veya sanatkâr olamıyacağını, fakat bir. emlekette bunlar. bulunmazsa bunu tabii devletin yapacağına işaret eden General Refet Bele yalnız bugünkü za- rüretlerin devam etmiyecek belki ya- 'Tın değişecek olduğunu söyliyerek top-| yak meselesine teams etti. Bu mesele- 'nin her şeyden evel insanlık bakımın. dan çok mühim olduğunu, bir taraftan sürülmiyen yığın yığın topraklar var. ken, bir taraftan da toprağı olmadığı i- çin aç kalan insanlar bulunduğunu, bu. halledilmesinin herkes gibi kendi- sinide sevindireceğini ilâve etti ve de- diki: reyimi ekonomik noktai nazarın dan değil doğrudan doğruya siyasi nok- tai nazardan memleketimin atisini düşü-| nerek burada kati bir kanaatle ve vicdan istirahati ile muvafık olarak kullanaca- öm” General Refet Beleden sonra, Dahili- ye Vekilimiz tekrar kürsüye geldi. B. Şükrü Kayanın nutku Dahiliye Vekili Şükrü Kaya — Sa- yen arkadaşlar, teşkilâtr esasiye kanu- munda yapılacak tadilât üzerinde sayın arkadaşlarımın kıymetli fikir ve müta- İealarını çok büyük bir dikkatle dinle- dim. Çok teşekküre şayandır ki Parti- miz umumi bir idealin ifadesini bura- ya getirmiş. Gördüğüm manzara budur. Gerek müstakil ve gerek - partiye Mnensup arkadaşlarımız bu işin tam za- manında getirildiği kanaatinde bulun- Gular ve millete bunu söylediler. Bun- dan dolayı partimizin iyi bir iş olarak huzurunuza çıktığından — müftehir ol- düm. Rejimin esasları Arkadaşlar! Türk - cumhuriyetini koyduğu rejimin esasr ve prensipleri gibi filozofların, tılemanın kendi hütrelerinde ,dimağla- rında hazırladıkları mücerret müfhum- Tara uydurmak için yapılmamıştır. Ta Tihin zaruri icablarından alınmış esas- ğer memleketlerde geçen hâdiseler ve görülen tecrübeler de nazarı ( Tınmıştır. Zaten netice de bunu göster- mektedir. im cumhuriyetimi z düşünülmüş ve tatbik edi iştir. Bunun ilk eseri Dumlupınar mu- harebesinde, Büyük kumandanlık muharebesinde tatbik ilmiştir. Onun için reeldir, ve onun için ha- kikattir. Devletçilik - vasfı da ora dan alınmıştır. Her devletin bir man gelip takib edeceği yeçâne yol bu olacaktır. Zaten devletlerin gidişi budur. Kendi kehane sevmiyecek ve kendi prensiplerimizi başkasına telkin etmiyecek kadar kendi Saşmağı sevdi fun kariçteki şeklini görmekle mükel. Tef addetmiyoruz. Bir devletin yapar at en müşkül iş. en çok tekniğe mü: Sevakkif iş, ordu kurmak işidir. Dev. letin eline ordu ve hükümet veriyoruz da ordu işlerinin binde biri kadar baizi ehemiyet olmıyan işleri devlet yapamız yer, bu mantık ile kabili telir de Mantık bunu kabül etmez. Devlet bu: Günkü teşekkülü itibariyle mademki Ordu gibi gayet çetin, ince, girif, mox dern, tekniklerin hepsine istinad eder Razik bir makineyi elinde- bulandarı yör ve türk devleti de en ziyade bunda muvaffakiyet göstermiştir. Türk dev Tetinin icabında eline alıp da muvaffak olamıyacağı hiç bir iş yoktur ve olar #maz. Bir taraftan türkte ordu yapmak. ta cn büyük vasıf görülürken, diğer v zaftan en küçük bir işe devletin kabi yeti olmadığı fikri bize - dalma telkin edilirdi. Uzak değir 1912 tacihinde İzmire dört türk makascısı koymak is. tedik, türklerin aklı şimendiferciliğe ermez diye türk komiseri ” tarafından Ticamız reddedildi. Bunu'bilen ve der. Küt den içimizde arkadaşlarımız varı ır. Aradan on bep sene - geçmemiştir Bugün kâmilen şimendiferletimiz.'bir türkler tarafından İşletilmektedir. Ve Bugünkü İşletme ile evelki işletmenin farkını görmek için Nafaa vekâletinin gıkarmış olduğu esverleri görden çeçin inek ve hattâ yalmız yolcu olmak da kar fisir, İnkılâbedığın esas ruhu Biz bu prensiplerimizi istatik olarak almadık. Muayyen bir formül tatbik e- dik. Haaytın gündelik - zararetlerinden. mülhem olarak aldık. İnkilâbçılığın esas. rubu budur. Ve istikbal için dinamik ve Prorizyon olmaktır. Dünya için en iyi yapılan kanunlar bu gün kütüphane camekânlarında tozlarla örtülüdür. Ne mükemmel sistemler ” vardır ki hiç bir tatbik sahası ve imkânı - bulamamıştır. n iyi kanunlar maddeleri en iyi olan kanunlar değildir. Millete en uygun o. kan kanunlardır (Alkışlar) ve millet mec- lislerinin en büyük vazifesi milletlere en muvafık gelen kanunları yapmaktır. Ve bizim meclisimiz de böyle yapmıştır. Millet meclisleri bir takım — filezoflar tın ve hukukçuların mahalli içtimar de #ldir. Millet meclisleri günün ihtiyaçla- fından bayatın zarüretlerinden aldıkları ilkam üzerine milletin inkişafı için en iyi kanunu yaparlar. Ve bizim büyük Millet Meclisimiz de doğduğu günden bugüne kadar böyle kanunlar yapmıştır. Ve Türkiyeyi böyle kurtarmıştır. (AL kışlar bravo sesleri) Toprak kanunu Toprak kanunu, çiftçiye toprak ver- mek kanunu, üzerinde çok isterdim ki benim — dairci — intihabiye — arkada- şem Halil Menteşe csasta benimle bera- ber olsun, Çünkü topraksız türk köylü- #ünün çektiği istirabı, bilhassa kendi da. irci intihabiyemizde çektiği istirabı, be nim kadar © da çekmiş ve görmüştür. Nitekim topraksızlığın delili olarak ken- di çiftliğini köylülere tevzi ettiğini bu- rada kendisi söylemiştir. Eğer köylüye bunun uzun vadelerle ve yahud kiymet- siz olarak vermişlerse buradan kendile- rine alenen teşekkür ederim. Demek ki topraksızlık ihtiyacını kendisi görmüş 've biz bu kanunu yapmadan daha evel bize takaddüm ederek yapmıştır. Topraksız köylüler Arakadaşiar, Muğla vilâyetinin Köy- ceğiz kazası tamamiyle çiftlik ağalarının elindedir. Hükümet konağı merkezi ka- zada bir çiftlik ağasının tarlası içinde. dir, Köylünün zerre kadar toprağı yok- tur. Ağaların tarlasında çalışır. Vilâye- timizin diğer kazalarında da az çok hal böyledir. Dairci intihabiyemizin yarı çiftçisi topraksızdır. Çalışmayan ağa o- turur köylü çalışır, bunun gibi Antalya da böyledir. Şark vilâyetlerimiz de böye dedir. Bu memleketin ağrer istirabı bü yük bir istirabtr. Eğer bunu halletmi- yeceksek bir çok topraksız çiftçiyi cum. huriyetin ve inkilâbın büyük nimetlerin. 'den mahrum birakmış olacağız. Eğer o kendi topraklarında ekmeğine kendi hâ- kim olamazsa, bu memlekette daha ne yapmak istiyoruz? Bu inkilâbın yeri ve gerefi olur mu? Bir kısım vatandı 4t topraksız birakıp şu veya bu muhay- yet idealler peşinde koşmak kendi kendi- mizi aldatma değil midir? Kendi ırk- daşlarımızı ve büyük seciyesinin asâlet ni göklere çıkardığımız türkü bu halden kurtarmak lâzımdır. (Bravo sesleri - al. kışlar) Tasarruf hukuku Kanunun esbabı mucibesinde söyle- mildiği gibi çiftçiye toprak vermek bir defalık iş değildir. Topraksızlık ikçe verilecektir. Kanun geldiği vakit esasları müzakere edilecektir. Bir taraftan bu iylik yapılırken, diğer taraf 'tan hiç kimsenin hukuku tasarrufiyetine tecavüz etimek niyetinde değiliz. Huku- ku tasarrufiyenin en mahfuz olduğu yer bilhassa tekrar etmek isterim, hukuku tasarrufiyenin en çok mahfuz kaldığı yer Türkiyedir. ve bunu böyle tut. mak - mecburiyetinde - olduğumuzdan. dir ki bu. esas, — getirilecek ©- dan — toprak kanununda da - mü - hafaza edilecektir. Belki kendilerinin dediği şekilde, veya başka şekilde, Bü- 'yük Meclis onun şeklini tayin edecektir. Bence toprak kanunudan dolayı gönül- Jere bir endişe getirmekte ve düşünmekte hiç bir manâ yoktur. Arkadaşların bil. hassa bu moktaya nazarı dikkatlerini celbetmek isterim. Burada hayatın ve hukukun temin ettiğimiz kütle dili olmayan ve söylemeyen kütledir. Bizim yaptığımız kanunları okumayacak, ga- zeteleri okumayacak olanlar için nasıl galıştığımızı bilmiyecektir. Bizim eserimizin büyüklüğü bura dadır. (Alkışlar) Bunu bilecek kütle, menfaatine dokunulur gibi gören küt. ledir. Biz onların menfaatlerine dokun- muyoruz. Bilakis menfaatlerini müda- faa ediyoruz. Biz doğru yollaradan ka. 'nuni yollardan her kesin hakkını ver- mek, her kesin hukuku tasarrufiyetini kışlar). Arkadaşlar, bizim bu / inkilâbemez kendi kendine ve demin dediğim gibi ta rihin zarreti olarak doğmamıştır. Bu uğurda çok kanlar dökülmüş ve çok 1z- duraplı olmuştur. Asırlarca Türkler ba inkilâba kavuşmanın hasretini çekti,ni- hayet büyük dehâ Atatürk'ün milletin kudretiyle birleşen irade kuvveti Türke vatan verdi, İstiklâl verdi.prensi di. Bu prensipler: kendimizden ve mil. imizden — ayrılmaz. Eğer biz bunu bir tarafa bırakırsak memleketin bir ta- rafından inbilal olur. Biz cumhuriyeti muhafaza etmekle mükellefiz. İnkilâbenlığın esası budür. Bu im kilâbın sağdan ve soldan karşısına çı- kacak olan her hangi bir ceryan bu inki- İâbun kuvveti karşısında devrilmeye ve ezilmeye mahkümdur. Simdiden böylelerine haber vermek isterimki Türkiye cumhuriyeti bu gibi ceryanlara asla müsaade etmeyicektir. (Bravo sesleri, alkışlar) Türk milletinin) tarih içinde ve dünyanın bu balinde ya- pacağı çok daha büyük işler. vardır. Şu halde mefhumu mücerredin peşinden ko- Şacak ne vaktimiz var ne de koşturacak sanlarımız. Biz hepsini bir dilek uğ. runda memleketin terakkisi, milletin zefah ve saadeti ve ülemin huzuru için galışmaya sevkedeceğiz, Ve tuttuğumuz yol budür. Atatürk' fin yolu da bu yoldur. (Bravo sevleri, şiddet alkışlar.) ikrü Yaşının bir teklifi Reis müzakerenin kifayeti hakkın daki muhtelif takrirlerden birini reye koydu ve kabul edildi. ve maddelerin müzakeresine başlanıldı. Birinci madde görüşülürken B. Şe- tif İlden (Kastamonu) maddede resmi dilin türkçe olduğu tasrih - edildiğini bu resmni kelimesine lüzum olmadığın. dan çıkartılmasını teklif etti. Reis bu kelimenin teşkilâtr erasiye kanununun eski maddesinde bulunduğunu, bunun teklif ve kanaatle değizemiyeceği ceva binr verdi. B. Şükrü Yaşın (Çanakkale) ana- yasada devlet şekline aid fıkranın 106 inci maddeye göre hiç bir veçhile tag- yir edilmiyeceği tasrih edildiğini, yani bu hükümle birinci - maddenin ebedi yet iktisab ettiğini, halbuki şimdi tek- Nf edilen ikinci maddenin tadilinde Türkiye devleti cumhuriyetçi, mülli- yetçi, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâbçı olduğu tasrih edilmiş bulunduğunu ve cumhuriyet idaresinin cumhuriyetçi ol- ması gayet tabii bir esas olmasına bi 'nach bunü burada zikretmektense mad. deyi “Türkiye, cumhuriyeti - milliyet- gi halkçı, devletçi, İâik ve inkılâpçı: dır,, şeklinde kabulünü teklif etti. Teşkilâti esasiye encümeni mazba- ta muharriri B. Kenan Örer (Mani gu cevabi verdi '— Bu madde encümende uzun boye Tu görüşüldü. Haki denin sarahati karşısında bunun ikine €i maddeye ilâvesi” doğru - görülmez. Ancak altr prensipin bir arada yazıl. Mması için bu maddeye cumhuriyetçi ke- İimesinin ilüvesi de lüzımdır. Aksi tak- dirde diğer beş ümdenin ikinci bir maddede yarılmasr lâzim gelecektir ki bu da muvafık görülmemişti B. Şükrü Yaşının teklifi etrafında verdiği takrir kabul edilmedi. Madde aynen kabul edildi. Tekrar kürsüye gelen General Re- fet Bele (İstanbul) anayasada şimdiye kadar devlete maledilen yalnız cumhu- tiyetçilik umdesi bulunduğunu, bunun da 102 inci madde ile hiçbir suretle tag- ir veya tadil edilemiyeceğinin garan altına alınmış olduğunu söyliyerek yarın herhangi bir liberalin - ekonomi veya politika sahasında propaganda ya PiP yapamıyacağını anayasadaki bu maddenin tadil ve tagyiri için taraftar tedarikine — çalışıp — çalışamıyacağını sordu. ve sürekli Anayasa hükümlerinin müeyyidesi Ali Rıza Türel (Konya) Anayasa hükümlerinin müeyyidesinin gene an: yasanın 103 üncü maddesindeki umum! zabıta hükmü olduğu cevabını verdi ve bu maddeye göre anayasanın hiç bir maddesinin hiç bir sebeb ve bahane ih- mal veya tadil olunamıyacağı ve hiç bir kanunun anayasaya münafi bulunamı. yacağını, bunun haricinde de cezai mü- eyyideler bulunduğunu söyledi. Bundan sonra diğer maddeler de re- (Başı 1 inci sayfada) kont Ciano ile yaptığı görüşmelerden Pek ziyade memnun olduğunu bildirmiş- ti Balkan devletleri ile İtalya arasında- ki münasebetlere — gelince vekli, ftalyan yögoslay yakınlığını barışın kurtarılma- 4t ve verimli bir elbirliği temini için e- saslı bir umsur saymaktadır. Balkan memleketleri, italya ile olan münasebtele| rindeki bu düzelişi görmekle bahtiyar- dırlar, Şimdi kurulan dostluk, mühtekif memleketler arasında elde edilen daha ika temasın mutlü neticeni olarak telâk- bi edilmektedir. Dış Bakanımız Belgradda Belgrad, $ (A.A.) — Türkiye harici. ye vekili B. Tevfik Rüştü Aras bu sabah Semplon ekpresiyle Milano'dan Bel- grad'a gelmiştir. Vekil istasyonda dış işleri nazır mu- avini B. Martinaş ve bakanlık erkânı, 'Türkiye orta elçisi B. Haydar ve küçük anlaşma ile Balkan anlaşması devletle- Tinin orta elçileri tarafından karşılanmış- tır. Belgrad'da 24 aaat kalacak olan B. A ras öğleden önce başvekil B. Stoyadino- viş ile görüşmüş ve şerefine başvekil ta- rafından saat 13 de bir öğle yemeği ve- tilmiştir. Görüşmelere öğleden sonra da devam edilecek ve B. Aras bu akşam Türkiye elçiliğinde elçiB. Haydar ve refikası ta-| tafından verilecek akşam yemeğinde ha- zar bulunacaktır. B. Arasın Vreme gazelesine beyanatı B. Aras Lübliana'dan geçerken, Bel-| grad'da çıkan Vreme gazetesinin muhar birine şu beyanatta bulunmuştur: *—'Milâne'da kont Ciano ile, Tür- kiye hariciye vekili ve Balkan antantaan bu devresi başkanı ufatiyle en dostane bir vuh dairesinde görüştüm. Milano konuşmalarının - neticelerin- 'den pek memnunum ve bundan yalıız memleketimin değil, bütün Balkan ânt- antı devletlerinin istifade edeceğine kar nllm. Kont Clano De yaptağım bu göcüğ meler esnasında, İtalyanın, mühim siya- 4 münasebetlerde bulunduğu Yugosları ya ve Yananistana ve skr ebonomlk mü- Basebetlerde bakmdağu Remaayaya b ga dostene hattı hareketine kani olmak fırtatınr buldum. Kont Ciano ile yaptı. #em bütün. görüşmeler / Türkiyenin ve Balkan antantının ideolojisi ruhu daire. sinde yapılmıştır. Montrö anlaşması ve Habeşi: " B. Aras Montrö anlaşmasına ve Ha> beşistan ilhakının tanınmasına dair soru> lan bir suale cevab vererek demiştir kd: “— Bütün Balkan devletleri Habeşis- tanın ilhakını filen tanımışlardır. Bina- enaleyh yalnız hukukan tanınması mev- zuu bahsolabilir. Bu mesele milletler ce. miyetinin gelecek toplantısında halledi- decek ve esasen filen halledilmiş olan mesele hakkında karar verilecektir. İ- talyanın Montrö anlaşmasına iltihakı hakkında da ayni şey söylenebilir. Bo- Harlar meselesi hakiki surette hal'edi- miştir. Italya hayırhah bir hattr hareket takibetmektedir. İtalyanın Montrö an- Jaşmasına iltihakı muvafık zamana inti. zar meselesidir. Askıda olan öteki meseleler B. Aras ilâve etmiştir. — İltalyan matbuatının — bahsettiği italyan mekteblerinin açılması, italyan tebaası emlâkinin iadesi, Türkiyedeki i- talyan misyonerleri meselesi gibi mual- dak bazı meselelere gelince, umumi bir tarzda şöyliyebilirim ki, bu meselelerin mevcudiyetinden haberdar değiliz. Bun- lar mevcud olduğu takdirde, diplomasi yolundan ve dostane bir ruh dairesinde halledilecektir.” “İngiliz - italyan anlaşması ir sulh eseridir.,, Balkan antantı konseyinin 15 şubatta 'ye konuldu ve kabul edildi. - Projenin Müstaceliyetle müzakeresi kabul edil- mişsolduğundan reye müracaat edildi ve neticede 340 mevcudun ittifakı il ve alkışlar / arasında / anayasamızdaki Dışbakanımız Belgradta Stoyadinoviçle görüştü Atina'da başvekiliniz - ve dış bakanınız B. Stoyadinoviç'in başkanlığında yapıı Jacak olan toplantı em iyi muvatakiyeti ler vadetmektedir. Başvekiliniz hakkında derin hürmet ve samimi dostluk hisleriyle muttasılım, Bu içtima için muthu hâdiselerden birl İtalya ile İngiltere arasında aktedilen ve ğ N altına alan “Centimens. Agrement” dir Bu anlaşma yalrız bu iki devlet tarafına /dan imza edilmiş olmakla beraber, bütüm öteki devletler tarafından hararetle kare gılanmıştır. Zira, bir barış eseridir.” Yugoslav - Bulgar pakta B. Aras bundan sonra demiştir kiz “— Kabul edilen vecibe ve teahhüde derini dalma göz önünde tutan Yugos- Javyanın samimi siyaseti bütün milletle- rin ea büyük itimadına mazbardır. B. Köscivanol'un anlayış siyaseti de böyle- dir. İşte bulgar-yugoslav paktını tasvib ettiren en mühim unsurlar bunlardır ve 'bu paktın Yunanistan olsun, Romanya olsun, ötekilerine de bir örnek teşkil et. mesini arzu ediyorum. Belgrad'da 24 saat kalarak başvekil B. Stoyadinoviş ile görüşeceğim ve ken- disini kont Clano ile yaptığım görüşme- derden haberdar edeceğim. - Kendisiyle Balkan antantının önümüzdeki toplantı. * için bazt hazırlıklar yapacağız Belgrad'daki ikametim / esnasında, Hakkında derin hürmetle muttasıf bulun- duğüm kıraf naibi altes Pol'a tazimatı #a arzetmek fırsatını bulacağımı Ümid e. diyorum.” Türk - fransız münasebetleri B. Aras, sözlerini, Fransa ile Tüt- kiye arasındaki münasebetlerin çok iyi olduğunu söylüyerek bitirmiştir: “— Aramızda esasen bir dostluk paktı vardır. İskenderun Sancağı hake kındaki son anlaşma, Fransa ile Türki- yenin sancağın bütünlüğünü — teminat —— altına almak için iki hususi mukavele — Aimza edeceklerini bildirmektedir.,. B. Aras Belgraddan yarım sabah doğruca Ankaraya hareket edecek ve o rada - Romanya dış bakanı B. Antönes- konun ziyaretini kabul edecektir. Fransız gazeteleri yanlış tefsirlere devam ediyorlar Berlin, $ (A.A.) — Alman ajansı. 'na Paristen bildiriliyor: Paris gazetelerinin bir kısmı, Türe kiyenin, İtalya - Türkiye görüşmesin. den sonra, bir kamünizm aleyhtarı cep- heye dahil olması mümkün olduğu kar 'naatini göstermektedir. Bir türk - fransız askeri anlaşması mı? Övr gazetesi Fransanın Türkiyeye, Akdenirde kıyıları olan bütün devlet ler arasında bir anlaşmanın tahakkuku- kuna matuf bir muahede teklif ettiği- ni yazıyor. Eko dö Pari gazetesi ise, Fransa i- le Ankara arasında/ askeri bir anlaşmar 'nın dahi inkişef yolunda bulunduğunu bildirmektedir. Diş işleri komisyonu 3 züsından B. Perinin de bu fikirde ol duğu bldirilmektedir. Paris, $ ( ALA. ) — Bazı gazetelerin bildirdiklerine göre, Fransa, Türkiye- ye bir amumf yardım paktı teklif eye Temiştir. Humanite — gazetesi ise, Paris ile Ankara arasında askeri bir anlaşma metninin tespit edilmiş olduğunu tas- ih eylemektedir. B. Stoyadinoriçin İtalya - Yugos larya yakınlaşması hakkındaki sözleri Belgrad, $ (A.A.) — Havas bildirl. yer; Başbakan B. Stoyadinoviç, mectis finans komisyonunda demiştir ki: "” Yarın ordumuzun - Avrupanın askeri ve vazifelerini ifaya ha zır 1500.000 mevcudu olacaktır. Harp vukuu halinde hazır bulunmak için ça Tışmakla beraber, ayar zamanda bir bür tıp politikası güdüyoruz. Başbakan şunlaer ilâve etmiş *” htalyanın bizimle iyi münasebet idame etmekte menfaati vardır. Biz de bunu iyoruz. Son defa İngilte- re ile İtalya arasında Akdeniz. satü- tadil teklifi kanuniyet kesbetmiş oldu. — Sayfayı çevit'niz —