- atı şimdi bunu yapıyor. Hülâsa edilirse bu cevaplatımız tek kelimeye sığar ve küfürbazın çizmesindeki pisliği yüzüne sıvamağa yeter: Çünkü bu çizme ile bi- zim aramızda koca bir Akdeniz var. Fa- kat bu çi in tabaniyle sahibinin yü- zü arasındaki mesafe birkaç karıştır. Günü gelince biz o mesafeyi de, o sura- tı da, kara yazılı alnı da yakından karsıs lamasını pek iyi biliriz.,, VAKİT aa Vazife hayatında bir nümune Asım Us, bu baş makalesinde, Cümhur- reisimizin oğlu Ömer İnönü'nün, Anka- ra askeri kampında, arkadaşlarından fark- sız bir kam.p_ hayatı yaşadığını anlatarak, saltanat rejimiyle cümhuriyet rejimi a- rasındaki farkı memlekette anlamamış bir tek ferd kalmamış olduğu şüphesiz ol- makla beraber Ömer İnönü'nün silâh o- muzc_ia nöbet bekliyen saf, gene üzerin- de_dıkkaıle durmağa değer bir hâdise ol- duğunu söylüyor ve “zira bu hâdise, ku- vetten başka hiç bir şeye hürmet etmi- yen bugünkü dünya içinde türk milleti- nin varlığını muhafaza edebilmesi için istisnasız olarak bütün türk çocuklarının mer İnönü'nü, kendilerine örnek alma- ları lâzım geldiğine de bir işaret sayabi- lir,, dedikten sonra, Milli Şef'in evelki gün kampı ziyaret ettiği sırada sanki kendi oğlu orada yokmuş gibi hareket e- derek ona bir tek söz bile söylemeden ayrıldığını, Ömer İnönü'nün de, sanki gelen babası değilmiş gibi davranarak yazifesiyle meşgul olduğunu söyliyerek, bunu İsmet İnönü'nün devlet reisi olmak duygusu ve onun, oğluna verdiği terbiye ile izah ediyor. Talebe polisi * Günün âkisleri sütunu muharriri, İs- tanbul'da sayısı artırılacağı haber veri- len okuma odaları münasebetiyle yazdığı bu fıkrada, talebenin, ders saatlerinde bu okuma odalarına alınmaması lâzım gel- diğini, fakat mektepten kaçan talebeyi okuma odasından mahrum edince başka bir yere —gitmekten de alıkoyabilmek icabettiğini söyledikten sonra kontrolü sıklaştırarak bir nevi talebe polisi ihda- sını teklif ediyor, eski mubassırlar ne- vinden bir memur tipi, yahut en uslu ta- lebenin kontrol ve irşat vazifesiyle tav- zifi fikirlerini ileri sürüyor. TAN İngiliz - Sovyet müzakerelerinin iç yüzü nedir? M. Zekeriya Sertel, bu baş makalesin- de, İngiliz - Sovyet müzakerelerinin ge- çirdiği safhaları izah ettikten sonra, İn- giliz - Sovyet münasebatının tarihçesini yapıyor ve hâdisatın zoriyle ve efrârı u-