25 - 10. 1938 Yemekten sonra yataklara uzandılar. Sohbet tatlı şey! Ankara'nın genç misafirleri arasında bir kaç saat... 21 vilâyetin 35 mektebini temsil için 2.000 izci geldi Hepsinin ihtisası şöyle hülâsa edilebilir : nkara ya bn SER Yazan: Kemal Zeki Gençosman rulmuşlardı. Bir köşeye e ll indi Yol r tatlı Konuşmağa başladılar. lar? Duymadım e i, Kayseri, Konya, Samsun iel Sr yemeklerini gru; p yi- orlar. — Konya ne sira? deyince uzun bir masa gösteriyo — Bu, Sebi a Kayssı dah Yzb İL Akar yı sıksık gö madolu'dan gelen- eğ bü met yn ilk de- ii İİ ayak atıyı ktan mutlaka tanır- ri e görmüş, Ankara i- gin yazılmış yazılar okumuşlardı. Fa- EE zy iki) Sofra ik: ii — Saat ikiye geliyor ni ye enme lerini yenile dinl t Kız senin bi bom- gününde ahenkle ve e? ile girme- Beşsi Mit anl İNİN son- zak vasıtalardır. Onu görmek, hattâ yalnız görmek değil tanımak iâzım- Bozkarın ortasında Ankara, sahil ölçüsüz p Bir kelime ile ifade edelim. Ankara'ya karşı bir “hayranlık” duyduk İzci kızlar, hocalarından yarınki programın talimatını alıyorlar Bursa lisesi son sınıfından Galip Özme: l ie b Ya see 2 e yr bir » Fak: hi odabuakr i hayretle line getirilmiş, Önce mataralar, aj ayılır, e Ankara'ya hasret gençlerle bi lenin oluyor. Birinin garipliği öbü- dedi, Glaişeki Düşündü. Tarihini hatırlıyamadı. Tüfek: rsun sen kardeşim, ke tek, — Neredeler? — Daha hipodromdan dönmediler ye k a, AŞ idiler. Fakat hissettirmiyorlar- a daha az zinde bulacağımız! karavanalar masaların ortasına bire! baklar uzatılıyor. sabahleyin gitmişlerdi. Misafirlerimizin peşindeyiz. Bil anlaşıldı mı? İzcilerle konuşmak A ve şetaret içinde bir öğle ye — Ankara'yı dolaşabildiniz mi ba - . Eti pilâv, Lai ı üzüm karava: a, şa, şa, diye bakla yi AR akp ediy: 5 m bir anuhtelif elin li kalı syor, Bunlardan beşi İstanbul mektepleri, Galmtanaray, Tamamen değil; fakat birçok yerleri Ml İS eri Mi Çankaya'ya çıktık. P. ös ze e gittik, Yenişehi lol ın bir sene evelki Ankara vie bul ugünkünü ği muydı?, Galip Özm. , dedi, ben bambaşka Nere e kırmuzıya e kesme “aş ırlıky za kaldik. Bn enç ve gür sesler birinin, umran, ruh ve i- | Yalnız: atıldı. Al sene şu yani Bi NER, ben Gl iğ emi i i dedi, imiştim. Şu gurbet bir şehir içi: Arkadaşi Bahçe - irikti — ire Ki sen de ilk defa görü- | nin altında bir temel kazılıyordu. de biriktiler. Yemekler dağıtılıyor; | Konuşuyoruz. e 1 üfekçi parmağını şimdi muaz: r bina halini almış olan a Tar ve Cografya fakültesine çe- in 9 e bii eseri ir İ gö ?B m, değiş- me ve ia sürati yi bi * İkir verse gerektir. pr inle konuştum, ki: İRİ rek ei bet Sn temsil edecekler; geçi ecekler, | gelen izcilerin sayısı her se- Beden çak olarak 2000 kişidir ve bu yr- ri m mevlid genin inin 2000 izci içinde birer zer- nin bulunuşundadır. Ankara'ya karışan iki bin genç, der- yaya karışan ee birz e taşırmasa bile ren! ,enç ve renkli dalgalar" şk uzaklardan se i ib nk oldular; bir kaç günlük Talebe, mektepte misfir edilir. İzci. GE İlei 2 mekteplerine yerleş enç y yüzden dört büyük meki İzci e il ein batıran > ni görünce kemer ka- Pırıl pırıl RE sunda başka ciğerin gençliğinden mi, yoksa no 2 şkal gida an mr seli var. lâ IŞ le, kızlar arkada kalmıya pek taham- e rindeki sopaların hıncını var kuvetle- rile trampetelerinin derisinde söndü- » ağ zaman elde çanta girdikle- İ talimat aldılar ve çil yavrusu mili ğ da-İsir, ai Edirne muallim EE Neşe ve şetaret içinde bir öğle yemeği — ei nasıl geçiyor! — Ken z — Size bir kelime ile dedi, AE a “hayran” Konya lisesinden Asım Sali di - e aynı yi söylediler. Yurdun dört'bu m “| ker alar.. Bu | i i dahi aflr şe yorlar. Görüyoruz ki ün mg çoğ un | o Sonra, ei kei anla- |dan Ankara'ya e) duydukla, daha a ük defa gördüğü şe yalnız | tamama! aktan mütevellit sıkıntı kei e vi; kelime ile say Biz görmemiş ve tanı Bta di. duydu m gök güsel vk a'ya . Atatü; ea ün Mi sinmiştir, Mein bey rai buradan ge- liyor. i lisesini ve sanat okulunu dolaş- duvarın arasında sanırsınız. Antepli dedi, ve An- maya söylüyor, İzmirli y yor. Kayserili fıkra anlatıyor. Her e O ne muazzam gar binasıdır Balıkesir muallim mektebi son sr- şi Mehmet Çetinkaya'ya soru - yel — Tali ilk defa mr geliyorsu- nuz? — İlk defa, di — O halde sizden sorayım: Önce AN bulduğunuz arasında fark oldu il ğe rsunuz, diyor, hem de am fark. Filvaki Ankara hak- ık harikulâde bi: yapi en Ve Ankara'yı ilk görüşünün canlı hatırasını şöyle naklediyor : Kağuttan sonra trenin pen- gelişine, döküldük, Her kıvrımdan sonra bir sürpriz bekliyorduk. Niha » yet vi a cidden hayrette bıra - kan Re iğiyle umduğu in çe doğru gili imis ei Bozkırda orman... Bu bir harika - a şehir. Caddelerinin intizamı, te- EN ve iie mın haşmetiyle fev - de bulduk, Hipodromu, İsmetpaşa enstitüsünü, Vekâletler mahallesini ve hastaneleri önüşte arka- iy Topl ii kutu gibi bir şehir. e hususiyeti? dk saydığım Ke bir vey, münevver bir şehir olmasın - da, Zi ha, dedi, Ankaranın bütün hususiyeti Çankaya! 'dadır. Git - tim, gördüm ve bundan sonra her An- gö kara'ya gelişte ik e kaşa yer Çan- b 'nn yokuşud seri İiserinclen ilet Varol mektebini temsil eden geni r ir ra'da toplanmış bulunuyorlar. Yarın zinde ve çevik, e ö n geçerken alkışlıyac. Jen kara'dan ii abe anla lacaklarını görü; Çocuklar hoggeldiniz, güle güle gir diniz. Karavana kaşla göz arasında boşalıver.li. Son tab: pereliyi ir on tabak taksim