2 Haziran 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Silâhsızlarıma bürosunun 1çtımar B irkaç defa tehir edildikten sonra nihayet, silâhsızlanma bürosunun içtimar Cenevrede toplanıyor. Harbtan evelki devirde bile misli görülmiyen bir silâh yarışı arasında silâhsızlanma içti- mazmnın toplanması garib görünebilir. Ve bu garibliği tebarüz ettiren bir vaziyet de şudur ki bu defaki içtimaa Almanya ve İtalya da iştirak etmiyorlar. Fakat silâhsızlanma konferansı, artık altı sene hazırlıktan sonra açılan 1932 senesinin konferansı değildir. Debdebe ve tanta- na ile ve altmış bir devletin iştirakiyle 1932 senesi şubatında açılan bu konfe- rans, 1933 senesi sonbaharında Alman- yanın müzakerelerden ve bu arada Mil- letler Cemiyetinden çekilmesiyle Millet- ler Cemiyetinin mütevazı bir bürosu şek- Tini almıştır. Bu büro da mesaisinden müsbet bir netice çıkacağı urnulduğll için değil, silâh bbüsünd büsbütün vaz geçılmedıgım göstermek içindir ki devam ediyor. Silâhsızlanma konferansı, malümdur ki, Almanyanın silâh müsavatı istemesinden ve Fransa- nın da bu mü tı d; Ce FY? uğramıştır. Konferans, 1933 martında inkıtaa uğramak üzere iken o başvekil bul Mac Do- nald, Cenevreye gelmiş ve müsbet bir silâhsızlanma projesi ileri sürmüştü. Bu Proje, silâhları ana vatan ve ana vatan dışı olarak iki kısma ayırmak suretiyle Almanyanın silâh müsavatını Fransanın bu noktadan tefevvuku ile kurnazca te- lif ediyordu. Gerçi bu teklif üzerinde uyuşulamadı. Fakat projenin müzakere- ye zemin olarak kabulü kararlaştı. De- nebilir ki devletlerin silâhsızlanma me- selesi üzerinde anlaşmaya en yakın gel- dikleri devir 1933 senesi ilkbaharında Mac Donald projesinin müzakere zemi- ni olarak kabulü sıralarındadır. Konfe- rans yazın toplanmak için dağıldı. Fa- İiıt araya Londra cihan iktısad ve para ';ı KEPER | .çm bah ra bırakıldı. Sonbaharda toplandığı za- man da vaziyet büsbütün değişmişti. İngiltere ve Fransa, Hitler Almanyası- nın gizli olarak silâhlandığından şüphe ederek konferansa yeni bir teklifle gel- diler. Bu teklife göre, Mac Donald pro- nşı kabul edilse de derhal tatbik edil- Miyecek. Dört senelik bir istihaleden sonra onu takib eden dört sene içinde tatbik edilecek ve bu arada bir enternas- yonal murakabe komisyonu da Alman- yanın silâh vaziyetini kontrol edecekti. Almanya bu teklifi, sekiz sene silâhsız- lanmıyacak olan Fransa ve İngiltere ta- rafından kendi silâh vaziyetinin mura- kabe ve teftişi için düşünülmüş bir hiyle telâkki ettiğinden konferanstan çekil- miştir. Ondan sonra da milletlerarası münasebetleri yeni bir çığıra girdi. Al- manya önce mecburi askerliği tatbik e- DİŞ HABERI—ER ö ( Doyçland ve Almeria hâdiselerinin akisleri Londra, Berlin ve Vaşington mahlfillerinin fikirleri Doyçland subayları Cebelüttarıkta iugiliz gemisinde ingiliz subaylariyle beraber Londra, 1 (A.A.) — Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Salâhiyetli mahfiller, Almanya tarafından alınan misilleme tedkbir- lerinin enternasyı ıoylemekte ve Almuıyı nın bu şekilde bir harekete t için bütün çarelere baş vunnuş olması lâzını- önce taziye almak geleceğini ilâve etmektedirler Bununla beraber bu mahfiller, Doyçland'ın uğradığı ve sebebinin henüz belli olmdarğını söyiedikle- ri tecavüzden dolayı teessüf etimek- tedirler. Aynı mahfiller, İtalya ile Alman - yanın “bu gibi hâdiselerin yenilenme - sine engel olmak için kâfi garant!” al - mak meselesi hakkındaki tekiiflerinin neden ibaret olduğunu tasrih etmeleri lâzımgeldiği kanaatindedirler. Buna mukabil alman mahfilleri, kontrol servisile mükellef olan gemile- rin emniyetini temin etmek üzere karış- mazlık komitesinin sarih teklifierde bu- lunması lâzımgeldiğini ileri s'irmekte- dirler. Avam kamarasında Eden'in izahları. Londra, 1 (A.A.) — Avam kamara- sında ispanyol meselesinin Milletler Ce- miyetine vermek fikrinde olup olmadı- ğına dair muhafil işçi partisi reisi Atli nin bir sualine cevaben Eden, ingiliz hükümetinin böyle bir münferid teşeb- büse girişmek hususunda tereddüd et- tiğini söylemiştir. Atli ingiliz hüküme- tinin Almeria hâdisesi dolayısiyle ölen- ler için ispanyol milletine taziyede bu- " Junup bulunmadığını da sormuştur. Bu haf l Ü deceğini ilân etti. Sonra İtaly Ha- beşistanı işgali ile meydana gelen buh- rından istifade ederek Verııılleı mua- H silâh L Lebki i ka- yıdlarını ilga etti. Ren nehrinin boylırl- ni askerileştirdi. Almanyanın - silâhlan- ması ve İtalyanın Habeşistanı işgali, Fransa ve İngiltereyi harekete getirdi. Fransa kudretinin yettiği kadar - silâh- lanmaya başladı. İngiltere de beş senede bir buçuk milyar ingiliz lirası sarfetme- ğe karar verdi. İşte silâhsızlanma büro- sunun içtimat bu silâh yarışının harare- ti içinde toplanmaktadır. 1933 sonbaha- rındanberi vaziyet çok değişmiştir. Si- lâhsız devletler silâhlandılar. Silâhlı dev- İetler silâhlarını arttırdılar. Fakat BU da birçok Atli'nin sözünü keserek “ya alman mil- letine?.,, diye bağırmışlardır. B. Eden, dün ingiliz hükümetinin gerek Doyçland kruvazöründe ve ge- rekse Almeria'da ölenler için teessüfle- rini bildirdiğini hatırlatmıştır. İşçi mebus Ceymis alman ve italyan gemilerinin çekilmesi üzerine ispanyol sularındaki kontrolda hasıl olan boşlu- ğun doldurulması hususunda tedbirler alınıp alınmadığını sormuştur. Eden, bu meselelerin henüz halledil- mediğini ve ispanyol sahillerinden kon- trolu alman ve italyanlara verilmiş bu- lanan kısmın şimdilik kontrolsuz kaldı- ğını söylemiştir. onal kanun ve ahlâka açıkça bir taarruz oldugunı.ı İspanya da Cephelerde vaziyet Barselon bomiıardıma- nında 79 ölü ve 144 yaralı var Bilbao, 1 (A. A.) — Bilbao radyosu bildiriyor; Biscaye cephesinin — şimal bölgesinde, cumhuriyetçiler, bir düş - man hücumunu büyük zayiat verdire « rek durdurmuşlardır. Cumhuriyet top- çuları Orduna'daki düşman mevzilerini tesirli bir surette bombardıman etmiş - lerdir. Barselon bombardımanı Barselon, 1 (A.A.) — Barselon rad- yosu, şehrin son bombardımanında ö - lenlerin 79 ve yaralananların 144 oldu- ğunu bildirmiştir. Hükümetçiler şimal milli müda- faasını tensik ediyorlar. Valansiya, 1 (A.A.) — Cumhur Baş- kanı, şimal müdafaasının tensiki hak - kında bir kararname imza etmiştir. Bu müdafaa bundan böyle doğrudan doğ - ruya milli müdafaa bakanlığına bağlı iki büyük ordudan teşekkül edecektir. Bu ordulardan biri General Vuburri' - nin kumandasında Bask ordusu ile Ge- neral İlano de La Enemienda'nın ku - « Asturi ordusu d Si dü A y Ç RCT elmed B Eden teessüf ediyor B. Eden Almanya ve İtalyanın hâdi- selerin tekerrür etmiyeceğine dair kati garantiler elde edilmedikçe karışmazlık ve kontrol işine iştirak etmemek husu- sunda vermiş oldukları kararlara İngil- tere hükümeti namına teessüf etmiştir. Londradaki diplomatik faaliyet Cenevreden Londraya gelen ispan- yol elçisi, Doyçland zırhlısının hükül metçi tayyarelere taarruz ettiğini ve bundan sonra da ihtar yapmaksızın Al- meria'yı bombardıman ettiğini söyliye- rek bu hareketi şiddetle protesto etmiş- tir. Diğer taraftan ingiliz hükümeti Ma- * jorka'da Hardi gemisinin yanına bomba atılmasını Valensiya hükümeti nezdin- olacaktır, Bu generaller, kara, deniz ve yı aynı da temin (N da | A edeceklerdir. Âsilere göre: Salamanka, 1 (AA.) — Umumi ka. rargâhın saat 22 deki vaziyeti hakkın- daki tebliğdir : Soria cephesi : hükümetçilerin bu cephede ilerledikleri hakkındaki haber. ler asılsızdır. Çünkü bu cephede hiç bir muharebe olmamıştır. Biskaya'da : düşman, şiddetli bir sisten istifade ederek Sampedro mev. zilerine karşı ümidsiz bir tarruza gi- rişmiş, fakat şiddetle püskürtülmüştür. Taarruza iştirak eden beş tabur 150 ölü bırakmıştır. Guadarrama'da ; Lagranja'da dün cereyan eden muharebelerden — sonra düşman 300 den fazla ölü bırakmıştır. Majorka'da : Sivil halk üzerine yapılan hava tarruzları devam etmek. de protesto i için elçisi: li vermiştir. Dün italyan elçisiyle ikinci defa ko- nuşan B. Eden, bugün de alman büyük tedir. Ve ini bulacak Bir Çekoslovak tarafından idare edilen bir tayyare bu adaya düşürülmüştür. elçisi B.-fon Ribbentrop'la konuşmuş tur. İngiliz ve fransız gemileri ispanyol kıyılarını kontrola devam etmektedirler. Valansiyadaki ingiliz işgüderi, ingi- lizgemileri için bir emniyet bölgesi ay- rılmasından dolayı Valansiya hüküme- tine teşekkür etmiştir. İngilterenin vaziyeti Londra, 1 (A.A.) — İngiliz siyasi mahfillerinde söylendiğine göre, İngilti renin bütün gayreti İspanya işlerinde çıkan güçlüklerin daha vahim bir şekil almasına engel olmayı ve yalnız Alman- yanın ve İtalyanın istediklerini değil ay- nt zamanda Fransanın ve İngilterenin isteklerini de tatmin edebilecek olan bir garanti ve emniyet sisteminin Fran- sa ile müştereken bulunmasını istihdaf eyliyecektir. İngiltere hukurııetı her türlü hâdi- indaedi. senin önüne geç için, herhangi bir hâdiseye meydan ve- recek olan kmşmazhk politikasındaki ihmallere mani 1r rağmen vaziyet silâhsızl bir uzlaşmaya hiçte gayri müsaid değil- dir. Her zaman mevcud olan silâhsızlan- ma arzusunun bugün de her zamandan fazla olduğu görülüyor. Birinci sebeb, silâhl. artık tah ül edilemez bir hale gelen ağır yüküdür. İkinci bir sebeb de İngilterenin silâhlanmasında a- ranmalıdır. Silâhlanarak istatükoyu bo- Zzacaklarını uman devletler, Fransa, Sovyetler ve yavaş harekete gelen İngil- terenin de ıılahluıdıklınnı gomrek bu merika gazetecisine verdiği beyanatta Amerika Cumhur Reisi R. İt tara- fından davet edılmek ;ırhyle ltılyınnı bir silâhsızl ş hazır olduğunu bildirmiştir. Vı.ııyet böyle olmılrlı benb:r, Si-. lâh BKK lak kında hayale I:ıpılmı.mılıdıı-. Bu saha- da elde edilebilecek olan ilk neticeler, ancak silâh fl. ilânı, havad, bombardımanın meni gibi dar sahalara inhisar edebilir. Bu mütevazı da olsa, Yarışa devam ed kleri lardır. Bunun içindir ki ıılnhllm fazi- leti hakkında iki günde bir nutuk söy- liyen Mussolini bile ansızın, silâ bütün insanlık için bir gaye olan büyük hedefC varıl: L 'o'“n h .ı ola- cağından az kazanç sayılamaz. A. Ş. ESMER Berlin mahfillerinin fikirleri Berlin, 1 (A.A.) — Havas ajansının mühabiri bildiriyor: General fon Blom- berg'in yarın Romaya hareket etmesi Berlin'in vaziyeti nazik saymadxgma bir delil teşkil ktedir. B Almanya ile İtalyanım tekrar — serbest kalmalarından istifade ederek Frankoya açıkça yardım edip etmiyecekleri sorul- maktadır. Yarı resmi mahfiller, Almanya tara- fından takındları tavrın sebebi, kontro- lü temin eden gemilerin emniyetine kar- şı yeniden yapılacak taarruzlara engel olmak için Londra komitesinden lâzım- gelen teminatı almak olduğunu iddia et- mektedirler. Bu mahtiller, bütün dünyayı istilâ eden hey ispanyol Jesinin bir an önce halline yardım edeceğini ümid etmektedirler. Doyçland bombardımanı ve âsiler Salamanka, 1 (A.A.) — 10.000 den fazla kimse bir alay teşkil ederek Ge- neral Frankonun sarayının önüne git. mişler ve Doyçland zırhlısının bombar- dımanını protesto etmişlerdir. Baş ku- mandan halka teşekkür etmiştir, Halk Sonradan Grandotele giderek alman bü- yük elçisine taziyetlerini bildirmiştir. Almanya büyük elçisi halka teşekkür- lerini bildirmiştir. Öte taraftan, programının bir kısmı. nı Doyçland zırhlısının bombardımanı- na tahsis etmiş olan milli rodyo, bir ü- midsizlik hareketi olan bu hâdisenin Franko İspanyasında uyandırdığı nef- ret ve infiali tebarüz ettirmektedir. Radyo, neşriyatını şimdilik durdu. racağını, zira şeşhirde muazzam bir te- zahürat cereyan ettiğini ve “Yaşasın Almanya, Yaşasın İtalya, yaşasın İs- panya,, diye haykırıldığını bildirmekte | idi. Amerika, Almanyanın hareketini tasvib etmiyor. Vaşington, 1 (A.A.) — — Kamoy, Almanyanın bombardımanını tasvib et- memektedir. “ Bazı resmi şahsiyetler, Almanya- nın “Bir harb hareketi,, yapmış oldu- Müstakil Hatay 'TAN'da Ahmed Emin Yalman, Ha tay hakkında Cenevrede varılmış olan anlaşma ile türk milletinin kendisine ga: ye olırılı çizmiş olduğu milli misakın lduğı kaydederek şöyle yıııyor: “Bizim, yalnız dokuz on aylık zaman içinde tamamiyle kanuni yollardan yürü« yerek, gönül hoşluğiyle vardığımız neti. ce, kendi hesabımıza da, dünya hesabı- na da büyük bir muvaffakıyettir; istik- rara ve barışa doğru çok mühim bir a- dımdır. “ Bunu her şeyden evel Atatürk'ün ve arkadaşlarının mükemmel sevk ve idare- sine borçluyuz. Bundan sonra türk kav- rayışına, hassasiyetine, şeflerine itima- dma ve fedakârlığın son haddine kadar yürümek hususundaki azmine büyük bir pay ayırmak lâzımgelir, Hataylı kardeşlerimiz de kendi dava- larını yürütmek için büyük fedakârlık- larla çalışmışlar, en ağır ıstırablara se- ve seve göğüs germı'şlerdir Milktlu' Cemiyetinin hü barış yolunda yoldaşlarımız olan devlet lerden gördüğümüz yardımı şükranla anarız. Teferruatta her istediğimizi elde et- medik. Ahalisi türk olan üç nahiye, Ha- tayın olmalıydı. Hatayda türk dilinin daha fazla hâkim bir mevkii — olmasını elbette isterdik. Fakat Cenevre bir uz- laşma yeridir. Barış usulleriyle varılan her anlaşma için karşılıklı fedakârlık zarureti vardır. Biz de bu iki noktada daha fazla ısrar etmemize karşılık - ola- hakları elde ettik ve türklrein dil ve kül- tür haklarını koruyacak bir vüziyet ha- zırladık, lki K c yap D rın temin ettiği netice, yalnız bundan cenub hududumuzda ahenk - ve istikrar kurmaktır. Beraberce yola devam ede- için, karş da bulunanların duygularına bazı fedakârlıkları göze al- mak zarureti vardır. Bizde büyük bir hüsnüniyetle bunun azami — derecesini yaptık. Şimdi tatbikat vaziyetine - giri- yoruz. Bizim hiç bir gizli kapaklı emelimiz yoktur, Fransa ile Suriyede bizim hüs- nüniyetimize ayniyle mukabele ederler- se dokuz on aydır üç memleketi ihtilâf an bu iş, bundan son- rası için pek kolay müşterek bir bağ şek- lini alabilir.,, SON POSTA'da Muhiddin Birgen de bu zaferden sonra, şimdi Hatay türk- lerine düşen vazifeleri hatırlatıyor: “Şimdi iş Hatay türklerine kalıyor. Vazifeleri gayet basittir: — biribirlerine sımsıkı sarılmak, tam manasiyle yekpa- re bir kütle halinde, büyük Türkiyenin, daima ileriye doğru attığı adımların iz- leri üzerinde yürümek! Türkiye, şimdi- ye kadar ne yapmışsa onlar da yapacak- lardır; Türkiye, bundan böyle ne yapa- caksa onlar da onu tekrar edeceklerdir. Türkiye, türklüğü tek bir şeyle kurtar- dı: birleşmek ve sevişmek. Hatay da bu kuvvetin eliyle kurtuluyor. Şu halde on- ların da bir tek vazifeleri var: birleşmek ve sevişmek. Hataylılar, şunu bilmelisiniz ki, şa- hıs mücadelelerine düşmek türklüğe hi- yanet etmektir, kendi kendinize hiyanet etmektir. Türkün kuvvetli elinin hainle- re karşı verdiği cezanın ne olduğunu ise söylemeye dahi lüzum yoktur; onu her- kes biliyor: bu el değil alelâde hiyanet- leri, hattâ hain saltanatları bile yıktı! Arkalarını büyük Türkiyeye, ana Türkiyeye dayayarak birleşmek, seviş- mek, iktısad ve kültür bak dan yük- selmek üzere mütemadiyen çalışmak.... bundan sonra Hatay türklerinin yegâne vazifeleri budur! Türkiyenin yeni komşusu olan Ha- tay, Türkiyenin bir yavrusudur. Bu kü- çük komşu ve yavru Türkiye,pek güzel bilir ki Atatürk kendisinin de Atasıdır. ve bugünkü müstakil varlığını onun gayretine ve hamlelerine borçludur. Şu halde Hatay türklerinin en mühim bir vıı.ıfelerı de onun arkasından, — onun den ve onun çizdiği yoldan, tek bir tini gay fadakörlıkl İ ada l ğunu iddia kte ve k tlerince muharib sayılması lâzım gelen Alman. yaya karşı tarafsızlık kanununun tat- bikini istemektedirler,. adam olarak yürümektir. Onlar bu va- zifeyi ne kadar tam olarak ifa ederlerse © kadar kolay yükseleceklerdir/,, nın faydalarını görmeğe başladı. Bir A- ANKARA BIRASI ” <a AAA Mevsimin [en güzel ve temiz içkisidir ti * el

Bu sayıdan diğer sayfalar: