| | | Bu kıta, 3.000 mil genişliğinde - ve Okyanüs arasında, (Kanadadan tâ Bu . koskoca şimal Amerikasını tam parçaya ayırır. Ve son günlerde okuduğum (Stu- kaptan bir gemiye benzerdi. Bu müellif diyor ki: * Birleşik Amerika hükümetlerinin, iten asır içinde arzettiği sureta bü - a ve milli servetin hiç düşünülme - yağma — edilmesine karşı lâr kalmış olmalarının neticesidir. in şimal kısmını kaplıyan mühte - ormanlar ve iki taraflı Okyanosla- n feyizli vadiler, işletilmek şöyle en iptidal ziraat ve iktisad kae na bile riayet edilmeden çok i bir yağmaya sahne - olmuşlardır. ahşet ve tülân sahasında insan ihmal ettiği tahribatı yangınlar le usulsüz bir ziraat tekniği ta- dilmekle — kalmamış, — çayırlık in kendi kendini koruyan — ince hr üzerinde de sapanın yıkıcı yarık- bütün tahribatını - yapmıştır. İn- , bir taraftan asıl servet ve refah n — derinliklerine lece üüst tabakala - fa ederlerken, bu baların cıliz verimlerini de fırtma, yağmur, seylab, feye - mahvediyordu. Esasen çok ihmal edilmiş olan top- en küvvetli unsurlarını muht onlarca tonluk kısımları, yağmur Bit ayı da bu akış, bütün ülkenin feyezanlara, su basmalarına da olmakta idi. -Cumhur Reisi için ihtiyatlı davranıyordu. e sağ eli sine lâzım olan da bu idi. Çeviren; Nurettin ARTAM önder birkaç defa havaya doğru sıç- fakat Movgli yanlış darbe indirmiş ol- fırsatı kaçırmıya- ile bir belem yılanının başı gibi itiverdi. Darbe- B ziyle dal bir yay gibi inip kalkıyor, değecek kadar oluyor; Movgli de bo- bir çakal gibi ona sarıldıkça sarılı - Bu sefer sol eliyle bıçağını çekerek ün tırtıllı, dikenli kuyruğunu kesti. “tık sürü, ya Movgli'yi öldürünceye, Movgli onları öldürünceye kadar Von Ku fırtınalarının tahribatı... Bu iki tabiat küvvetinin, insanların — tahribleri — ile birleşerek yaptıkları fenalıklar hakkın- da son iki senenin matbuatını — tet kâfi ve korkunç bir fikir verebi kiden (ekmek sepeti) adı verilen en münbit en feyizli topraklara malik ve sahib büyük araziler bu hava ve yaj mur âfetleri altında tamamen mahvol- muşlardıı Bir Nebraska köylüsüne: — Başınt havaya ve bulutlara kal - dırıp da nereye bakıyorsun? Diye sorduklarr zaman şu alıyorlardı: — Zengin ve münbit Kansas çift - liklerinin biribiri arkasına havada u- guşlarını seyrediyorum... İnsanların aynı ihmal ve alâkasız - âkaydlığı, tabiatın aynı insafsız. ığı yalnız toprak mahsullerini - değil, Hayvan mahsullerini de söndürmüştür. Hattâ balıkçılık bile usulsüz akıtılan Tâğım suları, kontrolsuz kurulan petrol depoları, rastgelenin elinde kalan ma- z0t rezervuarları yüzünden yok dene - cek dereceye düşürülmüştür. Toprak, tabiat ve hayvanlar hak - kında olan bu ihmal, kayıdsızlık ve su- ikasd, insanlar, sermaye — ve — tasarruf üÜzerinde de aynı fena tesiri yapmıştır.” Bu müellifin, Hoover Amerikasını kasdederek yaptığı tetkikin neticesi çok ezicidir. Es- cevabi. Bu hususta vaktiyle Kansas- Ci- y ticaret odası bulunan ki bir almanla yapmış olduğum görüş- i hatırladım. Bu adam, — Mister Campbell tarafından bir moda imiş bi meydana konulan geniş ziraat ve sanayi işletme işini tenkid ediyordu. “Kansas eyaleti, diyordu, birkaç - sene içinde bu yolsuz ve tekniğe uymıyan usulün tatbiki neticesi ekime müsaid toprağının yüzde ellisini kaybetmiştir. Ziraatte asırlardanberi Avrupada tatbik edilen usülden başka usul yoktur. Bu da azami 200 hektarlık toprak - bölümle - rini küçük mikyasta işlemek, toprağı münavebe usulüne tâbi tutarak yorma- mak, gübrelerle takviye etmektir.” Bundan çok evvel, bugünkü — cum- hur reisinin adaşı daha evvelki cumhur reisi Theodore Roosevelt, toprağın kıy- metini düşürmeden randıman almak me-| -tolla'nın kan izinden gidecek değillerdi. Oğlan, hayvanların çevre çevre biriktik- lerini görüyordu. Bundan da orada duracak- n daha yüksek yer- lerine tırmandı; kendisine rahat bir yer bul- du ve orada uykuya daldı. Üç, dört saat sonra uyanıp sürüyü saydı: hepsi orada idiler. Sessiz, öfkeli, ve gözleri çeliğe dönmüştü. Güneş batmağa . Yarım saata kadar arılar, ogün- bitireceklerdi ve le'ler alaca karanlıkta iyi döğüşemezlerdi. Movgli, dalın üzerinde ayağa kalkarak: — Bu kadar sadık gözcülere yoktu, dedi, sız hakiki dholeler olabilirsiniz; fakat benim fikrimce hepiniz bir çeşidsi dir. Bu sebeble büyük kertenkele yiyicisine kuyruğunu geri vermiyeceğim. Kızıl köpek, ları anlaşılıyordu. Ağ: başlıyor kü işlerir ihayet bu hoşuna gitmedi mi? kırdı: Önder, ağacın kökünü tırmalıyarak hay- — Ben, senin mideni parçalıyacağım! — O olmaz; fakat iyi düşün Dekkan'ın akıllı faresi, Biraz sonra aranızda birçok kuyruksuz kırmızı köpekler, kumlar kızdığı zaman acıyacak yaralar, bereler içinde kala- cak. Haydi yurdunuza gidin ve bütün bun- B. Ruzvelt 300.000 “gençle bütün bir kıtayı, düşmanla- — rından nasıl kurtarmak istiyor? Bu düşmanlar şunlardı: Rü_zgâr, ateş, cehalet, fırtına, su, yağmur ve müstahsillerin açgözlülükleri Yazan: Fransanın Birleşik Amerika Devletleri nezdindeki sefiri Paul Claudel selesiyle meşgul olmuştu. Ormanların (devlet) tarafından satın alınmasını ve millt parkları kurulmasını Amerika bu eski cumhür reisine borçludur. Gene o- fun zamanındadır ki Amerikada orman işletme ve koruma kanunu ile - orman işleri servisi vücud buldu. Bu yeni teş- kilâtın başına da Nancy orman mekte- binden diplomalı Gifford - Pinchot adında bir fransız getirildi. Fakat, bu büyük adamdan sonra ge- lenlerin onun eserini ihmal etmeleri, su baskınları, birbir tabiatin afetleri ni kovalayan felâketler bu işe oçk ace- le bir çare bulunmasını emrediyordu. Gittikçe büyüyen, artan bu tehlike nin vehametini anlamak Franklin Ruzvelt'e na Franklin Ruzvelt, Waşington ve Jefferson gibi arazi sahibi bir centil- Tmendi. Cumhur Reisi olur olmaz bu mühim mesele üzerine el koydu. Tak - dirdeğer bir ihata ve büyük bir enerji ile derhal kurtarma mücadelesine atıl- dı. Bu savaşın idaresini, nüfuzları az ve vasıtaları hiç olmıyan hususi arazi sa- lerine bırakamazdı. Amerikayı teş- kil eden devletler ise, tek başlarına bu ağır yükün altından - kalkamazlardı. Ancak federal devletti ki bu esaslr kal- kınmaya mihver olabilirdi. Ormanların ve yarıboş araz çe satın alınması işi genişletildi. Ho- över rejimi zamanında ümidsiz bir vaziyete düşen Amerika ziraati zekâ- İt tedbirler ve isabetli ile kendini kurtarmağa başladı. Bunun neticesi halk kendi toprağına bağlan- dı. Büyük şehirlere karşı hicret akını durdu. Toprağın kıymetini kaybetme- mesi için her yerin hususiyetine göre ekim vaziyetleri tesbit edildi. Nereler- de hangi cins ziraatin nasıl yapılacağı hususunda kayıdlar kondu. oruma usulleri Bu muazzam kurtarma - işi için on milyon işsiz arasından büyük bir dik- katle seçilen 300,000 kişilik bir geiç. ler ordusu kuruludu. Bir dolar günde- Tikle çalışan bu amele ordusunun gör- düğü muazzam işler hakkında Mister (Stuart Chase) in eserinde mukayeseli izahler vardır. Ve nihayet Misisipi'nin sık sık taş. ması ile su altında bıraktığı Tenessce havalisiade, toprak bünyesinin sağlam- Jaştırılmısı, su taşmalarının yapacağı zararların önüne geçilmesi için su mah- söyleyin. tirrim! catıktılar irsiniz, dho- ihtiyacı Movgli, n devlet. zenleri inşası gibi, çok büyük bir te şebbüse girişildi. Bu teşebbüs, Ameri ka'nın diğer taraflarında yapılacak te- gebbüslere örnek vazifesini görecekti. Bu güzel hareketler bidayette, men. faatleri zarara uğrayan bazı hususi çift- çi gruplarının itirazlarına uğradı. Fa. kat tutulan yol o kadar sağlam, vere. ceği netice o kadar emin idi ki.. az z man içinde - Ruzvelt'in - plânı bu iti razların, geniş ve çetin kurtarma işine engel olmak istyenlerin - manevraları. 'nın hakından geldi. Elektrikin her işe tatbiki suretiyle elde edilen neticenin mal olma değeri o kadar azdı ki, bu u- sulü, iyi bir. misal halinde ve hemen diğer mahallerde de tatbike başlandı. Cumhur Reisliğinin müşavirlerin- den biri: “Bir memleketi elektriğe boğunuz.. Ondan sonra © kendi ken. dine kalkınır,, demişti. Bu nazariye, (Ford) un, “yolları yaratan otomobil. lerdir, nazariyesine benzemektedir. Biraz evvel bu muazzam- işin başa- rılması — huusunda çekilen ” güçlükler. den bahsetmiş, bu meyanda hususi men. faatlerin ortaya çıkardıkları engellere işaret etmiştik. Yenilecek — güçlükler yalnız burlar değildi. Umumi cehalet- le, temelsiz bilgi - taslayanların - pro- pagandalariyle, — Amerika'nın — ana yasası — ve idari “teşkilâtindaki — eski madde ve prensiplerle, (Âli mahkeme) 'nin kararlariyle savaşmak lâzım geli- yordu. Netekim kum — fırtınalarının önü- 'ne geçmek için şimalden cenuba kadar uzanan bir hat üstünde ve on devlet a. Tazisi içinde seri halinde orman sed. leri yapmak teşebbüsü bu yüzden suya düşmüştü. Franklen Rüzvelt'in, yalnız Ame- rika toprağını ve ziraatini değil, aynı zamanda / insanlığı da kurtarmak - için giriştiği bu savaşın tafsilâtını (Stuart Chase) eserinde büyük bir sitayişle an- Tatmaktadır. Ruzvelt, ümidsizler ve işsizler kit- lesine bir hedef göstermiştir: Etrafla. rında bir bahçe gibi bakılacak ve him. met edilecek, yeşertilecek geniş bir Ülke vardır. Bu ülkeyi hüriyet, adalet ve kardeşlik hisleri, prensibleri içinde yer yüzünün cenneti haline getirmek lâ- zımdır. Bizim Fransamızda da ümidsiz ve siz bir gençlik yokmu?.. Bizim de A . yeniden yapılacak bir ü kemiz yok mu?. Bunu anlamak için nü. fusu gittikeç azalan, hiçe inen Alplar ve Cenub mıntakalarına ufak bir seya- hat yapmak kâfidir. Fransa toprağının kurtülmest için bir. plân, bir irade ve bir de adam lâzımdır. En güç olan da böyle bir adamı bulmaktır. Ruam mücadelesinin neticeleri Zirast Vekâleti Baytar umum mü. dürlüğü salgın hastalıklar - seksiyonu şefi B. Naki Cevad bitirildiğini bildirdi #imiz ruam savaşı neticelerini yerinde tet kik ve teftiş etmek üzere Trakya mın. takasına gitmiştr. B. Naki Cevad o havalide bulunan mücadele baytarlarını bir araya toplaya- rak gelecek yıl mesaisinin ana hatları. n izah ve Jâzım gelen direl ları bir maymunun yaptığını bağıra bağıra Citmiyecek misiniz? O halde benimle be- raber geliniz; ben sizin aklınızı başınıza ge- Movgli, Bandar-loğ'lar gibi, bir. daldan öteki dala, ondan daha ötekine, daha öteki- ne geçerek hareket etti. Aşağıdaki hayvan- lar, aç başlarını yukarıya kaldırmışlar, onu takip ediyorlardı. Arada bir, yalancıktan dü- şüyormuş gibi yapıyor, o zaman, kırmızı kö- pekler onu biran önce ısırabilmek için birlerinin üzerine düşüyorlardı. Güneşin son ısıklariyle parlıyan bıçağı elindel daldan dala sekmesi, aşağıda da bütün tüy- leri alev gibi yanan sessiz sürünün onun pe- şini kovalaması görülecek bir manzaraydi. Son ağaca geldiği zaman, sarmısağı badan çıkarıp bütün vücuduna güzelce si Aşağıdaki sürü, öfke ile bağırıyordu: — Kurt dilli maymun, böylece kokunu bizden saklıyacağını mı sanıyorsun? ölünceye kadar kovalıyacağız. deki nesneyi gelmiş olduğu tarafa doğru fırlatarak: — Al şu kuyruğunu, dedi. Bütün sürü tabit recektir. etti: edin. Saat 12.30 12.s0 1315 ANKARA ÖĞLE NEŞRİYATI :Ahluıîu müzik (Plâk) Ajans haberleri AKŞAM NEŞRİYATI Saat : 17.30 19.00 19.30 1945 20.10 2030 20.45 21.00 İnkilâb dersi (Halkevinden nakil) Alaturka müzik Saat ayarı, ve Hatayın — istiklâli münasebeti ile iç ve dış basınla- rın arabça neşri Alaturka müzik İngilizce ders Dans müzi Gazete hülâsaları ve ajans ha- berleri Stüdyo salon orkestrası İSTANBOL ÖĞLE NEŞRİYATI Saat : 12.30 12.s0 1308 Alaturka müzik (Plâk) Batı müziği neşriyatı Mühtelif plâklar AKŞAM NEŞRİYATI Saat : 18.30 19.30 20.00 20.30 20445 zris 22.10 22.30 Plâk neştiyatı Spor hakkında konferans - (Eş- ref Şefik) Bedia Rıza ve arkadaşları .. Ala- turka müzik Hatayın istiklâli münasebetiyle iç ve dış basınların arabça neşri Cemal Kâmil ve arkadaşları - A- Jaturka müzik Saat ayarı, orkestra Ajans, borsa haberleri Solo plâk 'DEBİ BİR'HÂDİSE Rudyard KİPLİNC'i: Bütün dünya dillerine çev- rilmiş ve tekrar tekrar basılmış şahesci CENGEL KİTABiİ Arkadaşımız Nurettin ARTAM tarafından türkçeye çevrili ve zarif iş ir kap içinde intişar sahasına çıkmıştır. Çocukların ve gençlerin merak, orta yaşlıların lezzet ve yaşlıların ibretle ukuyaca- ğt hikâyelerden toplanmış ve sade bir dille Türkçeye çevril- miş olan CENGEL KİTABI Bü kitabhanelerede bu- lunması gereken ana kitablar- dandır. Okurlarımıza tekrar tekrar tavsiye deriz. bir sevkle o tarafa doğru seğirtince ilâve — Ve şimdi, beni ölünceye kadar takib Oğlan, hemen ağaçtan sıyrıldı ve Dhole- biri - ğlanın Seni ediyor, Tiyordu. kendileri ler, ne yaptığını görmeden çıplak ayaklari- le, rüzgâr gibi, arıların bulunduğu kayalığa doğru koştu. Movegli, bunların sürü halindeki koşuş - malarının kurtlara nisbetle çok ağır olduğu nu biliyordu. Yoksa göz göre göre iki millik bir mesafeyi koşmayı gözüne Kırmızı köpekler, eninde sonunda çocuğun in cantada keklik olduğuna emi idiler. Çocuk da onları istediği tığı için memnundu. Movgli'nin bütün iste- diği arkasındaki hayvanları, çabucak döne- miyecek kadar kızdırmak, çileden çıkarmak- tı. Hızlı, düzgün ve arada koşuyordu. Kuyruksuz önder, beş yarda k: dar gerisinden geliyordu. Gözlerini kan bü- Tümüş ve acıkmış olan sürü de mil geride i seslerini kollıyarak bu mesafeyi ” muhafaza 'den bire arı kayaları geçmek için lâzım gelen ihtiyat hızmı sak- ler. Movgli, aldıramazdı. gibi oynat- ir sıçrayarak bir. çeyrek kulağıyle ayak arasından (Sonu var)