EDEBi MESELELER E ; Edebiyatımızın en büyük ve uzeriW ısrarle durulması gerekli derdi halkın rağbetsizliğidir 'Türk edebiyatı denilince zihnimiz- de teşekkül eden sayısız istifham çen - gelleri arasında en ehemiyetlisi, fakat Aaynı zamanda en kompleksi ve halli en müşkül clanı hiç şüphesiz budur. Ede. bi hayatımızda görülen cansızlık ve ha- reketsizliğin doğrudan doğruya halkın edebiyat çerçevesine giren her şeye karşı gösterdiği kayıdsızlık yüzünden husule geldiği bu bahis üzerinde biraz düşünmüş olanlara bir sır değildir. Gerçi aksi iddialara da şahid olu - “yoruz: “edebi mahsullerimiz zayıf, ge- tek kantite ve gerekse kalite bakımız dan düşük olduğu içindir ki halk ede- biyatla meşgul olmayı tercih ediyor.., diyenler de var. Ve hattâ “onun / iste- yeriniz, göreceksiniz nasıl kitab, lacaktır.” iddiasına kadar rastlıyoruz. Ancak bu gibi düşüncelerin ampi Tikliği nisbetinde hakikatten uzaklaş- ı kabul etmek lâzımdır. Bir - defa in mutlaka en iyiye tiği, garbın ileri kültür mem. in bile isbat edilmiş bir ha- edet kiymetten ayırmak - temayülü - hakil edebiyatçılar arasında daima yer bul - muştur. Elde kitablarının baskı sayısı, zafer haykırmak her zaman ancak ko - day muvaffakiyetler peşinden koşanla- tın İşi olmuştur. Edebiyat tarihleri za- manlarında en büyük bir kayıdsızlıkla karşılanmış dahilere misallerle dolu - $ Esasen halkın istediği - edebiyatın 'me olduğu da malüm değildir. Rağbet- #izliğe kalitesizliği sebeb gösterenle - rin her biri, kaliteli dedikleri edebiyat “hakkında ayrı ayrı ve ekseriya pek müp- “hem bir fikir sahibidirler. Esasen bu hususta tam bir fikir sahibi olsalardı bu kadar cömertçe tavsiye ettikleri tarz- daki eserlerin örneklerini bizzat ken dilerinin verilmesi icab etmez miyı — Hayır, bence, bu rağbetsizlik kali - “tesizlikten müstakil, ve ayrıca mütalaa Si lâzım gelen bir derdimizdir. — Okumuyan bazı aydınlarımızın ve mu- / harrirlerimizin bütün aksi iddialarına “Tağmen, biz, uzun yıllardan beri türk “edebiyatında kaliteye doğru hiç bir ilerleme olmadığını kabule mütema - yil değiliz. Türk milletinin garbirlaş - Oğmasına muvazi olarak — türk edebi- yatı da, yıllardanberi garba, yani kla - Tuha ve tekniğe doğru bir inkişaf sey- İ göstermiştir. Fakat bu keyfiyetle / birlikte müşahede ettiğimiz bir haki - halkımızın okumaya ve edebi esere kar- aşağı yukarı, yürmi yıl ön. . Halbuki / ilme ve pratik bilgilere dair eserler için va- “ziyet aynı değildir. Bilhassa — içtimai Alimler sahasındaki türkçe neşriyatın iyıldan yıla arttığını gösteren rakamlar, halkımızın ilme ve öğrenmeye her gün artan bir alâkayla teveccüh ettiğini is- at edecek mahiyettedir. Bu müşahede ea Guyduğumuz sevinci, bir milletin olgunlaşmasında rolünün hiç de “Ülümden aşağı / olmadığını bildiğimiz “kedebiyata karşı görülen alâkasızlıktan İduyduğumuz teessür tadil ee Edebiyatta tarzdan, n mütalaa yürütülmediği takdirde bu| ün galebe çalması pek tabidir. n kaliteye doğru götürecek yol han- ? Yukarda ifadeleştiridiğimiz bir kmümüze yeniden dönerek diyzce » ki: edebiyatımızda kaliteye doğru kscliş seyri doğrudan doğruya — hal- izın edebiyata “karşı göstereceği yla mütenasip olacaktır. Türkiye *li sanatkârlar yetiştirmekte acz stermiş bir memleket değildir. Her - bü günkü ediblerimiz eserlerinin çok Ü- tünde bir sanat kabiliyet ve kudretine maliktirler. Hiç bir türk edebiyatçısı- nn hakiki imkânları ölçüsünde randı - man vermiş olduğunu bana kabul et - tiremezsiniz. Büyük bir iyiniyet sahil Jarımız bulunabilir. Fakat bir edebiyat- gayr sanatını se 've üzerinde bü- tün gayretini sarfetmiye sevkeden &- miller içinde iyiniyet kadar teşvik ve rağbetin de rolü olduğu muhakkaktır Her şeyden önce, sanat adamları - mızın, kendi kabiliyet sahalarına aykı- t yollarda, hayatlarını kazanmak en - işesiyle kaybettikleri zamanları he - zaman şu kanaatta bulundum sanatkr. sab ederseniz, bu husustaki sözlerimin pek acele formül. edilmiş bir - kanaa- lir edersiniz. Eğer bugünün zihniyetine uyarak mutlaka rakamlarla fikrimi tasrih et - terseniz, - edebiyatçılarımızdan aldığımız randımanın kalite ve kantite ibariyle yüzde elliden çok daha aşağı bir nisbette olduğunu iddia edebilirim. Derdin neden ibaret olduğunu söy. ledik; edebiyata karşı gösterilen alâka- dığın edebiyatçıyı sanatına bağlan- ması için gerekli maddi ve manevi im- kânlardan değişen nisbetler dahilinde mahrum etmesi. Şu halde edebiyatımızın yükselme- n ilk önce gerçekleşmesi icab eden gey, sanatkâra, hakiki kabiliyetine yak- Jaşan ölçüde bir randıman verdirmek için muhtaç olduğu ma alâkanın, muhit ve havanın meydana gelmesi, Bu süretle formüle edilen - ihtiyaç 'gene müphem kalmaktan kurtulamıyor. Pratik tedbirlerden bahsediniz. bizet Fakat işte burada, bütün fikirlerin bö. Tündüğü noktaya varmış bulunuyoruz. Medeniyetin, önünde kâfi zama. 'nr varken ve rekabetten azade - bulü » nurken, garbta takib etmiş olduğu ahes- 'te ve liberal seyri bir zaruret olarak ka-) 'bul edenler için yapılacak bir şey yok- tur. Edebiyatımızın yükselmesine ge- rekli şartlar, memleketin umumi — kal - kınmasiyle aynı seyir içinde kendili - İ KLABEKRL Malı köy ile Alpı köy ara- sındaki selden dolayı İstan- bul treni dün geç geldi Dün İstanbul treni şehrimize, büyük bir teahhurla gelmiştir. Öğrendiğimize göre teahhurun sebebi Malıköy ile Alpi köyü arasındaki tren yolunun seller tarafından bozulmuş olmasıdır. Ankaradan ve Es. kişehirden gönderilen - tamir hattı kısa bir zamanda tamir etmiş ve Eskişehirde bekliyen tren bundan sonra hareket ederek ekspres saat 19 da muh- telit tren de 19.30 da gelebilmiştir. katarları Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta hafaza örgütü, ikisi ölü, biri yaralı elli- beş kaçakçı, 282 kilo gümrük kaçağı, 1900 tane çakmak taşı 42 gram uyuştu. rucu madde, 102 altın lira 151 türk lira. #ı, 3silâh ve 26 mermi ile 26 kaçakçı hay. vanı ele ge Teşkilâtı esasiye encümeni bugün he. yeti umumiyeden sonra toplanacaktır. Hinden husüle gelecek ve bu - hususta ol oynuyacak tek unsur zaman olacak- & Garbın ve medeniyetin bu şekilde an- Jayışı tanzimatçıların ve hattâ meşru- tiyetçilerin düşüncelerine tevafuk et - mektedir. Evolüsyondan revolüsyon'a geçtiğimiz anda metodların değişeceği ise pek tabildir. Bugün inkılâbın bü - yük davası mesafeleri kısaltmaktır. Bu. 'nun için de her şeyden önce zamandan tasarruf etmek ve imkânları zorlamı bir zaruret olarak kendini hissettirir. Normal inkişaf ölçüleriyle — iktifa etmediğimiz takdirde - ki hattâ iktifa etsek bile eli kolu bağlı kalmak için bu bir sebeb teşkil etmez - imkânları zorlıyacak tedbirlerin neler olabileceği üzerinde düşünmeye başlamamız — pek tabitdir. Bu tedbirleri araştırmakla edehiya - tamızın en muğlak ve girift meselesi - 'nin çerçevesi dahiline girmiş bulunu - yoruz. Gelecek makalemizde hatıra ge- len pratik imkânlar üzerinde konuşma: ya çalışacağız. 'YAŞAR NABİ İzmitte canlı bir kal- kınma hareketi var İzmit (Hususi) — Bir meyva ve zi raat şehri olarak tanılan İzmit, bu vas- fını korumak ve hattâ - genişletmekle beraber, bir taraftan da endüstrileşmek- 'ten geri kalmamaktadır. Hükümet, bir sanayi plânı üzerinde dürürken, diğer taraftan da ziraate bir kıymet ve ehemiyet vermektedir. İzmit, bu kıymet ve ehemiyetin ran- dımanını birkaç yıl içinde görmekle bahtiyarlanacaktır. Zira, metodik-plân- larla kurulan köy bürosu, bunu zaruri kılacaktır. ziral bir inkılâbın ana hat - darı üzerinde — durürken, sanayileşme hareketleri, daha geniş bir çerçeve ile ni göstermektedir. Kâğıt kom- sanayi hayat ve hareketinin teşkil etmektedir. Şehrin eski şahısları, yeni yeni in- sanlar görünce biribirlerine soruyorlar: — Geçen zat kimdi? — Kiâğıd fabrikasında mütehassın, — Bu Bayan? — Fabrikada kimyager. Hepsi türk mühendisi, türk müte hassısı, türk kimyageri.. İkinci kâğıd ve sellüloz kombinala- T ile Nikotin kombinasının da - yüksel- mek Üzere bulunduğu şu anlarda, İz, mitin yarınını tahayyül etmek, parlak ve zevkli ümitlerin kaynağı olur. İzmitliler, talihin bu güzel gülüşün- den faydalanmakta geç kalmamışlardı Mimar Yansen tarafından çizilen şehir plânının kabul edilmeyişine ve bir çok tadilata lüzum gösterişine rağmen geh- hirde büyük bir bayındı''ık göze çarp- maktadır. Vali konağından kâğıd fab. rikasına, inhisarlar imalâthanelerinden Ulu Gazi mektebi önlerine - ve şehrin muhtelif yerlerine parça parça, serpil- miş yeni ve modern evler, muhakkak — Kiğıd fabr snda mühendis.. kâğıd fabrikasının İzmite hediye- —i mkaz? Teridir HAVA Meteoroloji - enstitisünden — verilen malümata göre dün şehrimizde en düşük suhünet sıfırın üstünde 1 en yüksek su bunet de yine sıfırın üstünde 6 derece olarak kaydedilmiştir. Dün yurdun he- mmen bütün mıntakaları yağışlı geçmiçsir. Yağış şark - mintakalarında " kar, diğer mıntakalarda yağmar şeklinde olmuştur. En çok yağış Antalyada olmuş ve metre murabbamna 33 kilogram su burakmıştır. 'Dün yurdun en yüksek kar irtifar Muş. ta olmak üzere 93 santimetredir. Hava evvelki güne nazaran umumi olarak 2-3 derece arasında soğumuştur. Hava yak 'niz şark mıntakalarında küçük farklar. İ evvelki günkü vaziyeti muhafasa e miştir. Dün en düşük #uhunetler sifirn altında olmak üzere Erzurumda 4, Ma- fatyada 7 derecedir. En yüksek suhu. talya ve Nazillide 17, Manisa, İzmir ve Yalovada 18 derecedir. Görüşe ve düşünüşe göre.. kat ediyor musunuz Tük başlamıştır ve bu, her tirilen markalar sayesinde sürüp git- mektedir? — Bu marka mallar kötü! — Öyle ise şundan alınız. Halbuki iki mal birdir ve değişen yalnız birkaç harftir. Bunu, genç endüstriye ihanet, bir nevi hokkabazlık veya ticaret “kur. nazlığı farzedebiliriz: görüşe ve dü- tünüşe görel Çocuklar Bakkal, bir elma aşırarak kaçmak- 'ta olan çocuğu yakaladıktan sonre — Elmayı bedava mi alınır sandın? — Hayır, para ile alındığını bildi Birkaç haftandan beri Ankara ve Tstanbulda bir futbol tebliği intişar ediyor: “Havalar bozuk ve sahalar çamurlu olduğundan bu haftaki maç- lar geri bırakılmıştır.” Dua edelim, havalar açam. Zira, bu gidişle, futbolcular futbolu unutacak- lardır. siz di misiniz? — Doğrusu: meselâ ben de, bazı sabahlar, ayna karşısında - güzelli; mi seyretmekten zevk duyarım. Ancak buna gürür dej ça eski yanlış terkible “hüsnü kuruntu” demelisiniz.... Bir cümle Bir gazete başlığında şunları oku- duk: “Delirmiş bir otomobil, şoförü- nü cid sürette yaralamış ve bir bi- sikletliyi de devirmiştir. Otomobil çıldırır mığ Frenleri - bo- zuk olursa, evet. Ve frensizlik, oto- anobiller gibi, bazen insanları da böyle zararlı hareketlere sevkedebi- dir. Erkekler Karı koca arasında: — Karıcığım, senin birçok —mezi- yetlerin ve bir tek kusurun var. — Kusurum he imiş — Karım olman. Bir otomobil Avrupa memleketlerinden birinde i otomobil kazasını bir gazete şöy- le anlatıyor: / “Otomobili ile dönmekte olan bir zat ili iyor ve zabıtanın gelip cürmü tes- bit edebilmesi için - kazazedelerden hafif yaralı olanı yanma alarak po- lis merkezine giderken... (ötesini zeteden aynen nakledelim) bir baş. ka otomobil, şimdi yaya olan otomo- bil sahibi ile beraberindeki hafif ya- ralıya çarpıyor. Otomobil sahibi der- hal ölüyor ve hafif yaralı da ağır ya- ralı oluyor." Bazı ziyaretler ANKARA ÖĞLE NEŞRİYATI Saat 12,30 Plâk: Türk musiki ve halk şar 1250 1315 Dahili ve harici haberler. AKŞAM NEŞRİYATI Saat : 19.00 Türk müsikisi ve halk şarkıları (Safiye Tokay ve arkadaşları) Saat ayarı ve arapça neşriyat. (Eükmet Ruza daşları). 201$ İngilizce dera (Azime İpek). 20.30 Plük: Dans müsikisi. 2045 Gazete hülâsaları ve ajans habece deri, Stüdyo salon orkestrası. 1 —Flotow Ouvertüre - Martha 2 — Godard. Sour le Lac. 3 — Techaykowaky - Fantaisle Pigüe Dame. 4 —Lalo a Sicste $— Honegger - Le Camp de safil Yazınki program ve İstiklâl Man w İSTANBUL ÖĞLE NEŞRİYATI “Plâkla türk musikisi, Hâvadis. Müuhtelif plâk neşriyatı. Son. 1930 2100 2200 Saat 12.30 12.50 1305 1400 AKŞAM NEŞRİYATI Saat 1830 19.30 20.00 Plâkla dans musikisi, Çocuklara masal: İ. Galib Arcan Rifat ve arkadaşları tarafmdan türk musikisi ve halk şarkıları B. Ömer Rıza tarafından arabça hâvadis. Safiye ve arkadaşları tarafından türk musikisi ve halk şarkıarı. Saat ayarı, Şehir tiyatrosu dram kısmı tara- fından bir temsil. Ajans ve borsa haberleri ve ere tesi günün programı, 22,30 Plâkla sololar, Opera ve operet parçaları. Son. 2030 2045 zLis 22.10 2300