TULUĞŞ 7-1-1938 | Yazan: Yüzbası F. W. von Herbert Düşman eline Çeviren: Nurettin ARTAM düşen Kavanlık tabyasinı geri alabilmek için Bağ tarafımızdaki üzüm bağla- rında bir takım kaçak askerler giz - lenmişlerdi. Fakat artık yükünü al- mış, kuvvetimizi arttırmış olduğu- muz için bunları toplamağa lüzum görmedik. Şimdiki halde taburumu- zun saflarına 200 yabancı asker gir- miş bulunuyordu. Bir takım aıkeı'- uğraşıyorduk ! mil uzakta, şimdi düşman eline düşmüş olduğunu bildiğimiz Ka- vanlık tabyası vardı. Fakat hava © kadar ağır ve duman bulutları © kadar kesifti ki bütün bunları gözlerimizle göremiyorduk. Duman- lar ve buğular küçük vadinin dibin- de ııuhhmmıı gıbu duruyordu. ler, gönüllü olarak bize 4 Kavanlık tabyası düşman elindedir ve birbiri ardınca muhtelif yerler - den gelmiş olan on iki tabur mağlüb Bu dan bir daki- ka sonra ıdı. Bu taraftan hiç bir hücum beklemeyen duımın bizim farkı hiç olmuş, dağılı Bir avcı bunu bana söyleyince binbaşıya koştum ve eğer Ternina yolu üzerin- de yürüyüşe devam edecek ve Ka- vanlık tabyasına 400 yarda yakla- şacak olursak ©o zaman sol lırıfı- bir ateş açıl: Yılıııı yakını- mıza iki gülle düşmüş, fakat bir za- rar vermemişti. Bu sırada Binbaşı bütün bölük kumandanlarını yanı- na çağırdı. Kendisi bizi görerek Bağlarbaşı tabyasından atını bu ta- rafa sürmüş olan Miralay Rıza bey- dan düşman ateşine tutul, - mızı söyledim. Bınbı.ıı, dört nala bize doğru gel- miş olan bir takım çerkeslerden, le istişare ediyordu. Öğrendiğimize göre vaziyet, kısaca, şu idi : Harb sahnesine sabahleyin er- kenden gönderilmiş olan Rifat pa- sasen, bu almış bulunuyordu. Bütün itidal ve sükü- netini bozmuştu : — Emin paşa yaralandı; bir tab- ya elden gitti, on iki tabur bozguna uğradı; orta yerde kala kala bir ta- bur, biz kaldık; bizim de bir işe yar Dedi, Bu sırada tabur da son ilerliye- şanım yanında şimdi, ancak dört çerkes bölüğü kalmıştı. Geri kalan on iki tabur (Emin paşanın sekiz, Rifat paşanın beraberinde getirdi- ği dört tabur) Kavanlık tabyasının düşmesi üzerine bozulmuş ve dağıl- mışlardı. Krişin tabyaları her ne kadar elimizde idiseler de Yunus bey tıbyıımdı vaziyet o kadar teh- I i ki l bılocogı ııoktıyı kadar ilerl. uzak- şöyle ı trğ K görerek bir teklifte bulundum : — Askerler, sola dönüp düşmana karşı cephe alsınlar ! Dediğim ya- pıldı. Bu zamana kadar hiç zayiat verilmemişti; üzerimize hiç bir isa- bet olmamıştı Fakat tam cephe de- ğiştirirken aramızda bir gülle pat- Jadı. Bu infilâk, Binbaşmın aklını başına getirdi. Bunun üzerine şu e- mirleri verdi : — Son bölük avcıya yayılarak cepheye ! İki bölük sağa sola ! Sol €enah bahçelerden doğru ilerliye- cek ! Bir bölük arkada üzüm bağ- larında kalacak ! Bütün bu emirler tam bir intizam 200 yarda kadar öteye ilerlemiş olan sol cenah müstesna olmak üze- re, biz, Ternina yolu üzerinde idik. Böylece aşağı yukarı, cenuba doğru cephe almıştık. Vaziyetimiz açık tarafı cenuba bakan bir kavis ha- deki ikeye dan Yunus bey topları oradan kaldırmıştı. İsa tabyası, elden gitmiş gibi bir şeydi. Rifat paşa, şimdi, Kavanlık tabya- sına hücum etmezden evvel Bağlar- b da kaçakları topl ikla meş- gul oluyordu. Biz, burada ne pahasına olursa olıım, kalıp dı'iımınıı Plevneye gir- mesine mani olacak, ondan sonra verilecek bir işaret üzerine Rıfıt garbden y ğı hü birlikte şimalden K.ıvınlık tabyası- na taarruz edecektik. Dört bölük avcı askeri bizim sağ cenahımıza il- Rıza bey : " 3 Y — ayr L z kalk olursa vurun ! Dedi. Biz daha müzakere halinde iken dört avcı bölüğü uiımııı gelımı, bir bölük, avcı ni: — Yanay dalrulıln MATEMATİK TERİMLER Osmanlıc A Adadı aşariye — Nombres döcimaux — Ondalık sayılar Adedi — Numârigue — Nümerik, sayıca Adedi faikryet — Sup&riorit& — num&ri- güe — Nümerik üstünlük Adedi kıymet — Valeur num&rigue — Nü- merik değer * A olarak — Numröriguement — Sa- Aded! silsilei ılelvılî — Progression a- rkhmâuqne — Sayıl ul: edi tam — Nombre entier — Tam sayı Aded.l temrin — Exercice numârigue — Nümerik ekzey Adet — Nombre — Sayı Adi kesir — Fraction ordinaire — Baya- ği kesir Ahadı basite cümlesi — Classe des unitös simple (la) — Birimler bölüğü (sade bi- rimler, onluk birimler, yüzlük birimler) Ahenk — Harmonie — Hunıonı Akis — lnvenıon " Tersbirlik Akisce nazir — — Anti- a- Türkçe Çok vecihli şekilde — Polyödre — Çok yüzlü Çok vecihli zaviye — Angle polyödre — Marş - Müsabakamız 15 inci yıl marşı güftesinin, şairinin emek ve heyecanı- nı uy bir beste ile a- Boldüzeyin açı Dahilen — Intörieurement — İçten Dahilen mersum daire — Cerclc inserit — İçdayire Dahilen mersum mudalla — Polygone ins- erit — İçpoligon Dahilen mütebadil — Alterne-interne — İçters (açı) Dahili, dahil — Int&rieur — İç Dahili zaviye — Angle interieur — İçaçı Daire — Cercle — Dayire Dairevi — Circulaire — Dayirevik Dakika — Minute — Dakka Dalle — Döterminant — Dara — Tare — Dara Darıbı müşterek — Raison (d'une prog- ression göom&trigue) — Ulam değişmezi Dava — Th&oröme — Teorem Deka- — Döca- — Ono- Dekazram - DEcıırımmc — Onogram Değtenııinliyın homolog Alet — İnstrument —- Alet Amali erbaa — Ouatres op&rations (les) — Dört işlev Amil — Facteur — Faktör Amudi — Perpendiculaire — Dikey Amut — Perpendiculaire (la) — Dikey Ar — Are — Ar Asgari — Minimum — En küçük Asli adet — Nombre premier — Asal sayı Asli tabi — Fonction primitive — Primi- tif görev Aşari — Döcimal — Ondalık Aşari adet — Nombre döcimal — Ondalık sayı Aşari logaritma — Logarithme d&cimal — Ondalık logaritma Aşerat — Dizaines (les) — Onluklar Aşere — Dizaine — Onluk Ayık Pied — Ayak — Maximum — En büyük Bakı — Keste — Kalan Basit kesir — Fraction simple — Basit kesir Basit selâse kaidesi — Rögle de trois simple — Üçlü kaidesi Baskül — Bascule — Baskül Beyzi — Ovale — Oval» Beyzi — Ovale (1') — Oval Binde — Milliğme — Binde Binde birler — Milliğmes (les) — Binde- ler, Bhıler cümlesi — Classe des millies (la) — Binler bölüğü Bir hadli (zuhaddivahit) — Monöme — Bir terimli Ü vrrrsene MEİR FU PE ai ü MK tematikleyin Buut — Dimension — Boyut C Canibi — Lat&ral — Yanal Canibi satıh — Surface latörale — Yanal 'ey Cebir — tlz&hre — Cebir GCem — Addition — Toplay — Cemedilecek adetler — Nombres â addi- uonner (les) — Taplın.ıcıl ııy1ı_lır hatları — Lignes frontales — Ö- ney çizgiler ephe müstakimleri — Droites de profil iki bölük yanaşık nizamda yolun üzerinde, bir tanesi de ihtiyat ola- rak geride bağlarda kalmıştı. Bun- ların Binbaşıları da beraberlerinde idi ve burada Plevne ord! a- kibetini tayin edeceli iyeta gel Sağ tarafı en ö nefer- leri, Plevnenin son evlerinin bir çey- ı'ok mil kıdır yılımmdıyrh. Sol ta- v Te miş olan bir buçuk taburluk kuv- vet, toptan Rızı beyin kumandası altına girmi: dar uzanıyordu. Yol cenubu garbi- ye doğru hafif bir meyille yukıolaı dağlık inin — içtima geçiyordu. 'Tepede Plevneden bir buçuk mil uzakta Krişin tabyalarınım'en şimal- dekisi olan Bağlarbaşı tabyası bu- lunuyordu. Arkamızda üzüm bağ- Bunun üzeri bölüklerimi: Cephe i — Plan de front — Ö- neydüzey Cetvel — R&ıl: — Cetvel Cezir — Racine — Kök Cezri mihver — Axe radical — Kuvvet ekseni Cezri mikâp — Racine cubigue — Küp kök Cezri murabba — Racine carrâe — Kare ik Cqırin. cezri — Radical — Kökel, kök Cıhet - Bını — Yön döndük. Bunlardan bir tanesi avcrya yayılmış, ilerlemiş, bir tanesi onun 100 yarda gerisinde, bıilır arasın- da ihtiyata kalmıştı. Benim bölü- ğümle bir başka bölük de soldaki Plevne bahçeleriyle sağdaki avcı- lar arasındaki mesafeyi işgal edi- Cüıedımık — Onmter (ı') — Yoııeue- mek Cihetlenmiş — Orient& — Yönetik Cisim — Corps — Cisim Cümle — Classe — Bölük ç — Onolitre Delumetre — Dğcsmetre — Onometre raya vermiş olmamak için, riayeti mecburi bir takım musiki kayıdları göz önün- de tutularak hazırlanmasını muvafık buluyoruz. Evvelki ilâanlarda verdiğimiz tafsi- lâtı, bu defa tanınmış beste- kârlarla temastan sonra, su şekilde tavzih ve tasnif et- mek imkânını elde etmiş bu- lunuyoruz : 1 — Marşın bünyesi evvelce de tas- rih ettiğimiz gibi dörder mısralı 3 kı- tadan ibaret olacaktır. “A”: Ana fikirleri ihtiva eden, baş- rında birer y A" daki yalın mısraların izahını ve edebıyıtuu yapan iki kıta- dır. 2 — Hece sayısının çift olması ter- 12, 10 ve 8 heceliler beste için uy- “A” kısmının diğerle- rinden ayrı hecede yazılması musiki- de kontrııu temine imkân vermesi i- e mikâbı — D& cube — Onnmetre küp cih olunur. Dek bbar — D& carr& — ÖOnometre kare gun olanlardır. Derece — Degr& — Derece Deıi- — Döci- — Onda- — — Öndi Deıı ister — Döcistöre — Ondal isterg Deıılıtre — Dâcxlıır: — Onda Iıtre 'ye değer. $ — Mırşm iddia ve manasına uy- gun bir bestenin temini için, kullanı- nihayet 4 heceden — Ondametre kare Devam etmek — Continuer — Sürmek Devreden — Rotatif — Döney Devri — Rotatoire — Dönel Devir, devran — Rotation — Dönüğ Dılı — Cöt€ — Kenar Dıl'ı kaâim — Cöt& droit — Dikleyin ke- nar Dılın ortasından çıkan amut — ce (la) — Ortadikey 'oğru — Vrai — Sağığ Dubi desimetre — Double döcimâtre —- Çift andametre Dubi metre (şerit) — Double mötre (ru- ban) — (Şerit) çiftemetre Düstur — Formüle — Formül E Ecza — Sous-multiple — Askat Ehram — Pyramide — Piramit Ehrami — Pyramidal — Piramidal , Emsal — Coeftficient — Kafçıtan Esas — Fondament — Temel Esasi Fondamental — Temel Esham — Action — Aksiyon Esmai âdat — Num&ratifs mots) — Sayal (kelimeler) Etem zaviye — plan — Tükey açı Evvel, birinci — Premier — İlk, birinci Evvelâ, birinci olarak — Premiğrement — İlkin Faiz — Interöt — Faiz Faiz fiati — Taux — Toğ Faizi mürekkep — Interöt compos& — Katmerli faiz Farazi — Supposö — Varsayık Farazi — Hypothötigue — İpotetik Faraziye — Hypothöse — İpotez Faraziye — Supposition — Varsayı Mediatri- Angle couvrant tout le Fark — Difference — Fark Fırklı - Dııtınct Farklı z k Fıııl - Chıpııre — Kısım Fasıla — Intervalle — Aralık Faslı müşterek — Intersection — Arake- sit Fayda — Bön€fice — Asığ Fazla — Abcisse — Türem Fazlı müşterek — Raison (d'une progres- sion ari — Ulam Feza, mekân — Espace — Uzay İç Ticaret Genel Direktörlüğü teşkilâtında İç ticaret genel direktörlüğü teşki- Jâtının genişletileceği ve dış ticaret işlerile de uğraşacağı, Türkofis teşki- lâtının yeni bir şekle sokulacağı etra- e — De — Ond: e lacak keli '" İ €e mikâbı — D cübe — Ondametre küp Desi: e — Dici: carr& şartlarına her kelime fazla olmamasına dikkat etmek, şair- lerimize muğlak görünecek vurgu ayetden kurtulmak için en doğru ve lüzumlu çaredir. 4 — Kıtalarda mısraların, ya birer aşırı, ya biribiri ardı sıra, musiki bün- *yeleri ayni olmalı yani hecelerin cin- si ve nevi itibariyle aralarında muta- bakat olmalıdır. Bu itibarla heceleri dört kısma ayı- racağız: I — Uzun ve vurgulu hece, JI — Uzun ve vurgusuz hece, “JI — Kısa ve vurgulu hece, IV — Kısa ve vurgusuz hece. Vurgu, bir kelimenin tabil ve bariz bir telaffuzda üzerinde en fazla du- rularak kuvvet verilen hece sesidir. Hemen söyliyelim ki: Uzun hece vur- gulu hece demek değildir. Meselâ vurgu kelimesinde “vurgu” “gu” he- cesindedir. “Vur” uzun hecedir, vur- güulu hece değildir. Bir kelimenin han- gi hecesinin vurgulu olduğunu, ken- di kendinize ,tabii telâffuzunuzla, her hecenin üzerinde bir kere durup, her hecekmıı bir defa fızl.ı hakkını ve- rerel RADYO Ankara : Öğle Neşriyatı: 1250 Mull neşriyatı — 12.50 Plâk: Türk 1 halk şarkıları — 13.15 - 13.30 Dahili rici haberler. h Ölesam Neğriyabı; 18.30 Pi riyatı — 18.35 İngilizce ders: Azii — 19 Türk musikisi ve halk şarkıları $ met Rıza Sesgör ve arkadaşları) saat ayarı ve arapça neşriyat — 19 musikisi ve halk ıırlulırı (Hıluk d ) — 20.15 Konfi P log Nevzat — 20.30 Saksafon ıoll'" Esengin — 21 Ajans haberleri — dyo salon orkestrası: 1- Mozart: lı' Enchantöe, 2- Mozart: Andante e d'Ambrosio: İIntermezzo Primavef Sehumann: Nuit Etoiles. 5- Mozi finta Giardinera. 6- Mozart: La Wi Rapitar — 21.55-22 Yarınki program tiklâl marşı. İstanbul : Öğ i : öle Neşriyarı: » v D musikisi — 12.50 Hâvadis — 13.05 Pf türk musikisi — 13.30 -14 Muhtelif neşriyatı. Akşam Neşriyatı: Haai 830?1“ musikisi — 19 Konferans: Ali K (Çocuk terbiyesi) — 19.30 Beyoglıı Hi vi gösterit kolu tarafından bir tem 19.55 Borsa haberleri — 20 Necmettin ve arkadaşları tarafından türk musiki! halk şarkıları — 20.30 Hava raporu — Ömer Rıza tarafından arabca söyle 20.45 Bayan Muzaffer Güler ve ırkı * tarafından türk musikisi ve halk şarkt (saat ayarı) — 21.15 ÖRKESTRA: 1- b cke: Norche. 2- Marohe: Meyerbe!l huguenots, fantezi, 3- Çaykovski 4- Rosey: Figliar, intermezzo. 5- mo: Laternentauz, 6- Sgambatti: S& valse — 22,15 Ajans haberleri — 22.30 la sololar, opera ve operet parçı 22.50-23 Son haberler ve ertesi günün ramı. Ayvrupa : OPERA ve OPERETLER: 15.30 semburg — 19.55 Budapeşte — 20 Frafi furt, Laypııı — 20,55 Prag — 21 Ro: — 21.30 ORKESTRA KONSERLERİ ve 5 FONİK KONSERLER: 16.10 Könij; — 17 Beromünster — 18 Stokholm — 19 Hamburg, Kolonya — 20 Kolonya — Varşova — 21 Brüksel, Milâno, Stut — 21.30 Kopenhag. ODA MUSİKİSİ: 15.25 Hamburg 17.15 Varşova —'18 Münih, Paris — 21 Kol kontrol ve tesbit edebilirsiniz. İstis- nalarının çok olduğunu peşin söyli- yerek şu umumi kaideyi kaydedebili- riz. Türkçe kelimelerde vurgu, ekse- riya son hecededir. Fiillerde, muzari ve hal sigalarında dan bir e- velki hecede, mazi sigalarında lâhika- nın kendisindedir. Tek heceli kelime- ler, ifadedeki ehemiyetlerine göre vurgulu veya vurgusuz itibar olunabi- râlarda ve musiki bünyeleri birbirinin aynı olması şart olan B ve B, kıtala- rında bir nevi musiki aruzuna riayet etmek, hecelerin yalnız uzun ve kısa- lıklınnı değil, vurgulu ve 23.15 SOLO KONSERLERİ: 13.45 Stokho — 14 Stuttgart — 15.30 Lâypzig — 17 lin — 19.10 Königsberg — 20,15 Be ter — 20.30 Monte Ceneri — 24 Stut Frankfurt. NEFESLİ SAZLAR (Margş ve saire)İ, 6.30 Breslav, Hamburg, Königsberg — Breslav, Stuttgart — 12 Hamburg, ı ORG KONSERLERİ ve KOROLAR: Königsberi se hd0 - G, af nih — 9.30 Berlin — 10.45 Hamburg — 11. İ? Berlin — 12 Kolonya — 13,15 Münih — ş Lâypzig — 14.10 Frankfurt — 14.15 Berli! Kolonya, Münih — 16 Breslav, F oluşlarına ıbre de mütenazır ol.mılı- Tını temin etmek lâzımdır. Şöyle bir mısrâ alalrm: Meydan, bu gök senin; çık da yüksel! Hecelerinin cins ve nevilerini tes- bit edelim Uzun, uzun ve vurgulu, kısa vurgu- suz, uzun vurgulu, kısa vurgusuz, kı- sa vurgulu, uzun vurgulu, kısa vurgu- suz, uzun vurgulu, uzun vurgulu, $ — Çift sayılr mısraların son hece- lerinin muhakkak vurgulu ve açık sesli harfleri ihtiva eden uzun hece- lerden seçilmiş olması şarttır. Bu kayıdlara riayet etmek ve 500 lira verilecektir. Güftelerin en çok 28 çubala , Lâypzig, t — 16.25 K0 lonya — 18 Berlin — 19.10 Berlin, Münih ” 19.15 Stuttgart — 20 Königsberg — 22 Keza — 22.30 Berlin, Stuttgart. HALK MUSİKİSİ: 11.30 sıum 17.25 Berlin — 19.10 Frankfurt. DANS MÜZİĞİ: 21.30 Stuttgart, Paris P.T.T. — 22.20 Viyana — 22.30 Franktufi — 22.35 Lâypzig — 23 Katoviç, Krako' Milâno, Poznan, Roma, Vilna — 23.5 Budâ” peşte — 23.25 London - Regional — Lüksemburg 4 Çukurova gecesi Çarşamba akşamı Adananın kurtü luşunun 16 ıncı yıl dönümü münasebe tile Halkevinde çay ziyafeti verilmi: tir. Adanalı gençler coşkun söz ve şiif” lerle hem;ehrılerimn heyecan ve te kadar “Ulus marş mü ine bütün varlıklarile iştirak harekete gelmediğini kim söyliyebilir ? Bahusus, doktor Hikmet, son günlerde Lavaliöre'lerin evine sık sık girip çıkmak itibariyle pek âlâ biliyordu ki, Madame Lavaliğre, yalnız kocasını kendi nüfu- zu altında ezmiş bir karı değil, ayni zamanda, kı- Lavaliğre kızında hiç bir sanata istidat görmüyor- du. Evlenecek mi idi ? Heyhat, drahomasız bir kız için, bu muhitte ve böyle bir zamanda bunu ümid etmek bir hayali hamdı. Çok da güzel deiıl- di ki, bir büyük aşkın nihayet imdada y beklenebilsin. Mad. el zını tir tir titreten bir anadır. Vakıa, genç kız Al- bert'in anlattığı gibi kendi gönül leleri mev- bebis 'olduğu vakitte, be tuhâkkü dünilik; kurnazlık ve mürayilik silâhlariyle karşı koyma- sını biliyordu. Fakat, Arlette, bu meselelerle ilişi- ği olmayan vaziyetlerde bedava bir itaat ile ana- sının hükümranlığına baç vermekteki faydayı da anlayacak kadar zeki idi. Küçük bir gelir ve günü gününe bir takım küçük kazançlarla geçinen, orta halliden biraz daha aşa- ğı bir Fransız ailesi ıçınde yirmisine basmış ve he- nüz ek il iyeti taayyün iş bir evlıd Lavaliöre düşündükçe aklı ba- şından çıkacak gibi oluyordu. Arlette, bütün ku- surlarından başka bir de giyinip süslenmeğe, ge- zip eğlenmeğe düşkün bir kızdı. Ara sıra * baba- sından çarptığı çep harçlıklarını gidip bir kılıve- de veya her hangi bir eğlence yerind. cekti. Zira, ortada Arlette'in başmdan defolup git- mesi iççin bundan başka bir ümid göremiyordu. Sözün kısası, onun, bir büyük bankere metreslik edecek ve yahud bir nazırın karısı olacak hali yoktu ya ! Evet, ihtiyar şairin karısı elinden gelse kızına bu gizli münasebatındı dım bile edecekti. Lâ- kin, yüreğinde, hiç luumıdıiı o herife karşı de- rin bir emniyetsizlik, bir şüphe taşıyordu. Kendi kendine “bu tip herifler kabil değil evlenmez.” di- yordu ve günün birinde, Arlette'in, karnında bir ten çekinmiyordu ve yahud da bu para ile, çok de- fa, beş paralık kıymeti olmayan bir takım cici bi- ciler alıveriyordu. İşte o ııınııı Madame Lavaliâ- FerBüdütün ” küplere: bönü > zmıı gelen l:ufıı'lorı ııvıı-uyoıdu ve onu, günl. piçle, hüngür hüngür ağlıyarak ayaklarına kapan- masından korkuyordu. Ve işte, Madame Lavaliöre böyle bir ıklıot lnrıııııdı, günahkâr kızına s0- kız olsun erkek olsun ana ile bab bir ağır yüktür ve Lavaliöre'ler, tam böyle bir aile ikmakta adeta sadigue bir zevk duyuyordu. Zı'vıllı Arlotte bıı gazap günlerinde, dostu bo- kmaker'in, di yaptığı ufak tefek ikram- tipi idi; Albert'le Arlette de tam bu iy ço- cuklardı. Diyelim ki Albert, tahsilini bitirdikten sonra bir baltaya sap olacaktır. Fakat, elinden hiç bir iş gelmiyen, tahsili de yarım kalmış olan Arlet- te'in başını kurtarması keyfiyeti son derece müp- larla güç. tutunabilirdi. ları, önümüzde ise parça parça e-| yordu. Ben, bölüğüme şöyle bir va-| Çift adet — Nombre paire — Çift sayı : Gürerine yönderilmesi zaadir. imiislse aa KĞÜ çukuro ğ n : Çizmek, resmetmek — Tracer — Çizmek | fında bazı gaeztelerde çıkan haberleri ' valı ençler namına Atatürk'e Ş'ı'."“ .':'“" "'“"':'f“'..B'm;l; ada ğarl CSonu var) İ aŞ Yecihli sekil — Polyâdre Ge) —çaa a azibetmektediri L D bi g Ka p Garşein eee BT TÖLELMTET A TNERCE İ TETAEKL T SAAT ERE L TTT SDT A EEEE ŞAİ Genç kızın, ne gibi sâikler altında, doktor Hikmet Işte, tam bu sıralarda Madame Lavaliöre'in kar- uğruna bu kadar zahmet ve angaryalara katlan- biğ A Hsma, doktor Hikmet çıktı. Feleğin çemberinden dığını keşfetmek için o kadar ince bir psikolog ol- geçmiş bu kurnaz kadın bu toy ve genç yabancıyı mağa da hacet yoktu. Zira, doktor Hikmet, Sacrö R N kızı ile bir arada ilk gördüğü dakikadan itibaren, Coeur yakınında bir yere geçip yerleşmek niyetini onun yüreğindeki zâafı hemen keşfedivermişti. Ih- ilk defa Madame Lavaliğre'in hazır bulunduğu tiyar şairin karısı, gayet positif düşünceli, ve mu- bir mecliste açmıştı ve gene o mecliste, o gün Ma- :'ı;.y:::u dar bir iıu;:l olmıklım, doktor dame Lavaliöre kızına bir işle meşgul olmasını, in taşımakta lunduğu ve şarklı- kendine mahsus kati tonu ilı: emretmişti. O za- Te ire YAKUB KADRİ lık sıfatları, onun üzerinde bile tesir yapmaktan mandan beri, Arlette'in her gün böyle bir emirle hem bir mesele idi. Bir işe mi girecekti ? Madame nı kendi himayesi altına almak bila zeki hâli kalmıyordu. Yıllardanb i, Letessier'nin Istan- bula dair anlattığı şeyler ve gösterdiği vesikalar Madame Lavaliğre'i de teshir etmişti. Hele, dok- tor Hikmet ve b olduğu aile hakkındı m."i"ld.n P ERİ İ aa tutmak. için Kâfi' geliyord yordu ki, doktor Hikmet bir eski sultan “chambel- lan” ıdır, ve menküb olınııoını rağmen ıııu hali ve vakti yerindedi lda kışa on beş yirmi odalı bir Hotel particuliersi, yaza mah- sus, Bosphore kıyılarında bir yalısı vardır ve oğlu- na her ay dört beş yüz frank harçlık gönderecek kadar grand seigneurdür. Doktor Hikmetin şahsı ise her türlü şüphe ve tereddüdün fevkinde idi. Ağırbaşlı, nazik ve vakur bir gençti. Hayatını al- dd yi Hümilk hekkeı kömikade bol; İ ü ağ- mak için, onun gece Vö AF gizli kapaklı nının teriyle kazanmak zaruretinde bulunmadığı mülâkatlarından bihab görünmek istiyordu. Zi- — “* vol Di en Medi lduğu halde ge- ra, bundan haberdar göründüğü takdird. li- Pe çal da d ediyordu. Mad. Lavali. Ç| çt Gon,—ı, ma- md&ıotH&mohbıerkekoluıkukmm yetin y dam Lavaliğre, istediği vakit bu tehlikeli thonımezoçehılmiı. Fakat, yüzde beş bir ümid, Madame Lavaliğöre, bu boockmak bilmiyor değildi. Fakat bîlıınmoıliten golıyaıdu. Hattâ icab ed l bu ker'in k la yüzde beş evlenmesi ümidi, onu, bu meselede kati bir karar vermekten alıko- YUYE yordu; ve içinden bu esmer, kara gözlü, kar-« tal lııı'unlu,nuııvıuıınboylu deHıınlryı kızı- nın hâlâ gönül du, Ar- Wıhııt&ıtüuı şaşıy (Sonu var)