———22 -2 - 1937 (Başı 1 incide) Halkevleri, müstakil bir vatanı ko- i ebedileş- rumak ve milletin istikl. tirmek içih kurulmuş bir vasıtadır. Bir milletin müstakil yaşayabilmesi için ev- vela kendisine bir vatan lâzımdır. Asır- lar ve asırlardan beri istiklâllerini kay- bedip hâlâ vatan peşinde koşan birçok milletleri tanryoruz. Bugünkü içtimai- yat, bize 700 kadar millet saydığı hal- de istiklâl, ancak 70 ine masib olmuştur. 'Tarihin kurulduğu gündenberi istiksâl we şerefini muhafaza ederek - ilerliyen türk milleti son zamanlarda yine ken- disinin hataları yüzünden istiklâlini ve watanmımı kaybedecek vaziyete düsmüş- tü. O ağır şerait içerisinde, o müşkül anlarda türklerin yüksek seciyelerin- deki kudreti kendi azim ve iradesiyle bir noktaya tevcih ederek türklere 2id bu vatanı, Ulu Atatürk, gene asıl sahi- bi olan türke verdi. (Alkışlar). Kendi- sini büyük vasıfları arasında tarih bu itibarla en büyük vatan yapanlardan bi- Ti olarak sayacaktir. Ferdi kabiliyeti, şahsı seciyeleri yüksek olan ne kadar milletler tanryoruz ki bütün dünya bir araya geldiği halde hâlâ kendilerine bir yurd kuramamışlardır. Atatürk mil- lette bulduğu büyük kudretle müstakil vatanların himaye müstemleke manda diye dağıtıldığı bir zamanda ateşler a- rasında bu memleketi kurtardı ve 18- tiklâline kavuşturdu. Hep beraber ve hepimizin şükran we minnetlerimizi ifadeyi burada tekrar etmeme mücsade buyurunuz. (Alkışlar) Atatürk türk vatanımı yeniden kur- duktan ve istiklâlini kurtardıktan son- ra bu vatanın ve bu istiklâlin bir daha tehlikeye memesi için birçok — ted- birler düsşündü, aldı ve tatbik etti. Bu tedbirlerin başında evvelemirde bütün halkın ve bütün milletin idareye iştira- kini temin edecek olan halkçı bir dev- let kurmak oldu, Ve bu prensipleri, devleti kurduktan sonra C. H. P. nin eline ve mesuliyetine verdi. Ve milli- yetçilik, devletçilik, inkrlâbçılık, Cum- huriyetçilik ve lâiklik, halkçılık diye vasıflarını tesbit ettikten sonra bunu bu sefer de bütün memlekete malederek Teşkilâtr Esasiyeye koydu. Filhakika bugün terihin hangi safha- sına ve coğrafyanın hangi kıtasına ba- kacak olursak olalım, milletinde bu 6 vasfı cemetmiyen kudretsiz devletlerin bugün veya yarın müstakil olarak ya- şamalarına nazari olarak dahi imkân yoktur. Eğer türkler bugün kendileri- ni kurtardığından dolayı Atatürk'e bir minnet hissi besliyorlarsa yarın için de kendilerini kurtaracak olan prensiple- ri koyduğu için ayrıca minnet besleme- leri icab eder. Bu minnetimizi, bu pren- sipleri kanaatle, cesaretle ve devamla tatbik etmekle ifade etmeliyiz. Millet ferdlerinin ayrı ayrı kıymetleri bir araya gelmedikçe hiç bir kuvvet ifade etmez. Öyle milletler kum yığını ha- linde kalırlar herhangi bir rüzgârın, sağdan essin, soldan essin, esiri olarak veya önüne katrlarak cihanın dört tara- fına sürüklenirler, Milletler yalçın kaya- lar gibi yahut kesif ve komppakt kil küt- lesi halinde biribirine yapışık ve bağ- lt olurlarsa bir varlık ve bir kudret ifa- de ederler. Evelleri bu kütlenin hacmı da bü- yüktü. Bizim kütlemiz asırlarca çok bü- Yük kudret ifade etmiştir. Büyümekte- dir ve daha da büyümeye namzettir. Fakat başka milletlerin kütleleriyle kı- Yas edilecek olursa hacmi küçük görü- lebilir. Onun için biz kütlemizdeki kıy- met farkını keyfiyeti arttırmak tiyle ilerlemek ve kapamak mecburiye- tindeyiz. 18 milyon türkün ferd olarak haiz olduğu kudreti ve kıymeti arttı- Tacak olursak o vakit bu vatan. içerisin- de 18 milyonluk bir kütle kemiyetinin kat kat üstünde birçok işler görür. Ve biz bu işleri görmeğe sure- ve göstermeğe mecburuz. Çünkü geçmiş senelerin ih- mali göz önündedir. Biz bugün hem mazinin ihmallerini ıslâh etmek hem de gelecek nesillere eslaftan bize kalan kusurları bırakmamak - ıztırarındayız. Onun için bugün her bir ferdin saatte- B. Şükrü Kaya Ankara Halkevinde — , B. Nafi Atuf Kansu nutkunu söylerken $i mesaisinin üç misli randımanla ça- lışmağa mecbur bulunuyoruz. Kütlenin ve ferdin kıymetini artırmak İstikbalde kütlenin ve ferdin kıy- metini arttırmak için bugün mektebler, Fakat açılan eler gelecek ne- ârir. Bizim ihtiyacımız bu- r. Mektebte bulunan ço- müesseseler — açıyoruz. mektebler ve Te silleri yeti: günkü nesle cukların hari de kalan çocuklara ka- yetimişine ka se müstakil ve ileri milletler ferdlerinin haiz olduğu kaliteyi, tekni- dın erkek yedisinden dar herke ği ve bilgiyi vermek lâzımdır. Bunu yapmak için elde büyük vasıtalar var- dır. Kitablar, gazeteler ve bilumum neşriyat. Fakat bizim memlekette bili- yorsunuz ki bunlar bizim kadar okunmamaktadır. Bunun da bebleri aranmıştır. Okutmak çareleri istediğimiz se- de bulwnacaktır. İstanbul ve Ankara radyoları Ondan sonra Radyonun ve teihizin tesirleri ve faydsları artmıştır. Radyo- nuzun ahizelerini açt'ğımız zaman her tarafı iyi işittiğimiz halde en zayıf ge- len ses Ankara ve İstanbulun Herhalde Türkün her şeyde olduğu gi- bi sesi de diöer milletlerden geri kal- sesidir. mamalıdır. Size tepşir ederim ki gele- cek sene Ankara merkezinden isitece- ğiniz türk sesi yalnız — hudutlarımız içinde kalmıyacak, hududlarımızın ha- ricinde bizim seslerimizi, fikirlermi- zi ve vicdanlarımızın hitabmr duvmak ihtivacında bulunan herkes tarafından işitilecektir. ( Atkıslar) Tiyatromuz Ondan sonra ele alınacak Tiyatro- ve tiyatronun her nevi, komedi ve ope- ra ve halk tiyatroları vardır. Bunların hepsi, her gün arzumuzun ve ihtiyacı- mızın çok dununda olan irfan ve sanat müesseseleridir. Fakat gene size arzet- mek isterim ki bu ihtiyaçlar görülmüş ve karşılanmağa — başlanmıştır. Fakat bu gün tahmin etmek güçtür. Benim tiyat: ro olarak memlekette gördüğüm ve işit neticelerinin ne vakit alınacağını tiğim, İstanbuldaki çok iyi ve feragat- le çalışan yüksek ruhlu artistlerle Halh evlerinde çalışan gene amatörlerimiz- ULUS dir. Bunların haricinde memleketi di- yar diyar artistler de vapdır. Bunlar bir taraftan hayatlarını kazan- taraftan gezen mak için çalışırken diğer türk'ün inkılâb prensiplerini yaymak- tad- —.ger tarartan bunları ıslâh ve hi- maye ederek tiyatro zevk ve sanatını memleketin her tarafına yaymak icab- eder. Bunu Halkevleri üzerine almış- tır. (Alkışlar). Bu neşir vasıtaları arasında bazı bü- yük yaştakilerimize hafif ve kıymetsiz göründüğü halde çocukları çok sevin- diren ve ilgileyen Karagöz, Kukla gibi umumi terbiyede çok müessir ve zevkli sanatlar son zamanlarda bizde ya ih- mal ve yahut iptizale uğramıştır. On- ları bu ihmal ve iptizalden kurtararak, memleketin içerisine fikirler neşrede- cek surette, neşe verecek şekilde ter- tip etmek, tedbirler almak Halkevleri- nin vazifesi iktızasındandır. Bütün bun- lar yaprladursun âcil olarak yapılması lâzımgelen diğer bir şey vatandaşları bir araya toplayarak fikirler teati et- mek ve kendilerine yeni keşiflerden, yeni cereyanlardan haber vermek ve vatandaşın fende, sanatta, güzel sanat- larda bilgisini zevkini Aarttırmak ve görmediklerini göstermektir. Bu vazi- deruhte eden yegâne müessese Halkevleridir. Halkevleri bu itibarla halihazırda mil- letin kütle halinde irfanını, bilgisini arttıracak yegâne bir yuvadır: en bü- yük ehemiyeti de buradadır, halihazır- da hiç bir terbiye ve telkin müessesesi- nin yapamadığı işi yapmakla mükellef bulunuyor. Bugünkü nesli, bugünkü ihtiyaca cevab verebilecek bir zihni- yetle techiz etmeğe çalışıyor. Atatürk, bu müesseseyi yaratmakla kurduğu bü- yük binanmn istikbale doğru emin ola- rak yi Bugün binlerce türk 167 halkevinde toplanmış — bulunuyor. Biz halkev- lerimizi 167 den daha ve daha yüksek rakamlara, hattâ her köye kadar götür- düğümüz gün, memleketimiz tek bir kalb gibi çarpacak ve memleket bir teh- likeye düştüğü vakit onu tek vücud gi- bi karşılayacak, memleketin terakisini feyi bu memleket içerisinde mesini temine çalışmaktır. temin için hepsi bir kafa ile düşünür ve bir kolla çalışır hale gelecektir. (Al- kışlar) Halkevlerinin millet vicdanında ve irfanında bu kadar büyük tesiri var- dır ve olacaktır. Memleketimiz buna muhtaç oldu- ğundan fazla, buna çok layik da bir memlekettir. Milletimiz. bu gün göze görünen medeni seviyelerin hepsinin üstüne çıkacak kadar kabiliyeti haizdir. Ve tarihte türk milleti bu seviyeye çık- mıştır. Bugün bu seviyede bir tefazül varsa kusuru aleyhimize bizim değil fakat elemi içimizdedir. Devamı bizim için de büyük bir kusur olur. Memleke- ti bizden sonra geleceklerin eline bıra- kırlken elbette üzerimizde bir kusur gö- türmiyeceğiz. Çocuklarımıza şen ve zengin bir vatan ve kendilerinin lâyik olduğu şerefli bir medeniyet seviyesi bı- rakacağız. (Alkışlar) Halkevleri bu gayelerin husulü için en büyük ve müessir bir müessese ola- Bn. Seniha Kemal Ankara B. Behçet Kemal şiirini söylerken caktır. Hepimiz kendimizi bu halkevle- rinin bir hâdimi ve müdavimi telâkki edecek olursak hepimiz bildiklerimi- zi bilmemekten hiç mesul olmıyan va- tandaşlarımıza öğretmek gayesini gü- decek olursak bu gaye kendiliğinden hasıl olacaktır. Buradan 5 kilometre uzakta Anadolu ortasında bir mâmure için- de bulunuyoruz. Fakat buradan beş ki- loemtre uzakta kendi urkımızdan, ka- nımızdan - ter temiz bir cevher gibi - olan türk çocuklarının ne halde oldu- ğunu ve bizim yardımımıza ve teknij mize ne kadar muhtaç bulunduğu gö- rürsünüz. (Alkışlar) Bugün milli Şefimizi en yüksek ta- nıyan bir milletiz. “Ne mutlu türküm “diyene” diyoruz ve bunu şeref bi'erek, buna inanarak söylüyoruz. Fakat arka- daşlar, vatandaşlarımızın köylerdeki ve kırlardaki hali, maddi hayatı bizim ha- yatımızın ve bilgilerimizin çok dünun- dadr. On on iki milyon türk köylüsünü bu halden kurtarmak için bizim hep bir- likte kendisine icabeden şeyler vardr. Kendine münevver diyen sınıf; memaur olalım, serbest olalrm öğ- kendi gayretlerimizden kendi kabiliyetlerimizden ziyade mille- tin yaptığı fedak rlığa medyunuz. Hiç öğretmemiz rendiklerimizi kimse, kendi bilgimi kendim öğrendim diye övünecek vaziyette deği'dir. Eğer bizde mekteb açılmış ise, üniversite a- çilmışsa ve elimize kitab verilmişse mil- letin verdiği vergiler ve vatanın muha- fazası için bolbol döktüğü temiz ve a- sil kan sayesindedir. (Bravo sesleri, şid- detli akışlar) Övünmek hakkı İçimizden hiç birimizin kendi mük- tesebatiyle ve kendi fikriyatiyle meğe hakkı yoktur. Tâki bu milletin her ferdi aşağı yukarı onun fikrini an- layacak hale gelmedikçe.... Eğer bizim fikirlerimizi ideal'erimizi milletin büyük kütlesi olan halk anlamayacak olursa biz eski zamanlarda olduğu gibi kendi hücresinde kapanmış fal atmakla vakit geçiren filozoflara benzeriz. (Bravo ses- leri) Bizim borcumuzu, fikir borcumuzu, öğrenmiş olmak borcumuzu makamları- mız ödeyemez; yazdığımız eserler, ki- B. Şükrü Kaya'nın Falkevlerinin yıl dönümü dolayısile Ankara Halkevindeki söylevi 5—— tablar ödeyemez. Bunların hepsinin mukabilini bu millet vermektedir. Mü- nevverlere, muallimlere hitab ediyo- rum: Bizim müktesebatımızın borcunu ancak © halk kitlesine bildiklerimizi öğretmekle ödeyebiliriz. (Alkışlar) Halkevlerinin açılmasındaki büyük maksad budur. Halkçı, halk için, halk- la beraber demek halkı sevkederek dev- leti idare etmek demek değildir. Halkın iştirakiyle halkın severek ve bi- lerek birlikte iş yapması demektir. Halkımız hayatmn refah ve zevkini tat- mayacak ve istikbaldeki vaziyetini ve medeniyet âlemi içerisindeki vazifesini idrak etmiyecek olrsa vaktiyle gelen ve giden tarihlerde olduğu gibi bu günü tarihi de çölün ortasında kurulmuş mü- zeyyen bir çadir ve her millette arasıra görülen muvakkat ve geçici bir hare- ket gibi yarınsız olur. (Alkışlar) 'Türk'ün istiklâlini kuran ve istik- balini koruyan bu inkilâb ebediyet için kurulmuştur. Kuranlar prensip'eri ve vasıtaları önümüze koymuşlar ve eli- mize vermişlerdir. Müneverlerin büyük vazifeleri vardır. En büyük vazife zaten asil ve büyük türk milletini tarihin ken- disinden beklediği mevkie çıkarmaktır. (Alkışlar) Bu büyük ideale az zamanda bizi kavuşturacak olan müessese de bu halkevleridir. Halkevlerini daima ziya- ret etmek vatandaşları muhtelif vesile- lerle oraya celbederök kendileriyle gö- rüşmek iktisadi, sosyal ve bedii ihti- yaçlarım ve vasıflarını yükseltmek 1â- zımdır. Eğer bir memleket halkında gü« zel sanatlar zevki olmazsa o meml'eket- te mimar yetişmez. Eğer bir memleket- te Tesimden anlayan büyük halk küt- lesi bulunmazsa o memlekette ressam yetişmez, eğer bir memlekette kitab ©- kur, bilgiden anlar ekseriyet bulunmaz- sa âlim yetişmez. Teker teker çıkan â- limlerin, ressamların eserleri şaheser de olsa kendileri dünyanın en büyük âlimi de olsa beynelmilel kıymette ölçüldüğü vakit sıfır telakki olunur. Bizim kıyme« timizin büyüklüğü memleketimizin bey- nelmilel kıymette yükselmesi ve kendi- lerimizin de o arada onlarla beraber yükselerek eserlerimizin cihana arze- dilmesi sayesinde olacaktır. Kum çölün- de çakıl değil, yüksek dağlar arasında şahikalar olmalı. Türklerin ferdi ve küt- levi kıymetini beynelmilel ölçülerle ölç- mek ve ona göre baha biçmek ideali- mizdir. Her hangi bir bakımdan baka- cak alursak 0'alım. Serdi düsünelim, şafsi düşünelim, haddin ve hodpesent Olâkü, cagrur OluLa, eğer türk haikı- 21 yüksek mefhmlarrı anlayacak vazi- yete çkaramıyacak olursak idealler ne kadar büyük olursa olsun birer hayal- den ibaret kalacaktır. İşte halkevleri bu gayeyi kendine yol edinen bir mües- sesedir. Ve demincek arzettiğim gibi Atatürk'ün memleketi kurtarmak ve milleti korumak için bulduğu ve koy- duğu prensiplerin en az zamanda ve bü- tün millete şamil olarak randıman ver- mesi için bu halkevleri en iyi ve en mü- essir bir tedbirdir. Memleketin bütün vazife ve vaziyeti ne olursa olsun, ken- disini buranın bir üyesi farzeder ve üzerine bir vazife alırsa ve eve daima devam ederse, demindenberi söyledi- ğim ve hepinizin de iştirak ettiğine zerre kadar şüphem olmryan milli ide- al bir anevel tahakkuk eder ve biz ken- di gözlerimizle göl Ve Atatürk inkılâbrna ve asrına lâyık bir nesil o- luruz. 'Türk münevverleri; Halkevleri türk balkını her bakımdan yüksek bir hayat we kültür seviyesine bir an evel ulaş- tırmak için açılmıştır. Bu evlerin sah- nesi ve kürsüsü milletine hizmet etmek istiyen türk münevverleri için yapıl- mıştır. Kaprları herkese açıktır. (Bra- vo sesleri şiddetli alkışlar). münevverleri, Yugoslav - Bulgar dostluk misakı Cenevre, 21 (A.A.) — Yugoslavya. nn milletler cemiyeti nezdindeki murahı hası M. Lubutiç bu sabah yugoslav - bulgar dostluk misakını cemiyete kay- dettirmiştir.