Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Uzak Sarkik de'bir ”Südet meselesi,, mi ? Japonlar bir * Cenuba doğru yayılma ,, politikası on zamanlarda Siyam'ın merkezi olan Bankok şehrinde, kütüpanelerde bir çe- şid coğrafya hartası teşhir e- dilmeğe başlamış. Bu hartaların hususiyeti ve Avrupalılara garip görünen tarafı, hartada Kamba, yuka- rı Laos, Tonkin, Annam ile bu- günkü ingiliz birmanyası gibi memleketlerin eski Siyam ara- zisi olarak gösterilmiş olma- sıdır. Aceba Siyam, bu topraklar için bir “Südet meselesi,, mi çıkarmak istiyor? Bu hartalara bakarsanız, büyük bir facra keşfedersiniz. Öyle bir facra ki bunun ya- güdüyorlar THince, burasının da, ingiliz im- paratorluğuna ne zamana ka- dar iştirâk edeceği sorulabilir. Cenuba doğru olan gayele- rimizi tahakkuk ettirmek için bir saniye bile vakit geçirmi- yelim.,, Bu plân bir hayal değil, ve bu adımlariyle hakiki olabile- cek bir plândı. in fakir bir memlekettir; yalnız çinin toprak altı servetleri pek zengindir. Bu- rada bir çok masonlar vardır. Fakat işletmek ister. Bu da uzun senelere ihtiyaç göste- rir. Fakat Japonya'da bunları derhal işletebilecek azim ser- nında çin harbi hiç bi sinde kalır: Japonlar sulh yo- liyle Siyamı feth ederlerse, Asya'daki fransız ingiliz müs- temlekelerine ayağını attı bil- meli, B ir Asya hartasına göz gezdirelim, Japonla - rın Çin'de işgal etmiş oldukları yerlere bakalım: Kora yarım - adası, Şanghaya kadar uzanan şimali çin. Buraya Teuçang adaları da dahil, Formoz ada- sı, Kanton ve nihayet Hainan. Japon bahriyesi o ıışrı:ıle yer almış bulunuyor ki çin sa- hillerini boydan boya Bgöz O- nünde bulundurabilir. $ Eski Ming imparatorluğu- nu kuşatan bu stratejik mevki- maye yoktur. Japonya, ilk maddeye sürat- le muhtaç bir memlekettir, İp- tidai maddeleri Japonya hep para ile . Halbuki Siyam, ingıliz birmanyası ve bilhas- sa yeni Irlanda adaları iptidai madde cihetinden çok zengin- dir. İşte, Japonların Siyama a- yak basmak, Asya kıtasında a- razi sahibi olmak i leri- Mülteciler meselesi Noye Zürher Saytung'tan: Fransız sömürgelerinde Almanlara ficaret İngiltere'nin imfiyazları ? Paristen bildiriliyor : Muayyen fransız sömürgele - rinde Almanya'ya bir takım Tıribte iştirâk edenlerin sayısı itibariyle ü h n qe aşan hareketleri görüldü. Bunun en güzel misali, Avrupa'dan Amerika'ya göç eden mil- yonlarca insan kafileleridir. Cihan harbı ve bu harptan sonra meydana g_elen siyasi değişikliğin yığın halinde muhacereti i- cap ettirdi. Mamafi bu son şeklinde, bu hareket artık bir mu- haceret değil, bir iltica hareketidir ki, bugünkü günde dünya- zın bir çok şehirlerindeki sokakl: hep bu müitecilerle dolu- 'ur. _Rusyı'dıkı' komünist ihtilâli, Avrupa'nın ve yakın şark'ın bir çok şehirlerini yüzbinlerce mülteci ile doldurdu. Anado- lu'daki İstiklâl harbından sonra 1,200.000 rum Y is 'a ticaret l ıverilmesi meselesinin pek yakında İn - giltere tarafından ileri sürül - mesi beklenmektedir. İçlerinde hariciye, maliye ve ticaret nezaretlerinin de mü - messilleri bulunan resmi bir fransız ticare tdelegasyonu bir kaç güne kadar Berlin'e gide - cektir. Bu heyetin ilk vazifesi, sü - et bölgesinin i dan sonra n 500000 türk de Türkiye'ye göç etti. Faşizmin İtalya'daki Za- feri üzerine, Musolini'nin siyasi muarızlarından 30.000 kişi memleketini terketti. Almanya'daki nasyonal - sosyalizm ise 1938 son teşrinine kadar 170.000 kişiyi vatansız bıraktı. Bu ra- kamları, Sir John Hope Simpson'un geçenlerde neşredilen ra- porundan alıyoruz). İlk kânun karğaşalıklarından sonra Al- manya'yı terketmiş olan yahudilerin tamamı na tespit etmek kabil değilse de, İsviçre hudutlarında bugüne kadar edinilen tecrübelere da, larak, mültecilerin sayısı nin sebei budur. Bunu da, ce- nup çini süratle feth ederek tahakkük ettireceklerdir. Tokyo'nun ileri görünüşü - nü takdir etmek imkân haricin de; japon kıtaları çini zaptet- miye kal ı anda, japon leri terk etmesi için 1 rin Fransızların ve Amerikan- ların Tokyo'ya birlikte yap- tıkları protestolar - kale alın - Japonların çin arazisi üze. rinde elde ettikleri bu strate- jik noktalar, fransız arazisini Hindiçini'den ayrılmakta » ve Hongkong'deki ingiliz üssü - nün kıymetini azaltmaktadır. ponlar, Haynan adasını işgal etmekle — yalnız Şankay - Şek'in cenuptan yap- tığı silâh ve cepane ithalâtını önlemiş olmıyorlar; aynı Za- manda stratejik bir mevki el- lerinde bulundurmuş oluyor- lar. Yani bir kelime ile: Ja- ponlar cenuba doğru bir iler- Teyiş yaptılar. Çin'in fethi demek, stra - tejik ehemiyeti olan hinter- landının işğali demektir. Ja- pon genişlemesinin hakiki he- defi, cenubi Asya'nın iptidai maddelerini elde etmektir, memurları da Siyamı sulh yo- liyle Japonlaştırmağa başla - dılar. Siyam, — Avrupalıların Azvadaki d lekeleri yük: olduğu Bilhassa İspanya'dan kaçan mültecilerin vaziyeti çok feci- dir. Koca bir ordu düşmandan kaça kaça nihayet Fransa'ya sığınmış ve berberinde sivil ahaliyi de sürüklemiştir. Şüphe- siz ki, bu sivil halk ve Fransa'ya sığınmış olan ordunun büyük bir kısmı tekrar ana vatanlarına dönecektir. Fransa'dan ge- len haberl! göre, halk İ p 60.000 ilâ 70.000 milis, siyasi sebepler yüzünden tekrar İspanya'ya avdeti red- detmekte olup, Fransa da bu vaziyet karşısında sesini çıkar- madan onları iskân etmek vazifesini üzerine almaktadır. he rirleri Yaç yi nn İ Hartaği in e ortaya çıkan — fransız - alman ticaret meselelerinin halli ola- caktır. Bu müzakerelerin iki mem - leket arasındaki umumi tica - ret münasebetlerine de teşmil edileceği umulmaktadır. “Almanya'ya bir takım fran - sız sömürgelerind eticaret im - tiyazları vermek meselesi, esa- sen, burada tetkik ve mütalea olunmaktadır. Meselâ, bu cümleden olarak, şimdiye kadar fransızlar tara - fından enine boyunan tetkik e- dilmiş, fakat sermaye azlığı dolayısiyle başarılamamış o - lan Sahrayıkebir demiryolunun ılıîıınluı yaptırılması düşü - nülmoktödi " h e komşu bâ- diselerin seyri karşısında müşkül vaziyete düşmüşlerdir. Bu ArTakiri d Fakat bu türlü imtiyazların veril şiddet htar o - ine karşı bir haline getirilecek- tir. iyam, Hindistanı ile fran sız Hind - Çinisi ara- sında bağ olan bir tek müsta- kıl memleketti. Burası çok mü- himdir; cenubu Çin'de yerleş- miş olan Japonya ile fransız - ingiliz arazileri- arasında bir tampon devlet vazifesi görü- yor. Siyam, Malaka yarımada- sında, Kota'ya kadar uzatmak- tadır. Kota, dünyanın en bü- yük ve en kuvetli deniz üsle- rinden biri olan Singapur'a beş yüz kilometre kadar bir mesafededir. O Singapur ki, bugün japonlar için bir korku- luktur, Singapur, Uzak Şarkın bütün deniz yollarını kontrol eden kuvetli bir askeri liman- dır. Bundan başka Siyam - Ma h da olan Kra ka- 1934 de ilk defa olarak Ja- larla Bi di gizli bir anlaşma olduğunu biz_ haber iştik. O l ezya nalr Malaka — yarımadası ile Hollandalıların Sumatra ada- sözlerimizin doğruluğunu şim- di hâdiseler gösteriyor. Japon gazeteleri beş sene- denberi durup — dinlenmeden hep haykırdılar: “Tarihi vazi- femiz, cenuba doğru yayılmak- tT e sına Siyam çok zengin bir mem- lekettir. Son senelere kadar Siyamın cesim ormanlarını iş- letme inhisarı İngilizlerin e- lektrik sınayi Belçikalıların, altın madenlerinin kontrolü de Fransızların elinde idi. de, evelâ yardım çareleri aranmış, fakat, muhtaç olanlar sayısı karşısında âciz gösterilmiştir. Mültecilere plânlı bir şekilde yardımda bulunabilmek im- kânlarını, ancak 1938 ilk baharında temin edilebilmiştir. Tec- rübe ile anlaşılı ki, d n i k muvaf- fak olabilmek için, bütün devletlerin el birliğiyle çalışmaları- na lüzum vardır. Halbuki, bundan evel takip edilen politika, tamamiyle, bir Kaos'u ifade ediyordu. Siyasi mülteciler meselesinin pratik bir şekilde halli, on- lara, yerleşip, ekonomik varlıkları için çare ve lar bu- lan kuvetli bir fransız grupu, vardır ki sömürgeler nazırı B. Mandel de bunların arasında - dır, — Daily Herald — Almanlar aleyhinde labilecekleri yerleri temin etmeğe bağlıdır. Siyasi kurbanların sayı azameti karşısında hususi yardımlarla toplanan para, ye- niden kurulacak olan varlıklara, kâfi bir mesnet teşkil etme- mektedir; bunun için, kaçıp terkettikleri ana vatanlarındaki servetlerinin bir kısmını kendilerine iade etmek, bu davanın muvaffakiyetle başarılmasında ilk şarttır. 193 den 1937 ye kadar, Filistin, yahudi göçmenler için en ehemiyetli bir iskân sahası idi, Arapların muhalefetleri ve za- ten çok küçük olan bu lek ki isi imkânlı mah- dut oluşu yüzünden, bu sahı İ ikin- ci plânda kaldı. ç Birleşik Amerika, son vaziyet karşısında, göç edecek olan almanlar için ve bilhassa alman yahudileri için, kabul edebi- leceği göçmen sayısını 27.000 kişiye çıkardı. Diğer memleket- Ter dahi, meselâ, Kanada, A İya, Filipinlı hdi tarda göçmîn kabul etmeğe m.uva!ıht etti. çok > mik- ile eski Avı Tdsan ya'da sayısı epey büyük olan yahudiler de müstesna, sadece şarki Avrupa'da beş milyon yahudi yaşamakta olduğu, (Le- histan'da 3, M: : , Ri , Çekoslovakya ve Litvan- ya'da 2 milyon) ve bu lek i li pro- var kuvetle çalı düşünülecek olursa, göçmen- deri damla damla kabul kle bu lenii inde hiç bir değişiklik olmıyacağı anlaşılır. Paris - Midi'den Filistin meselesi nasıl halledilecek! B ir çok kereler inkişaf et- tirilen japon progmar, 1935 de hususi bir ehemiyeti olan “Siyam cemiyeti,, nin re- isi tarafından bir konferans- ta teşhir edilmiştir. Bu prog- ram şöyle hülâsa edilebilir; *“Çin'e cenuptan girmemiz, şimalden yapacağımız nüfuz- dan daha faydalıdır. Bilhassa ilk madde noktasından. Siyam, bizim cenuba d?ğrı: yayılma Siyam, almanya ile Fransa'nın ikisi kadar genişlikte ve tabii servetleri itibariyle fevkalâde zengin bir leketti Siyasi vaziyet daima değişi- yor. Hollanda'nın, kendi ara- Filistin konferansı yeni bir zisinin altmış misli olan müs- temlekesini ne zamana kadar safhaya girmiş bulunuyor. İn - giliz delegeleri araplara teklif- neticeye varmıyacağı kanaati - ne ermişlerdir . Bir kaç gün içinde — kabine, Filistin meselesini etraflıca tet kik ve yüksek komiserle istişa- zre edecek, onun ileri süreceği teklifleri de göz önünde bulun- durarak bir hal suretine vara - caktır, Gelecek hafta bu esası, hem araplar, hem de yahudiler- le müzakere ve münakaşa olu- nacaktır. Bu müzakerelerde e - sas nokta, teferruat — üzerinde tadilât yapılabileceği, — fakat prensiplerden hiç birisinin de - ğiştirilmeyeceğidir. Böylece bir anlaşmaya va - rilması için son gayret sarfe - dilmiş olacaktır. Mister Mak - yorlar, u 1 imkâ, h çalışan Leh parlisi Leh milli partisi tarafından bütün leh - alman sınırı boyun- ca bir alman aleyhtarlığ cere - yanı uyandırılmıştır. Bu parti, İtalya hariciye na- zırı Kont Ciano'nun Varşova - yı ziyareti esnasında talebeye PÜ İi İT Ç a tertip ettirmiş olan kuvetli mu- halefet partisidir. Bu parti, hudut kasabala - rından bir çoğunda yaptığı top- ölakndeZahiatan?, emi hazırlıklar yapmasını istiyen kararlar vermiştir. Bu karar suretinde nubu şarki Avrupa'sında Le - histan'ın vaziyetine karşı ta - kındığı tehditkâr tazyik kar - şısında bütün lehliler lâzım ge- len mukavemet tedbirlerini al - malıdırlar, M sınıf ve talebe a- Bi fikrinde bulunanların delilleri kuvetlidir. Fakat hükümet, bu- na rağmen az veya çok ümit ve- ren bu hareketi tatbik kararın- dadır, İ Bu müzakerelerde her iki ta- rafın da fikir ve mütalealarına azami mevki verilecekti. Tasında büyük bir kuveti haiz bir sağcı fırka olan bu leh mil- li demokrat fırkası, son seçim- de boykotaj yaptığı için bugün parlamentoda temsil edilme « mektedir. Bununla beraber bu parti, son belediye seçiminde garbi eh vilâyetleri Eğer bu müzakereler bir çık- maza warırsa o zaman bu mu - vaffakiyetsizlik ilân edilecek ve mesele yeni baştan hükü - metin k ktı de yüzde yetmiş- ile seksen arasında — kahir bir ekseriye tkazanmıştır. Bu milli demokrat fırkası - nın başlıca şikâyetleri ara: ukranyalılar ırı!ındı muhtari » SKBAN — Buretle, #iRkAdR Tn askeri tedbirleri Büyük Britanya'nın bu- gün, kara ordusuna verdi - ği ehemiyet, donanmasın- da yapmakta olduğu feda- kârlıktan aşağı kalmamak- tadır. Şimdiki halde, İn- giltere'nin tâlim ve terbi- ye görmüş 600.000 Aaskeri vardır. Önümüzdeki yılın kara ordusu bütçesi 161 milyon ingiliz lirasıdır ki, bu miktar, 1932 deki tahsi- satın dört mislidir; o tarih te, dünyanın dört bucağı- na dağılmış olan bu ördu- nun bakımı muazzam bir yekün tutuyordu; bugün, asıl masraflı tarafını, ma- kine ve teknik vasıtalarla techiz edilmesi teşkil et- mektedir. Geçenlerde ingiliz mü- dafaa bak bu ord ( RADYO Ş TÜRKİYE Radyo Difüzyon Postal: ç) Final, Vivace. 4-G.F. Malinlara: Döct Ü TÜRKİYE Radyosu ANKARA Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1639 m., 183 Kcs./120 Kw, 81.70 m. 9465 Kcs./ 20 Kw. T. A,P. 19.74 m. 15195 Kes./ 20 Kw. Ankara SALI — 14. 3. 939 12.30 W#rogram. 12.35 Türk müziği - PI 13.00 Memleket saat ayarı, a- jans, metearoloji haberleri, 13.15 Müzik (Dans müziği - Pi.) » ıa.'g- 14 Kofuşma (Kadın ti). 18.30 Frogram. 18.35 Müzık (senfonik plâk- lar). 19.00 Konuşma (Türkiye pos- tası). 19.15 Türk müziği (Halk mu- sikisi - Tanburi Osman peh livan). 19.35 Türk müziği ( Karışık program - Derman). ve arkadaşları). 20.00 Ajans, meteoroloji ha- berleri, ziraat borsası (fi- yat). 20.15 Türk müziği çalanlar: Vecihe, Reşad Erer, Cev- det Kozan, Kemal Niyazi Seyhun, Okuyanlar: Sadi Hoşses, Melek Tokgöz. 1 - Osman bey - Saba peşrevi, 2 - Dede - Saba şarkı - Gü - geyle gel — bülbülleri. 3 - Hüsnü efendi - Bestenigâr şarkı - Çok sürmedi. 4 - Tan- vazifelerini şu suretle tel- his etmiştir: Aana vatanı ve deniz aşırı ingiliz ülke- lerini müdafaa etmek müt- tefiklerle mesai teşrikinde bulunmak, Bugünkü ingiliz ordusu nun sulh zamanındaki mik tarı 115.000 kişiden ibaret olduğuna ve deniz aşırı memleketlerde bu orduya düşen vazife, 1914 ten e- velki günlere nispetle kat kat büyüdüğüne göre, bir Avrupa harbi çıktığı tak- dirde, onun faaliyet saha- sını da tahdit etmek key- fiyeti kolay hallolunabile- cek dâvalardan değildir. Bundan dolayıdır ki, Bri- tanya ordusunun göreceği vazife, efkârı umumiyeye lardaki fikir aykrılıkları- nın ortadan kaldırılmasına gayret edilmektedir. Noye Zürher Sayturng Fransız Cümhurreisinin Londra'ya göndereceği hediyeler manaraam Paris'ten bildiriliyor: Mösyö ve Madam Leb - rön, Londra'ya yapacakları ziyaretin programını tet - kik etmekte, kırala, kırali - çeye ve kendilerini karşılı- yacak olan prens ve pren - seslere götürecekleri hedi - yeleri seçmekle meşgul ol - Ondan sonra hükümet, Fi - listin mandasının sahibi sıfati- le siyaset ve kararını orada tat- bik ettirecektir . yet mu - zahareti de vardır. Bugünkü günde Lehistan hu- dudları içinde 5.000,000 ukran - yalı vardır ki bunların da “Uk- lar. Hemen bütün fransız şehirleri ve her tür. lü endüstri, bu hediyelerde kendileri tarafından hazır- buri M - Bir * esmere gönül verdim. 5- Re- şad Erer - Taksim, 6 - S. Kaynak - Şevkefiza şarkı - Durupta bir bakışın. 7 - Sa- it dede - Şevkefza saz sema- isi. 8 - Kâzım Uz - Kâni de- ğil. 9 - Rahmi bey - Bir sih- ri tarab, 10 - Muhlis Saba- hattin - Bahar geldi. 11 - ..... »- Saz semaisi, 21.00 Memleket saat ayarı. 21.00 Konuşma (Hukuk yama kurumu), 21.15 Esham, tahvilât, kambi- yo - nukut borsası (fiyat). 21.25 Neşeli plâklar - R. 21.30 Müzik (Radyo orkestra- sı - şef: Praetorius) 1- Gret ry - Mottl: Balet süiti. a) 'Tamourin. b) Menuetto c) Gigue. 2 - Antonio Vivaldi: Concefto grosso sol minör, Op. 3, Nr, 2. Adagio e spi- ecato - Allegro - Larghet - to - Allegro, 3 - J. Haydn: Senfoni do minör, Nr, 95. a) Allegro moderato. b) ilmi (4 İnvenzioni), a) Allegro grazioso, leggiero b) Alleg- ro grazioso. c) Andante ç) Allegro festos 5 - Marcel Poot: “Ouvertüre joyeuse,, (Şen uvertür) 22.30 Müzik (Operetler) PL 23.00 Müzik (cazband - P1.) 23.45 - 24 Son ajans haberleri ve yarınki program, Avrupa OPERA VE'OPERETLER : 19 Künisberg — 19.30 Buda- peşte — 20 Varşova — 21.,30 Strazburg. OKESTRA KONSERLERİ VE SENFONİK KONSER LER: 12 Bermünster, Ko- lonya — 14.15 Frankfurt — 15 Stokholm — 16 Laypzig — 19 Berlin — 20.15 Ber- münster, Frankfurt — 20.35 Prag, Stokholm — 24 Frank furt, Ştütgart. ODA MUSİKİSİ: 15.25 Ham- burg — 17.5 Varşova — 18. 20 Viyana — 21,15 Paris — 21.20 Viyana — 22.20 Ku- penhag. SOLO KONSERLERİ : 4 Laypzig — 18.15 Bresdav — 21.15 Keza. NEFESLİ SAZLAR (MARŞ v. s.): 10.30 Hamburg — 12 Keza — 19.15 Münih — 20.10 Berlin. HAFİF MÜZİK: 6.30 Frank- furt — 8.30 Münih 12 Frankfurt, Münih 14.10 Bres lav — Alman istasyonları — 17.30 Stokholm — 18 Berlin, Hamburg — 18.20 Münih — 19.15 Breslav 20.10 Ştütgort — 21 Berlin — 23.30 Ham- Burg. HALK MUSİKİSİ : 11.30 Ştütgart — 20.50 Münih — 21 Hamburg - 22.20 Budapeş te (Sinan müziği) DANS MÜZİĞİ : 16 Frank- furt — 19 Laypzig — 20.30 Kolonya — 21.30 Floransa — 22 Sofya — 22.35 Künisg- berg — 22.40 London - Re- eyonal — 23 Floransa, Mila- no — 23.45 Tuluz — 23.55 Droytviç — 24 London - Re- eyonal, Lüksemburg — 0.30 Droytviç. 30.000.000 dinleyici Bu akşam saat 21 1/2 - 22 arasında ve 31.28 metre kısa dalgalar — üzerinde Hollanda'nın “PHİLİPS PCJ” radyo istasyonunun vereceği üçüncü Türk mu- sikisi konserini dinliye- refikası Londra'ya gittik - ten sonra, Elize sarayında- ki eşyaların da hususi apar- tımanlarına nakil işine baş- lanacaktır. Bu suretle saray, gelecek reisicümhur için temizle - nip hazırlanacaktır. —E. P. A.— Slovakya'da büdçe açığı ve İşsizlik I dante, c) Menuetto - Trio — cektir. Ti>s l_lwı——ı-r———..ı—ır:.: a C 5 "e llli SAA C RRA SAA A Za olmaktadır. yi kapayabi için memle - Evelce fransız reisicüm- — ketin bütün elektrik fabti - huru, beraberlerinde bir ve- — kalarını millileştirmeği dü- ya iki çocuklarını da götür- — Şünmektedir. meği düşündükleri halde, — p. fabrikalar millileştik- sonradan böylece teşritat i- ,L L L etleri ımdı:ı karışıklık olacağı an> — ae o lacak, bu fark da Slo. laşıldığından, sonra vaz ızinesine yatırılacak- geçmişlerdir, î y ğ [ Fransız reisicümhuru ve Slovak haiznesi ayrılıp kendi başına kaldıktan son- ra varidatın hayret edile - cek surette azalması, bu büdce açığına sebep olmuş- tur, Evelce varidatın en faz - lası Bohemya'lıların verdi- ği vergilerden gelmekte ol- duğu şimdi ifşa edilmekte- dir. Slovakya'da son üç ay i- çinde işsizlerin miktarı alt- mış bini geçmiştir. Yalnız son kânunda bu muhafaza edeceğini kim söy- liyebilir? Hindistan'ın vaziyetine ge - Terde bulunup da teklifi kabul etmiyecek olan y zakerede bulunmanın do""î ile ıışıdışlın. bq su - mü — retle hiç bir yet Te neticelenebileceğine inani - . W.N.E. — Daily Herald — ranya ordusu” için silâh altına alınması istenilmektedir. — Daily Herald — lanacak olanların da bulun- masını istediklerinden bu r: önaminr ü nn mnmma, Bratislava'dan bildirili - Slovak hükümeti büdce artış nispeti yüzde elliyi geçmiştir. — E.P.A,— c saş (KURBAĞA DAMGASI | IV. Kısım Elk Dünyada hiç kim>. Jölk çavuştan da- ha az polise benziyemezdi. Uzun boy- lu ve halini büsbütün çelimsiz göste - recek şekilde hafifce kanbur bir adam- dı. Elbiseleri üzerinden sarkıyordu. Bir iskeleti andıran karanlık yüzü ek- seriya matemli bir ifade taşırdı. Umu- miyetle âmirleri onu halsiz, mecalsiz bulurlardı. Şimdiye kadar hiç terfi e- dememişti. Bu, onu daima hayatı bi- raz teessürle görmeğe alıştırmıştı. Gayrı kâfi tahsili onun başına dertler açmıştı. Belki on defa imtihana gir- miş, on defa da hep aynı dersten, ta- rihten, muvaffak ol ştı. Amirle - vi — Yazan: Edgar WALLACE tururken: Mi Ah! M. Gordon, bizler için hiç istirahat yok, dedi. Amerika'ya olan bu seyahatimden sonra bana bir müd- det için izin verirler sanmıştım. — Bana Lola Bassano hakkında ma- lümat lâzım. Dostlarının kim oldukla- rını, niçin birdenbire Maitlands ni solidated'de memur Raymond Ben - nett'e karşı derin bir alâka duyulduğu- nu ve bilhassa dün akşam St. James sokağında buluşmalarının sebebini, o- radan niçin otomobille çocuğu kendi evine götürdüğünü bilmek isterim, Kulüpten çıkarken tesadüfen_ onları gördüm. 'Gözetledim. En aşağı iki saat, bilin içinde, başbaş; konuş.tular. yağmurun altında, otomobilin ar- Ben rinden onu daha iyi tanryan Dick, bu muvaffakiyetsizliklerin onu zan edil- diği kadar sarsmadığını tahmin edi - yordu. Hattâ ona öyle geliyordu ki Elk, vakayiin tarihini hatırlamamakla âdeta övünüyordu. Hattâ bir dertleş - me anında kendisi gibi az tahsilli bir adam için daha yüksek bir mevkiin müvafık olmıyacağını söylemişti. O- da ,ne k klarını dinliyor - dum. Genç adam kur yapmış olsaydı anlardım ama, bilâkis paradan bahse- diyorlardı. Ancak sabahın dördünde erkek 'evine döndü ve Lola da gitti. Elk piposu ağzında tessürle başını salladı: — Oh? Herne olursa olsun Lola yalnız paradan bahseder, O kıraliçe B *Bilmem h 1074 te ö - len mi? Yoksa 1573 teki mi? Kıral Hanri ile veya kıral Şarl'la, pek iyi bil. miyorum, ama ikisinden birisiyle... Galiba hoşuna giden bir altın enfiye kutusu yüzünden evlenen kadın.. Pek iyi hatırlamıyorum, ya altın bir enfi - yelikti veya gümüş bir karyola mevzu bahisti... Her neyse. İstediğini elde et- ti ama onu da sonra idam ettiler. Ta- rihi de... Tarihi unutmuşum. ) Dick, gülerek: — Mukayese için teşekkürler, dedi. Fakat Lola'altın veya gümüş enfiye kutusunun peşinde koşmuyor. Genç Bennett'in beş parası yok. Bu âni dost- luğun sebebini öğrenmek isterim. Elk, düşünce içinde, piposunu çekî meğe devam ediyordu. Nihayet Dick'i hayrette bırakarak: çi — Genç Bennett'in bir kız kardeşi var, dedi, güzel bir kız, İhtiyar Ben - nett'e gelince... O doğrusu şüpheli bir adam. Muntazam bir işi yok. Birden - bire günlerce ortadan kayboluyor, sonra yüzünün hatları gerilmiş, yor - gün argın tekrar meydana çıkıyor. — Nasıl, siz onu tanryor musunuz? — Evet, ihtiyar Bennett beni mera- ka düşürmüştü. Mahalli polis şüpheli gidiş ve gelişlerini işaret etmişti. Gö- zümü açtım, Fakat sırrı keşfe muvaf - fak olamadım, Hayatta her şeyi yapan bir adam: dört gühde ıslıklarla karşı- lanan, bir piyes yazmış. Sonra at yarış- larında yeni bir usulle para kazanma- ğa teşebbüs etmiş, az kalsın itlâs edi- yormuş. n nıhayet muhabere yoluy- ia Horsnam'da bır mektep tesis ©t - mış. Bu gün de fotoğratçınıxia meşgul. — Boyile meslek uegaştirmeğe başlı- yalı çok oluyor mu? bi — Senelerdenberi. On yedi sene evelisine kadar tetkik ettim. O zama'ı bir daktilografi bürosu idare ediyor- muş. Zaten, bütün bu i.şlcxin gerçe bazısı biraz para getirmişse de hiçbi- ri iyle semereli ol 4 Pa kat doğrusu hakiki mesleğini öğren- mek için her ferakârlığı yapardım. O, muntazaman ayda bir bazan iki, ba- zan daha fazla kayboluyor. Onu bul- mak veya takip etmek imkânsız. Şeh- rin bütün sabıkalılarını suale çektim. Onlar da meseleyi benim kadar me- rak ediyorlar. Lola ile beraber çalı- şan şu iri atlet Lew Brady var ya, o da Bennett'in ne iş yaptığını merak ediyor. Bir gün ondan zorla öğrenme- ğe kalkmış, ama, Bennett daha bas . kın çıkmış. Dick inanmıyarak: — Haydi canım o ihtiyar bir adam, böle şey yapabilir mi? — Ne diyorsun, ihtiyar ama bir bo- ğa gibi kuvetli. Bunu ilerde hatırla- makla iyi edersiniz. Lolayı da görme- ğe çalışırım. Gerçi ruhen fena kadın değildir ama, böyle maceraperestler- den hiç hoşlanmam, Demek anlaşırlan Genter ölmüş. Bu da kurbağaların bir işi olsa gerek. 7 Dick; |— — Şüphesiz, dedi ve ayağa kalktı. işte onun katıllerinden biri daha, Dick pencereye yaklaştı. Elk onun arkasından baxıyuruu. rakat kaldırı- mın üzerindeki adam kayboldu. Elk; — Nerede? diye sordu. — Şimdi oradan kayboldu. Ben... Bu anda cam parçalandı. Dick, Elki kuvetle geriye çekti ve kurtardı. Richard Gordon sükünetle; — Bu, Auslow Gardens, 94 numara. nın damından geliyor, dedi. Ben de kendi kendime bu serseriler nereden ateş edecekler, diye soruyordum. Sa- bahtan beri bu, hayatıma karşı ikinci tecavüz oldu. Auslow Gardens, 94 numaranın düz damında bulunan boş bir kovan ve ka- tilin ayak izleri ele geçen yegâne e- mareler oldu. Bina boştu ve kapıcı her sabahki gibi öteberi almak için dışarıya çıktığını söyledi. Bir dük- kâncı eve elinde olta sırığına benzer bir şeyle bir adamın girdiğini görmüş olduğunu söyledi. Bu, olsa olsa bez kılıf içinde saklı bir karabinaydı. — Bu, gün gibi aşikâr. Dick, Elk'e doğru döndü: — Kurbağa darbeyi iyi hazırlamış: katilin, emniyet merdiveninden başka en aşağı yarım düzine kaçacak yolu var, Elk sessiz ve düşünceliydi. Neşe - li görünen Dick Gordon bürosunda Elk ile tekrar buluşuncaya kadar suü- guünetini muhataza etti, — Garajda yapmış olduğum tahkikat onların noşuna giunemiş olsa — gerek. #akat hiç te vakıt kaybetmediler; e. ve girersen az kalsın, kuçük bir oto- mobille, beni ezmek için üustaca bir manevra yaptılar, Bu melun araba ar- kamdan kaldırıma bile çıktı. — Plâkasını görebildiniz mi? Dick; — X. L. 19741, dedi. Fakat uydur- ma olsa gerek, böyle bir numara mev- cut değil. Otomobili kullanan, ben davranıncaya kadar kaçtı, Elk çenesini kâaşıdı ve inanmiıyor- muş gibi Dick'e baktı; — Hırm! İş mühimleşmiye başlıyor. dedi. Bu devirde gizli cemiyetlerin çokluğu — dolayısiyle kurbağalardan bahsedildiğine pek ehemiyet vermi- yordum. Bu nevi teşekküllerin ancak kitaplarda olabileceğini düşünüyor- dum. Yanağını kaşıyarak devam etti: — Ne olursa olsun; inanmak için kendimi zorluyorum. Bir serseri gru- bunun sistematik bir tarzda hareket etmeleri bana hiç te tabit gelmiyor. Burada mükemmel bir teşkilât - var. Bahse girerim ki bütün vakaların biri birleriyle alâkaları mevcut... Ve netice olarak şunu ilâve etti: — Eminim, Lola bu sahada çok şey biliyor. (Sonu var)