Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
LA beili ULUS. Fransız hikâyesi Mezardan dönen s ofraya oturmak için yalnız dos- tumuz doktor Vaşonun gelmesi- ni bekliyor ve mutadı hilâfına gecikme- sine hayret ediyorduk ki telefonun zili çaldı. Ev sahibimiz Jülyen Dambri, ahize- yi yerine koyarken: — Düşündüğüm gibi çıktı, doktor acele bir konsültasyon yüzünden gecik- miş. Garib bir uyku hastalığı vakası. Fakat işi bitmiş, birkaç dakikaya kadar burada olacak. Bu uyku hastalığı sözü, hazır bulu- nanların zihinlerini ölülerin dirilmesi hikâyelerine çekmek için kâfi gelmiş- ti. Bn. Dambri bit ürperme - geçirerek dedi ki: — Ya çok geç uyananlar! ve kendi- lerine geldikleri zaman bir mezarın ha- vasız, karanlık ve dar çerçevesi içinde bulunduklarını görenler. Böyle bir şe- yin başıma geleceğini sadece tasavvur etmek bile tüylerimi diken diken etme- ye kâfi geliyor. Kocası, meclise neşesini kaybettir- memek içi nsözünü kesti: — Hadi, hadi, böyle acıklı bahisler- den konuşmayalım. Ben kendi hesabı- ma, sen ölürsen çok ihtiyatlı hareket etmeyi ve eski bir hikâyedeki kocayı taklid etmemeyi vadediyorum. Hikâye- yi bilirsin: hani bir adamın karısı öl- müş, dört kişi tabutu mezara götürü- yorlarmış, Bir köşe başında, adamlar- dan birinin ayağı kaymış, tabut hızla duvara çarpmış: Bu sadme hakikatte uyku halinde olan kadını uyandırmış ve kafile yarı yoldan geri dönmüş. Se- nelerden sonra kadın bu defa hakikaten ölünce, kocası cenazeyi götürecek olan- ların kulaklarına eğilmiş: “Bilhassa köşe başında dikkat edin de, gene du- vara çarpmayın!,, demiş. Herhalde bu pek canı yanık bir kocaymış. Bu hikâyenin uyandırdığı kahkaha- lar daha dinmemişti ki doktor Vaşon içeri girdi: — Söyle bakalım, doktor, hastanıza ne olmuş? — Bir şey değil. Ekseriya olduğu gibi, bir gebelik ârızasından ileri ge- len uyku hastalığı. Fakat Jlâzım ge- len tedbirleri aldım. Vakanüvislerin bi- ze hikâyesini anlattıkları barones Pa- nanın macerası onun başına gelmiye- cektir. Bayan Dambri tecessüsle sordu: — Bu hikâyeyi bilmiyordum. Bize anlatsanıza. Doktor Vaşonun bize anlattığı hikâ- ye şu idi: Barones Pana, Kıral dördüncü Hen- rinin devrinde, Monpelye civarındaki malikânesinde yaşayan zengin ve kibar bir kadındı. Gebe ve doğurmak üzere bulunuyordu ki, günün birinde, sofra- da iştiha ile yemek yerken, bir tavuğun kemiğini kazara yuttu ve fenalaşarak yatağa yattı, Kaziyenin ne olduğunu o- rada hazır bulunmadığım için size izah edemiyeceğim, fakat söylendiğine göre bu yüzden kalbi durdu. Tabit herkes kadının öldüğünü sandıları ve bu kaza- dan iki gün sonra, cenazeyi gömmeye karar verdiler. Kocası, hem karısının, hem de ondan beklediği çocuğun kay- bından çok müteessir olarak, ıstırabı derecesinde büyük cenaze merasimi yapmak istedi ve ölüye en güzel elbise- lerile, mücevherlerinin giydirilmesini emretti, Cenazesi en nadide kumaşlara sarıldı, gerdanına ve parmaklarına en kıiymetli elmasları geçirildi. Bundan sonra, barones, herkesin göz yaşları a- rasında mezara konuldu. — | Pana şatosunun hizmetçileri ve u- şaklarından mürekkeb kalabalığın ara- sında, herkesin kederine iştirâk etmi- yen bir karı koca vardı. Baronesin oda hizmetçisi olan kadın ondan hergün a- zar işitmekten bıkmıştı. Bahçe işlerin- de çalışan kocasına gelince o da müthiş Yazan: Francis Amberier& hem de taze atılmış toprağın açılmasın- da daha az güçlük çekilirdi.1 Herkesin şatoya matem için kapan- dığı o ilk akşam, canavar koca ve ona lâyık olan karısı mezarlığa gittiler. İki saatlik çetin bir çalışmadan sonra tabu- tu meydana çıkardılar, Çivileri sökmek güç bir iş olmadı. O zaman ölüyü ta- buttan çıkararak gerdanlık ve yüzük- lerini aldılar. Hırsız kadının ölüye kar- şı kini halâ azalmamış olduğu için, vak- tiyle yidiği tokatların intikamını al- mak için elinin tersiyle ve var kuvve- tiyle ölünün yüzüne bir tokat indirdi. Bu enerjik darbeyle uykusundan uya- nan Bayan Pana, hafifçe inledi ve hır- sızlar vücudunun harekete geldiğini dehşetle gördüler. Bu mucizeli diriliş- ten; allahın gazebe gelmiş olduğunu sa- nan hizmetçiler korkudan haykırışarak kaçıştılar ve bu suretle şato sakinlerini vakadan haberdar etmiş oldular. Uşak- lar ellerinde sopalar ve fenerlerle me- zarın başına koştular. Artık tamamiyle kendine gelmiş olan baronesin haykı- rışları onlara rehberlik etti. Kadın sa- toya götürülerek ısıtıldı, bakıldı ve se- kiz gün sonra nur topu gibi bir çocuk dünyaya getirdi, Meraklının biri sordu: — Ya iki hırsız, ne oldu? Doktor Vaşon: — Bak bu sual fazla, dedi. Hikâye hırsızların vaktinde kaçmış mı olduk- larını, yoksa cezalandırıldıklarını mı, yahud da suçlarının bağışlanmış mı ol- duğunu bize söylemiyor. Baronesin ye- rtinde olsaydınız siz ne yapardınız? Ne de olsa, onların kötü hareketleri olmasay- dı, zavallı kadın mezardan çıkamıyacak ve ecelinden evel ölecekti. Herhalde bu sebebini, onlara karşı merhametli olma- HALKEVİNDE Büyük bir Resim sergisi Açılıyor Her sene İstanbul 'Güzel Sanatlar birliği resim şubesi tarafından şehri - mizde açılmakta olan resim sergisi, bu defa güzel sanatlar birliği ile müstakil ressamlar birliği ve D grupuü arasında yapılmış olan anlaşma neticesinde bü - tün türk ressamlarının iştirakini temin etmiştir. Kültür Bakanımızın manevi hi- mayeleri altında bulunan bu sergi 9 haziranda Ankara Halkevinde açılacak- tır. Güzel Sanatlar birliği resim şubesi namına Bay Ayetullah Sümer, müsta - kil ressamlar namına Refik Epikman'la D grupu namına B. Nurullah Berk'den mürekkeb bir komisyon serginin tertibi ve resimlerin seçilmesi işleriyle uğraş- maktadır. Şehrimizde bulunan ressam- lardan bu sergiye eserleriyle iştirak et- mek istiyenlerin resimlerini iki gün zarfında Halkevinde sergi komitesine getirmeleri rica edilmektedir , İhtisas mahkemelerinin çalışmaları İstanbul, 1 (Telefonla) — İstanbul- da geçen sene lağvedilen bir ihtisas mahkemesiyle bugün lağvedilen ikinci ihtisas mahkemesi, çalıştıkları müddet olan beş buçuk yıl içinde baktıkları dört bin davayı neticelendirmişler, 13 milyon lira para cezasına hükmetmiş- ler ve 15 bin kilo uyuşturucu maddenin müsaderesine karar vermişlerdir. Lağv edilen mahkeme bugünden itibaren nu- marasız ve münferid hâkimli bir asliye hk si halinde çalışacaktır. yı icab ettirecek mahiyette olduğ i- tiraf edersiniz, sanırım. İştanbul liman Idaresinin çalışmaları Bartın'da Atatürk âbidesi Bartın, 1 (A.A.) . Orta mektebin '_Lıı(Tııı)_ı Khırl Liman İşletmesi, Kasımpaşada yatak- hane, y kh ve yık lonları yaptıracaktır. İdare burada duba, mav- na gibi ahşap deniz vasıtaları inşası için bir atelye yaptıracak ve bunların hepsi 150.000 liraya çıkacaktır. Bu in. şaatın temel atma töreni yarın yapıla. caktır. Liman İşletmesi, antrepo ve yolcu salonu inşaatını tetkik etmek üzere İtalyaya bir Mimar ve bir Mühendis gönederecektir. İstanbulda — yaptırıla- cak olan salonun hazırlanan avan - pro- jesi bakanlığa gönderildi. Finans teftişleri Finans bakanlığı vilâyet ve kaza merkezlerinde teftiş yapabilecek me- murlar hakkında yeni bir karar itti- haz etmiştir. Bu karara göre tahsil di- rektör ve tahsilât şef ve memurları tah- sil dairelerini ve tahsilât kontrol me- murları da mülhak kazalar muamelele- rini teftiş edeceklerdir. Defterdarlar mülhak kazaları ve tahsilât memuru kad- rosu olan yerlerde malmüdürleri tahsi. lât dairelerini ayrıca teftiş etmiyecek. lerdir, Yalnız yeni tayin edilmiş defter- darlar kendi defterdarlıklarına bağlı kazaların muamelelerini yakından görüp bir fikir edinebilmek için teftiş yapa- bileceklerdir . Bakanlık bu esaslara göre defter- darlıklara gönderilecek harcirah tahsi- satlarını tesbit etmektedir. veznedarların yapacakları muhasebe işleri Muameleleri az olan bazı muhase. belerde veznedarların muhasebe işlerin- de çalışmak istemedikleri anlaşılmıştır. Vaziyeti inceleyen finans bakanlığı bu hususta yeni bir karar almak lüzumunu aç gözlüydü. Bayan Pananın iy- le birlikte mezara kapatılan servetlerin büyüklüğünü karısından işitince kor- kunç bir proje hazırladı: gizlice cena- zeyi mezardan çıkarmak ve soymak. Tabif görülmemek için bu işi gece yapmak ve çabuk olmak lâzımdı. Çünkü hem cenaze çürümemiş olur, duymuş Bakanlığın aldığı karara gö- re genel olarak muhasebe kadroları dar ve bir çok yerlerde de veznedarlık vazi- fesi ziraat bankası tarafından yapılmak- ta olması dolayısiyle işleri az olan vez- nedarlar asli vazifelerine halel gelme- mek şartiyle muhaseb elel yardım ettirilebileceklerdir. bahçesinde dikilen Atatürk âbidesi bu gün parlak merasimle açılmıştır. Mek- tebin bahçesi ve civarı binlerce halkla dolmuştu. Orta mektep müdürü ile Vi- lâyet mektupcusu birer nutuk söyle. “mişler ve mektupçu Vali namına âbi- deyi açmıştır. Abideye muhtelif teşek. küller adına çelenkler konulmuştur. Merasimden sonra elişi sergisi açıl- mıştır. İstanbul Gümrüğü baş direktörlüğü . İstanbul gümrük baş direktörlüğünü vekâletle idare etmekte olan gümrükler genel direktörlüğü ekonomik işler di- rektörü B. Mustafa Nuri İstanbul güm- rük baş direktörlüğüne asaleten ta- yin edilmiştir. Ekonomik işler direk- törlüğüne de gümrük işleri direktör mu- avini B. Celâdetin tayini kararlaşmış. tır. Bir doktor tevkif edildi İstanbul, 1 (Telefonla) — Niyazi adında bir doktor, bir dosya aşırmak suçiyle ve sorgu hâki- minin karariyle tevkif edildi. mahkemeden RADYO vesercn evs... ANKARA — Öğle neşriyatı; 12.30- 12.50 Muhtelif plâk neşriyatı. 12.50- 13.15 Plâk: türk musikisi ve halk şar« kıları. 13.15-13.30 Dahili ve harici ha- berler. Akşam neşriyatı: 18.30-19,00 Muhte- lif plâk neşriyatı, 19.00-19.30 Türk mu- eikisi ve halk şarkıları (Mahmut Karın- daş ve arkadaşları). 19.30-19.45 Saat a- yarı ve arapça neşriyat. 19.45-20.15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rı- za ve arkadaşları). 20.15-20.30 Havacı- lık; Şakir Hazım Ergökmen, 20.30-21.00 Plâkla dans musikisi, 21.00-21.15 Ajans haberleri, 21.15-21.55 Stüdyo salon or- kestrası. (1- Sehumann: Pour la Pou- pe&t; 2 Metra; La Serenade; 3- Bizett Roma; 4- Sechubert; Serenade; 5- Le- har; Popourri Libellentanz). 21.55-22.00 Yarınki program ve istiklâl marşı, Amerika milli tografya birliği türkiyenin renkli fotoğraflarını aldırıyor Amerikadan bu iş için gelen mütehassısın söyledikleri B. Bernard F. Rogers Ankaranın renkli fotoğraflarını alıyor. “Amerika Milli Coğrafya Cemi yeti” mecmuası olan The Nationai Geographic Magazine, bütün karilerine yeni Türkiye'yi renkli fotog- raflarla tanıtmak arzusunu duymuş en değerli mütehassıslarrndan Mr, Bernard F. Rogers'i uzun müddet miştir. Mr. Rogers onbeş gündenberi Ankara'da bulunmaktadır. Gerek nezaketi, gerek davamıza çok ya- kından alâkadar oluşu itibarile te- mas ettiği kimselerin sempatisini kazanmış, ve Ankara'mızın, yakın köylerimizin, ilim müesseselerimi- zin mühim mikdarda renkli resim- lerini çıkarmıştır. The National Geographic Magazine gibi bütün dünyaca tanınmış ve bütün dünyada satılan mühim bir mecmuada memleketimizin doğru ve güzel bir şe- kilde temsil edilmesi şüphesiz çok lehi- mizde ve kıymeti ölçülemiyen bir iş o- lacaktır. Bir arkadaşımız Mr. Rogers'le Tür- kiye'ye dair intibalarını sormuş ve aşa- ğıdaki cevabları almıştır: “ — Henüz onbeş gün kaldığın için Türkiye hakkında kati bir fikir beyan etmeğe salâhiyettar değilim. Bu müd - det zarfında edinebildiğim fikir, Tür- kiyenin dev adımları ile ileri gitmesi - dir. Yakın Şark devletlerinin bıriyle kendisini kıyas edemem, Her sahada çok büyük terakkiler yapmış, ve bir eksiği a- ranacak olursa yolların da diğer faali - yetler derecesini bulması için mümkün olan süratle fazlalaştırılmasını temenni etmek isterim. Ankaraya gelince, bana ancak bir mucize gibi doğmuş bir şehir diyebile- ceğim. Yoksa dünyanın hiç bir tarafın- da bu kadar az zamanda bu imkânlarla böyle güzel bir şehir meydana gelemez. Türkler son derece nazik insanlar, ve bu nezaketin suni değil içten geldiğini görmekle son derece mütehassis oldum. Her yerde iltifat ve hüsnü kabule şahid oldum, ve başta Matbuat Umum Müdü- rü Bay Vedad Tör olmak şartiyle vazi- femin ifasını çok kolaylaştıran kimsele- re minnettar ve müteşekkirim. Şimdi İstanbula gidiyorum. Türkiye- de dört ay kadar kalacağım ve Ankara ve İstanbuldan başka İzmir'i, Bursa'yı ve Yalova'yı dolaşacağım, Dört buçuk senedenberi çalıştığım The National Georaphic Magazine bilhassa “folklo- re” a aid ve yeni ile eskinin tezadını gösteren resimlerle alâkadardır. Memle- ketinizin eski hali ile şimdiki arasında o kadar büyük tezadlar var ki, bunları mümkün olan kuvveti ile göstermek i- çin elimden geldiği kadar çalışacağım. Ankaradan ayrılmadan evel gördü- ğüm nezaket ve alâkadan dolayı tekrar teşekkür etmeyi büyük bir zevk addede- Tim,,, Gümrük tatbikat kursu Gümrükler genel direktörlüğünün memurlarına gümrük mevzuatını etraf- lr bir şekilde öğretmek üzere açılan gümrük tatbikat kursu imtihanlarına bu ayın dördünde başlanacak ve 25 ha« zirana kadar imtihanlar bitirilmiş ola- caktır. kalmak üzere Türkiye'ye gönder- ISTANBUL'DA Radyoloji ve Biyofizik Enstitüsü İstanbul, 1 (Telefonla) — Bugün guraba hastahanesinin radyoloji ve bi- yofijik enstitüsü, Üniversite Rektörü B. Cemil Bilsel'in bir nutkuyla açıl. dı. Rektör, kurulan bu yeni ve büyük eserin ehemmiyetine işaret ederek, bu. nun 170.000 liraya mal olduğunu ilâ- ve etti Açılış töreninde Maarif Vekilini temsil etmek üzere bulunan Talim ve Terbiye Reisi B. İhsan Sungu Rektör, den sonra söz alarak, Atatürk inkilâ. bının tahakkuk ettirdiği eserlerden bi« rinin, memleketi asırlarca moralini bo. zan hurafelerden kurtarmak ve haya. tın her safhasında ilmin üstünlüğünü temin etmek olduğunu söylemiş ve bu maksadla vücude getirilen bu müesse. senin, ilmi araştırmalariyle Türk ilmi« ni, beynelmilel ilim arasında bir var- lık olarak yaratacağını söylemiştir. Bundan sonra Alman konsolosu bir nutuk vererek Alman ilminin ve Alman inkilâbının Türk ilim hamlelerini dik, kitle takip ettiğini anlatmıştır. Son sözü Enstitünün — Direktörü Ord. Prof. Dessauer söylemiş, başta Atatürk olmak üzere bütün — şeflerin Türk ilmine ve enstitüye karşı böster. dikleri alakaya teşekkür ettikten son- ra Röntgen'in şahıs ve tababette yap« tığı inkilâblar hakkında ilmi ve mufas, sal beyanatta bulunmuştur. Ord. Prof. Dessauer İsviçrede baş- ka bir vazife aldığından iki üç güne kadar memleketimizden ayrılacaktır. Nutkunda bu noktaya da işaret ederek, hareketi dolayisiyle duyduğu teessürü anlatmıştır. Alman hükümeti enstitüye Rönt. gen'in bir büstünü hediye etmiştir. Perşembe günü de Üniversite hay, vanat ve nebatat enstitüsünün açılma merasimi yapılacaktır. Gizli bir kumarhane İstanbul, 1 (Telefonla) — Beyoğ. lunda bir kumarhanede gizli kumar oynatan Madam Artanya adında bir kadının evi basılarak kumarbazlara meşhud cürüm yapıldı. Madam Artan, ya bir kaç kişiyle birlikte yakalandı. 216 - 1937 ——— *