y E e A T ct K kl : SA e dERP a BÜ ULUS F e e v falkevinin Çocugu Halka hizmetin ulvi sırrına ermiştir o; Kendisini davâya bilerek vermiştir 0: Yanında hiçtir şem'in şuursuz pervanesi. Ve sesi, inkılâbın, kültürün, halkın sesi... Kaç yaşındaysa, kimse “Halkevi genci,, adı; Ve maksadı dünyanın en insani maksadı: Atmak şahsi zevki de bir şahsi keder gibi; Halkın değerlerini işlemek mermer gibi; İnkılâbın örsünde dövülmem ve dövülmek Güneşinde parlamak yalın süngüler gibi; Her imkansız görünen başlangıçtan hız almak Düşünmek, plân yapmak Samsuna iner gibi; Sinsi inansızları, çarpık inanlıları Sürmek ve sürmek 9 eylülde sefer gibi; Mesuliyet ve şeref duygusunu bir tutmak Feragati kuşanmak bir altın kemer gibi; Serdar gibi: onörün ve kültürün safında, ATATÜRK'ün safında gönüllü nefer gibi.. Halkevi var: münevver, avare zerre değil; Öyle bir yerde değil, öyle bir kerre değil: 167 yerde murada erdi bu yurd; 167 özden feyzini verdi bu yurd; 167 tarhta belledik bağımızı; 167 burca diktik bayrağımızı. Öz yurdu fethe çıktık işte manen, yeniden, Bir gönüllü zabittir burdan her köye giden, Bir zevkin zaferidir köyde her bando sesi, Her halk dersanesi bir ayrı irfan cephesi; Sahnedeki her kadın hemşiyre ödevinde, Her kadın Tomris kadar kahraman halkevinde. Savaş çetinse çetin: şuur tam, enerji bol, Her okuma odası, bir ileri karakol; Kalb ve kafa fethedip geçeceğiz bu yoldan: Bir büyük fethe çıktık 167 koldan. Ve böyle gelecektir. sonu k lıkların Bugün 167, bin altmış yedi yarın! 17 milyon gönül şimdi birer halkevi Gözümüzün ferinde ülkümüzün alevi Büyük yarınımıza doğru seferberiz biz. HALK İÇİNDE HALK İÇİN HALKLA BERABERİZ BİZ. * - Halkevi genci nedir işinde gören bilir... O hep böyle yükselir, Tanrı biraz eğilir, Bir gün öper alnından bu adsız kahramanrı. Kuvvetlendirmek için içindeki inanı: Düşün o damarlarda nabız vuran al kanı: Mustafa Kemal kanı... Mustafa Kemal kanı.. BEHÇE KEMAL ÇAĞLAR 21 -2 - 937 & Hatay anayasası hakkında İstanbul, 21 (A.A.) — Hariciye kâ- tibi umumisi Numan Menemencioğlu Hatay anayasası hakkında hiç bir gaze. teye beyanatta bulunmamıştır ve ken- disine atfedilen malumatın asıl ve esa- sı yoktur. Ekalliyet okullarında talim ve terbiye işleri İstanbul, (Telefonla) — Ekalliyet o- kulları direktörleri bayram ertesi mek. teblerindeki kültür bilgisi dersleri mu.- — nin istikbalinden yine ümidi kesmek allimleri arasından ve tercihan muallim mektebi mezunlarından kendilerine bi.. rer müdür muavini Seçeceklerdir. Bun- DİL KÖŞESİ : “Eğer tarihin bütün gidiş ve akışı ve son Hatay zaferi dost ve sevdiği - miz Suriyeli Araplara hâlâ bir ibret ve intibah dersi vermemiş ise Suriye- dan sonra talim ve terbiye işleri yaban cı öğretmenler eline bırakılmıyacak, ço- cukların türk kültürüne göre tam ye- tişdirlmesi için idareyi türk muallim. leri ellerine alacaklardır. Bu muavinler muhabereleri idare edecekleri gibi, ta- lim ve terbiye işini maarif vekâletinin güddüğü ana prensiplere göre takib ve kontrol edeceklerdir. en peşin ve yerinde bir hüküm olur..,, “Ve,, edatının türkçenin selikasına uygun olmadığını ileri sürenlerle ay- nı fikirde değiliz. Fakat yukardaki cümlede “ve,, lerin, “gidiş ve akış,, “ibret ve intibah,, “dost ve sevdiği - Mimari şubelerinin birleşmesi İstanbul, (Telefonla) — İstanbul- da mühendis mektebi ile güzel sanatlar akademisinde birer mimari şubesi var- dı. Bu iki şubenin gelecek ders senesi başında birleştirilmesi düşünülmekte- dir. bu birleştirme yapılırsa tahsisattan epi bir mikdar tasarrufu kabil olacak ve daha geniş atölyeler kurulacaktır. Böy- lelikle mütehassıslar kullanılması da imkân içine girmiş olacaktır. Tahmin- lere göre mühendis mektebindeki şube akademiye ilhak edilecektir. ovkapı sarayı mulfakları müze oluyor İstanbul, (Telefonla) — Mimar Si nanın eserlerinden olan Topkapı sara- rayındaki mutfaklar tamir edilmiştir. Mutfaklar müze halinde halka açılacak ve burada on yedinci asra aid olan mut- fak takımları teşhir olunacaktır. Küçük san'at sahiplerinin ihtiyaçları İstanbul, (Telefonla) — İktisad ve- kâleti küçük sanatlar müdürü Bay Hay. ri dün şehrimize geldi. Bayram ertesi esnaf cemiyetleri delegeleriyle görüşe- cek, küçük sanat sahiblerinin ihtiyaçla- rını tesbit edecektir. İzmire giden Profösörler İstanbul, (Telefonlar) — Üni. versite profesörlerinden bir gurup baş- larında profesör Rotke olarak İzmire git tiler. Orada tarihi eserleri tetkik edecek- lerdir. İzmir hükümet Konağında yangın çıktı İstanbulg (Felefonla) — İzmir hü- 22-2-1937 —a 3 milyon kişi maden kömürü yakacak Etibanka bağlı bir mahrukat idaresi kurulmaktadır Kamutayın önümüzdeki devred e görüşeceği en mühim kanun pro: jeleri arasında bulunan “mahruka t kanunu,, projesi tamamen hazırı lanmış ve mütaleaları alınmak üze re vekâletlere gönderilmiştir. Hükümet projenin mucib se- bebler lâyihasında şunları söyle- mektedir: Takib ettiğimiz sanayileşme — prog- ramı, memleketimizde büyük mikdarda ve en iyi vasıflarda bulunan ve medeni bir ihtiyaç metar olan maden kömürle- rimizin iç ve dış piyasada kıymetlendi- rilmesi için tedbirler alınmasını icab ettirmektedir. Yapılan tetkikler neticesinde bir ta- raftan milli müdafaanın çok lüzumlu bir maddesi olan mayi mahruklar, diğer taraftan ev mahrukları ihtiyacının kö- mürlerimizin işlemesi ile temin edile- bileceği anlaşılmıştır. Sıhi, temiz ve iktısadi yakacağı olan maden kömürlerimizin kullanılmasını yayma zarureti, sahaları gittikçe azal- makta olan ormanlarımızın korunması bakımından da şiddetle hissedilmekte- dir. Fazla istihlâk mikdarı: Projenin kanunlaşarak — tatbikine başlanmakla beraber memleket içinde- ki maden kömürü sarfiyatının senede yüz bin ton kadar artacağı tahmin edil- mektedir. Çünkü; vilâyet, kaza ve na- hiye merkezleriyle, rTesmit daireler, mektebler, hastahaneler, hamam ve fı- rınlar gibi çok yakacak kullanan ma- hallerin 2,5 milyon ton kadar odun is- tihlâk ettikleri hesab edilmektedir. Bu mikdar, kalori itibariyle 1.200.000 ton maden kömürüne muadildir. Kanun nerelerde tatbik edilecek? Projenin ikinci ve üçüncü maddele- rinde tatbik sahası olarak başlıca, de- inde- tren-durağr ve de- amiryolüu-ü ) kümet konağının adliye kısmındaki ka- lorifer tesisatının bozulması yüzünden bir yangın çıkmış, binanın tamamen yan- masının önüne güçlükle geçilebilmiştir. Matbuat balosu İstanbul, (Telefonla) — Matbuat balosu salr akşamı saat yirmi ikide to- katliyan salonularında verilecektir. İstanbul sokaklarının temizlenmesi İstanbul, (Telefonla) — Sokakları- mızın modern vasıtalarla temizlenmesi kararlaşmıştır. Bunun için 937 belediye büdcesine tahsisat konulmuştur. Karabük fabrikası için İstanbul, (Telefonla) — Karabük. te kurulacak demir ve çelik fabrikasını kuracak firmanın baş mühendisi Robens bugün şehrimize geldi. Yarın Ankara- ya gidecektir. niz sahi.lînde posta vapuru uğrağı olan veya bu durak ve uğraklardan en çok 50 kilometre mesafede bulunan vilâyet ve nüfusları iki bini geçen kaza mer- kezlerindeki resmi dairelerle ticaret ve sınat müesseseleri, mekteb, hastahane, cami, otel, lokanta ve gazino gibi umu- mi yerleri ihtiva etmektedir. Bu vilâ- yet ve kaza merkezlerinin nüfusu 3.000.000 kadardır. Proje bu nüfusun tamamını maden kömürü kullanma mecburiyeti altına almadığından bu ka- saba ve şehirlerimizdeki mükelleflerin kullandığı odun ve odun kömürü mik- darının en az 250.000 ton tutacağı tah- min: edilebilir, ki bu da hararet itiba- riyle 100.000 ton maden kömürüne te- kabül eder. Fiatların artmaması için: Memleketimizde mevcud nakil işle- ri zorluğu maliyet üzerinde büyük bir tesir yapmaktadır. Bunun içindir kâ nakil dolayısiyle maden kömürünüm maliyetini projede teklif edilen yüzde elli tenzilâta rağmen artıracak derece« de demiryolu veya iskelelere uzak ma« haller kanunun tatbik sahasının dışın« da bırakılmıştır. Bir mahrukat idaresi: Projede kanunun tatbikinde İktrsad vekâletine yardım etmek ve gereken tedbirleri almak üzere bir “mahrukat idaresi,, nin kurulması derpiş edilmiş« tir. Bu idarenin Eti banka bağlanması; maden politikamızın bir elden idaresi bakımından faydalı görülmüştür. Tömbeki ziraati teşvik edilecek İstanbul, (Telefonla) — Ziraat ve«s kâleti ve İnhisarlar idaresi yerli töm« beki ziraatini teşvik etmek için esaslt tedbirler almağa karar vermiştir. Töm« beki ziraati için bilhassa, Hadım ve A« lanya mıntakaları çok elverişli görül. müştür. Her sene memleketimiz dışars dan 100,000 kilo İsfahan tömbekesi itx hal etmektedir. Mikdarı, pek az olari yerli tömbekiler hariçten getirilenlerle karıştırılıp satılmaktadır. Teşvik ted« birleri alınırsa yüksek kalitede ve mike darda tömbeki mahsulünün elde edile- ceği umulmaktadır. HAVA Dün güneşte azami suhunet 42 derece idi. Meteoroloji enstitüsünden verilen malümata göre dün şehrimizde hava öğ« leye kadat açık, öğleden sonra kısmen kapalr geçmiştir. Dün günün en düşük suhuneti sıfırın üstünde 1, en yükseli suhuneti de 16 derece olarak kaydedil« miştir. Güneşte ise suhunet azami 42 de« receyi bulmuştur. Dün yurdun Çanak-« kale, Muğla, Gelibolu, Alaçatı ve An« talya havalisine yağmur yağmış diğer yerlerde hava umumiyetle bulutlu geç« miştir. Yurdda hava evelki güne zaran 2-5 derece arasında ısınmıştırş Dün en düşük dereceler sıfırın altıns da Isparta ve Kırşehirde 1, Bolu ve Beyşehirde 2, Malatyada 3, Erzurumda l1, Karsta 14 dir. En yüksek suhunet« ler sıfırın üstünde olmak üzere İzmi$ ve Manisada 18, Adana'da 19, Dörtyol« da 20 derecedir. na« eai İ ARPRERE KDAÇA CENGEL miz,, gibi lüzumsuz tekrarları biribi- ç z Bi rine rabtetmek için beyhude yere kul- Halkf_”ınde rak bayaz, sarı, ye- K ıı T A l lanı_l.m!_! ?lduğuna dı'lzha.t ediniz. '.'Yı'- Ha ve GE A d ne ümidi kesmek” denirken “yine” | —— —— SAA YAZAN FŞ ——— emsr İ e mektir? Bunu da siz düşünüp bulu - z Halkevlerinin yıldönümü dolayısiyle * * * Hatay davasının artık Suriye için hayale sığar tarafı kalmamıştır.” Muharririn söylemek istediği şu - dur: “Artık Suriyelilerin Hatay da - vasında hayallere kapılmalarına ma- hal kalmamıştır.,, * * & “Kasabanın içme suyu ihtiyacı da bu suretle temin ve telâfi edilmiştir.” “İhtiyaç,, hakkında kullanılmış o- lan “temin ve telâfi,, kelimelerinin ikisi de yerinde değildir. * * &* “Belediye bu hususa lâkayd oldu- ğundan ileride daha büyük bir vaka h)ıduıu muhtemel ve hattâ muhak- kaktır.,, Hudus kelimesini halâ kullanabi. dün Ankara halkevinde yapılan güzel törende “kukla” ve “karagöz” bu çalış- kan müessesenin tenvir vasıtaları ara- sında göründü. Fikir, münakaşa mev- zuu olamıyacak kadar doğrudur. Fakat karagözden ve kukladan beklenen fay- tirmiş oldukları bir şivedir ve bu piyes- te sadakat ve benzeyiş endişeleri âmil olsa dahi bilinmek gerektir ki Şekspir çağının londralı yahudiler böyle konuş- mazlardı. Bu bitati derhal kaldırmak ve bu güzel dramı bir gülünç komedi dayı eksiksiz alabilmek ve hattâ aksi neticelerin husulüne engel olabilmek i- çin senaryoların ve konuşmuaların ten- vir ve irşad işlerinde mütehassıs olanlar tarafından tertib edilmesi lâzımdır. Yoksa... Bu işin yoksası yoktur. Şekspir ve Balat Ankara halkevi amatörlerinin dün- kü törende temsil ettikleri Şekspir'in “Venedikli tacir” piyesinde Şaylok (Şekspir'in yarattığı hıristiyan düşma- ne ve mürabahacı yahudi tipi) bir balat h şivesiyle konuştu. lenlere şaşmamak elden gelmiyor. Halbuki balatlı şivesi, lr yahu- dilerinin eski vatanları İspanyadan ge- hali sokmamak gerektir. Yoksa... Bu işin de yoksası yoktur. Kadın şemsiyeleri: Ankara, kırk ikindileri müstesna, yağmursuz ve mesafeleri kısa şehir- lerden olduğu için, ahalisi arasında şemsiye kullananlar çok azdır. Fakat ormanları, koruları, bahçeleri olan, rakımı düşük memleketlerde, içinde bulunduğumuz aylar, bol yağmur ve kar mevsimidir ve her sokağa çıkanın elinde bir şemsiye mutlâka vardır. Yağmur ve moda şehri olan Paris, bildiğimiz siyah veya koyu renk ku- maşlı şemsiyeleri itibardan düşürmüş, bulanık ve gamlı havasına inad ola- nı çıkarmıştır. Pa- ris kadınları şimdi, bu renk renk şem- siyeleri istedikleri kadar neşeli bulma- yarak onları Mikivaslar, çinkâri re- simlerle, çiçek büketleriyle de süsle- mektedirler. Sınıfının birincisi ve sonuncusu. Kanada'da, Pins köyünde, Löo Cann adında bir çocuk acaip bir vaziyette- dir: Bulunduğu sınıfın hem birincisi ve hem de d Sebebini tabit anladınız: Sınıfta kendisinden başka talebe yoktur. Fakat Löo Cann derecelerini kaybetmek tehlikesinde- dir. Ancak, sanmayınız ki sınıfa yeni bir talebe gelmek üzeredir. Bir kişi için bir sınıf idame edilemiyeceğinden önümüzdeki ders yılında bu çocuğa başka arkadaş gelmiyecek olursa sı- nıfın kapanması köy ihtiyar heyetin- ce kararlaştırılmıştır da ondan. RUDYARD KİPLİNG Türkçeye çeviren Nureddin Artam Zarif bir kab içinde neşredildi Her yaşta insanı alâkalandıran bu güzel kitabı mutlaka okuyunuz n Bir hatırlatma Bütün ricalarımıza rağ- men, gazetemizde çıkan yazıları, bizden alındığını tasrih etmeden iktibasta devam eden arkadaşları- mıza Ulus'un ismini olsun zikretmeleri lüzumunu bir kere daha haltırlatwız. AA