21 Eylül 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e aa ç AT UL / S lak T 21-9-1-*8 GÜNÜN PLLLLLLLLDR TEREAKNUKENKNEEK MK KA KA İÇİNDEN LT Bir cinayet dolayısiyle.. Ulus'un pazar günkü sayısında içim burkularak şu haberi okudum : “Balıkesir'in Erdel köyünde Mustafa ve İsmail adında iki kardeş ara- sında bir miras l kavga İsma- ş ve kavga | il evine koşarak içi domuz saçması dolu çiftesini alıp gelmiş ve ateş ede - rek kardeşini feci şekilde öldürmüştür.,, Gazete sütunları, zaman zaman, yurdun şurasında, burasında işlenen cinayetleri okurlarına bildirirler. Bu cinayetlerin en çok hangi sebeplerle işlendiğini, eldeki istatistiklere bakarak, sayın Adliye Vekilimiz söyle - mişti. Bu cinayetler, hangi sebeplerle işlenirse işlensin, sonunda bir va - tandaşı ölüme, bir vatandaşı da medeni haklarından mahrum kalarak ce- zaevine ve yahut darağacına sürüklediği için daima içimizde katmerli bir istirap uyandırmaktadır. Hele Erdel köyündeki cinayetin acıklı neticesine bakınız : “Bir baba, bir ana, yahut en yakın akrabalardan birisi henüz yeni öl- müştür: İnsan yüreğinde bu matemin hatırası taptaze ve sımsıcak yaşa - mak lâzım gelir. Halbuki iki kardeş, bütün bunları unutup bir avuç mi- ras üzerinde birbirlerinin gönüllerini, hattâ gönüllerini değil, kafalarını da kıracak kadar kavgaya, döğüşe tutuşuyorlar. Nihayet, domuz avlamak için hükümet müsadesiyle evde duran bir çifte bir kardeş eliyle bir kar - deşin üzerine boşaltılıvor. Şimdi mirası bıra' an ölünün hatırası gibi İsmail'in kardeşi Mustafa - nın kafası ve vücudü de parça parçadır. Eski tarih, Âdem'in iki oğlu Habil ile Kabil'in biribirlerini öldürdük - lerini yazar. Beşer hayatındaki ilk ci nayet efsanesi, iki kardeşin biribiri- ni öldürdüğünü de anlatsa, bu, insanlık ve fazilet duygusunun bu kadar ileri olması gereken bir memlekette iyle öldürmesiyle kıyasl. İsmail'in kardeşi Mustafa'yı domuz Bir dakikalık tehevvürle, bir buçuk tarla ve bir kese para için birbirle- rinin canma kıymıya kalkışan türk kardeş ve vatandaşları, geniş sınır - larda asırlardanberi yapılan savaşlarda dökülmüş bunca türk kanını bir an için hatırlasalar... Cahil çocuklar,biz, bu kadar babayiğitin kanı bahasına kazanılmış bir sulhun çevrelediği bir vatanda, yurt asayişiyle dünya barışını koruyarak yaşıyan bir milletiz. Sınırlarımız arasındaki toprak, bizim bir kaç misli - mizi daha besliyecek kadar geniştir. Siz, bu aralıkları dolduracağınıza domuz saçmalariyle bir köy halkının kalabalığı içine yeni bir gedik daha açarken ellerinizin titrediğini duymuyor musunuz ? ee S Türk, ini de, öldür ini de en iyi bilen bir millettir. Ona şüphe etmeyiniz. Fakat Dumlup: ınar şehidi gibi ölmesini ve yurduna saldıranları öldürmesini . . . — Nurettin ARTAM Çok acı bir kayıp Şürayı Devlet a- zâlığından —müte- kait eski Baytar Umunt müdürü B. Ali Rıza Uğur dün Cebeci'de vefat et- miştir. — Merhum 1871 de — Yenicei — Vardar'da doğmuş, 1895 de Mülkiye Baytar mektebin- den çıkm 1 ştir.B. Ali Rıza Uğur Merhüm Baytar mektebinde uzun se- neler fizyoloji tedrisatında bulun- makla beraber baytarlığa ait idari iş- lerde ve İktısat Vekâleti Baytar u- mum müdürlüğünde bulunarak bu ilim şut i leketimizde terak- ki ve inkişafına çok hizmet etmiş ve birçok değerli talebeler yetiştirmiş- tir. Karacabey ve Çifteler hâraları- nın ve at nesliain ıslâhı cemiyetinin tesisinde de merhumun büyük hizmet- leri vardır. 1927 der Baytar Umum müdürlü- ğünden Devlet Şürası azâlığına seçil- — miş olan merhum iki senedenberi mü- tekait bulunuyordu. Cenazesi dün bir- çok arkadaşları ve talebeleri bulun- — duğu halde Hacıbayram camiinden kaldırılarak Cebeci'ye defnedilmiş- tir. Feci bir otobüs kazası oldu Bir kişi öldü 23 kişi ağır yaralandı İstanbul, 20 (Telefonla) — Bu sa- bah saat 7 de İstanbul'dan hareket e- den şoför Hamdinin idaresindeki o- tobüs Lüleburgaz'da Selen müessese- leri müdürü Mecdi Selen'in idare et- tiği hususi araba ile çarpışmış ve o- tobüs hendeğe yuvarlanmıştır. 23 yol- cu ağır yaralıdır. Edirnekapı'da diş- çi Kemal'in başına bir demir girmiş ve ölmüştür. Otobüs yolcuları da Lü- leburgaz'a götürülmüştür. Kaza se- bepleri tahkik edilmektedir. Eminönü meydanı yüzünden çıkan — ihtilâf İstanbul, 20 (Telefonla) — Eminö- nü'nde 19 dükkân sahibi ile belediye arasında çıkan istimlâk ihtilâfı mah- kemeye intikal etmiştir. Gümrük Muhafaza Genel Gümrük Muhafaza Genel LA SE A T komutanı geldi omutanlıgı ban Gümrük muhafaza genel komutanı Gümrük mul genel k -| tü 1 Seyfi Düzgö bul lığı muavinliğine tayin kılınan Tug - general Fahri Ulug'un İstanbul'dan Ankara'ya gelerek — yeni vazifesine başladığı haber alınmıştır. Kıymetli gi le yeni başarılar dileriz. Ç BNN Dün şehrimizde hava. çok bulullu geçli Dün Ankara'da hava çok bulutlu ve durgun geçmiştir. Günün en yüksek “asısı gölgede 20 dereceydi. Saat 14 de hava tazyiki 680 ve deniz seviyesine 'göre de 757 milimetre idi. Yurtta hava, Trakya, Kocaeli, Eğe ve ibun doğu da bulutlu, — diğer bölgelerde bulutlu ve mevzii — yağışlı geçmiştir. 24 saatte yağışla - rın kare metreye bıraktığı su miktarı Hope'de 13, Rize ve Gümüşhane'de 12, Sivas'ta 10, diğer yağışlı yerlerde 1-8 kilogram arasındadır, . Rüzgârlar Akdeniz kıyılariyle cenu- bun doğu kısmında, cenubu garbiden saniyede 3 diğer bölgelerde şimalden 5 metre hızla esmiştir. — Dün yurttaen yüksek ısı Erzincan'"- — da 26, Siirt'te 29, Diyarbakır'da 30 de- Ttaîyı ve Adulardeni;î'ndeki güm - rük muhafaza teşkilâtında yaptığı teftiş seyahatinden dönmüştür, İş sigorla kanunu hazırlıkları bifiyor İş ve işçi bulma teşkilâtı 15 Haziranda kurulmuş olacaktır İstanbul, 20 (Telefonla) — Bir iki gündenberi İstanbul'da bulunan İş Dairesi Reisi B. Enis Behiç Koryü- rek bir hafta sonra tetkiklerde bu- lunmak üzere Adana, Mersin ve An- talya'ya gidecektir. B. Enis Behiç dairenin muhtelif işleri hakkında şu beyanatta bulunmuştur: “— Hazırlanmış olan nizamname - lerden iş ihtilâfları ve uzlaşma ni- zamnamesi pek yakında çıkacaktır. Bunun üzerinde son rötuşlar yapıl- maktadır. Nizamname kanuni müd- deti olan birinci kânunda — meriyet mevkiine girecektir. İşçilerle iş ve - renler arasında çıkacak olan tek ve- ya toplu iş ihtilâfları kanunun bu hu- sustaki hükümleri dahilinde ve ya- pılan nizamnamede tesbit edilen usul ve şartlara uygun olarak 15 haziran 939 tarihinden itibaren hal ve tasfi- ye edilecektir, İş sigortası iş kanununa ek 3516 nu- maralı kanunla 15 temmuzdan beri meriyete girmiş bulunmaktadır. An- cak birirfci maddesinin 7 nci fıkrası mucibince işçi sigorta idaresinin 15 haziran 939 da kurulmuş bulunması lâzımgelmektedir. Bu sigorta ilk ön- ce iş kazalariyle mesleki hastalıklar ve analık hallerine karşı faaliyette bulunacaktır. Vaziyet inkişaf ettik - çe sigorta idaresi karne mucibince işten kalma hallerine karşı da sigor- talar yapacaktır. Mer'i iş kanunu fikren çalışanları, meselâ gazete muharrirlerini, hem be- denen hem, fikren çalışan muharrir ve muhabirlerin istikballerini göz önün- de tutmuştur. Bunların ne gibi hak- lara sahip oldukları sigorta idaresi faaliyete geçtikten sonra ayrıca bir nizamname ile tesbit edilecektir. Si- gorta idaresi iş dairesine bağlı bir dev- let müessesesi olacaktır. Gerek sigor- ta teşkilâtı ve faaliyet tarzına, gerek ilk devrede girişilecek olan üç sigor- ta koluna ait kanunların avanprojele- ri iş dairesi genel merk: hazır- lanmıştır. Sigortanın kurulup işletil- mesi için ecnebi memleketlerin işçi ve sigorta idarelerinde bilfiil çalış - mış mütehassıslardan birinin getiril- mesi kuvetle muhtemeldir. İş kanununun hususi maddesi mu- cibince iş ve işçi bulma teşkilâtının da 15 haziran 939 dan itibaren işleme- si lâzımgelmektedir. Teşkilât yapılır- ken işçilerin de işlere yerleştirilmesi iş yerlerine ihtiyaçları bulunması key fiyeti bu nizam altında ve belediyele- rin iştirâkiyle yürütülecektir. Kanu- nun bu fasıldaki hükümleri tatbik sa- hasına çılı ş bul rağım iş dairesinin muhtelif bölgelerdeki teşkilâtı şimdiye kadar işsiz işçileri yerleştirmek hususunda müspet neti- celer almıştır. İstanbul'da yeni et fiyatları İstanbul, 20 (Telefonla) — Yeni et fiatları tesbit olunmuştur. Karaman koyunu 33-35, perakende 38-40, dağlıç toptan -35-37, perakende 40-42 kuruş- tur. Dana ve sığır fiatları eskisi gi- bidir. Rakamlarla Türkiye Artışlar ... Nüf yor: Bu, ve bizi sevenlerin sevinç duyduğu bir hakikattir. Çünkü bugün nüfusu a - zalmakta olan memleketler de var - dır. Hem bu memleketler arasında sıhi organi itibariyle bizden da- ha çok ilerde olanlar da bulunuyor: Fransa gibi... Nüfus artışmın muhtelif sebep- leri vardır: Toprak, iklim, sihat, e - konomi, ananeler ve saire gibi... Ve entresan olan taraf, bu faktörlerin aynı memleket içinde bile, biribiri - ne b i ve uymıyan netice - ler v Meselâ yurd her köşesinde nüfus artışı aynı de - Türkiye'nin nüfus artışının en ba - riz olduğu mıntaka, belki hiç tah - min edilmemekle beraber, şark Ana- dolu'sudur. Burada sekiz senelik ar- tış, yüzde 30.4 dür. Ki senelik vasati, binde 38.0 dır. Buna mukabil mese- lâ orta, Anadolu'da sekiz senelik ar- tış yüzde 14.2; senelik artış binde 17.8; garp Anadolu'sunda sekiz se- nelik artış 15,4; senelik artış binde 19.3; Avrupa Türkiye'sinde sekiz senelik artış yüzde 21.8 bir senelik artış binde 27.3 dür. Bütün Türkiye'nin bir senelik ar- tışı yüzde 18.4 olduğuna göre, me - selâ en çok artış kaydeden şark vilâ- yetlerinin nüfus çoğalması, bütün memleket için kabul edilirse o za - man nüfusumuzun bugün yirmi mil- yona yaklaşmış bulunması lâzım ge- lirdi... y Nüfus artışı, değil mmtakalar, şehirlere göre bile — değişmektedir. Bulaşıcı hastalıklar, sıtma gibi de - vamlı ve nüfusun üremesine mani hastalıklar, çocuk ölümünü — mucip olan değişik iklimlerden uzak olan şehirlerde nüfus artışı, bu vasıfları olmıyan şehirlere göre hayret vere- cek şekilde değişmektedir. Bazı bu şehirlerimizde de, 935 nü - fus sayımı neticesi, 927 sayımına göre daha eksik çıkmaktadır. Bun - da da, şehir hududu değişmeleri gi- bi idari sebepl ir olmakt dır. Meselâ 927 sayımında 12.824 o- lan Amasya'nın nüfusu, 935 sayı - mında 11.981 olmuştur. Buna muka- bil 927 sayımında 11978 olan Ay - de otuzdan fazla bir artış göstere - rek 15.086 ya yükselmiştir. Çok yüksek bir fark kaydeden vi- lâyet merkezleri arasında Gazian - tep göze çarpmaktadır: — Anteb'in 927 say nüfus yek 39998 idi. Bu rakam, 935 sayımında 50976 yı buldu. Gaziantep bugün yüksek nüfuslu şehirlerimizd dincisi dir. Fakat iki sayı arasında en çok ar- tış kaydeden şehir Ankara'dır. Baş - şehrin nüfusu 74553 den 122720 ye çıkmıştır. Bol nüfus, rejimin en bü - yük dâvasıdır. Türkiye'nin kalbi o - lan Ankara'nın, bu büyük mesele ü- zerinde, örnek olması kadar tabii ne vardır ? R S Pel ae A y İnce çorap imalâtına nihayet veriliyor İstanbul, 20 (Telefonla)y — Çorap fabrikacıları bugün toplanarak ince çorap imaline nihayet verilmesi hak- kındaki projeyi imzalamışlar ve bir kooperatif kurmak için İktısat Vekâ- etmektedir. Bu hükümlere göre, muhtar köyün başıdır. Köy işlerinde söz söylemek, bu proje hükümlerini tatbik için köylüye emir vermek ve yaptırmak muhtarın hakkı ve vazifesidir. Köy bütçesini o tat- bik edecektir. Köyü, muhtar tem- sil etmektedir. Muhtar köyde devletin Köy kadrolarına vazife Muhtarların işleri, devlet ve köy vazifeleri olarak ikiye ayrılacak Köy işlerini yeniden tanzim etmek üzere hükümetin hazırlam olduğu kanun projesi, köyün idare işleri için koyduğu yeni hi kümler arasında köy muhtarının vazifelerini de tayin ve tesb olmak üzere köylü arasında patatı gibi havadan tahribi mümkün olmıya yeraltı ziraatinin yayılmasına çalı; mak; köylünün ırzına, malına, canın; bağ ve bahçelerine, ekinlerine, çayıı larına, ağaçlarına el uzatan ve hüki met kanunlarını dinlemiyen kimseli ri köy koruculariyle gönüllü korucı larla yakalatmak ve köy encümeninc dur. Muhtara yalnız âmiri bulunan nahiye müdür, kaymakam ve vali ta- rafından emir verilebilecektir. Muh- tar, muhtelif kanunları vazifeli dev- let memurlarının bu kanunlar icabı verecekleri emirleri ve istiyecekleri yardımları da yapmakla mükelleftir. Devlet işlerinde köy memurlarına an- cak muhtar emir verebilecektir. Devlet işleri : Muhtarın göreceği işler iki kısma ayrılmaktadır: Devlet işleri, köy iş- leri... Projeye göre muhtarın görece- ği devlet işleri şunlardır: Kaymakam, vali veya nahiye müdü- rü tarafından bildirilecek kanunları, nizamları köy içinde ilân etmek, hal- ka anlatmak, kanunlar, nizamlar, tali- matnameler ve emirlerle kendisine verilecek işleri görmek; köy sınırla- rı içinde asayiş ve intizamı korumak; salgın, bulaşıcı hastalıkları günü gü- nüne haber vermek; üfürükçüleri ve hekim olmıyanların hastalara ilâç yapmasını menetmek ve hükümete haber vermek; köylünün çiçek ve bu- laşıcı hastalıklar aşısı ile aşılanıp hastalıktan korunmasına çalışmak; hastalık bulaştıran, haşeratı yok edi- ci tedbirler almak; köy sınırları içi- ne gidip gelenlerin niçin gelip git - mekte olduklarını ve kim bulunduk- larını anlamak ve bunların şüpheli olanlarından nüfus kâğıdı ve ecnebi- lerinden pasaport veya ikamet kâğı- dı aramak, gene şüpheli görülenleri en yakın karakola haber vermek; sal- gin ve bulaşıcı hayvan hastalıklarını hemen hükümete bildirmekle beraber hasta hayvanları baytar veya bir me- mur gelinciye kadar ayrı bir yerde ihtilattan menetmek; köyde evlene - ceklerin nikâhlarını usulüne göre kıymak ve köy nikâh defterini tut - mak; köyde her ay doğanların, ölen- lerin, nikâhlananların defterlerini ya- pıp ertesi ayın sonuna kadar nüfus memurluğuna bildirmek ve köyün nüfus defterlerine de bunları işlet- mek; vergi toplamıya gelen tahsildar lara yol göstermek, yardım etmek ve bunların yolsuzluğunu görürse hükü- mete bildirmek, makbuz vermeden para almalarının önüne geçmek; em- ri geldiğinde asker toplayıp askerlik şubelerine yollamak ve asker kaçak- larını koruculara tutturup hükümete göndermek ve tutamadıklarını hükü- mete haber vermek; hazarda ”köyd'e mevcut nakliye vasıtalarınıfi defteri- ni tutmak ve cetvelini doldurtup bağ- 1r bulunduğu kazaya yollamak ve se- ferberlikte bu defterlere göre istene- cek vasıtaları TMerkeze göndermek; hava korutiması hakkında hükümetin gösterdiği tedbirleri almak; tarlaları, çayırları, bağ ve bahçeleri; köy or- man ve korularını yangınlarda kolay- lıkla söndürmek kabil olacak ve hep- sinin birden yanmasına meydan bıra- kılmıyacak şekilde yollar, meydanlar, arklar ve saire ile böldürmek; harp letinin mütaleasını sor: dır. da köylüyü açlıktan korumuş Gönüllülere ve sulha dair ! Almanya'daki Südet'lerin bir be- yanname çıkararak bunda bütün hazırlıklar bittiği için artık gönül- lü yazabileceklerini bildirdiklerini dünkü Haeberli D 3 Bütün dünyanın, yahut şöyle söyliyelim, bütün dünyada halk yı- gınlarının, gönülden sulh istediği bir devirde ikinci defadır ki hepi - mizin gönlünü bulandıran ikinci bir “gönüllüler” meselesiyle karşı kar- şıya bulunüyoruz. ; Aylardanberi hâlâ ateş, ve kan içinde bulunan İspanya'daki harp kıvılcımlarının sağa, sola sıç- raması tehlikesini oradaki “gönül - lü” ler doğurmamışlar mıydı? Buyurun size yeni bir gönüllü - ler kafilesi ki Avrupa'nın siyset ufuklarında korkunç silüetler gibi dolaşmaktadır!. Eskiden de gönül faciaları ! 0- lurdu. Fakat aşk gibi, ayrılık gibi, hicran ve ıstırap gibi; nihayet cin- net gibi. Şimdi ise gönüllüler, milyonların Ü rzecedir. » ÜN vi v biribirinden Aayrılmasını — istiyor, Ulourmalar zümrelerin zümrelere karşı nefreti- ni körüklüyorlar. Asrımız, “gönül” leri de el bombası ve makineli tüfek gibi, siyasi ve saldırgan ihtirasla - rında bir silâh halinde kullanmanın yolunu bulmuştur. Fakat diplomasi yolu ile yapı- lan teşebbüslere bakarak hükmede- bilirsiniz ki sulh tehlikede değildir. Daha doğrusunu isterseniz, zamane sulhu, İbrahim'in oğlu İsmail gibi- dir: Tam kurban edileceği sırada gökten bir habeş koçu, bir Çekoslo- vakya koyunu, bir Avusturya kuzu- su, bir Mançuko keçisi iniveri- yor! — T.İ, Bir cümle ve mânası ! Siyasi ufuklarda toplanan yeni bulutlar eski ve yeni bütün siya- set meraklılarını, hattâ bu işe es- kiden hiç bir alâka göstermiyen- leri yeni telgraf haberlerini taki- a Ko at l e İi aP maine p sera une döcisive.” Fransızcasına diyeceğimiz yok, fakat türkçesinden umduğunuz, hattâ merakla beklediğiniz mâ- nayı çıkarabiliyor musunuz? ? Bir mukabele ! Diplomat muharririmiz A, Ş. Es- be sürükl ; sabahları ilk işimiz Berlin'den, Prag'dan, Londra'dan, Paris'ten ve Roma'dan Çekoslovakya, sü- detler, Almanya'da yapılan gö - rüşmeler, Paris ve Londra'daki toplantılar hakkındaki haberleri takibetmek oluyor. Bu meraklılar, ajansın dünkü Igraflarınd birlslede'ya yer rağrafı gördükleri bil- mer, geçenlerde “ekalliyetler hasta- ı'h" ; 6 ; NEE | hir j İriz L '! ğ ve şimdi Çekoslovakya'da hüküm süren bu illetin vaktiyle Osmanlı İğiç ö H irdiğini bir yazısında anlatmıştı. Biz de bu tıbi keşif üzerine yazdığımız bir fıkrada A. Ş. Esmer'in G. A.nın üeüi mem, ne mâna çıkarmışlardır? “Burada ecnebi müşahitler a- rasında umumi intiba' şu kelime- lerle ifade edilebilir: Şimdi ve yahut hiç bir zaman, önümüzdeki hafta kati hafta ola- caktır.” Her halde, bu sön cümle şu fransız cümlesinin karşılığı ola - cak* “Aujourd'hui ou jamais... La se- l tecavüz eder gibi oldu- ğunu söylemiştik. Aziz doktorumuz G. Hazekati vali ; mak için, dünkü “Hayat ve Sıhat” makalesini şu siyasi mütalea ile bi - tirmekteydi: “Bu ince düşünüş Berlin - Roma A, da, bu b ol- ır görülenleri hükümete teslim ettir mek, köy sınırları içinde veya sın 1 ları yakınında görülen veya haber alı nan şakileri bir taraftan köyün kor: cuları ile tutturmak diğer taraftan &. yakın karakola haber vermek; köydi kaçak eşya satılmasına mâni olmak mahkemeler tarafından gönderilel her türlü celpname ve her nevi hü kümleri lâzımgelenlere bildirerek is tenilen işleri yapmak ve mahkeme mi başirine ve jandarmaya vazifesindi kolaylık göstermek; ihzar ve tevkif müzekkereleri gösterildikte aranılan kimseleri kâğıdı getirenlere tuttur : mak; herhangi bir şekilde zarar gö ren veya tecavüze uğrayanların şikâ: yet veya böyle bir hâdisenin haber verilmesi üzerine hâdiseyi sorup araş tırmak ve sebeplerini anlamak ve ne- ticesine göre in halledilebi- leceği işlerden ise encümenden karar alıp bu karara göre işi bitirmek, en- cümenin göremiyeceği — işlerden ise bunu merkeze yazmak; devlet parası- nı kıymetinden aşağı aldırtmamak... Muhtarın köy işleri : Bu devlet vazifelerinden başka, ye- ni proje muhtarın köye ait olan işle- rini şu şekilde hulâsa etmektedir: Resmi dairelerde, mahkemelerde, her yerde köyün resmi mümessili sı- fatiyle köy menfaatlerini muhafaza ve müdafaa etmek, lüzum görülen yer lere vekil göndermek; tasdik ettiği dernek ve encümen kararlarını ve tas- dikli iş programlarını tatbik ve infaz etmek; bütçeye giren köy gelirlerini tarh ve tahakkuk ettirip makbuz mu- kabilinde tahsil ettirmek; bütçeye gi- ren tahsisatr senet karşılrör yerleri- ne harcamak ve senetleri ita âmiri sıfatiyle imzalamak; imecede kulla- nılacakları muayyen günde ve muay- yen yerinde kullanmak ve kendileri: ne imece makbuzu vermek; her ayııs gelir ve gider cetvellerini ertesi ayın ilk haftasında ve yıllık katt hesabını ikinci kânun ayında hazırlayıp, encü- menin de mütal alıp d ğ tasdik ettirmek ve bunların tasdikli birer nüshasını kaymakam veya -«i7 ye yollamak; köyün gelir ir-<C€ ; liyetine göre bütçesini fazırlayıp en- cümenin de mütal€asını aldıktan son- iki $fin içtimamda derneğe ;:;Ğmâ%:;—ı" tasdikli bir nüsha- 8ihı on gün içinde vali veya kayma- kama göndermek; köyün menkul ve gayrimenkul mallarını iyi halde ida- re etmek, mahsulü ve geliri olanların mahsul ve gelirlerini zamanında top- latmak; köy matlübatını takip ve tah- sil etmek; dernek kararı ile hibe ve vasiyetleri kabul etmek; ihtiyaç ha- linde dernek kararı ,kaymakam veya valinin tasdiki ile köy namıma ödünç para almak veya vermek; selâhiyetli makamların köy işlerine dair kanuni ve nizamlara uygun şekilde verdikle- ri karar ve emirleri yapmak, dernek veya encümen kararlarına istinat e- den artırma, eksiltme veya ihale işle- rine ait mukaveleleri tanzim ve imza etmek; yolların iki tarafını, mezar - lıkları, bataklıkları encümen kararını aldıktan sonra ağaçlandırmak; köyün sınırları içindeki yabani ağaçları aşı- lamıya halkı teşvik ve sevketmek; la- ğim teşkiltâr olmıyan köylerde evle- re kuyülu veya lağımlı helâlar yap- tırmak; ev, ahır, samanlık, dükkân ve elhasıl köy içindeki bütün duvarların dışlarını ve ev, oda ve helâların hem iç ve hem dışlarını yılda en az bir de- fa badanalattırmak; hükümet tarafın- dan verilecek ilâçları korumak ve tâ- rif dahilinde hastalara ve lüzumlu yer lere kullanmak; kuyu ağızlarını bile- ziklendirmek; mecbur olmadıkça yol üstünde halkın, hayvanların, araba- ların kolaylıkla geçmelerine engel o- lacak şeyler koydurtmamak; insanla- rın ve hayvanların düşüp 'Eîşıe!_erinı veya sakatlanmalarına sebep olabile- cek çukurlar kazılmasına meydan ver- memek; hayvanlara ve arabalara gi- türemiyecekleri derecede yük taşıt- mamak; köylü arasında kendilerine lâzım muhtelif sanatların girmesine ve bunların tutunmasına çalışmak, bu ç d di k p ifler ve birlikler kurulmasına çalışmak, bun - lara dernek karariyle yardım etmek ; dırılmaları selâhiyet — dışınd Sallitlkinin vREirbbonida ı gö rir,” köy namına usta getirtmek veya ye: (Sonu 5. inci sayfada) e kle, ai

Bu sayıdan diğer sayfalar: