l , î A TRT ; f he WEPERÇ LT ( — se, bu izin temsil ıyı-cı;ı:ekîe olduğu — mi, nisbi olarak mı yoksa kati olarak l e M-.3-. İnsan ve kültür : Barış g Son günlerde iki devlet adamı, barış dâvasına dokunur beyanatta bulunmuşlardır. Bunların birisi Sta- lin, diğeri de ingiliz dahiliye nazırı ve Laval . Hoare plânının müşterek sahibi Sir Samuel Hoare'dur. Stalin, memleketinin — barışçı ol- duğunu temin etmekle beraber, ci- han barışı hakkında pek optimist değildir. Bilâkis, kendine göre, yeni cihan harbi çoktan başlamıştır. Ve ne müsellesler, ne mihverler, ne de paktlar, bu hâdiseyi örtmiye muk- tedir değildir. Almanya, Japonya ve İtalya, şimdiye kadar alacakları. Veıl aA nı başka, sonrası için de, fütuhat programlarını ba- e ğ K e Ğ Bu cihan harbi, devam ettiğine göre, her halde bir takım istikamet- lere doğru genişliyecektir. Stalin, bu istikametlerden — herhangi birinin Sovyet Rusya'ya doğru olamıyaca- ğını ve bunun böyle olabileceğine inananların şimdiden fikirlerini tas. hih etmelerini söyledikten sonra, hatâyı “kollektif barış” prensibini baltalıyanlarda buluyor. Tahlil raporlarında, şöyle tâbir - ler vardır: “Albümin: bir iz buluna- mamıştır.' Yahut şu nispette bir iz bulunmuştur.,, LDu—0r, her izin bu- lunup bul e b ea nispete göre teşhisini koyar. Fakat bu, iz nispetine tâbi olan has- talıklarda böyledir. Çünkü aynı za- manda öyle hastalıklar vardır ki, mikroskopun altında, aranan basil, diri olarak bir tespit edilebildi mi, derhal, hastalığın mevcut olduğuna karar vermek lâzımdır. Bunun gibi, dünyanın şu günler- de yaşadığını sandığı barış devresin. de, tespiti kabil olan “harp” basili- mı, hastalığın mevcut olduğuna e- sas alacağız. kten, birkaç yerinde, “harp”, hâlâ mevcuttur. Bu hususta kimsenin ihtilâf göster- mesine imkân yoktur, İhtilâflı nok. ta, henüz lokal gözüken bu harple- rin başl bir cihan harbinin meb- deleri yoksa, dünyamızın gövde- sine zaman zaman ârız olup “ma. liğne” cinsinden değil de “benigne” lduğ di mı ğ düny örüşleri bir çıban çıksa, bütün gövdemizi ra- hatsız ettiği için, onu her uzvumuz benimser ve derhal doktora koşarız. Fakat başkasının ayağında çıkacak olursa, doktora gitmesini tavsiye et- mekle kalırız. Demek oluyor ki, dünyamızın gövdesinde patlak vermiş olan son harpleri takdir meselesinde, bütün gövdenin kendini her uzvu ile müte. sanit görmesi meselesi mühimdir. Stalin'in görüşü haddi zatında üniversalist ve internasyonalist ol- duğundan, o, mevcut harpleri, bü- tün cihan için başlamış bir tehlike saymaktadır. Yani, tahlilin verdiği Telefon : Bitmesini dört gözle beklediğimiz Yenişehir santıralı, Ankara'nın hemen hemen mesken darlığı haddini bulan telefon buhranını hafifletinciye kadar bakkal, kasap, kahve gibi en yakın te- lefonu olan yerlenden faydalanmakta devam edeceğiz. Ankara bir iş şehri- dir. Evlerimize kolaylıkla ve bekle- meden telefon alacak kadar bol numa- ra bulsak bile, gene bu telefonlardan halk bugünküler kadar istifade etmek- te devam edecektir. - Telefon kanununun birinci madde- sinde umuma mahsus telefon yerlerin- den mükâleme ücretini halk lehine â- Zami ucuz bir had olarak 5 kuruş ola- müspet neticeyi, buna kategorik bir vasıf atfederek, bütün gövdeye teş- mil etmektedir. Hastalık başlamış- tır. Cihan harbi başlamıştır. Bir diğer görüşe göre, bu gövdede bu gibi mahalli ârızalar, tabiidir. Bunlar, bir nispet dahilinde kaldık- ça, gövdenin tamamı için tehlike yoktur. Evet, şu günlerde, dünya. nın iki noktasında filen harp mev- cuttur.. Ancak, bunadn bir cihan hııîbi:ıu'n patlak vermiş olduğu neti- cesine varılmamalıdır. Hattâ, eğer bazı tedbirler alınır- sa, cihan, şimdiye kadar tanımadığı bir refah devresiyle tanışacaktır. .| Öylesine bir beş senelik plân yapı. Tak tayin etmiştir. Ve postane ile ba- zı yerlerden yapılan konuşmalarda 5 kuruş ödenmektedir. Fakat bazı yer- lerde 7,5 ve hattâ 10 kuruş alınmakta- dır. Bir bakkal dükkânımın, bir kasap dükkâ veya bir ve gazi- nonun hususi müessese olduğunu unu- tuyor değiliz. Fakat nihayet telefon halk hizmetlerine mahsus ve tesisatı devlet tarafından kurulmuş bir vasrta değil midir? Yiyecek, içecek, giyecek maddelerinde bile kâr ve kazanç had- dini tayin ederken, telefon gibi ucuz- luğuna daha çok dikkat etmemiz lâ- lâzım gelen bir şehir hizmetine de ö- denecek parayı tespit ve fazlasının a- l mani olmak lâzım.., Telefon P labilir. ki, şimdiye kadar y ölçüde olan plânların hattâ yekünu buna yaklaşmış sayılamaz. Elverir ki, Avrupa'nın üç diktatörü ve iki başvekili, bir araya gelerek böyle bir şeyin lüzumuna karar verebil- sinler. Belli ki bu ikinci görüşün sahibi Sir Samuel Hoare'dur. Optimist ingi- liz nazırının şartına mukabil pessi- mist Stalin'in tahlil raporunu görü. yoruz. Bunların hangisi doğrudur? İkisinin ortasında mı kalmalı? Ha- kikat acaba orada mıdır? Pek kani değiliz. Hakikat büyücü Tarih'in kapalı avuçları arasınladır. Şurası yalnız muhakkak ki, dünya gövdesi nöbetler geçirmekte ve sancılar duy- makta olduğu halde, hastalığmı a- yakta geçirmiye çalışmakta ve gi. dip yatağına uzanarak doktoru, ya- ni şuurunu, çağırmamaktadır. Hep biliriz ki, yatağına zamanında yat- mıyan ve tedavini Jak lü: . nu anlamıyan hastayı, günün birin . de, ya ameliayat masasıma yahut te- neşire yatırırlar: Burhan BELGE idaresine mükâleme sayısına göre dört veya beş kuruş ödiyerek işi için tele- fon almış olan, bu telefonu ile diğer konuşmaların da yapıl üsaad CH.P.NİN AÇTIĞI HİKÂYE MÜSABAKASI Parti Genel Sekreterliğince evelce h_alkcvlerini.n edebiyata hevesli üyele. ri arasında açılmış olan küçük hikâye müsabakası memleketin her tarafın - da büyük bir alâkayla karşılanmış ve birçok halkevliler bu müsabakaya işti. rak için hikâyeler göndermişlerdir. Bu suretle parti merkezinde toplanan hi - kâyelerin yekünu 218 dir. Bu hikâye- ler arasında on tanesine yüzer lira mü. kâfat verilecek ve takdir edilen diğer la | Yeni kabotaj kahunu son şeklini aldı Proje Meclisin bu devresine yefiştirilecek ş İktısat Vekâletince hazırlanmış bulunan kabotaj kanun proje- si son şeklini almış bulunmaktadır. Türkiye sahillerinde deniz l1 S$einel kara nakliyatı, kabotaj ve li görülmüştür. On den fazla süren uzun hikâyelerle birlikte bunlar g. niz. de ve Ülkü'de neşredilecektir. Bu hi - kâyelere derece verecek ve kazanan - ları tayin edecek olan hakem heyeti dün ilk toplantısını Parti merkezinde yapmıştır. Falih Rıfkt Atay, H. Vedat Fıratlı, Hüseyin Rahmi Gürpmar, Ah- met Kudsi Tecer, Mustafa Nihat Öz- ön, Nafi Atuf Kansu, Sadri Ertem, Yaşar Nabi ve Bayan Fevziye Abdul. lah'tan mürekkep olan hakem heyeti müsabakaya iştirak eden hikâyeleri tetkik ettikten sonra bu ayın 28 inde ikinci toplantısını yapacaktır. Mekteplerin spor müsabakaları başlamak üzere Kız liselerinin ikinci devreleriyle kız öğretmen okullarında ticaret lise . leri ve kız enstitülerinde spor yurt - ları teşkil edileceği yazılmıştı. Öğ - rendiğimize göre bu yurdların faali . yete geçmelerini temin için alâkalı kteplerin spor baş kaptanları Kül - için bunu bir ticaret mevzuu telak- ki ederse o zaman bu işten de kazancı- nr tayin etmek zarureti vardır. Devle- te dört kuruş vererek halktan yedi bu- çuk veya on kuruş almak, halk için te- sis edilmiş bir medeni vasrta üzerinde fazla para almak değil de nedir? Yabancı dil: Kültür Bakanlığı, yabancı dil bilen memurları bir derece terti ectirmek için müsabaka imtihanı açmaktadır : bırçok taratlarını Türkiye de tatbike çalıştığımız garp hayatını kavramak i- çin, medeni ve ileri bir yabancı dili bil. menin mühim bir hususiyeti olduğu niç bir tefsir götürmez. ürkiye' dilleri olan türkçe- ıiaî ı;:l;ae i?:m"ün Biçhwıu 2.258.377 dir. Bu türkçeden başka dil tâbiri içinde 34 lisan vardır, Nüfusumuzun ana lisanı olan türk- çeden başka, konuştuğu ikinci lisana ait rakamları, Türkiye'de garp dille. : İkinci müntehip seçimi başladı. Yurttaş, sandık başına! Çeltik ekiminde sıhi tedbirler Sıhat ve İçtimağ Muavenet Vekâle- ti çeltik ekimi hazırlıkları mevsimi- nin yakdlaşmış olması dolayısiyle şim- diye kadar olduğu gibi, tatbikr icap eden sıhi tedbirlerle bu husuta tanzim edilecek raporlar hakkında alâkalıla - rın dikkat çi * sö < görmüş ve teşkilâtma dermiştir. “Çeltik ekimi her tarafta kabul o - lunduğu veçhile, srhati fevkalâde ilgi- lendiren ve sıhi bir mesele halinde mü talea olunması icap eden bir ziraat şekli olduğundan ekilen yerlerde zirai randıman kadar sıhi endişelerin vazi- yete hâkim olması zaruridir. Bu se - beple çeltik mıntakalarında sıhi teşki lâtımızın bu hususta deruhte ettiği a. ğır mesuliyet de kendiliğinden teza- hür eder. Binaenaleyh: 3039 numaralı kanuna göre çeltik komisyonlarma iş. tirak eden tabiblerce ekim alanlarının tayin ve tesbiti esnasında, mahalli va- ziyete ait verilecek raporlarda, sıhi du rum üzerinde şiddetle ısrar edilmeli ve görülecek mahzurlar karşısında e - kimin meni ciheti iltizam olunmalıdır. Esasen & ve tali in sı- hi hükümleri de bu hususta çok sarih- tir. Vekâletimizin ve teşkilâtınıa se - nelerden beri en titiz bir itina ile ta - kipettiği umumi sıhatin her ha_ngi bır vesile ile ihlâline müsaade etmiyeceği çok tabii olmakla, tabiplerin bu husus. ta müdellel ve kati traporlar vererek bilkassa sıtmalı yerlerde, çeltik zira - atinin, mühaberelere meydan verilmi- yecek bir şekilde meni cihetine gidil - mesi lâzımdır. Bunlardan maada mü - cadele mıntakasına dahil mahallerde teşekkül eden çeltik komisyonlarında âza olarak behemahal mücadele tabi - biniza bulundurulması t itina elilmesi tamimen tebliğ olunur.” İkmeyi şu tamimi gön . İg verenlerle işçiler arasındaki ; ihtilâfların halli İş verenlerle işçiler arasında çıka - cak ihtilâfların tahkim ve uzlaşma yo- luyla halline dair olan nizamname Devlet Şürası tarafından tetkik edil Milletler Cemiyeti mesai bürosu Müdürü dün şehrimize geldi İş kanunu mucibince kurulacak 0- lan işçi sigortası teşkilâtına ait kanun lâyihası üzerinde hazırlıklar dolayısi- le davet edilen Milletler Cemiyeti me- sai bürosu müdürü B. Osvalt Ştayn dün sabahki trenle şehrimize gelmiş . tir. B. Osvalt Ştayn dün İktısat Vekili B. Hüsnü Çakır tarafından kabul e - dilmiştir. Mütehas&ıs dünden itibaren tetkiklerine başlamıştır. Bu arada İk- tısat Vekâleti iş dairesi reisliğinde temaslarda bulunmuştur. Cemiyeti akvam mesai bürosu mü- dürü şehrimizde bir ay kadar kalarak rinden birini iyi bilenlerinne kadar kıyemtte olduğunu anlatır: 7.936.516 erkek di da al bi- lenlerin sayısı 7094; kadınlar arasında 2615 tir. Fransızca bilen 34055 erkek, 15.299 kadın; ingilizçe bilen 5.498 er- kek, 2491 kadın; italyanca bilen 1037 erkek, 632 kadın ; macarca bilen 356 er- kek, 164 kadın vardır. Rusçayı 8049 er- kek, 2479 kadın biliyor. Bu rakamları gördütken ve bir lisa- nı l kla bilmek ar daki farkı da hatırladıktan sonra Kültür Bakan- lığının hareketini nasıl takdir etme- yiz? L L Kutay tür direktörlerinin riyaseti altında toplanacak ve bir tetkik komitesi teş. kil ederek kızlarımıza koşu, atış ve voleybol müsabakaları yaptıracaklar . dır. Maarif Vekâleti bu münasebetle a - lâkalılara gönderdiği tamimle bu mü- sabaka neticelerinin on beş gün için - de Vekâlete bildirilmelerini istemiş - tir, Faturası olmıyan veya tas- diksiz bulunan eşya Faturası olmıyan eşya için gümrük lerce fatura ibrazını teminen o eşya - ya ait resmin yüzde onu nisbetinde raz olunmıvan veva faturası tasdik- İsiz ol: için de tasdik vi ven maksadiyle 150 kuruş alımmakta ıd.ı. Alâkalı tücçar fatura getirmeyi bir külfet saymakta ve neticede teminat alınmasından bir fayda hasıl olma - maktadır. Bunu göz önüne alan güm. rük ve İnhisarlar Vekâleti fatura ib - ra zol yan veya f tasdik - siz olan eşya için tasdikli fatura ib - rtazını teminea alınmakta olan depo - zitonun alınmasından sarfınazar edi - lerek bu lüzum ve ihtiyacı itibara al- mıyanların eşyalarraın hepsinin açılıp muayene edilmesini kararlaştırmıştır. K ttunmasacm | gea aarcan urRr YO NUK DE' bir tatbik devresinden elde edi- len neticelere göre bu kananun bazı hükümlerinin değiştirilme- sine ve bugünkü ihtiyaçlara ce- vap verebilecek yeni hükümler ilâvesine lüzum ve zaruret hasıl olmuştur. Buna göre hazırlanmış bulunan ka- mun ptojesine göre türk karasuların- da iç denizlerinde ve Türkiye hudut- ları içindeki göl, nehir ve kanallarda ve bunların sahillerinde her türlü nakliyat, cer ve kılavuzluk yükleme ve boşaltma, Limbo, oturmuş gemile- rin kurtarılması, kısmen veya tama- men batmış gemilerin ve sair enkazın çıkarılması, dalgıçlık, arama ve tara- ma, su altında ve üstündeki servetle- rin istihsali, gemi havuzlama, boya- ma ve tâmiri, gemi acenta veya mü - messilliği, kumanyacılık, deniz bakkal lığı, deniz müteahhitliği ve emsali deniz ticareti işlerinde bilâvasıta ve bilvasıta ticaret ve bü işlerle fikren ve bedenen çalışmak türk vatandaşla- rına ve tamamı türk vatandaşlarına ait sermayelere münhasır olacaktır. Türk karasuları umumi surette sa- hilden itibaren altı deniz mili açığa kadar olan kısımdır. Ecnebi bir dev- let sahili ile türk sahili arasında 12 milden daha az olan denizlerde iki sahilin ortasına isabet eden mevhum hattın türk sahiline doğru olan kıs- mı türk karasuları sayılacaktır. Türk karasularında ancak türk bay- rağını taşıyan deniz vasıtaları çalışa- bilecektir. Ecnebi bayrağını taşıyan gemiler ancak ecnebi limanlarından aldıklarını türk limanlarına, türk 1i- manlarından aldıklarını ecnebi liman larına götürebileceklerdir. Ecnebi ge- miler ancak ecn€bi limanlarına gide- cek yolcuları alabileceklerdir. Ecne- bi gemilerinin acenta ve mümessilli- Ynemmer | rejime tâbi tuttuğu ticaret limanla - rında, ecnebi tebaası yapabilecektir. Fakat bunların memur ve müstahdem lerinin türk olması şart olacaktır. İktısat Vekâleti lüzumunda ecnebi mütehassısı istihdamına, ecnebi ge- milerinin Türkiye'deki resmi acenta- ticaret hakkındaki kanunun bugünkü ih;iy:ıçlı.rı icrayı sanat ve önliyemediği hareket edenler hakkında bin liradan on bin liraya kadar para cezası, altı aydan üç semeye kadar hapis cezası hükmolunabilecektir. Hükme kadar cürmün ikamda kullanılan vasıtalar tevkif olunabilecek ve bu vasıtaların sahiplerine ait diğer vasıtalar altı ay- dan bir seneye kadar türk karasula- rında çalışmak l ktır. Bu kanuna göre alınacak nakdi ce- zalarla zapt ve musadere olunacak vesait bedellerinin yüzde yirmisine kadarı suçlunun yakalanmasında fi - len veya ihbar suretiyle hizmeti mes- buk olanlara hizmet derecelerine gö- re mahkeme karariyle mükâfat olarak verilecektir. Yenişehir Telefon santralının tesellümüne başlandı Yenişehirde yapılmakta olan oto. matik telefon santralı tesisatı müte- hassıs bir heyet tarafından teslim e . dilmiye başlanmıştır. Santral evelce de yazdığımız gibi ileride beş .. 1e kadar çıkarılmak üze- re şimdilik iki bin aboneliktir. Umumi hıfzıssıhha meclisleri Vilâyet ve kazalarda müteşekkil bulunan umumi hıfzissihha meclisle - rinin şehir ve kasaba ve köyler sıhi vaziyetinin ıslahı ve mevcut mahzur « ların izalesine yarayan tedbirlerin a « lınması, sari ve salgın hastalıklar hak. kında istihbaratı tanzim, sari ve içti - mai hastalıklardan korunma çareleri vösdlkibar faydaları bekiındı kı tenvir ve sari hastalrk zuhurunda hastalığın izalesi için alınan tedbıri - rin ifasına muavenet eylemek olan va- Ün%"%mmââ%"eg etgp ıııxığı'âr Ti sık sık yapmaları Sıhat Vekâletince alâkalılara bildirilmiştir. sının veya onun tâyin edeceği iki memurun, acentası — bulundu - ğu gemi ile türk £ l y da seyahatine ecnebi sefir ve sefa. ret erkân ve memurlariyle ailelerinin ecnebi bayraklı turist gemileri ile türk li ı arasında seyahatlerine, (€ 3) Halkevinde konferans Halkevi Başkanlığından: Tarih Fakültesi ingilizce pro- fesörü Bay O. R. Baker tarafın- dan bugün saat 18 de ingiliz kö- lu bir konfi verile- göNTEEEENA KKK KK KK KA KA KK aK KKK KA KA LAŞ Milletimizin büyük fedakâr- lıklarla elde ettiği inkılâp e- saslarını muhafaza eden, ve inkılâp prensiplerinin hiç bi- rinden fedakârlık kabul etmi- yen teşekkül — Cümhuriyet Halk Partisidir. götttEUMEAACaCERAMEKnU Üiyananuannacaananananank tetkikleri neticesinde hazırlryacağı raoprtu İktısat Vekâletine verecektir. yü cektir. Bu konferansa herkes ge- yolcularının karaya çıkarılması veya alınması için kâfi veya elverişli ma- halli vesaiti bulunmıyan limanlarda seyyah vapurlarının bu işlere ait ken di vasıtalarını kullanmalarına izin verebilecektir. Muvazaalı olarak fürk bayrağı al- tına girmiş olduğundan şüphe edilen vesait İcra Vekilleri heyeti karariy- le çalışmaktan men, mahkemeye sevk lebilir, e ve bu vaziyeti sabit olan vesait musa- dere ol ktır. Bu £ halif Fırtına Nazilli ve Muğla.da zararlar yaptı Dün şehrimizde hava sabahleyin ka- palı, sonra hafif bulutlu geçmiştir. - G başlıyan kuvetli lodos rüzgâ. rı bir sonra şiddetini daha faz. ödd Türkiye'de ikinci müntehip seçimine, bu hakkı haiz kadın | ve erkek, her vafandaş iştirâk eder, TUKUKUUKUUA AUA AK AUA “Yapmak masdarına dair ! Yıllardanberi türkçemize musal- .l'at olan hastalıklardan birisi de şu yapmak,, masdarının yersiz kulla- nılışıdır. Bu kabahati işliyenler, kı- yaslama yolu ile bir dilde tâbirler uydurmanın mümkün olduğunu sa- nanlardır. Meselâ: — Bir gezinti yapalrm! cümlesini yadırgamıyoruz. Hattâ “banyo almak” mürekkep masdarı- nın şivesizliği yanında: — Ben bir banyo yapacağım.” cümlesini de aykırı bulmıyabiliriz. Fakat “yaptığı beyanat”, “yapılan söylev”, “konferans yapmak”, “mu- sahabe yapmak” gibi tâbirler _tıîrk.- çenin hem ahengini, hem de şivesi- ni yaralamaktadır. z b Hiç şüphesiz, bu yanlışlığı en ön- ce dile sokan kötü tercüme olmuş- tu. Şimdi de bunları tekrarlıyanlar bu kötü tâbirleri kendilerine örnek olarak seçenlerdir. rek Vekiller ne verilmiştir. — Evelki gün radyoda o gün ve ya- Ü Uloumaular hut ertesi gün verilecek bir konfe- ransı ilân eden spiker, şunları söy- ledi: “ 4, ... türkçemizi neden fena konuşuyorlar? mevzulu konuşması- nı yapacaktır.,, Buradaki “konuşmasını yapacak- tır,, cümlesi de verilecek konferan- sa daha verilmeden hazırlanmış bir misal, bir örnek sayılamaz mı? - B A Sualler ve eemnînrıl! üüi sün bbee T BİCEİ İki yeniçeri, bir am meyha. nede kafayı tiluii:dki:nu sonra dışarıya çıkıp gök yüzünde par- lryan aya bakarak bir diye iddia etmiş. Münakaşa iki tarafın da pa- lalarımı çekmelerine kadar vara. cağı bir sırada oradan geçen bir ermeniyi durdurup hakem yap- mışlar. — Gökyüzünde parlıyan güneş değil mi? — Gökyüzünde değil mi? Ermeni düşünmüş. — Güneştir! dese birisi, parlıyan ay şaya girişmişler.. Birisi: — Gökyüzünde parlıyan aydır! demiş. Ötekisi : — Hayır, ay değildir, güneştir! vaplar çıkıyor. Geçenlerde bi- risi sormuş: — Ankara'daki Dil, Tarih, Coğ-- rafya fakültesi leyli midir, değil midir? Gazete şu cevabı veriyor: — Leyli değildir. Halbuki burnumuzun dibinde- ki fakültenin hem leyli hem ne.- hari talebesi bulunduğunu biliyo- ruz. . Keşke bu gazete de hikâyedeki ibi: Ş — Bilmeyiz, biz Ankaralı de- giliz! diye işin içinden sıyrılsaydı! Sultanhamamında vanern ! Rahmetli Süleyman Nazif: — Nereye “yeni,, sıfatı takılmış. sa, oranım harap ve metrük oldu- ğuna dikkat ederim. Burada bir takım sualler ve ce- d Ce li la arttırarak fırtına şeklini almış ve saniyedeki hızı 22 metre olarak tes - bit edilmiştir. En büyük ısı 2; en yük. sek ısısı da 14 derece olarâk kaydedil- miştir, Yurdda Trakya bölgesinde hava ka- palı, diğer yerlerde yağışlı geçmiştir. 24 saat içindeki yağışların karemetre - ye bıraktıkları su mikdarları Tekirda. ğrada 51, İstanbulda 19, Yalova'da 13, Çorlu'da 10, Uludağda 39, Bigada 8, Kocaelinde 12, Çanakkalede 42, Balı - kesirde 11, Ispartada 18, Uşak'ta 16, Şilede 19, diğer yağış gören pek çok yerlerde de 1 . 9 kilogrami arasında - dır. Karla örtülü bulunan doğu ve orta Anadolu bölgelerinde karm toprak ü. zerindeki kalmlığı Karsta 5, Çankırı- da 8, Bayburtta 9, Erzurumda 10, Na- zımiyede 94 santimetredir. Uludağ'da kar yüksekliği 2.14 metredir. Rüzgârlar doğu ve cenup Anadolu - sunda cenuptan saniyede 7, diğer böl- gelerde yer yer fırtına şeklinde sani - yede 19 metre hızla esmiştir. Karade - nizde kuvetli karayel fırtınast devam etmektedir. Nazilli'de ve Muğladaki şiddetli fırtına ağaçları devirmek, kırmak; Kuşadasındaki şiddetli yağış da ekinleri yatırmak suretiyle zarar yapmıştır. En düşük ısılar sıfırın altında Çor- lu, Eskişehir ve Edirnede bir, Kars ve Kütahyada 2 derecedir. En yüksek ısılar da Malatya ve E. lâzığda 12, Siirtte 14, Antalya ve Di- A çullanacak! v Nihayet: derdi. » — Vallahi bilmem ağalar, diye Buna benzer bir tezad da son PST işin'içindi yrılmış, ben buralr — yangın münasebetiyle hatıra ge- değilim! liyor. —| S Istanbul'da çıkan bir arkad. Si ismini taşıyan mızın bir “süal cevap,, sütunu var. — bir tte kosk bir y söndürmeğe kâfi su bul kda 22 d # yarbakırda 16, Adanada 18, Trabzon-