Ulus 24 Ağustos 1938 sayfa 6 | Gaste Arşivi

24 Ağustos 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

24 Ağustos 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Te Ki el ULUS —TT Y Küçük antant konseyinde Macaristan'ın silahlanmada hukuk müsavatı tanındı B. Stoyadinoviç bir nutkunda küçük antant ile balkan antantı arasında mevcuüt bağları (Başı 1. inci sayfada) da tam bir itilâf hasıl olacağını ümit etmektedir. Milletler Cemiyeti ile Milletler Cemiyetine gelince, üç devlet, misakın bu cersiyete tayin ve tahmil etmiş olduğu — .2zaife tğkabül edememekte olduğunu müşahede ve tebyin ederler, fakat Cenevre müesse- sesiyle işbirliğinde devam etmek ve hâlen mevcut imkânların hududu dai- resinde ona yardımda bulunmak arzu- sunda müttefiktirler. Konsey üç hü- kümetin teknik eksperlerinin daimi konseyin bütün alâkadar devletlerle işbirliğinde devama medar olabilecek hal suretlerini bilittifak bulmak hu- susundaki arzusundan mülhem olarak Tuna meselesini etraflıca müzakere etmek maksadiyle yakında Belgrat'ta toplanmalarına karar vermiştir. Teb - liğ, sonunda, üç hükümetin üç devlet ar daki ticari betleri art- tırmak maksadiyle yapılacak her tür- lü teklife âzami derecede müzaharete karar vermiş olduğunu ilâve ve daimi konseyin önümüzdeki içtimarnın mil- letler cemiyetinin 19 uncu asamblesi münasebetiyle eylülde Cenevre'de ak- tedileceğini beyan etmektedir, B. Stoyadinoviç'in nutku Belgrad, 23a.a. — B. Stoyadinoviç, tebarüz ettirdi Romanya ve Çekoslovakya hariciye nazırları şerefine verdiği ziyafette söylediği bir nutukta, güçlüklerle do- lu zamanlarda orta Avrupa'da sulhu idameye muvaffak olan küçük antan- tın faaliyetini övmüş, Bulgaristan ile Balkan antantı arasında yapılan 31 eylül anlaşmasının ehemiyetini kay- detmiş ve küçük antant ile balkan an- tantı arasında bağları tebarüz ettir- miştir. B. Komnen, verdiği cevapta aynı fi- kirleri tekrar etmiş ve bilhassa Ma- ;| taristan ile yapılmakta olan görüşme- lere temas eyliyerek demiştir ki : “— Orta Avrupa sulhuna yeni bir yar- dım yapıldığını daha bu akşam ilân etmek isterdik. Fakat evelce — nazarı dikkate alınmamış bazı şerait, bize bu hususta müsaade etmemiştir.., B. Komnen, sözlerini, küçük antan- tın bu sulh eserinin çok yakında başa- rılacağı ümidini izhar ederek bitir- miştir. B. Komnen harekeit etti Belgrat, 23 a.a. — Romanya harici - yenazırı B. Komnen bugün saat 19 da Blet'ten hareket etmiştir. İstasyonda başvekil B. Stoyadinoviç, harbiye ve bahriye nazırı general Mariç, harici - ye erkânı ve birçok mümtaz zevat ta- rafından selâmlanmış, bir askeri kıta ihtiram resmini ifa eylemiştir. Partimizin mühim bir kararı (Başı 1. inci sayfada) lar ve milli dâvalarımızıfi “ve inkılâp prensiplerimizin çerçevesi içinde kal- mak şartiyle mevzuu seçmekte serbes- tir. 3 — Halkevleri faaliyetinin köylü- ye kadar her seviyedeki vatandaşları kapsaması muharririn eserini yazar- ken dikkat nazarında tutacağı bir nok- tadır. 4 — Piyesler, 1 şubat 939 tarihine kadar Ankara'da C.H.P. 'Genel Sekre- terliğine gönderilmiş bulunmalıdır. 5 — Bu eserler, partice teşkil edile- cek Nafi Atuf —Kansu, Reşat Nuri Güntekin,Bedrettin Tuncel, Dr. Su- ha Delilbaşı, Vedat Nedim Tör, Muh- sin Ertuğrul'dan mürekkep bir jüri heyeti tarafından tetkik edilecek ve muvaffak olan piyesler alınarak, mu- harrirlerine aşağıdaki mükâfatlar ve- rilecektir. Bu jüri sırf bu müsabaka i- çindir , Mükaâfatlar: Lira 500 400 300 200 100 1500 Birinciye İkinciye Üçüncüye Dördüncüye Beşinciye Yetişkin rirler ar d (Büyük memleket hikâyeleri) müsabakası Cümhuriyet Halk Partisi genel mer- kezi, memleketimizdeki yetişkin mu- İktisqt Vekilimiz İzmir'de gördüklerinden memnun İzmir — Ekonomi Bakanımız B. Şakir Kesebir bugün öğleden evel “Türkofis'te çalıştı ve Filistin heyeti- ni kabul ederek Filistin'le Türkiye a- T daki ticari mü betlerin inki- şafr etrafında kendileriyle görüştü. Bakan, bir aralık palamut ihracatçıla- rının da tekrar dileklerini dinledi. Öğleyin, İzmir ticaret odasının Fu- var gazinosunda verdiği ziyafette bu- lunan B. Şakir Kesebir İzmir tüccar- lariyle samimi hasbihallerde bulundu. Ziyafette Manisa'dan İzmir'e dönen Adliye Bakanımız B. Şükrü Saraçoğ- lu da bulunuyordu. İki vekil, saat 16 da İzmir vapuriy- le İstanbul'a hareket ettiler. Rıhtım - da bando başta olduğu halde bir kıta asker, jandarma ve polis müfrezeleri kendilerini selâmladılar, Esnaf ve işçi kurumlarının mümessilleriyle kalaba- lık bir halk kütlesi de vekillerimizi tezahürle uğurladı. B. Şakir Kesebir, İzmir seyahatinin intıbalarını hareketinden evel şu cüm- lelerle hulâsa etti: “— Gördüklerimden ve görüştükle- rimden çok memnun olarak dönüyo - rum, Bu yıl, mıntakanın bereketli ve neşeli bir senesidir. Ekonomik vaziye- tin bu inkişafının çok faydalar geti- receği şüphesizdir.,, Samih TİRYAKİOĞLU İktisat ve Adliye vekilleri bugün İstanbul'a dönüyorlar İstanbul, 23 (Telefonla) — İktisat Vekilimiz B. Şakir Kesebir'le Adliye Vekilimiz B. Şükrü Saraçoğlu yarın şehrimize geleceklerdir. B. Şakir Ke- sebir 150 bin liraya satın alınması mu- karrer bulunan ve daimi sergi — için tahsis edilecek olan İtalyan elçiliği binasını gezecek ve alâkadarlarla res- mi temaslarda bulunacaktır. Fransanın 35.000 tonluk bir gemisi Paris, 23 a.a. — Bahriye nezareti tebliğ ediyor : Bahriye nazırı B. Kamponşi, 35.000 Kamutayın fili kontrolü altında (Başı 2. inci sayfada) k — Bedelleri tediye edilmek üzere muayyen müddet zarfında ibraz edil- memesinden dolayı ticaret kanunun 568şve 606 ncı maddeleri hükümlerine göre borçlular tarafından salâhiyet - li makama verilmesi lâzım gelen po- liçe ve emre muharrer senetler muh- teviyatı; 1 — Deniz ticareti kanununun 1230 uncu maddesine göre resmi vezneye yatırılması lâzım gelen paralar. m — Noter kanununun 18 inci maddesi mucibince noterlerin gayri menkul rehini haricinde verecekleri teminatlar; n — İcra ve iflâs memurları tara- fından alınıp icra ve iflâs kanunu - nun 9 ve 138 inci maddeleri muci - bince bir bankaya yatırılması icap e- den paralar ve kıymetli evrak (icra memuru bunları almaksızın sandığa gönderecektir.) o — Arttırma, eksiltme, ihale ka- nununun 16,17,18,20,21,22,23,24 ve 26 ımot maddelerine göre gayri men - kul rehini ile banka kefaleti şekille- ri haricinde verilecek teminatlar; ö — Umumi menfaat için"istihlâk karar in 32 inci dd ile bu kararnameye ekli 1 ilkkânun 928 tarihli hususi fıkra mucibince banka- lara veya malsandığına yatırılması emrolunan istihlâk bedelleri ve umu- mi menfaate ait hususlar için efrada ait arazi ile taş ocaklarının muvakka- ten isşgali sureti hakkındaki kanu - nun on birinci maddesi mucibince bankalara yatırılması emrolunan taz- minat bedelleri; p — Tahsili emval kanununun 14 üncü maddesi mucibince sahibine ia- de edilmek üzere emaneten malsan - dığında saklanması lâzımgelen para - lar; r — Umum? muhasebe kanununun 91 inci maddesi mucibince emanet hesabına kaydolunan paralardan ema- net hesabına keydedildiği mali yıl so- nuna kadar sahiplerine tediye edile- miyenler; s — Yukardaki fıkralar dışında olarak yatırılacağı mahal kanunda tasrih edilmiş olsun veya olmasın, kanunların emaneten yatırılmasını emrettiği bütün paralar ve menkul kıymetler.... Bütün mahkemeler ve idare makam- ları, nakit veya menkul kıymetle ken- dileri kabul edemiyecekleri gibi de - pozito ve emanet sandığından başka tonluk yeni bir harp gemisinin inşaat tezgâhlarına konulmasına dair — olan emirnameyi imzalamıştır. Bu gemiye Klemanso ismi verilecektir. Almanya hesabına casusluk edenler Nevyork. 23 aa. — Almanya heıı- A şaayra £ ganem $ veya hususi bir sandığa yatı- rılmasına emir veya müsaade etmek - ten ve borçlularla kendisine emanet bırakılan veya nezdinde haciz yapı- lan üçüncü şahısları yediemin olarak tayin etmekten memnudurlar. ropa vapurunun eski berberi Po- hanne Hoffman ile üç şerikinin mu- hakemesine dört ilkteşrinde başlan- masına Nevyork fedzral mahkeme- harrirler da ve aşağıdaki şartlar altında bir (Büyük memleket hikâye- leri “Nouvelle”) müsabakası açmış- tir. 1 — Hikâyeler memleketimizin ta- biat, insan, tarih, iş, ahlâk, ideal, ali- cenaplık, aile muhabbeti, yurtseverlik, sevda hisleri ve evlenme tarzları hü- lâsa âdet, kahramanlık ve anane, ka- rakter ve hususiyetlerini aksettirme- lidir , 2 — Bu karakter ve hususiyetler bizzat iyi tetkik ve tahlil edilmiş mil- li şartlara ve reel müşahedelere isti- nat ettirilmekle beraber muharrir mevzuu intihapta serbesttir. 3 — Hikâyelerde aranacak esas rea- lite ve sanattır. 4 — Hikâyeler en çok normal dakti- 1o makinesi sahifesiyle 20 sayfa ola- caktır. 5 — Hikâyeler, 1 şubat 1939 tarihi- ne kadar Ankara'da C.H.P. Genel sek- reterliği adresine taahhütlü olarak gönderilmiş olmalıdır. 6 — Hikâyeler, Parti Genel Sekre- terliğince teşkil ediletek Hasan - - Âli ik Yücel, Falih Rıfkı Atay, Halil Vedat Fıratlı, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ah- met Kutsi Tecer, ve Mustafa Nihat Ö- zön'den mürekkep jüri heyeti tarafın- dan tetkik olunacak ve onuncuya ka- dar muvaffak olan on hikâye sahibine yüzellişer lira mükâfat verilecektir. Bu jüri sır£ bu müsabaka içindir. 7 — Mükâfat kazanan ve jüri heye- tinin beğeneceği diğer eserler, sahibi- nin imzasiyle Ulus ve Ülkü'de tefrika edilecek ve bilâhare partice kitap ha- linde bastırılacaktır . 8 — 'Gönderilecek hikâyelerin hiç bir yerde neşredilmemiş olmaları şart- tır. Halkevlerine mensup genç mu- harrirler arasında (Memleket küçük hikâyeleri) müsabakası C.H.P. Genel merkezi halkevleri ü- yelerinden bulunan genç muharrirler arasında ve aşağıdaki şartlar altında bir (Memleket küçük hikâyeleri “Nou- velle”) musabakası açmıştır. 1 — Hikâyeler, muharririn yaşadığı muhitin (vilâyet dahilindeki şehir ve köyler) tabiat, insan, ahlâk, ideal ali- cenaplık, aile muhabbeti, yurtsever- lik, sevda hisleri ve evlenme tarzları, iş, âdet, tarih, kahramanlık ve anane, karakter ve hülâsa bütün hususiyetle- rini aksettirmelidir. - 2 — Bu karakter ve hususiyetler bizzat iyi tetkik ve tahlil edilmiş, ma- halli şartlara ve realitelere uygun ol- malıdır. 3 — Hikâyelerde aranacak esas sa- nattır. 4 — Hikâyeleri en çok normal dak- tilo makinası sayfasiyle 10 sayfa ola- caktır. 5 — Hikâyeler, 1 şubat 1939 tarihine kadar her zatın mensup olduğu halke- vi başkanlığı vasıtasiyle C.H.P. Genel Sekreterliğine gönderilmiş olmalıdır. 6 — Hikâyeler, Parti genel sekreter- liğince teşkil edilecek — Hasan - Âli Yücel, Falih Rıfkt Atay, H. Vedat İFıratlı, ,' yinlîıbmiâii:nmır. Ah— r—ı Üç edebi müsabaka (Başı 1. inci sayfada) yesler Halkevlerinde temsil edile- cek, hikâyeler gazetemizle Ülkü'de neşredilecek, Intııp şeklinde bastırı- lacaktır. ’l"l’ Partinin, on ressamı on ayrı vilâ- yete göndererek yurt ve yurttaşlarla daha yakından temaslarını temin ve sanatlarını kendi realitelerimizin i - caplariyle telif gayesini güden ka - rarmdan bahsederken demiş oldu- ğumuz gibi sanat sanat için, fakat o nisbette de cemiyet içindir. Bu iki prensipi eserinde en yüksek tezahü- riyle uzlaştırmak kudretini göstere - bilen sanatkârdan kim milli sanat- kâr unvanını esirger? Üç edebi müsabakanın ihdası maksadında — tesbit edilen iştirâk şartlarında da esasen sarahatle izah edilmiş olduğu gibi — bu gayeyi vu- zuhla görmek kabildir: — Piyes müsabakasında terbiye, lisan, edebi zevk, konuşma zarafeti bakımlarından sah in yüksek e- hemiyetini dikkate alan parti, bu bakaya iştirâk edecek eserler- de “yeni türk cemiyetinin modern, kültürel, milli duygularını tatmin e- debilmek ve yetiştirici olmak” va- sıflarını aramaktadır. — Büyük ve küçük hikâyelere ge- Hnce; bunlarda da milletimizin â- detlerini, kahramanlığını, anane - lerini, karakterini ve hususiyetle- rini tebarüz etmiş görmek istemekte ve “hikâyelerde aranacak esas, rea- lite ve sanattır” demektedir. Türk sanatkârını teşci ederken kendisinden beklenilen büyük hiz- metlerin vasıf ve mahiyetlerini tayin- deki isabet, ancak övülebilecek bir kaygının ifadesidir. Türk tkârı, d İki gün evel Ziraat Enstitüsü ci - varında bir katil işlendiğini duymuş, fakat zabıtanım tahkikatını işkâl ev- memek için, kısa bir havadis, şeklinde de olsa, bahsetmemeyi münasip-gör - müştük. Dün, Ankara ağır ceza mâh - kemesi, son bir kanunla şümul sahası işl şhut suçlar & gorc bu dâvaya bakmış ve karara bağ- lamiıştır. Meriyete girdiği ilk günden beri, adliye hayatımızda müsbet ve çok ha- yırlı tesirini adım adım tâkip ettiği- miz ve gördüğümüz meşhut suçlar ka- nununun ağır suçlara da tatbik edil - mesi dliye tarihimizde bir inkılâp sa - yılmak gerektir. Bu süretle, suçlusu, suçun delilleri gözönünde durürken, hâdisenin bütün teferruatı birkaç saat içinde açığa çıkarılmış bulunurken ay- larca, hattâ bazan yıllarca süren tah - kikat safhalarının hem mahi l ilen Ankara Adliyesi bir cinayet dâvâsıni â 'çok kısa bir zamanda neticelendirdi Ağırcezada ilk meşhut cürüm dâvâ rın ark daki sırtta ve 20-30 mi mizi lüzumsuz yere işgal etmesinin ö- nüne geçilmiş, hem de birçok vatan - daşları bir o kadar müddet azap ve 18- tırap içinde kalmaktan kurtarmıştır. Ankara müddei umumiliğini, meş- hut suçlar kanununun verimli netice- lerini en yakından idrak eden örnek bir makam olarak gösterebiliriz. Ad - liyecilikte dakikaya kıymet veren ça - lışkan bir müddeiumuminin hazırla - dıgı istatistiklerde görüyoruz ki, yeni- dan sonra Ankar da suç e- sanat iş i zerece h zın, vatan tabiatının bütün güzellik- lerini ve çetinliklerini, sularının akı- şı gibi sabanı başında terliyen köy - lünün emeğini, çocuğunu emziren ümitlerini, orı | daki çiçeklerin kokuları kadar sınırda can veren delikanlının kahramanlı - gını, kahkahaları birer âhenk olan pembe tenli genç kızın yeşil gözleri gibi makine önünde uğraşan işçinin çalışışımı yeşil dağlarda cıvıldaşan ku;lnrm nagmolerıyle heraber ule * ERTLTERİDEMETE hemiyetli bir nisbette azalmıştır. Şimdi artık, elini bıçağına, taban- casına atan kimsenin aklına meşhut suçlar' kanunu geliyor. Biliyor ki on - dn kurtuluş yolu yok.. Halk bu mah- kemeye, kendisine has, güzel bir isim- de bulmuş: Yıldırım mahkemesi... İki gün evel işlenen ve dün kara- rı verilen katil hâdisesi hakkında dün yapılan tahkikatı takip eden arkada - şımız gördüklerini şöyle anlatıyor: Suçun ıhbıu sırasında tutulan zg- yorgunluklarını, — türk mertlıimı, türk cömertliğini, türk asilliğini de |. safha safha, yer yer, zaman ve me - kân içinde, kendi hakikatlerimizle, kendi neşe ve ıstıraplarımızla teren- nüm etmelidir. ” » 99 Piyes ve hikâye muharrirlerimiz ve kendilerinde yazı yazmak hevesi duyan gençlerimiz için Parti, büyük bir fırsat hazırlamıştır. — Yazılmıyor, basılmıyor, okun - muyor! Bu indi iddiaların yanlışlığı da, dogruluğu dı bu ııç edebi müsaba - lacaktır. Vakıa mükâfatl harrirleri zengin edecek değildir. Fakat, mu - harririn en büyük serveti muharrir - liktir. Muharrir olduklarını eserle- nyıe ”b.. K | L l L ksa el M | lar, söyl SsÖZ- ler, hattâ nleyhu ileri sürülecek mütalealar kendilerine şöhret ve servet temin edebilir. Edebi müsa- bakalarda mükâfat kazanan eserle- rin sahipleri daha evel ve türlü se - beplerle meçhul kalmış olduklnrı halde birdenbire en bit k h ş, fakat vaka yerinde tahkıkatm derinleştiril- 'mesine lüzum görülmüştü. Dün öğle- den evel Ankara müddeiumumi? mua- vinlerinden, Hasan Halit Aksoy'la Sulh hâkimi Fethi Ünver ve katili yakalıyan komiser Ahmet Ozger su- çun işlendiği yerde tahkikat yapmak üzere oraya gittiler. Bizi de yanları- na almak nezaketini gösterdiler. Şoförün yanında, ne zabıta ne ad- liye memuruna benzemiyen hırpani kıyafetli, ağzından şarıl şarıl salya akan' biri daha vardı. Önce şoför mu- avini zannetmek istedim. Fakat bu adam otomobilin kapısını açamıya- cak kadar şavalak görünüyordu. Ha- san efendiye hafifçe: —Bu kim, diye soracak oldum. — Katil, dedi. Arkadan yüzünü pek iyi göremi- yordum. Tostoparlak bir kafası, ka- fasını yarı örten delikli deşikli bir kasketi var. Caketine gelince bu renk vaktiyle lâcivert veya siyat falan gi- bi bir şey olabilirdi. Şimdi tamamen renksizdir. Yer yer telis astarı görü- nüyor. Sarsak ve titrek ellerini diz- lerinin üstüne koymuş, ya sağa sola rirler arasına ıınıuqlofdıx. “Balık tutan köy sokağ müharriri, Fakir macar kızının hi- kâyesi, evelki sene, bütün edebiyat ln-oıüklermm aylarca mevzuu olmuş ve bu kızcağıza dünyanın hayranlı- ğını temin etmişti. Dört sene evel Nobel edebiyat mükâfatımı kazanan Leon Bumin ancak bu hâdiseden sonra tanınmıştır. “Sahte pasaport - lar,, müellifi Plisniye'nin diğer eser- leri de, genç belçikalı bu seneki Goh â bakıyor, veya göz- lerini el parmaklarının ucuna takı- yor, öyle kalıyor. Adliyeciler aralarında: — Yolu şoföre kendisi tarif etsin bakalım, diye konuştular. Sonra, ço- cuğa: — Evlâdım, dediler, hangn yoldan gideceksek söyle şoföre... Kooperatifin hizasına gelmiştik. İbrahim — bu, katilin adıdır — şofö- rün kolunu dürttü: — Nah, bu yandan, dedi ve koope- kur mükâfatını & dığınd elden ele dolaşmaktadır. Parti'nin bu ilk teşebbüsü, ümit edelim ki, memleketin diğer faaliyet 9ııbelerınde de müessese ve hususi HEÇL İ Kİ k bir m._ teşlnl j k,ve ilim $ çalışan genç istidatlar teşvik ve teş- ci olunmak suretiyle daha kolay meydana çıkacaklardır. Nasuhi BAYDAR F | met Kutsi Tecer ve Mustâfa Nihat Ö- zön'den mürekkep jüri heyeti tara- fından tetkik edilecek — ve onuncuya kadar muvaffak olan on hikâye sahibi- ne 100 er lira mükâfat verilecektir. Bu jüri sırf bu müsabaka içindir. 7 — Mükâfat kazanan ve jüri heyeti- tinin beğeneceği diğer eserler, sahip- lerinin imzasiyle Ulus ve Ülkü'de tef- rika edilecek ve bilâhare partice kitap halinde bastırılacaktır. 8 — 'Gönderilecek hikâyelerin hiç bir yerde neşredilmemiş olması şart- |tır, aB F eübei beçii kTa T ratifin baş aşağı doğru inen yo- lu gösterdi. Bu yoldan, biraz sonra asfalta iltihak ettik ve çocuğun, dür- tüşü ve işaretiyle Keçiören asfaltın- dan Etlik yolunun ayrıldığı köşeye geldik, ve sonra Keçiören yoluna yö- neldik. Şoför alabildiğine — gidiyor- du. Fakat daha yüz iki yüz adım git- “memiştik ki İbrahim: — — . — Nereye gidiyorsunuz, burası iş- te, dedi. Sol taraftaki çukuru göıter- di. İlk zabıt varakasına bakıldi, gös- terilen yer doğrü.. Suç burda ışlen— miş ve indik. Bu kadar burun dibinde ve göz ö- nünde adam öldürüldüğünü ben duy- saydım inanmazdım. Fakat siz ina- nın, çünkü sabit oldu. O yoldan eğer bir geçmişliğiniz varsa, suç sahasını hatırlamışsınızdır. Polis — noktasını geçtikten sonra, Ziraat Enstitülerine doğru giderken şöyle bir iki yüz a- dım ileride. Yolun solunda bir çukur görürsünüz. Bir kaç ağaç vırdn- Köylüler şehre sokmadıkları hayv: Kü lıfmı bunlırı' bığlı:lır. Bn ığıglı—. ileride dört beş harap ev vardır. * burada, bir iğde ağacının dibindt lenmiş. j Suç nasıl olmuş biliyor © nuz? Gün pazar, saat 17 suları.. Kâ monulu Hüseyin adında, 30 ya da bir amele, gene Kastamonu! Devrekâni nahiyesinden İbrahim bir çocukla buraya gelmiş. Bir #f det uy bu iğde ağacının binde.. Uyandıkları zaman Hüst) İbrahim'in erkeklik izzetinefsini ran münasebetsiz bir teklifte bul muş. İbrahim, bu âhlâksız ari nın, ahlâksızca teklifi karşısındâ yapacağını şaşırmış, kaçmak, kuf mak istemiş, fakat öteki bırakmalt aralarında bir boğuşma olmuş. Bü rada, kendi ifadesine göre, doktof poruna göre 16 yaşında olan him'in eline, Hüseyin'in cebindek çak ilişmiş, bıçağı kapmış ve kef sinin yaşca, boyca ve kuvetçe en | iki misli olan Hüseyin'in sol ku fiin dibine saplamilş. Buraya kadar yazdıklarım kati! ifadesidir. Hüseyin, boğazından şarıl kanlar aka aka polis noktasına kâl gidebilmiş. Noktadaki memura: — — Adım Hüseyin, beni İbrah vurdu, diyebilmiş ve yere yığılı Oradan derhal hastaneye kaldırf! lar. İlk tedavisi yapılırken ölmüş: İbrahim'e gelince, o da bu sırâ hangi yoldan bilmiyorum, fakat halde asfalttah değil, bir kolaj! bulmuş, Yenişehir'e doğru yolu © muş. Suçun zabıtaya ihbarından ' buçuk saat gibi pek kisa bir zaf sonra da komiser Ahmet Özger'le ' lt bürodan İsmail İbrahim'i sefaretinin arkasındaki bir inşâğ yakalamışlar. Vaka yerinde bir teneke parça üstünde ve samanlar arasında kafi keleri görüldü. Hâdisenin burada duğu anlaşılıyor, fakat bir boğ didişme eserine tesadüf edilemiy gu. Katile gelince, bön bön etrat” bakınıyor, gözü yerlere takılryof kafasını bir gğaca dayıyarak ağl du. Kendisine doğruyu söylemesi, * ruyu söylerse cezasının az olat” anlatıldı. İki elini, Allaha yalv gibi yukarı kaldırdı. Salyalı a&? gerebildiği kadaf gerdi, kalın du0 larını açtı: ğ — Vallahi böyle oldu, beğim, * lahi böyle oîdu, diye sızlanmağa " ladı. Fakat şurasına akıl ermiyor: P& günü saat beşte bu asfalt çok kâ lık olur, küçük bir gürültü d duyulabilirdi. Ya biraz arkadaki ler.. Bi Fakat, katil böyle dıyoı'. biliriz? Döndük. : Tahkikat evtakının ağır cezâ | lemine tevdiinden bir kaç daki sonra mahkeme teşekkül etti vt ruşmıya başlandı. Reisin sualini' mübaşir katilıl 4 lagma kuvetlice bağırmadan alınamıyordu. İlk suallerden iddia makamının mütaleası sof” İddia makamı duruşmanın gizli rak cereyanına karar verilmesil tedi. Mahkeme bu yolda bir afâ | rarı verdi, salon dinleyicilerde! şaltıldı. N Tefhim olunan kararda suçufi reyan sureti izah olunmuş ve & len hafifletici sebepler teker zikredilmiştir. Netice itibariyle rahim bir sene ağır hapse ve küsur kuruş tutan mahkeme fını ödemiye mahkom edîlım! Biğineye KöNdelmiğiE..

Bu sayıdan diğer sayfalar: