ULUS ( DERNLlü| Hükümetçiler Valansiya Madrid yolunda hakim noktaları elde ettiler Madrid yıkıldıktan sonra Her hangi bir vaziyetin tamiri için geç alıman tedbire “Basra yıkıldıktan sonra” denildiği gibi, Londradaki ka- rışmazlık komisyonunun İspanyaya as- ker gönderilmemesi ve İspanya sahille- rinin ve sınırlarının mürakabe altına a- lınması hakkındaki kararına da “Madrid yıkıldıktan sonra” denilebilir. Malümdur ki, bu teklif ikincikânunun dokuzunda İn- giltere tarafından alâkadar devletlere gönderilen bir nota ile ileri sürülmüş- tü. Önce Fransa ve Sovyet Rusya müs- bet cevab verdiler. Sonra İtalya ve Al- manya İkabul ettiler. Fakat arada İspan- yyaya Almanyadan ve İtalyadan ask .r a- kın etti. Bu askerlerin mikdarı masum Fransadan ve Sov- değil. Fakat önce yet Rusyadan giden gönüllülerden çok fazla olduğu tahmin ediliyor. Yani, bir diplomatın ifade ettiği gibi, Franko'nun kavları italyan şarabı ve alman birasiyle dolduktan sonradır ki Londra karışmaz- lık komisyonu kararını vermiş bulunu- yor. Bu karara göre, martın altıncı cu- martesinden itibaren İspanyaya gönül- lü asker gitmesi menedilecektir. Bunu temin için de İspanyanın gerek Fransa ve gerek Portek'z ile hududları ve de- nizden muvasalası mürakabe altına alı- nacaktır. İngiltere tarafından ileri sü- rülen teklifin müzakere ve kabulü içi iki aya yakın bir zaman geçti demektir. Martın altıncı günü başlayacak olan mürakabe müessir surette tatbik edile- cek olursa, ispanyollar, o gün İspanya toprağında bulunan yabancı asker!lerle beraber yalnız başına kalacaklar de- mektir. Acaba taşradan gelen yardım kesilince vaziyet ne olacak? Şu muhak- kaktır ki yardımın karardan evvelki gil devam etmesi, Franko'nüun lehine ve hü- kümetçi kuvvetlerin aleyhine idi. Gerçi ilk zamanlarda hükümetçilere Sovyet Rusya ve Fransadan daha çok yardım gi- diyordu. Bunlar arasında bilhassa Fran- sadan gidenler mefküre için mücadele et- mek istiyen hakiki gönüllülerdi. Fakat Almanya ve İtalya da Franko'ya asker göndermeğe başlayınca vaziyet değişti. İtalyadan Habeşistanda harb yapmış kı- taat gitti. Almanyadan hücum kıtaatı ve bir çek erkânı harbiye zabitleri git- tiler. Ve iki taraf arasındaki yardım yarı- şında İtalya ve Almanya Fransayı ve Sovyetleri geride bırakmakta idiler. Bi- naenaleyh karışmazlık hükümlerinin tatbiki şüphesiz hükümetçilere yardım edecektir. Fakat acaba bu yardımda, daha doğ- rusu, Franko hükümetine giden yardı- mın ö ne geçilmesinde geç kalınma- mış mıdır? Bugünkü askeri vaziye'e bakılacak olursa, hükümetçilerin bü- yük müşkilât içinde bulundukları gö- rülür. Franko kuvvetleri, italyanların yardımiyle Malaga'yı işgal etmişler ve şimdi de Madrid'i muhasereye - çalışı- yorlar. Harb harekâtının, alman ol- duğu sanılan yüksek bir askeri di- mağ tarafından idare edildiği anlaşıl- maktadır. Hükümet kuvvetleri her ta- rafta tedafüi vaziyettedirler. Bazı yer- lerde de maneviyatları haylı sarsılmış görünüyor. Fakat buna rağmen eğer Katalonya, Valensiya hükümetine yar- dım etmeğe karar verirse, Franko ko- lay kolay davâyı kazanamaz. Ve belki de hiç İr>zanamaz. Malümdur ki Kata- lonya ar bir hükümettir. Valensi- ya hükümetine sempatik olmakla be- raber, şimdiye kadar katalonyalılar yal- nız kendi topraklarını müdafaa etmiş- lerdir. Acaba bundan sonra da kendi topraklarını müdafaada devam edip, bu topraklar tecavüze uğramadıkça, Valen- siya hükümetine yardım - etmiyecekler mi Yoksa pek sıkışık vaziyette bulu- nan Valensiya'nın yardımına koşacak- lar mı? Ajans haberlerine bakılacak 0- lursa, bu mesele üzerinde Valensiya hü- kümetiyle Barselona hükümeti arasında Müzakere cereyan ediyormuş. Her şey bu müzakerenin neticesine bağlıdır. Eğer Barselona, Valensiya'ya yardımda bulunmazda Franko'nun Mad- rfd’ı. hattâ Valensiya'yı işgaline karşı lâkayd kalırsa, bundan sonra harb de- vam etse de mücadelenin karakteri de- rek, ideolojiler harbı olmaktan çıkıp Ispanyaya hakim olan Franko ile oto- nomi istiyen Katalonya arasında bir a- razi harbr şeklini alabilir. Binaenaleyh martın altısından sonra, Katalonya'nın Valensiya ile birlikte harb yapmak ve yahud yapmamak hususundaki kararı çok ehemiyetlidir. — A. Ş. ESMER Asiler ağır zayiat verdi Almeria, 21 (A.A.) — Havas Ajan- sının Almeria muhabiri, hükümet kuv- vetleri tarafından, Grenade vilâyetinin ufak bir kazası olan ve Madrid'e otuz kilometre mesafede bulunan — Cadiar mıntakasında yapılmış olan hareketler- de hazır bulunmuştur. Cumhuriyetçiler, el düşman mevzilerine hücum etmişlerdir. Âsiler, bir müddet mukavemet te- şebbüsünde bulunduktan sonra süratle kaçmağa ve malzemelerinin bir kısmı- bombalariyle nr muhacimlere bırakmağa mecbur ol- muşlardır. Muhacimler, iki top, birçok mitralyöz ve mühim miktarda tüfek ve bomba sandıkları ele geçirmişlerdir. Zayiat, çok büyüktür. Hükümetçi- ler, mahirane bir hareketle Sierra de Las Alpujarras'daki sevkulceyşi mev- zilerin büyük bir kısmını zaptetmişler- dir. Bu sayede âsilerin Sierra Nevada sırtlarındaki âsi mevzilerine hâkim ol- muşlar ve deniz ile dağ arasında boğu- lup kalmış olan münakalâtı ve yolları kontrol alt'rna almağa muvaffak olmuş- lardır. Cumhuriyetçilerin muvaffakiyeti Madrid, 21 (A.A.) — Arganda köp- rüsü mıntakasında cumuriyetçiler mu- vaffakıyetli ileri hareketlerine devam etmektedirler. —Saat 17 de hükümet kuvvetleri Vaciamadrid civarında Mad- rid - Valansiya yoluna hâkim birçok yüksek noktaları ellerine geçirmişler- dir. Âsilerin şiddetle müdafaa ettikle- ri diğer sevkulceyş noktalarını zaptet- mek icin muharebe devam etmektedir. Jarama ve Morata de Juna mıntaka- larında âsilere dolgun mevcudlu tak- viye kıtaları geldiği görülmüştür. Hü- kümet kuvvetleri düşmanın toplandığı bütün noktaları bombardrman ederek ilerlemesine mani olmuşlardır. Hudud gönüllülere kapatıldı Hendaye, 21 (A. A.) Fransız - isvanyol hududları, gece yarısı gönül- lülere kapatılmıştır. Bütün hudud mev- kilerinde gavet sıkı bir servis işlemek- te idi. Hic bir hâdise olmamıştır. Son dakikada mühim mikdarda gö- nüllülerin hududu asmıs olduklarına dair olan haberler teeyyüd etmemiştir. Seyyar muhafızlar, her tarafta hudud servislerini takviye etmekte olup bü- tün yollar ve köprüler muhafazası altındadır. jandarmanın Bir vapura taarruz Tanger, 21 (A.A.) — “Cebeliamur” isminde bir fransız vapuru saat 8 de imdad işareti vererek Kartajen civa- rında bir tayyarenin taarruzuna uğra- dığını bildirmistir. General Kiepo dö Lano tehdid ediyor Sevilla, 21 (A.A.) — General Kie- po dö Lano, radyo ile neşredilen bir hi- tabesindegeçenlerde Huescayı bombar dıman etmiş olan “kızıllar,,a hitab e- derek söyle demiştir: Hüescayı bombardıman edebilirsiniz. ona taarruz edebilirsiniz. şehir, asla tes. lim olmıyacaktır. Çünkü tüfeklerin karşısında göğüsten siperlere rast ge- leceksiniz.. Bütün gayretleriniz beyhu- de olacaktır. Madrid, çok yakın bir za. manda düşecektir. Onu müteakib bütün Aragonu marksistlerden kurtarmak için Uzun zaman geçmiyecektir. Bir kere da- ha söliyorum: Almeritayı canım ne vakit isterse o vakit işgal edeceğim. hiç şüphesiz, bu- nun tarihini söylemiyeceğim, fakat ha- rekâta teşebbüs elimdedir ve şehri şid- detle müdafaa etmek hususundaki ar- zunuza rağmen o da tıpkı Malaga gibi elime geçecektir. Atina, 21 (A.A.) — Bugün neşredi- len bir kenunda yunanlıların ispanyaya gönüllü kaydı ve gönüllülerin yunan limanlarından geçmesi yasak — edilmiş- tir. İspanyaya her türlü pasaport kaldırılmnıştır. Yalnız gazeteciler ile ve pasaportun üzerinde yazılacak istisnai ahval bundan hariçtir. Âsi generallerden Kiepo dö Lano Balkan ajansları direktörler toplantısı Atinar 21 (A.A.) — Romanya ajansı direktörü Hurtig, Anadolu Ajansı di- rektörü Muvaffak Menemencioğlu, Yu- goslavya ajansı direktörü Petroviç ve yunan ajansı direktörü Vekiarelli bu- gün toplanarak Balkan antantı matbu- at konferansının yaptığı temenni mu- cibince dört balkan devleti ajansları a- rasındaki teşriki mesaiyi daha ziyade sıklaştırmak meselesini müzakere et- mişlerdir. Balkan ajansları direktörle- ri pazartesi günü bir daha toplanacak- lardır. Balkan antantı devletleri arasında Atina, 21 (A.A.) — Başbakan Me- taksas ile Türkiye, Romanya ve Yu- goslavya Hariciye Nazırları arasında teati edilen samimi dostluk telgrafları- nı neşreden gazeteler, balkan antnatı memleketleri arasında miüessir teşriki mesainin en iyi teminatı bu samimi dostluk olduğunu tebarüz ettirmekte- dirler. Romanyanın | VERLİ Ğ iç siyaseti Romanya sağ cenah diktatörlüğüne doğru mu gidiyor Bükreş, 21 (A.A.) — Liberal parti- ye mensuz nazırların, senato ve parla- mento reislerinin ve partinin diğer ileri gelenlerinin iştirakiyle yapırlan fevka- lâde bir toplantı esnasında liberal par- tisi lideri B. Constantin Briantiano sağ cenah müfritlerinin devletin temel- lerini tehlikeye koyan ve hükümetin haysiyetini haleldar eden tahriklerine karşı süratle şiddetli tedbirler alınma- sı hususunda ısrar etmiştir.” Hükümet zahiren tamamiyle B. Bra- tiano'nun fikirlerine iştirak etmiştir. ve ihtimal bu hususta mühim kararlar alacaktır. Siyasi mahfiller, Romanyadaki de- mokrat rejimin şiddetli hücumlara uğ- radığı ve demokrat partilerinin de ta- mamiyle âtıl bir vaziyette kaldığı hak- kında B. Tataresko tarafından verilen ve birkaç liberal mebus tarafından im- za edilen muhtıra hakkında uzun tef- sirlerde bulunmaktadırlar. Umumi intiba demokratik rejimin ölüm halinde bulunduğu ve Romanya- nın da bir sağ cenah diktatörlüğüne doğru gittiği merkezindedir. Bu hal- den hem hükümet, hem de parti mesul tutulmaktadır. Hükümet otoritesini ye- niden tesis edecek tedbirlerin bir an evvel alınması lâzımgelmektedir. Almanyada seyyahları alâkalandıran bir karar Berlin, 21 (A.A.) — Donmuş kredi. ler hakkndaki yeni anlaşma banka kre- dilerinin 1938 yılının 28 şubatına kadar yeniden 12 ay temdidini derpiş etmek- tedir. Anlaşmada evvelkine göre yalnız bazı küçük tadilât mevcuttur. Registr Markın almanyaya seyahatlarında kul. lanılması hakkında bazı mütemmim ted- birler ittihaz edilmiştir. seyyahlar al. manyada çeklerini paraya tebdil eder. ken bundan mütcessir olmıyacaklar, bu- na mükabil yabancı memleketlerdeki rayiç, donmuş kredileri azaltmak için biraz yükseltilecektir. Fon Blombergin nutku “sulh istiyoruz,, diyor Berlin, 21 ÇA.A.) — Bugün Hitler'- in huzuru ile Opera'da umumi harb ö- lülerinin hatırasını taziz için bir top- lantı yapılmıştır. Harbiye nazırı Fon Blomberg söy- lediği nutukta demiştir ki: “— Bugün umumi harbte bizim ya - nımızda veya karşımızda mücadele e- den ölü askerlerin hatırasını taziz edi- yoruz. Bunlara lâyik olunuz. Harb faci- alarının tekerrür etmesinin önüne geçi- niz. Bunu bize emreden mezarlardan yükselen seslerdir. Hitler sulh istiyor. Fakat huddularımızın öte tarafında şu- rası anlaşılmalıdır ki, Almanyayı tehdid Irakta saylav eçimleri Irakta kargasalık çıktığı doğru değil Irak elçiliği, Irak'ta kargaşalık çık- tığına ve Irak kabinesinde değişklik yapıldığına dair bazı gazetelerde çıkan haberleri kati olarak tekzib etmektedir. Irak hükümeti saylav seçiminde bü- yük bir muvaffakıyet kazanmış ve dün biten intihabat neticesinde bütün hükü- met namzetlerinin seçildiği anlaşılmış- tır. Bu haber memleketin her tarafında büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Irak kıralı, mebusan meclisini 27 şubatta açacaktır. - (A.A.) etmek ve ona her istenileni kabul ettir- mek zamanı artık geçmiştir. Biz artık kendi evimizde kendimiz hakimiz. Nas- yonal sosyalistlikten doğan ve nasyo- nal sosyalistlik prensiblerinin bir eseri olan alman ordusu nasyonal sosyalist partisi ile birlikte yeni Almanyanın te- melini teşkil eder. Bununla beraber al- man milleti harb içinde çektiği emsal- siz istirablara ve harbten sonra da ma- ruz kaldığı zelilce tazyiklere rağmen komşularının elini dostça sıkmaya ha- zırdır. Ecnebi memleketlerde şurası da anlaşılmalıdır ki, Almanya, şeytani bir kin eseri olan Versay'in zincirlerini ko- parmakia dünyanın manevi sulhunu te- min etmiştir. Biz, Avrupanın ortasında hür bir milletiz ve hiç bir kimseyi teh- did etmiyoruz., Bu toplantıdan sonra Hitler, meç- hul askerin kabrine giderek bir çelenk koymuştur. B. Musolini'nin Trablus seyahati Alman Harbiye bakan! Roma, 21 (A.A.) — B. Musolini- nin Trablus seyahatine aid program tesbitedilmiştir. Duçe 10 martta Tobruk'ta karaya çı- karak 10 dan 12 marta kadar deniz ma- nevralarında hazır bulunacak ve müte- akiben 1900 metre uzunluğunda sahili takib eden otomobil yolunu ve sonra da 18 martta Trablus enternasyonal ser- gisini açacaktır. 22 - 2 - 1937 ——— Avrupanın gozu onunae yangın ve cinayet CUMHURİYET'te Yunus Nadi, ta- rihin pek az kaydettiği bir facia olan ispanyol harbını makalesine mevzu ya- parak bundan bugünkü insanlığın zaafı meydana çıktığın, eğer bu bir iç harb ise bunun neticesini silâhların zaferin« den değil, milletin reylerinden bekle- mek lâzım geldiğini, hakikatte ispanyol dahili harbının harici bir harbın küçülmüş bir nümunesi olduğunu, devletlerin bu işe karışmamak yolunda nafile yere yorul- duklarmı, bu karışmazlık siyasetinin de bir riya paravanı olduğunu, halbuki bu çarpışmaya müdahalenin caiz bulundu- ğunu söyledikten sonra diyor ki: “ — Sosyalistler ne kadar en- ternasyonalistler, general Franko muştur. Franko kıtalarında ispanyoldan ziyade yabancı var; faslılardan başla- yarak almanlara varıncaya kiadar. Eskiden enternesyonal bilmiyorduk: Komünist. İspanya dahili harbının ge- neral Franko safları bize yeni bir en- ternasyonal öğretti: Faşist.” Cumhuriyetin bu başmakalesi, vazi- yeti biraz daha inceledikten sonra şu ke- limelerle bitmektedir: “Eğer bütün Avrupa bir gün İspan- yadan azacak umumi bir harbla şimdiki İspanya haline gelmek istemiyorsa vakit kaybedilmeden yapılacak iş, is- panyol dahili harbini durdurmak ve o- rada vaziyeti bir ân önce normalleşür- mektir.” D İSPANYAYA YARDIM KURUN'da Asım Us, ayni mevzu hakkında karışmazlık komitesi karar- ları kati bir surette tatbik edilecek o- lursa artık İspanyaya yardımm güçle- şeceği ni tahmin ettikten sonra diyor ki: Fakat bugün İspanyaya yabancı mem- leketlerden gitmiş olan gönüllü muha- ribler yüz binleri geçmektedir. Buz xr, ne vakit ve nasıl memlcketlerine döne- ceklerdir? Bu ihtiras, Londrada verilen bir kararla ortadan kalkacak mıdı:? Her halde Londrada karışmazlık komi- tesinde verilmiş olan bu karar bir mu- vaffakiyet olmakla beraber asıl sulh ne- ticesine varılıp varılmıyacağı henüz malüm değildir.” . ATİNA KONFRANSI SON POSTA'da Muhiddin Birgen, Balkan konferansı çalışmasını bitirdi- ğini, hariciye nazırları memleketlerine dönmeden neşeredilen bir tebliğde Bal- kan devletleri arasında tam bir dostluk bulunduğunu bildirdiğini, bu tebliğin diplomatik ifade şekline gitmeğe hiç Tüzum görmeden yazıldğını, i, harbın yavaş yavaş söneceği- bunun da samimi havaya delâlet ettiğini yazdık- tan sonra diyor ki Bizce konferans Balkan memleketleri arasında günden güne kuvvetlenen bir anlaşma ve bir bir- leşme fikrinin yürümekte olduğunu gösteren adımlardan biri daha olmuş- tur.” Muharrir, bundan sonra, bu konfe- ransın yanısıra toplanan Balkan basın konferansının aldığı kararlara da işaret etmekte ve bu kararları inceledikten sonra şunları yazmaktadır: “Atina kon- feransma Balkanlarda sulhu kuvvetlen- diren, Avrupada sulhun kuvvetlenme- sine yardım eden, nihayet Balkanlar Monroesinin geniş sahada müsbet neti- celerini görmeğe doğru giden hareketin yeni bir adımı oldu. Bu adımı görmek, bize ancak memnuniyet ve ferah verir.” Berlinde bir italyan endüstri heyeti Berlin, 21 (A.A.) — Führer dün öğle den sonra, B. Cianettinin başkanlığın. daki italyan endüstri amele heyetini kabul etmiştir. Heyet müteakiben berlinden hare. ket etmiştir. B. Blum'un seyahati Paris, 21 (A.A.) — B. Blum saat 17 25 de Sen - Nazar ve Nanta hareket et- miş ve Orsay istasyonu civarında topla. nan kesif bir halk kütlesi tarafından ha- raretle alkışlanmıştır. Tren hareket edeceği zaman istasyon dahilinde halk başvekili yeniden alıkş- lamıştır.